Hazret-i İbrahim'in Vefâtı (Hicrî 10. yılı, Rebiülevvel)
Hicretin 8. yılında Zilhicce ayında Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i Mâriye'den doğan oğlu Hazret-i İbrahim, 110 Hicretin 10. yılında, 10 Rebiülevvel Salı günü Vefât etti. 111
Hazret-i İbrahim Vefât ettiği zaman onaltı aylıktı. 112
Onsekiz aylık olduğu da rivayet edilir. 113
Hazret-i İbrahim, Benî Mazinlerden sütannesi Ümmü Bürde'nin evinde, yanında bulunuyordu. 114
Peygamberimiz aleyhisselam; Abdurrahman b. Avf'ın elinden tutarak Hazret-i İbrahim'in bulunduğu hurma bahçesine, 115 demirci Ebu Seyf'in evine gitti. 116 Hazret-i İbrahim'i kucağına aldı. 117
O sırada Hazret-i İbrahim can veriyordu.
Peygamberimiz aleyhisselamın gözlerinden yaş dökülmeye başladı. 118
Abdurrahman b. Avf:
" Sen de mi ağlıyorsun yâ Rasûlallah?! 119
Böyle ağlamaktan halkı sen men etmemiş miydin?" dedi. 120
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey İbn Avf! Bu, ancak bir acımadan ibarettir! 121
Ben ancak kendisinde bulunmayan hasletleri sayıp dökerek ölü üzerine bağıra bağıra ağlamaktan men ettim!
Ben, sizi günah ve hamakat olan iki bağırıştan; nimete kavuşulduğu sıradaki eğlence, oyun bağırışıyla yüz-göz tırmalamak, üst-baş yırtmaktan ve şeytan şamatasından men ettim!
Benim bu ağlamam ise bir acımadan ibarettir.
Acımayana, acınmaz! " buyurdu. 122
Peygamberimiz aleyhisselamın gözlerinden tekrar yaşlar dökülünce: 123
" Göz ağlar, kalb üzülür.
Biz, Yüce Rabbimizin razı olacağı sözden başkasını söylem eyiz ! 124
Vallahil 25 ey İbrahim! Biz senin firakınla çok üzgünüz! 126
İbrahim benim oğlumdur. O, meme emerken ölen bir süt kuzusudur.
Cennette onun süt emme müddetini tamamlamak üzere iki sütanne tâyin olunmuştur! " buyurdu127 ve sonra da:
" Ey dağ! Eğer bendeki üzüntü sende olsaydı, muhakkak, yıkılmış gitmiştin!
Fakat, biz Allah'ın bize emrettiğini söyleriz:
'Biz Allah'ınız, Allah'ın kullarıyız. Ve biz O'na dönücüleriz! Rabbü'l-âlemm olan Allah'a hamdederiz' deriz" buyurdu. 128
Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i İbrahim için ağladığı sırada Üsâme b. Zeyd feryada başlayınca, Peygamberimiz aleyhisselam onu men etti.
Üsâme:
" Senin de ağladığını gördüm! " deyince, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ağlamak, acımaktan ileri gelir. Feryad ve figan ise, şeytandandır" buyurdu. 129
Hazret-i İbrahim can verirken annesiyle teyzesinin feryad etmelerine mani olunmadı ise de, Vefât edince mani olundu. 130
-------------------------------------
110. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 450, Yâkubî, Târîh, c. 2, s. 87, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 429, İbn Hacer, eI-İsâbe, c. 1, s. 93.
111. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 143-144, Belâzurî, c. 1, s. 450-451, Beyhakî, c. 5, s. 429, İbn Hacer, c. 1 , s. 93, Kastalânî, M e vahi b, c. 1, s. 259, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 146.
112. İbn Sa'd, c. 1, s. 140-141, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 283, Belâzurî, c. 1, s. 450, Yâkubî, c. 2, s. 87.
113. Belâzurî, c. 1, s. 450 451, Beyhakî, c. 5, s. 429.
114. İbn Sa'd, c. 1, s. 144, Belâzurî, c. 1, s. 449 450.
115. İbn Sa'd, c. 1, s. 138, Belâzurî, c. 1, s. 451, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 57.
116. Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 85.
117. İbn Sa'd, c. 1, s. 138, Belâzurî, c. 1, s. 451, Beyhakî, c. 5, s. 430, İbn Abdilberr, c. 1, s. 57.
118. İbn Sa'd, c. 1, s. 138, Buhârî, c. 2, s. 85, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1808, Belâzurî, c. 1 , s. 451, Beyhakî, c. 5, s. 430.
119. İbn Sa'd, c. 1, s. 138, Buhârî, c. 2, s. 85.
120. İbn Sa'd, c. 1, s. 137, Belâzurî, c. 1, s. 451.
121. İbn Sa'd, c. 1, s. 138, Buhârî, c. 2, s. 85.
122. İbn Sa'd, c. 1, s. 138, Belâzurî, c. 1, s. 451-452.
123. Buhârî, Sahih, c. 2, s. 85.
124. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 138, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 194, Buhârî, c. 2, s. 85, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1808, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 452 Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 430, Zehebî, Megâzî, s. 581.
125. Müslim, c. 4, s. 1808, Beyhakî, c. 5, s. 430, Zehebî, s. 581.
126. İbn Sa'd, c. 1, s. 139, Buhârî, c. 2, s. 85, Müslim, c. 4, s. 1808, Zehebî, s. 581.
127. İbn Sa'd, c. 1, s. 139, Müslim, c. 4, s. 1808.
128. Belâzurî, c. 1. S. 452.
129. İbn Sa'd, c. 1, s. 139.
130. İbn Sa'd. c. 1. s. 143. Belâzurî. c. 1. s. 452.
Hazret-i İbrahim'in Yıkanışı, Cenaze Namazının Kılınışı ve Gömülüşü
Hazret-i İbrahim'in teyzesinin bildirdiğine göre; Hazret-i İbrahim'in cenazesini Fadl b. Abbas yıkadı. 131
Sütannesi Ümmü Bünde'nin yıkadığı da rivayet edilir. 132
Sanıldığına göre; ikisi birlikte yıkamışlardır. 133
Hazret-i İbrahim yıkanırken, Peygamberimiz aleyhisselamla Hazret-i Abbas orada oturdular. 134
Hazret-i İbrahim'in cenazesi Ümmü Bürde'nin evinden küçük bir şerir üzerinde taşındı. 135
Peygamberimiz aleyhisselam Bakiyy kabristanında 136 Hazret-i İbrahim'in cenaze namazını kıldırdı. 137
Cenaze namazını kıldırırken dört tekbir aldı. 138
Peygamberimiz aleyhisselama:
" Yâ Rasûlallah! İbrahim'i nereye gömelim?" diye soruldu. 139
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Onu Bakiyy'e, 140 salih selefimiz Osman b. Maz'un'un yanına gömünüz! " buyurdu. 141
Hazret-i İbrahim, Bakiyy kabristanında Osman b. Maz'un'un yanına gömüldü. 142
Hazret-i İbrahim'in kabri, yola ve Akîl'in evine çok yakındı. 143
Fadl b. Abbas ile Üsâme b. Zeyd kabrin içine indiler.
Peygamberimiz aleyhisselam kabrin kıyısına, Hazret-i Abbas da Peygamberimiz aleyhisselamın yanına oturdu. 144
Peygamberimiz aleyhisselam kabrin yan tarafındaki kerpiçler arasında bir açıklık görüp kapatılmasını emretti. 145
Kerpici oraya kendi eliyle koydu, açığı kapatıp düzeltti ve:
" Sizden biriniz, bir iş yaptığınız zaman, onu içe sinecek biçimde yapsın! Çünkü, öyle yapmak, musibete uğrayanın içini yatıştırır.
Gerçi, bunun ölüye ne zararı, ne yaran olur; fakat bu, dirinin gözünü aydınlatr! " buyurdu. 146
Hazret-i İbrahim gömüldüğü zaman, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Bir kırba su getirecek kimse var mı?" diye sordu.
Ensardan bir zât hemen bir kırba su getirdi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Saç onu İbrahim'in kabrinin üzerine! " buyurdu. 147
Peygamberimiz aleyhisselam, Hazret-i İbrahim'in kabrinin başına bir taş getirilmesini de emredip, getirilen taşı kabrin başına dikti. 148
Hazret-i İbrahim'in kabri bir alâmetle belirlendi.
Kabrinin üzerine ilk defa su serpilen de, o oldu. 149
-------------------------------------
131. İbn Sa'd, c. 1, s. 143, Belâzurî, c. 1, s. 451, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 59 İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 50.
132. Belâzurî, c. 1, s. 451 , İbn Abdilberr, c. 1 , s. 56.
133. Kastalânî, Merâhib, c. 1, s. 259.
134. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 143.
135. İbn Sa'd, c. 1 , s. 144, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 451, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 56, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 259.
136. İbn Sa'd, c. 1, s. 144, Belâzurî, c. 1, s. 450, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 146.
137. İbn Sa'd, c. 1, s. 144, Belâzurî, c. 1, s. 450, Beyhakî, c. 5, s. 431, Diyarbekrî, c. 2, s. 146.
138. İbn Sa'd, c. 1, s. 140, İbn Abdilberr, c. 1 , s. 58, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 50, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 94.
139. İbn Sa'd, c. 1, s. 144, Belâzurî, c. 1, s. 451.
140. İbn Hacer, c. 1, s. 94.
141. İbn Sa'd, c. 1, s. 144, Belâzurî, c. 1, s. 451.
142. Belâzurî, c. 1, s. 451.
143. İbn Sa'd, c. 1, s. 141.
144. İbn Sa'd, c. 1, s. 143, Belâzurî, c. 1, s. 451.
145. İbn Sa'd, c. 1, s. 142, Belâzurî, c. 1, s. 451.
146. İbn Sa'd, c. 1, s. 142.
147. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, 11, s. 141.
148. İbn Sa'd, c. 1, s. 144, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 451.
149. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 59, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 51, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 259.
Hazret-i İbrahim'in Vefâtı Gününde Güneş Tutuluşu ve Peygamberimiz aleyhisselamın Müslümanları Uyarışı
Hazret-i İbrahim'in Vefât ettiği gün, güneş tutulunca, halk:
" İbrahim'in ölümü için güneş tutuldu! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, bunu işitince, Mescide gidip Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra:
" Ey insanlar! Şüphe yok ki, güneş ve ay, Allah'ın âyetlerinden iki âyettir ki, bunlar hiçbir kimsenin ne hayatı, ne de Vefâtı için tutulmazlar!
Onları gördüğünüzde, açılıncaya kadar Yüce Allah'a dua edin, namaz kılın! " buyurdu. 150
-------------------------------------
150. İbn Sa'd, c. 1, s. 142, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 109, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 30, Müslim, Sahih, c. 2, s. 630, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 3, s. 336-337.
Halid b. Velid'in Benî Hâris b. Ka'blara Gönderilişi
Benî Haris b. Ka'bların Kimlikleri ve Yurtları
Benî Harislerin ata soyları şöyle sıralanır: Amr b. Yezid, b. Katan, b. Ziyad, b. Haris, b. Malik, b. Ka'b, b. Haris, b. Ka'b, b. Amr, b. Ule, b. Celd, b. Malik, b. Üded. 151
Benî Harisler, Benî Abdülmedan diye de anılırlar.
Medan, sanem ismi olup, bu kabile o puta nisbet edilmiştir.
Benî Harisler, Yemen'de, Necran bölgesinde otururlardı. 152
Necran Yemen'in Mekke tarafındaki bölgelerindendir.
Rivayete göre; ilk gelip burayı imar eden Necran b. Zeydan, b. Sebe', b. Yeşcüb, b. Ya'rüb, b. Kahtan olduğu için, buraya ondan dolayı Necran ismi verilmiştir.
Necran halkını Hıristiyanlığa ilk sokan da, Hazret-i İsa'nın dininde Feymûyun adındaki kimseydi. 153
Peygamberimiz aleyhisselam; Halid b. Velid'i Hicretin 10. yılında Rebiülevvel ayında154 veya Rebiülâhirya da Cemâziyelûlâ (Cumâde'l-ûlâ) ayında155 Necran'da Benî Haris b. Ka'blara gönderdi; ve onlarla çarpışmadan önce, kendilerini üç gün İslâmiyete davet etmesini, kabul etmedikleri takdirde çarpışmasını emretti. 156
Peygamberimiz aleyhisselam, Halid b. Velid'in maiyyetine dörtyüz mücahid verdi. 157
Halid b. Velid gidip Benî Harislerin yurduna vardı, her tarafa süvariler saldı.
Süvariler:
" Ey insanlar! Müslüman olunuz da selamete eriniz! " diyerek herkesi İslâmiyete davet ettiler. 158
Necran'da bulunan Belhâris b. Ka'blar yapılan davete hemen icabet ettiler, 159 Müslüman oldular.
Halid b. Velid, bir müddet onların yanında oturdu.
İslâm şeriatını, Allah'ın Kitabını ve Allah'ın Peygamberinin sünnetini onlara öğretti. 160
Benî Hârisler, mallarının zekatlarını verdiler.
Halid b. Velid de, bunları, onların fakirlerine dağıttı.
Halid b. Velid, Mezhic kabilesinden ayaklanan bir cemaatle çarpışarak onları mağlup etti.
Ayaklananlardan bazılarını esir ve hayvanlarını da iğtinam edip ganimet mallarından beşte birini ayırdıktan sonra, kalan beşte dördünü mücahidler arasında bölüştürdü. 161
Halid b. Velid, Peygamberimiz aleyhisselama bir yazı yazıp Bilal b. Hârisü'l-Müzenî ile gönderdi.
Yazısında Benî Harislerin İslâmiyeti hemen kabul ettiklerini bildirdi. 162 Yazısında şöyle dedi:
" B ismi İlâhirrahm ânirrahîm
Allah'ın Resûlü Muhammed Peygamber aleyhisselama Halid b. Velid tarafındandır.
Yâ Rasûlallah! Allah'ın selam, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun!
Ben seni peygamber olarak gönderen o Allah'a hamd ederim ki, O'ndan başka hiçbir ilah yoktur.
Bundan sonra arzederim ki:
Yâ Rasûlallah! Allah'ın selamı senin üzerine olsun!
Sen beni Benî Haris b. Ka'blara gönderdin. Onların yanına vardığım zaman üç gün kendileriyle çarpışmamamı ve kendilerini İslâmiyete davet etmemi, Müslüman olurlarsa yanlarında oturup kendilerine İslâm alâmetlerini, Allah'ın Kitabını ve Allah'ın Peygamberi aleyhisselamın sünnetini öğretmemi, Müslüman olmazlarsa çarpışmamı bana emretmiştin.
Ben onların üzerlerine vardım.
Resûlullah aleyhisselamın bana emrettiği gibi, üç gün, kendilerini İslâmiyete davet ettim.
İçlerine süvariler gönderdim.
Onlara:
'Ey Benî Harisler! Müslüman olunuz da selamete eriniz! ' dediler.
Onlarda, hemen Müslüman oldular ve çarpışmadılar.
Ben aralarında oturup onlara Allah'ın emretmiş olduğu şeyleri emr, Allah'ın nehyetmiş olduğu şeylerden de kendilerini nehy ettim.
Kendilerine İslâm'ın alâmetlerini ve Peygamber aleyhisselamın sünnetini öğrettim.
Resûlullah aleyhisselam bu hususta bana ne yapacağımı banayazıncaya kadar burada kalacağım.
Allah'ın selam, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun yâ Rasûlallah! "
Peygamberimiz aleyhisselam, Halid b. Velid'in yazısına şöyle karşılık yazdırdı:
" B ismi İlâhi rra hm ânirrahîm
Allah'ın Resûlü Muhammed Peygamber'den Halid b. Velid'e,
Selam olsun sana! Ben senden dolayı O Allah'a hamd ederim ki, O'ndan başka ilah yoktur.
Bundan sonra derim ki:
Benî Haris b. Ka'bların kendileriyle çarpışmanıza hacet kalmadan Müslüman olduklarını, İslâmiyet-ten kabule davet edildikleri şeyleri kabul ve Allahtan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve Resûlü olduğuna şehadet ettiklerini, Allah'ın onlara doğru yolu gösterdiğini haber veren elçinle birlikte mektubun bana geldi.
Onları Allah'ın ve Resûlünün emirlerine göre hareket ettikleri takdirde ahiret nimetleriyle müjdele! Aykırı hareket ettikleri takdirde ahiret azabıyla korkut!
Artık dönüp gel!
Onların elçileri de seninle birlikte gelsin!
Allah'ın selam, rahmet ve bereketleri senin üzerine olsun! " 163
-------------------------------------
151. İbn Hazm, Cemhere, s. 416-417.
152. A. Zeyni Dahlân, Sîre, c. 2, s. 142.
153. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 5, s. 266.
154. Vâkıdî, Megâzî, c. 1, s. 7, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 339, c. 2, s. 169, Taberî, Târîh, c. 3, s. 156.
155. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 239, Taberî, c. 3, s. 156, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 244, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 98, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 41, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 33.
156. İbn İshak, c. 4, s. 239, Vâkıdî' den naklen İbn Sa'd, c. 1 , s. 339, Taberî, c. 3, s. 156, İbn Seyyid, c. 2, s. 244, İbn Kayyım, c. 3, s. 41.
157. İbn Sa'd, c. 1, s. 339, Taberî, c. 3, s. 156, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 53.
158. İbn İshak, c. 4, s. 239, Taberî, c. 3, s. 156, İbn Seyyid, c. 2, s. 244-245, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 98, İbn Kayyım, c. 3, s. 41.
159. Vâkıdî’den naklen İbn Sa'd, Tabakât, c. 1 , s. 339.
160. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 239, İbn Sa'd, c. 1, s. 339, Taberî, Târîh, c. 3, s. 156, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 245, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 98, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 41.
161. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 384.
162. Vâkıdî’den naklen İbn Sa'd, c. 1, s. 339.
163. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 239-240, Taberî, Târîh, c. 3, s. 156, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 98, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 144.
Halid b. Velid'in Benî Hâris Elçileriyle Birlikte Medine'ye Gelişi
Halid b. Velici Necran'dan dönüp Peygamberimiz Aleyhissel amin yanına geldi. Benî Haris b. Ka'bların elçileri de onunla birlikte geldiler.
1. Kays b. Husayn Zülgussa,
2. Yezid b. Abdülmedan,
3. Yezid b. Muhaccel,
4. Abdullah b. Kurâdü'z-Ziyâdî,
5. Şeddad b. Abdullahü'l-Kanânî,
6. Amr b. Abdullahü'd-Dıbâbî. 164
7. Abdullah b. Abdülmedan, gelen elçiler arasında bulunuyordu. Halid b. Velid bunları kendi evine indirdi.
Sonra, yanına düşürüp Peygamberimiz aleyhisselama götürdü. 165
Peygamberimiz aleyhisselam, Benî Haris elçilerini gördüğü zaman:
" Kimdir bunlar? Hindli adamlara benziyorlar?" diye sordu.
" Yâ Rasûlallah! Bunlar Benî Haris b. Ka'bların ileri gelen adamlarıdır! " denildi.
Benî Haris elçileri, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelince, Peygamberimiz aleyhisselama selam verdiler166 ve:
" Senin Resûlullah olduğuna ve Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet ederiz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam da:
" Ben de Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve kendimin de Resûlullah olduğuma şehadet ederim! " buyurdu. 167
" Sizler ki İslâmiyete davet olunduğunuz zaman karşı koymak için halka önayakmı olmak istediniz?" diye sordu.
Hepsi sustular. Onlardan hiçbiri cevap vermedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, sorusunu tekrarladı.
Yine onlardan hiçbiri cevap vermedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, sorusunu üçüncü kez tekrarladı.
Yine onlardan hiçbiri cevap vermedi.
Peygamberimiz aleyhisselam sorusunu dördüncü kez tekrarlayınca, Yezid b. Abdülmedan:
" Evet yâ Rasûlallah! Bizler, İslâmiyete davet olununca, karşı koymak için halka önayak olmak istemiştik" dedi ve bunu dört kez söyledi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Eğer Halid bana çarpışmaya hacet kalmadığını, Müslüman olduğunuzu yazmasa idi, muhakkak, başlarınızı ayaklarınızın altına atardım! " buyurdu.
Yezid b. Abdülmedan:
" Vallahi, biz ne sana şükrederiz, ne de Halid'e şükrederiz! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, ona:
" Ya kime şükredersiniz?" diye sordu.
" Yâ Rasûlallah! Biz Yüce Allah'a şükrederiz ki, senin yüzünden bizi hidayete erdirdi! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Doğru söylediniz! " buyurduktan sonra:
" Siz Cahiliye çağında çarpıştığınız kimselere ne ile galip gelirdiniz?" diye sordu.
" Biz kimseye mağlup olmuş değiliz" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Evet, siz çarpıştığınız kimselere galip gelirdiniz! " buyurdu.
" Yâ Rasûlallah! Biz kiminle çarpışsak galip gelirdik! 168
Çünkü, fazla konuşmaz, tezellül ve savurganlık etmez, birbirimize karşı kıskançlık göstermez, yardımı kesmez, savaş ve güçlük zamanlarında güçlüklere katlanırdık. 169
Daima toplu bulunur, dağılmazdık. Hiç kimseye karşı da, zulüm ve haksızlığa ilk başlayan biz olmazdık! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Doğru söylediniz! " buyurdu. 170
-------------------------------------
164. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 240, Vâkıdî’den naklen İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 339, Taberî, Târih, c. 3, s. 156, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 418, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 98, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 53.
165. Vâkıdî’den naklen İbn Sa'd, c. 1, s. 339, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 245.
166. İbn İshak, c. 4, s. 240, İbn Sa'd, c. 1, s. 339-340, Taberî, c. 3, s. 156, İbn Esir, c. 4, s. 18, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 144.
167. İbn İshak, c. 4, s. 240, Taberî, c. 3, s. 156-157, İbn Esîr, c. 4, s. 418, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 98.
168. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 240-241, Taberî, Târîh, c. 3, s. 157, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 5, s. 98-99.
169. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 245.
170. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 241, Taberî, Târîh, c. 3, s. 157, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 5, s. 99, İbn Hacer, el-İsâbe. c. 3. s. 245.
Kays b. Husayn'ın Benî Hâris b. Ka'blara Vali ve Kumandan Tayin Edilişi ve Elçilerin Yurtlarına Dönüşü
Peygamberimiz aleyhisselam, elçiler arasında bulunan Kays b. Husayn'ı, Benî Haris b. Ka'blara vali ve kumandan etti.
Benî Haris b. Ka'b elçileri Şevval ayının son günlerine kadar Medine'de kaldıktan sonra yurtlarına döndüler. 171
Kendilerinin Zilkade ayının başlarında döndükleri de rivayet edilir. 172 Peygamberimiz aleyhisselam elçilerin her birine onar, Kays b. Husayn'a ise oniki buçuk ukiyye gümüş verdi. 173
-------------------------------------
171. İbn İshak, c. 4, s. 241, İbn Sa’d, c. 1, s. 340, Taberî, c. 3, s. 157, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 249, Etou'l-Fidâ, c. 5, s. 99, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 42.
172. İbn İshak, c. 4, s. 241, Taberî, c. 3, s. 157, İbn Seyyid, c. 2, s. 245, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 99, İbn Kayyım, c. 3, s. 42, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 54.
173. İbn Sa'd. c. 1. S. 340.
Peygamberimiz aleyhisselamın Benî Hâris ve Benî Nehdler Hakkındaki Yazısı
" Resûlullah aleyhisselam Kays b. Husayn Zülgussaya, babasının oğulları Benî Harislerle onların müttefikleri olan Benî Nehdler hakkında:
" Onlar, namaz kıldıkları, zekat verdikleri, müşriklerden ayrıldıkları, Müslüman olduklarına şehadet; malları içinde Müslümanların bir hakkı bulunduğunu ikrar ettikleri müddetçe, Allah'ın himayesi ve Resûlünün himayesi altındadırlar. Kendileri ne üşrle, ne de savaş için toplanmakla mükelleftirler" diye yazı yazdı, yazdırdı. 174
-------------------------------------
174. Ibn Sa'd, c. 1. S. 268.
Peygamberimiz aleyhisselamın Benî Dıbablar Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Benî Haris b. Katıların bir dalı olan Benî Dıbablar için: " Namaz kıldıkları, zekat verdikleri, Allah'a ve Resûlüne itaat ettikleri ve müşriklerden ayrı durdukları müddetçe, Sâriye ile Râfi' onlarındır. Bunlar üzerinde hiç kimse kendilerine karşı hak iddia edemeyecektir" diye yazı yazdı.
Yazıyı Muğîre kaleme aldı. 175
-------------------------------------
175. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, 11, s. 267-268.
Peygamberimiz aleyhisselamın Yezid b. Tufeylü'l-Hârisî Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Yezid b. Tufeyl için:
" Namazı kıldığı, zekatı verdiği, müşriklerle savaştığı müddetçe bütün Madda onundur. Bunun üzerinde, kendisine karşı hiç kimse hak iddia edemeyecektir" diye yazı yazdırdı Yazıyı Cüheym b. Salt kaleme aldı. 176
-------------------------------------
176. 1tan Sa'd. c. 1. S. 268.
Peygamberimiz aleyhisselamın Benî Kanân b. Sa'lebeler Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Benî Harislerin bir dalı olan Benî Kanan b. Sa'lebeler için:
" Mecsa onlarındır. Onlar, canları ve mallan hakkında emniyet ve selamettedirler" diye yazı yazdı
Yazıyı Muğîre kaleme aldı. 177
-------------------------------------
177. 1tan Sa'd. c. 1. S. 268.
Peygamberimiz aleyhisselamın Abdi Yağus b. Vâletü'l-Hârisî Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Abdi Yağus b. Vâletü'l-Hârisî için:
" Namazı kıldığı, zekatı verdiği, gazalarda elde edilen ganimetlerin beşte birini ayırıp verdiği müddetçe, Müslüman olduğu sıradaki toprağı ve eşyası, hurma bahçeleriyle kendisinindir.
Kendisi de, kendisine tâbi olanlarda, ne üşrie, ne de savaş için toplanmakla mükelleftirler" diye yazı yazdı.
Yazıyı Erkam b. Ebi'l Erkam yazdı. 178
-------------------------------------
178. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 268.
Peygamberimiz aleyhisselamın Benî Ziyadlar Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Benî Harislerin bir dalı olan Benî Ziyadlar için:
" Onlar, namazı kıldıkları. zekatı verdikleri, müşriklerle savaştıkları müddetçe emniyet ve selamettedirler.
Cemmâ ile Enzibe kendilerinindir" diye yazı yazdı. Yazıyı, Ali kaleme al di. 179
-------------------------------------
179. İbn Sa'd, c. 1, 5. 268.
Peygamberimiz aleyhisselamın Yezid b. Muhaccel Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Yezid b. Muhaccelü'l-Hârisî için:
" Nemire arazisi ile Nemire su âletleri ve orman arasındaki Rahman vadisi Hârisîlere aittir.
Yezid ve zürriyeti, kavmi olan Benî Malikler üzerinde âmirdir.
Ne onlara karşı savaş açılacak, ne de kendileri savaş için toplanacaklardır" diye yazı yazdı
Yazıyı Muğîre b. Şube yazdı. 180
-------------------------------------
180. İbn Sa'd. c. 1. s. 268.
Peygamberimiz aleyhisselamın Kanân b. Zeydler Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Hârisflerin bir dalı olan Benî Kanan b. Yezidler için: " Onlar namazı kıldıkları, zekatı verdikleri ve müşriklerden ayn durdukları, yol emniyetini sağladıkları ve Müslüman olduklarına ikrar ve şehadette bulundukları müddetçe, Mezved* ve Mezved'e ait su, hark ve dolapları kendilerinindir" diye yazı yazdı. 181
-------------------------------------
* Mezved; içinde hurma ağaçları bulunan mâmur bir yerdir (Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 5, s. 90).
181. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 268-269.
Peygamberimiz aleyhisselamın Âsım b. Hârisü'l-Hârisî Hakkındaki Yazısı
Resûlullah aleyhisselam, Asım b. Hârisü'l-Hârisî için:
Râkis'in* bir parçası olan Necme ona aittir.
Hiç kimse, bu hususta ona karşı bir hak iddia edemez" diye yazı yazdı
Yazıyı Erkam kaleme aldı. 182
-------------------------------------
* Râkis, bir vadidir (Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 3, s. 116).
182. İbn Sa’d, c. 1, 5. 269.
Abde b. Müshir'in Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Şa'bî'nin bildirdiğine göre; Cerir, Abde b. Müshir'e:
" Ben bir iş yapmak istiyorum, fakat sana danışmadıkça onu yapmayacağım. Hicaz'da bir peygamber zuhur eüniş. Kendisine gökten vahiy geliyormuş! Halkı Allah'a imana davet ediyormuş! " dedi. İkisi birlikte kalkıp Medine'ye geldiler.
Abde b. Müshir, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına yaklaşıp:
" Eğersen gerçekten peygambersen, sana neleri sormak için geldiğimi bana haber ver! " dedi. Peygamberimiz aleyhisselam: " Kılıcın, oğlun ve atın alındı. Atını bulacaksın! Oğluna gelince; onu Malik b. Mecde öldürdü. Kılıcın ise, İbn Mes'ade'nin yanındadır. Atını Allah yolunda cihad için besle, bağla!
Eğer irtidad hadiselerine yetişirsen, sakın ne Kinanelere uy, ne de misakı boz! " buyurdu183 ve: " Ey Abde! Yurdun nerededir?" diye sordu. Abde:
" Necran Kâbe'sindedir! " ** dedi. 184 Peygamberimiz aleyhisselam, Abde b. Müshir'e: " Yurdunda atlar edinmeni sana tavsiye ederim! Çünkü, çetin hadiseler hazırlanmış bulunuyor! Atların alınlarında hayır vardır! " buyurdu. 185
Abde b. Müshir, yolculuk sırasında gördüğü şeyler hakkında da sorular sordu. Peygamberimiz aleyhisselam, onların cevaplarını verdikten sonra:
" Ey İbn Müshir! Müslüman ol! Dinini dünyana satma! " buyurunca, Abde Müslüman oldu. 186 Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
183. İbn Hacer, el-lsâbe, c. 2, s. 435.
** Necran Kabilesi, Beni ^Jodülmedan b. Deyyânü'l-Hârisılerin yaptırıp tazim ettikleri bir kilise olup, kilisenin kubbesi üçyüz deri ile kaplanmıştı. Kilise, Necran nehri üzerinde bulunuyor, nehirden on bin altınlık bir gelir sağlanıyordu (Vâkût, Mu'cemu'l-buldan, c. 5, s. 268).
184. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 519, İbn Hacer, c. 2, s. 435.
185. İbn Hacer, c. 2, s. 435.
186. İbn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1. s. 340.
Adiyy b. Hâtim'in Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu (Hicrî 10. yıl, Şaban)
Adiyy b. Hâtim'in Medine'ye Geliş Tarihi, Kimliği ve Kişiliği
Adiyy b. Hâtim'in Medine'ye gelişi Hicretin 10. yılında, Şaban ayında idi. 187
Adiyy b. Hâtim'in ata soyu şöyle sıralanır: Adiyy b. Hatim, b. Abdullah, b. Sa'd, b. Haşrec, b. İmriü'l-Kays, b. Adiyy, b. Rebia, b. Cervel, b. Sual, b. Amr, b. Gavs, b. Tayyi', 188 b. Üded, b. Zeyd, b. Kehlan. 189
Cömertliği dillere destan olan Hatim, Tayyi' kabilesindendi ve Adiyy'in babası idi. 190
Adiyy b. Hatim, kavmi içinde ulu, şerefli, hatîb, hazırcevap, faziletli ve cömert bir zât idi.
Ebu Tarîf künyesini taşırdı. 191
Peygamberimiz aleyhisselam, Hicretin 9. yılında Rebiülâhir ayında Hazret-i Ali'yi Tayyi' kabilesinin putu Füls'ü yıkmaya göndermişti. 192
Adiyy b. Hâtim'in Medine'de casusu vardı.
Casus, Hazret-i Ali'nin Tayyi'lere doğru gittiğini Adiyy'e bildirince, 193 Adiyy b. Hatim Şam'a kaçmışti. 194 Adiyy b. Hâtim'in kızkardeşi Seffâne ise, Tayyi' kabilesi esirleri arasında Medine'ye getirilmiş bulunuyordu. 195
Peygamberimiz aleyhisselam, Adiyy b. Hâtim'in kızkardeşi Seffâne'yi serbest bırakmış; giyimlik, binit, yol azığı verip, kavminden emniyetli bazı kişilerin yanına katarak Şam'a yollamıştı.
Adiyy b. Hatim der ki:
" Seffâne akıllı bir kadındı.
Ona:
'Şu zâtın işi hakkında görüşün nedir?' diye sordum.
Bana:
'Vallahi, acele senin ona katılmanı uygun görürüm.
Eğer kendisi gerçekten peygamberse, ona tâbi olmakta başkalarını geçmen, senin için bir fazilet ve üstünlük olur.
Eğer o bir hükümdarsa, onun sayesinde Yemen'deki saltanatını kaybetmez, hor ve hakir bir duruma düşmezsin!
Artık karar senindir! ' dedi.
'Vallahi yerinde görüş budur! 196
Ben bu zâta gideceğim. 197
Vallahi, o bir yalancı ise (yalancılığı) bana zarar vermez. 198
Eğer doğru ise199 söylediklerini dinlerim. 200 Kendisine tâbi olurum! ' dedim. 201
Yola çıktım, Medine'ye geldim.
Resûlullah aleyhisselamın yanına vardım. Kendisi, o sırada Mescidde oturuyordu. 202
Halk, beni görünce:
'Adiyy b. Hatim! Adiyy b. Hatim! Adiyy b. Hatim! ' dediler. 203
Emansız, (güvencesiz) ve yazısız gitmiştim. 204
Resûlullahın yanına varıp selam verdim.
Bana:
'Sen kimsin?' diye sordu.
'Adiyy b. Hâtim'im! ' dedim. 205
Elimi kendisine uzattım, tuttu.
Ben, bundan önce, onun elini benim elime vermesini umar dururdum. 206
Peygamber aleyhisselamın yanında akraba, kadın ve çocuklarının bulunduğunu gördüğüm zaman anladım ki; onda ne Kisrâ'nın (Acem şahının), ne de Kayserin (Rum hükümdarının) saltanatı vardı! 207
Resûlullah, ayağa kalkıp beni evine götürdü.
Vallahi, benim maksadım ve arzum da oraya (evine) götürülmemdi.
