ASR SURESİ
Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
103/1. Yemin olsun asra (fazıletinden dolayı ikindi namazına veya peygamber “aleyhisselâm”ın devrine yahut sürekli zamana) ki,
103/2. Muhakkak ki insan (veya kâfir olan insan, ticaretinde, isteklerine kavuşmada ve ömründe) şüphesiz hüsranda (ziyanda, aldanışta)dır.
103/3. Ancak îman edenler, sâlih amel (beş vakit namaz başta olmak üzere Kitap, sünnet ve akla uygun iş)ler yapanlar, birbirlerine (gerek itikat, gerek amel yönünden inkârı sahih olmayanlar konusunda) hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine (tâat ve ibâdete devam ve günahlardan kaçınma hususunda) sabrı tavsiye edenler müstesnadır (Onlar zararda değildirler. Çünkü onlar, ebedî saâdete kavuşacak olanlardır).
HÜMEZE SURESİ
Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
104/1. Arkadan çekiştirmeyi (gıybet etmeyi), yüze karşı (el, kaş ve göz hareketleriyle) ayıplamayı ve alay etmeyi âdet (huy) hâline getiren herkese veyl (şiddetli azap) olsun!
(Hadis-i şerifte buyruldu:
Allahü teâlâ’nın kullarının en kötüleri başkalarının lâflarını taşıyanlar, birbirlerini sevenlerin arasını açanlar, suçsuz, günahsız kimselerin kusurlarını ortaya çıkarmaya çalışanlardır. Bk. Buhârî, Edebu'l-müfred, s. 119; Münzirî, Tergîb, III, 325.)
104/2. (İnsanları açıktan ve gizli olarak ayıplayan) o (kişi), mal toplayan ve onu (Allah'a itâat yolunda harcamayıp) tekrar tekrar sayan (zamanın şartlarına göre biriktiren)dir.
(İlgili âyet-i kerimelerde buyruldu:
O, hayrı alabildiğine engelleyen[dir]. Bk. Kâf 50/25; Kalem 68/12.
O, [mal ve para] toplayıp kaba [kasaya] dolduran [ve Allah yolunda gerekli harcamayı yapmayandır]. Bk. Meâric 70/18.)
104/3. Malının kendisini ebedî (sonsuz) kılacağını sanır. (Malının çokluğunun sebep olduğu tûl-i emel ve gafleti, onu böyle bir zanna sürükler.)
104/4. Hayır (malı onu ölümsüzleştirmez. İnsanı ebedileştiren îman, ilim ve sâlih amellerdir ki, ona cennette ancak Mü’minler kavuşabileceklerdir). Yemin olsun ki o, hutameye atılacaktır.
104/5. (Ey Resûlüm,) hutamenin ne olduğunu sana bildiren nedir? (Sen onun ne olduğunu bilir misin?)
104/6. O, Allah'ın (emir ve kudretiyle hiç sönmemek üzere) tutuşturulmuş (cehennem) ateşidir. (O’nu söndürmeye kimsenin gücü yetmez.)
104/7. O (ateş yandıkça tırmanıp) kalplerin tâ üstüne çıkar (içine işler).
104/8. O (ateşin kapıları da) onların üstüne sıkıca kapatılmıştır. (Üzerlerine kapıları sımsıkı kapatılmış bir ateş [Beled 90/20] ile)
104/9. (Kendileri) uzatılmış sütun(lara bağlı) olarak (azap göreceklerdir).
FİL SURESİ
Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
105/1. (Ey Resûlüm,) Rabbinin (Kabe'yi yıkmak istiyen Ebrehe komutasındaki) fîl ashâbına (fillerle teçhiz edilmiş orduya) ne yaptığını görmedin (bilmedin) mi? (Tevâtür olarak işittiğin bu haberi, görmüş gibi bilmektesin. İçinde bulunduğun toplum da bunu bilmektedir.)
105/2. (Allahü teâlâ) onların tuzaklarını (kötü plânlarını) boşa çıkarmadı (onları helâka uğratmadı) mı?
105/3. Onların üzerine (bölük bölük) ebâbîl kuşlarını gönderdi.
105/4. Onlara siccîl (pişmiş ve sertleşmiş çamur)dan taşlar atıyorlardı. (Taşlar, nohuttan küçük mercimek büyüktü. Her bir taşın kime ait olduğu, kime atılacağı üzerinde yazılı idi. Taşlar kime isabet etmişse, onu delik deşik ederek yere sermişti. Ordu perişan oldu. Ancak çok küçük bir grup kaçabildi. Onlar da başlarına gelen bu fecî olayı anlattıktan sonra helâk oldular.)
105/5. Sonunda (Allahü teâlâ) onları, (kurt tarafından veya özü yahut tanesi) yenilmiş ekin yaprağı gibi yaptı.