Mekke döneminde inmiştir. 36 âyettir. Sûre adını ilk âyette geçen “el-mutaffifîn” kelimesinden almıştır.
Sûrede başlıca ölçüde ve tartıda hile yapanlar ve kıyâmette ruhların gideceği yerler anlatılmaktadır.
Rahmân (ve) rahîm (olan) Allah’ın ismiyle.
83/1. Veyl (şiddetli azap) ölçüde ve tartıda hile yapanlara (olsun)!
83/2. Onlar insanlardan bir şey aldıkları zaman ölçüyü tam yaparlar.
83/3. Fakat kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları zaman (ölçü ve tartıyı) eksik yaparlar.
83/4. Peki, onlar (öldükten sonra hesap vermek için) diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?
83/5. (O şiddeti) büyük (olan kıyâmet) gün(ün)de?
83/6. O gün insanlar, âlemlerin Rabbi (olan Allah’ın) huzurunda dururlar.
Bu kıyâmın (ayakta beklemenin) ne kadar olduğu konusunda şu hadis nakledilmiştir:
“Dünya senesiyle üçyüz sene kıyâmda beklerler. Bu müddet zarfında, onlar için hiçbir şey emrolunmaz (söylenmez ve yapılmaz).”
İbn Mes'ûd “radıyallahü anh”dan da, "Onlar, kırk yıl beklerler, sonra onlara hitap olunur (onlarla konuşulur).” dediği nakledilmiştir.
İbn Abbâs “radıyallahü anh”: “Bu müddet, mü'minlere bir namaz kılacak kadar zaman uzunluğunda gelir.” buyurmuştur. Bk. Râzî.
Kıyamet günü insanlar sıkıntıdan o kadar terlerler ki, bu terler yerin yetmiş zirâ (30 m.) derinliğe iner ve yer üstünde de ağızlarını kapatıp kulaklarına kadar ulaşır. Bk. Buhârî, Rikâk 47; Müslim, Cennet 61, (2863).
İbn Ömer “radıyallahü anh”, bu sûreyi okuduğu ve bu âyete geldiği zaman, bundan sonrasını okumaya takati kalmaz ve sesli ağlamaya başlardı. Bk. Râzî.)
83/7. Hayır (sakın hileye sapmayın. Âhirette hesâba çekileceğinizi unutmayın). Çünkü füccârın (kâfirlerin) kitabı (amel defterleri) muhakkak ki siccîndedir.
83/8. “Sıccîn nedir?” bilir misin (veya siccînin ne olduğunu sana ne bildirdi)?
83/9. O, yazılmış bir kitaptır.
(Siccîn, kâfir ve şeytanların amellerinin içinde bulunduğu bir kitap veya yedi kat yerin en alt kısmında şeytan ve askerlerinin [ruhlarının] bulunduğu bir yerdir. Bk. Celâleyn, Beydâvî, Kurtubî ve Râzî.
Ka'bu’l-Ahbâr anlatıyor:
Fâcir [kötü] kimsenin ruhu kabzedildikten sonra semâya çıkarılır. Semâ onu kabul etmek istemez. Sonra ruhu yere indirilir; yer de onu kabul etmez. Sonra ruhu yerin yedi kat altına, siccîne indirilir. Orada onun için bir sahife çıkar ve o sahifeye bir yazı yazılır ve oraya bırakılır. Bk. Kurtubî.)
83/10. (Allahü teâlâ’nın âyetlerini, dinini) yalanlayanlara, o gün veyl (şiddetli azap) olsun!
83/11. Onlar, dîn (hesap ve ceza) gününü yalanlayanlardır.
83/12. Hâlbuki onu, haddi aşan ve taşkınlık yapan bir günahkârdan başka kimse yalanlamaz.
83/13. Ona âyetlerimiz okunduğu zaman "öncekilerin masalları" derdi.
83/14. Hayır (hakikat öyle değil), aksine, onların kazandıkları (işlemiş oldukları günahlar) kalplerini paslandırıp körletmiştir.
83/15. Hayır (onlar îman etmezler). Şübhesiz ki onlar, o gün Rableri(ni görmek)ten kesinlikle mahrumdurlar.
