Aradığınız konunun baş harfini aşağıdan seçiniz:
A |
B |
C |
Ç |
D |
E |
F |
G |
|
H |
I |
İ |
K |
L |
M |
N |
O |
|
Ö |
P |
R |
S |
Ş |
T |
U |
Ü | |
V |
Y |
Z |
Kaynak: https://sorularlaislamiyet.com
MÜZİK DİNLEMEK VE TELEVİZYON SEYRETMEK HAKKINDA BİLGİ VERİR MİSİNİZ? Müzik konusu Islâm âlimlerini çok meşgul eden bir konudur. Çünkü bu mesele bir çırpıda cevap verilecek bir mesele değildir. Zamana, zemine, dinleyene ve dinletene göre değişebilen esnek bir meseledir. Bu yüzden Gazalî bu meseleyi bütün bu itibarları hesaba katarak "Ihyâ"sında uzun uzadıya anlatmıştır. Birkaç cümle ile özetlemek istersek şunları söyleyebiliriz: Müzik bütünüyle haram olmadığı gibi, bütünüyle de helâl değildir. Fıtrat da bütünüyle haram olmamasını gerektirir. Tabiatta kendiliğinden var olan ahenkli şırıltılar, kuş sesleri ve yanık Kur'ân okuyuşlarının haram olduğunu kimse söylememiştir. Düğünlerde, bayramlarda işin içine biraz eğlence de karışsa, def gibi aletlerle çalıp söylemek ve eğlenmek genellikle helâl görülmüştür. Yabancı kadının türkü söylemesini erkeğin dinlemesi genellikle haram görülmüş ve kadının sesi avret olmasa bile, nameli türkü ve şarkısı kalplerde fitnenin uyanmasına sebep olur denmiştir.
Kadının kadından, erkeğin erkekten müzik dinlemesine gelince; haram şeylerin tasvir edildiği türkü ve şarkılar, ittifakla haram görülmüş, bunun dışındakiler ayrıma tabi tutularak, dinleyende kötü duygular uyandıranı haram, iyi duygular uyandıran mübahtır denmiştir. Harplerde cesaret vermek için, ruh hastalarını tedavi etmek için müzik bazı çeşitleriyle helâl sayılmış ve kişinin tek başına iken yalnızlığını gidermek için birşeyler terennüm etmesi mübahtır denmiştir. Günümüzde müziğin ideolojik silah olarak kullanılma özelliği hesaba katıldığında müslümanlar tarafından da silah olarak kullanılabileceği söylenebilir. Bazı tarîkat mensuplarının def vs. ile semâ ve raks yapmalarını, Imam Rabbani'nin de içinde bulunduğu birçok Islâm âlimi ağır bir dille tenkit etmiş ve bunun kötü bir bid'at olduğunu söylemişlerdir.
Ancak müzigi, herşeye rağmen yerenlerin savunanlardan çok olduğu, yerilirken haram yani günah olduğunun söylenmesi, savunulurken ise ancak mübah olduğunun söylenmesi, yani, sevap olduğunun söylenmemesi de hesaba katılmalıdır. Televizyona gelince; kastedilen müzik ise onun için söylenecek şeyler de aynıdır. Ne var ki, bir kıyaslama yapılırsa canlının cansızdan daha etkili olduğu ve mahzurunun bir derece daha fazla olacağı da açıktır. Yani direkt olarak görülmesi haram olmayan şeylerin ve manzaraların, ekrandan görülmesi de öncelikle harâm değildir. EIbette haram olanınki de, az önce söylediğimiz bir derece farkını hesaba katarak haramdır. Televizyonun esas sakıncalı yani, şu anda müslümanlar aleyhine bir beyin yıkama ve ahlâkı tahrip aracı olarak kullanılması ve çok hayırlı işlere sarfedilecek zamanların boşa geçmesini sağlamasıdır. Gerçi bu son etkisi, kötü işler yapacak olan insanlar hesaba katıldığında faydalı bir sonuçtur ama, tersi için de kötü bir sonuçtur. Ayrıca televizyon aile ve fert bazında da laik, yani hiçbir hareketini dine göre ayarlamayan bazı standartlarını ölçü alıp, devamlı onların hayatını "normal" olarak empoze ettiği için, asıl zararı şu anda Islâmî inanç ve âile düzenini yıkma işlevi görmesidir. Bu, izleyenleri farkında olmadan damla damla yuttukları öldürücü bir zehirdir. (Geniş bilgi için bk. Ibn Âbidîn; Fetâvâ N/298-99; Dürrû'I-Münteka N/553; Nemenkânî N/214 vd.)