39 – EL- VUCÛH VE'N - NEZÂİR
2832 Bu konuda önceki Ulema'dan Mukâtil b. Süleyman, sonraları da İbnu'l-Cevzî, İbn-i'd-Damğanî, Ebû'l-Hüseyin Muhammed b. Abdussamed el-Mısrî, İbn-i Fâris ve başkaları müstakil eser yazmışlardır.
Vücuh; değişik mânalarda kullanılan tek kelimeye verilen addır. Ümmet kelimesi buna misaldir. Bu konuda müstakil bir kitap yazdım. «M u' t e r a k u ' l - E k r â n F î M ü ş t a r a k i ' l - K u r ' a n» adını verdim.
Nezâir; Birbirine benzeyen kelimeler demektir. Nezâirin kelimelerde, vücuhun, mânada kullanıldığı söylenir. Bu görüş zayıf kabul edilmiştir. Şayet bu tarif kabul edilseydi aynı mânadaki kelimeler, tek kelime kabul edilmiş olurdu. Halbuki bu görüşte olanlar kitaplarında ayrı bir nevi olarak değerlendirmişlerdir.
Bazı ulema da bunu, Kur'an'ın mucize olduğuna işaret eden nevilerden biri saymıştır. Öyle ki Kur'an'da bir kelime, yirmi mânaya geldiği gibi, daha az veya daha çok mânaya da gelmekte, beşer kelamında ise böylesine mâna zenginliği bulunmamaktadır.
Mukâtil, yazdığı kitabın başlangıcında şu merfu hadisi zikreder ***** «Bir kimse Kur'an'daki bütün vecihleri bilmedikçe, gerçek mânada fakih olamaz.» Bu rivâyeti, İbnu's-Sa'd ve diğerleri, Ebû'd-Derda'dan mevkufen şu lafızla nakletmişlerdir. ***** bir kimse gerçek mânada Kur'an'ı anlayamaz. Bazıları bu hadisi şöyle açıklamışlardır: Kur'an'ı tam mânasiyle anlamak isteyen kimse, önce bir kelimenin değişik mânalar taşıdığını bilmesi, aralarında bir tezat olmadıkça bunlardan birini seçmesidir. Diğerleri de şöyle açıklan Kelimenin zâhiri tefsirine bağlı kalmaksızın, batınî mânalardan birini kullanmaktır.
2838 İbn-i Asâkir «T e v a r i h u' d - D i m e ş k» adlı eserinde, Hammâd b. Zeyd tarikiyle Eyyub'dan, o Ebû Kilâbe'den o da Ebû'd-Derda'dan şöyle dediğini rivâyet eden Kur'an'daki bütün vecihleri bilmedikçe Kur'an'ı tam mânasıyla anlamazsınız. Hammâd Eyyub'a: «Kur'an'daki bütün vecihleri bilmedikçe» sözünden ne anlarsın? Acaba bu, vecihleri gördükten sonra mânasına yönelmek midir? diye sorduğunda, Eyyub: Evet bu demektir, cevabını verir.
İbn-i Sa'd, İkrime tarikiyle İbn-i Abbâs'dan şu rivâyette bulunur: Ali b. Ebî Talib, İbn-i Abbâs'ı Haricilere gönderirken şu tavsiyede bulundu: «Onlara git kendileriyle münakaşada bulunurken sakın Kur'an'ı onlara karşı delil olarak kullanma; çünkü Kur'an'ın âyetlerinde çeşitli vecihler vardır. Buna karşılık münakaşada hadisi nebeviden delil getirebilirsin.»
İbn-i Sa'd bir başka rivâyette İbn-i Abbâs'ın Hazret-i Ali'ye şöyle dediğini rivâyet eder: «Ya Emire'l-Mü'minîn, ben Allah'ın Kitabını onlardan daha iyi bilirim, çünkü Kur'an'ın nüzûlüne bizler şahid olduk, deyince, Hazret-i Ali: «Doğru söylüyorsun, Kur'anda muhtelif vecihler vardır, sen bir vecih ileri sürerken onlar da diğerlerini ileri sürerler. Fakat sen gene sünnetle mukabelede bulun; çünkü onlar hadisde aynı şeyi yapamıyacaklardır.» Bu konuşmadan sonra İbn-i Abbâs Haricilere gitti, yaptığı münakaşada hadislerden delil getirdi, Hariciler İbn-i Abbâs'ın karşısında delilsiz kaldılar.
