9-5
İstiğfâr'ın Fazileti
Âyet-i Kerîmeler
Bir günah işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını isteyenler. . . (Âl-i İmrân/135)
Alkame ve el-Esved'den şöyle nakledilir: Abdullah b. Mes'ud (radıyallahü anh) dedi ki: Allah'ın Kitabı'nda iki ayet vardır. Günah işleyen herhangi bir kimse o iki ayeti okuyup Allah'a istiğfâr ettiği takdirde Allahü teâlâ onun günahını affeder. O ayetler şunlardır:
Bir günah işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak günahlarının bağışlanmasını isteyenler. . . (Âl-i İmrân/135)
Kim bir fenâlık yapar, yahut nefsine zulmeder de Allah'tan mağfiret dilerse Allah'ı çok bağışlayıcı, çok merhamet edici bulur. (En'am/l 10) Allahü teâlâ başka bir ayette de şöyle buyurmaktadır:
Artık rabbini hamd ile tesbih et ve O'ndan mağfiret dile. Muhakkak ki Allah tevbeleri kabul edendir. (Nasr/3)
Ve seherlerde Allah'tan mağfiret dileyenler. . . (Âl-i İmrân/17)
Hadîsler
Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) şu duayı çok okurdu:
Ey Allahım! Sen her çeşit eksiklikten uzak ve münezzehsin. Senin hamdinle bunları söyler ve yaparız. Ey Allahım! Beni affet! Çünkü kullarının tevbesini çokça kabul eden ve kullarına rahmette bulunan bir zatsın sen. 100
Kim çokça istiğfâr ederse, Allahü teâlâ onun için her üzüntüden kurtuluş yolu, her darlıktan çıkış imkânı ihsân ettiği gibi, onun ummadığı yerden de rızık ihsân eder. 101
Ben hergün yetmiş defa tevbe edip Allahü teâlâ'dan mağfiret talebinde bulunmaktayım. 102
Hazret-i Peygamber'in geçmiş ve gelecek günahları (zelle'leri) affolunmakla beraber o yine de günde yetmiş defa af talebinde bulunurdu.
Benim kalbim ince bir pasla kaplanıyor. (Onu silmek için) her günde yüz defa Allah'tan af talebinde bulunuyorum. 103
Kim yatağına girdiği zaman 'Kendisinden başka ilâh olmayan, hayy ve kayyûm olan Allah'tan günahlarımın affını talep ediyorum' sözünü üç defa tekrar ederse, Allahü teâlâ onun bütün günahlarını denizlerin köpüğü kadar veya Temim sahrasının kumlarının adedi veya ağaç yapraklarının adedi veyahut da dünya günlerinin adedi kadar olsa bile affeder104.
Kim bir önceki hadîste geçen duayı okursa, düşman ile savaşırken kaçsa da yine günahları affolunur. 105
Huzeyfe b. Yemân şöyle der: 'Benim aileme karşı dilim çok sertti. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber'e 'Ey Allah'ın Rasûlü! dilimin beni ateşe sokmasından korkuyorum' dediğimde, Hazret-i Peygamber şöyle buyurdu: 'Senin istiğfâr etmekle aran nasıl?' Sonra sözlerini şöyle sürdürdü: 'Ben (Allah'ın Rasûlü olduğum halde) günde yüz defa istiğfâr ediyorum'. 106
Hazret-i Âişe Rasûlüllah'ın kendisine şöyle söylediğini anlatır: 'Eğer sen bir günah işlemişsen, Allah'tan af talebinde bulun ve O'na tevbe et. (Rasûlüllah bu sözü Âişe validemize iftira edildiği zaman söylemiştir) . Çünkü günâhtan tevbe etmek, o günâhı işlediğinden ötürü pişman olmak ve o günâhın affını Allah'tan dilemek demektir'. 107
Hazret-i Peygamber istiğfâr ederken şöyle buyurmuştur:
Ey Allah'ım! Hatamı, cehâletimi, işimdeki israfcılığımı ve senin benden daha iyi bildiğin (kusurlarımı) , bana bağışla. Ey Allah'ım! Benim şakamı, ciddiyetimi, hatamı, kasden yaptığımı affet. Çünkü bu hataların bende olması mümkündür.
Ey Allah'ım! Benim geçmiş ve gelecek, gizli ve açık, ve senin benden daha iyi bildiğin zellelerimi bağışla. Zira birtakım kullarını tevfîkinle muvaffak kılan ve bir kısım kullarını da gazabınla geride bırakan sensin. Sen herşeye kâdirsin. 108
Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şöyle anlatır: Ben öyle bir kimseydim ki, Hazret-i Peygamber'den bir hadîs dinlediğim zaman, Allahü teâlâ dilediği kadar beni ondan faydalandırırdı. Ashâb-ı kirâmdan herhangi biri Hazret-i Peygamber'den bir hadîs naklettiği zaman, o hadîsin Rasûlüllah'a ait olduğuna dair ona yemin teklîf ederdim. Hadîsin Rasûlüllah'a ait olduğuna dair yemin ettiği takdirde onu doğrular ve verdiği habere inanırdım. Ebû Bekir bana şu hadîsi nakletmiştir: 'Bir kul işlediği günahın hemen akabinde güzelce abdest alır, sonra kalkar, iki rek'at namaz kılar ve Allah'tan günâhının affını talep ederse muhakkak Allah onu affeder'.
Rasûlüllah bu sözlerinden sonra şu ayet-i celîleyi okudu:
Bir günâh işledikleri veya nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı anarak hemen günahlarının bağışlanmasını isteyenler, hem de yaptıkları günahlara bile bile ısrar etmemiş olanlar. . . (Âl-i İmrân/135)
Ebû Hüreyre Hazret-i Peygamber'den şöyle rivâyet eder:
Mü'min bir kimse, bir günah işlediği zaman kalbinde simsiyah bir nokta belirir. Eğer tevbe eder, o günahtan el çekerse ve günâhının affını Allah'tan talep ederse, kalbi o siyah noktadan temizlenir. Eğer günâhı gittikçe fazlalaşırsa o nisbette siyahlık da fazlalaşır. Öyle ki, sonunda o siyahlıkla kalp tamamen kaplanmış olur". İşte o siyahlık Allahü teâlâ'nın Kur'ân'da beyan buyurduğu Ran'dır: 'Hayır, doğrusu onların kazandıkları günahlar kalplerini kaplamıştır'. (Mutaffifin/14) 109
Ebû Hüreyre Hazret-i Peygamber'den (sallâllahü aleyhi ve sellem) şu hadîsi de rivâyet etmektedir:
Allahü teâlâ cennette kulunun derecesini yüceltir. Bunun üzerine kul Allah'tan sorar: 'Ey rabbim! Bu derece bana nereden gelmektedir?' Allah 'Senin evlâdının senin için af dilemesinden. . . ' diye buyurur. 110
Hazret-i Âişe Hazret-i Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivâyet eder:
Ey Allahım! Beni iyilik yaptıkları zaman sevinen, kötülük yaptıkları zaman bağışlanma dileyen kullarından eyle!111
Kul herhangi bir günâhı işlediği zaman 'Ey Allahım! Beni bağışla' derse, buna karşılık Allahü teâlâ kendisine şöyle cevap verir: 'Kulum bir günâh işledi ve bildi ki kendisini günahtan ötürü muâheze veya günâhını affeden bir rabbi vardır. Kulum! (Sen bu inançta olduktan sonra) istediğini yap, ben seni bağışlarım!'112
İstiğfâr eden bir kimse günde yetmiş defa aynı günâhı işlese dahi günahında ısrar etmiş sayılmaz. 113
Hayatında hiçbir hayırlı iş yapmayan kişi, bir ara göklere bakarak dedi ki: 'Benim rabbim var! Ey rabbim! Beni affet'. Bunun üzerine Allahü teâlâ kendisine 'Seni affettim' dedi. 114
Kim bir günah işler ve Allahü teâlâ'nın o günâha muttalî olduğunu bilirse istiğfâr etmese dahi Allahü teâlâ bu kimseyi affeder. 115
Diğer bir hadîs-i kudsî'de Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Ey kullarım! Benim koruduğum hariç, hepiniz günahkârsınız. Bu bakımdan benden günâhınızın affını dileyiniz ki, ben de sizi affedeyim. Kim, benim kendisini affetmeye muktedir olduğumu bilirse, ben onun hiçbir günâhına bakmaksızın onu affederim!116
Kim 'Sen her eksiklikten münezzehsin. Ben nefsime zulmettim. Kötülük işledim. Beni affet. Çünkü günahları affeden ancak sensin sen!' derse günahları karıncaların sayısı kadar da olsa onu affederim. 117
100) Hâkim, (İbn Mes'ud'dan) . Sahih olduğunu belirtmiştir.
101) Ebû Dâvud ve Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim, İbn-i Abbâs'tan sahih bir senedle)
102) Buharî, (Ebû Hüreyre'den)
103) Müslim
104) Tirmizî, (Ebû Said'den garib olarak)
105) Ebû Dâvud ve Tirmizî, (Zeyd b. Harise'den garib olarak) . İmâm Irâkî'ye göre hadisin ricâli şâyân-ı itimâd kimselerdir.
106) Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim. (Hâkim'e göre Buharî ve Müslim'in şartlarına göre sahih'tir)
107) Müslim ve Buharî
108) Müslim ve Buharî, (Ebû Musa'dan)
109) Sünen sahipleri; Tirmizî hasen olduğunu söylemiştir.
110) Tirmizî, (sahih olarak) ; Nesâî, İbn Mâce ve İbn Hıbbân ve Hâkim
111) İmâm-ı Ahmed, (hasen bir senedle)
112) İbn Mâce
113) Ebû Dâvud ve Tirmizî, (Ebû Bekir'den garib olarak) . Senedi kuvvetli değildir.
114) İmâm Irâkî hadîsin aslına rastlamadığını söylemektedir.
115) Taberânî, Evsat, (İbn Mes'ûd'dan zayıf bir senedle)
116) Tirmizî ve İbn Mâce, (Ebû Zer'den hasen olarak)
117) Beyhâkî
9-6
Seyyid'ul-İstiğfâr
İstiğfârın en faziletlisinin şu dua olduğu rivâyet edilmiştir:
Ey Allahım! Sen benim rabbimsin. Ben ise kulunum. Sen beni yarattın. Ben ise gücüm yettiği kadar senin ahdinde ve va'dinde bulunuyorum. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınıyorum. Benim üzerimdeki nimetlerini ikrar ve itirâf ediyorum ve aynı zamanda nefsimin üzerine günâhımı ikrar ediyorum. Muhakkak ben nefsime zulmettim. Günâhımı itiraf ettim. O hâlde daha önce yaptığım ve gelecekte yapacağım günahlarımı bana bağışla. Çünkü bütün günahları bağışlayacak olan ancak sensin. Senden başka hiç kimsenin buna gücü ve kuvveti yetmez. 118
Ashâb'ın ve Âlimlerin Sözleri
Hâlid b, Mi'dan119 şöyle der: Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır: 'Benim nezdimde kullarımın en sevimlisi, benim için birbirini sevenler, kalpleri mescidlerle ilgilenen ve seher vaktinde istiğfâr edenlerdir. İşte bunlar o kimselerdir ki, ben yeryüzündeki insanları herhangi bir ceza ile cezalandırmak istediğim zaman onları hatırlar, onların yüzü suyu hürmetine o cezadan vazgeçer ve yeryüzündeki insanlardan o cezayı uzaklaştırırım'.
Katâde şöyle demiştir: 'Kur'ân sizi hastalıklara ve o hastalıkların tedâvisine muttalî kılar. Hastalıklarınız ise günahlarınızdır. Onların tedavileri ise istiğfârdır'.
Hazret-i Ali (radıyallahü anh) şöyle demiştir:'Beraberinde kurtuluş çaresi olduğu halde helâk olan bir kimsenin durumuna hayret ediyorum'. Bu esnada Hazret-i Ali'ye 'Nedir bu kurtuluş çaresi?' diye sorulunca, şöyle dedi: 'İstiğfar!'
