KUR'AN-I KERİM MEALİ | ALA SURESİ




Mekke döneminde inmiştir. 19 âyettir. Sûre adını ilk âyette geçen “el-a’lâ” kelimesinden almıştır.
 Sûrede yüce Allah’ın isim ve sıfatları, peygamberlik hâlleri, insanın dünya hayatını tercih ettiği, fakat ahiretin hayırlı olduğu anlatılmaktadır.
Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
87/1. (Ey Resûlüm), Rabbinin yüce ismini tesbih (ve tenzih) et (Rabbini, en yüce ta'zîm ile zikret veya O’nu O’na lâyık olmayacak şeylerden tenzîh et (uzaklaştır) yahut sübhâne rabbiye'l-a'lâ de).
87/2. O, (her şeyi) yaratan ve düzene koyan (canlılarda organların dengeli ve uyum içinde çalışması ve gelişmelerini sağlayabilmesi için genetik yapılarını kuran)dır.
87/3. (Varlığın adedini, cinslerini, türlerini, özelliklerini, fiillerini ve ömürlerini) takdir eden ve hidâyeti (hayır ve şer yollarını) gösteren (varlığın tabiatına veya irâdesine göre yön veren)O'dur.
([O Allah,]) her şeyi yaratıp onu inceden inceye takdir ve [mukadderâtını] tayin etmiştir. Bk. Furkân 25/2)
87/4. O (Rabbin ki,) otlağı (yeşil otu) çıkardı,
87/5. Sonra da onu, kupkuru, siyah bir çerçöpe çevirdi.
87/6. (Ey Resûlüm!) Sana (Cebrâîl “aleyhisselâm” vasıtasıyla veya ilham vererek Kur'ân'ı) biz okutacağız (silinmemek üzere onu hâfızana/belleğine kaydedeceğiz) ve (onu asla)unutmayacaksın.
87/7. Ancak (tilâvetini veya hükmünü neshetmek suretiyle) Allah’ın (unutmasını) dilediği (kısmı) müstesna. Çünkü O (Allah,) açığı da bilir, gizliyi de.
(Peygamber “aleyhisselâm”, âyet-i kerîmeler indirildiği zaman, unutma endişesiyle, Cebrâîl “aleyhisselâm”ın okuyuşu ile beraber açıktan okurdu. Sanki bu âyette kendisine “Kırâatte acele etme. Çünkü sen unutmayacaksın. Kendini cehren okuyuşla yorma.” buyrulmuştur. Bk. Celâleyn.
Ey Resûlüm! Cebrâîl “aleyhisselâm” onu [Kur’ân’ı sana okurken] acele [ezber] etmen için [daha vahiy tamamlanmadan] dilini onunla hareket ettirme. Bk. Kıyâme 75/16.
Şüphesiz onu [kalbinde] toplamak, onu [dilinde] okutmak bize âittir. Bk. Kıyâme 75/17.
O hâlde [Resûlüm] biz onu [Cebrâîl vâsıtasıyla] okuduğumuz zaman, sen onun okunuşunu takip et. [Onun için Peygamber “aleyhisselâm” da önce dinler, sonra okurdu.] Bk. Kıyâme 75/18.)
87/8. Biz seni (dinî ahkâma uyma veya hayır işleme yahut cenneti kazanma hususunda) en kolay olana muvaffak edeceğiz (hazırlayacağız).
87/9. O hâlde eğer öğüt/hatırlatma fayda verirse, öğüt ver (teblîğ vazifeni yap).
(İmâm Cürcânî dedi ki: Fayda vermeyecek olsa dahi hatırlatmak, öğüt vermek vâciptir. Âyetteki emir: “İster fayda versin, ister vermesin, sen öğüt ver.” demektir. "İster vermesin" kısmı hazfedilmiştir. Bk. Kurtubî.)
87/10. (Allah’a saygısından dolayı) korkan öğüt alacak (öğütten yararlanacak)tır,
87/11. Şakî (kâfir/bedbaht) olan ise ondan kaçınır.
87/12. O, (dünyada uğrayacağı azaba göre) en büyük ateşe girecektir.
87/13. Sonra orada ne ölecek, ne de hayat bulacaktır.
87/14. (Küfürden, günahtan kaçarak veya Allah’tan korkarak yahut namaz için temizlik yaparak yahut da zekâtını veya sadaka-i fıtrını vererek) temizlenen, gerçekten felâh bulmuş (saâdete/kurtuluşa ermiştir).
87/15. Rabbinin ismini zikredip (Allahü Ekber diyerek tahrîm/iftitah tekbirini getirip) de (beş vakit) namaz(ı veya bayram günü tekbir getirerek bayram namazını) kılan (saâdete kavuşmuştur).
87/16. Fakat (ey kâfirler,) siz dünya hayatını (âhirete) tercih ediyorsunuz.
87/17. Hâlbuki âhiret, (dünyadan) daha hayırlı ve daha devamlıdır (sonsuzdur).
(Peygamber “aleyhisselâm” şöyle buyurdu:
"Âhirete [göre] dünya [hayatı], ancak sizden birinin parmağını denize daldırması gibidir. [Parmağını çıkardıktan son­ra] denizden ne aldığına bir baksın. [İşte o dünyadır! O kadar kısa ve değersizdir.] Bk. Müslim, IV, 2193; İbn Mâce, II, 1376; İbn Hibbân, Sahîh, XIV, 29.
87/18. Şübhesiz ki bu (hükümler1), öncekilerin sahîfelerinde (kitaplarında) da vardır:
1 On dördüncü âyetten itibaren olanlar.
87/19. (Peygamberlerim Hazret-i) İbrâhîm ve (Hazret-i) Mûsâ'nın suhûfunda (Hazret-i İbrâhîm’in sahîfelerinde ve Tevrât’ta da bulunmaktadır).