1- Önemli Misaller
2841 Bu konuda en önemli misaller şunlardır
Hüda : Kelimesinin Kur'anda Değişik Mânalarda Kullanılışına Dair Misaller:
***** «Bizi doğru yolda sebat ettir.» (Fatiha, 6.) âyette sebat mânasında,
***** «Onlar, Rablerinden (gelen) açıklık (hidayet) üzerindedirler.» (Bakara, 5.) âyette beyan mânasında,
***** «Şüphesiz din (doğru yol) Allahın dini (yolu) dur..» (Âli İmran, 73.) âyetinde din mânasında,
***** «Allah hidayet edenlerin feyzini artırır.» (Meryem, 76.) âyetinde feyz mânasında,
***** «Onları emrimizle doğru yolu gösteren önderler yaptık..» (Enbiya, 73.) âyetinde önder mânasında
***** «..her toplumun bir yol göstericisi vardır.» (Ra'd, 7.) âyetinde önder mânasında
***** «..Benden size bir hidayet (ci rehber) gelir de..» (Bakara, 38.) âyette elçi ve kitaplar mânasında
***** «..onlar yıldız (lar) la da yol bulurlar.» (Nahl, 16.) âyetinde ulaşırlar mânasında
***** «İndirdiğimiz açık delilleri ve sünneti saklayanlar yok mu..» (Bakara, 159.) sünnet mânasında
***** «andolsun onlara Rablerinden bir (hidayet) Kur'an gelmiştir.» (Necm, 23.) âyetinde Kur'an mânasında
***** «Andolsun ki biz Musa'ya hidayeti (Tevratı) verdik.» (Gâfir, 53.) âyetinde Tevrat mânasında,
***** «...ve onlar doğru yola erenlerin ta kendileridir.» (Bakara, 157.) âyetinde hakka rücû mânasında,
***** «...Allah kâfirler gürûhunu muvaffak etmez.) (Bakara, 258.) âyette muvaffak kılmak mânasına,
***** «Biz, eğer senin maiyetinde tevhid (doğru yol)unu tutup sana uyarsak..» (Kasas, 57.) âyetinde tevhid mânasına,
***** «...biz de hakikaten onların izlerine uymuşlarız..) (Zuhruf, 22.) âyetinde uymak mânasında,
***** «...Onların gittiği doğru yolu tutup ona uy..) (Enâm, 90.) âyetinde yol mânasına,
***** «..Muhakkak Allah hainleri hilesinde muvaffak etmez.» (Yusuf, 52.) âyette ıslah mânasına,
***** «Her şeye hilkatini veren, sonra da doğru yolu gösterendir...» (Tâhâ, 50.) âyetinde yol göstermek mânasında,
***** «Biz (tevbe ederek) sana döndük) (Araf, 156.) âyette tevbe mânasında,
***** «..umarım Rabbim beni doğru yola irşad eder, dedi.» (Kasas, 22.) âyetinde irşad mânasında kullanılmıştır.
***** : Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına
Dair Misaller
*****; «...Onlar ki size azabın şiddetlisini uyguluyorlardı.) (Araf, 141.) âyetinde şiddet mânasında,
***** «...Senin baban zâni bir adam değildi..) (Meryem, 28.) âyetinde, zani mânasına,
***** «Zevcene kötülük etmek isteyenin cezası..) (Yusuf, 25.) âyetinde zina mânasında,
***** «..Ona fenalıkla dokunmayın..) (Araf, 73.) âyetinede kesmek mânasında,
***** «Afetsiz bembeyaz olarak..) (Kasas, 32.) âyetinde alaca hastalığı mânasında,
***** «Bugün, hakikat rüsvaylık, zillet ve azab Kâfirlerin üstünedir.» (Nahl, 27.) âyette azab mânasında,
***** «..Biz hiç bir şirk koşmazdık..» (Nahl, 28.) âyetinde şirk mânasında,
***** «..size ellerini dillerini şiddetle uzatırlar.» (Mümtehine, 2.) âyette şiddet mânasına,
***** «günahı ancak cehalet sebebiyle yapacakların» (Nisa, 17.) âyette günah mânasında,
***** «..yer yüzünü fesada verenler..) (Ra'd, 25.) âyette kötülük mânasında,
***** «..Bana kötülük dokunmazdı..» (Araf, 188.) âyette zarar mânasında,
***** «..Fenalığı gideren..» (Neml 62.) âyette zarar mânasında, *****«..kendilerine hezimet dokunmadı.» (Âli İmrân, 174.) âyetinde savaş ve hezimet mânasında kullanılmıştır.
***** : Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına
Dair Misaller
*****; «..Namazı dosdoğru kılarlar..) (Bakara, 3.) âyetinde beş vakit namaz mânasında,
***** «namazdan sonra alıkoyarsınız da..» (Mâide, 106.) âyette ikindi namazı mânasına,
***** «..namaza çağrıldığınızda...» (Cuma, 9.) âyette cuma namazı mânasına,
*****«..onların hiç birinin namazına durma..» (Tevbe, 84.) âyetinde cenaze namazı mânasına,
***** «..onlara dua et...» (Tevbe, 103.) âyetinde dua mânasında, ***** «..Dinin mi emrediyor..» (Hûd, 87.) âyetinde Din mânasında, ***** «..kıraatında pek bağırma...» (İsra, 110.) âyette kıraat mânasında,
***** «..şüphesiz ki Allah ve melekleri o Peygambere çok salât ederler..» (Ahzâb, 56.) âyetinde rahmet ve istiğfar mânasında, ***** «sarhoş iken namaza yaklaşmayın..) (Nisâ, 43.) âyetinde namaz kılınan yerler mânasında,
***** «..Allahın adı zikredilen ve namaz kılınan mescidler.» (Hac, 40.) âyetinde namaz kılınan yerler mânasında,
***** : Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına
Dair Misaller
***** «..O, kimi dilerse İslam diniyle, ona imtiyaz verir..» (Âli imrân, 74.) âyette İslâm mânasında,
***** «o, bana kendi katından bir rahmet vermiş de» (Hûd, 28.) âyette imân mânasında,
***** «Allah'ın cenneti içindedirler. Onlar bunun içerisinde ebedî kalacaklardır.» (Âli İmrân, 107.) âyette cennet mânasına,
***** «O, yağmurunun önünde rüzgarı müjdeci olarak gönderendir..» (Araf, 57.) âyette yağmur mânasına
***** «Ya üzerinizde Allahın fazl-ı rahmeti olmasaydı...» (Nur, 10.) âyetinde nimet mânasında,
***** «Onların nezdinde o yegane galip, ihsan eden Rabbinin rahmet hazineleri mi var?» (Sâd, 9.) âyetinde nübüvvet mânâsında,
***** «Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar?...» (Zuhruf, 32.) âyette nübüvvet mânasına,
***** (De ki: «Rabbimin rahmet hazinelerine siz malik olsaydınız...» (İsra, 100.) âyette rızık mânasında,
***** (De ki: «Size bir kötülük istese, veya size rahmet dilese sizi Allah'tan kim korur?» (Allah'ın azabından sizi kim kurtarır, onun rahmetine kim engel olur. (Ahzab, 17.) âyette yardım ve zafer mânasında,
***** «..yahut bana bir zafer vermeyi dilerse..» (Zümer, 38.) âyette yardım ve zafer mânasında,
***** «Muhammed Allah'ın Resulüdür. Onun beraberinde bulunanlar, kâfirlere karşı sert; birbirlerine karşı merhametlidirler.» (Fetih, 29.) âyetinde sevgi mânasına
***** «..Kendisine tabi olanların yüreklerine bir şefkat ve merhamet koyduk..» (Hadid, 27.) âyetinde sevgi mânasına,
***** «..Bu, Rabbinizden bir hafifletme ve bolluktur.» (Bakara, 178.) âyetinde bolluk mânasına,
***** «..O, bağışlamayı kendi üzerine yazmıştır..» (Enâm, 12.) âyetinde mağfiret mânasına,
***** «...Bugün Allahın esirgediği hariç, O'nun hükmünden koruyacak hiçbir şey yoktur..» (Hûd, 43.) âyetinde korumak mânasına,
***** ; Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına
Dair Misaller
***** «..yeryüzünde şirk kalmayıncaya kadar..) (Enfâl, 39:) âyetinde şirk mânasında,
***** «..Allah'a ortak koşmak, katiden daha şiddetlidir..» (Bakara, 191.) âyette şirk mânasına,
***** «..Kalplerinde eğrilik bulunanlar sırf saptırmak ve onun te'viline yeltenmek için onun müteşabih olanına tabi olurlar..» (Âli imrân, 7.) âyette saptırma mânasına,
***** «eğer Kâfirlerin sizi öldürmesinden..» (Nisa, 101,) âyetinde öldürme mânasında,
***** «..Allahın sana indirdiği şeylerin bir kısmından seni şaşırtmalarından sakın...» (Maide, 49.) âyetinde şaşırtma mânasına,
***** «..Allah, kimin sapıklığını irade ederse..» (Maide, 41.) âyette sapıklık mânasına,.
***** «Sonra onların: 'Rabbimiz Allah'a andolsun ki biz ortak koşanlardan değildik.' demelerinden başka özürleri kalmadığı (gün). (Enâm, 23.) âyetinde özür mânasına,
***** «..zaten o da senin imtihanından başka bir şey değildir..» (Araf, 155.) âyette imtihan mânasına,
***** «..iyi bilin ki onlar zaten fitneye düşmüşlerdir.» (Tevbe, 49.) âyetinde günah mânasında,
***** «..onlar her yıl ya bir kere, ya iki kere (çeşitli belalarla) sınanıyorlar..» (Tevbe, 126.) âyetinde hastalık mânasında,
***** «..Ey Rabbimiz, bizi zalimlere tecrübe (konusu) yapma..» (Yunus, 85.) âyetinde tecrübe mânasında,
***** «..Peygamberin emrine aykırı davrananlar, kendilerine bir belanın çarpmasından sakınsınlar.» (Nûr, 63.) âyette ceza mânasında,
***** «Andolsun biz onlardan evvelkileri de imtihan etmişizdir..» (Ankebût, 3.) âyetinde denemek mânasına,
***** «..eziyete (duçar) edildiği zaman insanların (kendi hakkındaki) fitnesini Allah'ın azabı imiş gibi tanır.» (Ankebut, 10.) âyetinde azab mânasında,
