Aradığınız konunun baş harfini aşağıdan seçiniz:
A |
B |
C |
Ç |
D |
E |
F |
G |
|
H |
I |
İ |
K |
L |
M |
N |
O |
|
Ö |
P |
R |
S |
Ş |
T |
U |
Ü | |
V |
Y |
Z |
Kaynak: https://sorularlaislamiyet.com
GEÇİCİ EVLENME ENGELLERİ: Mutlak evlenme engelleri hiçbir şekilde ortadan kalkmazken, geçici veya nisbî evlenme engelleri belirli hallerde ortadan kalkabilir ve önceden evlenmeleri yasak olanlar geçerli bir şekilde evlenebilirler. Geçici evlenme engelleri; din ayrılığı, dört kadınla evli olma, üçlü boşama, bekleme süreleri, başkası ile evli bulunma, iki hısımla birden evlenmek gibi başlıklar altında toplanabilir. Bunları kısaca açıklayacağız.
1) Din ayrılığı: Evlilik hayatı, karıkoca arasında karşılıklı sevgi, saygı ve anlaşmanın bulunmasını gerektirir. Aynı dine mensup olanlar farklı dine inananlardan daha kolay ve daha iyi anlaşırlar. Eşlerin farklı dinden olması, doğacak çocukların dinî ve ahlâkî eğitimlerini de etkiler. Bu yüzden İslâm'da olduğu kadar, Hristiyanlık ve Yahudilikte de din ayrılığı bir evlenme engeli sayılmıştır.
Müslüman erkek veya kadın, müşriklerle evlenemez. Müşrik kapsamına puta tapanlar girdiği gibi aya, güneşe, ateşe ve tabiat güçlerine tapanlarda girer. Hiç bir dine bağlı olmayan ateistlerde yasak kapsamındadır.
Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Allah'a ortak koşan kadınlarla, onlar imana gelinceye kadar evlenmeyin. Şüphesiz inanmış bir câriye, hoşunuza gitse bile, müşrik bir kadından daha hayırlıdır. İslâm'ı kabul etmedikçe mü'min kadınları müşrik erkeklere nikâhlamayınız. Çünkü mü'min bir köle, hoşunuza gitse bile müşrik erkekten daha hayırlıdır" (el-Bakara, 2/21). Bu yasağa uymadan yapılacak bir nikâh akdi bâtıldır.
Bugünkü Hristiyan ve Yahudilerin akîdelerinde Allah'a şirk unsurları bulunduğu (bk. el-Mâide, 5/5, 72; et-Tevbe, 9/30) öne sürülerek onların da müşrik kapsamına girdiği söylenebilir. Ancak çoğunluk İslâm fakihlerine göre, müşriklerle evlenme yasağı bildiren el-Bakara Sûresi 21 nci âyeti, aşağıdaki âyetin hükmü tarafından tahsis edilmiştir ve ehl-i kitap kadınları ile evlenmeye izin verilmiştir: "Namuslu, zinaya sapmamış ve gizli dostlar da edinmemiş insanlar hâlinde yaşamanız şartıyla mü'minlerden hür ve iffetli kadınlarla, kendilerine sizden önce kitap verilenlerden yine hür ve iffetli kadınlar dahi, siz onların mehirlerini verip, nikâh edince (size helâldir)" (el-Mâide, 5/5). Ancak İslâm toplumuna düşman olan harbî ve ehl-i kitap olan bir kadınla evlenmek mekruh olup, bu konuda İslâm fakihleri arasında görüş birliği vardır (el-Kâsânî, Bedâyiu's-Sanâyi', Mısır 1327-28/1909, 1910, II, 271; İbnü'l-Hümâm, a.g.e., II, 372 vd.; el-Cassâs, a.g.e., II, 324; es-Sâbûnî, Tefsîru Âyâti'l-Ahkâm, Dımaşk 1397/1977, II, 564).
2) Üçlü boşamadan doğan evlenme engeli: İslâm hukuku kocaya ve bazı durumlarda da kadına boşanma yetkisi vermiştir. Boşanan eşler yeniden evlenebilir. Ancak kadın üç defa boşanmış olursa, dördüncü defa aynı erkekle evlenebilmesi için, başka bir erkekle normal olarak evlenip, başka bir evlilik tecrübesi geçirmesi şart koşulmuştur. İşte, kadını önceki kocasıyla yeniden evlenmede helal hale getiren bu ara evliliğine "tahlîl (helâl kılma)" veya "hulle" adı verilir. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Yine erkek, karısını (üçüncü defa olarak) boşarsa, ondan sonra kadın kendinden başka bir erkeğe nikâhlanıp varıncaya kadar ona helâl olmaz. Bununla birlikte, eğer bu yeni koca da onu boşarsa, onlar Allah'ın sınırlarını ayakta tutacakları kanaatinde iseler birbirlerine dönmelerinde her ikisi hakkında bir sakınca yoktur" (el-Bakara, 2/230).
Meşrû bir hullenin şartları şunlardır: a) Bir defada veya ayrı zamanlarda üç kere boşanan kadın iddetini tamamlayacak, b) Bundan sonra, başka bir erkekle, sahih nikâhla evlenecek, c) Evlendiği ikinci kocasıyla zifaf meydana gelecek, d) Ölüm veya boşanma yoluyla bu ikinci evlilik sona ermiş bulunacak, e) Kadın ikinci kocadan olan iddetini tamamlamış bulunacak.