Resûlullah, giderken, zayıf, yaşlı bir kadına rastladı. 208 Kadının yanında da, küçük bir çocuk bulunuyordu. 209
Kadın, Resûlullahın durmasını istedi, o da durdu. 210
Ona:
'Bizim senden bir dileğimiz var' dediler. 211
Resûlullah onların işini onlarla uzun uzun konuştu. 212
Kendileriyle birlikte gidip işlerini gördükten sonra, geldi. 213
İçimden, kendi kendime:
'Vallahi, bu zât hükümdar değildir! ' dedim. 214
Sonra, elimden tuttu, 215 beni evine götürüp içeri girdi. Eline iki hurma lifinden doldurulmuş bir yastık alıp bana attı ve:
'Otur onun üzerine! ' buyurdu.
Ben:
'Hayır! Onun üzerine sen otur! ' dedim.
Resûlullah bana:
'Hayır, sen oturacaksın! ' buyurdu.
Yastığın üzerine oturdum. Resûlullah aleyhisselam ise, kuru yere oturdu. İçimden, kendi kendime:
'Vallahi, bu, hükümdar işi değildir! ' dedim. 216
Bana:
'Ey Adiyy b. Hatim! Sen gel Müslüman ol da, selamete er! ' buyurdu.
Ona:
'Ben, dini olanlardanım. 217 Benim bir dinim vardır! ' dedim. 218
Bana:
'Ey Adiyy b. Hatim! Sen gel Müslüman ol da, selamete er! ' buyurdu.
Ona:
'Ben, dini olanlardanım! ' dedim.
Bana:
'Ey Adiyy b. Hatim! Sen gel, Müslüman ol da, selamete er! ' buyurdu.
Ben de ona yine:
'Ben, dini olanlardanım! ' dedim. 219
Bunun üzerine, Resûlullah:
'Ben senin dinini senden daha iyi bilirim! ' buyurdu. 220
Kendisine:
'Demek sen benim dinimi benden daha iyi bilirsin hâ?! ' dedim.
Resûlullah:
'Evet! ' buyurdu, bunu iki-üç kere tekrariadı221 ve:
'Söyle ey Adiyy b. Hatim! 222 Sen bir Rekûsî [Hıristiyanlıkla Sâbiflik karması dinin sâliklerinden] değil misin?' diye sordu.
'Evet! ' dedim. 223
Bana:
'Sen kavminin lideri ve başkanı değil misin?' diye sordu.
Kendisine:
'Evet! ' dedim. 224
Bana:
'Sen kavminin içine gidiyor, mirba' [ganimetin dörtte birini] alıyor değil misin?' diye sordu.
Kendisine:
'Evet! Gidiyor ve alıyorum! ' dedim.
Bana:
'İşte bu, senin dininde sana helâl değildir! ' buyurdu. 225
Resûlullah bunu söyleyince çok mahcup oldum! 226
Kendisine:
'Evet! Öyledir vallahi! ' dedim.
Anladım ki, o, Allah tarafından gönderilmiş bir peygamberdir!
Meçhul olan şeyleri (Allah ona bildiriyor, o da) biliyordur! 227
Resûlullah, beni utandıran sözünü tekrarlamadı. 228
Bana:
'Ey Adiyy b. Hâtim! 229
Sen ne diye kaçıyorsun?! 230 Sen 'Lâ ilahe illallah=Allah'tan başka hiçbir ilah yok! ' demekten mi kaçıyorsun?!
Allah'tan başka bir ilah mı var?! 231 Allah'tan başka ilah olduğunu mu biliyorsun?! ' diye sordu.
Kendisine:
'Hayır! ' dedim. 232
Bana:
'Sen. 'Allahuekber' demekten mi kaçıyorsun?! Yüce Allah'tan daha büyük birşey mi var?! 233 Sen Allah'tan daha büyük birşey olduğunu mu biliyorsun?! ' diye sordu.
Kendisine:
'Hayır! ' dedim. 234
Bana:
'Biliyorum: Senin bu dine (İslâmiyete) girmene engel olan, 'Ona ancak insanların zayıfları, güçsüzleri tâbi oluyor. Araplar onları okla vurup bitirirler! ' diyor (olman)dır. 235
Ey Adiyy! Herhalde, bu dine (İslâmiyete) girmene çevrendeki muhtaç kimseleri görmen engel oluyordur?
Vallahi, çok sürmez, onlarda mal ve servet öyle bollaşacaktır ki, malın zekatını alacak kimse bulunamayacaktı r! 236
Belki de, senin bu dine (İslâmiyete) girmene, onların düşmanlarının çok, kendilerinin ise sayıca az olduklarını görmen engel oluyordur! Vallahi, çok sürmez, bir kadının Kadisiye'den devesinin üzerinde yalnız başına çıkıp şu Beytullah'ı (Kabe'yi) tavaf ve ziyaret edinceye kadar237 Allah korkusundan başka238 hiçbir korku duymayacağını da işiteceksin! ' buyurdu. 239
Bana:
'Sen Hîreyi biliyor misin?' diye sordu.
Kendisine:
'Gitmedim, orayı görmedim, ama işitmiştim! ' dedim. 240
Bana:
'Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki;241 çok sürmez, 242 Allah bu işi (İslâmiyeti) tamamlayacak, 243 Kisrâ b. Hürmüz'ün hazineleri de fethedilecek, ele geçirilecektir! ' buyurdu.
'Kisrâ b. Hürmüz mü?! ' dedim.
'Kisrâ b. Hürmüz! ' buyurdu.
'Kisrâ b. Hürmüz mü?! ' dedim. 244
'Evet! Kisrâ b. Hürmüz! 245
Hîre'den deve üzerinde hamisiz, koruyucusuz olarak tek başına çıkıp gelen bir kadın da Kabe'yi tavaf edebilecektir! 246
Belki de, senin bu dine girmene devlet ve saltanatı Müslümanlardan başkasında görmen engel oluyordur.
Allah'a yemin ederim ki; çok sürmez, Bâbil ülkesinin beyaz köşklerinin de Müslümanlara açılacağını işiteceksin! ' buyurunca, Müslüman oldum. 247
'Ben hanif bir Müslümanım! ' dedim. 248
Resûlullahın yüzünde sevinç belirdiğini gördüm.
'Muhakkak ki, Allah'ın gazabına uğrayanlarYahudilerdir.
Dalâlete düşenler de Hıristiyanlardır! ' buyurdu. 249
Resûlullah, bundan sonra, Ensardan birinin yanına inmemi bana emretti.
Sabah akşam onun evine gidip gelmeye başladım. 250
Resûlullah aleyhisselam, namazı hangi vakitlerde kılacağımı tarif etti. 251 Hiçbir namaz vakti girmezdi ki, ben onu özlemiş olmayayım! " 252
-------------------------------------
187. Taberî, Târih, c. 3, s. 163.
188. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 450, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1057, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 8.
189. İbn Abdilberr, c. 3, s. 1057.
190. İbn Esîr, c. 4, s. 8.
191. İbn Abdilberr, c. 3, s. 1057, İbn Esîr, c. 4, s. 8-9.
192. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 984, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 164, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 207, İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 2, s. 227.
193. Vâkıdî, c. 3, s. 988.
194. İbn Sa'd, c. 2, s. 164, İbn Seyyid, c. 2, s. 207, İbn Kayyım, c. 2, s. 227.
195. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 225, Vâkıdî, c. 3, s. 987, Taberî, c. 3, s. 149 İbn Kayyım , c. 2, s. 228.
196. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 225-227, Taberî, Târih, c. 3, s. 149, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 285-286, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 238, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 64.
197. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378.
198. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257-378.
199. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
200. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378.
201. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 8.
202. İbn İshak, c. 4, s. 227, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 322, Taberî, c. 3, s. 149, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 64.
203. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, İbn Esîr, c. 4, s. 8.
204. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 228.
205. İbn İshak, c. 4, s. 227, İbn Sa'd, c. 1, s. 322, Taberî, c. 3, s. 149, İbn Seyyid, c. 2, s. 238.
206. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 228.
207. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378.
208. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 227, Taberî, Tanrı, c. 3, s. 149, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 288, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 64.
209. İbn Kayyım, c. 2, s. 228, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 468.
210. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 149-150, İbn Esîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 64.
211. İbn Kayyım , c. 2, s. 228.
212. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Esîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 94.
213. İbn Kayyım, c. 2, s. 228, İbn Hacer, c. 2, s. 468.
214. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Esîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 238, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 64.
215. İbn Kayyım, c. 2, s. 228.
216. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 227, Taberî, Târih, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 238, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 64-65.
217. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378.
218. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 8, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 3, s. 109, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 468.
219. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378.
220. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, İbn Esîr, c. 4, s. 8, Zehebî, c. 3, s. 109, İbn Hacer, c. 2, s. 468.
221. İbn Esîr, c. 4, s. 8.
222. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, c. 2, s. 238-239, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
223. İbn İshak, c. 4, s. 227, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
224. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 8.
225. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 227, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 379, Taberî, Târîh. c. 3, s. 150, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 239, Ebu’l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 65.
226. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 379.
227. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
228. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 65.
229. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 65.
230. Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 228.
231. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 65.
232. İbn Kayyım, c. 2, s. 228.
233. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 65.
234. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 228.
235. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 65.
236. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 227, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, 378, Taberî, Târih, c. 3, s. 150, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 286, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 9.
237. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Esîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
238. İbn Esîr, c. 2, s. 286.
239. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Esîr, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, c. 2, s. 239, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
240. Ahmed, c. 4, s. 257, 358, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 65.
241. Ahmed, c. 4, s. 257, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
242. Ahmed, c. 4, s. 378, İbn Esîr, c. 4, s. 9.
243. Ahmed, c. 4, s. 257, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
244. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 378, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 9.
245. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 65.
246. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, 378, İbn Esîr, c. 4, s. 9, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
247. İbn İshak, c. 4, s. 227, Taberî, c. 3, s. 150, İbn Seyyid, UyÜnu'l-eser, c. 2, s. 239, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65.
248. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 2, s. 228.
249. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 378-379, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65, İbn Kayyım, c. 2, s. 228.
250. İbn Kayyım, c. 2, s. 228.
251. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
252. İbn Abdilberr. İstiâb. c. 3. s. 1057. İbn Esîr. c. 4. s. 9.
Adiyy b. Hâtim'in Av Hakkındaki Sorularının Cevaplanışı
Adiyy b. Hatim der ki:
" Resûlullah aleyhisselama:
'Yâ Rasûlallah! Benim yurdum avyundudur! 253
Biz, şu köpeklerle, 254 şahinlerie255 av avlayan bir kavimiz. 256
Bunlarla avlanmak bize helâl olur mu?' diye sondum. 257
Resûlullah aleyhisselam:
'Sen ava gittiğin köpeğini258 veya şahinini259 saldığın ve Besmele de çektiğin zaman, onun senin için tuttuğu avı yel' buyurdu. 260
'Ya o, avı tutarken öldürürse?' diye sordum. 261
'Kendisi ondan yemedikçe, onu öldürmüş bile olsaye! 262 Çünkü, onu senin içintutmuştur. 263 Eğer ondan yerse, sen ondan yeme! Çünkü, o, o avı kendisi için tutunuştur! ' buyurdu. 264
'Yâ Rasûlallah! 265 Köpeğimin yanında başka bir köpek daha bulunur ve avı hangisinin tuttuğunu bilemezsem ne yapacağım?' diye sordum. 266
'Köpeğinin yanında başka bir köpek bulunur, ölmüş bulunan avı yanındaki köpeğin tutmuş olmasından korkarsan, 267 kendi köpeğinin onu senin için tuttuğunu öğreninceye kadar268 yeme!
Çünkü, sen Besmeleyi kendi köpeğine çekmiş, ondan başkasına Besmele çekmemiştin! 269
Onu hangisinin öldürdüğünü bilemezsin. 270
Besmele ile saldığın köpeğin avı senin için tutar, sen de canlı iken yetişirsen, onu hemen kes! ' buyurdu. 271
'Yâ Rasûlallah! Biz mi'raz (zıpkın)la avlanan bir kavimiz.
Bu, bize helâl olur mu?' diye sordum. 272
Resûlullah:
'Mi'raz (zıpkın)ın sivri ucuyla avladığını ye!
Yanı ile vurup öldürdüğün av, sopa ile vurulup öldürülmüş hükmünde olup, haramdır! ' buyurdu. 273
'Ey Allah'ın Peygamberi! Biz, okçu bir halkız! ' dedim.
Resûlullah aleyhisselam:
'Sizden biriniz, ava ok atacağı zaman, Yüce Allah'ın ismini ansın, Besmele çeksin! Onu vurup öldürürse yesin! Eğer onu suya düşmüş veya su içinde ölmüş bulursa yemesin! Çünkü, bilemez: Belki de onu su öldürmüştür!
Bir veya iki gün sonra, okunun izini avının üzerinde bulduğu ve onda okundan başka bir iz bulunmadığı takdirde, dilerse, onu yesin! 274
Sen de, okunu atacağın zaman, Allah'ın ismini an, Besmele çek! Vurduğun avı ölmüş bulsan da ye!
Ancak, suyun içine düşmüş bulursan yeme! Çünkü, sen onu suyun mu, yoksa okunun mu öldürdüğünü bilemezsin! 275
Sen ava ok atar, bir veya iki gün sonra onu ölmüş bulursan ve üzerinde de kendi okundan başka bir iz bulunmazsa, dilersen ye! 276 Suya batmış bulursan, yeme! ' buyurdu." 277
-------------------------------------
253. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 257.
254. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 221, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1529, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1070.
255. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
256. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 221, Müslim, c. 3, s. 1529, İbn Mâce, c. 2, s. 1070.
257. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
258. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 220-221, Müslim, c. 3, s. 1529, Tirmizî, c. 4, s. 68, İbn Mâce, c. 2. S. 1070.
259. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
260. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 221, Müslim, c. 3, s. 1529, Tirmizî, c. 4, s. 68.
261. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Müslim, c. 3, s. 1529.
262. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257, Buhârî, c. 6, s. 220, Müslim, c. 3, s. 1529, İbn Mâce, c. 2, s. 1070.
263. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
264. Buhârî, c. 6, s. 220, Müslim, c. 3, s. 1530, Tirmizî, c. 4, s. 68.
265. Tirmizî, c. 4, s. 68.
266. Buhârî, c. 6, s. 221, Müslim, c. 3, s. 1530.
267. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 256, Buhârî, c. 6, s. 218, Müslim, c. 3, s. 1530, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 17.
268. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
269. Buhârî, Sahih, c. 6, s. 218-221, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1530.
270. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 257.
271. Müslim, c. 3, s. 1531.
272. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 257.
273. Buhârî, c. 6, s. 218, Müslim, c. 3, s. 1530, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 69.
274. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 379.
275. Müslim, c. 3, s. 1531, Tirmizî, c. 4, s. 67-68.
276. Buhârî, c. 6, s. 220, Müslim, c. 3, s. 1531.
277. Müslim. Sahih. c. 3. s. 1531.
Peygamberimiz aleyhisselamın Verdiği Haberlerin Gerçekleşmesi
Adiyy b. Hatim der ki:
" Resûlullahın yanında bulunduğum sırada iki kişi geldi. Onlardan birisi yoksulluktan şikâyeti eniyor, diğeri de yolların hırsızlar tarafından tutulduğundan, kesildiğinden şikâyeti eniyor, dert yanıyordu.
Resûlullah aleyhisselam:
'Yol kesme meselesi; sana biraz sonra bir zaman gelecektir ki, o zaman, ticaret kervanı hiçbir kimsenin himayesine hacet kalmadan Mekke'ye kadar çıkıp gidecektir!
Yoksulluğa gelince; sizin biriniz sadakasıyla dolaşıp da kendisinden bu sadakayı kabul edecek bir kimseyi bulamayacak hale gelmedikçe, Kıyamet kopmayacaktır! 278
Sonra, sizden biriniz, Allah'ın huzurunda muhakkak duracak, Allah ile kendisi arasında ne bir perde, ne de Allah kelâmını kendisine çevirecek bir tercüman bulunmaksızın duracak. 279 Sonra Allah ona:
'Ben sana mal vermedim mi?' diye soracak.
O kul da:
'Evet, verdin! ' diyecek.
Sonra Allah ona:
'Ben sana peygamber göndermedim mi?' diye soracak.
O kul da:
'Evet, gönderdin! ' diyecek. 280
Sağına bakacak, Cehennem ateşinden başka birşey görmeyecek. Sonra soluna bakacak, yine Cehennem ateşinden başka birşey görmeyecek! 281
Önüne bakacak, Cehennem ateşiyle karşılaşacak! 282
Öyleyse, her biriniz, bir hurmanın yarısıyla da olsun, bunu bulamazsa güzel bir sözle olsun, kendisini Cehennem ateşinden korusun! 283
Ben, sizin hakkınızda yoksulluktan korkmuyorum! Yüce Allah size muhakkak yardım edecek, servet verecek, fetihler ihsan edecek! Hatta, Hîre ile Medine ve daha uzak yerler arasında bir kadın devesinin üzerinde seyahat edecek de, bineğinin çalınmasından korkmayacaktır! ' buyurdu. 284
Resûlullah aleyhisselamın haber verdiği şeylerden ikisi vuku buldu.
Geri kalan üçüncüsü de, muhakkak vuku bulacaktır!
Bâbil ülkesindeki beyaz köşklerin fetholunduğunu görmüşümdür!
Bir kadının Kadisiye'den devesinin üzerinde korkmadan yola çıkıp şu Beytullah'ı haccettiğini de görmüşümdür!
Allah'a yemin ederim ki: Resûlullah aleyhisselamın söylemiş olduğu üçüncüsü de muhakkak vuku bulacak, mal ve servet öyle bollaşacak ki, onun zekatını alacak kimse bulunmayacaktır! " 285
-------------------------------------
278. Buhârî, Sahih, c. 2, s. 113.
279. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 256, Buhârî, c. 2, s. 113.
280. Buhârî, c. 2. S. 114.
281. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 256, Buharî, c. 2, s. 114.
282. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 256.
283. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 256, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 114.
284. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 379, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 65, İbn Kayyım, c. 2, s. 228.
285. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 227-228, Taberî, Târih, c. 3, s. 150, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 286, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser. c. 2. s. 239. Ebu'l-Fidâ. c. 5. s. 65-67.
Adiyy b. Hâtim'in Tayyi'lere Vali Tayin Edilişi
Peygamberimiz aleyhisselam, Adiyy b. Hatim'i Tayyi'lerin üzerine vali tayin etti. 286
-------------------------------------
286. İbn İshak, c. 4, s. 247, Belâzurî, Ensâbu’l-eşrâf, c. 1, s. 530.
Peygamberimiz aleyhisselamın Ashabdan Bazılarını İslâmiyetin Yayıldığı Yerlerde Görevlendirişi
Kimler, Nerelere ve Ne Zaman Gönderildiler?
Peygamberimiz aleyhisselam, Veda Haccından önce, 287 10. yılda 288 İslâmiyetin yayıldığı bütün beldelere valiler ve zekat-sadaka tahsil memurları gönderdi. 289
1. Ensardan Amrb. Hazm'ı Necran'da,
2. Ensardan Benî Beyâzalardan Ziyad b. Lebid'i Hadramevtte,
3. Halid b. Safd b. Âs b. Ümeyye'yi San'â'da,
4. Muhacir b. Ebi Ümeyyetü'l-Mahzûmî'yi Kinde ve Sadif'te,
5. Ebu Musa el-Eş'arî Abdullah b. Kays'ı Yemen, Zebid, Rima, Aden ve sahilde,
6. Ensardan Muaz b. Cebel'i Yemen Cened'de, 290
7. Adiyy b. Hâtim'i Tayyi'lerle Benî Esedlerde,
8. Mâlik b. Nüveyre'yi Benî Hanzalelerde,
9. Zibrikan b. Bedr'i Benî Sa'dlarda,
10. Kays b. Âsım'ı Benî Sa'dlarda,
11. Alâ' b. Hadramî'yi Bahreyn'de,
12. Hazret-i Ali'yi Necran'da görevlendirdi. 291
-------------------------------------
287. Buhârî, Sahîhıc. 5, s. 107, Taberî, Târih, c. 3, s. 167, Ebu'l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 191 Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 230.
288. Taberî, c. 3, s. 167, A. Zevnf Dahlân, Sîre, c. 2, s. 141.
289. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 246, Taberî, c. 3, s. 167.
290. İbn Habib, Kitâbu'l-muhabber, s. 126, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 529, Fütûhu'l-buldan, c. 1, s. 83, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1403.
291. İbn İshak, c. 4, s. 246-247, Taberî, c. 3, s. 167.
Muaz b. Cebel'in Göreve Seçilişi
İbn Ömer'in bildirdiğine göre; Peygamberimiz aleyhisselam, sabah namazını kıldırdıktan sonra cemaate yüzünü döndürüp:
" Ey Muhacirlerle Ensar cemaati! H anginiz Yemen'e hazırlanıp gider?" diye sordu.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Ben giderim yâ Rasûlallah! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam sustu, ona cevap vermedi.
" Ey Muhacirlerle Ensar cemaati! H anginiz Yemen'e hazırlanıp gider?" diye tekrar sordu.
Hazret-i Ömer kalkıp:
" Ben giderim yâ Rasûlallah! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam sustu, ona da cevap vermedi.
" Ey Muhacirlerle Ensar cemaati! Hanginiz hazırlanıp Yemen'e gider?" diye üçüncü kez sordu.
Muaz b. Cebel kalkıp:
" Ben giderim yâ Rasûlallah! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Muaz! Bu vazife senindir!
Ey Bilal! Bana sarığımı getir! " buyurdu.
Sarık getirilince, onu Muaz b. Cebel'in başına sardı. 292
-------------------------------------
292. Diyarbekrî, Târîhu’l-hamîs, c. 2, s. 142.
Muaz b. Cebel'in Görev Mahalli ve Görevi
İslâmiyette Yemen üç valiliğe aynim işti.
Birincisi, sadaka bölgesiyle birlikte Cened valiliği olup, valiliklerin en büyüğü idi.
İkincisi, sadaka bölgesiyle birlikte San'â valiliği olup, valiliklerin ortancası idi.
Üçüncüsü, sadaka bölgesiyle birlikte Hadramevt valiliği olup, valiliklerin en küçüğü idi.
Cened'e Cened ismi, Meâfirlenden Cened b. Şehran'dan dolayı vehim işti. 293
Cened, Yemen'in yukarı tarafında Aden'e doğru idi. 294
Muaz b. Cebel, Cened'de kadılık, hâkimlik yapacak; Cened halkına İslâmiyeti, İslâm şeriatını, Kur'ân okumayı öğretecek; Yemen ülkesinde tahsil edilen zekat ve sadakalan da vazifelilerinden teslim alacaktı. 295
Peygamberimiz aleyhisselam, Muaz b. Cebel'e:
" Sana bir dava getirilip arzedildiği zaman296 nasıl ve neye göre hüküm verirsin?" diye sordu.
Muaz b. Cebel:
" Allah'ın Kitabındaki hükümlere göre hüküm veririm! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Eğer Allah'ın Kitabında dayanacağın bir hüküm olmazsa, neye göre hüküm verirsin?" diye sordu. 297
Muaz b. Cebel:
" Resûlullahın o hususlardaki hükümlerine, 298 sünnetine göre299 hüküm veririm" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Eğer Resûlullahın hükümlerinde, 300 sünnetinde de dayanacak bir hüküm bulunmazsa ne yaparsın?" diye sordu. 301
Muaz b. Cebel:
" O zaman ben de tereddüt etmeden kendi görüşüme göre içtihad* eder, hüküm veririm" dedi. 302
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam, eliyle Muaz b. Cebel'in göğsünü sığayarak: 303
" Hamd olsun O Allah'a ki, Resûlullahın elçisini304 Resûlullahın hoşnut olacağı şeye305 muvaffak kıldı" buyurdu. 306
-------------------------------------
293. Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 169.
294. İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 8, s. 49, Kastalânî, c. 1, s. 230 Diyarbekrî, c. 2, s. 142.
295. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 529, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1403.
296. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 584, c. 2, s. 437, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 230, Ebu Dâvud, Sünen, c. 3, s. 303, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 616, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1404, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1 , s. 321.
297. İbn Sa'd, c. 3, s. 584, c. 2, s. 347, Ahmed, c. 5, s. 230, Ebu Dâvud, c. 3, s. 303, Tirmizî, c. 3, s. 616, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1404, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 199, Zehebî, c. 1, s. 321.
298. İbn Sa'd, c. 3, s. 584, c. 2, s. 347, Zehebî, c. 1, s. 321.
299. Ahmed, c. 5, s. 230, Ebu Dâvud, c. 3, s. 303, Tirmizî, c. 3, s. 616, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1404, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 199.
300. İbn Sa'd, c. 3, s. 584, c. 2, s. 347, Zehebî, c. 1, s. 321.
301. Ahmed, c. 5, s. 330, Ebu Dâvud, c. 3, s. 303, Tirmizî, c. 3, s. 616, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1404, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 190.
* İctihâd; dilde, birşeyi elde etmek için olanca gücü ile çalışıp çabalamak (İbn Esîr, Nihâye, c. 1, s. 319), din teriminde de fakih olan zâtın dinf bir hükme varabilmesi için bütün gücüyle çalışıp çabalaması demektir.
Müctehid, Kur'ân-ı Kerfm'e ait ilimlere ve Kur'ân-ı Kerfm'in mânâ türlerine, sünnete ait ilimlere, sünnetin rivayet tariklerine, metinlerine ve mânâ türlerine s: on derecede vakıf ve aynı zamanda halkın örf ve âdetlerini bilip onlara göre yapacağı kıyas ve icti-hadda isabet edebilecek güçte olan ilim adamı demektir (Seyyid Şerif, Ta'rifât, s. 137).
Bir hadis-i şerife göre; hâkim ictihadda bulunur, içtihadında isabet ederse onun için iki ecir vardır. Fakat hüküm verirken icti-hadda bulunur, yanılırsa ona bir ecir vardır (Buhârî, Sahîh, c. 8, s. 157, Müslim, c. 3, s. 1342, Ebu Dâvud, c. 3, s. 299, Tirmizî, c. 3, s. 615, İbn Mâce 2, s. 1342, Nesâî, c. 8, s. 224).
302. İbn Sa’d, c. 3, s. 584, 0. 2, s. 347-348, Ahmed, c. 5, s. 230, Ebu Dâvud, c. 3, s: . 303, Tirmizî, c. 3, s: . 616, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1404, Zehebî, c. 1, s. 321, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 199.
303. İbn Sa'd, c. 3, s. 584, c. 2, s. 348, Ahmed, c. 5, s. 230, Ebu Dâvud, c. 3, s. 303, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 199.
304. İbn Sa'd, c. 3, s. 584, c. 2, s. 348, Ahmed, c. 5, s. 230, Ebu Dâvud, c. 3, s. 303, Tirmizî, c. 3, s. 616, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1404, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 199.
305. İbn Sa'd, c. 3, s. 584, c. 2, s. 348, Ahmed, c. 5, s. 230, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1404 Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 199, Zehebî, c. 1 , s. 321.
306. İbn Sa'd, c. 3, s. 584, c. 2, s. 348, Ahmed, c. 5, s. 230, Ebu Dâvud, c. 3, s. 303, Tirmizî, c. 3, s. 616, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1404, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 199, Zehebî, c. 1, s. 321.
Peygamberimiz aleyhisselamın Muaz b. Cebel'i Uğurlaması
Peygamberimiz aleyhisselam, yanında Muhacirlerden ve Ensardan bazı kişilerle Kureyşve Kureyş dışındaki gençlerden bazıları bulunduğu halde Muaz b. Cebel'i uğurlamaya çıktı. 307
Muaz b. Cebel hayvan üzerinde gidiyor, Peygamberimiz aleyhisselam ise yanışına yaya yürüyor308 ve kendisine bazı tavsiyelerde bulunuyordu. 309
Muaz b. Cebel:
" Yâ Rasûlallah! Ben binitliyim, sen ise yaya yürüyorsun! Ben de inip seninle ve senin ashabınla birlikte yürüsem olmaz mı?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Muaz! " dedi, " Allah yolunda attığım şu adımlarım için sevap umuyorum! " 310
-------------------------------------
307. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 142.
308. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 235, Zehebî, Siyer, c. 1, s. 321 Ebu'l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 192-193.
309. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 237, Ahmed, c. 5, s. 235, Ebu'l-Fidâ, c. 4, s. 192-193, Zehebî, c. 1, s. 321.
310. Diyarbekrî, c. 2, s. 142.
Peygamberimiz aleyhisselamın Muaz b. Cebel'e Emir ve Tavsiyeleri
Peygamberimiz aleyhisselam, Muaz b. Cebel'e:
" Sen, Ehl-i Kitab olan bir kavme gidiyorsun.
İmdi, onları Allah'tan başka ilah olmadığına, benim de Resûlullah olduğuma şehadet getirmeye davet et!
Eğer bu hususta sana itaat ederlerse, kendilerine bildir ki, Allah onlara her gün ve gecede beş vakit namazı farz kılmıştır.
Eğer sana bu hususta da itaat ederlerse, onlara bildir ki, Allah kendilerine zenginlerinden alınıp fakirlerine verilecek birzekatı farz kılmıştır. Eğer sana bu hususta da itaat ederlerse, sakın mallarının en kıymetlilerini alma! Mazlumun duasından sakın! Çünkü, bu dua ile Yüce Allah arasında perde yoktur! " buyurdu. 311
Muaz b. Cebel'in bildirdiğine göre, Peygamberimiz aleyhisselam ona:
Her otuz sığırda, bir yaşında erkek veya dişi bir dana,
Her kırkta iki yaşında bir dana...
Her buluğ çağındaki gayrimüslimden de bir dinar veya onun dengi Yemen kumaşı , 312
Semanın suladığı herşeyden uşr (onda bir),
Kovaların suladığı şeylerden de yanm uşr (yirmide bir) alınmasını emretti. 313
-------------------------------------
311. Ahmed, c. 1, s. 233, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emval, s. 551-552, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 3, s. 114, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 109, Müslim, Sahih, c. 1, s. 50, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 104-105, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 21, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 568 Dârimî, Sünen, c. 1, s. 318, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 55.
312. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 230-233, Ab dumezzak, Musannef, c. 4, s. 21-22, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 3, s. 127, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 101, Tirmizî, Sünen^ c. 5, s. 20.
313. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 233, Yahya b. Adem, Kitâbu'l-harac, s. 112-113.
Alınacak Zekat ve Sadakaların Cins ve Miktarlarının Yazılı Olduğu
Musa b. Talha b. Ubeydullah, Peygamberimiz aleyhisselamın Muaz b. Cebel'i Yemen'e göndereceği sırada yazdığı yazıda buğday, arpa, hurma, üzüm ve darıdan sadaka alınmasının yazılı olduğunu okuduğunu söyler. 314
Peygamberimiz aleyhisselamın hayvan zekat miktarları hakkında Muaz b. Cebel için yazdırmış olduğu yazı Emevî halifesi Ömer b. Abdülaziz'in eline geçmişti. Gerektikçe, getirilip okunmakta idi. 315
-------------------------------------
314. Yahya b. Adem, s. 116, Ahmed, c. 5, s. 228, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1 , s. 871.
315. İbn Ebi Şeybe, c. 1, s. 128.
Peygamberimiz aleyhisselamın Muaz b. Cebel'e Son Öğüt ve Tavsiyeleri
Muaz b. Cebel:
" Yâ Rasûlallah! Bana tavsiyelerde bulun! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ne halde veya nerede olursan ol, Allah'tan kork! " buyurdu.
Muaz b. Cebel:
" Bana tavsiyeni arttır! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Günahın arkasından hemen haseneyi (sevabı) yetiştir ki, onu yok etsin! " buyurdu.
Muaz b. Cebel:
" Bana tavsiyeni biraz daha arttır! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" İnsanlara güzel ahlâkla muamele et! 316
Ey Muaz! Sen ki, Kitab Ehli bir kavmin üzerine gidiyorsun!
Onlar senden Cennetin anahtarının ne olduğunu soracaklardır.
Onlara:
'Cennetin anahtarı, Lâ ilahe illallahu vahdehu lâ şerike leh'dir, de' buyurdu. 317
Muaz b. Cebel:
" Bana Kitabda bulunmayan ve senden de işitmediğim birşey sorulur ve halli için bana getirilirse ne buyurursun?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah için tevazu göster, Allah seni yükseltir. Sakın iyice bilmedikçe hüküm verme! Sana müşkil, karmaşık gelen işi ehline sor, danış, utanma! En sonra içtihad et! Muhakkak ki, Allah, doğruluğuna göre seni muvaffak kılar.
İşler sana karmakarışık gelirse, gerçek sence belli oluncaya kadar bekle, yahut bana yaz!
Bu hususta keyfine göre hareket etmekten sakın!
Yumuşak davranmanı sana tavsiye ederim! " buyurdu. 318
-------------------------------------
316. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 236, Ebu'l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 194-195.
317. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 237, Diyarbekrî, Târîhu'l-Hamîs, c. 2, s. 143.
318. Diyarbekrî, c. 2, s. 143.
Peygamberimiz aleyhisselamın Muaz b. Cebel'e Kendisiyle Bir Daha Görüşemeyeceğini ve Bazı Hadiseleri Haber verişi
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Muaz! Hiç şüphesiz, sen bu yılımdan sonra benimle buluşamayacak, belki de şu Mescidime ve kabrime uğrayacaksın! " buyurdu.
Muaz b. Cebel, Peygamberimiz aleyhisselamdan ayn düşeceğine son derece üzülerek ağlamaya başladı.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Muaz! Ağlama! Feryad ile ağlamak şeytandandır. 319
Ben seni yürekleri yufka olan bir kavme gönderiyorum.
Onlar, hak üzerinde iki kere savaşacaklar.
Onlardan sana itaat edenler, sana asi olanlarla çarpışacaklar; hatta kadın kocasına, oğlu babasına, kardeş kardeşine öfkelenecek, sonra da İslâmiyete tekrar döneceklerdir! " buyurdu. 320
-------------------------------------
319. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 235, Ebu'l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 193, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 1, s. 321.
320. Ahmed. c. 5. s. 235. Ebu'l-Fidâ. c. 4. s. 193.
Ebu Musa el-Eş'arî'nin Görevi ve Görev Mahalli
Ebu Musa el-Eş'arî'nin görevi de, Muaz b. Cebel gibi, halka dinî işlerini öğnetmek, 321 kadılık yapmak ve zekat toplamaktı. 322
Ebu Musa el-Eş'arî:
" Yâ Rasûlallah! Bizim Yemen toprağımızda arpadan yapılan mizrve baldan yapılan bit' denilen içkiler var. Bunlar hakkında ne buyurulur?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Her sekir, sarhoşluk veren şey haramdır! " buyurdu. 323
-------------------------------------
321. Hâkim, Müstedrek, c. 1 , s. 401.
322. Kettânî, et-Terâtita, c. 1, s. 259.
323. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 410, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 108.