***** «(O gün) kendilerinin ateş üzerinde azaba uğratılacakları gündür.» (Zariyat, 13.) âyetinde yakmak mânasındadır.
***** «Delilik hanginizde imiş?» (Kalem, 6.) âyette delilik mânasına,
*****: Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına
Dair Misaller
« ki onu Meryeme bırakmıştır. O Allah tarafından (gelen) bir ruhtur (emirdir)..» (Nisâ, 171.) âyette emir mânasına,
***** «O, kendi emriyle kullarından kimi dilerse ona (Peygamberine) vahiy ile melekleri indirir...» (Nahl, 2.) âyetinde vahiy mânasında,
***** «..İşte biz sana da böylece emrimizden bir ruh vahyettik...» (Şura, 52.) âyetinde Kur'an mânasında,
***** «..Onu Ruhu'l-kuds ile destekledik...» (Bakara, 87.) âyetinde rahmet mânasına,
***** «Artık rahatlık güzel rızık ve Naîm cenneti tonundur).» (Vâkıa, 89.) âyetinde hayat mânasına,
***** «Onu kalbine ruhu'l-emin indirmiştir.» (Şuarâ, 193.) âyetinde Cibril mânasında,
***** «..Biz de ruhumuzu (Cebrâîl'i) ona gönderdik..» (Meryem, 17.) âyetinde Cibril mânasında,
***** «O gün ruh ve melekler saf saf dururlar...» (Nebe, 39.) âyette büyük melek mânasına,
***** «Onda melekler ve ruh, Rablerinin izniyle, herbir iş için iner de iner...» (Kadr, 4.) âyette melekler ordusu mânasına,
***** «Sana ruhtan sorarlar. De ki: 'Ruh Rabbimin emrindendir..» (İsra, 85.) âyetinde beden ruhu mânasına,
***** : Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına Dair Misaller
***** «Hac ibadetlerini bitirince (cahiliyetde) atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah'ı anın...» (Bakara, 200.) âyetinde tamamlamak mânasına,
***** «..O, bir şeye hükmetti mi ona ancak 'ol' der, o da oluverir.» (Bakara, 117.) âyetinde bir iş mânasına,
***** «Mü'minler içinde nice erler var ki, Allah'a verdikleri sözde dururlar, onların kimi adağını yerine getirdi.» (Ahzâb, 23.) âyette ecel mânasında,
***** «iş sizinle benim aramda bitirilmiş olurdu..» (Enâm, 58.) âyette ayırmak mânasında,
***** «..fakat Allah, zaten yapılması kararlaştırılan bir işi yerine getirmek için..» (Enfâl, 42.) âyette hükmetmiş olmak mânasına,
***** «..Allah da onlara (şerri) acele verseydi...» (Yunus, 11.) âyette helak mânasında,
***** «..sorduğunuz iş (bu şekilde) kesinleşmiştir.» (Yusûf, 41.) âyetinde vucubiyyet mânasına,
***** «..yalnız Yakûb, içindeki bir dileği açığa vurmuştu.» (Yusuf, 68.) âyetinde gerçekleştirmek mânasına,
***** «Kitab'da İsrâil oğullarına şu hükmü bildirdik..» (İsra, 4.) âyetinde bildirmek mânasına,
*****«Rabbin, yalnız kendisine tapmanızı ve ana babaya iyilik etmenizi emretti...» (İsra, 23.) âyetinde vasiyyet mânasına,
***** «..Musa onu öldürdü..» (Kasas, 15.) âyetinde ölüm mânasına,
***** «(Süleyman'ın) ölümüne hükmettiğimiz zaman...» (Sebe, 14.) âyetinde hükmetmek mânasına,
***** «Böylece onları iki günde yedi gök yaptı..» (Fussilet, 12.) âyetinde yaratmak mânasına,
***** « Hayır, (insan, Allah'ın) emrettiğini yapmadı. (Abese, 23.) âyetinde iş, yani gerçekten yapmadı mânasına kullanılmıştır.
***** «..Musa ile o işi ahitleştiğimiz vakit..» (Kasas, 44.) âyette ahid mânasında,
*****: Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına Dair Misaller
***** «..atalarınızı andığınız gibi, hatta daha kuvvetli bir anışla Allah'ı anın..» (Bakara, 200.) âyette dil ile zikir mânasına,
***** «..Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler..» (Âli İmrân, 135.) âyette kalb ile zikir mânasında,
***** «..içinde olanı hatırlayın ki..» (Bakara, 63.) âyette ezberlemek mânasına,
***** «Öyle ise beni anın ki ben de sizi anayım..» (Bakara, 152.) âyette taat ve mükâfat mânasında,
***** «..Güvene kavuştuğunuzda Allah'ı anın...» (Bakara, 239.) âyette beş vakit namaz mânasında,
***** «Ama yine de hatırlat, çünkü hatırlatmak Mü'minlere fayda verir.» (Zariyat, 55.) âyette öğüt mânasında,
***** «Ne zaman ki onlar, kendilerine hatırlatılanı unuttular...» (Araf, 165.) âyetinde öğüt mânasına,
***** «Rabbinizden bir zikir gelmesine şaştınız mı?» (Araf, 63.) âyette beyan mânasında,
***** «..Beni efendin (kralın) yanında an...» (Yusuf, 42.) âyetinde söyle mânasına,
***** «Kendilerine Rabblerinden gelen zikri..» (Enbiya, 2.) âyetinde Kur'an mânasına,
***** «Ama kim benim zikrimden yüz çevirirse.» (Tâhâ, 124.) âyetinde Kur'an mânasına,
***** «..Tevrat ehlinden sorun...» (Nahl, 43.) âyette Tevrat mânasına
***** «De ki: size ondan bir haber okuyacağım..» (Kehf, 83.) âyette haber mânasına,
***** «O (yol) sana ve kavmine bir şereftir...» (Zuhruf, 44.) âyette şeref