İkinci erkekle yapılacak hulle evliliği, boşamak şartıyla anlaşmalı olursa Hanefilere ve bazı Şâfiîlere göre, bu mekruh olmakla birlikte geçerlidir. Yalnız hulle için konuşulan şart yok sayılır. Hadislerde anlaşmalı nikâh yapana "Muhallil (helâl kılıcı)" ifadesinin yer alması bu ikinci nikâhın sahih olduğunu gösterir. el-Evzâî'den şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Anlaşmalı nikâh yapân ne kötü yapmıştır, ancak bu nikâh câizdir" (es-Sâbûnî, a.g.e., I, 341).
İmam Mâlik, Ahmed b. Hanbel ve bazı Şâfiîlere göre ise, anlaşmalı yapılan hulle evliliği bâtıl olup, bununla kadın ilk kocaya helâl olmaz. Dayandıkları delil şudur: Rasûlüllah (s.a.s) anlaşmalı nikâh yapana ve yaptırana lânet etmiş ve birincisine "kiralık teke" tabirini kullanmıştır (Alûsî, Ruhul-Meânî, II, 141).
Gerçekte anlaşmalı evlilik ilk kocaya gerekli teminatı sağlamaz. İkinci koca boşanmaktan vazgeçerse buna çare bulunmaz. Ancak kadın boşama yetkisi (tefvîz-i talûk) almışsa bunu kullanabilir (bk. el-Cassâs, a.g.e., II, 88, 89; Alûsî, a.g.e., II,141; Tefsiru İbn Kesîr, Mısır t.y., I, 280; es-Sâbûnî, a.g.e., I, 341; Bilmen, a.g.e., II, 109; H. Döndüren, a.g.e., 228 vd.).
3) İddete bağlı evlenme engeli:
İddet; evliliğin ölüm, boşanma veya nikâhı fesih sebeplerinden biriyle sona ermesi halinde, yeniden evlenebilmek için kadının beklemeğe mecbûr olduğu süredir. İddet süresince, kadının başka bir erkekle evlenmesi haram olduğu için, bu geçici engel doğurur.
İddet süreleri: Evliliğin kocanın ölümüyle sona ermesi halinde 4 ay 10 gündür (el-Bakara, 2/234 Kadın gebe ise, bu süre doğuma kadardır (et-Talâk, 65/4). Boşanma hâlinde ise kadın üç hayız (kurû') suresince iddet bekler (el-Bakara, 2/228). Hayız görmeyen küçüklerle, hayızdan ümit kesen yaşlıların iddeti üç aydan ibarettir (et-Talâk, 65/4). Buna göre, henüz ergenlik çağına girmemiş olan kız çocukları ile 55 yaşını geçmemiş bulunan kadınların iddet süresi boşamadan itibaren üç aydır (bk. et-Talâk, 65/4). Evlilik dışında yanlışlıkla veya istekle cinsel ilişkide bulunmuş veya zorla ırzına geçilmiş kadınların nikâhla evlenebilmesi için bir defa hayız görünceye kadar bekletilmeleri gerekir. Buna "istibrâ" denir. Hayız görmekle kadının önceki erkekten gebe olmadığı anlaşılmış olur. Hayat kadınları veya efendisi ile cinsel ilişkide bulunmuş olan cariyeler hakkında da aynı hükümler uygulanır (İbnü'l-Hümâm, a.g.e., II, 383, 384; el-Cassâs, a.g.e., I, 414, 415; İbn Rüşd, a.g.e., II, 40, 41; el-Fetâvâ'l-Hindiyye, I, 526; M. Zihni, Münâkehat ve Müferekat, İstanbul 1324/1906, s. 232; Hamdi Döndüren, a.g.e., s. 231 vd.).
4) Çok karılığa bağlı evlenme engeli: Dört kadınla evli olan erkek, bir beşincisiyle evlenemez. Ancak bu eşlerden birinin ölümü veya boşanma hâlinde bu engel kalkar. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Eğer yetim kızlar hakkında adaletli davranamamaktan korkarsanız, sizin için helâl olan diğer kadınlardan ikişer, üçer ve dörder olmak üzere nikâh edin. Eğer bu şekilde de adalet yapamayacağınızdan korkarsanız o zaman bir tane ile yahut mâlik olduğunuz câriye ile yetininiz. Bu (tek eş veya cariye) sizin haktan eğrilip sapmamanıza daha yakındır" (en-Nisâ, 4/3).
5) İki hısımla aynı zamanda evlenmekten doğan engel:
İki kız kardeşin birlikte aynı erkekle nikâhlanması hâlinde, önceki tarihli nikâh geçerli, sonraki geçersiz olur. Âyette şöyle buyurulur: "İki kız kardeşi birlikte olmanız da haram kılındı. Ancak cahiliye devrinde geçen geçmiştir" (en-Nisâ, 4/23). Bu yasak hadis-i şeriflerle genişletilerek, karının hala ve teyzesi de yasak kapsamına alınmıştır. Karı ile hala ve teyzesi bir nikâh altında toplanamaz" (Buhârî, Müslim).
6) Başkası ile evli olmaktan doğan engel: Bir kadın için evli bulunmak, başka bir erkekle yeniden evlenmek için bir engel teşkil eder. Allah Teâlâ şöyle buyurur: "Savaş tutsağı olarak sağ ellerinizin mâlik olduğu kadınlar müstesna olmak üzere, diğer bütün kocalı kadınlarla (evlenmeniz de size haram kılındı). (Bu haramlar) üzerinize Allah'ın farzı olarak yazılmıştır" (en-Nisâ, 4/24).