Peygamberimiz aleyhisselamın Ebu Musa ile Muaz'a Tavsiyesi
Peygamberimiz aleyhisselam, Ebu Musa ile Muaz b. Cebel'e:
" Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız. Müjdeleyiniz, ürkütmeyiniz! Birbirinizle uyuşunuz! Anlaşmazlığa düşmeyiniz! " buyurdu. 324
Peygamberimiz aleyhisselam, yüzünü Medine'ye çevirip gelirken:
" Kendileri nerede ve ne halde olurlarsa olsunlar, halkın bana en yakın olanları, m utta kî (Allah'tan korkar) olanlarıdır" buyurdu. 325
-------------------------------------
324. Ahmed, c. 4, s. 417-418, Buharî, c. 5, s. 108.
325. Ahmed. c. 5. s. 235.
Amr b. Hazm'ın Necran'da Görevlendirilmesi
Benî Haris b. Katıların elçileri Hicretin 10. yılında Şevval'in son günlerinde veya Zilkade ayının başlarında yurtlarına dönüp gittikten sonra, Peygamberimiz aleyhisselam, onlara İslâm dinini iyice anlatmak, sünneti ve İslâm'ın alâmetlerini öğretmek, zekat ve sadakalarını da teslim almak üzere Amr b. Hazm'ı gönderdi.
Kendisine bir de yazı yazıp, ona söyleyeceğini o yazının içinde söyledi, emredeceğini em retti. 326 Yani, İslâm şeriatını, feraizini, ceza hükümlerini Yemenlilere öğretmesini emretti. 327
Benî Haris b. Ka'blar Yemen'in Necran bölgesinde oturdukları için, 328 Amrb. Hazm da Necran'a gönderilmişti. 329
-------------------------------------
326. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 241, Taberî, Târih, c. 3, s. 157, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 413.
327. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 267.
328. İbn İshak, c. 4, s. 239.
329. Ebu Yusuf. Kitâbu'l-haraç. s. 72.
Amr b. Hazm'a Verilen Emirnâme
İbn Hişam'ın " İbn İshak dedi ki" 330 diyerek, İmam Ebu Yusuf'un da " Muhammed b. İshak bana rivayet etti ki, Peygamber aleyhisselam, Necran'a gönderdiği sırada Amrb. Hazm için şöyle yazdı" diyerek naklettiği yazıda şöyle buyurulmaktadır:
" Bismi İlâhirrahm ânirrahîm
Bu, Allah'ın Resûlü tarafından331 bir beyandır. 332 Bir eman ve garantidir. 333 'Ey iman edenler! Akidleri yerine getiriniz! ' [Mâide: 1]
Bu, 334 Allah'ın Resûlü335 Peygamber Muhammed tarafından, Yemen'e gönderdiği sırada, Amr b. Hazm'a yazılan bir ahiddir.
O, bütün işlerinde Allahtan sakınmasını ona (Amr b. Hazm'a) emretti. 336 'Çünkü, Allah, hiç şüphesiz sakınanların ve daima iyilik edenlerin yanındadır' [Nahl: 128]. 337
Onun yapacağı birtakım işler arasında ganimetlerden Allah'ın tayin ettiği beşte biri ve meyvelerden zekat olarak mü'minler üzerine farz kılınanları alması;338 Allah'ın Resûlüne emrettiği gibi hakkı tutması, gözetmesi, halkı hayırla müjdelemesi ve onlara hayn emretmesi için emir verdi.
O, aynı zamanda, halka Kur’ân'ı öğretecek ve Kur'ân'da olanları onlara iyice anlatacaktır.
Tâhir (abdestli) olmadıkça Kur" ân'a el sürmekten insanları men edecektir!
İnsanlara lehlerinde ve aleyhlerinde olanları bildirecektir.
Doğru, dürüst olan insanlara yumuşak, zâlim ve haksız olanlara karşı da sert davranacaktır.
Çünkü, Allah zulümden, haksızlıktan hoşlanmaz ve ondan men eder.
Haberiniz olsun ki, Allah, 'Allah'ın laneti zâlimlerin üzerindedir! ' [Hûd: 13] buyuruyor.
İnsanları Cennetle ve Cennet amelleriyle müjdeleyecek, Cehennemle ve Cehennem amelleriyle de uyaracak, korkutacaktır!
Dini iyice anlamalarına kadar halka yakınlık gösterecek, hac amellerini, haccın sünnet ve farzlarını, Allah'ın bu hususta emrettiği şeyleri, hacc-ı ekberi ve hacc-ı asgarı-ki, bu umredir-öğretecek, tek ve küçük örtü içinde namaz kılmaktan men edecektir.
İki ucu omuzlar üzerine atılabilecek genişlikte olan örtü içinde kılmak bundan müstesnadır.
Halkı secdede avret mahalli yukarı doğru açılacaktek örtüye sarılıp bürünmekten ve başının saçını toplayıp ensesinde bağlamaktan men edecektir!
İnsanlar arasında vuku bulacak harblerde, kabile ve aşiretlere yapılacak dua yasaklanacak; onlar, Bir olan, hiçbir eşi ve ortağı olmayan Yüce Allah'a dua edecek; Allah'a dua etmeyen kabilelere ve aşiretlere dua eden kişiler, Bir olan, hiçbir eşi ve ortağı olmayan Allah'a dua edinceye kadar, kılıçla budanacaktır.
Abdest alırken; yüzlerini, dirseklerine kadar ellerini, bileklerine (topuklarına) kadar ayaklarını güzelce yıkamayı ve Allah'ın kendilerine emrettiği gibi başlarına meshetmeyi, namazı vaktinde kılmayı, rükû, sücud ve huşûu tam yapmayı, gecenin sonu olunca sabah namazını, gün ortalanıp güneş doğudan batıya doğru eğilmeye başladığı zaman öğle namazını, öğle vakti çıkıp güneş arkasını arza çevirdiği zaman ikindi namazını, gece gelince yıldızların gökte görünme zamanına kadar geciktirilin eksizin akşam namazını, gecenin ilk kısmında da yatsı namazını kılmayı halka emredecektir.
Cuma için nida edildiği, ezan okunduğu zaman Cuma namazına koşmayı ve mescide gitmeden önce Cuma için gusletmeyi, 339
Ganimetlerden Allah'ın emrettiği beşte biri,
Ürünlerden, mü'minler üzerine zekat olarak farz kılınanları, 340
Kaynakların suladığı ve göğün suladığı arazi ürünlerinden uşr ve kova ile sulanan arazi ürünlerinden yarım uşr almayı emretti.
Her on devede iki koyun,
Her yirmi devede dört koyun,
Her dört sığırda bir sığır,
Her üç sığırda bir yaşını tamamlamış bir dana veya üç yaşına girmiş erkek veya dişi bir sığır,
Mer'âda yayılan koyunlardan her kırk koyunda bir koyun vermek gerekir.
Bu, Allah tarafından mü'minlere farz kılınan zekattır.
Kim hayrını arttırırsa, o hayn kendisi için arttırmış olur.
Yahudilerden veya Nasrânîlerden (Hıristiyanlardan) cân-ı gönülden Müslüman olup İslâm dininin gereklerini yerine getiren kimse, mü'minlerdendir.
Mü'minlerin sahip oldukları haklara o da aynen sahip, onların mükellef bulundukları vazifelerle o da mükellef olur.
Hıristiyanlığında veya Yahudiliğinde kalmak isteyen kimse de, bundan men edilmeyecektir.
Erginlik çağına giren her gayrimüslim erkek veya kadın, hür veya köle, tam bir dinar veya onun karşılığı ile elbise ödemekle mükelleftir.
Kim bunu öderse, onun için, Allah'ın ve Resûlullahın himayesi vardır. Kim de bunu ödemekten kaçınırsa, o, Allah'ın ve Resûlünün ve bütün Müslümanların düşmanı olur.
Allah'ın salâtve selamları, rahmet ve bereketleri Muhammed'in üzerine olsun." 341
Peygamberimiz aleyhisselam, Amr b. Hazm'ı Necran'a gönderirken onun için yazı yazdırdığı gibi, Necranlılar için de bir yazı yazdırmış, 342 onu da Amr b. H azm'la göndermişti. 343
Yazının içinde farzlar, sünnetler ve diyet hükümleri vardı. 344
Bu, içinde birçok hükümlerin yer aldığı büyük bir yazı idi. 345
İmam Ebu Yusuf'un:
" Peygamber aleyhisselamın onlara (Necranlılara) yazdığı yazının, onların ellerindeki nüshasıdır" diyerek kaydettiği yazıda şöyle denilmektedir:
" B ismi İlâhi rra hm ânirrahîm
Bu, Allah'ın Resûlü Muhammed Peygamber'in Necran halkına yazdığı yazıdır:
Her çeşit meyve, mahsul, altın, gümüş ve köle hakkında Allah'ın hükmü uygulanacaktır.
Bu hususta üzerlerine düşen vazifeleri onlara anlat!
Bu sefer, bunlardan alınacak vergiler kendilerine bırakılmıştır.
Onlar, her yıl, bin tanesi Recep ayında, bin tanesi de Safer ayında olmak üzere iki bin Evâkı' elbisesi ve her elbise ile birlikte birukiyye de gümüş ödemekle mükelleftirler.
Bu elbiselerin tutan hesaplanıp haraç vergisinden eksik veya fazla olduğu takdirde fazlası düşülecek, eksiği tahsil edilecektir.
Onlardan alınacak zırhlar, atlar, binek hayvanları ve diğer eşyalar da hesapla alınacaktır.
Elçilerimin yirmi günlükveya daha az müddet zarfındaki ikamet ve sefer masrafları, Necranlılara aittir.
Elçilerim, bir aydan fazla tutulamaz, bekletilemezler.
Yemen'de bir harb çıktığı zaman, onlar emanet olarak otuz zırh, otuz at ve otuz deve vermekle mükelleftirler.
Elçilerimin emanet olarak aldıkları zırhlarveya atlar veya binek hayvanları ya da sair eşyalar, kendilerine teslim ve bunlardan zayi olanları tazmin edilinceye kadar, elçilerimin kefaleti altında bulunacaktır.
Necran ve çevresi onların mallan, canları, dinleri, hazır bulunmayanlan, hazır bulunanları, aşiretleri, kiliseleri, az veya çok ellerinde bulunan herşeyleri.. Allah ve Resûlünün himayesindedir.
Ne din adamının din adamlığı, ne papazın papazlığı, ne kâhinin kâhinliği değiştirilecektir.
Onların üzerinde ne bir ribâ (faiz) alacağı, ne de Cahiliye devrinden kalma kan dâvası vardır.
Onlar ne bir zarara, ne bir güçlüğe uğratılacaklar, ne de yurtlarına ordu ayak basacaktır.
Onlardan her kim bir hak talebinde bulunursa, ne zâlim, ne de mazlum olmalarına meydan verilmeksizin, aralarında adaletle hükm olunacaktır.
Şeref sahibi kişilerden her kim ribâ (faiz) alır, yerse, himaye taahhüdüm ondan uzaktır.
Onlardan biri, başka birinin yaptığı haksızlıktan dolayı sorumlu tutulmayacaktır.
Onlar, haksızlık edip akidelerini bozmadıkları, öğüt dinledikleri ve hallerini düzelttikleri müddetçe, Allah'ın takdiri gelinceye kadar, bu yazıda yazılı olduğu üzere temelli olarak Allah'ın himayesinde ve Resûlullah Muhammed Peygamber'in himayesindedirier.
Ebu Süfyan b. Harb, Gaylan b. Amr, Benî Nasr'dan Malik b. Avf, Akra' b. Hâbisü'l-Hanzelî, Muğîre b. Şube şahittirler.
Bu yazıyı Abdullah b. Ebu Bekir onlar için yazdı." 346
-------------------------------------
330. İbn İshak, c. 4, s. 39, 241.
331. İbn İshak, c. 4, s: . 241, Ebu Yusuf, s. 72, Yahya b. Âdem, s. 116, Taberî, c. 3, s. 157, Beyhakî, c. 5, s. 413, Zehebî, Megâzî, s. 576.
332. İbn İshak, c. 4, s. 241, Yahya b. Âdem , s. 116, Taberî, c. 3, s. 157, Beyhakî, c. 5, s. 413, Zehebî, s. 576.
333. Ebu Yusuf, s. 72.
334. İbn İshak, c. 4, s. 241, Ebu Yusuf s. 72, Yahya b. Âdem, s. 116, Taberî, c. 3, s. 157 Beyhakî, c. 5, s. 413, Zehebî, s. 576.
335. İbn İshak, c. 4, s. 241, Yahya b. Adem , s. 116, Taberî, c. 3, s. 157.
336. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 241, Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 72, Yahya b. Âdem, Kitâbu'l-haraç, s. 116, Taberî, Târih, c. 3, s. 157, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 413, Zehebî, Megâzî, s. 576-577, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 54.
337. İbn İshak, c. 4, s. 241, Taberî, c. 3, s. 157, Beyhakî, c. 5, s. 413, Zehebî, s. 576, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 54.
338. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 72, Yahya b. Âdem, Kitâbu'l-harac, s. 116.
339. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 241 -242, Taberî, Târîh, c. 3, s. 157-158, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 413 414, Zehebî, Megâzî, s. 576-577, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 54-55, Kettânî, et-Terâtib, c. 1, s. 248-249.
340. İbn İshak, c. 4, s. 242, Ebu Yusuf, s. 72, Yahya b. Adem, s. 116, Taberî, c. 3, s. 158, Beyhakî, c. 5, s. 414, Zehebî, s. 577, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 54, Kettânî, c. 1, s. 249.
341. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 242-243, Taberî, Târih, c. 3, s. 158-159, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 414 415, Zehebî, Megâzî, s. 414-415, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 54-55, Kettânî, et-Terâtib, c. 1, s. 249.
342. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 72.
343. Dârimî, Sünen, c. 1, s. 320.
344. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 71, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1173, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 214.
345. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 45.
346. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 72-73.
Zekat Hakkındaki Yazılar ve Uygulamaları
Ömer b. Abdülaziz, halife olduğu zaman, Medine'ye adam gönderip Peygamberimiz aleyhisselamin zekat hakkındaki yazısı ile Hazret-i Ömer'in bu husustaki yazısını arattırdı.
Peygamberimiz aleyhisselamın Amr b. Hazm'a zekat hakkında yazdığı yazı, Amr b. Hazm ailesi nezdinde bulundu.
Peygamberimiz aleyhisselamın bu husustaki yazısı gibi bir yazı da, Hazret-i Ömer ailesi nezdinde bulunup Muhammed b. Abdurrahman her iki yazının suretini çıkarması için arandı.
O da, bu yazıdaki deve, sığır, davar, altın, gümüş, hurma veya meyve, hububat, ve üzüm zekat miktarlarını Amr b. Hazm için istinsah etti. 347 Esasen Peygamberimiz aleyhisselamın zekat miktarları hakkında yazdırıp348 kılıcına bağladığı ve tavsiye ettiği, 349 ömrü sona erdiği için bütün zekat memurlarına tamim edemediği yazısı da elde bulunuyordu.
Hazret-i Ebu Bekir'le Hazret-i Ömer, Vefâtlarına kadar bu yazıya göre amel ve hareket etfiler. 350
Hazret-i Ebu Bekir'in, Enes b. Malik'i zekat tahsil memuru olarak Bahreyn'e gönderirken onun için yazdırıp351 üzerini Peygamberimiz aleyhisselamın mühür yüzüğü ile mühürlemiş olduğu yazı da, 352 Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i Ebu Bekir'in yanında bulunan yazısına göre yazılmıştı. 353
Peygamberimiz aleyhisselamın Vefâtından sonra Necranlılar Hazret-i Ebu Bekir'e gelmişler, o da, içinde Peygamberimiz aleyhisselamın onlar hakkındaki yazısını anan ve özetleyen bir yazı yazıp ellerine verdiği gibi, Hazret-i Ömer ve Hazret-i Osman ve Hazret-i Ali de yazdıkları yazıda Peygamberimiz aleyhisselamın Necranlılar hakkındaki yazısını anmışiardır. 354
-------------------------------------
347. Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 497 499, Hâkim, Müstedrek, c. 1 , s. 394-395.
348. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-haraç, s. 76, Abdurrezzak, Musannef, c. 4, s. 25, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 3, s. 131 , Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 17, Hâkim, c. 1, s. 392.
349. Ebu Yusuf, s. 76, İbn Ebi Şeybe, c. 3, s. 131, Tirmizî, c. 3, s. 17, Hâkim, c. 1 , s. 390.
350. Ebu Yusuf, s. 76, Abdurrezzak, c. 3, s. 25, İbn Ebi Şeybe, c. 3, s. 131, Tirmizî, c. 3, s. 17, Hâkim , c. 1, s. 392.
351. Buhârî, Sahih, c. 2, s. 123-124, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 96.
352. Ebu Dâvud, c. 2, s. 96.
353. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 45.
354. Ebu Yusuf, s. 73-74.
Peygamberimiz aleyhisselamın Zekat Hakkındaki Yazısı
Zekat Kur'ân-ı Kerîm'in müteaddit sûrelerinde namazla birlikte anılıp verilmesi emrolunmakla birlik-te, 355 bunun nelerden, ne kadar ve nasıl alınacağı Kur'ân-ı Kerîm'de açıklanmamış, açıklama vazifesi Peygamberimiz aleyhisselama bırakılmıştı.
Peygamberimiz aleyhisselamın, Yüce Allah'tan telakki eylediği emir üzerine, 356 zekatın nelerden, kaçta kaç verileceği, ne kadar malı olana farz olduğu hakkında yazdırdığı ve kılıcına bağlayıp Vefâtına kadar uyguladığı ve Vefâtından sonra Hazret-i Ebu Bekir'in, Hazret-i Ebu Bekir'den sonra da Hazret-i Ömer'in ona göre amel ettiği zekat yazı sı 357 hakkında İmam Zührî (Vefâtı: 124 Hicrî) şu tamamlayıcı bilgiyi vermektedir
" Bu, Resûlullah aleyhisselamın zekat hakkında yazdırmış olduğu yazının bir nüshasıdır ki, (aslı) Ömer b. Hattab ailesi nezdinde bulunmaktadır.
Onu bana Salim b. Abdullah b. Ömer okuttu da, hepsini olduğu gibi ezberledim.
O, Ömer b. Abdülaziz'in de, Abdullah b. Abdullah b. Ömer'le Salim b. Abdullah b. Ömer'e istinsah ettirdiği nüshadır." 358
Ömer b. Abdülaziz, Medine valisi olduğu zaman, buna göre amel etmelerini zekat memurlarına emretmiş; halife Velid b. Abdulmelik'e de bu hususta biryazı yazmış, o da zekat memurlarına bu nüshada yazılanlara göre amel etmelerini emretmiştir.
Daha sonra gelen halifeler de, buna göre ameli emretmekten geri durmamışlardır.
En sonunda, Hişam b. Hâni', bütün zekat memurlarına bu zekat yazısından birer nüsha göndererek, ona göre amel etmelerini ve bunun dışına çıkmamalarını emretmiştir. 359
-------------------------------------
355. Bakara: 13, 83, 110, Nisa: 73, 103, Yûnus: 87, Hacc: 9, Tür 56, Münemmil: 20.
356. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 11, Buharî, Sahîh, c. 2, s. 124, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 96, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 575, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 18-19, Dârekutnî, Sünen, c. 2, s. 115, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 390, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 4, s. 86 Begavî, Mesâbihu’s-sünne, c. 1, s. 86.
357. Ebu Uısuf, Kitâbu'l-harac, s. 76, Abdurrezzak, Musannef, c. 2, s. 25, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 3, s. 131 -133, Ahmed, c. 2, s. 11-14, Ebu Dâvud, c. 2, s. 98, Tirmizî, c. 3, s. 17, Dârimî, c. 1, s. 21, Hâkim, c. 1, s. 392, Beyhakî, c. 4, s. 88.
358. Ebu Dâvud, c. 2, s. 98-99, Dârekutnî, c. 2, s. 116, Hâkim, c. 1, s. 393, Beyhakî, c. 4, s. 90.
359. Dârekutnî, c. 2, s. 116, Hâkim, c. 1, s. 393, Beyhakî, c. 4, s. 90-91.
Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i Ebu Bekir Tarafından Enes b. Malik'e Verilen Zekat Yazısının Sûreti
Hazret-i Ebu Bekir'in Enes b. Malik'i zekat tahsil memuru olaak Bahreyn'e göndereceği sırada Peygamberimiz aleyhisselamın zekat hakkındaki yazısından Enes b. Malik için yazdırdığı360 ve üzerini Peygamberimiz aleyhisselamın mühür yüzüyle mühürlediği361 yazıda şöyle buyurulmaktadır:
" Bismillâhirrahmânirrahîm
Bu, Allah'ın Resûlüne emir buyurmuş olduğu ve Resûlullah aleyhisselamın da, Müslümanlara farz kıldığı zekat farizası yazısıdır.
Herhangi bir Müslümandan, bu yazıda bildirilen miktarı veçhile zekat istenilirse, o Müslüman bu zekat] versin.
Bundan fazlası istenilirse, fazlasını vermesin.
Deve Zekatı
Deveden her 24'ünde ve bundan aşağısında koyun olarak zekat: Her 5 devede 1 koyundur.
Develer 25'i bulunca, 35'e kadar, bir yaşını tamamlamış dişi 1 adet deve yavrusu. Böylesi bulunmazsa, bir yaşını tamamlamış erkek 1 deve yavrusu verilecektir. Develerin sayısı 36'yı bulunca, 45'e kadar, iki yaşını tamamlamış dişi 1 adet deve yavrusu, 46'yı buldukları zaman, 60'a kadar, üç yaşını tamamlamış puğur basacak bir adet erkek deve düvesi,
61 olunca, 75'e kadar, dört yaşını bitirmiş 1 adet dişi deve,
76'yı bulunca, 90'a kadar, 2 adet, iki yaşını bitirmiş deve düvesi,
91'e erişince, 120'ye kadar, üç yaşını bitirmiş, puğur basacak 2 adet dişi deve düvesi verilecektir.
Develerin sayısı 120'yi geçince, her 40 devede iki yaşını bitirmiş 1 adet dişi deve düvesi,
Her ellide üç yaşını bitirmiş 1 adet dişi deve düvesi verilecektir.
Sadece dört devesi olana, o dört deve için zekat yoktur.
Meğer ki, deve sahibi kendiliğinden vermek istesin.
Deve sayısı 5'i bulunca, zekat olarak bir koyun verilir.
Yılın Birçok Günlerinde Yay fakta Güdüfen Koyun Zekatı
40 koyundan 120 koyuna kadar, 1 adet koyundur.
120'den fazla olursa, 200'e kadar, 2 koyundur.
200'den fazla olursa, 300'e kadar, 3 koyundur.
300'den fazla olursa, her 100 koyunda 1 koyundur.
Bir kimsenin yayılır koyunları 40tan 1 noksan olursa, o koyunlara zekat yoktur.
Meğer ki, sahibi kendiliğinden vermek istesin.
Zekat endişesiyle ayrı hayvanlar bir yere toplanmaz, toplu olanları da ayrılmaz.
Mallan ortak olanlar, kendi aralarında farkı eşit olarak birbirlerinden alırlar.
Dişleri düşmüş, yaşlı hayvan ile gözü sakat olandan ve tekeden zekat olmaz.
Meğer ki, zekat sahibi kendiliğinden vermek istesin.
Gümüş Zekatı
Halis gümüşten zekat; 200 dirhemde onda birinin dörtte biridir. Gümüş sadece 190 dirhem olursa, ona zekat yoktur. Meğer ki, sahibi kendiliğinden vermek istesin*
Bir kimsenin develeri dört yaşını tamamlamış bir deve düvesi vermeyi gerektirecek sayıyı bulurda, kendisinin malları arasında öylesi bulunmaz ve üç yaşını tamamlayanı bulunursa, o, kabul edilir ve mümkünse onunla birlikte iki koyun veya yirmi dirhem de verir.
Bir kimsenin zekatı üç yaşında bir deve düvesi vermeyi gerektirecek kadar olur da, develeri arasında üç yaşında deve düvesi bulunmayıp dört yaşında olanı bulunursa, zekat olarak dört yaşındaki kabul edilir ve zekat memuru o kimseye iki koyun veya yirmi dirhem iade eder." 362
-------------------------------------
360. Buhârî, Sahih, c. 2, s. 123-124, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 96, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 390.
361. Ebu Dâvud, c. 2, s. 96, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 4, s. 86.
* Altın, ticaret malları, meyve, hububat zekatı ve verileceği yerler, zekatı verilmeyen malların akıbeti için; 4. ciltteki " Zekatın Farz Kılınışı" bahsine bakınız.
362. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 11-12, Buharî, Sahih, c. 2, s. 123-124, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 96-97, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 575, Nesâî, Sünen, c. 5, 18-23, Dârekutnî, Sünen, c. 2, s. 114-116, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 391 -392, Beyhakî, Sünenü'l-kübrâ, c. 4, s: . 85-86.
Fevc Fevc İslâm'a Koşanlar
Benî Havlan Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi
Benî Havlanların Kimlikleri, Yurtları ve Temsilcilerin Medine'ye Geliş Tarihi
Kahtan kabilelerinden olan Benî Havlanların ata soyları şöyle sıralanır: Havlan (Fekl) b. Amr, b. Malik, b. Haris, b. Mürre, b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe'. Havlan (Fekl)'in: LHabib,
2. Amr,
3. Eshab,
4. Kays,
5. Nabt,
6. Bekr,
7. Sa'd isimlerinde yedi oğlu vardı. 1
Benî Havlanların yurtlan Yemen ülkesinde ve bu ülkenin doğusunda idi. 2
Benî Havlan temsilcileri on kişi olup, 3 Medine'ye Hicretin 10. yılında Şaban ayında geldiler. 4
Remle binti Hâris'in konağına indirildiler.
Peygamberimiz aleyhisselamin emriyle orada ağırlandılar. 5
Temsilciler:
" Yâ Rasûlalları! Bizler Allah'a iman ve Allah'ın Resûlünü tasdik ediyoruz.
Bizim bu ikrarımız, gerimizdeki kavmimizden olanlara da şâmildir.
Biz, develer koltuklarda, yedeklerde;6 sert ve katı yerlerde, ovalarda ise binitli olarak7 sana gelmiş bulunuyoruz. 8
Allah'ın ve Resûlünün üzerimizdeki nimeti sayesindedir ki, seni ziyarete geldik! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Siz bana kadar nasıl ve ne için geldiğinizi dile getirdiniz.
Muhakkak ki, her birinizin devesinin attığı her adım karşılığında size bir hasene ve sevap vardır!
'Seni ziyarete geldik! ' sözünüze gelince; beni Medine'de ziyaret eden kişi, Kıyamet günü benim yanımda ve himayemde olacaktır! " buyurdu.
Benî Havlan temsilcileri:
" Yâ Rasulâlları! Bu o yolculuk ki, onun üzerinde bizim için bir mal helaki, kaybı yoktur! " dediler. 9
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Ammu Enes ne haldedir?" diye sordu.
Ammu Enes (Ümyânes) Benî Havlanların tapageldikleri bir sanem, bir puttu.
Benî Havlan temsilcileri:
" Allah onun kötülüğünü senin bize getirdiğin dinle değiştirip giderdin0
Bizlerden ona bağlananlardan, ancak çok yaşlanmış bir kimse ile çok yaşlanmış koca bir kan bağlı kalmıştır.
İnşaallah, 11 dönüp12 yanına varırsak onu yıkacağız! 13
Biz ona aldanmış, fitneye tutulmuş durmuştuk! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Gördüğünüz fitnelerden en büyüğü ne idi?" diye sordu.
Benî Havlan temsilcileri:
" Gördüğümüz fitne, biryıl kuraklığa uğramış, açlıktan çürümüş kemikve eski urgan parçalarını yiyecek dereceye gelmiştik!
Gücümüzün yetebildiği şeyi toplayıp yüz öküz satın aldık!
Bir sabah onlan Ammu Enes için kurban olarak boğazlayıp yırtıcı hayvanlara bıraktık.
Halbuki, bizim ona kurtlardan kuşlardan daha çok ihtiyacımız vardı!
O sırada, bize yağmur geldi.
Yerlerin otlandığını gördüğümüzde, söz sahibimiz:
'Ammu Enes bize ihsan etti! ' dedi.
Biz ekin eker, orta kısmını puta ayınr ve orayı onun adıyla anardık. Ekinin bir tarafını da Allah'a ayırırve orayı Allah'ın adıyla anardık.
Allah'a tahsis ettiğimiz ekin iyi yetiştiği ve geliştiği zaman, döner, onu Ammu Enes'e tahsis ederdik.
Ammu Enes'e tahsis ettiğimiz ekin iyi yetiştiği ve geliştiği zaman, onu Allah'a tahsis etmezdik! " dediler. 14
" Allah içindir" denilen ve iyi yetişen ekinler put adına çevrilirken, " Allah ganîdir, buna muhtaç değildir. Put ise züğürttür! " denirdi. 15
Allah'a tahsis edilen şeyler misafirlere, yoksullara; puta ayrılan şeyler ise put masraflarına, ayinlerine, kurbanlara ve put bakıcılarına harcanırdı. 16
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah, bu hususta bana:
'Onlar, Allah için, O'nun yarattığı ekin ve meyvelerle hayvanlardan bir hisse ayırdılar da, kendi boş zanlarınca 'Şu Allah'ındır, şu da ortaklarımız olan putlarındır! ' dediler.
Ortaklarına ait olan Allah'a ulaşmaz, ama Allah'a ait olanlar, evet onlar ortaklarına gider!
Onların hükmedegeldikleri bu şeyler ne kötüdür! ' [En'âm: 136] âyetini indirdi" buyurdu.
Benî Havlan temsilcileri:
" Biz Ammu Enes'in önüne vanr, muhakeme olunurduk da, o konuşurdu! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sizinle konuşanlar, şeytanlardır! " buyurdu. 17
-------------------------------------
1. İbn Hazm, Cemhere, s. 418, Kalkasandf, Nihâyetü'l-ereb, s. 248.
2. Kalkaşandî, s. 248.
3. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 324, Taberî, Târih, c. 3, s. 163, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 298, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 253, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 93.
4. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, İbn Seyyid, c. 2, s. 253, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 93, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 59.
5. İbn Sa'd, c. 1, s. 324.
6. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, c. 3, s. 59.
7. İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, c. 3, s. 59, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 274, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 58.
8. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 274, Zürkânî, c. 4, s. 58.
9. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 59, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 274, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 58-59.
10. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 324, İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 274, Zürkânî, c. 4, s. 59.
11. İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, c. 3, s. 59, Halebî, c, 3, s. 274, Zürkânî, c. 4, s. 59.
12. İbn Sa'd, c. 1, s. 324.
13. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, İbn Seyyid, c. 2, s. 253, İbn Kayyım, c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 274, Zürkânî, c. 4, s. 59.
14. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 253-254, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 59, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 274-275, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 59.
15. Taberî, Tefsîr, c. 8, s. 41.
16. Beyzâvî, Tefsîr, c. 1, s. 333.
17. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 253-254, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 59, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 274-275, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 59.
Benî Havlan Temsilcilerinin İslâmiyet Hakkında Bilmediklerini Öğrenerek Yurtlarına Dönmeleri
Benî Havlan temsilcileri Peygamberimiz aleyhisselama İslâm dinine ait işlerden. 18 dinin farzların-dan19 sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam, sorularının cevaplarını onlara bildirdi. 20
Kendilerine Kur'ân-ı Kerîm ve sünnetlerin öğretilmesini ashabına21 emir buyurup, onlara da, ahde Vefâyı, emaneti edayı, komşularına iyi komşuluk etmelerini, hiç kimseye haksızlık yapmamalarını emretti ve:
" Çünkü, zulüm Kıyamet günü karanlıklarındandır! " buyurdu. 22
Benî Havlan temsilcileri, birkaç günden sonra, Peygamberimiz aleyhisselama veda etmeye geldiler. 23
Peygamberimiz aleyhisselam, onlardan her birine onikişer ukiyye gümüş bahşiş verilmesini emir buy urdu. 24
Benî Havlan temsilcileri, bahşişlerini alıp kavimlerinin yanına döndüler. Ammu Enes putunu yık-madıkça, düğümü çözemediler. 25
Peygamberimiz aleyhisselamın kendilerine haram kıldığı şeyleri haram, helâl kıldığı şeyleri de helâl kıldılar. 26
-------------------------------------
18. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 324.
19. İbn Seyyid, c. 2, s. 254, İbn Kayyım , c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
20. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, İbn Seyyid. c. 2, s. 254, İbn Kayyım, c. 4, s. 59, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
21. İbn Sa'd, c. 1, s. 324.
22. İbn Seyyid, c. 2, s. 254, İbn Kayyım , c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
23. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, İbn Seyyid, c. 2, s. 254, İbn Kayyım, c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
24. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
25. İbn Sa'd, c. 1, s. 324, İbn Seyyid, c. 2, s. 254, İbn Kayyım, c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 275.
26. İbn Sa'd, c, 1, s. 324, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 5, s. 93.
Cebrail aleyhisselamın Peygamberimiz aleyhisselama Gelip Sorduğu Sorularla Müslümanlara Müslümanlığı Öğretişi
Hicretin 10. yılında bir gün Cebrail aleyhisselam, Müslümanlara Müslümanlığı öğretmek için beşer suretine girerek Peygamberimiz aleyhisselamın yanına geldi. 27
Abdullah b. Ömer'in bildirdiğine göre, Hazret-i Ömer demiştir ki:
" Biz bir gün28 Resûlullah aleyhisselamla ve ashabından yanındaki bir cemaatle birlikte29 oturduğumuz sırada30 güzel yüzlü, 31 başının saçı kulak yumuşaklarına kadar uzamış, 32 güzel saçlı, 33 saçına güzel koku sürünmüş, 34 üzerindeki35 elbisesi bembeyaz, 36 saçı ise simsiyah, 37 genç ve güzel, 38 üzerinde yolculuk eseri görünmeyen, bununla birlikte içimizden hiçbirinin tanımadığı bir adam39 çıkageldi. 40
Orada bulunan cemaat:
'Bu, ne tanıdığımız bir kimsedir, ne de bu bir yolcuya benzer! Aceb kim ola?' der gibi birbirlerine bakıştılar. 41
Adam:
'Esselamü aleyke! ' diyerek Resûlullah aleyhisselama, 'Esselamü aleyküm! ' diyerek de bizlere selam verdi.
Resûlullah aleyhisselam, onun selamına karşılık verdi. Biz de onunla birlikte karşılık verdik. 42
Adam:
'Yâ Rasûlallah! Ben sana geldim! ' dedi.
Resûlullah aleyhisselam:
'Evet! ' buyurdu. 43
Adam, Resûlullah aleyhisselamın yanına kadar vanp karşısına oturdu44 ve:
'Bana biraz yaklaş yâ Rasûlallah! ' dedi.