mânasına,
***** «..Sizin tanrılarınızı diline dolayan bu mu?» (Enbiya, 36.) âyetinde ayıplama mânasında,
***** «Andolsun Tevrattan sonra Zebur'da da 'Arza mutlaka iyi kullarım varis olacak diye' yazmıştık.» (Enbiya, 105.) âyetinde Levhi mahfuz mânasına
*****, «Andolsun sun Allah'ın elçisinde sizin için Allah'ı ve âhireti arzu eden ve Allah'ı çok anan kimseler için (uyulacak) en güzel bir örnek vardır.» (Ahzâb, 21.) âyette sena mânasında,
***** «Zikir okuyanlara.» (Saffât, 3.) âyetinde zikir mânasına,
***** «..Allah'ı zikretmek elbette en büyük (bir ibadetdir.)» (Ankebût, 45.) âyetinde namaz mânasına,
***** «..cuma namazına koşun..» (Cum'a, 9.) âyette cuma namazı mânasında,
***** «Süleyman: 'Doğrusu ben bu iyi malları, Rabbimi anmayı sağladıkları için severim' demişti..» (Sâd, 32.) âyetinde, ikindi namazı mânasına,
*****: Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına Dair Misaller
***** «..Allah'dan başkasına, sana ne fayda, ne de zarar vermeyecek olan şeylere yalvarma!..» (Yunus, 106.) âyette ibadet mânasında,
***** «..Allah'dan başka şahitlerinizi çağırın..» (Bakara, 23.) âyette yardım istemek mânasında,
***** «Rabbiniz buyurdu ki; 'Bana dua edin, duanızı kabul edeyim'...» (Gâfir, 60.) âyetinde istemek mânasına,
***** «Onların orada duası: Allahım sen her türlü eksiklikten uzaksın'...» (Yunus, 10.) âyetinde söz mânasına.
***** «Sizi çağırdığı gün O'na hemdederek çağrısına uyarsınız.» (İsra, 52.) âyette nida, seslenme mânasına,
***** «Peygamberin çağırmasını, aranızda herhangi birinizin diğerini çağırması gibi tutmayın..» (Nur, 63.) âyette ad verme mânasında,
***** : Kelimesinin Kur'an'da Değişik Mânalarda Kullanılışına
*****«Namuslu kadınlara zina suçu atıp da sonra (bu suçlarını isbat için) dört şahit getirmeyenlere seksen değnek vurun...» (Nur, 4.) âyette iffet mânasında,
***** «..evlendikden sonra bir fuhuş yaparlarsa..» (Nisa, 25.) âyette evlenme mânasında, ***** «Onlara, hür kadınlara yapılan cezanın yarısını uygulayın.» (Nisâ, 25.) âyette hürriyet mânasında kullanılmıştır.
2-İstisnaları Bulunan Vûcuhla İlgili Bazı Kelimeler / İbn-i Fâris
2851 İbn-i Faris, «K i t a b u' l - E f r â d» adlı eserinde şöyle der:
***** (Zuhruf, 55.) âyetinde bizi öfkelendirdiler mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri hüzün mânası ifade eder.
***** (Nisa, 78.) âyetinde geniş surla çevrilmiş saraylar mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri yıldızlar mânasındadır.
***** «...karada ve denizde fesad çıktı...» (Rûm, 41.) âyetinde toprak parçası, meskûn yerler mânasına gelen bu iki kelime hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** ve ***** kelimeleri kuru toprak ve su manasınadır.
***** «Nihayet onu (Mısır'a varınca) haram paraya sattılar...» (Yusuf, 20.) âyetinde haram mânasına gelen hariç, Kur'an'daki bütün *****kelimeleri, eksiklik mânasındadır.
***** «Ba'l'a yalvarıp...» (Saffât, 125. âyetinde put mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri zevc mânasındadır.
***** «...kıyamet günü onları, yüzükoyun, kör, dilsiz ve sağır bir halde süreriz...» (İsra, 97.) âyeti hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri, imanı telaffuz etmeyen manasınadır.
***** (Nahl, 76.) âyetindeki ***** kelimesi, mutlak kelâma kadir olmayan mânasındadır. Yani hiç konuşamayan demektir.
***** (Câsiye, 28.) âyetinde diz çökerek oturmuşlar mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri hepsi manasınadır.
***** «...ve O (senin bağı)nın üzerine de gökten yıldırımlar gönderir de...» (Kehf, 40.) âyetinde, azab mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri aded mânasındadır. ***** «Allah onların bu sözlerini kalplerine bir hüzün olarak koyacaktır.» (Âli İmrân, 156.) âyetinde hüzün mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri, pişmanlık mânasındadır.
***** «Kur'a çekti yenilenlerden oldu.» (Saffât, 141.) âyetinde mağluplardan mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri bâtıl mânasındadır.
***** «Pislikten kaçın.» (Müddessir, 5.) âyetinde put mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri azap mânasındadır.
***** (Tûr, 30.) âyetinde, zamanın felâketleri mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri şek, şüphe mânasındadır.
***** (Meryem, 46.) âyetinde sana küfrederim mânasına gelen ile
***** (Kehf, 22.) âyetindeki zan mânasına gelen iki kelime hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri, katletmek, öldürmek mânasındadır.