Yine Hazret-i Ali şöyle demiştir: Allahü teâlâ herhangi bir kuluna istiğfarı ilhâm etmiş ise, onu azaba uğratmamayı dilemiştir'.
Fudayl şöyle demiştir: 'Kulun Estağfirullah demesi, 'Beni günahlarımın sapmalarından koru' anlamına gelir.
Âlimlerden biri şöyle demiştir: 'Kul, günah ile nimet arasında bocalamaktadır. Onların ikisini de ancak Allah'a hamd ve günâhından istiğfar etmesi ıslâh edebilir'.
Rebî b. Hayseme şöyle demiştir: Sakın hiçbiriniz 'Ben Allah'tan günâhımın affını diler, ona dönüş yaparım' demesin. Eğer dediğini yapmazsa, günah ile yalanı bir arada yapmış olur. Fakat şöyle diyebilirsiniz: 'Ey Allahım! Beni affet, tevbemi kabul et!'
Fudayl b. Iyâz şöyle demiştir: 'Günahı terketmeksizin yapılan tevbe yalancıların tevbesidir'.
Rabiatü'l-Adeviye şöyle demiştir: 'Bizim istiğfârımız bile birçok istiğfâra muhtaçtır'.
Hükemâdan biri şöyle demiştir: 'Kim günahtan pişmanlık duymadan istiğfâr ederse, bilmeyerek Allah ile alay etmiş demektir'.
Bir bedevinin Kâbe'nin perdesine yapışarak şöyle dediği nakledilir:
Ey Allahım! Günah üzerinde ısrar ederek yapmış olduğum istiğfâr muhakkak kötülüktür. Senin affının genişliğini bildiğim halde senden bağışlanmamı dilemeyi terketmem de âcizliktir. Acaba benden zengin olduğun halde, daha ne zamana kadar nimetler vermek suretiyle kendini bana sevdireceksin? Ben sana muhtaç olduğum halde daha ne zamana kadar günahlarla kendimi sana buğzettireceğim? Ey va'dettiği zaman va'dini derhal yerine getiren Allah! Ey kulunu tehdit ettiği zaman affeden Allah! Ben büyük cürmümü senin büyük affına dâhil eder ve sana sığınırım. Ey rahmet edenlerin en rahmet edicisi Allah!. . .
Ebû Abdullah el-Verrak şöyle demiştir: Eğer günahların yağmur taneleri ve deniz köpükleri kadar olsa bile, sen şu dua ile ihlâslı bir şekilde rabbini çağırdığın zaman o günahların tümü silinir:
Ey Allahım! Her günah (ım) için senin affını talep ediyorum. Öyle günah ki, ondan sana dönüş yapmış, sonra ikinci bir defa onu yapmaya yeltenmişimdir. Sana nefsimden va'dettiğim ve yerine getirmediğim her hareketimden ötürü senin affını isterim, Zât-ı ulûhiyyetini irâde edip de sonra başkasının karışmış olduğu her amelimden sana sığınır ve senin affını talep ederim ve yine bana ihsân ettiğin nimetleri kötüye kullanıp onunla sana isyân ettim, ondan da beni affetmeni talep ederim. Ey gaybı ve şehâdeti (hâzırı ve geleceği) bilen Allah! Gündüzün ışığında, gecenin karanlığında, cemaat içinde, tenha yerlerde, gizlide, açıkta, işlemiş olduğum günahların tümünden dönüp hepsini silecek olan affını talep ediyorum, Yâ Halîm!
Denildiğine göre bu istiğfâr Hazret-i Âdem'in veya Hızır'ın istiğfârıdır.
118) Buharî, (Şeddad b. Evs'den)
119 Hâlid b. Mi'dan tabiin büyüklerindendir ve aynı zamanda büyük bir fakihtir. Hicrî 145 yılında vefat etmiştir.
9-7
Belirli Kişilere ve Sebeplere Atfedilen Me'sur Dualar
Sabah akşam ve her namazın ardından okunması müstehab olan dualar şunlardır.
Rasûlüllah'ın Duası
Sabah namazının iki rek'at sünnetinden sonra Hazret-i Peygamber'in (sallâllahü aleyhi ve sellem) okuduğu dua hakkında İbn-i Abbâs şöyle der:
- Rasûlüllah'ın nasıl ibadet ettiğini öğrenip, kendisine bildirmem için babam (Abbas b. Muttalib) beni Rasûlüllah'ın evine gönderdi. Hâne-i saâdette akşamlamak üzere Rasûlüllah'a gittim. Rasûlüllah o gece zevcesi olan teyzem Meymune'nin (Hars'ın kızı) odasında bulunuyordu. Geceleyin Rasûlüllah kalkarak namaz kıldı. Sabah namazından evvel iki rek'at sünneti edâ ettikten sonra şöyle dua etti:
Ey Allahım! 'Senden nezdindeki bir rahmeti talep ediyorum ki, onunla benim kalbimi hidâyet edip dağınık durumlarımı bir araya getirip ayrı olan hallerimin birleşmesine vesile kılasın. O rahmet ile fitneleri benden uzaklaştırmış, dinimi onunla ıslah etmiş, gizlimi onunla korumuş, hâzırımı onunla yüceltmiş, amelimi onunla geliştirmiş, yüzümü onunla ak etmiş ve yine onun sayesinde bana rüşdümü (dosdoğru yolu seçmek için gerekli temyiz kudretini) ihsân etmiş olasın ve yine o rahmet ile beni her çeşit kötülüklerden masum kılmış olasın.
Ey Allahım! Bana dosdoğru bir îman, kendisinden sonra küfrün yeri ve ihtimali olmayan bir yakîn ihsan eyle ve yine bana bir rahmet ihsân eyle ki, o rahmetin sayesinde dünya ve âhirette senin kerâmetinin şerefine nail olayım.
Ey Allahım! Ben hüküm gününde senden kurtuluşu, şehidlerin mertebelerini, saidlerin hayatını ve düşmanlara galip gelmeyi ve peygamberlerle arkadaş olmayı talep ediyorum.
Ey Allahım! Ben ihtiyacımı sana arzediyorum. Her ne kadar benim görüşüm zayıflamış, kurtuluş yollarım azalmış, amelim kısılmış ise de, ben senin rahmetine muhtacım. O halde her işte kuluna kâfi gelen ve kalplerin mânevi illetlerine şâfî bulunan Allah! Senden istiyorum. Nasıl ki sen, denizlerin arasını karışmaması için ayırıp, muhafaza ediyorsan, beni de ateş azabından, felâket dâvetinden ve kabir fitnesinden koru!
Ey Allahım! Görüşümün kısa olup yetişmediği, amelimin zayıf olup saramadığı şeyi, isteğimin ulaşmadığı hayrı ki sen kullarından kime onu va'detmişsen veya o hayrı ki sen, kullarından kime onu vermişsen- ben onu elde etmek için sana iltica ediyorum. Ey âlemlerin rabbi! Onu senden istiyorum.
Ey Allahım! Bizi hidâyete eren ve başkasını erdirmeye çalışan, dalâlete sapmayan ve dalâlete saptırmayanlardan eyle. Bizi düşmanlarına düşman, dostlarına dost eyle. Bizi öyle bir duruma getir ki, mahlukâtından sana itâat edenleri senin için sevelim ve yine mahlukâtmdan sana muhalefet edenlere, sana düşmanlıkları sebebiyle, düşman olalım.
Ey Allahım! Bu sadece bir duadır, fakat bunu kabul etmek sana düşer. İşte bu yaptığımız çalışma, fakat güvencimiz sadece sanadır. Biz Allah içiniz ve Allah'a döneceğiz. Tâata varmak ve isyandan caymak kuvvet ve kudreti yüce, yüksek, kopmaz ipin sahibi, dosdoğru emrin mâliki olan Allah'ın kudretindedir.
Ey Allahım! Vaîd gününde senden emniyet ister, hulûd (ebediyet) gününde ise rükû ve secdeye varan, daima senin huzurunun şuhûdunda bulunan mukarriblerle beraber cennet isterim. O mukarribler ki, sana vermiş oldukları sözleri yerine getirmişlerdir. Çünkü sen Rahîm ve doğru kullarını çok seven Vedûdsun. Sen istediğini yaparsın. İzzeti (şanına yakışır bir şekilde) giyen Allah her türlü eksiklik ve noksanlıklardan münezzehtir. O daima izzet ile hükmeder. Mecd (cömertlikle) ile giyinmiş ve onunla kullarına nimette bulunmuş Allah her türlü eksikliklerden münezzehtir. Tesbihin sadece kendisine lâyık olduğu Allah, her çeşit noksanlıklardan uzaktır. Fazl ve nimet sahibi olan Allah, her türlü noksanlıklardan münezzehtir. İzzet ve kerem sahibi olan, ilmiyle herşeyi sayıp adedini bilen Allah, her türlü eksikliklerden beridir.
Ey Allahım! Benim kalbimde, kabrimde, kulağımda, gözümde, tüyümde, derimde, etimde, kanımda, kemiğimde, önümde, arkamda, sağımda, solumda, üstümde ve altımda bana nûr ihsân eyle!
Ey Allahım! Nurumu artır. Bana nur ver ve bana nur kıl!120
Hazret-i Âişe'nin Duası
Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) ,Aişe validemize hitaben şöyle buyurmuştur:
Ey Âişe! bütün duaların mânâlarını içeren cümleler ile dua ederek şöyle de:
Ey Allahım! Ben senden hayrın tamamını, hâzırını, geleceğini, bildiğimi ve bilmediğimi talep ederim. Şerrin bütününden, hâzırından ve geleceğinden, bildiğimden ve bilmediğimden sana sığınırım. Senden cennet ve cennete yaklaştırıcı, söz ve hareketleri isterim. Ateşten, ateşe yaklaştırıcı söz ve hareketlerden de sana sığınırım. Senin kulun ve rasûlün Muhammed'in senden istediği hayrı senden istiyorum. Kulun ve rasûlün Muhammed her neden sana sığınmışsa ben de aynı şeyin şerrinden sana sığınırım. Senden isteğim, bana herhangi bir işi takdir buyurduğun zaman onun neticesini doğrulukla sona erdirmendir.
Ey rahmet edenlerin en fazla rahmet edeni! Bütün bunları rahmetinden talep ederim!121
Hazret-i Fâtıma'nın Duası
Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) (kızı) Fâtıma'ya şöyle demiştir:
- Ey Fâtıma! Sana yapacağım şu tavsiyeyi dinlemekten seni ne men edebilir ki?