Resûlullah aleyhisselam biraz yaklaştı. 45
Adam tekrar:
'Yâ Rasûlallah! Biraz daha yaklaş! ' dedi.
Resûlullah aleyhisselam, diz kapakları onun diz kapaklarına değecek kadar yaklaştı. 46
Sonra da, adam, ona saygı olmak üzere ayağa kalkıp oturdu, 47 ellerini dizlerinin üzerine koydu. 48
'Yâ Rasûlallah! 49 Ya Muhammed! 50 Bana imandan haber ver! 51 İman nedir?' diye sordu.
Resûlullah aleyhisselam:
'İman;
1. Allah'a,
2. Allah'ın meleklerine,
3. Allah'ın kitablarına,
4. Allah'ın resûllerine,
5. Ahi ret gününe,
6. Bir de, hayır ve şer kadere inanmandır! ' buyurdu. 52
Adam:
'Ben böyle yaparsam iman etmiş olur muyum?' diye sordu. Resûlullah aleyhisselam: 'Evet, olursun! ' buyurdu. 53 Adam:
'Doğru söyledin! ' dedi. 54
Adamın 'Doğru söyledin! ' diyerek Resûlullah aleyhisselamı tanıyormuşcasına tasdik edişine, 55 'Hem soruyor, hem de onu tasdik ediyor?! ' diye şaştık. Adam, bundan sonra: " Yâ Muhammedi Bana İslâm'dan haber ver! 56 Nedir o?' diye sordu. 57 Resûlullah aleyhisselam: 'İslâm:
1. Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in Resûlullah olduğuna şehadet etmen,
2. Namazı dosdoğru kılman,
3. Zekatı vermen,
4. Ramazan orucunu tutman,
5. Yoluna gücün yeterse Beytullah'ı haccetmendir! ' buyurdu. 58
Adam:
'Ben böyle yaparsam Müslüman olur muyum?" diye sordu.
Resûlullah aleyhisselam:
'Evet, olursun! ' buyurdu. 59
Adam yine:
'Doğru söyledin! ' dedi. 60
Biz yine adamın 'Doğru söyledin! ' deyişine, 61 'Hem soruyor, hem de onu tasdik ediyor! ' diye kendisinin haline şaştık.
Adam, böyle her defasında:
'Doğru söyledin! Doğru söyledin! ' dedikçe, cemaat:
'Biz Resûlullah aleyhisselama bu adamdan daha çok saygı gösterenini görmedik! Sanki Resûlullah aleyhisselamı tanıyor! ' demekte idiler. 62
Bundan sonra, adam:
'Yâ Rasûlallah! 63 Sen bana ihsandan haber ver! 64 İhsan nedir?' diye sordu.
Resûlullah aleyhisselam:
İhsan, Allah'a-Kendisini görüyormussun gibi-ibadet etmendir.
Sen O'nu görmesen de, hiç şüphesiz O seni görür! ' buyurdu. 65
Adam:
'Ben böyle yapınca ibadeti ihsan derecesinde yapmış olur muyum?' diye sordu.
Resûlullah aleyhisselam:
'Evet! ' buyurdu. 66
Adam yine doğruladı. 67
Adam böyle her defasında 'Doğru söyledin! Doğru söyledin! ' dedikçe, biz de 'Resûlullah aleyhisselama bundan daha çok saygı gösterenini görmedik! ' diyorduk. 68
Adam:
'Yâ Rasûlallah! 69 Bana Kıyametten haber ver! 70 Ne zaman kopacak o?' diye sordu. 71
Resûlullah aleyhisselam:
'Bu sorunda, sorulan, sorandan daha bilgili değildir! ' buyurdu. 72
Adam:
'Doğru söylüyorsun! 73 Öyle ise, bana onun alâmetlerinden haber ver! 74 Onun alâmetleri nelerdir?' dedi. 75
Resûlullah aleyhisselam:
'Cariyenin kendi sahibesini doğurduğunu, yalınayak, çıplak, yoksul davar çobanlarının zenginleşip yüksek bina kurmakta birbirleriyle yarıştıklarını, övündüklerini görmendir! ' buyurdu. 76
Adam:
'Doğru söyledin! ' dedi, sonra dönüp gitti. 77
Resûlullah aleyhisselam:
'Adamı bana geri çeviriniz! ' buyurdu. 78
Hemen kalkıp adamın ardına düştük.
Ne kendisinin nereye yönelip gittiğini bilebildik, ne de izini-tozunu görebildik. Bunu Peygamber aleyhisselama haber verdik. 79
'Ey İbn Hattab! 80 Ey Ömer! 81 Sen o sorucunun kim olduğunu biliyor musun?' diye sordu. 82
'Allah ve Resûlü daha iyi bilir' dedim. 83
Resûlullah aleyhisselam:
'O, Cebrail aleyhisselam idi! Size dininizi öğretmek için gelmişti! ' buyurdu." 84
-------------------------------------
27. Semhûdî, Vefâu 'I-Vefâ, c. 1, s. 317, Diyarbekrî, Tâ rîtıu' l-hamîs, c. 2, s. 147.
28. Müslim, Sahih, c. 1, s. 37, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 25.
29. Ebu Hanîfe, Müsned, s. 2.
30. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 27, İbn Mâce, c. 1 , s. 24.
31. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 27.
32. Ebu Hanîfe, s. 2.
33. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 27.
34. Ebu Hanîfe, s. 3.
35. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 27.
36. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed, c. 1 , s. 27, 51, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 224, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
37. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 51, Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1 , s. 24.
38. Ebu Hanîfe, s. 2.
39. Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
40. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed, c. 1, s. 27, 51, Müslim , c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
41. Ahmed, c. 1, s. 27.
42. Ebu Hanîfe, s. 2.
43. Ahmed, c. 1, s. 27.
44. Müslim, Sahîh, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 224, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 7 İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 24, Nesâî, Sünen, c. 8, s. 97, Begavî, Mesâbihu’s-sünne, c. 1, s. 3.
45. Ebu Hanîfe, Müsned, s. 2.
46. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 53.
47. Ebu Hanîfe, s. 2.
48. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 27, Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1 , s. 24.
49. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 52.
50. Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
51. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 52, Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Nesâî, Sünen, c. 8, s. 98, Begavî, c. 1, s. 3.
52. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 52, Müslim, c. 1 , s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, Nesâî, c. 8, s. 98, Begavî, c. 1, s. 3.
53. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 129.
54. Ebu Hanîfe, Müsned, s. 2, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 52, Müslim, Sahîh, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24, Nesâî, Sünen, c. 8, s. 98, Begavî, Mesâbihu’s-sünne, c. 1, s. 3.
55. Ebu Hanîfe, s. 2.
56. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 51, Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24, Nesâî, c. 8, s. 98, Begavî, c. 1, s. 3.
57. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 51, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
58. Ahmed b. Hanbel, c. 1 , s. 51, Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Nesâî, c. 8, s. 98, Begavî, c. 1, s. 3.
59. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 129.
60. Ebu Hanîfe, s. 2, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 52, Müslim, c. 1 , s. 37, İbn Mâce, c. 1 , s. 24.
61. Ebu Hanîfe, s. 2.
62. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 51 -53.
63. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 53.
64. Ebu Hanîfe, Müsned, s. 2-3, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 53, Müslim, c. 1, s. 37, Nesâî, c. 8, s. 98, Begavî, Mesâbih, c. 1, s. 3.
65. Ebu Hanîfe, s. 3, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 27, 51, Buhârî, Sahîh, c. 6, s. 20, Müslim, c. 1, s. 37, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
66. Ebu Hanîfe, s. 3, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 129.
67. Ebu Hanîfe, s. 3.
68. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 53.
69. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 129, Buhârî, c. 6, s. 20.
70. Ebu Hanîfe, s. 3, Ahmed, c. 1 , s. 51, Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 223.
71. Ebu Hanîfe, s. 3, Buhârî, c. 5, s. 20, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
72. Ebu Hanîfe, s. 3, s. Ahmed, c. 1, s. 27, 51, 53, Buhârî, c. 6, s. 20, Müslim, c. 1, s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24, Nesâî, c. 8, s. 100, Begavî, c. 1, s. 3.
73. Ahmed, c. 1, s. 53.
74. Ahmed, c. 1, s. 52, Müslim, c. 1 , s. 37, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224.
75. Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 24.
76. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 52, Müslim, Sahîh, c. 1 , s. 38, Ebu Dâvud, Sünen, c. 4, s. 224, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 7, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 24-25.
77. Ebu Hanîfe, Müsned, s. 3.
78. Ebu Hanîfe, s. 3, Ahmed, c. 1 , s. 27, Hevsemf, Mecmau'z-zevâid, c. 1, s. 41.
79. Ebu Hanîfe, s. 3, Ahmed, c. 1 , s. 27.
80. Ahmed, c. 1, s. 27.
81. Müslim, c. 1, s. 38, Tirmizî, c. 5, s. 7, Nesâî, c. 8, s. 101, Begavî, c. 1, s. 3.
82. Ahmed, c. 1, s. 27, 52, Müslim, c. 1, s. 38, İbn Mâce, c. 1, s. 25, Nesâî, c. 8, s. 101.
83. Ahmed, c. 1, s. 27, 52, Müslim, c. 1, s. 38, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, İbn Mâce, c. 1, s. 25, Nesâî, c. 8, s. 101, Begavî, c. 1, s. 3.
84. Ebu Hanîfe, s. 3, Ahmed, c. 1, s. 27, 52, Müslim , c. 1, s. 38, Ebu Dâvud, c. 4, s. 224, Tirmizî, c. 5, s. 7, İbn Mâce, c. 1, s. 25, Nesâî, c. 8, s. 101 , Begavî, c. 1, s. 3, Heysemî, c. 1, s. 41.
Hazret-i Ali'nin Mezhiclerin Yurduna Gönderilişi
Mezhiclerin Kimlikleri
Mezhic, Malik b. Üded olup Kahtan'a kadar ata soyu şöyle sıralanır Malik b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arîb, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe', 85 b. Yeşcüb, b. Ya'rüb, b. Karıtan. 86
Mezhic'den Türeyen Kabileler
1. Celd b. Mezhicler,
2. Murad b. Mezhicler,
3. Sa'du'l-Âşire b. Mezhicler.
Cefd b. Mezhic'den Türeyen Kabileler
1. Benî Reha b. Harb, b. Ule, b. Celdler,
2. Beni Suda'lar,
3. BenîCenbler,
4. BenîYezid b. Harb, b. Ule, b. Celdler,
5. Benî Naha' b. Amr, b. Ule, b. Celdler,
6. Benî Müsliye b. Âmir, b. Amr, b. Ule, b. Celdler,
7. Benî Harise b. Ka'b, b. Amr, b. Ule, b. Celdler.
Murad b. Mezhicferden Türeyen Kabileler
1. Karen b. Redman, b. Naciye, b. Muradlar,
2. Benî Cemel b. Ki nane, b. Naciye, b. Muradlar,
3-4. Rabaz ve Sunabihler diye anılan BenîZehran b. Muradlar. Benî Sa'du'l-Âşire'den Türeyen Kabileler
1. Benî Hakem b. Sa'du'l-Âşireler,
2. Benî Cu'fî b. Sa'du'l-Âşireler,
3. Evd b. Sa'b, b. Sa'du'l-Âşireler,
4. Zübeyd b. Sa'b, b. Sa'du'l-Âşireler. 87
Rivayete göre; Üded ölünce, karısı kocaya gitmeyip oğulları Malik b. Cülhüme (Tayyi')in yanında oturduğu için, " Oğullarının yanında oturdu! " denilmiş ve bunun üzerine Malik ile Tayyi' " Mezhic" diye anılmış, Tayyi'lerden türeyen bütün kabileler de Mezhiclerden sayıImiştir. 88
Hazret-i Ali'nin Mezhiclere Gönderiliş Sebebi, Tarihi ve Mezhiclerin Yurtları
Peygamberimiz aleyhisselam, Hicretin 10. yılında, Ramazan ayında89 Hazret-i Ali'yi Yemen ülkesindeki Mezhiclerin yurtlarına gitmekSO ve onlan İslâmiyete davet etmek üzere görevlendirdi. 91
Ona Küba köyünde ordugâh kurmasını emretti.
Karargâh kurulup askerler orada toplanınca, Peygamberimiz aleyhisselam, bir sangı bir kargının başına bağlayıp:
" Sancak böyledir! " buyurdu ve onu Hazret-i Ali'ye verdi.
Hazret-i Ali'nin başına da, üç dürgülü bir sank sardı.
Sarığın bir ucunu bir zira kadar önüne, öteki ucunu da bir karış kadar arkasına sarkıttıktan sonra:
" Sarık böyle sarılır, böyle! " buyurdu. 92
Hazret-i Ali'nin maiyyetine üçyüz süvari verdi.
Uğurlarken, ona:
" Hiçbirtarafına bakmadan ilerleyip git! " buyurdu. 93
Hazret-i Ali:
" Yâ Rasûlallah! Neler ve nasıl yapacağım?" diye sordu. 94
-------------------------------------
85. İbn Hazm, Cemhere, s. 485, Yâkût, Mu'cemu'l-buldan, c. 5, s. 89.
86. Yâkût, c. 5, s. 89.
87. İbn Hazm, s. 476-477.
88. Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 5, s. 89.
89. Vâkıdî, Megâzî. c. 1, s. 7, c. 3, s. 1079, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 169, Taberî, Târih, c. 3, s. 159.
90. Vâkıdî, c. 3, s. 1079, İbn Sa'd, c. 2, s. 169.
91. Vâkıdî, c. 3, s. 1079, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 225.
92. Vâkıdî, c. 3, s. 1079.
93. Vâkıdî, c. 3, s. 1079, İbn Sa'd, c. 2, s. 169, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 271.
94. Vâkıdî, c. 3, s. 1079.
Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i Ali'ye Emir ve Direktifleri
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Meydanlarına varıp konduğun zaman, seninle çarpışmaya kalkmadıkça, onlarla çarpışma! 95
Eğer seninle çarpışmaya kalkarlarsa, sizden birini öldürünceye kadar onlarla çarpışma!
Sizden öldürürlerse, bir müddet ne yapacaklarını beklemeden onlarla çarpışmaya kalkma!
Sonra onlara:
'Sizler 'Lâ ilahe illallah=AlIah'tan başka hiçbir ilah yoktur' demeyi kabul eder misiniz?' diye sor.
'Evet! ' derlerse, onlara:
'Siz, mallarınızın sadaka ve zekatını çıkarıp fakirlerinize vermeyi kabul eder misiniz?' diye sor.
'Evet! ' derlerse, artık onlardan bundan başkasını isteme!
Vallahi senin elinle Allah'ın bir tek adamı hidayete, doğru yola eriştirmesi, senin için, üzerine güneşin doğduğu veya battığı herşeyden daha hayırlı di r! 96
Daha önce Yemen'e gitmiş bulunan Halid'in arkadaşlarına emret: Onlardan, geri dönüp seninle gitmek isteyenler, geri dönüp gitsinler; Medine'ye gelmek isteyenler de gelsinler! " buyurdu. 97
Peygamberimiz aleyhisselamın Hazret-i Ali'ye:
" Eğer Halid b. Velid'le biraraya gelirseniz, âmir (başkumandan) Ali b. Ebu Talib'dir! " buyurduğu da rivayet edilir. 98
Hazret-i Ali, üçyüz süvarinin başında yola devam etti.
Nihayet, süvarilerin öncüleri Mezhiclerin yurduna yaklaştılar.
Hazret-i Ali arkadaşlarını akıncı birliklerine ayırdı.
Bunlar, yaptıkları akınlar neticesinde birçok kadın, erkek, çocuk esir aldılar. Deve, davar, vesair ganimet mallan ele geçirip getirdiler.
Hazret-i Ali, ganimet mallarıyla Büreyde b. Husayb'ı görevlendirdi.
Hazret-i Ali, Mezhiclerin bir cemaatine rastladı, onları İslâmiyeti kabule davet ve teşvik etti.
Fakat Mezhicler İslâmiyete girmeye yanaşmadılar, İslâm mücahidlerini oka ve taşa tuttular.
Bunun üzerine, Hazret-i Ali, eline sancak verip Mes'ud b. Sinanü's-Sülemîyi ileri etti. 99
Mezhiclerden bir adam meydana çıkıp kendisiyle çarpışacak er diledi.
Ona karşı, Esved b. Huzâiyyü's-Sülemî meydana çıktı.
İki süvari bir müddet birbirlerine saldırdılar.
En sonunda Esved b. Huzâî onu öldürüp elbise ve silahlarını aldı. 100
Sonra, Hazret-i Ali, yanındaki süvarilerle birlikte hücuma geçti.
Mezhiclerden yirmi kişi öldürülünce, Mezhicler dağıldılar. 101
Hazret-i Ali, onları takip etmekten vazgeçip kendilerini tekrar İslâmiyete davet etti. Mezhicler Müslüman olmayı kabul ettiler. Reislerinden bazı kişiler gelip Hazret-i Ali'ye İslâmiyet üzerine bey'at ettiler ve:
" Bizler, arkamızdaki kavmimiz adına da bey'at ediyoruz!
İşte, zekat ve sadakalarımız! Onların içinden, Allah'ın hakkını da al! " dediler.
Hazret-i Ali ganimet mallarını biraraya toplattıktan sonra beşe ayırıp bir okun üzerine " Allah'a aittir! " yazısını yazdı, kur'a çekti.
İlk çıkan, Allah'a ait beşte bir hisse oldu! 102
Bu hisse içinde Yemen elbise balyaları, ganimet develeri, Mezhiclerin zekat develeri bulunuyordu. 103
Hazret-i Ali, kalan dört hisseyi de mücahidler arasında bölüştürdü. 104
Hazret-i Ali, Mezhiclerin durumunu Peygamberimiz aleyhisselama yazdığı bir yazı ile bildirdi ve yazıyı Abdullah b. Amr b. Avfü'l-Müzenî ile gönderdi.
Yazısında; Zübeyd ve başka cemaatlara rastlayıp kendilerini İslâmiyete davet ettiğini, Müslüman olurlarsa kendileriyle çarpışmaktan el çektiğini bildirdiğini, bunu yanaşmayanlarla çarpışmak zorunda kaldığını, Yüce Allah'ın zafer ihsan ettiğini, onlardan öldürülenlerin öldürüldüğünü, sonra teklif olundukları şeyi kabul edip İslâmiyete girdiklerini ve zekat vermeye boyun eğdiklerini ve kendilerinden bazı kimselerin geldiklerini ve onlara Kur'ân-ı Kerîm okumayı da öğrettiklerini bildirdi. 105
Ebu Saîd el-Hudrî'nin bildirdiğine göre; Hazret-i Ali Yemen'den Peygamberimiz aleyhisselama dabak-lanmış bir deri içinde daha toprağından temizlenmemiş altın cevheri de göndermişti.
Peygamberimiz aleyhisselam bu altın cevherini Uyeyne b. Hısn, Akra' b. Habis, Zeydü'l-Hayr ve Alkame arasında paylaştırdı.
Peygamberimiz aleyhisselamın altın cevherini paylaştırdığı sırada, bir adam:
" Biz bu ihsana şu adamlardan daha müstahak idik! ?" dedi.
Adamın bu sözü Peygamberimiz aleyhisselama erişince, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Demek siz bana itimad etmiyorsunuz ha! ?
Halbuki, ben göktekilerin bile emîniyimdir! Sabah-akşam bana gökyüzünün haberi gelip duruyor! " buyurdu.
Bunun üzerine, iki gözü çökük, yanağının elmacıkları çıkık, alnı yüksek, gür sakallı, başı traşlı, izarını yukarı çemremiş bir adam ayağa kalkıp:
" Yâ Rasûlalları! Allah'tan kork! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam ona:
" Yazıklar olsun sana! Ben, yeryüzündeki insanların, Allahtan korkmaya en lâyık olanı, en çok korkanı değil miyim?! " buyurdu.
Adam arkasını dönüp gitti.
Halid b. Velid:
" Yâ Rasûlallah! İzin ver de şunun boynunu vurayım! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! Bunun, ileride namaz kılan bir kişi olması umulur! " buyurdu.
Halid b. Velid:
" Namaz kılanlardan öyle kimseler var ki, onlar gönüllerinde olmayan şeyleri dilleriyle söylerler! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ben halkın kalblerini açmaya, karınlarını yarmaya memur değilim! " buyurdu, sonra da o adam dönüp giderken, arkasından:
" Şunun soyundan öyle bir nesil türeyecektir ki, onlar her zaman Allah'ın Kitabını güzel sesle okuyacaklar, fakat Kur'ân'ın halâveti onların hançerelerinden ileri geçmeyecek!
Onlar, ok avı süratle delip çıktığı gibi, dinden fırlayıp çıkacaklar! 106
Eğer ben onların zamanına yetişmiş olsaydım, Semûd kavminin toptan helak olduğu gibi, muhakkak, bunları da toptan helak etmesini Allah'tan dilerdim! " buyurdu. 107
Peygamberimiz aleyhisselam, Hazret-i Ali'ye, hac mevsimine kadarYemen'de kalmasını ve hac mevsiminde gelip Mekke'de kendisiyle buluşmasını emretti. 108
-------------------------------------
95. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1079, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 169, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 271.
96. Vâkıdî, c. 3, s. 1079.
97. Buhârî, Sahih, c. 5, s. 110, Taberî, Târih, c. 3. 159, Ebu'l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 201 Diyarbekrî, Târihu'l-hamîs, c. 2, s. 145.
98. Vâkıdı, c. 3, s. 1079-1080, İbn Sa'd, c. 2, s. 169-170, İbn Seyyid, c. 2, s. 271.
99. Vâkıdı, Megâzî, c. 3, s. 1079-1080, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 169-170, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 271.
100. Vâkıdı, c. 3, s. 1080.
101. Vâkıdı, c. 3, s. 1080.
102. Vâkıdı, c. 3, s. 1080, İbn Sa'd, c. 2, s. 170, İbn Seyyid, c. 2, s. 272.
103. Vâkıdı, c. 3, s. 1080-1081.
104. Vâkıdı, c. 3, s. 1081 , İbn Sa'd, c. 2, s. 170, İbn Seyyid, c. 2, s. 272.
105. Vâkıdı, Megâzî, c. 3, s. 1081.
106. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 4-5, Buharî, Sahih, c. 5, s. 110-111, Müslim, Sahih, c. 2, s. 741-742, 743.
107. Buhârî, c. 5, s. 111, Müslim, c. 2, s. 742.
108. Vâkıdı, Megâzî, c. 3, s. 1082, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 170, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 272. V
Yahudi Hahamlarından Ka'bu'l-Ahbâr'ın Müslüman Oluşu
Ka'bu'l-Ahbâr der ki:
" Ali aleyhisselam Yemen'e geldiği zaman, kendisiyle buluşup:
'Muhammed'in sıfatlarını bana haber ver! ' dedim.
Haber verince, gülümsedim.
Bana:
'Ne için gülümsedin?' diye sordu.
'O'nun sıfatları, bizim yanımızda bulunan Kitabdakine uyuyor da, onun için gülümsedim! O, bizim yanımızda da, senin tavsif ettiğin gibi tavsif edilmiş bulunmaktadır' dedim.
Resûlullah aleyhisselamın peygamberliğini tasdik ve kendisine iman ettim.
Bilginlerimizden bazılarını çağırdım. Kendilerine bir kitap çıkardım ve:
'Bunu babam benim için mühürlemiş, kapamış ve 'Yesrib'den (Medine'den) Peygamberin çıktığını işitinceye kadar bunu açma! ' demişti' dedim.
Resûlullah aleyhisselamın Vefâtına kadar Yemen'de Müslüman olarak oturdum.
Ebu Bekir de Vefât etti.
Ömer b. Hattab halife olunca Medine'ye geldim.
Ne olurdu, hicrette öne geçmiş olsaydım! " 109
-------------------------------------
109. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1083.
Mücahidlerden Bazılarının Hazret-i Ali'den Şikâyetlenmeleri
Mücahidler, beşte bir hisseden kendilerine birşeyler vermesini Hazret-i Ali'den istediler.
Hazret-i Ali vermekten kaçındı ve:
" Ben bunu Resûlullah aleyhisselamın yanına kadar taşıyacağım! Kendisi bu hususta uygun gördüğünü yapar.
İşte, Resûlullah aleyhisselam hacda bulunuyor. Onunla buluşuruz! O, bunun üzerinde Allah'ın kendisine gösterdiği şeyi yapar! " dedi.
Hazret-i Ali, zekat develerine binilmesini de yasakladı.
Beşte bir hisseyi hayvanlara yükledi.
Ganimet mallarından birlikte sürülüp götürülecek olanları da, birlikte sürdürdü.
Hazret-i Ali, Taif'in Futuk karyesinde bulundukları zaman, Ebu Râfi'i hem arkadaşları hem de beşte bir mallar üzerine bırakarak, arkadaşlarından önce Mekke'ye gitmek istedi ve acele gitti.
Mücahidler, beşte bir mallar arasında bulunan elbiselerden giymek üzere Ebu Râfi'den ikişer tane elbise istediler ve aldılar.
Mekke'ye girdikleri ve Sidre mevkiinde bulundukları sırada, Hazret-i Ali inecekleri konak yerlerine getirmek için onları karşılayıp herkesin üzerlerine ikişer ikişer elbise giymiş olduklarını görünce, elbiselerin beşte bir hisseye ait olduğunu anladı.
Ebu Râfi'e:
" Nedir bu?" diye sordu.
Ebu Râfi':
" Benimle konuştular, senden bana şikâyetlendiler. Senin hakkındaki şikâyetlerin bununla hafi-fleneceğini sandım. Senden önce bazı kumandanlar onlara böyle yapmakta imişler! " dedi.
Hazret-i Ali:
" Onların üzerinde gördüğün, sana vermiş olduğum bu elbiseleri muhafaza etmeni sana emretmiştim!
Yoksa, seni bunları onlara veresin diye geride bırakmamıştım! ?" dedi ve bazılarının da üzerinden soyup aldı.
Mücahidler, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına geldikleri zaman, Hazret-i Ali'yi Peygamberimiz aleyhisselama şikâyet ettiler.
Peygamberimiz aleyhisselam, Hazret-i Ali'yi çağırdı ve:
" Arkadaşların senden niye şikâyet ediyorlar?" diye sordu.
Hazret-i Ali:
" Onların şikâyet ettikleri şey herhalde şudur: Ganimetleri onlara bölüştürmüş, ayrılan beşte bir hisseyi ise sana getirip teslim etmek üzere tutmuştum. Onun hakkında uygun gördüğün işlemi sen yapacaktın.
[Başkan ve kumandanlar beşte bir hisseden istedikleri kimselere pay vermek suretiyle iş yaparlardı. ]
Ben bu hususta uygun gördüğünü sen yapasın diye onu sana getirip teslim etmeyi münasip gördüm! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam sustu, birşey söylemedi. 110
-------------------------------------
110. Vâkıdî, Megâzı, c. 3, s. 1081.
Benî Gâmid Temsilcilerinin Medine'ye Gelişleri ve Müslüman Oluşları
Benî Gâmidlerin Kimlikleri ve Temsilcilerinin Medine'ye Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Benî Gâmidler, Kahtan'ın soyundan gelen Ezd kabilelerindendi. 111 Benî Gâmidlerin ata soyları şöyle sıralanır: Benî Gâmid (Amr) b. Abdullah, b. Ka'b, b. Haris, b. Ka'b, b. Abdullah, b. Malik, b. Nasr, b. Ezd, b. Gavs, 112 b. Nabt, b. Malik, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe. 113
Gâmid'in:
1. Sa'd-ı Menat,
2. Zubyan,
3. Malik,
4. Mahmiyye isimlerinde dört oğlu vardı.
Zubyan ile Malik'ten birer kabile türemiştir.
Sa'd-ı Menafin:
1. Düel,
2. Salebe adında iki oğlu olup, Salebe kabile babası olmuştur.
Düel'in:
1. Salebe,
2. Mazin,
3. Küseyr,
4. Vâlibe isimlerindeki oğullarının her birinden birer kabile türem iştir. 114
Benî Gâmid temsilcileri, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına Hicretin 10. yılında, 115 Ramazan ayında geldiler. 116
On kişi idiler.
Bakiyyu'l-Garkad'a indiler. 117 İyi elbiselerini giydiler. 113 Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gittiler. 119
İçlerinden yaşça en küçük olanını, hayvanlarının, ağırlıklarının yanında arkada bıraktılar. O da uyuyakaldı.
Bir hırsız gelip temsilcilerden birinin içerisinde elbisesi bulunan heybesini çaldı. 120
Temsilciler Peygamberimiz aleyhisselama selam verdiler ve Müslüman olduklarını ikrar ettiler. 121
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Konak yerinizde yerinize kimi bıraktınız?" diye sordu.
" Yâ Rasûlallah! Yaşça en gencimizi! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" O uyudu, metâınızdan gafil oldu. Bir gidici gidip birinizin heybesini aldı! " buyurdu.
Temsilcilerden birisi:
" Yâ Rasûlallah! Benden gayrı, bunlardan hiçbirinin heybesi yok! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" O, alındı ve yerine geri çevrildi! " buyurunca, temsilciler hemen konak yerlerine gittiler ve adamlarını buldular. Peygamberimiz aleyhisselamın haberverdiği şeyi ona sordular.
Genç:
" Uykumdan uyanınca, heybeyi kaybettim, aramaya kalktım. Oturmuş bulunan bir adamla karşılaştım.
Adam, beni görünce, benden uzaklaşmak, kaybolmak istedi. O nereye gittiyse, ben de oraya kadar vanp ulaştım.
Nihayet, bir kazı izi gördüm. Kaybolan heybeyi oradan çekip çıkardım! " dedi.
Temsilciler:
" Biz şehadet ederiz ki; o, Resûlullahtır! Bize heybenin alınıp yerine iade edilmiş olduğunu haber vermişti! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselamın yanına dönüp hadiseyi anlattılar. Geride bıraktıkları genç de gelip Müslüman oldu.
Yüce Allah hepsinden razı olsun!
Peygamberimiz aleyhisselam, Übeyy b. Ka'b'a emretti. 122 O da gitti, 123 onlara Kur'ân-ı Kerîm öğretti. 124
Benî Gâmidler için, ayrıca, içinde İslâm şeriatları bildirilen bir yazı da yazdırıldı. 125
Peygamberimiz aleyhisselam, başka elçilere verdiği gibi, Benî Gâmid temsilcilerine de bahşişlerini verdi. Benî Gâmid temsilcileri yurtlarına döndüler. 126
-------------------------------------
111. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 387.
112. İbn Hazm, Cemhere, s. 473.
113. İbn Hazm, s. 379.
114. İbn Hazm, s. 337.
115. Taberî, TâriTı, c. 3, s. 158, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 257, Vâkıdî’den naklen İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 63.
116. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 345, Taberî, c. 3, s. 158, Vâkıdî’den naklen İbn Kayyım, c. 3, s. 63.
117. İbn Sa'd, c. 1, s. 345, İbn Seyyid, c. 2, s. 258, İbn Kayyım, c. 3, s. 63, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 63.
118. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 345.
119. İbn Sa'd, c. 1, s. 345, İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 2, s. 258, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 63.
120. İbn Seyyid, c. 2, s. 258, Vâkıdî'den naklen İbn Kayyım, c. 3, s. 63.
121. İbn Sa'd, c. 1, s. 345, İbn Seyyid, c. 2, s. 258, İbn Kayyım, c. 3, s. 63, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 63.
122. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 258, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 63, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 63.
123. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 345.
124. İbn Sa'd, c. 1, s. 345, İbn Seyyid, c. 2, s. 258, İbn Kayyım, c. 3, s. 63, Zürkânî, c. 4, s. 63.
125. İbn Sa'd, c. 1, 5. 345.
126. İbn Sa'd, c. 1, s. 345, İbn Seyyid, c. 3, s. 259, İbn Kayyım , c. 3, s. 63, Zürkânî, c. 4, s. 63.
Benî Gassanlardan Medine'ye Gelip Müslüman Olan Kişiler
Benî Gassanların Kimlikleri ve Yurtları
Benî Gassanlar, Kahtan'ın soyundan gelen Ezd kabilesinden idiler. 127
Gassan Yemen'in Me'rib Şeddinde, 128 Zebid ve Rimâ' arasında129 bir su, 130 Rimâ' da Yemen vadilerinden bir vadi olup; Gassan diye anılan su, Rimâ'nın alt tarafında idi. 131 Zebid, Yemen'in Husayb şehrinin birvadisidir. Şehir vadi ismiyle anılagelmiştir. 132
Mazin b. Esed, b. Gavs, b. Nabt, b. Malik, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe', b. Yeşcüb, b. Ya'rüb, b. Kahtan'ın soyundan gelen kabileler Gassan suyundan içtikleri için, kendilerine Gassan adı verilmiştir. 133
Gassanlar:
1. Benî Harisler,
2. Hafneler,
3. Malikler,
4. Ka'blar,
5. Benî Amr (Müzeykıyâ)'lardır. l 34
Hemdânî'ye göre; Gassanlardan bir kısmı Belkâ'da, bir kısmı Hımsta, pek çoğu da Yermük'te toplanmışlardı. 135
Benî Gassanlardan Medine'ye gelenler, Hicretin 10. yılında Ramazan ayında geldiler. 136
Üç kişi idiler. 137
Remle binti Hâris'in konağına indirildiler.
O zaman, Arap kabilelerinden gelen elçiler, Peygamberimiz aleyhisselama zekatlarını da getirip teslim etmekte idiler.
Gassan'dan gelenler, aralarında:
" Acaba, bizi Araplardan kötü gördüğü kimseler gibi mi görür?" diye konuştular. 138
Peygamberimiz aleyhisselamın yanına varıp Müslüman oldular. 139 Peygamberimiz aleyhisselamın Allah'tan getirip tebliğ ettiği şeylerin hak ve gerçek olduğuna şehadet ettiler. 140
" Kavmimiz bize uyar mı, yoksa uymaz mı; orasını pek bilmiyoruz.
Çünkü, onlar saltanatlarının sürüp gitmesini ve Kayser'e yakın olmayı severler! " dediler. 141
Peygamberimiz aleyhisselam, Gassânîlere bahşişlerini verdi.
Onlar yurtlarına dönüp kavimlerinin yanına vardılar.
Gassanlar, onların elçiliklerini kabul ettiler. 142
Müslüman olmadılar. 143
Bunlar da, kavimlerinin tutum ve davranışlarına bakarak Müslümanlıklarını gizli tuttular. 144
Elçi Gassânîlerden ikisi, Müslüman olarak Vefât etti.