***** «...Muhakkak ki onlar çirkin ve yalan söz söylüyorlar..» (Mücadele, 2.) âyetinde şirke saplanmadan yalan söyleme mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri, şirke saplanarak yalan söyleme mânasındadır.
***** «Ayrıca Biz ona yumuşak kalplilik ve safiyetverdik...» (Meryem, 13.) âyetinde, temizlik mânasına gelen hariç, Kur'an'daki diğer ***** kelimeleri, mal mânasındadır.
***** «...o zaman gözler ümitsizlikten kaymış...» (Ahzâb, 10.) âyetinde belirli yöne baktı mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri meyletmek manasınadır.
***** (Zuhruf, 32.) âyetinde hizmetine ve emrine verme mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri alay etme mânasındadır.
***** «..Onun içinde Rabbinizden bir sekîne.» (Bakara, 248.) âyetinde iki kanatlı bir yaratık mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri güven mânasındadır.
***** «... O takdirde biz apaçık bir sapıklık ve çılgınlık içine düşmüş oluruz' dediler.» (Kamer, 24.) âyetinde çılgınlık mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut diğer ***** kelimeleri, cehennem ve yakacağı mânasındadır.
***** «...Fakat arkadaşlarıyla (yandaşlarıyla) yalnız kaldıkları zaman..» (Bakara, 14.) âyetinde arkadaş, yandaş mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri iblis ve yolunda gidenler mânasındadır.
***** «..Allah'tan başka bütün yardımcılarınızı da çağrın...» (Bakara 23.) âyetinde, yardımcı mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri şehid edilenler ve yapılan bir işe şahid olan manasınadır.
***** «Biz cehennemin bekçilerini hep melekler yaptık.» (Müddessir, 31.) âyetinde bekçi mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri cehennemlikler mânasındadır.
***** «...manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler...»(Hac, 40.) âyetinde mekânlar (havralar) mânasına gelen hariç, Kur'an'daki bütün ***** kelimeleri ibadet ve rahmet mânasındadır.
***** «...Kıyamet günü onları, yüzükoyun, kör, dilsiz ve sağir bir halde toplayacağız...» (İsra, 97.) âyetinde kör, dilsiz ve sağir mânasına gelen hariç, Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri imana, özellikle Kur'an'a kulak vermeyen mânasındadır.
***** «...Mü’minlerden bir grup da onlara yapılan azaba 'atılan dayağa' şahit olsun.» (Nur, 2.) âyetinde dayak atma mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri azab manasınadır. ***** (Bakara, 116.) âyetinde yaklaşanlar mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri taât manasınadır.
***** (Kehf, 82.) âyetinde ilim sahifesi mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri mal, define manasınadır.
***** «..O'nun nuru, içinde lamba bulunan, penceresiz bir oyuğa benzer.» (Nur, 35.) âyetinde kandil mânasına gelen hariç Kur'an'daki diğer iki ***** kelimesi yıldız manasınadır.
***** «Nikah çağına varıncaya kadar öksüzleri deneyin..» (Nisa, 6.) âyetinde evlenme çağı mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri, evlenme mânasındadır.
***** (Kasas, 66.) âyetinde, deliller mânasına gelen ***** hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri haber mânasındadır.
***** «Medyen suyuna varınca o 'kuyu'nun başında birçok insanların, 'hayvanlarını' suladıklarını gördü...» (Kasas, 23.) âyetinde, üzerine yürüdü fakat içeri girmedi mânasına gelen hariç. Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri içeri girme mânasındadır.
***** (Talak, 7.) âyetinde, nafaka mânasına gelen hariç ***** (Bakara, 286.) âyetindeki ***** kelimesi amel manasınadır. ***** «..inananlar hâlâ anlamadılar mı ki, Allah dileseydi bütün insanları doğru yola iletirdi?...» (Ra'd, 31.) âyetinde bilmek mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri ümit kesme mânasındadır.
***** «Eğer biz onlara 'inanmakta' ısrar etmeseydik, neredeyse bizi tanrılarımızdan saptıracaktı.» (Furkan, 42.) âyeti ile
***** «Onların elebaşılarından bir güruh 'birbirine': Yürüyün, mabudlarınıza 'ibadette' sebat edin...»(Sâd, 6.) âyetinde direnin mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut ***** kelimeleri övülmüş mânasındadır.
İbn-i Faris'in zikrettikleri bunlardır.
3- Bazı ulema
2885 Bu konuda Bazı ulema şu kelimeleri de zikreden
***** «..Ben Rahmân için (susma) orucu adadım, bugün hiçbir insanla konuşmayacağım, de.» (Meryem, 26.) âyetinde, konuşmamak, susmak mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri ibadet kasdiyle tutulan oruç mânasındadır.
***** «..karanlıkları ve aydınlığı var etti..» (Enâm, 1.) âyetinde gecenin karanlığı, gündüzün aydınlığı mânasına gelen kelimeler hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** ve ***** kelimeleri küfür ve îman mânasındadır.
***** «...eşleri giden 'Mü’minlere', harcadıklarının mislini verin...» (Mümtehine, 11.) âyetinde mehir mânasına gelen hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri sadaka mânasındadır.