Ey hayy ve kayyûm olan Allah! Senin rahmetine sığınarak seni çağırıyorum. Beni, göz açıp kapayıncaya kadar dahi nefsime havâle etme. Durumun tamamını benim için ıslâh et. 122
Hazret-i Ebû Bekir'in Duası
Rasûlüllah (sallâllahü aleyhi ve sellem) Hazret-i Ebû Bekir'e şöyle dua etmesini öğretmiştir:
Ey Allahım! Peygamber'in Muhammed'in hürmetine, dostun İbrahim'in hürmetine, kurtardığın (veya seninle konuşan) kulun Musa hürmetine, kelime ve rûhundan olan İsâ hürmetine, Musa'nın Tevrat'ı, İsâ'nın İncil'i, Dâvud'un Zebûr'u ve Muhammed'in Furkan'ı hürmetine, kullarına gönderdiğin bütün vahiylerin hürmetine, yerine getirdiğin bütün kazâ ve kaderin hürmetine, senden isteyip dileğine erişen kullarının hürmetine, fakir yaptığın zenginin, zengin yaptığın fakirin hürmetine veyâ hidâyet ettiğin sapığın hürmetine ihtiyacımı senden istiyorum. (Beni mahrum eyleme) . Musa'ya inzâl buyurduğun isminin hürmetine, kullarının rızıklarını dağıtmakta rolü olan büyük isminin hürmetine, yeryüzünün karar bulması için, üzerine koyup da onda muvazeneyi temin eden isminin hürmetine, göklerin üzerine konup onların istiklâle kavuşmasını temin eden isminin hürmetine, dağların üzerine koydurup onlarda istikrarı temin ettiren isminin hürmetine, o ismin ki, arşın onunla ayakta durmaktadır, işte onun hürmetine, senin Tuhûr, Tâhir, Tahhâr, Samed ve Vitr isimlerinin hürmetine, o mübârek ismin ki, Kitabında senin nezdinde apaçık nûrdan inzâl buyurulmuştur, onun hürmetine. O ismin ki, gündüzün üzerine onu koymuş, gündüzün nûrlanmasına vesile olmuştur. Gecenin üzerine onu koymuş, gecenin kararmasına vesile olmuştur, onun hürmetine, senin azamet ve kibriyânın, kerîm zâtının hürmetine, senden bana Kur'ân ile onun bilgisini ihsân buyurmanı ister ve o bilgiyi etimle, kanımla, kulağımla, gözümle ayrılmaz bir şekilde karıştırmanı senden dilerim ve bütün bunların hürmetine senden isterim ki, kuvvet ve kudretinle benim vücudumu kendi yolunda çalıştırasın. Çünkü günahtan dönüş ve ibâdete yöneliş, ancak senin kuvvetin ve kudretinledir. Ey rahmet edenlerin en rahmet edicisi olan Allah!123
Büreyde el-Eslemî'nin Duası124
Rivâyet edildiğine göre, Hazret-i Peygamber Büreyde'ye şöyle buyurmuştur: 'Ben sana birkaç kelime öğreteyim ki, Allahü teâlâ kim için hayrı irade ederse bu kelimeleri ona öğretir ve o kelimeleri ebediyyen unutturmaz!' Büreyde 'Evet yâ Rasûlallah! O kelimeleri bana öğret!' dedi.
Bunun üzerine Rasûlüllah (sallâllahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurdu:
Ey Allahım! Ben zayıfım. Razı olduğun sahada beni kuvvetlendir, zafiyetimi gider. Benim alnımdan tutup beni hayra doğru götür. Rızamın en son noktasını İslâm dini olarak kıl. Ey Allahım! Ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelilim, beni izzete kavuştur. Ben fakirim, beni zengin et, ey rahmet edenlerin en rahmet edeni Allah!125
Kubeyse b. Muharik'in126 Duası
Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) Kubeyse'nin bir gün kendisine 'Ey Allah'ın Rasûlü! Benim yaşım hayli ilerlemiştir. Ben daha önce yaptığım birçok şeyleri şimdi yapmaktan âcizim. Bu bakımdan Allah nezdinde bana fayda verici birkaç kelime öğret ki, onunla kusurlarımı telâfi edeyim' demesi üzerine şöyle buyurmuştur:
Dünyan için birşeyler öğrenmek istiyorsan, sabah namazını kıldıktan sonra üç defa şu duayı oku: Allah her eksiklikten münezzehtir. Onun hamdine bürünerek bunu ikrar ediyoruz. Yüce olan Allah, her türlü eksikliklerden münezzehtir. Günahtan dönüş ve itaat ancak azim ve yüce olan Allah'ın kuvvet ve kudretiyle olur.
Ey Kubeyse! Sen bu duayı okuduğun zaman üzüntüden, cüzzamdan, cilt hastalığından ve felçten emin olursun. Âhiretin için ise şöyle söyle: 'Ey Allahım! Beni, nezdinden gelen hidâyete erdir. Faziletini üzerime oluk gibi yağdır. Rahmetinden benim üzerime saç! Bereketinden benim üzerime indir!'
İyi bil ki! Bir kul, bu söylediklerimi tam mânâsıyla yerine getirerek kıyâmet gününde huzûra gelirse bunları hiç terk etmemek şartıyla cennetin dört kapısı onun için açılır. İstediği kapıdan içeri girebilir!127
Ebu'd Derda'nın Duası
Ebu'd Derda'ya 'Evin yanıyor denildi. Gerçekten de Ebu'd Derda'nın mahallesi yanıyordu. Ebu'd Derda Allahü teâlâ benim evimi yakmaz!' dedi. Kendisine üç defa evinin yandığı söylendiği halde onun cevabı aynı oldu: 'Allah benim evimi yakmaz!' Sonra kendisine biri gelip dedi ki: 'Ey Ebu'd Derda! Ateş senin evine yaklaşırken söndü'. Ebu'd Derda 'Ben öyle olacağını biliyordum' diye karşılık verdi. Cemâatten biri 'Sen bunu nasıl biliyordun? Bu sözlerinin hangisinin daha acaip olduğunu anlayamıyoruz'. Bunun üzerine Ebu'd Derda şöyle dedi: "Hazret-i Peygamber şöyle demişti: 'Kim bu kelimeleri gece veya gündüz söylerse ona hiçbir şey zarar vermez'. Ben de o kelimeleri söylemiştim". O kelimeler şunlardır:
Ey Allahım! Benim rabbim ancak sensin. Senden başka ilâh yoktur. Ancak sana tevekkül ediyorum. Büyük arşın sahibi sensin. Günahtan dönüş ve ibadete yöneliş ancak azim ve yüce olan Allah'ın kuvveti iledir. Allah neyi dilerse o olmuştur. Neyi dilememişse o olmamıştır. Muhakkak Allah herşeye kâdirdir. Muhakkak Allah, ilmiyle herşeyi ihâta etmiştir ve herşeyi adet olarak tesbit buyurmuştur.
Ey Allahım! Nefsimin şerrinden ve perçemi kudretinde bulunan her mahlûkun şerrinden sana sığınırım. Muhakkak rabbimin yolu dosdoğrudur!128
Hazret-i İbrahim'in Duası
Allah'ın Halili Hazret-i İbrahim (aleyhisselâm) sabahladığı zaman şöyle derdi:
Ey Allahım! Bu yepyeni bir gündür. Bu bakımdan bugünü benim için ibadetle aç, mağfiret ve rızanla kapat! Bugün de bana nezdinde kabul olunacak haseneyi ihsân eyle. O haseneyi geliştir ve benim için onu kat kat çoğalt ve bugün de işleyeceğim günahları benim için affet. Çünkü çok affeden ve her çeşit nimetlerle kullarına ihsanda bulunan, kullarını çok fazla seven, daha istemezden önce onların isteklerini bilip takdir eden sensin!
Ravi diyor ki: 'Bir kimse Hazret-i İbrahim'in duasıyla sabahladığı takdirde o günün şükrünü edâ etmiş sayılır'.
Hazret-i İsâ'nın Duası
Hazret-i İsâ (aleyhisselâm) şöyle dua ederdi:
Ey Allah'ım! Ben istemediğimi uzaklaştırmaya, umduğum faydayı elde etmeye muktedir olmadığım bir vaziyette sabahlamış bulunuyorum. Kuvvet ve kudret ise senin elindedir. Ben amelimin sorumlusu olarak sabahlamış bulunuyorum. Bu bakımdan benden daha fakir bir kimse yoktur.
Ey Allahım! Düşmanımı sevindirecek şekilde beni gülünç duruma düşürme. Dostumu benim felâketimle üzme. Musibetimi dinimde tahakkuk ettirme. Dünyayı bana en büyük hedef olarak kılma.
Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah! Bana merhamet etmeyeni, bana musallat kılma!
Hızır'ın Duası
Hızır ve İlyas (aleyhisselâm) her mevsimde bir araya geldikleri zaman şu kelimeleri okuyarak ayrılırlar:
Allah'ın ismiyle! Allah neyi dilerse o olur. Kuvvet ve kudret ancak Allah'ındır. Allah neyi dilerse o olur. Her nimet Allah'tandır. Allah neyi dilerse o olur. Hayrın tamamı Allah'ın kudretindedir. Allah neyi dilerse o olur. Kötülüğü insanlardan uzaklaştıran sadece Allah'tır.
Kim sabahladığı zaman bu duayı üç defa okursa yangından, boğulmaktan ve hırsızlıktan Allah'ın izniyle emîn olur.
Ma'ruf-u Kerhî'nin Duası
Muhammed b. Hasan şöyle demiştir: Ma'rûf-u Kerhî bana dedi ki: 'Beşi dünya ve beşi de âhiret için olan on kelimeyi sana öğreteyim ki, o kelimelerle Allah'ı çağıran bir kimse, Allah'ın o kelimelerinin yanında olduğunu görecektir'.
Bunun üzerine Ma'rûf-u Kerhî'ye dedim ki: 'O kelimeleri bana yaz!' Ma'ruf 'Hayır yazamam. Ancak Bekir b. Hanis'in bana defalarca tekrar ettiği gibi ben de sana defalarca tekrarlamak suretiyle okuyayım' dedi. O kelimeler şunlardır:
Dinim için, dünyam için, beni ilgilendiren meselelerim için kerim olan Allah bana kâfidir. Bana zulmedenden daha kuvvetli bulunan âlim olan Allah bana yeter. Bana kötülükle yaklaşanın belini kırabilecek derecede şiddet ve kuvvete sahip olan Allah bana kâfidir. Rahîm olan Allah ölüm ânında bana kâfidir. Kabirde sorguya çekildiğim anda Allah bana kâfidir. Hesap zamanında kerîm olan Allah bana kâfidir. Mizanın yanında lâtif olan Allah bana kâfidir. Sırât'ın yanında, kadîr olan Allah bana kâfidir. Allah bana kâfidir. İlah ancak O'dur. O'na yaslanırım. O büyük arş'ın sâhibidir.
Ebu'd Derda şöyle demiştir: 'Kim günde yedi defa şu ayet-i celîleyi okursa Allahü teâlâ ister o kul doğru olsun, isterse yalancı 129 onun âhireti ile ilgili bütün üzücü hâdiselerde ona kâfi gelir.
Ey Rasûlüm! Eğer senden yüz çevirirlerse de ki: 'Bana Allah yeter. O'ndan başka ilâh yoktur. Ben ancak O'na güvendim ve O büyük arş'ın sahibidir. (Tevbe/129)
Utbetu'l-Gulâm'ın Duası
Bu zat öldükten sonra rüyada görülmüş ve 'Ben şu kelimelerin yüzü suyu hürmetine cennete girdim' demiştir.
Ey Allahım! Ey sapıtanların hidayet edicisi Allah! Ey günahkârlara rahmet eden Allah! Ey sapanların sapışlarını affeden Allah! Büyük tehlikeye girmiş olan kulunu (kendi nefsini kastediyor) ve bütün müslümanları rahmetine kavuştur. Bizi iyilerle beraber kıl. Nimetine kavuşturduğun peygamberler, sıddîklar, şehid ve sâlihlerle beraber kıl. Ey âlemlerin rabbi! Bu duamı kabul eyle!
Hazret-i Adem'in Duası
Hazret-i Âişe validemiz şöyle demiştir: Allahü teâlâ Adem kulunun tevbesini kabul etmek istediği zaman, Hazret-i Adem Kâbe-i Muazzama' yı yedi tur ziyaret etti. Kâbe ise, o gün yapılmış bir binâ değil, kırmızı bir tümsek idi. Sonra Hazret-i Âdem (aleyhisselâm) kalkarak iki rek'at namaz kıldı. Namazın akabinde şöyle dua etti:
Ey Allahım! Sen benim gizli tarafımı ve açık yanımı biliyorsun. Benim mâzeretimi kabul eyle. Sen benim ihtiyacımı biliyorsun. O halde isteğimi bana ihsân eyle. Sen benim nefsimde ne varsa onu bilirsin! O halde benim günahlarımı da affeyle. Ey Allahım! Ben senden kalbime mübaşeret eden bir îman ve dosdoğru bir yakîn istiyorum ki, onun sayesinde bana isabet etmesi yazılanın bana isabet edeceğini bileyim. Ey ikrâm ve celâl sahibi olan Allah! O îman ve yakîn sayesinde bana nasip ettiğine râzı olayım.
Bunun üzerine Allahü teâlâ Âdem kuluna şöyle vahyetti:
Ben seni affettim. Senin zürriyetinden kim senin duanla beni çağırırsa onu da affederim. Onun gam, kasavet ve kederlerini kaldırırım. Fakirlik damgasını onun kaşlarının arasından söker atarım. Her ticaretin ardından ona kâr sağlarım, Dünya ister istemez ona gelir, hatta o dünyayı istemese bile. . .