Üçüncüsü ise, Hazret-i Ömer'in devrine yetişti. Yermük Savaşı sırasında Ebu Ubeyde b. Cerrah ile görüşüp, Müslüman olduğunu ona haber verdi. 145 Hürmete ve ikrama nail oldu. 146
Yüce Allah, üçünden de razı olsun!
-------------------------------------
127. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 388.
128. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d, s. 9.
129. Kalkaşandî, s. 333.
130. İbn İshak, c. 1 , s. 10, Kalkaşandî, s. 388.
131. Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 3, s. 68.
132. Yâkût, c. 3, 5. 131.
133. İbn İshak, c. 1, s. 9-10.
134. İbn Hazm, Cemhere, c. 331.
135. Kalkaşandî, s. 388.
136. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 338, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 256, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 62, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 55, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 61.
137. İbn Sa'd, c. 1, s. 338, İbn Seyyid, c. 2, s. 256, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55, Zürkânî, c. 4, s. 61.
138. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 338.
139. İbn Sa'd, c. 1, s. 339, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 256, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 62, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 55, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 277.
140. İbn Sa'd, c. 1, s. 339.
141. İbn Sa'd, c. 1, s. 339, İbn Seyyid, c. 2, s. 256, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, Halebî, c. 3, s. 277, Zürkânî, c. 4, s. 61.
142. İbn Sa'd, c. 1, s. 339, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, Halebî, c. 3, s. 277, Zürkânî, c. 4, s. 61.
143. İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55.
144. İbn Sa'd, c. 1, s. 339, İbn Seyyid, c. 2, s. 256, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, Halebî, c. 3, s. 277, Zürkânî, c. 4, s. 61.
145. İbn Seyyid, c. 2, s. 256-257, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55, Zürkânî, c. 4, s. 61.
146. İbn Sa'd, c. 1, s. 338-339, İbn Seyyid, c. 2, s. 256-257, İbn Kayyım , c. 3, s. 62.
Benî Becîlelerin İki Kafile Halinde Medine'ye Gelip Müslüman Olmaları
Benî Becîlelerin Kimlikleri
Benî Becîleler, Kahtan'ın soyundan gelen kabilelerdendir. 147
Benî Becîlelerin ata soyları şöyle sıralanır Enmar b. İraş, b. Amr, b. Gavs, b. Nabt, b. Malik, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe. 148 Enmar b. İraş'ın:
1. Akbar,
2. Gavs,
3. Şuhye,
4. Eşhel,
5. Şeni,
6. Tarif,
7. Süniyye,
8. Haris,
9. Cedea isimlerindeki oğullarının hepsinin anası Becîle binti Sa'b b. Sa'du'l-Âşire olduğu için, bunlardan türeyen kabileler, analarına nisbetle Becîle diye anılmışlardır.
Akbar'ın soyundan gelen kabileye mensup Cerir b. Abdullah, Kelb b. Veberelerle Becîleler arasında Ficar'da vuku bulan şiddetli çarpışma esnasında Arap kabileleri arasına dağılmış bulunan Becîleleri, sonradan biraraya toplamıştır.
Gavs b. Enmar'ın oğlu Ahmes b. Gavs'ın da soyundan birtakım kabileler türem iştir. 149 Benî Becîlelerden 150 kişilik ilk kafile, Medine'ye Hicretin 10. yılında, 150 Ramazan ayında geldi. 151
Bu kafilenin başında Cerir b. Abdullah bulunuyordu. 152
Cerir b. Abdullah kabilesinin başkanı idi. 153
Peygamberimiz aleyhisselam, Müslümanlara irad buyurduğu hutbesinde:
" Sizin yanınıza şu kapıdan Yemenli, hayırlı bir kimse girecektir ki, onun yüzünde melek, melik alâmeti vardır" buyurdu.
O sırada Cerir b. Abdullah, hayvanının üzerinde ve kavmi de yanında bulunduğu sırada çıkagel-di. 154
Cerir b. Abdullah der ki:
" Medine'ye varınca, devemi indirdim. Heybemi açıp altlı-üstlü elbisemi giydikten sonra, Mescide girdim.
O sırada, Resûlullah aleyhisselam hutbe irad buyuruyordu.
Kendisine selam verdim.
Halk, beni göz ucuyla süzüyordu.
Yanımda oturan zâta:
" Ey Abdullah! Resûlullah aleyhisselam beni andı mı?" diye sordum.
" Evet! Biraz önce, seni en güzel anışla andı. Hutbesinin arasında, 'Şu kapıdan, şu yoldan, Yemenli, hayırlı bir zât girecektir! Onun yüzünde ancak bir melek, melik nişanı vardır! ' buyurdu' dedi.
Yüce Allah'a hamd ettim. 155
Resûlullah aleyhisselam:
'Ey Cerir! Ne için geldin?' diye sordu.
'Yâ Rasûlallah! Senin elinde Müslüman olayım diye geldim! ' dedim. 156
'Yâ Rasûlallah! 157 Getir, uzat elini banali 58 İslâmiyet üzerine bey'at edeyim sanaM 59
Sen şartlarını biliyorsun, bana koşacağın sarfları koş! " dedim. 160
Resûlullah aleyhisselam:
'Ey Cerir! Seni, Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına, kendimin de Resûlullah olduğuma şehadet getimneye,
Allah'a,
Ahi ret gününe,
Hayır ve şer kadere inanmaya,
Farz olan namazları kılmaya,
Farz olan zekatı da vermeye davet ediyorum. 161
Sen Allah'a hiçbir şeyi şerik koşmaksızın ibadet edeceksin.
Farz olan namazı kılacaksın!
Farz olan zekatı vereceksin!
Her Müslüman için hayırhah olacaksın!
Kâfirlerden, müşriklerden uzak duracaksın! 162
Sen, Allahtan başka hiçbir ilah olmadığına ve benim de Resûlullah olduğuma şehadet 163 Allah'a hiçbir şeyi şerik koşmaksızın ibadet etmek, 164 namazı kılmak, 165 Ramazan orucunu tutmak, 166 Müslümanlara hayırhah olmak, 167 H abeşî (Zenci) bir köle de olsa, valiye itaat etmek, 168 müşriklerden ayrılmak üzere bey'at edeceksin! " buyurdu. 169
'Olur! ' dedim.
Resûlullah aleyhisselam elini uzattı. 170
Ben de:
'Namazı kılmak, zekatı vermek, 171 Habeşli (zenci) bir köle bile olsa valiyel 72 itaat etmek, 173 verilen emirleri dinlemek. 174 bütün Müslümanlar için hayırhah olmak, 175 müşriklerden aynlmak, 176 üzere Resûlullah aleyhisselama bey'at ettim. 177
Resûlullah aleyhisselam:
'İslâm beş şey üzerine kurulmuştur.
1. Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet etmek,
2. Namazı kılmak,
3. Zekatı vermek,
4. Beytullah'ı haccetmek,
5. Ramazan orucunu tutmak' buyurdu." 178
Cerir b. Abdullah'ın kavminden yanında bulunanlar da Müslüman olup bey'at ettiler. 179 Yüce Allah hepsinden razı olsun!
Cerir b. Abdullah der ki:
" Müslüman olduğumdan beri, hiçbir vakit Resûlullah aleyhisselam yanına girmekten beni men etmemiş ve beni gördüğü zaman da muhakkak yüzüme gülmüş, gülümsemiştir." 180
Peygamberimiz aleyhisselamın ashabıyla birlikte oturduğu sırada, Cerir b. Abdullah gelmişti.
Nasılsa, oturanların hiçbiri ona yer açmamıştı.
Peygamberimiz aleyhisselam, kendisinin üzerindeki pelerinini ona attı ve:
" Ey Ebu Amr! Yanındakini al da, üzerine otur! " buyurdu.
Cerir b. Abdullah onun üzerine oturdu, elini göğsüne koyup:
" Yâ Rasûlallah!
Senin bana ikram ettiğin gibi, Allah da sana ikram buyursun! " dedi. 181
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Size bir kavmin kerem ve şeref sahibi, ulusu geldiği zaman, ona ikram ve ihtiram ediniz! " buyurdu. 182
Peygamberimiz aleyhisselam, kendisine Arap heyetleri geldikçe, Cerir b. Abdullah'a haber salar; o da temiz elbisesini giyip yanına varır, otururdu. 183
-------------------------------------
147. İbn Hazm, Cemhere, s. 484, Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 171.
148. İbn Hazm, s. 484, Kalkaşandî, s. 89.
149. İbn Hazm, s. 387-390.
150. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 347, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 384, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 381 , İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 232.
151. Belâzurî, c. 1, 5. 384, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 304, Zehebî, c. 2, s. 381 , İbn Hacer, c. 1. S. 232.
152. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 347, Ebu'l-Ferec İbn Cevzî, Vefâ, c. 2, s. 753.
153. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 337-338.
154. İbn Sa'd, c. 1, s. 347, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 359-360, İbn Abdilberr, c. 1, s. 337, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 381.
155. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 359-360, 364, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 346-347, Zehebî, c. 2, s. 380-381, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 77-78.
156. Beyhakî, c. 5, s. 347.
157. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 357-358, 364.
158. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 365.
159. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 357.
160. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 364-365.
161. Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 347, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 78.
162. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 357-358.
163. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 347.
164. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 364-365.
165. İbn Sa'd, c. 1, s. 347, Ahmed, c. 4, s. 364-365.
166. İbn Sa'd, c. 1. S. 347.
167. İbn Sa'd, c. 1, s. 347, Ahmed, c. 4, s. 364-365.
168. İbn Sa'd, c. 1, 5. 347.
169. Ahmed, c. 4, s. 364-365.
170. İbn Sa'd, c. 1, s. 347.
171. Ahmed. c. 4, s. 358, 364.
172. İbn Sa'd, c. 1, 5. 347.
173. İbn Sa'd, c. 1, 347, Ahmed, c. 4, s. 364.
174. Ahmed, c. 4, s. 364.
175. Ahmed, c. 4, s. 358, 364, Buhârî, Sahîh, c. 1, s. 20.
176. Ahmed. c. 4, s. 358.
177. Ahmed, c. 4, s. 358, 364 Buhârî, c. 1, s. 20.
178. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 365.
179. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 347, Zehebî, Siyeru a'lâmi'n-nübelâ, c. 2, s. 381.
180. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 358-359, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1925.
181. Zehebî, c. 2, s. 381.
182. İbn Mâce, Sünen, c. 1 , s. 16, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 347, Zehebî, c. 2, s. 381, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 78.
183. Zehebî, c. 2, s. 382.
Benî Becîlelerden İkinci Kafilenin Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Ahmesîlerin Kimlikleri
Ahmesîler, Becîlelerden Gavs b. Enmar'ın soyundan idiler. 184
Benî Becîlelerin Medine'ye gelip Müslüman olan ilk kafilesini, başlarında Kays b. Garbetü'l-Ahmesî bulunan Ahmesîlerden 250 kişilik ikinci kafile takip etti. Peygamberimiz aleyhisselam: " Sizler kimlersiniz?" diye sordu." Biz Ahmesullah'ız! " dediler. Cahiliye çağında onlara böyle denirdi. Peygamberimiz aleyhisselam:
" Siz, bugün, Allah'ınsınız, Allah'ın Müslüman kullarısınız! " buyurdu. 185 Allah onlardan razı olsun!
Benî Becîleler yurtlarına dönecekleri zaman, Peygamberimiz aleyhisselam Bilal-i Habeşî'ye: " Benî Becîl elere binit hayvanları verve vermeye Ahmesîlerden başla! " buyurdu. Bilal-i Habeşî de öyle yaptı. 186 Kays b. Garbe, yurduna dönünce, kavmi olan Ahmesîleri İslâmiyete davet etti. 187
-------------------------------------
184. İbn Hazm, Cemhere, s. 387.
185. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 347.
186. İbn Sa'd, c. 1, 5. 347.
187. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 439, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 256.
Cerir b. Abdullah'ın Zülhalasa Puthanesini ve Putunu Yıkmaya Gönderilişi
Cerir b. Abdullah, Medine'ye geldikçe, Fetve b. Amrü'l-Beyâzî'ye iner, Peygamberimiz aleyhisselam da ona arkasındaki kavmini sorardı.
Cerir b. Abdullah:
" Yâ Rasûlallah! Yüce Allah İslâmiyeti aşikâr ve üstün kıldı.
Kabilelerin mescidlerinde ve meydanlarında ezanlar okunuyor.
Kabileler, tapageldikleri putlarını yıktılar! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, ona:
" Zülhalasa ne yapıyor, ne oldu?" diye sordu.
Cerirb. Abdullah:
" O, olduğu hal üzere duruyor! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Vallahi, inşaallah, ondan da kurtulacak, rahatlayacağım! " buyurdu188 ve ona:
" Ey Cehr! 189 Sen beni Zülhalasa'dan kurtarmaya yetmez, 190 beni ondan rahatlandırmaz mısın?" diye sordu. 191
Cerirb. Abdullah:
" Evet! Rahatlandırınm! " dedi. 192
Zülhalasa; Devs, 193 Has'am ve Becîlelere ait olup, 194 Yemen'de bir ev, birtapınaktı. 195 Ona tapılın akta ve " Yemen Kâbesi" denilmekte idi. 196
Zülhalasa'nın içinde dikili birtaş da bulunuyordu. 197 Beyaz mermerdendi. 198 Üzeri, taç gibi nakışlı idi.
Yemenle Mekke arasında, Mekke'ye yedi gecelik uzaklıktaki Tebâle'de, 199 Has'amların yurdu olan Ablâ'da, 200 şimdiki Tebâle mescidinin kapısının eşiğinde bulunuyordu. 201
Zülhalasa'nın bakıcısı Vâhile b. A'surlardan Benî Ümâmeler idi.
Zülhalasa'ya tazim edilir, kurbanlar kesilirdi. 202
Babası öldürülen kimse, öç almak istediği zaman, önce Zülhalasa'ya gider, onun yanında (üzeri yazılı) fal oku çektirir, çıkan ok bundan men ediyorsa, geri dururdu. 203
Devs kabilesi kadınları da, ona arkalarını dönüp ırgalamak suretiyle taparlardı ! 204
Zülhalasa'yı Amr b. Luhayy'ın veya Ebrehe'nin yaptırdığı söylenir. 205
Zülhalasa'ya Devs, Becîle ve Has'amlardan başka Haris b. Ka'blar, Cermler, Zübeydler, Gavs ve Mürrler ve Benî Bilal b. Âmirler de tapar ve bakarlardı. 206
Cerir b. Abdullah Ahmesîlerden yüzelli. 207 diğer rivayete göre yüzyetmiş208 süvarinin başında oraya hareket etti. 209
Ahmesîler ata iyi binerlerdi. Cerir b. Abdullah ise, at üzerinde pek duramazdı. 210
Cerir b. Abdullah, hareket etmeden:
" Yâ Rasûl ali ah! Ben at üzerinde pek duramaz bir adamım! " dedi. 211
Peygamberimiz aleyhisselam onun göğsüne eliyle hızlıca vurdu, göğsünde parmaklarının izi çıktı. 212
" Ey Allah'ım! Onu at üzerinde durdur! 213 Hâdî ve mehdî kıl! " diyerek dua etti. 214
Bundan sonra Cerir b. Abdullah attan hiç düşmez oldu. 215
Peygamberimiz aleyhisselam, onu böylece Zülhalasayı yıkmaya gönderdi. 216
Cerir b. Abdullah Becîlelerin Ahmes süvarileriyle birlikte Zülhalasa'yı yakıp yıkmaya varınca, Has'amlar, Vâhileler ve daha başkaları onunla savaştılar. O zaman, Zülhalasa'nın bakıcıları olan Vâhilelerdenyüz kişi, Has'amların çoğu ve BenîKuhâfe b. Âmirb. Has'amlardan da ikiyüz kişi öldürüldü.
Cerir b. Abdullah ve süvari arkadaşları karşı koyanları yendiler, bozguna uğrattılar. 217
-------------------------------------
188. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 347.
189. Ebu'l-Münzir Hişam, Kitâbu'l-esnam, s. 35-36, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1926.
190. Ebu'l-Münzir Hişam, s. 35-36, Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 3, s. 383.
191. Ahmed b. Hanbel. Müsned, c. 4, s. 360, 362, 365, Buharî, Sahih, c. 4, s. 232, c. 5, s. 112 Müslim , Sahih, c. 4, s. 1926.
192. Ebu'l-Münzir Hişam, s. 36, Buhârî, c. 5, s. 112, Yâkût, c. 2, s. 383.
193. İbn İshak, c. 1 , s. 83.
194. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. d, s. 83, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 365, Buhârî, c. 5, s. 112.
195. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 365, Buhârî, c. 5, s. 112.
196. Ahmed, c. 4, s. 365, Buhârî, c. 5, s. 112, c. 7, s. 152.
197. Buhârî, c. 5, s. 112.
198. Ebu'l-Münzir Hişam, s. 34, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 384.
199. Ebu'l-Münzir, s. 34, Yâküt, c. 2, s. 383.
200. İbn Habib, Kitâbu'l-mu habber, s. 317, Yâkût, c. 2, s. 383.
201. Ebu'l-Münzir Hişam, Kitâbu'l-esnam, s. 36.
202. Ebu'l-Münzir Hişam, Kitâbu'l-esnâm, s. 34-35, Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 383.
203. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 1, , s. 89, Ebu'l-Münzir, s. 35, Yâkût, c. 2, s. 383.
204. Ebu'l-Münzir, s. 36, İbn Esîr, Nihâye, c. 2, s. 62, Yâküt, c. 2, s. 384.
205. Yâküt, c. 2, 5. 383.
206. İbn Habib, Kitâbu'l-mu habber, s. 317, Yâkût, c. 2, s. 383.
207. Ahmed b. Hanbel. Müsned, c. 4, s. 362 Buhârî, Sahih, c. 4, s. 232, c. 5, s. 112.
208. Ahmed, c. 4, s. 360.
209. Ahmed, c. 4, s. 362, Buhârî, c. 4, s. 232.
210. Ahmed, c. 4, s. 362, Buhârî, c. 5, s. 112, Müslim , Sahih, c. 4, s. 1925-1926.
211. Buhârî, c. 7, s. 152.
212. Ahmed, c. 4, s. 362, Buhârî, c. 5, s. 112.
213. Buhârî, c. 7, s. 152, Müslim, c. 4, s. 1925-1926, İbn Mâce, Sünen, c. 1, s. 56.
214. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 347, Ahmed, c. 4, s. 362, Buhârî, c. 5, s. 112, c. 7, s. 152, Müslim, c. 4, s. 1925-1926, İbn Mâce, c. 1, s. 56.
215. Buhârî, c. 5, s. 112, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 279.
216. İbn İshak, c. 1 , s. 89.
217. Ebu'l-Münzir Hişam, Kitâbu'l-esnâm, s. 36, Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 383-384.
Zülhalasa Bakıcısının Müslüman Oluşu
Cerir b. Abdullah Yetmen'e vardığı zaman, Zülhalasa'nın bakıcısı olan adam, oklarla kısmet anyor, fal oku çekiyordu.
Kendisine:
" Haberin olsun ki, Resûlullah aleyhisselam şuradadır! Eğer senin fal attığını, çektiğini görürse boynunu vurur! " denildi.
Adamın aldırış etmeyerek fal oklan çekmeye devam ettiği sırada Cerir b. Abdullah çıkageldi ve ona:
" Şimdi sen ya bu okları kırar ve Allah'tan başka ilah olmadığına şehadet edersin ya da senin boynunu vururum! " dedi.
Adam hemen okları kırdı ve şehadet getirdi. 218
Cerir b. Abdullah, Zülhalasa binasını yıktı. 219 Kırdı, ateşe verip yaktı. 220 Harabeye çevirdi. 221
Cerir b. Abdullah, Ahmesîlerden Ebu Ertat222 Husayn b. Rebia'yı223 müjdeci olarak Peygamberimiz aleyhisselama gönderdi.
Ebu Ertat, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelip:
" Yâ Rasûlallah! Seni hak din ve kitabla peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki sana eli boş gelmedim! Ben, Zülhalasayı gerimde uyuz deve gibi bakımsız bir halde bıraktım! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, beş kere:
" Ahmesîlerin atları ve süvarileri mübarek olsun! " diyerek tebrik ve dua etti. 224
-------------------------------------
218. Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 112.
219. Ebu'l-Münzir, s. 36, İbn Esîr, Nihâ\e, c. 2, s. 62.
220. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 60, Buhârî, c. 5, s. 112.
221. Ahmed, c. 4, s. 365.
222. Buhârî , c. 5, s. 112, Müslim, c. 4, s. 1926.
223. Müslim, c. 4, s. 1926, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1595.
224. Ahmed, c. 4, s. 360-365, Buhârî, c. 5, s. 112, Müslim , c. 4, s. 1926.
Cerir b. Abdullah'ın Medine'ye Dönüşü
Cerir b. Abdullah, kısa bir müddet içinde Medine'ye dönüp geldi.
Peygamberimiz aleyhisselam, ona Zülhalasa hakkında:
" Yıktin mı onu?" diye sordu.
Cerir b. Abdullah:
" Seni hak din ve kitabla peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki; Zülhalasa'yı ateşe verip yaktım! Hiç kimse onu yakıp yıkmaktan beni men edemedi! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, o gün de, Ahmesîlerin süvarilerine ve atlarına bereket duası yapü. 225
-------------------------------------
225. İbn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1. s. 347-348.
Ezd Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Ezdlerin Kimlikleri, Temsilcilerinin Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Ezdlerin ata soyları şöyle sıralanır: Ezd b. Gavs, b. Nabt, b. Malik, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe', b. Yeşcüb, b. Ya'rüb, b. Karıtan.
Ezdi erden birçok kabileler türemiştir. 226
Ezd temsilcileri Medine'ye Hicretin 10. yılında, 227 başlarında Sured b. Abdullah el-Ezdî olduğu halde geldiler. 228
Ferve b. Amr'ın evine indiler. 229
Orada selamlandılar, orada oturdular, orada ağırlandılar. 230
-------------------------------------
226. İbn Hazm, Cemhere, s. 473-474, 484.
227. Taberî, Târîh, c. 3, s. 158, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 734, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 17, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 55.
228. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 337, c. 5, s. 526, Taberî, c. 3, s. 158, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55.
229. İbn Sa'd, c. 1, s. 338, c. 5, s. 528, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55.
230. İbn Sa'd. c. 1. s. 338. c. 5. s. 528.
Peygamberimiz aleyhisselamın Ezd Temsilcilerine Tavsiyeleri
Ezd temsilcileri, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gidip konuştular.
Onların şekilleri, ağırbaşlılıkları ve konuşmaları Peygamberimiz aleyhisselamın hoşuna gitti ve onlara:
" Siz nesiniz?" diye sordu.
Onlar:
" Mü'minleriz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam gülümsedi ve onlara:
" Her sözün bir hakikati vardır. Sizin sözünüzün ve imanınızın hakikati nedir?" diye sordu.
Onlar:
" Onbeş haslet (huy)'dur.
Onlardan beşi iman etmemizi, beşi de işlememizi elçilerinle emrettiğin şeylerdir.
Geri kalan beşi ise, Cahiliye çağından şu ana kadar benimseyip âdet edinegeldiğimiz-sen istemezsen bırakacaklarımızın dışındaki-şeylerdiryâ Rasûlallah" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" İnanmanızı emrettiğim beş şey nelerdir?" diye sordu.
Temsilciler:
" Sen Allah'a, Allah'ın meleklerine, kitablarına, peygamberlerine ve öldükten sonra dirilmeye inanmamızı elçilerinle emretmiştin! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" İşlemenizi size emrettiğim beş şey nelerdir?" diye sordu.
Temsilciler:
" Sen, 'Lâ ilahe illallah Muhammederresûlullah' dememizi, namazı kılmamızı, zekatı vermemizi, Ramazan orucunu tutmamızı, yoluna güç yetince Beytullah'ı hac ve ziyaret etmemizi bize elçilerinle emretmiştin! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Sizin Cahiliye çağında benimseyip âdet ve huy edinmiş olduğunuz beş şey nelerdir?" diye sordu.
Temsilciler:
" Bolluk zamanlarında nimete-hakkını yerine getirmek suretiyle-şükür,
Belâ ve musibet zamanlarında sabır ve tahammül etmek,
Uğranılan kazaya rıza,
Savaş meydanlarında düşmanla karşılaşınca sebat göstermek ve savaşa gerçekten girişip savaşın hakkını yerine getirmek,
Düşmanın üzülmesine sevinmeyi veya düşmanın sevinmesine üzülmeyi terketmektir" dediler.
Onların ilim ve hikmet sahibi, derin anlayışlı olmaları Peygamberimiz aleyhisselamın hoşuna gitti ve kendilerine:
" Ben size beş haslet daha arttırayım da, söylemiş olduğunuz hasletleriniz yirmiyi bulup tamamlansın:
1. Yiyemeyeceğiniz şeyleri toplayıp biriktirmeyiniz,
2. (Temelli) oturamayacağınız binayı yapmayınız,
3. Kendisinden yarın ayrılacağınız şeyler üzerine üşüşüp birbirinizle uğraşmaya kalkışmayınız,
4. Amellerinize göre mükâfatlandırılmak veya cezalandırılmak üzere Kendisine döndürülüp huzuruna çıkarılacağınız Allah'ın emirlerine aykırı davranmaktan sakınınız!
5. Ahirete sunacağınız hayırlı amelleri çoğaltıp mâsiyetleri bırakmak ve içinde temelli kalacağınız cenneti elde etmek hususunda yarışmaya rağbet gösteriniz! " buyurdu.
Ezd temsilcileri Peygamberimiz aleyhisselamın öğütlerini ezberlediler ve uyarlatınca hareket ettil-er. 231
-------------------------------------
231. Ebu Nuaym, Hilyetü'l-evliyâ, c. 9, s. 979, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 94, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 63, Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 322 Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 64-65.
Kavminin Üstün Kişisi Olan Sured b. Abdullah'ın Vali ve Kumandan Tayin Edilişi
Sured b. Abdullah, Müslümanlığını İslâm amelleriyle güzelleştirdi. 232
Kendisi, Ezdlerin en üstün kişisi233 ve en iyi hüküm vereni idi.
Medine'de kaldığı müddetçe Peygamberimiz aleyhisselamın meclisine devam eder ve kendisinin bu hali Peygamberimiz aleyhisselamın hoşuna giderdi. 234
Peygamberimiz aleyhisselam, onu, kavminden Müslüman olanların başına vali ve kumandan yaptı.
Müslümanları yanına alarak Yemen taraflarında, yakınlarında bulunan müşriklerle savaşmasını kendisine emr235 ve maiyyetindekilere iyi davranmasını tavsiye buyurdu. 236
Sured b. Abdullah, Peygamberimiz aleyhisselamın emriyle gidip Cüreş'e indi.
Cüreş o zaman sapasağlam, kale gibi bir şehirdi. 237
Üzerlerine Müslümanların yürüdüklerini işiten Yemen kabileleri, içlerinde Has'amlar da bulunduğu halde, Cüreş'e gelip sığınmış, orada toplanmış bulunuyorlardı. 238
Sured b. Abdullah, Cüreş halkını İslâmiyete davet etti. Onlar, yanaşmadılar. Müslüman olmaktan kaçındılar. 239
Sured b. Abdullah, onları bir ay kadar kuşattı. 240
Fakat onlar Sured b. Abdullah'a karşı Cüreş'in içinde kendilerini savundular. 241
Sured b. Abdullah, kuşatma sırasında yaylım hayvanları üzerine de baskınlar yapıp onları ele geçirmeyi başardı. 242
Sured b. Abdullah, Cüreş şehrine kapanıp kendilerini savunan halkı şehrin dışına çekmek için, kuşatmayı bırakarak katar halinde Cüreş'in Şekr dağına kadar geri çekildi. 243
Cüreş halkı Müslümanların kendilerine yenilerek dönüp gittiklerini sandılar ve onları yakalamaya çıktı lar. 244
Sured b. Abdullah, maiyyetindeki mücahidleri hemen saf haline getirip Güreşten dışarı çıkardıkları halka saldırdılar. 245 Onlara istedikleri gibi kılıç vurdular. 246 Onları en şiddetli bir şekilde kılıçtan geçirdil-er. 247 Cüreşlilerin atlarından yakaladıkları yirmi atin üzerinde bütün bir gün onlarla çarpıştılar.
Sured b. Abdullah Cüreş halkından Müslüman olanları serbest bıraktı, Müslüman olmayanların boyunlarını vurdu. 248
-------------------------------------
232. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 233, Taberî, Târih, c. 3, s. 158, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 737, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 372, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 16, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 182.
233. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 261.
234. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 526.
235. İbn İshak, c. 4, s. 233-234, İbn Sa'd, c. 1, s. 338, c. 5, s. 526, Taberî, c. 3, s. 158, İbn. Abdilberr, c. 2, s. 737, Beyhakî, c. 5, s. 372, İbn Esir, c. 3, s. 47, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, Halebî, c. 3, s. 261.
236. İbn Sa'd, c. 5, s. 526.
237. İbn İshak, c. 4, s. 234, İbn Sa'd. c. 1, s. 338, c. 5, s. 526, Taberî, c. 3, s. 158, Beyhakî, c. 5, s. 372, İbn Esîr, c. 3, s. 17, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, Halebî, c. 3, s. 261.
238. İbn İshak, c. 4, s. 234, İbn Sa'd, c. 1, s. 338, Taberî, c. 3, s. 158, Beyhakî, c. 5, s. 372, İbn Esîr, c. 3, s. 17, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 55.
239. İbn Sa'd, c. 1, 5. 338.
240. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 234, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 338, Taberî, Târih, c. 3, s. 158, Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 372, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 17, İbn Seyyid, Uyun, c. 2, s. 242, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 55, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 261.
241. İbn İshak, c. 4, s. 234, Taberî, c. 3, s. 158, Beyhakî, c. 5, s. 372, İbn Esîr, c. 3, s. 17, İbn Seyyid, c. 2, s. 242.
242. İbn Sa'd, c. 1. S. 338.
243. İbn İshak, c. 4, s. 234, Taberî, c. 3, s. 158, Beyhakî, c. 5, s. 372, İbn Esîr, c. 3, s. 17, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55, Halebî, c. 3, s. 261.
244. İbn İshak, c. 4, s. 234, Taberî, c. 3, s. 158, Beyhakî, c. 5, s. 373, İbn Esîr, c. 3, s. 17, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55, Halebî, c. 3, s. 261.
245. İbn Sa'd, c. 1, s. 338, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 55.
246. İbn Sa'd, c. 1. S. 338.
247. İbn İshak, c. 2, s. 234, Taberî, c. 3, s. 158, Beyhakî, c. 5, s. 373, İbn Esîr, c. 3, s. 17, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, Halebî, c. 3, 5. 261.
248. İbn Sa'd. c. 1. s. 338.
Peygamberimiz aleyhisselamın Cüreş Halkının Şekr'de Öldürülmekte Olduğunu Haber Verişi
Cüreş halkı tarafından Medine'ye iki kişi gönderilmiş bulunuyordu. Onların bir gün ikindi namazından sonra akşama doğru Peygamberimiz aleyhisselamın yanında bulundukları bir sırada, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Şekr, Allah'ın beldelerinden hangisidir, hangisindedir?" diye sordu.
İki Cüreşf ayağa kalkarak:
" Yâ Rasûlallah! Bizim beldelerimizde bir dağ vardır ki, ona Keşr denilir, Cüreş halkı ona böyle ad vermişlerdir" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" O Keşr değil, fakat o Şekr'dir! " buyurdu.
İki Cüreşî:
" Yâ Rasûlallah! Ne hal var onun başında?" diye sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Şu anda Cüreş halkı Şekr'in yanında Allah'ın develeri (gibi) boğazlanmaktadırlar! " buyurdu.
Cüreşîler, hemen Hazret-i Ebu Bekir'in veya Hazret-i Osman'ın yanına varıp oturdular ve ona Peygamberimiz aleyhisselamın söylediği sözü anlattılar.
Hazret-i Ebu Bekir veya Hazret-i Osman onlara:
" Yazıklar olsun size! Resûlullah aleyhisselam size şimdi kavminizin öldürülmekte oldukları haberini vermiştir! Hemen kalkın, Resûlullah aleyhisselama gidin de, kavminizden bu felâketi kaldırması için Allah'a dua etmesini kendisinden isteyin! " dedi.
Cüreşîler de hemen kalkıp Peygamberimiz aleyhisselamın yanına vardılar ve dileyeceklerini dilediler.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Allah'ım! Bu felâketi onlardan (Cüreş halkından) kaldır! " diye Allah'a dua etti.
Cüreşîler, Peygamberimiz aleyhisselamın yanından ayrılıp kavimlerinin yanına döndüler.
Onların, öldürüldüklerini Peygamberimiz aleyhisselamın haber verdiği gün ve saatte Sured b. Abdullah ve maiyyetindeki Müslümanlar tarafından öldürülmüş olduklarını öğrendiler.
Bunun üzerine Peygamberimiz aleyhisselamın yanına Cüreş halkından bir heyet gelip Müslüman oldular. 249 Müslümanlıklarını İslâm amelleriyle güzelleştirdiler. 250
Peygamberimiz aleyhisselam, Cüreş heyetine:
" İnsanların en güzel yüzlüleri! En tatlı sözlüleri! Emaneti en çok gözetenleri! Sizler hoşgeldiniz! Sizler bendensiniz! Ben de sizlerdenim! " diyerek, onlara son derecede iltifatta bulundu.
Kendilerine " Mebrûr" sözünü savaş parolası yaptı. 251
Karyelerinin çevresinde hududu işaretlerle belirli bir koruluğu da, 252 atlarının, develerinin ve ekin öküzlerinin yaylım yeri olmak üzere Güneşlilere tahsis etti. 253
-------------------------------------
249. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 234, Taberî, Târih, c. 3, s. 158-159, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 272-273, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 3, s. 16-17 İbn Seyyid, Uyünu'l-eser, c. 2, s. 242-243, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 63, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 314, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 261 -262, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 32-33.
250. Ebu'l-Fidâ, Sîre, c. 4, s. 144, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 314.
251. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 338, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 262.
252. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 234, İbn Sa'd, c. 1, s. 338, Taberî, Târîh, c. 3, s. 159, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 373.
253. İbn İshak, c. 4, s. 234, Taberî, c. 3, s. 159, Beyhakî, c. 5, s. 373, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 33.
Peygamberimiz aleyhisselamın Halid b. Dımadü'l-Ezdî Hakkındaki Yazısı
Peygamberimiz aleyhisselam Ezdîlerden Halid b. Dımad'a bir yazı yazdı ve yazısında şöyle buyurdu:
" Allah'a hiçbir şeyi şerik koşmaksızın iman ve Muhammed'in Allah'ın kulu ve resûlü olduğuna şehadet etmek,
Namazı kılmak,
Ramazan orucunu tutmak,
Beytullah'ı haccetmek,
Kötü iş yapanı ve kötülükte direneni barındırmamak,
Allah ve Resûlüne karşı hayırhah olmak,
Allah'ın sevdiklerini sevmek, Allah düşmanlarını sevmemek,
Kendi canını, malını ve ev halkını koruduğu şeylerden Muhammed Peygamberi de korumak üzere Müslüman olduğu zaman, yurdunda sahip bulunduğu şeyler yine kendisinindir.