Bu konda ed-Dânî şu kelimeleri zikreder:
(***** ) ile ***** (Kamer, 31.) âyetinde men etmek mânasına gelen ***** hariç, Kur'anda mevcut bütün ***** ile gelen ***** kelimeleri, müşahade mânasındadır.
İbn-i Hâleveyh şöyle der:
Kur'anda ***** mânasına gelen ***** kelimesi sadece ***** «Andolsun Tevrattan sonra Zebur'da da: 'yer yüzüne mutlaka iyi kullarım varis olacak 'bu yer onların eline geçecek' diye yazmıştık.» (Enbiya, 105.) âyetinde ***** kelimesidir.
Moğoltay, Kitabu'l - Meysir adlı eserinde şöyle der:
Biz ***** mânasına gelen ***** kelimesinin başka misalini ***** «Bundan sonra yeryüzünü düzgün bir şekle koydu.» (Nâziât, 30.) âyetinde gördük
Ebû Musa da, «K i t a b u' l - M u ğ î s» adlı eserinde Moğoltay'ın bu sözüne katılarak şöyle der: Allahü teâlâ yeri iki günde yarattı sonra semaya yöneldi. Bu durumda yerin yaratılışı, semanın yaratılışından önce olmuştur.
Resulullah, Sahâbe ve tâbi'ûn'un, bu neviden sözlere temas ettiklerini söylemek isterim.
Ahmed b. Hanbel «M u s n e d»inde, İbn-i Ebî Hâtim ve diğer muhaddisler Derrâc tarikiyle Ebû Heysem'in Ebû Saidi'l-Hudri'den yapılan şu rivâyeti naklederler; Resulullah (sallallahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştun Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri, taat mânasındadır. Bu rivâyetin senedi, sağlamdır. İbn-i Hibbân bunu sahih kabul eder.
İbn-i Ebî Hâtim İkrime tarikiyle İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini rivâyet eden Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri, can yakıcı manasınadır.
İbn-i Ebî Hâtim, Ali b. Ebî Talha tarikiyle yaptığı bir rivâyette İbn-i Abbâs' ın şu sözünü nakleden Kur'an'da mevcut bütün ***** kelimeleri lanet manasınadır.
Dahhak tarikiyle İbn-i Abbâs'ın yaptığı bir rivâyette: Kur'anda mevcut bütün ***** kelimelerinin azab mânasına geldiğini söyler.
Firyâbî şöyle der; Bize Kays, o Ammar ed-Duhnî, o Saîd b. Cübeyr, o da İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini nakleder: Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri namaz, bütün ***** kelimeleri de hüccet mânasındadır.
İbn-i Ebî Hâtim; İkrime tarikiyle İbn-i Abbâs'dan şu rivâyeti nakleder: Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri hesap manasınadır.
İbnu'l-Enbârî «K i t a b u' l - V a k f v e' i - i b t i d â» adlı kitabında Suddî tarikiyle Ebû Mâlik'ten İbn-i Abbâs'ın şöyle dediğini nakleder: Kur'an'daki bütün ***** kelimeleri, şek (şüphe) mânasındadır. Ancak ***** «Yoksa, onlar (senin hakkında): 'Bir şairdir, zamanın felâketlerine çarpılmasını gözetliyoruz' mu diyorlar?» (Tûr, 30.) âyetinde, zamanın felâketleri mânasında kullanılır.
İbn-i Ebî Hâtim ve diğer muhaddisler Ubeyyub'nu Kâb'ın şöyle dediğini naklederler: Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri rahmet, ***** kelimeleri ise azab mânasındadır.
Dahhâk'dan yaptığı bir rivâyette ise şunu nakleder: Kur'anda Allah'ın zikrettiği bütün ***** kelimeleri şarap mânasındadır. Yine Dahhâk'dan yaptığı bir rivâyete göre: Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri, halik manasınadır. Said b. Cübeyr'den yaptığı bir rivâyete göre, Kur'andaki bütün ***** kelimeleri yalan, iftira mânasındadır.
Ebû Aliye'den yaptığı bir rivâyete göre; Kur'anda mevcut ***** kelimeleri islâmı tebliğ, ***** kelimeleri de küfürden sakındırma mânasına geldiğini söyler.
Ebû Aliye'den yaptığı bir diğer rivâyete göre, ***** «Mü’minlere söyle: 'Gözlerini harama bakmaktan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar..» (Nur, 30.) âyetindeki, Kimsenin görmemesi gereken mânasına gelen ***** cümlesi hariç, Kur'anda diğer yerlerde fercin muhafazası şeklinde geçen bütün âyetlerde bu ifade zina mânasındadır.
Mücâhid'den yaptığı rivâyete göre, Kur'anda mevcut her ***** ifadesinden kâfirler anlaşılır.
Ömer b. Abdülaziz'den yaptığı rivâyete göre: Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri tevbesi olmayan günahkâr mânasındadır.
AbdurRahmân b. Zeyd b. Eslem'den yaptığı rivâyete göre: Kur'anda mevcut bütün Allah'a izafe edilen ***** kelimeleri azaltır, daraltır mânasındadır. Yine AbdurRahmân'dan yaptığı rivâyete göre: Kur'anda mevcut bütün ***** kelimeleri İslam mânasındadır.