Hazret-i Ali'nin Duası
Hazret-i Ali, Rasûlüllah'ın şöyle dediğini rivâyet eder:
Allah hergün nefsini medh ü senâ ederek şöyle buyurur:
Muhakkak ben âlemlerin rabbi olan Allah'ım. Muhakkak Allah benim. Benden başka ilâh yoktur. Hayy (diri) ve kayyûm benim. Muhakkak Allah benim, benden başka ilâh yoktur. En büyük ve en yüce benim. Muhakkak Allah benim. Benden başka ilâh yoktur. Ben doğurmadım ve doğrulmadım. Muhakkak Allah benim, benden başka ilâh yoktur. Affedici ve bağışlayıcıyım. Muhakkak Allah benim, benden başka ilâh yoktur. Herşeyin başlatıcısı benim ve herşey bana dönecektir. Aziz (galib) , Hakîm (hikmet sahibi) , Rahmân, Rahim ve ceza gününün sâhibi, hayır ve şerrin yaratıcısı, cennet ve cehennemi yoktan vâr eden, Vâhid, Ehad, Ferd ve Samed benim. Görünür ve görünmez durumları bilen benim. Melik (saltanatı devamlı olan) , Kuddûs (her türlü noksanlıktan uzak olan) , Selâm, Müheymin ve Mü'min (herşeyi gözetip koruyan) , Aziz (her şeye galib gelen) , Cebbâr (kullarının hâlini ve ihtiyaçlarını düzelten) , Mütekebbir (azamet sâhibi) , Hâlık (yaratıcı) , Kebîr, Müteâlî (yüce) , Muktedir (herşeye güç yetiren) , Kahhâr (kahredici) , Halîm ve Kerim benim. Senâ ve mecde (hamd ve şükre) lâyık olan benim. Sırrı ve sırdan daha gizli olanı bilirim. Kadîr ve Rezzak benim. Bütün yaratıkların üstünde bulunan benim.
Söylediğimiz şekilde 'ancak benim' meâlindeki cümlelerin öncesinde 'Benden başka ilâh yoktur' cümlesi zikredilmiştir. Bu bakımdan kim bu isimlerle Allah'ı çağırırsa, o şöyle desin: 'muhakkak sensin Allah! Senden başka ilâh yoktur, şöyle ve şöyle. . . (Yani duada Allah konuşuyor gibi tabirler kullanılmıştır. Ancak o duayı okuyan bir kimse aynı tabirleri değil de Allahü teâlâ'ya hitap eder bir şekilde duayı okumalıdır) Bu kelimelerle Allah'ı çağıran bir kimse ibâdet edip secdeye devam edenler defterine yazılır. Öyle ibadet edenler ki, yarın mahşerde Muhammed, İbrâhim, Mûsâ, İsâ ve diğer peygamberler (aleyhisselâm) ile celâl evinde komşuluk yapacaktır.
Onlara, yer ve göklerde Allah'a ibadet edenlerin sevabı kadar sevap yazılacaktır. Allah Hazret-i Muhammed'in ve seçkin her kulunun üzerine salât ve selâm eylesin!
Süleyman b. Mu'temer'in Duası ve Tesbihi
Yunus b. Ubeyd, Rum diyarında şehid olan bir zâtı rüyâsında görür ve o zâta sorar: 'Sen öbür dünyada amellerden en üstününün hangisi olduğunu gördün?' Şehid 'İbn Mu'temer'in tesbihlerinin Allah nezdinde büyük bir mevki işgal ettiğini gördüm' der.
O tesbihler şunlardır:
Allah her türlü eksikliklerden münezzehtir. Hamd Allah'a mahsustur. Allah'tan başka ilâh yoktur. Allah herşeyden yücedir. Günahtan dönüş ve ibâdete yöneliş ancak yüce ve büyük olan Allah'ın kuvveti iledir.
Bu kelimeleri Allah'ın yaratmış olduğu mahlûkların sayısınca ve bundan böyle yaratacaklarının sayısınca, yarattıklarının ağırlığınca ve bundan böyle yaratacaklarının ağırlığınca, yaratmış olduklarının dolusu ve bundan böyle yaratacaklarının dolusu kadarınca, göklerin ve yerin dolusu kadarınca ve bütün bunlar kadar ve bunun birkaç misli kadar, (bu tesbihleri tekrar eder söylerim. Bu tesbihleri) mahlukatın sayısınca, arşın ağırlığınca, rahmetin enginliği kadar kelimelerin sayısınca, rızasının varacağı kadar ve razı oluncaya kadar (söyler, tekrar ederim) Bu kelimeler, O benden râzı oluncaya kadar, dünya var olalıdan bugüne kadar, mahlûkatın onu andığı kadar ve bundan böyle kıyâmete kadar her sene, her ay, her cuma, her gün, her gece, saatlerin her birisinde, her kokuda her nefeste, ebediyyen, bir ebedden öbür ebede, dünya ebedinden âhiret ebedine ve bütün bunlardan daha fazla, öncesi eksilmez ve âhiri gelmez ve sonu alınmaz bir şekilde (bu kelimeleri söyler ve tekrar ederim) .
İbrahim b. Edhem'in Duası
İbrahim b. Edhem'in hizmetkârı olan İbrahim b. Beşşar, İbrahim b. Edhem hazretlerinin her cuma günü sabah ve akşam şu duayı okuduğunu rivâyet eder:
Mezid gününe ve yepyeni sabaha merhabalar! Kâtib ve şâhid gününe merhabalar! Bizim bu günümüz bayram günüdür.
(Ey rabbimiz!) Bugün de dediklerimizi bizim için yaz. Hamid, Mecîd, Refi', Vedûd ve kulları hakkında istediğini çekinmeden yerine getiren Allah'ın ismiyle başlarım. Allah'a îman ederek sabahladım. Allah'ın cemâl ve celâliyle karşılacağımı tasdik ederek sabahladım. Allah'ın susturucu delile sahip olduğunu itiraf ederek sabahladım. Günahımdan istiğfâr ederek sabahladım. Allah'ın rubûbiyetini ikrâr edip onun önünde eğilerek sabahladım. Allah'tan başka herkesten ilahlık vasfını inkâr ederek sabahladım. Allah'a muhtaç olarak sabahladım, Allah'a yaslanarak sabahladım. O'na dönüş yaparak sabahladım. Allah'ı meleklerini, peygamber ve rasûllerini, arşını yüklenen meleklerini, yarattıklarını ve bundan böyle yaratacaklarını, şâhid yaparım ki, kendisinden başka ilâh olmayan Allah O'dur. Birdir, O'nun ortağı yoktur. Muhammed (aleyhisselâm) O'nun kulu ve rasûlü'dür. Cennet haktır. Cehennem haktır. Âhirette kevser havuzu haktır. Muhammed'in (sallâllahü aleyhi ve sellem) şefâatı haktır. Kabirde Nekir ve Münker'in suâli haktır.
Ey rabbim! Va'din ve vaîdin haktır, Seninle karşılaşmak haktır. Belli saat (kıyâmet) gelecektir. Onda şek ve şüphe yoktur. Muhakkak Allahü teâlâ kabirlerde yatan ölüleri diriltip haşre gönderecektir. Bu inanç üzerinde yaşıyor ve bu inanç üzerinde öleceğim ve bu inanç üzere inşaallah haşrolunacağım.
Ey Allahım! Sen rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni yoktan var ettin. Ben kulunum. Sana vermiş olduğum ahid ve va'd üzerinde bulunuyorum. Buna gücüm yettiği kadar devam edeceğim.
Ey Allahım! Kendi yaptıklarımın ve her şer sâhibinin şerrinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Ben nefsime zulmettim. Benim günahlarımı bana bağışla! Çünkü senden başka günahları bağışlayan yoktur. Beni ahlâkların en güzeline ilet. Çünkü ahlâkların en güzeline ileten ancak sensin. Benden ahlâkların kötülerini uzaklaştır. Çünkü ahlâkların kötülerini uzaklaştıran ancak sensin. Senin hizmetindeyim, senin hizmetindeyim. Hayrın tamamı senin kudret ellerindedir. Ben seninim ve sendenim. Günahımın affını senden talep eder, sana dönerim.
Ey Allahım! Senin gönderdiğin rasûle îman ettim. Ey Allah'ım! İndirdiğin kitaba inandım. Mekteb ve medrese görmeyen peygamberi zişânın Muhammed benim konuşmamın mührü ve anahtarıdır. Bütün nebî ve rasûllerinin üzerine de salât ve selâmını yağdır.
Ey âlemlerin rabbi! Duamı kabul eyle!
Ey Allahım! Bizi Muhammed'in havzuna ulaştır. Bizi Muhammed'in kadehiyle sulandır ki, o suyu içtikten sonra ebediyyen susamayalım. O öyle bir su ki kolayca yutulur, hoş gelir ve insanı suya kandırır. Biz mahrum olmaksızın, ahdini bozmaksızın, şübheye düşmeksizin, fitneye kapılmamış, sapıtmamış ve gazabına uğramamış bir hâlde Muhammed'in ashâbıyla haşret!
Ey Allahım! Dünyanın fitnelerinden beni koru. Sen neyi seviyor, neden razıysan beni onu yapmaya muvaffak kıl. Benim hâlimin tamamını ıslâh eyle. Dünya ve âhirette şaşmaz ve değişmez hükmünle beni sabit kıl. Her ne kadar zâlim isem de beni saptırma. Sen her eksiklikten uzaksın, ey Alîy, Azîm, Bârî, Rahim,, Azîz, Cebbâr olan Allah. Göklerin gölgeleriyle kendisini her türlü eksiklikten tenzih eden Allah, her türlü noksanlıktan münezzehtir. Denizlerin kabaran dalgalarıyla, dağların yansıtan sesleriyle, denizdeki kocaman balıkların kendilerine mahsus dilleriyle, göklerdeki yıldızların burçlarıyla, ağaçların kök ve meyveleriyle, yedi kat gök ile yedi kat yerin üzerinde ve içindeki varlıklarıyla kendisini tesbih eden Allah! (Biz de seni tesbih ve tenzih ederiz) . Öyle bir Allah'ı tenzîh ederiz ki, yarattıklarının her ferdi (ya diliyle veya varlığıyla) onu tesbih etmektedir.
Ey Allah'ım! Sen yücesin, sen yücesin! Sen her eksiklikten münezzehsin, münezzehsin! Ey kayyûm, ey âlim, ey halîm Sen her türlü eksiklikten münezzehsin! Senden başka ilâh yok. Sen teksin, senin ortağın yoktur. Diriltiyorsun, öldürüyorsun. Ölümsüz diri ancak sensin. Hayrın tamamı senin kudretindedir. Sen herşeye kâdirsin!
121) İbn Mâce ve Hâkim, (Hazret-i Âişe'den sahih olarak)
122) Nesâî ve Hâkim, (Enes'ten) . Hâkim'e göre Müslim ve Buharî'nin şartı üzerine sahih 'tir.
123) İbn Hıbbân, (Abdülmelik b. Hârun b. Absere'den) . Hadîs munkatı'dır.
124) Büreyde b. el Hâsib, Eslemî kabilesine mensuptur. Resûlullah ile beraber Hayber fethinde bulunmuştur.
125) Hâkim, (Büreyde'den sahih bir senedle)
126) el-Hilâlî kabilesine mensuptur. Resûlullah ile uzun zaman birlikte olmuştur.
127) İbn Sinnî, (İbn-i Abbâs'tan) ; İmâm-ı Ahmed, (Kubeyse'den)
128) Taberânî, (Ebu'd Derda'dan zayıf bir senedle)
129) Günahın felâket olduğunu bilmek de tevbedir.
9-8
Rasûlüllah'tan ve Ashâb-ı Kirâmdan, Senedleri Zikredilmeyen Me'sur Dualar
Bu duaları Ebû Tâlib el-Mekkî, İbn Huzeyme ve İbn Münzir'in derledikleri dualardan intihab etmiş bulunuyoruz.