Ahdini yerine getirirse, Halidü'l-Ezdî, Allah'ın himayesinde ve Muhammed Peygamberin himayesindedir.
Bunu Übeyy b. Ka'b kaleme aldı." 254
-------------------------------------
254. İbn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1. s. 267.
Peygamberimiz aleyhisselamın Cünâdetü'l-Ezdî ve Kavmi ile Kendisine Bağlı Olanlar Hakkındaki Yazısı
Peygamberimiz aleyhisselam; Cünâdetü'l Ezdî ile kavmi ve kendisine bağlı olanlar hakkında bir yazı yazdı ve yazısında şöyle buyurdu:
" Namazı kıldıkları,
Zekatı verdikleri,
Allah'a ve Allah'ın Resûlüne itaat ettikleri,
Ganimetlerden Allah'ın hakkı olan beşte biri ve Peygamber aleyhisselamın payını verdikleri,
Müşriklerden ayrıldıkları müddetçe; kendileri için Allah'ın himayesi ve Muhammed b. Abdullah'ın himayesi vardır.
Yazıyı Ü beyy b. Ka'b kaleme aldı." 255
-------------------------------------
255. Ibn Sa'd. c. 1. S. 267.
Benî Has'am Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Benî Has'amların Kimlikleri ve Yurtları
Kahtan'ın soyundan gelen Benî Has'amların ata soylan256 şöyle sıralanır Has'am Akyel b. Enmar, b. İraş, b. Amr, b. Gavs, b. Nabt, b. Malik, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe'. Has'amlardan:
1. BenîNâhıs,
2. Benî Şehran b. İfris, b. Halif veya (Hulf), b. Has'am kabileleri;
Benî N ânı şiardan:
1. Benî Rüşdler,
2. Hamlar BenîŞehranlardanJse:
1. Benî Kuhâfe b. Âmir, b. Rebia, b. Âmirler türemiştir. 257
Has'amların yurtlan, kardeşleri Becîlelerie birlikte Yemen yollarıyla Tebâle'ye kadar uzanan Hicaz ülkesindeydi.
Sonradan etrafa dağılmışlar, onlardan pek azı yurtlarında kalmıştır. 258
Cerir b. Abdullah gidip Zülhalasa tapınağını ve putunu yıktıktan, Has'amlardan öldürülenler öldürüldükten sonra, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına Has'amlardan-içlerinde As'as b. Zahr ve Enes b. Müdrik de bulunan-bir heyet geldi ve:
" Bizler, Allah'a ve Allah'ın Resûlüne, Allah'tan gelen şeylere inandık!
Bize bir yazı yaz da, o yazının içindekilere tâbi olalım! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlar için bir yazı yazdı. 259
Yazısında şöyle buyurdu:
" Bu yazı, Allah'ın Resûlü Muhammed tarafından Has'amların Bîşe'de* ve Bîşe'nin kırlarında bulunanları için yazılmıştır.
Cahiliye çağında dökmüş olduğunuz kanın suçu, sizden düşürülmüş, silinmiştir.
Sizlerden, isteyerek veya istemeyerek, gönüllü veya gönülsüz Müslüman olan kimsenin elindeki, gökten yağmurla sulanan veya düşen çiğle ıslanan, yumuşak veya berk toprakta, kuraklık ve kıtlık olmayan yıllarda sürüp ekerek geliştirdiği, yetiştirdiği mahsuller-kuruyup sonradan yağmurla yeşerenleri de dahil-kendisinindir, onları vergi vermeksizin yer.
Onlar, her akarsu ile sulanan toprakta yetiştirdikleri mahsuller için de uşrün yarısını ödemekle mükelleftirler.
Cerir b. Abdullah ve hazır bulunan kimseler şahit oldular." 260
-------------------------------------
256. İbn Hazm, Cemhere, s. 484.
257. İbn Hazm, s. 475.
258. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 243.
259. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 348.
* Bfşe; halkı kalabalık Yemen vadilerinden olup, Tebâle ile arası yirmidörtmildir. Bfşe, Yemen tarafındadır. Bfşe, BenfSelûllerin diyarı idi. Suları Taif Hicaz'ından dökülen ve Has'amlarla Hilaller, Süvâe b. Ânirb. Sa'saalar vesair kabilelerden birçok halkın toplandığı bir vadi idi (Yâküt, Mu'cemu'l-büldân, c. 1, s. 99).
260. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 286.
Benî Selâman Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Benî Selâmanların Kimlikleri, Yurtları ve Temsilcilerinin Medine'ye Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Benî Selâmanlar, Kahtan'ın soyundan gelen Kudâa kabilelerinden idiler. 261
Benî Selâmanların ata soyları şöyle sıralanır: Benî Selâman b. Sa'd, b. Zeyd, b. Leys, b. Sûd, b. Eslem, b. Elhâfî, b. Kudâa. 262
Benî S elamanlar, Cinab'da* otururlardı. 263
Benî Selâman temsilcileri Medine'ye Hicretin 10. yılında, Şevval ayında geldiler, yedi kişi idiler. 264
Temsilcilerin başında Habib b. Amrü's-Selâmanî bulunuyordu.
Habib b. Amr der ki:
" Biz, Benî Selâman temsilcileri olarak Resûlullah aleyhisselamın yanına vardık.
Yedi kişi idik.
Resûlullah aleyhisselama, Mescidin dışında, çağrıldığı cenazeye giderken rastladık ve:
'Esselamü aleyke yâ Rasûlallah! ' dedik.
Selamımıza:
'Ve aleyküm! ' diyerek karşılık verdi ve bize:
'Siz kimsiniz?' diye sordu.
'Biz Selâmanlardanız! İslâmiyet üzere sana bey'at edelim diye geldik.
Biz, arkamızdaki kavmimizden olanların da temsilcisiyiz! ' dedik.
Resûlullah aleyhisselam, uşağı Sevban'a dönerek:
'Bu elçileri, elçilerin indirilmekte olduğu yere indir! ' buyurdu." 265
Benî Selâman temsilcileri Remle binti Hâris'in konağına indirildiler. 266 Müslüman oldular. 267
Allah onlardan razı olsun!
Öğle namazının ezanını işitince, Mescide gidip Peygamberimiz aleyhisselamla birlikte öğle namazını kıldılar. 268
Peygamberimiz aleyhisselam, öğle namazını kıldırınca minberle evinin arasında oturdu.
Benî Selâman temsilcileri Peygamberimiz aleyhisselamın yanına vardılar. 269
Habib b. Amr:
" Ey Allah'ın Resûlü! Amellerin efdal ve üstünü hangisidir?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Vaktinde kılınan namazdır! " buyurdu. 270
Benî Selâman temsilcileri, namaz hakkında, İslâm şeriatları hakkında, göz değmemesi için okuyup üflemenin caiz olup olmadığı hakkında birtakım sorular sordular. 271
İkindi namazını da Peygamberimiz aleyhisselamla birlikte kıldıktan sonra, ülkelerinin uğradığı kuraklıktan şikâyetlendiler.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam, tek eliyle:
" Ey Allah'ım! Onları yurtlarında yağmurunla sula! " diyerek dua etti.
Habib b. Amr:
" Yâ Rasûlallah! Elinin ikisini de kaldır!
Çünkü, böyle yapmak, daha çokluk taşır ve daha güzeldir! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam gülümsedi ve iki elini koltuğunun altları görününceye kadar kaldırdı.
Benî Selâman temsilcileri Medine'de üç gün kaldıktan ve ağırlandıktan sonra, Peygamberimiz aleyhisselamla vedalaştılar.
Peygamberimiz aleyhisselam onlara bahşişlerinin verilmesini de Bilal-i Habeşî'ye emretti. 272
Her birine bahşiş olarak beşer ukiyye gümüş verildi. 273
Bilal-i Habeşî:
" Bugün yanımızda daha fazla mal yoktur! " diyerek özür dileyince, temsilciler:
" Malın bundan daha çoğu ve daha güzeli olmaz! " dediler. 274
Yurtlarına döndüler. 275
Yurtlarını, Peygamberimiz aleyhisselamın dua ettiği gün ve saatte yağmura kavuşmuş buldular. 276
-------------------------------------
261. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb t s. 300.
262. İbn Hazm, Cemhere, s. 486, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 307.
* Cinab; Hayber, Selah ve Vâdi'l-kurâ taraflarında bir yerdir. Cinab'ın Benf Mâzinlerin konak yerlerinden olduğu da söylenir (Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, 164).
263. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 445, İbn Hacer, c. 1, s. 307.
264. Vâkıdî’den naklen İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 332-333, Taberî, Târîh, c. 3, s. 158, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 324, İbn Esîr, c. 1, s. 415, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 257, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 62.
265. İbn Sa'd, c. 1, s. 332, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 278, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 61.
266. İbn Hacer, c. 1, s. 308, Zürkânî, c. 4, s. 61.
267. İbn Sa'd, c. 1, 5. 333.
268. İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1 , s. 308, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 61.
269. İbn Sa'd, Tabakâtü 'l-kübrâ, c. 1, s. 332-333.
270. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 257, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 62, İbn Hacer, c. 1, s. 308, Halebî, İnsânu’l-uyûn, c. 3, s. 278, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 61.
271. İbn Sa'd, c. 1, 5. 333.
272. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 257, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, Halebî, c. 3, s. 278, Zürkânî, c. 4, s. 61-62.
273. İbn Sa'd, c. 1, s. 333, İbn Seyyid, c. 2, s. 257, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, Halebî, c. 3, s. 278, Zürkânî, c. 4, s. 62.
274. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 257, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 62, Halebî İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 278, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 62.
275. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 333, İbn Seyyid, c. 2, s. 257, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, Halebî, c. 3, s. 278, Zürkânî, c. 4, s. 62.
276. İbn Seyyid, c. 2, s. 257, İbn Kayyım, c. 3, s. 62, Halebî, c. 3, s. 278, Zürkânî, c. 4, s. 62.
Ferve b. Müseyk'in Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Benî Muradların ve Ferve'nin Kimliği
Benî Muradlar, Kahtan'ın soyundan gelen Kehlan kabilesinden idiler. 277
Benî Muradların ata soyları şöyle sıralanır Benî Murad (Yuhâbir) b. Malik (Mezhic), b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe', 278 BenîMuradlardan:
1. Karen b. Redman, b. Naciye, b. Murad,
2. Benî Hamel b. Ki nane, b. Naciye, b. Murad,
3. Rabaz b. Zehran, b. Murad,
4. Sunabih b. Zehran, b. Murad kabileleri türemiştir. 279
Ferve b. Müseyk, Murad (Yuhâbir) b. Malik (Mezhic)'in Naciye ve Zahir adındaki oğullarından Naciye'nin soyundan gelmiştir ve soykütüğü şöyle sıralanır Ferve b. Müseyk, b. Haris, b. Seleme, b. Haris, b. Züeyb (Küreyb), b. Malik, b. Münebbih, b. Gutayf, b. Abdullah, b. Naciye. 280
Ferve b. Müseyk, Benî Muradların ileri gelenlerindendi. İyi bir şairdi. 281 Ferve b. Müseyk'in Medine'ye gelişi, Hicretin 10. yılında, BenîZübeyd temsilcisi Amrb. Ma'dikerib'in gelişinden önceydi. 282
Ferve b. Müseyk, Kinde krallarından ve onlara bağlılıktan yüz çevirerek, Peygamberimiz aleyhisselama tâbi ve Müslüman olmaya geldi. 283
Sa'd b. Ubâde'nin evine indi. 284
Müslüman oldu. 285
Allah ondan razı olsun
Sa'd b. Ubâde ona Kur'ân-ı Kerîm'i, İslâmiyetin farzlarını ve şeriatlarını öğretti. 286
-------------------------------------
277. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 417.
278. İbn Hazm, Cemhere, s. 405, Kalkaşandî, s. 417.
279. İbn Hazm, s. 476-477.
280. İbn Hazm, s. 406.
281. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1261-1262.
282. Taberî, Târih, c. 3, s. 160, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 298, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 55.
283. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 229, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 327, Taberî, c. 3, s. 161.
284. İbn Sa'd, c. 1, 5. 327.
285. İbn Abdilberr, c. 3, s. 1261, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 360, İbn Haldun, c. 2 ks. 2, s. 55.
286. İbn Sa'd, c. 1. S. 327.
Peygamberimiz aleyhisselamın Ferve'ye Redm ve Rezm Günlerini Soruşu
Peygamberimiz aleyhisselam, Ferve b. Müseyk'e:
" O gününüzü, Hemdanların gününü hatırlıyor musun?" diye sordu.
Ferve b. Müseyk:
" Evet! " dedi. 287
Bunun üzerine Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Ferve! Redm, Rezm Günü* kavminin uğradığı felâketin sana da bir kötülüğü, bir zararı dokundu mu?" diye sordu.
Ferve:
" Yâ Rasûlallah! Kavmi benim kavmim gibi Rezm Günü felâkete uğramış olup da, bundan kendisine bir kötülük, bir zarar dokunmamış kim var?288 Ev halkını ve kabileyi yok etti! " dedi. 289
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Fakat, bu İslâmiyet, kavmine hayırdan başka birşey eklemeyecektir! 290 Bu, sağ kalanlar için hayırlıdır! " buyurdu. 291
-------------------------------------
287. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 361.
* İslâmiyetten biraz önceki günlerin birinde, Hem danlar, E eda' b. Malik'in kumandası altında Benf Muradların üzerine yürüyüp onlardan pek çoklarını istedikleri gibi öldürm üşjer ve yaralam ıslardı. Bu hezimet günü Rezm , Redm Günü diye anı İm ıştır (İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 228, Taberî, Târih, c. 3, s. 160-161, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 295-296, İbn Seyyid, Uyun, c. 2, s. 239). Rezm , Muradların yurdunda bir yerdir (Yâkût, Mu'cem, c. 3, s. 42).
288. İbn İshak, c. 4, s. 229, Taberî, c. 3, s. 161, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 368-369 İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 296, İbn Seyyid, c. 2, s. 240, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 71, Halebî, İnsanu'l-uyün, c. 3, s. 259.
289. İbn Esîr, c. 4, s. 361.
290. İbn İshak, c. 4, s. 229, Taberî, c. 3, s. 161, Beyhakî, c. 5, s. 168-169, İbn Esîr, c. 2, s. 296-297, İbn Seyyid, c. 2, s. 240, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 71.
291. İbn Esîr, c. 4, s. 361.
Ferve b. Müseyk'in Umumî Vali Tayin Edilişi
Peygamberimiz aleyhisselam, Ferve b. Müseyk'i Muradlar, Zübeydler ve Mezhiclerin bütününe vali tayin etti.
Halid b. Saîd b. Âs'ı da, sadaka ve zekat tahsil memuru olarak yanına kattı. 292
Halid b. Saîd için, içinde sadaka, zekat nisbet ve miktarları açıklanan bir de yazı yazdı (yazdırdı). 293
Halid b. Saîd, Peygamberimiz aleyhisselamın Vefâtına kadar Ferve'nin ülkesinde ve yanında bulun-du. 294
-------------------------------------
292. İbn İshak, c. 4, s. 229, İbn Sa'd, c. 1, s. 327, Taberî, c. 3, s. 161, İbn Esîr, c. 2, s. 297, İbn Seyyid, c. 2, s. 240, Ebu’l-Fidâ, c. S. s. 71.
293. İbn İshak, c. 4, s. 229, Taberî, c. 3, s. 161, Beyhakî, c. 5, s. 369, İbn Seyyid, c. 2, s. 240, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 71.
294. İbn İshak, c. 4, s. 229, Taberî, c. 3, s. 161, Beyhakî, c. 5, s. 369, İbn Seyyid, c. 2, s. 240 Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 71.
Ferve'nin Müşriklerle Savaşmasına İzin Verilişi
Ferve b. Müseyk:
" Yâ Rasûlallah! Kavmimin Müslümanlığa yönelenlerini yanıma alarak, Müslümanlıktan kaçınanlarla çarpışayım mı?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam, Ferve'nin onlarla çarpışmasına izin verdi. 295
Kendisine oniki ukiyye gümüş ihsan etti.
Onu soy bir deveye bindirdi, giyinmek üzere kendisine Umman dokuması bir elbise de verdi. 296
Ferve b. Müseyk Peygamberimiz aleyhisselamın yanından çıkıp gittikten sonra ise:
" Gutayfî ne yapıyor?" diye sordu.
Yola çıktığı haber verilince, arkasından adam gönderip geri çevirtti.
Ashabından bazılarıyla birlikte bulunduğu sırada, Ferve b. Müseyk geldi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sen o (müşrik) kavmi İslâmiyete davet, Müslüman olanların Müslümanlığını kabul et!
Kim Müslüman olmazsa, sana yeni bir emir verinceye kadar, onlarla çarpışmakta acele etme! " buyurdu. 297
Ferve b. Müseyk:
" Yâ Rasûlallah! Bizim yurdumuzun yanında Ebyen toprağı diye anılan bir toprak olup, orası bizim elverişli yiyinti yerimizdir. Fakat, vebalı, hastalıklı bir yerdir?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Orayı bırak! Oradan uzak dur! Çünkü, hastalığa yakın olmak ölmek demektir! " buyurdu. 298
-------------------------------------
295. Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 361, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 361.
296. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 327.
297. Tirmizî, c. 5, s. 361, İbn Esîr, c. 4, s. 361.
298. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 451.
Benî Zübeyd Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Benî Zübeydlerin Kimlikleri ve Temsilcilerinin Medine'ye
Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Gelip Müslüman Oldukları
Kahtan'ın soyundan gelen299 Benî Zübeydlerin ata soyları şöyle sıralanır Benî Zübeyd (Münebbih) b. Sa'b, b. Sâ'dü'l-Âşire, b. Malik (Mezhic), b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe', 300
Zübeyd b. Sa'b'ın:
1. Rebia b. Zübeyd,
2. Haris b. Zübeyd isimlerinde iki;
Rebia b. Zübeyd'in de:
1. Mazin,
2. Haris (Gutay'a) isminde iki oğlu vardı. Bunların her ikisinden de kabileler türemiştir. 301
Peygamberimiz aleyhisselamın haberi kendilerine eriştiği zaman, Amr b. Ma'dikerib, Kays b. Meşrûhu'l-MurâdPye: *
" Ey Kays! Sen kavminin ulususun! Bize anıldı ki, Hicaz'da Kureyşîlerden Muhammed diye anılan bir zâtzuhur etmiş. Kendisinin peygamber olduğunu söylüyormuş. Gel, sen bizi ona götür de, onun hakkında bilgi edinelim! Eğer kendisi dediği gibi gerçekten peygamberse, bu bize gizli kalmaz, anlarız. Karşılaştığımız zaman ona tâbi oluruz. Aksi takdirde, kendisi hakkındaki bilginin mahiyetini öğrenmiş oluruz" dedi.
Kays b. Meşruh, Amrb. Ma'dikerib'in teklifini kabul etmekten kaçındı ve onun görüşünü beyinsizlik saydı. 302
Amr b. Ma'dikerib, Arapların cesaretleriyle tanınmış süvarilerindendi. 303 İyi bir şairdi de. 304
Amr b. Ma'dikerib, kavmi olan Benî Zübeyd'den305 yanına on kişi alarak Hicretin 10. yılında306 Medine'ye geldi. 307
Medine'ye gelince:
" Bu memleket halkının, Benî Amr b. Âmirlerden seyyidi, ulu kişisi kimdir?" diye sordu.
" Sa'db. Ubâde'dir! " denildi.
Bunun üzerine, devesini çekerek, Sa'd b. Ubâde'nin evine kadar giderek devesini ıhdırdı.
Sa'd b. Ubâde dışarı çıktı ve ona:
" Merhaba=Hoşgeldin! " dedi ve hayvanının bağlanmasını ve kendisinin de ağırlanmasını uşağına emretti.
Sonra, onu ve yanındaki arkadaşlarını alıp Peygamberimiz aleyhisselamın yanına götürdü.
Amr b. Ma'dikerib ve arkadaşları hemen Müslüman oldular.
Yüce Allah onlardan razı olsun!
Amr b. Ma'dikerib ve arkadaşları Medine'de birkaç gün oturduktan ve bahşişlerini aldıktan sonra yurtlarına döndüler. 308
Kays b. Meşruh, Amrb. Ma'dikerib'in Peygamberimiz aleyhisselama iman ve ikrarda bulunduğunu haber alınca, onu ölümle tehdide kalktı.
Amr b. Ma'dikerib de, söylediği uzun bir şiirle onu en ağır bir dille tahkir ve tehdit etti. 309
-------------------------------------
299. Kalkasandf, Nihâyetü'l-ereb, s. 268.
300. İbn Hazm, Cemhere, s. 405.
301. İbn Hazm, s. 411-412.
* Kays b. Meşruh, Amr b. Ma'dikerib'in kızkardeşinin oğlu idi (İbn Seyyid Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 240).
302. İbn İshak, İbn Hişam, c. 4, s. 230, Taberî, Târih, c. 3, s. 159, İbn Seyyid, c. 2, s. 240, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 5, s. 71, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 259.
303. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1202, İbn Seyyid, c. 2, s. 241.
304. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 274, İbn Seyyid, c. 2, s. 241, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 72.
305. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 230.
306. Vâkıdî’den naklen İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 328.
307. İbn İshak, c. 4, s. 230, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1202, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 273, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 71, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 55.
308. İbn Sa'd, c. 1, 5. 328.
309. İbn İshak, c. 4, s. 230-231, Taberî, Târih, c. 3, s. 160, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 71.
Benî Kinde Temsilcilerinin Medine'ye Gelip Müslüman Olmaları
Benî Kindelerin Kimlikleri, Yurtları, Temsilcilerinin Medine'ye Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Benî Kindelerin ata soyları şöyle sıralanır: Benî Kinde (Sevr) b. Ufeyr, b. Adiyy, b. Haris, b. Mürre, b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe'. 310 Kinde (Sevr) b. Ufeyr'in Remle binti Esed'den doğma Muaviye ve Eşred isimlerinde iki oğlu vardı. 311
Kinanelerden şu kabileler türemiştir
1. Benî Muaviye,
2. Vehb,
3. Bedda',
4. Râiş b. Haris, b. Muaviye, b. Sevr, b. Mürta', b. Muaviye, b. Kinde,
5. Benî Sekâsik b. Eşres, b. Kinde,
6. Benî Sekûn b. Eşres, b. Kinde,
7-8. Tücîbler,
9. Benî Adiyy b. Eşres, b. Sekûn,
10. Benî Sa'd b. Eşres, b. Sekûn. 312
Kindelerin yurtları Yemen'de olup, kendileri Hicaz'da ve Yemen'de kral idiler. 313
Haris b. Amrü'l-Mahsûr b. Hucr Akîlü'l-Mürar, b. Amr, b. Muaviye, b. Haris ve şair İmriü'l-Kays'in babası Hucr b. Haris, Benî Kinane ve Benî Esedlerin kralı idiler.
Şurahbil b. Haris, Benî Temimlerle Rubabların,
Seleme b. Haris, Bekr b. Vâil ve Tağlib b. Vâillerin,
Ma'dikerib de Kays b. Aylanların kralı idi. 314
Kinde temsilcileri Hicretin 10. yılında, 315 Kinde krallarından ve Hadramevtmirba' sahibi (ganimetin dörtte birini almayetkilisi)316 Eş'as b. Kays'ın başkanlığı altında seksen317veya altmış318 binitli olarak gelip, Mescidde bulunduğu sırada Peygamberimiz aleyhisselamın huzuruna vardılar.
Alınlarındaki uzun saçlarını iki yandan salmışlar, gözlerini sürmelemişlerdi.
Üzerlerinde yollu Yemen kumaşından yapılmış, yakaları, etekleri, kolları ve cep ağızlan ipekle, altın sırma ile işlenmiş cübbelervardı.
Kinde temsilcileri, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına girdikleri zaman: 319
" Senin menzilin burası mı?! " diye sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ben hükümdar değil, Muhammed b. Abdullah'ım! " buyurdu.
Kinde temsilcileri:
" Biz sana isminle hitap etmeyiz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ben Ebu'l-Kâsım'ım! " buyurdu.
Kinde temsilcileri, Peygamberimiz aleyhisselam için tereyağının içine bir çekirge gözü saklamışlardı.
" Ey Ebu'l-Kâsım! Biz senin için gizlenecek birşey gizlemiş bulunuyoruz! Nedir o şey?" diye sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sübhanallah! Bu, ancak kâhinin yapacağı birşeydir. Kâhin de, kâhinliğe özenmek de ateştedir, cehennemdedir! " buyurdu.
Kinde temsilcileri:
" Öyle ise, senin Resûlullah olduğunu nasıl anlayacağız?" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, yerden bir avuç çakıl taşı alıp:
" Bunlar, benim Resûlullah olduğuma şehadet ederler! " buyurunca, taşlar Peygamberimiz aleyhisselamın elinde teşbih etmeye başladılar!
Bunun üzerine, Kinde temsilcileri:
" Biz de şehadet ederiz ki; sen hiç şüphesiz Resûlullahsın! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah beni hak dinle peygamber olarak gönderdi ve bana bir de Kitab indirdi ki, ona bâtıl ne önünden, ne de ardından gelip erişemez! " buyurdu.
Kinde temsilcileri:
" Bize ondan biraz okuyup dinletsene! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam da, Sâffât sûresinin başından:
" Saflar bağlayıp duranlara, sevk ve idare, men ve zecr edenlere, zikir okuyanlara yemin ederim ki; sizin İlahınız birdir!
O, göklerin, yerin ve bunlar arasında ne varsa hepsinin Rabbidir!
Doğuların da Rabbidir o! " (Sâffât: 1-5) mealli beş âyeti okuyup susmuştu.
Hiç kımıldamadan duruyordu. Gözleri yaşarmış, gözyaşları sakalına doğru akmaya başlamıştı.
Kinde temsilcileri:
" Biz senin ağladığını görüyoruz! ? Yoksa sen Seni Gönderenden korktuğun için mi ağlıyorsun?" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Beni korkutan, ağlatan, Allah'ın beni kılıcın ağzı gibi ince ve keskin olan dosdoğru bir yol üzere göndermiş olmasıdır ki, ondan azıcık eğrilsem helak olurum! " buyurduktan sonra:
" Andolsun ki; sana vahyettiğimizi de dilersekgideriveririz, sonra da sen bize karşı onu geri çevirmek için hiçbir vekil (yardımcı) de bulamazsın! " (İsra: 36) mealli âyeti okudu. 320
Sonra da Kinde temsilcilerine:
" Siz Müslüman oldunuz, değil mi?" diye sordu.
Onlar da:
" Evet! Müslüman olduk! " dediler. 321
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Öyleyse, şu üzerinizdeki, boyunlarınızdaki ipekler, sırmalar ne diye duruyor?! " buyurdu.
Bunun üzerine, Kinde temsilcileri elbiselerindeki ipekleri, sırmaları söküp attılar. 322
Eş'as b. Kays:
" Yâ Rasûlalları! Bizler, Akîlü'l-Mürar oğullarıyız! Sen de Akîlü'l-Mürar oğlusundur! 323
Biz sanıyoruz ki; siz de bizdensiniz. 324 Yoksa bizden değil misiniz?" dedi. 325
Peygamberimiz aleyhisselam gülümsedi, güldü326 ve:
" Bu soya kendilerini Abbas b. Abdulmuttalib ile Rebia b. Haris nisbet ettiler, bağladılar.
Abbas ve Rebia iki ticaret adamı idi.
Araplar arasında gezip dolaşırlarken, kendilerine:
'Siz kimlerdensiniz?' diye soruldukça, onlar:
'Biz Akîlü'l-Mürar oğullarıyız! ' derler ve kendilerini bununla şerefli göstermek327 ve canlarını korumak isterlerdi. 328
Çünkü, Akîlü'l-Mürar oğulları Kinde kralları idiler. 329
Onlarla ana tarafından* bir doğum münasebeti bulunmakla beraber, 330 hayır! Biz, bilakis, Nadr b. Kinane oğullarıyız!
Biz ne babamızın soyunu reddederiz, ne de anamızın soyuna tâbi oluruz! " buyurdu. 331
Eş'as b. Kays da ana tarafından Akîlü'l-Mürar oğullarından idi.
Eş'as b. Kays:
" Ey Kinde cemaati! İşinizi bitirdiniz mi?" diye sordu ve:
" Vallahi, kimin (ana tarafından olduğu halde babasının soyundan olduğunu) söylediğini işitirsem, ona seksen kamçı vururum! " dedi. 332
Kinde temsilcileri yurtlarına dönmek istedikleri zaman, Peygamberimiz aleyhisselam onlardan her birine bahşiş olarak onar, Eş'as b. Kays'a ise oniki ukiyye gümüş verdi. 333
-------------------------------------
310. İbn Hazm, Cemhere, s. 485.
311. İbn Hazm, s. 425.
312. İbn Hazm, s. 477.
313. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 409.
314. İbn Hazm, s. 427.
315. Taberî, c. 3, s. 162, İbn Abdilberr, c. 1, s. 133, İbn Esîr, c. 1, s. 118.
316. İbn Sa'den naklen İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 51.
317. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 232, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 241, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 72-73, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 40, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 56, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 260, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 27.
318. Taberî, Târih, c. 3, s. 162, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 370, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1 , s. 133, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 298, İbn Kayyım , c. 3, s. 40, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56, Halebî, c. 3, s. 260, Zürkânî, c. 4, s. 27.
319. İbn İshak, c. 4, s. 232, İbn Sa'd, c. 1, s. 328, Taberî, c. 3, s. 162, İbn Seyyid, c. 2, s. 241-242, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 73, İbn Kayyım, c. 3, s. 40.
320. Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 1, s. 237-238, Suyûtî, Hasâisü'l-kübrâ, c. 2, s. 305 Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 260, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 27.
321. İbn İshak, c. 4, s. 232, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 328, Taberî, Târih, c. 3, s. 162, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 370, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 241-242, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 5, s. 72, İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 3, s. 40, Halebî, c. 3, s. 261 , Zürkânî, c. 4, s. 27.
322. İbn İshak, c. 4, s. 232, İbn Sa'd, c. 1, s. 328, Taberî, c. 3, s. 162, İbn Seyyid, c. 2, s. 241-242, Zehebî, Megâzî, s. 573, Ebu'l-Fidâ, c. 5, , s. 72, İbn Kayyım, c. 3, s. 40.
323. İbn İshak, c. 4, s. 232, Taberî, c. 3, s. 162, Beyhakî, c. 5, s. 370, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 134, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 298, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, İbn Kayyım, c. 3, s. 40, Halebî, c. 3, s. 261, Zürkânî, c. 4, s. 28.
324. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 211.
325. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 370, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 40.
326. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 232, Taberî, Târih, c. 3, s. 162-163, Beyhakî, c. 5, s. 370, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1, s. 134, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 56, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 261, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 28.
327. İbn İshak, c. 4, s. 232, Taberî, c. 3, s. 163, Beyhakî, c. 5, s. 370, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, İbn Kayyım, c. 3, s. 40, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
328. Beyhakî, c. 5, s. 370, İbn Kayyım, c. 3, s. 40.
329. İbn İshak, c. 4, s. 232, Taberî, c. 3, s. 163, Beyhakî, c. 5, s. 370.
* Peygamberimiz aleyhisselamın atalarından Kilâb b. Mürre'nin annesi Kindelerdendi (İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 242, İbn Kayyım, c. 3, s. 40).
330. İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
331. İbn İshak, c. 4, s. 232, Ahmed, c. 5, s. 211, Taberî, c. 3, s. 163, Beyhakî, c. 5, s. 371, İbn Abdilberr, c. 1, s. 134, İbn Seyyid, c. 2, s. 242, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 73, İbn Kayyım, c. 3, s. 40, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56, Halebî, c. 3, s. 261, Zürkânî, c. 4, s. 28.
332. İbn İshak, c. 4, s. 232, Taberî, c. 3, s. 163, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 73, Zürkânî, c. 4, s. 28.
333. İbn Sa'd, c. 1. S. 328.
* Büyük kraldan aşağı olan H im yer kralına Kayl denir (İbn Esîr, Mihâye, c. 4, s. 133).
Peygamberimiz aleyhisselamın Hadramevt Kayllarına ve Ulularına Yazılar Gönderişi
Hadramevtlerin Kimlikleri ve Yurtları
Tevrat'a göre, Hadramevt Kahtan'ın oğlu idi. 334
Hadramevt'in, Kahtan'ın kardeşi Yahtan'ın oğlu olduğu da söylenir. 335
Hadramevt, Yemen'de, Aden'in şarkında deniz yakınında geniş bir nahiye olup, Ahkâf diye tanınan birçok kum tepeleriyle çevrilmiştir.
Peygamber Hûd aleyhisselamın kabri de oradadır.
Hadramevt ile San'â arası yetmişiki fersah, yani onbir günlük yoldur.
Hadramevt'in Aden ile arası ise bir aylık yoldur.
Hadramevt b. Kahtan gelip burada konakladığı için, hem buraya, hem de burada oturan kabilelere Hadramevt ismi verilmiştir. 336
-------------------------------------
334. İbn Hazm, Cemhere, s. 463.
335. İbn Hazm, s. 460.
336. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 270.
Hadramevt Kayl ve Ulularının İslâmiyete Davet Edilişi
Peygamberimiz aleyhisselam: 1. Zür'a,
2. Kahd,
3. Besiyy,
4. Buhayra,
5. Abdi Külâl,
6. Rebia,
7. Hucr.. gibi Hadramevt kayllarına ve ulularına yazılar yazdırıp, kendilerini İslâmiyete davet etti. Haklarında söylenen şiirlere göre, bunlar Müslüman oldular. 337
Allah onlardan razı olsun!
-------------------------------------
337. Ibn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1. s. 283.
Hadramevt Krallarından Bazılarının Medine'ye Gelişi ve Müslüman Oluşu
Hadramevt krallarından:
1. Cemd,
2. Mıhves,
3. Mişrah,
4. Veb'daa, Kinde temsilcileriyle birlikte Peygamberimiz aleyhisselama geldiler ve Müslüman oldular. 338
Bunlar, Kindelerden Benî Hucrü'l-Kârid b. Hârisü'l-Vellâdelerden dört kral idiler. 339
Kinde temsilcilerinin Medine'ye gelişi, Hicretin 10. yılında idi. 340
Mıhves:
" Yâ Rasûlallan! Allah'a dua et de, dilimden şu tutukluğu gidersin! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam ona dua ve Hadramevt zekatından geçimlik de tahsis etti. 341
Mıhves b. Ma'dikerib b. Velia, arkadaşlarıyla birlikte Peygamberimiz aleyhisselamın yanından ayrıldıkları zaman, yüz, göz felcine uğradı.