Ebû Mâlik'ten yaptığı rivâyete göre, ***** (Mü’minûn, 7.) âyeti ile ***** (Nisâ, 24.) âyetinde geçen istisna mânasına gelen ***** kelimeleri hariç, Kur'an'da mevcut diğer .***** kelimeleri ön manasınadır.
Ebû Bekr b. Ayyâş'dan yaptığı rivâyete göre, Kur'anda mevcut ***** kelimesi azab ***** kelimeleri de bulut mânasındadır.
İkrime'den yaptığı bir rivâyete göre, Allah'ın yaptığı her işte ***** kelimesi, kulların yaptığı her işte ise, ***** kelimesi kullanılır.
İbn-i Cerîr, Ebû Ravk'ın şöyle dediğini rivâyet eder: Kur'anda mevcut her ***** kelimesi yarattı mânasındadır.
Mücâhid'den yaptığı rivâyete göre, Kur'anda geçen ***** kelimesi cima mânasındadır.
İbn-i Cerîr, İbn-i Zeyd'den yaptığı rivâyete göre, Kur'anda mevcut ***** kelimeleri, Bazıları müstesna, yalancı mânasındadır.
İbnu'l-Munzir, Suddi'den yaptığı rivâyete göre, Kur'anda mevcut ***** ile ***** kelimeleri hüccâc mânasındadır.
Said b. Cübeyr'den yaptığı bir rivâyete göre: Kur'anda geçen ***** kelimesi üç ayrı mânaya gelmektedir. Birinci mâna, günahları bağışlamak. İkinci mâna ***** «..Ve yine Sana Allah yolunda ne harcayacaklarını soruyorlar, De ki; af (yani ihtiyaçlarınızdan fazlasını veya helâl ve güzel olan şeyleri verin)..» (Bakara, 219.) âyetinde olduğu gibi nafaka vermek. Üçüncü mâna, ***** «Ancak kadınların haklarından vazgeçmesi veya nikâh akdi elinde bulunan erkeğin lütufkâr davranması müstesnadır...» (Bakara, 237.) âyetinde olduğu gibi insanlar arasında iyilik yapmak mânasındadır.
Buhârî'nin Süfyan b. Uyeyne'den rivâyetine göre, Allah'ın Kur'anda zikrettiği ***** kelimesi azab manasınadır. Araplar bu kelimeye karşılık ***** kelimesini kullanırlar. ***** «...eğer yağmur size bir eziyet verirse...» (Nisa, 102.) âyetinde geçen ***** kelimesini bu mânadan istisna ederim. Çünkü bu âyetteki mânası, kesinlikle yağmur mânasındadır.
Ebû Ubeyde; bu kelimenin azab mânasına geldiğinde ***** rahmet mânasına geldiğinde ***** şeklinde geçtiğini söyler.
4- Diğer Bazı Özellikler
Ebû’ş-Şeyh, Dahhâk'dan yaptığı rivâyette İbn-i Abbâs bana şöyle dedi, der: Bilesin ki Kur'anda geçen ***** âyetlerinden müşrikler kastolunur. Mü’minlerin ise, yardımcıları ve şefaatçileri çoktur.
Said b. Mansûr'un Mücâhid'den yaptığı rivâyete göre; Kur'anda geçen her ***** kelimesi yarım ölçek mânasındadır.
İbn-i Ebî Hâtim, Vehb b. Munebbih'den yaptığı rivâyete göre, Kur'anda ***** «Namazlarını korurlar.» (Meâric, 34.) ve ***** *****l «Namazları ve orta namazı koruyun, gönülden bağlılık ve saygı ile Allah'ın huzuruna durun.» (Bakara, 238.) şeklinde geçen âyetlerdeki mâna, namaz vakitlerinin geçirilmemesidir.
Süfyan b. Uyeyne'den yaptığı rivâyete göre, ***** şeklindeki âyetlerin mânası, sorulan şeyden haber verilmiyeceği, ***** şeklindeki âyetlerin mânası da, sorulan şey ne olduğu açıklanacaktır, demektir.
Yine Sufyân'dan yaptığı rivâyete göre, Kur'anda geçen ***** kelimesi amel mânasındadır.
Mücâhid'den yaptığı rivâyete göre, Kur'anda geçen ***** ve ***** kelimeleri ile, kâfirler kastedilmiştir.
Râgıb «M ü f r e d a t»ında şöyle der: Denilir ki; Allahu Tealâ Kur'anda ***** yi zikrettiği zaman, bunu açıklar, ***** yi zikrettiğinde ise, bir açıklama getirmez.
***** «-Siccîn-in ne olduğunu nereden bileceksin?» (Mutaffifîn, 8.) ile,***** «-illiyyîn-in ne olduğunu nereden bileceksin?»
(Mutaffifîn, 19.) âyetlerinde ***** ve ***** kelimelerini açıklamadan ***** kelimesini açıklamıştır. İki âyetin bu şekilde nâzil olmasında, ince bir nükte mevcuttur, fakat Râgıb bunu açıklamamıştır.
Bu konu ile ilgili bazı hususlar bundan sonraki bölümlerde ele alınacaktır.