Mürid (Allah'ın rızasını kazanmak isteyen kimse) için, sabahladığı zaman müstahak olan hareket, kendisi için duanın diğer virdlerden daha sevimli olduğunu kabul etmesidir. (Nitekim bunun beyânı Evrad bölümünde gelecektir) Eğer sen, âhiretin mahsûlünü isteyen ve duasında Hazret-i Peygamber'e uyanlardan isen, dualarının başlangıcında salâvat-ı şerife'den sonra şöyle demelisin:
Kullarına nimetleri çokça hibe eden en yüce ve yüksek bulunan rabbim her çeşit noksanlıklardan münezzehtir. Ondan başka ilâh yoktur. O birdir, ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'nundur. O herşeye kâdirdir. Sonra şöyle söyle:
Rab olarak Allah'tan, din olarak İslâm'dan, peygamber olarak Hazret-i Muhammed'den râzı oldum!130
Bunu üç kere tekrarladıktan sonra şöyle de:
Ey Allah'ım! Yerleri ve gökleri yoktan var eden, gizli ve açığı bilen, her şeyin sahibi ve pâdişâhı bulunan Allahım! Senden başka ilâh olmadığına şâhidlik ederim. Nefsimin ve şeytanın şerrinden ve şirkten sana sığınırım!131
Sonra şöyle de:
Ey Allahım! Ben, malım, aile efradım, dünyam ve dinim için senden af ve âfiyet dilerim. Ey Allahım! Benim kötülüklerimi ört. Korkularımdan beni emin kıl. Kötülüklerimi azalt. Önümden, arkamdan, sağımdan, solumdan, üstümden beni koru. Altımdan herhangi bir hileye uğramaktan sana sığınırım. Ey Allahım! Beni azabından pervasız kılma! Beni kendinden başkasına yaslatma. Örtünü benden alma. Zikrini bana unutturma ve beni gâfillerden kılma!132
Sonra şu duayı oku:
Ey Allahım! Sen benim rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni yarattın, ben kulunum. Gücüm yettiği kadar senin ahdin ve va'dine devam ediyorum. Yaptıklarımın şerrinden sana sığınırım. Benim üzerimdeki nimetini ikrar ettiğim gibi, günâhımı da itîraf ediyorum. Beni bağışla. Çünkü günahları senden başka hiç kimse bağışlayamaz. 133
Bu duayı üç kez tekrar et! Sonra şöyle de:
Yârabbi! Bedenimde, kulağımda ve gözümde bana âfiyet ver. Senden başka ilâh yoktur.
Bunu üç kez tekrarladıktan sonra şu duayı da oku:
Ey Allahım! Ben hükümden sonra senin rızânı talep ediyorum. Ölümden sonra (manevî) hayatın serinliğini senden istiyorum. Senin keremli yüzünün cemâline bakmanın lezzetini talep ediyorum. Dalâlete götürücü fitne ve zarar verici herhangi bir fiil olmaksızın senin ile kavuşmaya iştiyak duymayı senden istiyorum. Zulme uğramaktan, zulmetmekten, başkasının hakkına tecavüz etmekten, veya hakkıma tecavüz edilmekten, herhangi bir yanlışlık ve günâhı elde etmekten ki o günâhı sen affetmiyorsun bütün bunlardan sana sığınırım.
Ey Allahım! İşlerde sabit olmayı, reşîdlikte azimeti senden istiyorum. Nimetinin şükrünü ve ibâdetinin güzelliğini senden diliyorum. Selim ve korkar bir kalbi, istikametli ahlâkı, dosdoğru dili, nezdinde kabul olunan ameli senden istiyorum. Senden bildiklerinin hayrından istiyorum. Bildiklerinin şerrinden sana sığnııyorum. Senin bildiklerin için affı senden talep ediyorum. Çünkü sen bilirsin, ben ise bilemem! Gaybları en ince teferruatına kadar bilensin.
Ey Allahım! Daha önce yaptıklarımı ve daha sonra yapacaklarımı, gizli yaptıklarımı ve açıkça yapacaklarımı benim için bağışla. Benden daha iyi bildiğin kötü hareketlerimi de bağışla. Çünkü ibâdete yönelten ve günâhtan alıkoyan ancak sensin. Sen her şeye kâdirsin, her gaybı bilensin.
Ey Allahım! Ben senden sarsılmaz bir îman, bitmez tükenmez bir nimet, ebediyyen gözümün aydınlığına sebep olan bir nûr, Hazret-i Muhammed (sallâllahü aleyhi ve sellem) ile ebedî cennetin en yücesinde arkadaş olmayı isterim.
Ey Allah'ım! Senden güzellerin ve hayırların işlenmesini, kötülüklerin terkedilmesini ve fakirlerin sevilmesini talep ederim. Seni sevmeyi, seni sevenleri sevmeyi, senin sevgine yaklaştıran her amelin sevilmesini senden talep ederim. Bir de senden talebim, senin tevbemi kabul etmen, günâhımı affetmen ve beni rahmetine mazhar kılmandır.
Yâ rabbî! Bir kavmi fitneye düşürmeyi irade ettiğin zaman, beni fitneye düşürmeden manevî huzuruna almak suretiyle ruhumu kabzeyle!
Ey Allahım! Gayb bilginle ve halka yeten gücünle, hayat bana hayırlı olduğu müddetçe beni yaşat. Ölüm benim için hayırlı olduğu zaman da beni öldür. Gizlide ve açıkta korkumu, rızâ ve öfkede adâleti, zenginlikte ve fakirlikte orta yolu, yüzüne bakmanın lezzetini, sana kavuşmanın iştiyakını senden talep ediyorum. Zarar verici fakirlikten ve saptırıcı fitneden sana sığınırım. Bizi îman süsü ile süslendir. Bizi senin yoluna ileten kullarından eyle!
Ey Allah'ım! Bizimle günahlar arasında, gerilmiş perde olcak derecede korkundan bize taksim buyur. Bizi cennetine vardıracak derecede tâatini bize nasip eyle. Bizim için dünya ve âhiret musibetlerini kolay kılacak derecede yakîn mertebesini ihsân buyur!
Ey Allah'ım! Yüzlerimizi hazinenden gelen hayâ ile doldur. Kalplerimize korkunu yerleştir. Azametinden öyle bir miktan nefislerimize yerleştir ki onunla âzalarımız serkeşlikten vazgeçip hizmetine yönelsinler.
Ey Allahım! Zât-ı ulûhiyyetini her şeyden daha fazla bize sevdir!
Ey Allahım! Her şeyden daha fazla senden korkmayı bize nasip eyle!
Ey Allahım! Bugünümüzün öncesini salâh, ortasını felâh ve sonucunu kurtuluş eyle!
Ey Allahım! Günümüzün öncesini rahmet, ortasını nimet, sonunu da ikram ve mağfiret eyle. Hamd o Allah'a mahsustur ki, herşey O' nun azameti önünde eğilmek mecburiyetindedir ve herşey O'nun izzetine karşı zillet göstermekle vazifelidir. O Allah ki, herşey O'nun padişahlığına baş eğmektedir. Her şey O'nun kudretine teslim olmaktadır. Hamd büyüklüğü ve dehşeti önünde her şeyin dize geldiği Allah'a mahsustur. . . O Allah ki, hikmetiyle herşeyi apaçık göstermiş ve onun kibriyası önünde herşey küçüldükçe küçülmüştür.
Ey Allah'ım! Hazret-i Muhammed'e, âline, zevcelerine, zürriyetine salât ve selâm eyle. Yine Hazret-i Muhammed'e, âline, zevcelerine ve zürriyetine, Hazret-i İbrahim'e, âline, âlemler içerisinde bereket verdiğin gibi bereket ihsân eyle. Çünkü sevilen, hamd u senâsı yapılan ve cömertlerin cömerdi olan ancak sensin!
Ey Allah'ım! Emin olan rasûlün, ümmî peygamber-i zişânın ve kulun Muhammed'in üzerine rahmet deryâlarını boşalt. Ona va'dettiğin makam-ı mahmûd'a ceza gününde ihsan buyur!
Ey Allah'ım! Bizi muttakî dostlarından, zaferi elde eden hizbinden ve sâlih kullarından eyle. Bizden râzı olacağın derecede bizi çalıştır. Sevgine mazhar olacak fiillerde bizi kullan. Bize güzel ihtiyarınla yön ver. Senden hayrın tamamını; başını ve sonunu talep ediyoruz. Şerrin tamamından, başlangıcından ve sonucundan sana sığınıyoruz.
Ey Allah'ım! Kudretinle benim tevbemi kabul eyle. Çünkü kullarının tevbesini çokca kabul eden ve rahmet sahibi olan ancak sensin. Benim hakkımdaki hilminle beni affeyle. Çünkü kullarının günahlarını çokca bağışlayan halîm ancak sensin. Benim hakkımdaki bilginin yüzü suyu hürmetine bana şefkat göster. Çünkü merhametlilerin en merhametlisi sensin. Bana sahipliğiniııin hürmetine benim nefsimi benim emrime ver. Bana musallat kılma. Çünkü her şeye güç yetiren padişah ancak sensin. Sen her çeşit eksikliklerden münezzehsin!
Ey Allahım! Senin hamdine bürünerek (deriz ki) senden başka ilâh yoktur. Ben kötülük işledim. Nefsime zulmettim. Bu bakımdan benim günahımı bana bağışla. Çünkü Rabbim sadece sensin. Çünkü senden başka günahları bağışlayıcı yoktur.
Ey Allahım! Bana iyiyi kötüden ayırma yeteneği ver. Beni nefsimin şerrinden koru!
Ey Allahım! Bana kendisinden ötürü cezalandırmayacağın helâl rızıklar ver. Rızık olarak verdiğinle beni kanâatkâr kıl. Onunla sâlih ameller yapmamı nasip et ve o amelleri benden kabul et. Af ve âfiyeti senden biliyorum. Yakînin güzelliğini, dünya ve âhiretin afiyetini istiyorum.
Ey günâhlar kendisine zarar vermeyen! Af da varlığında herhangi bir eksiklik meydana getirmeyen Allah! Sana zarar vermeyeni bana hibe et. Senin kuvvet ve kudretinden zerre kadar eksiltmeyeni bana ihsan buyur!