İçlerinden bazıları geri döndüler ve:
" Yâ Rasûl allan! Arapların ulusu felce uğradı! Bize bunun devasını göster?" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Büyük bir iğne alınız, onu ateşte kızdırınız!
Sonra da gözünün kapağını tersine çeviriniz. İğneyi onun üzerine bastırınız! İyileşir, eski haline döner!
Vallahi, sizin yanımdan çıkıp gittiğiniz zaman ne söylediğinizi biliyorum! " buyurdu.
Peygamberimiz aleyhisselamın tarif ettiğini yaptılar, Mıhves iyileşti. 342
-------------------------------------
338. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 349, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 56.
339. İbn Hazm, Cemhere, s. 428.
340. Taberî, TârıTı, c. 3, s. 162, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 1 , s. 13, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 118, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 51.
341. İbn Sa'd, c. 1. S. 349.
342. İbn Sa'd, c. 1. S. 350.
Vâil b. Hucr'un Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Vâil b. Hucr'un Kimliği
Vâil'in babası Hucr, Yemen krallarından olup, 343 Kahtan'a kadar ata soyu şöyle sıralanır Vâil b. Hucr, b. Saîd, b. Mesruk, b. Vâil, b. Numan. b. Rebia, b. Haris, b. Avf, b. Sa'd, b. Avf, b. Adiyy, b. Malik, b. Şurahbil, b. Haris, b. Malik, b. Mürre, b. Himyerî, b. Zeyd, b. Hadramî, b. Amr, b. Abdullah, b. Hânî, b. Avf, b. Cürhüm, b. Abdi Şems, b. Zeyd, b. Ley, b. Kahtan. 344
Vâil b. Hucr, Medine'ye gelmeden önce, Peygamberimiz aleyhisselam onun gelmekte olduğunu ashabına müjdelemiş ve:
" Size, Vâil b. Hucr, uzak bir yerden, Hadramevt'ten Allah'a ve Resûlüne itaat ederek geliyor!
O, kral oğullarının bakiyyesidir! " buyurmuştu. 345
Vâil b. Hucr der ki:
" Peygamber aleyhisselamın zuhuru haberi bana eriştiği zaman, mülk ve saltanatı bıraktım. 346
Medine'ye gelince, Resûlullah aleyhisselam ile buluşmadan önce, Resûlullah aleyhisselamın ashabıyla buluştum. 347
Peygamberimiz aleyhisselamın ashabı bana:
'Peygamber aleyhisselam senin geleceğini üç gün önce bize müjdeledi. 348 'Vâil b. Hucr, size geliyor! ' dedi' dediler." 349
Bundan sonra Vâil b. Hucr, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına geldi350 ve Peygamberimiz aleyhisselamı selamladı.
Peygamberimiz aleyhisselam da onun selamına karşılık verdi. 351
Vâil b. Hucr
" Ben, İslâmiyeti ve hicreti özleyerek geldim! " dedi. 352
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Merhaba=Hoşgeldin, safa geldin! " buyurdu ve hemen kendisinin üzerindeki ridasını onun için yere serip üzerine onunla birlikte oturdu. 353
Peygamberimiz aleyhisselam, Vâil b. Hucr'un gelişine sevinerek Müslümanların toplanmaları için nida ettirdi. 354
Müslümanlar toplanınca, minbere çıktı, Vâil b. Hucr" u da minbere çıkardı. Allah'a hamd ü senada bulunduktan ve peygamberlere salât ü selam getirdikten sonra:
" Bu Vâil b. Hucr, size uzak beldelerden, Hadramevtten hiç zorlanmadan355 Yüce Allah'ı, Allah'ın Resûlünü ve dinini özleyerek356 gelen, kral oğullarının bakiyyesidir!
Allah'ım! Vâil b. Hucr hakkında, onun oğlu hakkında, oğlunun oğlu hakkında bereket ihsan et! " diyerek bereket duası yapti. 357
Vâil'in başını eliyle sığadı. 358 Minberden indi.
Medine'nin uzakça bir yerindeki, 359 Harre mevkiindeki bir eve360 indirilip orada ağırlanmasını Muaviye b. Ebu Sütyan'a emretti.
Muaviye b. Ebu Süfyan yaya, Vâil b. Hucr da devesine binmiş olarak oraya361 veya Peygamberimiz aleyhisselamın verdiği araziyi Vâil b. Hucr" a göstermeye giderken, 362 Muaviye b. Ebu Süfyan:
" Ey Vâil! Kızgın yol üzerinde yalınayak yürümek ayağımın altını yaktı, kavurdu! 363 Ayakkabını bana at364 da, güneşin sıcağından onunla korunayım! " dedi. 365
Vâil b. Hucr
" Hayır! Benim giydiğim ayakkabıyı sen giyemezsin! 366 Sen kralların giydiklerini giyebilecek kişilerden değilsin!
Onu sana emaneten bile vermekten hoşlanmam! 367
Yemenliler bir kralın ayakkabısını yedicisinin giydiğini işitmemişlerdir! 368
Fakat, istersen, senin için devemi kısar, yavaşlatabilirim. Sen de devemin şu iki yanında, 369 gölgesinde yürürsün! 370 Ayağın için devenin gölgesinden yararlanırsın! 371
Bu, sana şeref olarak yeter! " dedi. 372
Muaviye b. Ebu Süfyan:
" Öyle ise beni terkine alsan! " dedi. 373
Vâil b. Hucr
" Sus! 374 Sen kralların terkisine binecek kimse olamazsın! 375 Sen kralların terkisine binebilecek bir kimse değilsin! 376 Kral oğullarından değilsin! " dedi. 377
-------------------------------------
343. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 435, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 628.
344. İbn Hazm, Cemhere, s. 460.
345. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1562, İbn Esîr, c. 5, s. 425.
346. Buhârî, Târîhu'l-kebîr, k s. 2, s. 4, s. 175.
347. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 374.
348. Buhârî, ks. 2, s. 4, s. 175.
349. Heysemî, c. 9, s. 374.
350. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 349.
351. Heysemî, c. 9, s. 373.
352. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 349.
353. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1562, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 435, Heysemî, M eonau'z-zevâid, c. 9, s. 347, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 79.
354. İbn Sa'd, c. 1, s. 349, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 56.
355. Buhârî, Târîh, ks. 2, s. 4, s. 175, Heysemî, c. 9, s. 374.
356. İbn Sa'd, c. 1, s. 351 , Buhârî, Târîh, ks. 2, s. 4, s. 175, Heysemî, c. 5, s. 373-374.
357. Buhârî, Târîh, ks. 2, s. 4, s. 175, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1562, İbn Esîr, c. 5, s. 435, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 79.
358. İbn Sa'd, c. 1, s. 349, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
359. Heysemî, c. 9, s. 374.
360. İbn Sa'd, c. 1, s. 351 , İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
361. İbn Sa'd, c. 1, s. 349, Heysemî, c. 9, s. 374, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
362. İbn Abdilberr, c. 4, s. 1562-1563, İbn Esîr, c. 5, s. 435, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 79.
363. İbn Sa'd, c. 1, s. 349, Heysemî, c. 9, s. 374, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
364. İbn Sa'd, c. 1, s. 349, Heysemî, c. 9, s. 374.
365. İbn Sa'd, c. 1, s. 349, Heysemî, c. 9, s. 374, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
366. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 349, İbn Haldun, Tarih, c. 2, ks. 2, s. 56.
367. Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 9, s. 374.
368. İbn Sa'd, c. 1, s. 351.
369. Heysemî, c. 9, s. 374.
370. İbn Sa'd, c. 1, s. 349. İbn Haldun, Tarih, c. 2, ks. 2, s. 56.
371. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 399. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1563. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 435, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 79-80.
372. İbn Sa'd, c. 1, s. 349, İbn Haldun, Tarih, c. 2, ks. 2, s. 56.
373. İbn Sa'd, c. 1 , s. 349, Ahmed, c. 6, s. 399, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1563, İbn Esîr, c. 5, s. 435, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 80.
374. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1563, İbn Esîr, c. 5, s. 435, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 80.
375. Ahmed, c. 5, s. 399.
376. İbn Sa'd, c. 1, s. 354, İbn Esîr, c. 5, s. 435, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 80.
377. Heysemî, c. 9, s. 374.
Vâil b. Hucr İçin Yazılar Yazılışı
Vâil b. Hucr, ülkesine gitmek istediği zaman: 378
" Yâ Rasûlallah! Benim için kavmime bir yazı yaz! " dedi.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Yaz ey Muaviye! Onun hakkında Abâhile krallarına! " 379 diyerek şöyle yazdırdı:
" Onlar namazı kılacaklardır!
Zekatı vereceklerdir!
Sadaka ve zekat, yılın çoğunda yabanda yayılan ve sayıları kırkı bulup aşan davarlardan alınacaktır.
Ayrı bulunan hayvanlar zekat için bir yere toplanmayacak, toplu olanları da ayrılmayacaktır.
Zekat ve sadakaları teslim almak için hayvanları bir yerden başka bir yere sürdürüp götürmek ve iki nisab arasındakine de zekat yoktur.
Zekat ve sadakalar, ancak mal sahiplerinin yurtlarında teslim alınacaktır.
Değiş-tokuş yoluyla mihirsiz evlendirme yoktur.
Onlar, Müslümanların askerî birliklerine yardım etmek, her on kişi için bir dağarcık hurma yüklemekle mükelleftirler.
Ekini yetişmeden satan kişi ribâ (faiz) yemiş olur! " 380
Vâil b. Hucr
" Yâ Rasûlallah! Cahiliye çağında malik bulunduğum, Himyer ve Hadramevt krallarının da şahit oldukları arazim hakkında da benim için bir yazı yaz! " dedi. Peygamberimiz aleyhisselam da, şöyle yazdı (yazdırdı): " B ismi İlâhirrahm ânirrahîm 381
Bu, Muhammed Peygamberin Hadramevt kralı Vâil b. Hucr" a yazısıdır: İşte, sen Müslüman oldun!
Malik bulunduğun araziyi ve hisarları yine sana temlik ettim. Mahsulünün her onda biri vergi olarak senden alınacaktır! Bu işe adalet sahibi bir kimse bakacaktır.
Din durdukça bu hususta haksızlık yapılamayacağını sana temin ederim! Peygamber ve mü'minler bu işte yardımcıdırlar." 382
-------------------------------------
378. İbn Sa'd, c. 1, s. 287, 349, Heysemî, c. 9, s. 374.
379. İbn Sa'd, c. 1. s. 287.
380. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 287, Heysemî, Mean au'z-zevâid, c. 9, s. 375.
381. İbn Haldun. Târîh. c. 2. ks. 2. s. 56.
382. İbn Sa'd, c. 1, s. 287, 349, İbn Haldun. Târîh. c. 2. ks. 2. s. 56.
Vâil b. Hucr'un Hadramevt Baş Krallığına Tayin Edilişi
Peygamberimiz aleyhisselam, Vâil b. Hucr'u Hadramevt kralları üzerinde baş kral olarak görevlendirdi. 383
Bu hususta Muhacir b. Ebi Ümeyye'ye yazdığı yazıda şöyle buyurdu:
" B ismi llâhirrahm ânirrahîm
Vâil, Hadramevt'in neresinde olurlarsa olsunlar, bütün krallar üzerine âmir ve başkan olacaktır." 384
-------------------------------------
383. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1562, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 5, s. 435, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 5, s. 79, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 57.
384. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 374.
Küleyb b. Esed'in Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Amr b. Muhâcirü'l-Kindî'nin bildirdiğine göre; Hadramevt halkından Küleyb b. Esed b. Küyeyb'in annesi Tehnat binti Küleyb, Peygamberimiz aleyhisselama bir elbise yaparak oğlu Küleyb'e vermiş ve:
" Bu elbiseyi Peygamber aleyhisselama götür! " demişti.
Küleyb, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına geldiği zaman, söylediği bir şiirinde:
" Sen, geleceğini haber aldığımız peygambersindir ki, seni bize Yahudi bilginleri [İbn Sa'd'a göre; Tevrat'] ve gelen peygamberler müjdelemişti! " dedi.
Getirdiği elbiseyi Peygamberimiz aleyhisselama verip Müslüman olunca, Peygamberimiz aleyhisselam onun başını sığadı ve onun için Allah'a dua etti. 385
Küleyb'in oğullarından birisi kavminden kendisine çatanlara karşı bununla öğünmüş:
" Resûlullah bizim babamızın başını sığamış, Benî Büceyrlerin ileri gelenlerinin bile başını sığa-mamıştır! Onların gençleri de, yaşlıları da kınamakta eşek dişleri gibi birbirlerine eşittirler! " demiştir. 386
-------------------------------------
385. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 350, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 306.
386. İbn Sa'd, c. 1, 5. 350.
Benî Rehâ Temsilcilerinin Medine'ye Gelip Müslüman Olmaları
Benî Rehâların Kimlikleri, Temsilcilerinin Medine'ye Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Benî Rehâlar, Kahtan ve Kehlan'ın soyundan gelen387 Mezhiclerden bir kabiledir. 388
Benî Rehâların ata soyları şöyle sıralanır: Benî Reha b. Münebbih, b. Harb, b. Ule, b. Celd, b. Malik, b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, 389 b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe'. 390
Hicretin 10. yılında Benî Rehâlardan onbeş kişilik bir temsilci heyeti gelip Remle binti Hâris'in konağına indiler. 391
İçlerinde Benî Süleym b. Reha b. Münebbihlerden392 Amr b. Sübey' de bulunuyordu. 393
Peygamberimiz aleyhisselam, Benî Reha temsilcilerinin yanlarına vardı. Uzun müddet yanlarında kalıp onlarla konuştu.
Benî Reha temsilcileri Peygamberimiz aleyhisselama hediyeler sundular. Sundukları hediyeler arasında Mirvah diye anılan bir at da bulunuyordu. Mirvah, üzerine binilip yürütülünce, Peygamberimiz aleyhisselamın hoşuna gitti.
Benî Reha temsilcileri Müslüman oldular.
Kendilerine Kur’ân-ı Kerîm ve ferâiz öğretildi.
Allah onlardan razı olsun!
Peygamberimiz aleyhisselam, Medine'ye gelen elçilere verdirdiği bahşişler gibi, Benî Reha temsilcilerine de bahşişler verdirdi.
Temsilcilerin içtimaî durumlarına göre, her birine en az beş, en çok oniki buçuk ukiyye gümüş olarak bahşişlerini dağıttırdı. 394
Amr b. Sübey' için bir sancak bağladı. 395 Benî Reha temsilcileri Medine'den ayrılıp yurtlarına döndüler. 396
-------------------------------------
387. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 266.
388. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 344, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 298.
389. Kalkaşandî. s. 266.
390. İbn Hazm, Cemhere, s. 412.
391. İbn Sa'd, c. 1, 5. 344.
392. İbn Hazm, s. 412.
393. İbn Sa'd, c. 1, s. 345, İbn Hazm, s. 412, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 226-227, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 537.
394. İbn Sa'd, c. 1 , s. 344.
395. İbn Sa'd, c. 1, s. 345, İbn Esîr, c. 4, s. 227, İbn Hacer, c. 2, s. 537.
396. İbn Sa'd, c. 1, 3. 344.
Peygamberimiz aleyhisselamın Suayr b. Addâ'yı Koruyucu Tayin Edişi
Suayr'ın Kimliği
Suayr b. Addâ, Fürey'alara mensuptu. 397 Hicazlılardan sayılırdı. 398 Kendisinin Bekkâlara mensup olduğu da rivayet edilir. 399
Buna göre; Benî Bekkâ Rebia b. Âmir, b. Rebia, b. Âmir, b. Sa'saalardandı. 400
Abdullah b. Yahya b. Selman der ki:
" Suayr b. Addâ'ın oğlu401 bana geldi. Kendisinin yanında bulunan402 ve Resûlullah aleyhisselam tarafından yazılan403 yazıyı bana gösterdi.
Yazıda:
'Allah'ın Resûlü Muhammed'den Suayr b. Addâya! Ben seni Rahih'a* bekçi ve koruyucu yaptı m. 404 Oradan koruyup geçireceğin yolcuların verecekleri bahşişleri de sana bıraktım' Duyuruluyordu." 405
-------------------------------------
397. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 402, Ibn Hacer, el-lsâbe, c. 2, s. 53.
398. İbn Esîr, c. 2, s. 402.
399. İbn Hacer, c. 2, s. 53.
400. İbn Hazm, Cemhere, s. 468, Kalkaşandî, Nihâye, s. 44.
401. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 282, İbn Esîr, c. 2, s. 402, İbn Hacer, c. 2, s. 53.
402. İbn Esîr, c. 2, s. 402.
403. İbn Sa'd, c. 1, s. 282, İbn Esîr, c. 2, s. 402, İbn Hacer, c. 2, s. 53.
* Rahiri, veya Züceyc (İbn Esîr, c. 2, s. 402) veya Recih (İbn Hacer, c. 2, s. 53). Züceyc; hacıların Basra ile Mekke arasında Suvac yakınında konakladıkları bir yerdir (Yâküt, Mu'cemu'l-buldan, c. 3, s. 133).
404. İbn Sa'd, c. 1, s. 282, İbn Hacer, c. 2, s. 53.
405. İbn Sa'd, c. 1. S. 282.
Benî Gâfık Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi
Benî Gâfıkların Kimlikleri
Benî Gâfiklar, Kahtan'ın soyundan gelen Akk oymağından olup, ata soyları şöyle sıralanır Benî Gâfık b. Şâhid, b. Alkame, b. Akk, 406 b. Adnan, b. Abdullah, b. Ezd. Abdullah b. Ezd'in:
1. Adnan,
2. Kam,
3. Haris,
4. Abdullah isimlerinde dört oğlu olup, Adnan ile Kam'dan iki kabile türemiştir. 407
Benî Gâfiklardan Cüleyha b. Şeccar b. Suharü'l-Gâfıkî, kavminden bazı adamlarla birlikte Peygamberimiz aleyhisselama gelip:
" Yâ Rasûlallah! Biz, kavmimizin olgunluk çağında bulunanlarıyız. Müslüman olmuş, zekat ve sadakalarımızı da teslim etmek üzere yanımızda tutmuş bulunuyoruz" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Müslümanlar için tanınan haklar, sizin için de tanınacaktır. Onların mükellef bulundukları şeylerle siz de mükellef bulunacaksınız! " buyurdu.
Avz b. Süreyrü'l-Gâfıkî:
" Biz Allah'a iman ettik ve Resûlullaha tâbi olduk! " dedi. 408
Allah hepsinden razı olsun!
-------------------------------------
406. İbn Hazm, Cemhere, s. 238, Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 386.
407. İbn Hazm, s. 375.
408. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 352.
Benî Bârık Temsilcilerinin Medine'ye Gelip Müslüman Olmaları
Benî Bârıkların Kimlikleri
Benî Banklar Kahtan'ın soyundan gelen Ezd kabile5indendir1er. 409
Benî Bankların ata soyları şöyle sıralanır Benî Bârık Sa'd b. Adiyy, b. Harise, b. Salebe, b. Amr Müzeykıyâ. 410
Benî Bank temsilcileri Medine'ye geldiler.
Peygamberimiz aleyhisselam onları İslâmiyete davet edince, hemen Müslüman oldular, Peygamberimiz aleyhisselama bey'at ettiler.
Allah onlardan razı olsun!
Peygamberimiz aleyhisselam Benî Banklar için bir yazı yazdı, yazdırdı. Yazısında şöyle buyurdu:
" Bankların meyve ağaçları kesilmeyecektir!
Kendileri istemedikçe, yağmur düşen baharlık ve yazlık yurtlarında hayvan da otlatı İm ayacaktır!
Onlar, harb veya kıtlık sıralarında Müslümanlardan kendilerine uğrayacak kimseleri üç gün konuklamakla mükelleftirler.
Onların meyveleri yetiştiği zaman, yolcular, dalından koparmamak, kesmemek ve toplayıp götürmemek şartyla, yere dökülenlerden karınlarını doyurabilirler.
Ebu Ubeyde b. Cerrah ve Huzeyfe b. Yeman şahit oldu ve bunu Übeyy b. Ka'b yazdı." 411
-------------------------------------
409. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-eneb, s. 160.
410. İbn Hazm, Cemhere, s. 473.
411. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 352.
Sa'du'l-Âşirelerden Zübab'ın Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Benî Sa'du'l-Âşirelerin Kimlikleri
Benî Sa'du'l-Âşineler Kahtan'ın soyundan gelme Kehlan'ın soyundan idiler. 412
Benî Sa'du'l-Âşirelerin ata soyları şöyle sıralanır Benî Sa'du'l-Âşire b. Malik (Mezhic), b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, 413 b. Sebe'.
Sa'du'l-Âşire'nin dokuz oğlu vardı. 414
Sa'du'l-Âşire denilmesi de, neslinden üçyüz atlı yetişmiş olup, kendisiyle birlikte giderlerken " Kim bunlar?" diye soranlara, göz değmesinden korkarak " Aşiretimdir! " demesinden ileri gelmiştir. 415
Sa'du'l-Âşirelerin Ferraz diye anılan bir putları olup, ona tazimde bulunurlardı.
Putun bakıcısı da, Enesullah b. Sa'du'l-Âşirelerden İbn Rakbiyye veya Vakşâ idi.
Kendisi cinlerden birisiyle görüşür, cin ona olan bitenleri gelip haber verirdi.
Bir gün Rakbiyye, Zübab'ın yüzüne bakarak:
" Ey Zübab! Ey Zübab! Ey Zübab! Dinle, şaşılacak olanların şaşılacak olanını:
Muhammed, Kitabla gönderilmiş! Mekke'de halkı davete başlamış! Davetine icabet edilmemiş! " dedi.
Zübab:
" Ne demektir bu?" diye sorunca, Ferras putunun bakıcısı:
" Bilmiyorum! Bana böyle denildi! " cevabını verdi. 416
Aradan bir müddet geçtikten sonra, Zübab Peygamberimiz aleyhisselamın ortaya çıktığını ve Medine'ye geldiğini işitince, Sa'du'l-Âşire'nin putu olan Ferras'ın yanına vardı. VUrup onu kırdı. 417
Elçi olarak418 Peygamberimiz aleyhisselama gelip Müslüman oldu.
Zübab, bu hususta söylediği şiirde:
" Hidayetle geldiği zaman, Resûlullaha tâbi oldum.
Ferras'ı hor ve hakir bir halde gerimde bıraktım 1419
Üzerine öyle bir yürüyüşle yürüyüp onu kırdım ki, dünyada hiç olmamış, yokmuş gibi yaptım. 420
Allah'ın dinini açıkladığını görünce ve Resûlullah beni ona davet edince, davetini hemen kabul ettim. 421
Sağ oldukça İslâm'a yardımcı olarak sabahlayacağım!
Boynumu ve göğsümü onun yoluna koymuşumdur! " dedi. 422
Yüce Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
412. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 290-291.
413. İbn Hazm, Cemhere, s. 407, Kalkaşandî, s. 290-291.
414. İbn Hazm, s. 407-408.
415. İbn Hazm, s. 405.
416. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 167, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 481.
417. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1. S. 342, İbn Esîr, c. 2, s. 167, İbn Hacer, c. 1, s. 481.
418. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 342.
419. İbn Sa'd, c. 1, s. 342, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 167, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 481.
420. İbn Sa'd, c. 1, s. 342, İbn Esîr, c. 2, s. 167.
421. İbn Sa'd, c. 1, s. 342, İbn Hacer, c. 1, s. 481.
422. İbn Sa'd. c. 1. S. 342.
Benî Cu'fî Temsilcilerinin Medine'ye Gelip Müslüman Olduktan Sonra İrtidat Etmeleri
Benî Cu'filerin Kimliği
Benî Cu'fîler Kahtan'ın soyundan gelen Sa'dü'l-Âşirelenden bir oymak idiler. 423 Cu'fî b. Sa'du'l-Âşire'nin
1. Metran,
2. Harim isimlerinde iki oğlu vardı. 424
Peygamberimiz aleyhisselama temsilci olarak gelen iki kişiden birisi Kays b. Seleme, b. Zeyd, b. Meşce'a, b. Mücemmi', b. Malik, b. Ka'b, b. Sa'd, b. Avf, b. Harim, b. Cu'fî425 olup, Merran'ın soyun-dandı. 426 Diğeri de Kays'ın ana-baba bir kardeşi olan Seleme idi.
Müslüman oldular. 427
Peygamberimiz aleyhisselam, Kays b. Seleme için bir yazı yazıp, yazısında şöyle buyurdu:
" Allah'ın Resûlü Muhammed tarafından Kays için yazılan yazıdır.
Ben seni Merran ve müttefiklerinden, Cehm ve müttefiklerinden, Kilâb ve müttefiklerinden namaz kılanlar, zekat verenler, mallarını verecekleri sadakalarla saf hale getirenler üzerine vali tayin ettim." 428
Cu'fîler, Cahiliye çağında hayvan kalbini yemeyi kendilerine yasaklamışlardı.
Peygamberimiz aleyhisselam, bunlara:
" Bana erişen habere göre, siz yürek yemez imişsiniz, öyle mi?" diye sordu.
Temsilciler:
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Siz onu yemedikçe, Müslümanlığınız tamamlanmaz! " buyurdu.
Onlar için kızarmış bir yürek getirtip, Seleme b. Yezid'e verdi.
Seleme onu alınca, eli titremeye başladı.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ye onu! " buyurdu.
Seleme yedi ve söylediği bir beyitte:
" Ben yüreği istemeyerek yedim. Parmaklarım ona dokunduğu zaman titredi! " demiştir. 429
Temsilciler, Peygamberimiz aleyhisselama:
" Yâ Rasûlallah! Anamız Müleyke binti Hulüvv esirlerin esaret bağlarını çözer, açları doyurur, hiçbir şeyleri bulunmayanlara acır, 430 akrabalık haklarını gözetir, misafirleri ağırlardı.
Kendisi Cahiliye çağında431 dönüp gitti. 432
Bu yaptığı iyiliklerin ona bir yararı olacak mı?" diye sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! Yararı olmayacaktır! " buyurdu.
Temsilciler:
" Anamız Cahiliye çağında kızkardeşimizi, 433 kendisinin küçük kızını434 diri diri toprağa gömmüştü. 435
Kendisinin hali ne olacaktır?" diye sordular. 436
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Kız çocuğunu diri diri toprağa gömen, ateşte, cehennemdedir! 437 Ancak, İslâmiyete erişen çocuk gömücünün suçunu Allah bağışlar! 438
Diri diri gömülen kız çocuğu ise cennettedir! " buyurdu. 439
Temsilciler, kızarak kalkıp gittiler ve:
" Vallahi, adam bize hem yürek yedirdi, hem de anamızın ateşte, cehennemde olduğunu söyledi!
O, kendisine asla tâbi olunmayacak bir kimsedir! " diyerek çıkıp gittiler.
Cu'fTtemsilcileri, yolda yanında Peygamberimiz aleyhisselamın zekat develeri bulunan birzâta rastladılar. Onu tutup bağladılar, develeri de sürüp götürdüler.
Peygamberimiz aleyhisselam hadiseyi haber alınca onlara lanet etti. 440
-------------------------------------
423. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 216.
424. İbn Hazm, Cemhere, s. 409, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 428.
425. İbn Esîr, c. 4, s. 428.
426. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 324.
427. İbn Sa'd, c. 1. S. 324.
428. İbn Sa'd, c. 1 , s. 325.
429. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 324-325.
430. İbn Sa'd, c. 1, 3. 325.
431. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 436.
432. İbn Sa'd, c. 1, s. 325, İbn Esîr, c. 2, s. 437.
433. İbn Esîr, c. 2, s. 436.
434. İbn Sa'd, c. 1, 3. 325.
435. İbn Sa'd, c. 1, s. 325, İbn Esîr, c. 2, s. 426.
436. İbn Sa'd, c. 1, 3. 325.
437. İbn Sa'd, c. 1, s. 325, İbn Esîr, c. 2, s. 436.
438. İbn Esîr, c. 2, s. 436.
439. İbn Esîr, Nihâye, c. 6, s. 143.
440. İbn Sa'd, c. 1, 3. 325.
Cu'fîlerden Ebu Sebre'nin İki Oğluyla Birlikte Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Ebu Sebre'nin Kimliği
Cu'fîlerden Ebu Sebre'nin ata soyu şöyle sıralanır Ebu Sebre Yezid b. Malik, b. Abdullah, b. Züeyb, b. Seleme, b. Amr, b. Zühl, b. Merran, b. Cu'fî, 441 b. Sa'du'l-Âşire. 442
Cu'fîlerden Ebu Sebre, oğulları Sebre ve Aziz'i yanına alarak Medine'ye geldi, 443 Müslüman oldu-lar. 444
Allah onlardan razı olsun!
Peygamberimiz aleyhisselam, Ebu Sebre'nin Aziz adındaki oğluna:
" Senin adın nedir?" diye sordu.
" Aziz! " deyince, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! Aziz ancak Allah'tır. Sen Abdurrahman'sın! 445
İsimlerin Allah'a en sevgili olanı, Abdullah ve Abdurrahman'dır! " buyurdu. 446
Ebu Sebre:
" Yâ Rasûlallah! Avucumda bir hıyarcık peyda oldu, hayvanımın yularını tutmama engel oluyor! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam bir ok getirtti. Oku o hıyarcığın üzerine sürünce, hıyarcık kaybolup gitti.
Ebu Sebre ile oğlu için de dua etti.
Ebu Sebre:
" Yâ Rasûlallah! Kavmimin Yemen'deki Hurdan447 veya Cürdan448 vadisini bana tapulasan! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam öyle yaptı, 449 tapuladı. 450
-------------------------------------
441. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1. S. 325, IbnHazm, Cemhere, s. 409 410, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 133.
442. İbn Esîr, c. 6, s. 122.
443. İbn Sa'd, c. 1, s. 325, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1667.
444. İbn Sa'd, c. 1, 5. 326.
445. İbn Sa'd, c. 1, s. 325-326.
446. İbn Esîr, c. 3, s. 453.
447. İbn Sa'd, c. 1. S. 326.
448. İbn Hazm, s. 410.
449. İbn Sa'd, c. 1, 5. 326.
450. İbn Hazm, s. 410.
Benî Anslerden Rebia b. Reva'ın Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Benî Anslerin Kimliği
Benî Ansler Kahtan'ın soyundan gelen Kehlan kabilesinden idiler.
Benî Anslerin ata soyları şöyle sıralanır: Benî Ans b. Malik (Mezhic), b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd , b. Kehlan, 451 b. Sebe', 452
Benî Ans kabilesinden Rebia453 b. Reva'ü'l-Ansî454 Medine'ye gelip Peygamberimiz aleyhisselamı akşam yemeğini yerken buldu.
Peygamberimiz aleyhisselam onu yemeğe davet etti. 455
Rebia b. Reva' da oturup yedi.
Yemek yediği sırada Peygamberimiz aleyhisselam ona yönelerek:
" Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in de O'nun kulu ve resûlü olduğuna şehadet eder misin?" diye sordu.
Rebia b. Reva':
" Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in de Allah'ın kulu ve resûlü olduğuna şehadet ederim! " dedi. 456
Peygamberimiz aleyhisselam, ona:
" Sen umarak mı, yoksa korkarak mı geldin?" diye sordu.
Rebia:
" Ummak mı?! Vallahi elinde mal yok ki umayım!
Korkuya gelince; vallahi ben öyle biryurttayımdır ki, senin askerlerin oraya ulaşamazlar!
Fakat, ben korkutularak korktum: Bana 'Allah'a iman et! ' denildi. Ben de 'İman ettim! ' dedim" dedi. 457
Rebia Medine'de oturduğu müddetçe Peygamberimiz aleyhisselamın yanına sık sık gelip gitti.
Yurduna dönmek üzere vedalaşmaya geldiği zaman, Peygamberimiz aleyhisselam ona:
" Git! Eğer kendinde bir rahatsızlık hissedersen, hemen bir köye yaklaşıp köy halkına sığın! " buyurdu.
Rebia çıkıp gitti. 458
Yolun bir kesiminde bulunduğu sırada hummaya tutuldu, en yakın köye, 459 köy halkına460 sığındı ve orada Vefât etti. 461
Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
451. İbn Hazm, Cemhere, s. 406, Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 379.
452. İbn Hazm, s. 406.
453. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 343.
454. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 212.
455. İbn Sa'd, c. 1, s. 342-343, İbn Esîr, c. 2, s. 212, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1 , s. 508.
456. İbn Sa'd, c. 1, s. 342-343.
457. İbn Sa'd, c. 1, s. 343, İbn Esîr, c. 2, s. 212, İbn Hacer, c. 1, s. 508.
458. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 343, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 212.
459. İbn Sa'd, c. 1, 5. 343.
460. İbn Esîr, c. 2, s. 212.
461. İbn Sa'd. c. 1. s. 343. İbn Esîr. c. 2. s. 212.
Benî Mehre Temsilcilerinin Medine'ye Gelip Müslüman Olmaları
Benî Mehrelerin Kimlikleri ve Yurtları
Benî Mehreler, Kudâa kabilelerinden olup, 462 ata soyları şöyle sıralanır Benî Mehre b. Haydan, b. Amr, b. Elhâfî, b. Kudâa. 463
Benî Mehrelerin yurtları, Yemen'in deniz sahilinde, Amberlerin toprağındaki Şıhhîr nahiyesidir.
Benî Mehrelerden bazı kişiler, Mehrîb. Ebyaz'ın başkanlığı altında temsilci olarak Peygamberimiz Aleyhisselarma geldiler.
Peygamberimiz aleyhisselam Müslüman olmalarını teklif edince, onlar hemen Müslüman oldular.
Allah hepsinden razı olsun!
Peygamberimiz aleyhisselam, Benî Mehre temsilcilerine bahşişler verdirdi ve bir de yazı yazdırdı.
Yazdırdığı yazıda şöyle buyurdu:
" Bu, Allah'ın Resûlü Muhammed tarafından Mehrî b. Ebyaz ile Mehrelerden iman etmiş olanlar için yazılmıştır:
Onlara baskın yapılmayacak, savaş da açılmayacaktır.
Kendileri İslâm şeriatlarını yerine getirmekle mükelleftirler.
Kim dinini değiştirirse, Allah'a isyan etmiş, savaş açmış olur.
Kim de O'na iman ederse, onun için, Allah'ın himayesi ve Resûlullahın himayesi vardır.
Kaybolup bulunmuş olan şeyler, ürküp kaçmış olan yaylım hayvanları sahiplerine verilecektir.
Hacda ihram halinde iken saç, sakal, bıyık, timak kesmek, koltuk altı ve edeb yeri tüylerini gidermek günahtır. Kadına yaklaşmak da günah işlemektir.