83/16. Sonra muhakkak onlar, ateşe (cehenneme) gireceklerdir.
83/17. Sonra da (onlara), “İşte (bu azap,) sizin yalanlayıp durduğunuz şeydir!” denilecektir.
83/18. Hayır (gerçek durum, o kâfirlerin zannettiği gibi değildir). İyilerin (mü’minlerden îmanlarında sâdık ve samimi olanların) kitâbı (amel defterleri), hiç şübhe yok ki, illiyyûndadır.
83/19. İlliyyûn nedir, bilir misin? (İlliyyûnün ne olduğunu sana ne bildirdi?)
83/20. O, yazılmış bir kitaptır.
83/21. Ona (o kitâba) (Mukarrebûn) melekler(i) şâhit olur.
(Dahhâk, Mücâhid ve Katâde dediler ki: İlliyyûn [yüceler yücesi], mü'minlerin ruhlarının çıkarıldığı Arş’ın altında yedinci semâda bir yerdir.
Ka'bu’l-Ahbâr anlatıyor:
Mü'minin ruhu, alındıktan sonra semâya yükseltilir. Semânın kapıları o ruha açılır. Melekler o ruhu müjde ile karşılar. Sonra Arş'a ulaşıncaya kadar o ruh ile birlikte çıkarlar. Arş’ın altından onlara deriden bir kâğıt verilir. Onun üzerinde o kimsenin kıyâmet gününde hesaptan kurtulacağına dair bir mühür basılır. Buna Levh-i Mahfûz'u korumakla görevli olan mukarreb melekleri de şahit olurlar. Meleklerin bu şahâdeti, iyi kulların, kıyâmette mîzan başında hesaplarının kolay geçmesine sebep olur. Bk. Râzî ve Kurtubî.
[Fakat her semâya çıkartılan rûh illiyyûne götürülmez.] Melekler bir kulun amelini alıp semâya çıkartırlar. Allah'ın dilediği bir yere ulaştıklarında onu orada bırakırlar. Allah da onlara: “Siz kullarımın üzerindeki bekçiler idiniz. Onun kalbinde olanı görüp bilen bendim. O, bana ihlâs ile amel etmedi. O bakımdan onu siccîne bırakınız.” buyurur. Bk. Kurtubî.)
83/22. Şübhe yok ki, iyiler, naîmde (cennet)dirler. (Çeşitli nimetler içindedirler.)
83/23. Tahtlar üzerinde etrafı seyrederler.
83/24. Yüzlerinde nimetlerin sevinç ve parıltısını görürsün.
83/25. Onlara, mühürlü, hâlis bir (cennet) şarab(ı) içirilir
83/26. Onun mühürü (veya sonu) misktir. (İçinde şarap bulunan kabın mühürü veya o şarabı içmenin sonu misk gibi kokar.) İşte yarışanlar, onun için yarışsınlar (veya artık imrenecekler, ona imrensinler).
83/27. (O şarabın) katkısı (karışımı) tesnîmdendir (en üstün, en seçkin cennet şarabındandır).
83/28. (O tesnîm), bir pınardır ki, mukarrebler (Adn cennet ehli ancak) ondan (katkısız) içerler.
83/29. Şüphesiz o suç işleyenler (müşrikler), (dünyada) îman edenlere gülüyorlardı.
83/30. (O müşrikler, Mü’minlerin) yanlarından geçtikleri zaman, birbirlerine göz işaretleri yaparlardı.
83/31. Evlerine (ailelerine veya taraftarlarına) döndükleri zaman, (alay ettiklerinden dolayı) keyiflenerek dönerlerdi.
83/32. Onlar (Mü’minler)i gördükleri zaman, “Şüphe yok ki bunlar, (Peygambere îman ettiklerinden dolayı) sapıklardır.” derlerdi.
83/33. Hâlbuki onlar, Mü’minler üzerine bekçi olarak gönderilmemişlerdi.
83/34. İşte bugün (ahirette) de Mü’minler, kâfirlere gülecekler (ve)
83/35. Tahtlar/koltuklar üzerinde (onlara) bakarak:
84/36. “Kâfirler yaptıklarının cezasını buldular mı?” diye.