Ey rabbimiz! Üzerimize oluk gibi sabır akıt ve bizi müslim olarak öldür! (Araf/126)
Ey gökleri ve yeri yaratan! Sen dünya ve âhirette benim yardımcımsın. Müslüman olarak canımı al ve beni sâlihlere kat! (Yûsuf/101)
Sen bizim velimizsin. Artık bizi bağışla. Bize merhamet et. Sen bağışlayanların en hayırlısısm. Bize hem bu dünyada bir iyilik, hem de âhirette bir iyilik ver. Gerçekten biz, tevbe edip sana döndük. (Araf/155-156)
Ey rabbimiz! Sadece sana tevekkül ettik. Sana ibâdete koyulduk ve dönüşümüz sanadır. (Mümtehine/4)
Biz ancak Allah'a tevekkül ettik. Ey rabbimiz! Bizi o zâlim kavmin fitnesine düşürme ve bizi rahmetinle o kâfir kavimden kurtar! (Yûnus/85-86)
Ey rabbimiz! Bizi, kâfirler için bir sınav yapma. Bizi bağışla. Ey rabbimiz! Muhakkak ki sen azizsin, hakimsin. (Mümtehine/5)
Ey rabbimiz! Bize günahlarımızı ve işlerimizde yaptığımız taşkınlıklarımızı bağışla. Savaşta, ayaklarımızı diret ve kâfirler topluluğuna karşı bize zafer ver! (Âl-i İmrân/147)
Ey rabbimiz! Bizi ve bizden önce inanan kardeşlerimizi bağışla. Îman etmiş olanlar için kalplerimizde bir kin bırakma. Ey rabbimiz! Muhakkak ki sen çok şefkatlisin, çok merhametlisin. (Haşr/10)
Ey rabbimiz! Bize tarafından bir rahmet ihsan buyur ve işimizde bize bir kurtuluş hazırla. (Kehf/10)
Ey rabbimiz! Bize dünyada iyi hâl ver ve âhirette de merhamet ihsân et ve bizi cehennem azâbından koru! (Bakara/201)
Ey rabbimiz! Doğrusu biz bir davetçi işittik. 'Rabbinize îman edin' diye insanları îman etmeye davet ediyordu. Dinledik ve îman ettik. Ey rabbimiz! Günâhlarımızı bağışla. Kusurlarımızı ört ve canımızı iyi kimselerle beraber al. Ey rabbimiz! Peygamberlerinin lisanı ile bize va'dettiğini ver ve kıyâmet gününde bizi rüsvay etme. Şüphe yok ki sen va'dinden dönmezsin. (Âl-i İmrân/193-194)
Ey rabbimiz! Eğer unutur ya da yanılırsak bizi (ondan) hesaba çekme. Ey rabbimiz! Bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey rabbimiz! Güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize yükleme. Bizi affet, bizi bağışla, bize merhamet buyur. Sen mevlâmızsın. Artık kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et! (Bakara/186)
Ey rabbim! Beni, annemi ve babamı bağışla. Onlar beni küçükken büyüttükleri gibi onlara rahmet eyle. Mü'min erkek ve kadınlara, müslüman erkek ve kadınlara, dirilerine ve ölülerine affını gönder. Ey rabbim! Affeyle, rahmet eyle, bildiğin hatalarımızdan dolayı bizi muâhaze etmekten vazgeç. En aziz ve en kerim sensin. Rahmet edenlerin ve affedenlerin en hayırlısı sensin. . .
Biz ise Allah içiniz ve O'na döneceğiz. Günâhtan dönüş ve ibadete yöneliş ancak yüce ve büyük olan Allah'ın kudret ve kuvvetiyle mümkündür. Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir. Allahü teâlâ peygamberlerin sonuncusu Hazret-i Muhammed'e, âline ve ashâbına rahmet deryâlarını boşaltsın ve onları her türlü kötülüklerden emin kılsın!134
130) Müslim ve Buharî, (Muğire b. Şu'be'den)
131) Daha önce geçmişti.
132) Ebû Dâvud, Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim, (İbn Ömer'den)
133) Buharî, (Şeddad b. Evs'den)
134) Ebû Dâvud ve İbn Mâce, (hasen bir senedle) ; İmâm-ı Ahmed, (Ümmü Seleme'den bir kısmını)
9-9
Hazret-i Peygamber'den Vârid Olan İstiâzeler
Ey Allahım! Cimrilikten, korkudan sana sığınırım. İhtiyarlığın son sınırına varmaktan sana sığınırım. Dünyanın fitnesinden, kabrin azabından sana sığınırım.
Ey Allahım! Kötülüğe götüren tamahkârlıktan, normal olarak istenilmeyen tamahkârlıktan, olacağı ümit edilmeyen herhangi bir şeyi istemekten sana sığınırım.
Ey Allahım! Fayda vermeyen ilimden, korkmayan kalpten, kabul olunmayan duadan ve doymayan nefisten sana sığınırım. En kötü arkadaş olan açlıktan ve hıyânetten sana sığınırım. Çünkü hıyânet kişinin gizlediği en kötü şeydir. Tembellik, cimrilik, korku ve fazla ihtiyarlıktan sana sığınırım. Şuuru kaybedercesine ihtiyar olup hayatın en güç dönemine varmaktan, Deccal'in fitnesinden ve kabir azabından sana sığınırım. Hayat ve ölümün fitnesinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Senden yalvaran kalpler, itaat edip tevâzu gösteren ve tevbe ile yoluna dönüş yapan fertler olmayı istiyoruz.
Ey Allahım! Bol rahmetinden, rahmetini gerektiren şeylerden, her günahtan uzak kalmayı, her iyilikten ganimet elde etmeyi, cennet ile muzaffer olmayı ve ateşten kurtulmayı senden istiyorum.
Ey Allahım! Helâk olmaktan sana sığınırım. Üzüntüden, boğulmaktan ve yıkıntılar altında kalıp ölmekten sana sığınırım. Dünya peşinde ölmekten sana sığınırım.
Ey Allahım! Bildiklerimin ve bilmediklerimin şerrinden sana sığınırım. .
Ey Allahım! Beni ahlâkın kötülerinden, amelin münkerinden, devâ ve hevâların düşüklerinden koru.
Ey Allahım! Ben belânın yorgunluğundan, şekâvetin yetişmesinden, kazanın kötülüğünden ve düşmanların sevinmesinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Küfürden, borç ve fakirlikten sana sığınırım. Cehennem azâbından ve Deccal fitnesinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Kulağımın, gözümün, dilimin, kalbimin ve şehvetimin şerrinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Devamlı komşum olan kötü komşunun şerrinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Kalbin katılaşmasından, gafletten, ihtiyaçtan, zillet ve meskenetten sana sığınırım. Küfürden, fâsıklıktan, hakka muhalefet etmekten, münâfıklıktan, kötü ahlâktan, rızık darlığından, şöhretten, riyâdan sana sığınırım. Hakkı dinlememekten, dilsiz olmaktan, deli olmaktan, kör olmaktan, cüzzamlı olmaktan, âzaların titremesinden, alalık ve benzeri kötü şeylerden sana sığınırım.
Ey Allahım! Nimetinin zevâlinden, âfiyetin gidip de yerini hastalıklara bırakmasından, ani olarak gelen azabından ve öfkenin bütün sebeplerinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Ateşin azabından, onun fitnesinden, kabrin azap ve fitnesinden sana sığınırım. Zenginliğin ve fakirliğin fitnesinin şerrinden, yalancı deccalın fitnesinin şerrinden sana sığınırım. Borç yükünden, günahtan sana sığınırım.
Ey Allahım! Doymaz bir nefsin, korkmaz bir kalbin, faydası olmayan bir namazın, kabul edilmeyen bir duanın (şerrinden) sana sığınırım. Üzüntünün şerrinden, göğsün fitnesinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Düşmanın galip olmasından ve sevinmesinden sana sığınırım. Allah, kulu Muhammed'in (sallâllahü aleyhi ve sellem) üzerine ve âlemler arasından seçtiği her seçkin kulunun üzerine rahmet deryâlarını boşaltsın. Amin!
9-10
Bazı Önemli Hâdiselerin Vukûu Ânında Vârid Olan
Sabahleyin ezânı dinlediğin zaman, müezzine karşılık vermek senin için müstehabdır. Nitekim bu durumu daha önce de belirtmiştik. Yine daha önce tuvalete girerken, çıkarken ve abdest alırken okunması gereken duaları Tahâret bölümünde zikretmiştik. O halde mescide gitmek için evden çıktığın zaman şöyle demelisin:
Ey Allahım! Kalbime nûr, dilime nûr, kulağıma nûr, gözüme nûr, arkama nûr, önüme nûr, üstüme nûr ihsan et. Ey Allahım! Bana nûr ver!135
Şu duayı da oku:
Ey Allahım! Senden isteyenlerin aşkına ve sana doğru attığım adımların hürmetine senden isterim. Çünkü ben evimden şımarıklık, zulüm, riyâkârlık ve gösteriş için çıkmış değilim. Senin öfkenden korunmak için, senin rızânı elde etme gayesiyle çıktım. Bu bakımdan senden dileğim, beni ateşten kurtarman, günahlarımı affetmendir. Çünkü günâhları senden başka affeden yoktur. 136
Evden herhangi bir ihtiyaç için çıktığın takdirde şu duayı oku:
Allah'ın ismiyle başlarım! Ey rabbim! Zulmetmekten, zulme uğramaktan, cahillikte bulunmaktan veya herhangi bir cahilin tecâvüzüne mâruz kalmaktan sana sığınırım. Rahmân ve rahîm olan Allah'ın ismiyle başlarım. Günahtan dönüş ve ibâdete yöneliş ancak büyük ve yüce olan Allah'ın kuvvet ve kudretiyle olur. Allah'ın ismiyle başlar ve sadece Allah'a güvenirim. 137
Mescidin kapısına varıp içeri girmek istediğin zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Hazret-i Muhammed'e (sallâllahü aleyhi ve sellem) , âline salât ve selâm eyle ve onları her türlü kötülükten emin kıl. Ey Allahım! Benim bütün günâhımı bana bağışla ve rahmet kapılarını bana aç!138
Câmiye girerken sağ ayağını önce at. Eğer camide alışveriş yapan birisini görürsen ona şöyle de: 'Allah senin ticaretini kârlı kılmasın!' Câmide kaybolan malı hakkında konuşan birisini görürsen Rasûlüllah ona şöyle demeyi emretti: 'Allah o kaybolan malını sana iade etmesin'. 139
Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) 'Sabah namazının iki rek'atını kıldığın zaman şu duayı oku' diye buyurmuştur:140 'Allah'ın ismiyle başlarım! Ey Allahım! Senden, kalbimin hidâyetine vesile olacak bir rahmet talep ediyorum'. Daha önce İbn-i Abbâs'tan, onun da Rasûlüllah'tan rivâyet buyurduğu gibi duayı sonuna kadar oku!141
Rükûa vardığın zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Senin için rükûa vardım. Senden korktum. Sana îman ettim ve yine senin için müslüman oldum. Sana tevekkül ettim. Rabbim sensin. Kulağım, gözüm, iliğim, kemiğim, damarım ve ayaklarımın karar bulmasının sebebi olan kuvvet ve kudretim âlemlerin rabbi olan Allah içindir. 142
İstersen şu duayı da okuyabilirsin: (Üç defa) 'Azim olan rabbim, her türlü eksikliklerden münezzehtir'. Veya 'Sübbûhun, kuddusûn, rabb'ul-melâiketi ve'rruh'143 duasını da oku.
Başını rükûdan kaldırırken şöyle de:
Allah kendisine hamdedenin hamdini kabul eder. Ey rabbimiz! Göklerin, yerin ve onlardan başka dilediğin herşeyin dolusu kadar hamd sana mahsustur. Ey senâ ve mecdin ehli olan Allah, hepimiz sana kul olduğumuz hâlde kulun en güzel söylediği söz şudur: Senin vermene hiç kimse mâni olamaz. Senin menettiğini de hiç kimse veremez. Senin yanında servet sâhibine serveti hiç de fayda vermez. 144
Secdeye vardığın zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Sana secde ettim. Sana inandım. Sana teslim oldum. Yüzüm kendisini yaratan, şekillendiren, kulağını delen, gözünü açan rabbine secde etti. Yaratanların en güzeli olan Allah! Bütün eksikliklerden münezzehtir.
Ey Allahım! Karartım ve hayâlim sana secde etti. Kalbim sana inandı. Bana vermiş olduğun nimetlerini itiraf ediyorum. Günahkâr olduğumu da itiraf ediyorum. İşte nefsime yapmış olduğum zulüm! Beni bağışla, çünkü senden başka günâhları bağışlayıcı yoktur!145
Veya şöyle de: 'En yüce olan rabbim, her türlü eksiklikten uzaktır'. 146 Bu duayı üç defa tekrar etmelisin.
Namazı bitirdiğin zaman şöyle dua et:
Yârabbi! Selâm sensin, selâm sendendir. Ey ikrâm ve celâl sahibi! Sen müşriklerin dediğinden münezzehsin!147
Daha önce zikrettiğimiz diğer dualarla da dua edebilirsin. Meclisten kalktığın ve o mecliste yapmış olduğun fuzuli konuşma ve hareketlerin kefareti olsun diye, bir dua okumak istediğinde şöyle de:
Ey Allahım! Seni müşriklerin dediğinden tenzih ederim. Senin hamdine bürünürüm. Senden başka ilâh olmadığına şahidlik ederim. Senden mağfiret talep edip, senin kapına yönelirim. Ben kötülük işledim. Nefsime zulmettim. Bu bakımdan beni bağışla. Çünkü günâhları ancak sen bağışlarsın. 148
Çarşıya girdiğin zaman şu duayı oku:
Allah'tan başka ilâh yok. Allah birdir. O'nun ortağı yoktur. Mülk O'nundur. Hamd O'nundur. O, diriltir ve öldürür. Ölümsüz diri ancak O'dur. Hayr O'nun elindedir. O herşeye kâdirdir!149
Devamla şöyle de:
Allah'ın ismiyle başlarım.
Ey Allahım! Bu çarşının ve bu çarşıda bulunanların hayrını senden isterim.
Ey Allahım! Bu çarşı ve bu çarşıda bulunanların şerrinden sana sığınırım.
Ey Allahım! Yalan yere yemin etmekten veya maddî ve manevî zarar getiren bir alış veriş yapmaktan sana sığınırım!150
Eğer borclu isen şu duayı oku:
Ey Allahım! Beni helâlinle haramından ve faziletinle başkasından müstağni kıl!151
Yeni elbise giydiğin zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Bana bu elbiseyi giydirdin. Hamd sana mahsustur. Bu elbisenin hayrını ve bu elbise niçin yapılmışsa onun da hayrını senden isterim. Bu elbisenin şerrinden ve niçin yapılmışsa onun şerrinden de sana sığınırım!152
Sevmediğin, uğursuz birşeyi gördüğün zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Sevapları senden başkası getiremez. Günahları da senden başkası götüremez. Günâhlardan dönüş ve ibâdete yöneliş ancak Allah'ın kudretiyle mümkündür. 153
Hilâli gördüğün zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Emniyetle, imanla, iyilikle, selâmetle, İslâm'la, râzı olduğuna ve sevdiğine muvaffak kılmakla ve seni öfkelendiren nesnelerden korumak ile bu Ay'ı üzerimizden geçir. (Ey Ay!) Benim ve senin rabbimiz Allah'tır!154
Şu duayı da okuyabilirsin:
Hayr ve rüşd hilâlidir bu hilâl. . . (Ey Hilâl!) Seni yaratana îman ettim. Ey Allahım! Bu ay'ın ve kaderin hayrını senden isterim. Haşr gününün şerrinden sana sığınırım. 155
Bu duadan önce üç defa 'tekbir' getirmelisin. Rüzgâr eserken şöyle demelisin:
Ey Allahım! Bu esen rüzgârın hayrını ve bunun içindekilerin hayrını ve bu rüzgar ne ile gönderilmişse onun hayrını senden isterim. Bu rüzgârın şerrinden, içindekilerin şerrinden ve bu rüzgâr ne ile gönderilmişse onun şerrinden sana sığınırım!156
Sana herhangi bir müslümanın vefat ettiği haberi geldiği zaman şu ayetleri okumalısın:
Biz Allah'ın kuluyuz ve (öldükten sonra da) yine ona döneceğiz. (Bakara/156)
Muhakkak biz dönüp rabbimize varacağız! (Zuhruf/14)
Sonra şöyle demelisin:
Ey Allahım! Onu iyiler zümresine kaydet. Onun defterini 'İlliyyin'de kıl. Onun zürriyetini kalanlardan kıl!
Ey Allahım! Bizi onun ecrinden mahrum etme. Ondan sonra fitneye uğratma. Bize ve ona günahlarımızı bağışla!157
Sadaka verdiğin zaman şöyle demelisin:
Ey rabbimiz! Bizden (bu hayırlı işi) kabul et. Muhakkak, sen (duamızı) işitici, (niyetimizi) bilicisin. (Bakara/127)
Zarar ettiğin zaman da şöyle de:
Umulur ki rabbimiz bize onun yerine daha hayırlısını verir. Muhakkak biz rabbimizden hayır isteyenleriz. (Kalem/32)
Herhangi bir işe başladığın zaman şöyle demelisin:
Ey rabbimiz! Bize, tarafından bir rahmet ihsan buyur ve işimizde bize bir başarı hazırla. (Kehf/10)
Ey rabbim! Benim göğsüme genişlik ver. Benim için işimi kolaylaştır. (Tâhâ/25-26)
Göklere baktığın zaman şu ayeti oku:
Ey rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen bâtıl şey yaratmaktan münezzehsin. Artık bizi cehennem ateşinden koru. (Âl-i İmrân/191)
Ne yücedir o Allah ki, gökte burçları (gezegenleri) yaratmıştır ve içerisine bir kandil (güneş) , bir de nûrlu ay koymuştur. (Furkan /61)
Gök gürültüsünü dinlediğin zaman şu duayı oku:
Gök gürültüsünün hamd ile, meleklerin de korkusundan tesbih ettiği Allah, her türlü eksikliklerden münezzehtir. 158
Şimşeklerin çaktığını gördüğün zaman şöyle de:
Ey Allahım! Bizleri gazabınla öldürme. Azabınla bizi helâk etme. Bundan önce bize âfiyet ihsan buyur. 159 Bu duayı Kâ'b söylemiştir.
Yağmur yağdığı zaman şöylede:
Ey Allahım! Bereketli bir su ve faydalı bir yağmur olsun. Ey Allahım! Bu yağmuru 'rahmet yağmuru' kıl. Azap yağmuru kılma!160
Öfkelendiğin zaman şöyle de:
Ey Allahım! Günâhımı affeyle. Kalbimin öfkesini gider. Beni, rahmetinden kovulmuş şeytanın şerrinden koru!161
Bir topluluktan korktuğun zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Onları sana havale eder ve onların şerrinden sana sığınırız!162
Savaşa gittiğin zaman şu duayı oku:
Ey Allahım! Benim güvendiğim ve yardımcım ancak sensin. Sana sığınarak düşmanıma karşı savaşıyorum. 163
Kulağın çınladığı zaman, Hazret-i Peygamber'e salât ve selâm getir ve şöyle de:
Beni hayır ile yâd edeni, Allah yâd eylesin!164 Duânın kabul edildiğini gördüğün zaman şöyle de:
Hamd, izzet ve celâliyle iyi işlerin tamamlanmasına vesile olan Allah'a mahsustur. 165
Duânın kabul edilmesinin geciktiğini görürsen de ki:
Her hâl ü kârda hamd Allah'a mahsustur!
Akşam ezânını işittiğinde şu duayı oku:
Ey Allahım! Gecenin gelişi ve gündüzün gidişi, sana davet edenin sesi namaza hazırlanma zamanıdır. Senden dileğim, beni bağışlamandır!166
Herhangi bir üzüntüye kapıldığında şöyle de:
Ey Allahım! Ben kulunum! Erkek ve dişi kullarının oğluyum. Perçemim kudretindedir. Benim hakkımdaki hükmün geçerlidir. Benim hakkımdaki hükmün âdildir. Zâtına isim olarak seçtiğin veya kitabında inzâl buyurduğun veya kullarından herhangi birisine öğrettiğin veya nezdindeki İlmi gaybda kendi zâtına tahsis ettiğin ismin hürmetine sığınarak, senden Kur'ân'ı, kalbimin baharı, göğsümün nuru, üzüntümün cilâsı, hüznümün gidericisi ve kaygımın silicisi kılmanı senden isterim. 167
Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:
Herhangi bir müslümana bir üzüntü isabet eder ve o da bu duayı okursa Allahü teâlâ muhakkak onun üzüntüsünü giderir ve o üzüntünün yerini ferahlık ve sevinçle doldurur.
Bunun üzerine Hazret-i Peygamber'e sorulur: 'Ey Allah'ın Rasûlü! Bu duayı biz de öğrenmeyelim mi?' Resulûllah da şöyle der: 'Evet, bu duayı herkes öğrenmelidir'.
Kendinde veya başkasının bedeninde herhangi bir acı olduğu zaman, Hazret-i Peygamber'in mübârek rukyesiyle rukye et. Çünkü Hazret-i Peygamber, çıbandan veya yaradan (ağrıdan) şikâyetçi olanın bedenine, önce şehadet parmağını koyar ve sonra şöyle derdi:
Allah'ın ismiyle şifâ isterim. Yeryüzünün toprağı hangimizin nefesiyle veya tükürüğü ile birleşirse rabbimizin izniyle hastamıza şifâ bahşedilir. 168
Bedeninde hastalık hissettiğin zaman elini acıyan yere koy ve şöyle de:
Üç defa 'Bismillâh', yedi defa da 'Allah'ın izzet ve kudretine sığınarak bedenimde hissettiğim hastalığın şerrinden korunur ve sakınırım' de!169
Herhangi bir üzüntü sana isabet ettiği zaman şöyle de:
Halîm ve aliyy olan Allah'tan başka ilâh yoktur. Büyük arşın sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur. Yedi kat göğün ve keremli arşın sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur. 170
Uyumak istediğin zaman, önce abdest al, sonra sağ kolunun üzerinde yüzünü kıbleye çevirerek uzan. Uzandıktan sonra, otuzdört defa tekbir (Allahü Ekber) , otuzüç defa tesbih (Subhânallah) ve otuzüç defa tahmid (Elhamdulillâh) de.
Bunu dedikten sonra şöyle devam et:
Ey Allahım! Ben öfkenden rızâna, cezandan affına, senden sana sığınırım.
Ey Allahım! Sana yapılması gereken senâyı yapmaya çalışsam dahi senin yaptığın gibi yapmaya gücüm yetmez.
Ey Allahım! Senin isminle yaşar ve onunla ölürüm.
Ey Allahım! Göklerin ve yerin ve her şeyin rabbi, pâdişahı, tanenin ve çekirdeğin yaratıcısı, Tevrat, İncil ve Kur'ân'ın göndericisi, her şer sahibinin şerrinden ve perçemi kudretinde olan her yürüyen canlının şerrinden sana sığınırım. Evvel sensin, senden daha önce birşey yoktur. Âhir de sensin. Senden sonra da birşey yoktur. Zâhir sensin, senin üstünde birşey yoktur. Bâtın sensin, senin önünde birşey yoktur. Borcumu edâ et. Beni fakirlikten zengin kıl.
Ey Allahım! Nefsimi yaratan sensin, onu öldüren de sensin Ölümüm ve dirilişim senindir.
Ey Allahım! Eğer canımı alırsan beni bağışla. Eğer sağ bırakırsan beni koru.
Ey Allahım! Dünya ve âhirette senden âfiyet dilerim. Ey rabbim! Senin ismine sığınarak yanımı yere koyuyorum. Benim günâhımı bana bağışla.
Ey Allahım! Kullarını bir araya topladığın günde beni azabından koru!
Ey Allahım! Nefsimi sana teslim ettim. Yüzümü sana çevirdim. İşimi senin kuvvetine havâle ettim. Sırtımı sana dayadım. Senin rahmetini ister, azabından korkarak sana sığınırım. Senden kurtuluş ve sığınış, ancak yine sana olur. İndirdiğin kitabına ve gönderdiğin peygamberine îman ettim!171
Bu dua senin için duanın en sonuncusu olsun. Çünkü Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) böyle emretmiştir ve bu duayı okumadan önce kişi şöyle demelidir:
Ey Allahım! Sence en sevimli bulunan saatte beni uyandır. Senin nezdinde en sevimli bulunan amellerde beni çalıştır. Sana mânen yaklaşmayı nasip eyle. Öfkenden beni uzaklaştır. Senden istiyorum, sen bana ver. Senden bağışlanma diliyorum, beni bağışla. Sana dua ediyorum, duamı kabul eyle!172
Sabah ezanında, uykudan uyandığında şöyle de:
Hamd, bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a mahsustur. Ölümden sonra dirilip haşrolmak onun huzurunda cereyan eder. Biz sabahladık. Mülk de Allah'ın olduğu halde sabahladı. Azamet ve saltanat Allah'ındır. İzzet ve kudret Allah'ındır. Biz İslâm fıtratı, ihlas kelimesi ve efendimiz Muhammed'in dini üzerine sabahladık. Her türlü küfürden ve isyandan dönerek Hazret-i İbrahim'in dini üzerine sabahladık ve Hazret-i İbrahim müşriklerden değildi.
Ey Allahım! Seninle sabahladık, seninle akşamladık. Seninle yaşıyoruz, seninle ölüyoruz ve dönüşlerimiz sanadır.
Ey Allahım! Bizi bugün de her hayra göndermeni diliyorum. Bugün de herhangi, bir kötülük yapmaktan veya herhangi bir kötülüğe bulaşmaktan sana sığınıyoruz. Çünkü sen Kur'ân'da şöyle buyurdun: 'O'dur ki, sizleri geceleyin uyutarak ölü gibi yapıyor. Gündüz de yaptığınız işleri biliyor. Sonra takdir edilen ömür tamamlansın diye sizi gündüz uyandırıyor. Nihayet dönüşünüz O'nadır. Sonra O, dünyada yapmış olduğunuz işleri size haber verecektir'. (En'am/60)
Ey Allahım! Ey sabahı yaratan! Geceyi sükûnet yeri kılan! Güneş ve ay'ı 'hesab' (ve takvim başı) yapan! Bugünün hayrını ve bugünde olanların hayrını senden isterim. Onun ve ondakilerin şerrinden sana sığınırım. Allah'ın ismiyle, Allah ne dilerse (o olacaktır) . Allah'ın kuvvetinden başka kuvvet yoktur. Allah ne dilerse (o olacaktır) . Her nimet Allah'tandır. Allah ne dilerse ( o olacaktır) . Hayrın tamamı onun kudretindedir. Allah ne dilerse ( o olacaktır) . İnsandan kötülüğü sadece Allah giderir. Rab olarak Allah'a, din olarak İslâm'a, peygamber olarak Hazret-i Muhammed'e râzı oldum, 'Ey rabbimiz! Ancak sana tevekkül ettik, sana ibâdete koyulduk ve yalnız sanadır dönüş'. (Mümtehine/4) 173
Kişi akşamladığı zaman aynı duayı okumalıdır. Sadece 'sabahladık' yerine 'akşamladık' ibaresini kullanıp, şöyle demelidir:
Allah'ın tastamam kelimelerine ve bütün isimlerine sığınarak bizi yarattığının ve yoktan var ettiğinin şerrinden korumasını dileriz. Her şerlinin şerrinden de ve perçemi senin kudretinde bulunan her canlının şerrinden de sana sığınırım ey Allahım! Muhakkak benim rabbimin gösterdiği yol doğrudur!. 174
Kişi aynaya baktığı zaman şu duayı okumalıdır:
Benim yaradılışımı tanzim edip dosdoğru bir intizama sokan, yüzümün şeklini şerefli yapıp güzellik veren ve beni müslümanlardan kılan Allah'a hamdolsun. 175
Bir hizmetçiyi veya köleyi veya herhangi bir hayvanı satın aldığın zaman perçeminden tutarak şu duayı oku:
Allahım! Zât-ı ulûhiyyetinden bu satın aldığımın hayrını ve üzerinde yaratılmış olduğu ahlâkların hayrını talep ederim.
Bunun şerrinden ve ahlâklarının şerrinden de sana sığınırım!176
Evlenmekten ötürü herhangi bir kimseyi tebrik ettiğin zaman şöyle demelisin:
Allah bereketini sende ve senin üzerinde kılsın. İkinizin arasını hayırla bulup sizi birleştirsin!177
Borcunu alacaklıya verdiğin zaman ona şöyle demelisin:
Allahü teâlâ ehlinde ve malında senin için bereket ihsân etsin.
Nitekim Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) 'Borcunun karşılığı onu zamanında ödeyip sahibine teşekkür etmektir' buyurmuştur. 178
Bu dualar öyle dualardır ki, Allah'ın rızasını kazanmak isteyen bir kimse bunları ezberlemelidir. Bunların dışında kalan sefer, namaz ve abdest dualarını daha önce Hac, Namaz ve Taharet bölümlerinde zikretmiştik.
135) Müslim ve Buharî, (İbn-i Abbâs'tan)
136) İbn Mâce, (Ebû Said el-Hudrî'den hasen bir senedle)
137) İbn Mâce, (Ebû Hüreyre'den)
138) İbn Mâce, (Ebû Hüreyre'den)
139) Tirmizî ve İbn Mâce (Hazret-i Fâtıma'dan)
140) Müslim, (Ebû Hüreyre'den)
141) Müslim, (Hazret-i Ali'den)
142) Ebû Dâvud, Tirmizî ve İbn Mâce, (İbn Mes'ûd'dan)
143) Müslim, (Hazret-i Aişe'den)
144) Müslim, (Ebû Said el-Hudrî ve İbn-i Abbâs'tan)
145) Müslim, (Hazret-i Ali'den)
146) Ebû Dâvud, Tirmizî ve İbn Mâce, (İbn Mes'ûd'dan münkatı olarak)
147) Müslim, Sevban'dan)
148) Nesâî, (Râfi b. Hadîc'den hasen bir senedle)
149) Tirmizî, (Hazret-i Ömer'den garib olarak) . Hâkim'e göre sahih'tir.
150) Hâkim, (Büreyde'den)
151) Tirmizî, (hasen ve garib olarak) ; Hâkim, (Hazret-i Ali'den sahih olarak)
152) Tirmizî, (hasen ve garib olarak) ; Hâkim, (Hazret-i Ali'den sahih olarak)
153) İbn Ebî Şeybe, Ebû Nuaym ve Beyhâki, (Urve b. Amir'den mürsel olarak)
154) Dârimî, (İbn Ömer'den) ; Tirmizî, (Talha b. Ebî Ubeydullah'dan)
155) Ebû Dâvud, (Katâde'den mürsel olarak)
156) İbn Ebî Şeybe ve İmâm-ı Ahmed , (Ubâde b. Sâmit'ten)
157) İbn Sinnî ve İbn Hıbbân, (Ümmü Seleme'den)
158) İmâm-ı Mâlik, Muvatta, (Abdullah b. Zübeyr'den mevkuf olarak)
159) Tirmizî ve Nesâî, (İbn Ömer'den, garib olarak)
160) İbn Mâce ve Nesâî, (sahih bir senedle )
161) Nesâî, (Said b. Müseyyeb'den mürsel olarak)
162) İbn Sinnî, (Hazret-i Âişe'den zayıf bir senedle)
163) Ebû Dâvud ve Nesâî, (Ebû Musa'dan sahih bir senedle)
164) Taberânî, İbn Adiyy ve İbn Sinnî, (Ebû Râfi'den zayıf bir senedle)
165) Daha önce geçmişti.
166) Tirmizî ve Ebû Dâvud, (garib olarak) ; Hâkim, (Ümmü Seleme'den son cümlesi hariç)
167) İmâm-ı Ahmed, İbn Hıbbân ve Hâkim, (İbn Mes'ûd'dan)
168) Müslim ve Buharî, (Hazret-i Âişe'den) . Allah'ın Rasûlü hastaya bu duayı okurdu. Önce parmağını, tükürüğü ile ıslatır, sonra toprağa sürüp hastanın acıyan yerine sürerdi. Bu durum bir peygambere lâyık bir durumdur. Esrârı çözülmez bir hikmettir.
169) Müslim, (Osman b. Ebi'l-As'dan)
170) Müslim ve Buharî, (İbn-i Abbâs'dan)
171) Müslim, Buharî, Nesâî, Tirmizî ve Deylemî
172) İbn Eb'id-Dünya, (zayıf bir senedle)
173) İbn Adiyy, el-Kâmil, (İbn-i Abbâs'tan)
174) Ebû Şeyh, (Abdurrahman b. Avf tan)
175) Taberânî ve İbn Sinnî, (Enes'ten zayıf bir senedle)
176) Ebû Dâvud ve İbn Mâce, (Amr İbn Şuayb'dan ceyyid bir senedle)
177) Ebû Dâvud, Tirnıizî ve İbn Mâce, (Ebû Hüreyre'den hasen ve sahih bir senedle)
178) Nesâi, (Abdullah b. Ebî Rebi'a'dan
9-11
Duanın Faydası
Eğer Allahü teâlâ'nın kazâ ve kader-i ilâhîsinin mecrasından zerre kadar sapmadığı ve dönmediği bilinmektedir. O halde duanın faydası nedir?' diyecek olursan, bilmiş ol ki dua ile belânın kalkması da kader-i ilâhîdendir. Bu bakımdan dua, belânın kalkmasının sebebidir. Rahmetin de celbedicisidir. Nitekim kalkan, gelen okların geri çevrilmesinin sebebi; suyun, yerden biten otların bitmesinin sebebi olduğu gibi. . .
Nasıl ki kalkan, atılan oku geri gönderdiğinden okla çarpışırsa, aynen dua da belâ ile boğuşup çarpışır.
Silâh taşınması, Allah'ın kazâ ve kaderini itiraf etmenin şartı değildir. Çünkü Allahü teâlâ şöyle buyurmaktadır:
Ey îman edenler! Düşmana karşı hazırlığınızı görün ve silâhlarınızı yanınıza alarak savaşa hazır olun. . . (Nisa/17)
Yine kazaya inanan bir kimseye, tohumu tarlaya serptikten sonra onu sulamamak şart koşulmaz ki, şöyle denilebilsin: Allah'ın kazâsı ezelden bitkilere taallûk ettiği için tohum biter, yeşerir. Eğer kaza daha önce böyle olmasaydı tohum bitmezdi. Sebepleri müsebbiblere bağlamak göz açıp kapatmak veya ondan daha yakın olan kazânın birinci basamağıdır.
Sebeplerin varlığını tedricen takip eden müsebbiblerin tafsili ise, kaderdir. Madem ki, hayrı takdir eden Allah, onu bir sebeple takdir etmiştir. Elbette takdir ettiği şerrin defi için de bir sebep takdir etmiştir. Bu bakımdan basiret gözü açık bir kimsenin nezdinde bu emirler arasında herhangi bir tenâkuz yoktur. Bütün bu hakikatlerden sonra bilinmeli ki, Zikir bölümünde söylediğimiz fayda duada da vardır. Çünkü dua, kalbin Allah ile hazır bulunmasını ister. Kalbin bu şekilde huzura kavuşması ise ibadetlerin en yüce kısmıdır. İşte bunun için Hazret-i Peygamber (sallâllahü aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur: 'Dua ibâdetin iliğidir'. 179
Halk için ekseri âdet şudur ki, kalpleri Allah'ın zikrine, ancak şiddetli ihtiyaçları olduğu ve felâketlere mâruz kaldıkları anda yönelir. Çünkü insanoğlu, herhangi bir şerre mâruz kaldığı zaman, geniş geniş dualar yapar durur. Bu nedenle şiddetli ihtiyaç insanoğlunu duaya muhtaç eder. Dua ise, kalbi yalvarma ve yakarma ile Allah'a döndürmektedir ve böylece dua ile ibadetlerin en şereflisi olan zikir meydana gelir. İşte bu sırra binaendir ki, belâ, önce peygamberlere (aleyhisselâm) , sonra Allah'ın velî kullarına, sonra mertebece daha düşük olanlara ve onlardan sonra gelenlere isabet etmektedir, Çünkü belâ, yalvarış ve yakarış ile kalbi Allah'a yöneltir. Ferdi Allah'ı unutmaktan alıkoyar. Zenginlik ise, birçok işlerde haddi aşmaya sebep olmaktadır. 'Çünkü insanoğlu kendisini müstağni görmekle azgınlık eder!'
İşte zikir ve dualar hususunda anlatacaklarımız bu kadar. . . . Hayra iletici ve muvaffak kılıcı ancak Allah'tır!
Yemek, sefer, hastaları ziyaret etmek ve sair işler hakkındaki diğer dualar ise inşaallah yeri geldikçe izah edilecektir.
Tevekkül ancak Allah'adır. Kitab'uz-Zikr ve Da'avât (Zikirler ve Dualar) bölümü burada sona erdi. Bunun ardından Allah'ın izniyle Evrad (Virdler) bahsi gelecektir.
Hamd, âlemlerin rabbi olan Allah'a mahsustur. Salât ve selâm Hazret-i Muhammed'in, âlinin ve ashâbının üzerine olsun!