Bu yazıyı Muhammed b. Meslemetü'l-Ensârî yazdı." 464
-------------------------------------
462. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-eneb, s. 427.
463. İbn Hazm, Cemhere, s. 485.
464. İbn Hazm, s. 440.
Benî Mehrelerden Züheyr b. Kırdım'ın Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Benî Mehrelerden Züheyr b. Kırdım da, temsilci olarak Peygamberimiz aleyhisselama geldi. 465 Züheyr uzak yerlerden geldiği için, Peygamberimiz aleyhisselam ona yakınlık gösterdi, ikramda bulundu.
Yurduna dönmek istediği zaman ise, onu hemen bırakmadı.
Giderken de, kendisine binit verdi.
Züheyr b. Kırdım yurduna dönüp gideceği zaman onun için bir yazı da yazdırdı.
Bu yazı, İbn Sa'd'ın (Vefâtı: 230 Hicrî) zamanına kadar onların yanında bulunuyordu. 466
-------------------------------------
465. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 356, İbn Hazm, Cem here, s. 440, İbn Atodiltaerr, İstiâb, c. 2, s. 523, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 267.
466. İbn Sa'd. c. 1. S. 356.
Benî Sadif Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi
Benî Sadiflerin Kimliği ve Temsilcilerinin Medine'ye Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Benî Sadifler, Benî Hadramevtlene dahildirler.
Sadif'in ata soyu şöyledir: Sadif b. Eslem, b. Zeyd, b. Malik, b. Zeyd, b. Hadramevtül-Ekber.
Hadramevt ise Kahtan'ın oğludur. 467
Hadramevt'in, Kahtan'ın kardeşi Yaktan'ın oğlu olduğu da söylenir. 468
Rivayete göre; Sadif, yurtlarını Seylü'l-Arim bastığı zaman kavmindan ayrılır, tek başına çıkar gider.
Gassan krallarından bazılarının onun ardından saldığı süvariler sulu ve ağaçlı Arap yurtlarına uğrayıp Sadif'i sordukça:
" Sadif bizden ayrıldı, bir daha onun yüzünü görmedik! " cevabını alırlar.
En sonunda Sadif, Kinanelere karışır, onlarla birlikte bulunur. 469 Benî Sadif temsilcileri, 470 Hicretin 10. yılında, Hâccetü'l-Vedâ yılında471 Peygamberimiz aleyhisselama geldiler.
Gelenler ondan fazla olup, uzun bacaklı genç develer üzerinde idiler. Üstlerinde izarve ridalan (altlı-üstlü elbiseleri) vardı.
Peygamberimiz aleyhisselama eviyle minberi arasındaki yerde rasüadılar. 472
Selam vermeden oturdular.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Siz Müslüman mısınız?" diye sordu.
Sadif temsilcileri:
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Öyleyse, niçin selam vermediniz?" diye sordu.
Sadif temsilcileri hemen ayağa kalktılar ve:
" Esselamü aleyke eyyühennebiyyu ve rahmetullah! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam da:
" Ve aleykümüsselam! Oturunuz! " buyurdu. Oturdular.
Peygamberimiz aleyhisselama namaz vakitleri hakkında sorular sordular. 473
Peygamberimiz aleyhisselam da, onlara namaz vakitlerini bildirdi. 474
Allah onlardan razı olsun!
-------------------------------------
467. İbn Hazm, Cemhere, s. 461-463.
468. İbn Hazm, s. 460.
469. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-ereb, s. 62.
470. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 329.
471. Taberî, c. 3, s. 163, İbn Esîr, c. 2, s. 298, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 57.
472. İbn Sa'd, c. 1, 5. 329.
473. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 329, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 94.
474. İbn Sa'd. c. 1. s. 329. Ebu'l-Fidâ. c. 5. s. 94. İbn Haldun. Târih. c. 2. ks. 2. s. 57.
Benî Ceyşan Temsilcilerinin Medine'ye Gelişi
Benî Ceyşanların Kimliği
Geyşan, Yemen'de bir şehir olup, 475 oraya Geyşan b. Gaydan, b. Hacr, b. Zû Ruayn (Yerim), b. Zeyd, b. Seril, b. Amr, b. Kays, b. Muaviye, b. Cüşem, b. Abdi Şems, b. Vâil, b. Gavs, b. Katan, b. Züheyr, b. Gavs, b. Eymen, b. Hemeysâ, b. Himyer, b. Sebe' gelip konduğu için Geyşan adı verilmiştir. 476
Abdan b. Hacr b. Zû Ruayn'ın da lakabı Geyşan olup, Ceyşânîler diye anılan cemaat ona mensup-turiar. 477
Rivayete göre; Ebu Vehbü'l-Ceyşânf, kavmindan bazı kişilerle birlikte Peygamberimiz aleyhisselama geldi. 478
Benî Geyşan temsilcileri, Yemen'de baldan yapılan biti', arpa ve darıdan yapılan mizr dedikleri içkiyi içmenin hükmünü Peygamberimiz aleyhisselamdan sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" (İçtiğiniz zaman) bunlardan sarhoş oluyor musunuz?" diye sorunca, temsilciler
" Çok içersek bizi sarhoş eder! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Çoğu sarhoş eden şeyin azı da haramdır! " buyurdu.
Temsilciler, (kendisi içmeyip) işçilerine içirmek için içki edinen kimse hakkındaki hükmü de sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" (İster kendisi içsin, ister işçisine içirsin) her sarhoş edici içki haramdır! " buyurdu. 479
-------------------------------------
475. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 4, s. 1775, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 6, s. 330, Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 200.
476. Yâkût, c. 2, s. 200.
477. Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 2, s. 276.
478. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 359, İbn Abdilberr, c. 4, s. 1775.
479. İbn Sa'd, c. 1. S. 359.
Benî Hanîfe Temsilcilerinin Medine'ye Gelmeleri ve Müslüman Olmaları
Benî Hanîfelerin Kimlikleri ve Yurtları
Benî Hanîfeler, Adnan'ın soyundan gelen480 Rebia b. Nizar kabileleri oymaklarındandır. 481 Benî Hanîfelerin ata soyları şöyledir: Benî Hanîfe b. Lüceym, b. Sa'b, b. Aliyy, b. Bekr, b. Vâil. 482 Benî Hanîfe b. Lüceym... 'den:
1. BenîDü'l b. Hanîfe,
2. Benî Adiyy b. Hanîfe,
3. Benî Âmir b. Hanîfe,
4. Benî Sühaym b. Mürre, b. Dül b. Hanîfe... gibi oymaklar türemiştir. 483
Benî Hanîfelerin konak yerleri Yemâme olup, bunun eski adı Cev idi.
Yemâme binti Sehm b. Tasm'dan dolayı, 484 veya kapısında Cedilelerden Yemâme binti Mürr adında bir kadın asıldığı için Yemâme adı veri I mistir. 485 Yemâme, Tasm ve Cedislerin konak yerleri idi. Yemâme ile Bahreyn arası on günlüktür. Yemâme, Necd bölgelerinden sayılır. Bölgelerin en güzeli ve en bereketlisi, meyve ve hurma ağaçlan en çok olanıdır. 486
-------------------------------------
480. Kalkaşandî, Nihâyetü'l-eneb, s. 238.
481. İbn Hazm, Cemhere, s. 469.
482. İbn Hazm, s. 469, Kalkaşandî, s. 238.
483. İbn Hazm, s. 469-470.
484. Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 5, s. 442.
485. Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1, s. 105.
486. Yâkût. c. 5. s. 442.
Benî Hanîfe Temsilcilerinin Medine'ye Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Hicretin 10. yılında, 487 Benî Hanîfelerin temsilcileri olarak gelen kişilerin sayısı ondan fazla idi. 488 Onyedi kişi idiler. 489
1. Rehhâl b. Unfüve,
2. Sülmâ b. Hanzale,
3. Talk b. Ali,
4. Humran b. Câbir,
5. Ali b. Sinan,
6. Ak'as b. Mesleme,
7. Zeyd b. Abdi Amr,
8. Müseylime b. Hubeyb, 490
9. Müccaa b. Mürâre491 gelenler arasında idi.
Sülmâ b. Hanzale, temsilcilere başkanlık ediyordu. 492
Benî Hanîfe temsilcileri Müseylime'yi hayvan ve ağırlıklarını görüp gözetmek üzere gerilerinde bırakmışlardı. 493
Kendisine " Rahmânü'l-Yemâme" denilirdi. 494
Müseylime'nin Benî Hanîfieler katında önemli bir mevkii vardı.
Müseylime, Peygamberimiz aleyhisselamın meclisinde bulunmayı onuruna yediremediği için, hayvanların ve ağırlıkların yanında kalmayı kendisi tercih etmişti. 495
Benî Hanîfe temsilcileri Remle binti Hâris'in konağına indirildiler. 496
Sabah akşam yemek olarak kendilerine kâh ekmekle et, kâh ekmekle süt, kâh ekmekle yağ verilmek, bazen de hurma dağıtılmak suretiyle ağıriandılar. 497
Benî Hanîfe temsilcileri Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelip selam verdiler, şehadet getirdiler. 498 Müslüman oldular. 499
Medine'de günlerce oturdular. 500 Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gidip geldiler. 501 Übeyy b. Ka'b'dan Kur'ân-ı Kerîm öğrendiler. 502
Rahhâl b. Unfüve'nin Übeyy b. Ka'b'dan503 okumasını öğrendiği, Bakara süresiyle Kur'ân-ı Kerîm'in bazı sûreleri idi.
Peygamberimiz aleyhisselam Benî Hanîfie temsilcilerinden Müccaa b. Mürâre'ye istemiş olduğu sahipsiz, ölü, hâlî bir araziyi bağışlamıştı. 504
Kendisine, bu hususta bir de yazı yazıp verdi.
Yazıda şöyle buyurdu:
" Bismillâhirrahmânirrahîm
Bu, Allah'ın Resûlü Muhammed'in Müccaa b. Mürâre b. Sülmâ için yazdığı yazıdır.
Ben sana Gavre'yi, Gurâbe'yi ve Hubel'i verdim, tapuladım.
Bu hususta sana itiraz eden kimse bana getirilsin! " 505
Benî Hanîfe temsilcileri yurtlarına dönmek istedikleri zaman, Peygamberimiz aleyhisselam onların her birine beşer ukiyye gümüş verilmesini emretti ve verildi. 506
Temsilciler:
" Yâ Rasûlallah! Bizim için ağırlıklarımızı ve hayvanlarımızı görüp gözetsin, korusun diye bir arkadaşımızı gerimizde bırakmıştık" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam ona da arkadaşları hakkında olduğu gibi beş ukiyye gümüş verilmesini emretti ve:
" O ağırlıklarınızı ve hayvanlarınızı koruduğuna göre, onun işi sizinkinden kötü değildir! " buyurdu.
Peygamberimiz aleyhisselamın bu sözü Müseylime'ye haber verilince:
" Peygamberlik işinin bana kalacağını anladı507 da böyle söyledi! " dedi. 508
Peygamberimiz aleyhisselam; yanına hatibi Sabit b. Kays b. Şemmasu'l-Ensârîyi alarak Müseylime'nin yanına gitti.
Peygamberimiz aleyhisselam elinde yapraklı bir hurma dalı, budağı olduğu ve Müseylime de arkadaşlarının içinde bulunduğu sırada onun karşısına varıp durdu. Onunla İslâmiyet hakkında konuştu.
Müseylime, peygamberlik payesinden kendisine bir pay verilmesini istedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Değil peygamberlikten bir pay, şu elimdeki dal, budak parçasını da benden istesen, onu bile sana vermem! Sen cehennemlik olman hakkındaki Allah'ın hüküm ve takdirini geçemezsin! Eğer sen bana ve hakka karşı koyarsan, Allah seni muhakkak helak ve yok eder! Ben kesin olarak sanıyorum ki; sen, gördüğüm eşkâle göre, rüyamda bana gösterilen kişisin!
İşte şu, Sabit'tir! Benim tarafımdan sana gereken cevabı o verecektir! " buyurduktan sonra, Müseylime'nin yanından dönüp gitti. 509
-------------------------------------
487. Taberî, Târih, c. 3, s. 162, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 298, İbn Haldun, TâriTı, c. 2, ks. 2, s. 56.
488. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 216, Vâkıdî’den naklen Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52.
489. Vâkıdî’den naklen Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 22.
490. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 316.
491. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 105.
492. İbn Sa'd, c. 1, s. 316, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 56.
493. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 223, İbn Sa'd, c. 1, s. 316, Taberî, Târih, c. 3, s. 162, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 235, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 50-51, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 37.
494. Belâzurî, c. 1, s. 125, Süheyiı, c. 7, s. 443, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 50.
495. Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 312.
496. İbn İshak, c. 4, s. 222, İbn Sa'd, c. 1, s. 316, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 50.
497. İbn Sa'd, c. 1, s. 316, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52.
498. İbn Sa'd, c. 1, s. 316.
499. İbn İshak, c. 4, s. 223, Taberî, c. 3, s. 162, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52.
500. İbn Sa'd, c. 1, s. 316, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
501. İbn Sa'd, c. 1, s. 316.
502. İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
503. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 316, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 56.
504. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 105.
505. Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 396, Belâzurî, c. 1, s. 111.
506. İbn Sa'd, c. 1, s. 317.
507. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 223, İbn Sa'd, c. 1, s. 317, Taberî, Târih, c. 3, s. 162, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 331, İbn Seyyid, Uyûnu’l-eser, c. 2, s. 235 -236, Zehebî, Megâzî, s. 567, Ebu’l-Fidâ, el -Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 52 İbn Kayyım , Zâdu'l-mead, c. 3, s. 37.
508. Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52.
509. Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 118-119, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1780-1781.
Peygamberimiz aleyhisselamın Benî Hanîfe Temsilcilerine Emir ve Tavsiyeleri
Peygamberimiz aleyhisselam, Benî Hanîfe temsilcilerine, içinde su bulunan bir matara, su kabı verdi ve:
" Yurdunuza vardığınız zaman kilisenizi yıkınız! Yerine bu suyu saçınız ve orayı mescid yapınız! " buyurdu. 510
Kilise Kurran'da* idi. 511
Benî Hanîfe temsilcileri Yemâme'ye döndüler ve Peygamberimiz aleyhisselamın buyruğunu yerine getirdiler. 512
Matarayı Medine'den getiren Ak'as b. Mesleme mataradaki suyu yıkılan kilisenin yerine saçtı. 513
Matara kendisinin yanında kaldı. 514
Benî Hanîfe temsilcilerinden Talk b. Ali Kurran mescidinin müezzini oldu. 515
Kurran kilisesinin papazı, ezan sesini işitince:
" Bu bir hak kelimesidir ve hak davetidir! " diyerek 516 ve ilenerek oradan kaçıp gitti 517 ve kendisini bir daha göremediler. 518
-------------------------------------
510. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 317, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ye'n-nihâye, c. 5, s. 52.
* Kurran; Yemâme'de bir köydür (Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 4, s. 318).
511. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 132.
512. İbn Sa'd, c. 1, s. 317, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52.
513. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 132.
514. İbn Sa'd, c. 1, s. 317.
515. İbn Sa'd, c. 1, s. 317, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 56.
516. İbn Sa'd, c. 1, s. 317, Nesâî, Sünen, c. 2, s. 38-39.
517. İbn Sa'd, c. 1, s. 317.
518. Nesâî. c. 2. s. 39.
Vebr b. Yuhannis'in Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu ve Müslümanlığını Ebnâlar Arasında Yayışı
Vebr'in Kimliği ve Medine'ye Geliş Tarihi
Vebr b. Yuhannis Yemen'de bulunan Ebnâlardandı. Hicretin 10. yılında Medine'ye gelip Müslüman oldu.
Vebr, Peygamberimiz aleyhisselamın yanından ayrılınca, Yemen'deki Ebnâların yanına vardı. 519
Onları İslâmiyete davet etti. 520
Evlerine misafir olduğu Numan b. Büzürc'ün kızları da Müslüman oldular.
Vebr, Feyruz b. Deylemî'ye adam salıp Müslüman olmasını teklif etti, o da Müslüman oldu.
Vebr, Merkebuz'a adam saldı, İslâmiyete girmesini girmesini teklif etti, o da Müslüman oldu.
Merkebuz'un oğlu Atâ, San'â'da Kur'ân-ı Kerîm'i ilk ezberleyen kişidir. 521
Fars Ebnâlarından çok yaşlı bir zât olan Dâzeveyh de Müslüman oldu. 522
Allah hepsinden razı olsun!
-------------------------------------
519. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 534, Taberî, Târih, c. 3, s. 173.
520. Taberî. c3, s. 173.
521. İbn Sa'd, c. 5, s. 533, Taberî, c. 3, s. 173, Vâkıdî’den naklen İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 630.
522. İbn Sa'd. c. 5. s. 534.
Feyruz b. Deylemî ile Arkadaşlarının Medine'ye Gelip Müslüman Olmaları
Feyruz b. Deylemî'nin Kimliği, İkâmetgâhı, Ne Zaman ve Nasıl Müslüman Olduğu
Feyruz b. Deylemî, Kisrâ'nın Habeşlileri Yemen'den sürüp çıkarmaları için Seyf b. Zî Yezen'le birlikte Yemen'e göndermiş olduğu Fars Ebnâlarındandı. 523
Künyesi Ebu Abdullah veya Ebu Abdurrahman'dı. San'â'da oturuyordu. 524
Feyruz b. Deylemî, Yemen'de bulunan ve Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelerek Müslüman olup Yemen'e dönen Fars Ebnâlarından Vebr b. Yuhannis'in teklifi üzerine Müslüman oldu. 525
Müslüman olan bazı kişilerle birlikte526 Hicretin 10. yılında527 Medine'ye gelerek Peygamberimiz aleyhisselama İslâmiyet üzerine bey'at ettiler528 ve:
" Yâ Rasûlallah! Sen bizim nerelerden çıkıp geldiğimizi biliyorsundur. Müslüman olduk. Bizim velîmiz, yardımcımız kimdir?" dediler.
Resûlullah aleyhisselam:
" Allah ve Resûlüdür! " buyurdu. 529
Feyruz ve arkadaşları:
" Allah ve Resûlü bize yeter! 530 Razıyız! " dedikten sonra: 531
" Yâ Rasûlallah! Biz üzüm ve içki sahipleriyiz. Allah ise içkiyi haram kılmıştır. Üzümü ne yapacağız?" diye sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Onu kurutup kuru üzüm yapınız! " buyurdu.
Feyruz ve arkadaşları:
" Kuru üzümü ne yapacağız?" diye sordular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Kırba içinde sabah ıslatıp şerbet ve hoşaf yapınız. Onu akşamleyin içiniz! Akşamleyin ıslatınız, sabahleyin içiniz! " buyurdu. 532
Feyruz b. Deylemî iki kızkardeşle evli bulunuyordu. 533
" Yâ Rasûlallah! Ben Müslüman oldum, halbuki nikahım altında iki kızkardeş bulunuyor, ne yapacağım?" diye sordu. 534
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Onlardan hangisini istersen tercih et, 535 tut! Hangisini istersen boşa! " buyurdu. 536
-------------------------------------
523. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 533.
524. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 3, s. 1264, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 371.
525. İbn Sa'd, c. 5, s. 533.
526. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 232.
527. İbn Sa'd, c. 5, s. 533, Diyarbekrı, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 147.
528. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 232.
529. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 232, Dârim f, Sünen, c. 2, s. 41.
530. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 232, İbn Esîr, c. 4, s. 371.
531. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 232.
532. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 232, Dârimî, Sünen, c. 2, s. 41.
533. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 232.
534. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 4, s. 372, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 2, s. 210.
535. İbn Esîr, c. 4, s. 372.
536. İbn Hacer, c. 3, s. 210.
Necran Hıristiyanları Medine'de
Necran ve Necranlılar
Necran; Mekke ile Yemen arasında 1 Yemen'in Mekke tarafına düşen yerlerinden olup, 2 Mekke'ye yedi merhalelik, konaklıktır. Yetmiş üç karyeden mürekkeptir.
Bedrüddin Aynîye göre; hızlı bir vasıtayla bir ucundan diğer ucuna ancak bir günde varılabilir büyüklükte, genişliktedir. 3 Hicaz beldelerinin en güzeli ve en hoşudur. 4
Rivayete göre; ilk gelip burayı imar eden kişi Necran b. Zeydan, b. Sebe', b. Yeşcüb, b. Ya'rüb, b. Kahtan olduğu için, buraya ondan dolayı Necran ismi verilmiştir. 5
Necran'ın ilk sakinleri; Benî Haris b. Ka'b, b. Amr, b. Ule, b. Celd, b. Malik, b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Yezid, b. Abdülmedanlardandı. 6
Necranlılar yurtlarındaki uzun bir hurma ağacına taparlar ve onu takdis ederlerken, Feymeyun adında ve Hazret-i İsa'nın dininde, duası makbul, ibadete düşkün, iyi halli birzâtın:
" Siz sapıklık içindesiniz! Taptığınız şu hurma ağacı, insana ne yarar, ne de zarar verebilir!
Ben ibadet ettiğim İlahıma - ki O Allah Birdir ve şeriksizdir - dua etsem, onu yok ediverin'" demiş ve dua edince de, çıkan bir kasırganın ağacı kökünden söküp atması üzerine, Necran halkı Hıristiyanlığı kabul etin işi erdir. 7
-------------------------------------
1. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 195.
2. Yakut, Mu'cemu'l-büldân, c. 5, s. 266.
3. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 18, s. 26-27.
4. Diyarbekrî, c. 2, s. 195.
5. Yâküt. c. 5, s. 266.
6. Yâkût. c. S, s. 269.
7. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 1, s. 32-34.
Peygamberimiz aleyhisselamın Necranlılara, Necran Uskufuna Yazı Yazışı
Peygamberimiz aleyhisselam, Necranlılara. 8 Necran uskufuna 9 bir yazı yazdırdı. Yazdırdığı yazıda şöyle buyurdu:
" Bismillah!
Allah'ın Resûlü Muhammed'den Necran uskufuna,
İbrahim'in. 10 İsmail'in, 11 İshak'ın ve Yâkub'un İlahı olan Allah'ın ismiyle başlarım.
İmdi: Ben sizi, kullara tapmaktan Allah'a ibadet etmeye, ben sizi kulların dostluğundan Allah'ın dostluğuna davet ediyorum.
Bu davetimi kabul etmeye yanaşmazsanız, cizye (vergi) verirsiniz.
Bundan da kaçınırsanız, size harb açacağımı bildiririm, vesselam ! " 12
Peygamberimiz aleyhisselamın yazısı gelip uskuf onu okuyunca, son derecede korktu.
Necranlılardan Hemdanlı Şurahbil b. Vedaa'yı yanına çağırdı.
Birmüşkil iş çıktığı zaman, ne Eyhem Seyyid'den, ne de Akfb'den önce hiç kimse çağrılmazdı.
Şurahbil b. Vedaa gelince, uskuf, Peygamberimiz aleyhisselamın yazısını ona verip okuttu ve ona:
" Ey Ebu Meryem! Bu husustaki görüşün nedir?" diye sordu.
Şurahbil:
" Allah'ın İbrahim'e, İsmail'in zürriyeti içinden bir peygamber çıkaracağını vaad buyurduğunu biliyor-sundur!
Eğer bu zât geleceği vaad edilen peygamber olursa, sen ona iman edecek misin?
Benim peygamberlik hakkında bir görüşüm yoktur!
Eğer sorduğun dünya işlerinden bir iş olsaydı, o husustaki görüşümü sana açıklar ve görüşümü sana benimsetmeye çalışırdım" dedi.
Uskuf, Şurahbil'e:
" Sen bir köşeye çekil, otur! " dedi.
Şurahbil, bir köşeye çekilip oturdu.
Uskuf, Himyerlerin Zî Asbah ailesinden Necranlı Abdullah b. Şurahbil adındaki bir adamı yanına çağırttı.
Peygamberimiz aleyhisselamın yazısını ona da okutup kendisinin bu husustaki görüşünü sordu.
Abdullah b. Şurahbil, uskufa, Şurahbil'in söylediği gibi söyledi.
Uskuf, ona da:
" Sen bir köşeye çekil, otur! " dedi.
Abdullah b. Şurahbil de bir köşeye çekilip oturdu.
Uskuf, Necranlılardan Benî Hımyasların Benî Haris b. Ka'b ailesinden Cebbar b. Feyz'i de çağırttı.
Peygamberimiz aleyhisselamın yazısını okutup ona bu husustaki görüşünü sordu.
Cebbar b. Feyz de, Şurahbil'in ve Abdullah'ın söylediklerine benzer biçimde konuştu.
Uskuf, Cebbar b. Feyz'e de bir köşeye çekilmesini emretti.
O da bir köşeye çekilip oturdu.
Görüşler böylece bir noktada birleştiği zaman, uskuf çan çalınmasını emretti.
Kiliselerde ateşler yakı İdi, çullar, sergiler kaldırıldı.
Gündüzleri korkuya düştükleri zaman da böyle yaparlardı. Gece korktukları zaman da çan çalınır, kiliselerde ateşler yakılırdı.
Çan çalınıp çullar kaldırılınca, vadinin aşağısındaki yukansındaki halk toplandı.
Vadinin uzunluğu hızlı giden bir süvarinin gidişiyle bir günlüktü.
Vadinin içinde, yetmişüç köy ve yüzyimni bin savaş eri bulunuyordu.
Uskuf, onlara Peygamberimiz aleyhisselamın yazısını okudu ve bu husustaki görüşlerini sordu.
Onlardan görüş sahibi olanların görüşleri, Şurahbil b. Vedaa, Abdullah b. Şurahbil ve Cebbar b. Feyz'in de içlerinde bulunacağı bir heyetin gönderilip Peygamberimiz aleyhisselamın haberini kendilerine getirmesi üzerinde toplandı.
Necran Hıristiyan temsilcilerinin Peygamberimiz aleyhisselama gelişi, Hicretin 10. yılında idi. 13
Kendileri altmış kişi idiler. 14
Gelenlerden dördü, Necranlıların eşrafındandı.
Bunların içinde de üçü, kendilerinin işlerini çekip çevirenleri, yönetenleri idi.
Reisleri; Akîb dedikleri Abdülmesih olup, Necranlıların valisi, söz ve görüş sahibi ve danışmanı olan bu kişinin görüşüne göre hareket edilirdi.
İkincisi; Seyyid dedikleri Eyhem olup, Necranlıların seyahat ve toplama işlerinin yöneticisi idi.
BenîBekr b. Vâillenden Ebu Harise b. Alkame ise Necranlıların uskufu, en büyük din bilgini, imamı, kitaplık (İbn Sa'd'a göre: medreseler) bakanı idi. 15 Necranlılar içinde çok şerefli ve itibarlı idi.
Hıristiyan Rum kralları, ona, Araplardan olduğu halde, Hıristiyanlığa bağlılığı dolayısıyla mal verirler, ikramda bulunurlardı. 16
Krallar, Hıristiyanlık hakkındaki derin bilgi ve içtihadını işitip onun için kiliseler yaptırırlar, kendisini ikramlara boğarlardı. 17
Altmış Necran temsilcisinden 18 bazılarının isimleri şöyledir
1. Akîb Abdülmesih,
2. Seyyid Eyhem,
3. Ebu Harise b. Alkame (Benî Bekr b. Vâillerin kardeşidir),
4. Evs,
5. Haris,
6. Zeyd,
7. Kays,
8. Yezid,
9. Nübeyh,
10. Huveylid,
11. Amr,
12. Halid,
13. Abdullah,
14. Yuhannis, 19
15. Ebu Alkame Bişr b. Muaviye. 20
-------------------------------------
8. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 357, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 385, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 4546, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 42.
9. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 81, Beyhakî, c. 5, s. 385, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 53.
* Uskut; Hıristiyan din bilginleri başkanı demektir (İbn Esîr, Nihâye, c. 1, s. 379).
10. Yâkubî, Târîh, c, c. 2, s. 81, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 385, Ebu'l-Fidâ el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 53, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 46, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 42-43.
11. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 385-386, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 53-54, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 46.
12. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 2, s. 222, İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 357, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 293, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 56, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 57, Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 316.
13. Taberî, Târîh, c. 3, s. 163, İbn Esîr, c. 2, s. 293, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 57, Semhûdî, Vefâu'l-vefâ, c. 1, s. 317.
14. İbn İshak, c. 2, s. 222, Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 383, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 56, Kastalânî, c. 1, s. 316, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 235.
15. İbn İshak, c. 2, s. 222, İbn Sa'd, c. 1, s. 357, Taberî, Tefsir, c. 3, s. 162 Vâhidî, Estoâbu'n-nüzûl, s. 61, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 56.
16. İbn İshak, c. 2, s. 222, Taberî, c. 3, s. 162, Vâhidî, s. 61, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 56, Kastalânî, c. 1, s. 317.
17. İbn İshak, c. 2, s. 222, Taberî, c. 3, s. 162, Vâhidî, s. 61 Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 56.
18. İbn İshak, c. 2, s. 224, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s: . 56.
19. İbn İshak, c. 2, s. 224, İbn Sa'd, c. 1, s. 357, Taberî, c. 3, s: . 162, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 56.
20. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 55.
Ebu Hârise ile Kardeşinin Medine'ye Gelirken Yolda Peygamberimiz aleyhisselam Hakkındaki Konuşmaları
Ebu Harise, dişi bir katıra binmiş, kardeşi Küz veya Kürz de yanında olduğu halde Peygamberimiz aleyhisselama gelirken, katırının ayakları dolaşarak yere kapanmıştı.
Kürz:
" Yüzünün üzerine düşsün, helak olsun! " diyerek Peygamberimiz aleyhisselama ilenince, Ebu Harise ona:
" Hayır, sen düş, sen helak ol! " dedi.
Kürz:
" Ey kardeşim! Sen bana bunu niçin söyledin?! " diye sordu.
Ebu Harise:
" Vallahi, o, bizim bekleyip durduğumuz peygamberdir! " dedi.
Kürz:
" Peki, sen bunu biliyorsun da, ona tâbi olmaktan seni alıkoyan nedir?" diye sordu.
Ebu Harise:
" Eğer dediğini yapacak olursam, şu kavim bize yaptı klan hizmeti, itibar ve ikramı yapmazlar! Bizden yüz çevirirler, aksini yaparlar! Gördüğün herşeyi elimizden çekip geri alırlar! " dedi.
Ebu Hârise'nin bu sözü, kardeşi Kürz b. Alkame'ye çok tesir etü.
Kendisi bundan sonra Müslüman oldu. 21
Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
21. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 222-223, Zehebî, Megâzî, s. 578-579, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 56, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 292.
Peygamberimiz aleyhisselamın, Necran Reislerinin Yanındaki Kitapta İsim ve Sıfatlarının Yazılı Oluşu
Necran reislerinin yanlarında, tevarüs edegeldikleri bazı kitaplar bulunuyordu.
Her reis ölünce, reisliği başka bir reis alır ve bu kitaplara sahip olurdu.
Bu kitaplar mühür mumuyla mumlanmış olarak korunurdu.
Peygamberimiz aleyhisselamın zamanındaki reis, oğluna, bu kitaplarda Peygamberimiz aleyhisselamın vasıflarının yazılı bulunduğunu habervermiş ve:
" O, ismi bu kitaplarda yazılı peygamberdir! " demişti.
Reis öldüğü zaman oğlunun ilk işi hemen mührü kırıp kitapları açmak olmuş ve Peygamberimiz aleyhisselamın onlarda anıldığını görünce de, hemen Müslüman olmuş, Müslümanlığını İslâm amel-leriyle güzelleştirmiş ve hatta hac farizasını da yerine getirmiştir. 22
Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
22. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 223.
Necran Heyeti Medine'de
Necran heyeti Medine'ye gelince sefer elbiselerini üzerlerinden çıkardılar, 23 Yemen bürüdü diye anılan ipekli elbiselerini, 24 cübbelerini giyinip ipek ridalarını örtündükten, 25 altından yüzüklerini takındıktan sonra, elbiselerinin eteklerini yerde sürüyerek 26 ikindi namazı vaktinde 27 Mescide girdiler. 28
Peygamberimiz aleyhisselama selam verdiler.
Peygamberimiz aleyhisselam onların selamlarına karşılık vermedi. 29 Uzun müddet kendileriyle konuşmadı. 30
Temsilciler, kendilerine mahsus namazın vakti gelince, 31 Peygamberimiz aleyhisselamın mescidinde namazlarını kılmak üzere ayağa kalktılar. 32
Müslümanlardan bazıları onlara engel olmak istediler. 33
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Bırakınız onları kendi hallerine! " buyurdu. 34
Necranlılar doğuya doğru yönelerek namaz kıldılar. 35
Bundan sonra, Necran temsilci heyeti, eskiden tanıdıkları Hazret-i Osman'la Abdurrahman b. Avf'a gittiler.
Onları, Muhacirlerle Ensardan bazılarının bulundukları bir mecliste buldular ve:
" Ey Osman! Ey Abdurrahman! Peygamberiniz bize yazı yazdı.
Biz de, onun davetine icabet ederek geldik, yanına gidip kendisine selam verdik. Fakat o selamımıza karşılık vermedi.
Gündüzün, uzun müddet kendisiyle konuşmaktan men ve mahrum edildik.
Sizin bu husustaki görüşünüz nedir? Geri dönüp gitmemizi uygun görür müsünüz?" dediler.
Hazret-i Ali de oradaki cemaatin içinde idi.
Hazret-i Osman'la Abdurrahman b. Avf, Hazret-i Ali'ye:
" Ey Ebu'l-Hasen! Bu cemaat hakkında sen ne görüştesin?" diye sordular.
Hazret-i Ali, Hazret-i Osman'la Abdurrahman b. Avf'a:
" Ben bunların üzerlerine giydikleri şu etekleri sırmalı elbiselerini bırakıp sefer elbiselerini giydikten sonra Resûlullah aleyhisselamın yanına dönmelerini uygun görürüm" dedi. 36
Hazret-i Osman, onlara:
" Bu, sizin şu elbiseniz yüzündendir! " dedi.
O gün Necran temsilcileri konak yerlerine döndüler. Ertesi günü, üzerlerinde ruhban elbiseleri olduğu halde geldiler. 37
Peygamberimiz aleyhisselama selam verdiler.
Peygamberimiz aleyhisselam da onların selamlarına karşılık verdi. 38
Sonra da:
" Beni hak din ve kitabla peygamber gönderen Allah'a yemin ederim ki; bana ilk gelişlerinde İblis (Şeytan) onların yanlarında bulunuyordu! " buyurdu. 39
Peygamberimiz aleyhisselam, kendisiyle konuşan Necran Hıristiyan bilginlerinden ikisini; 40 Seyyid (Eyhem)'le Akîb'i 41 İslâmiyete davet etti. 42
Onlara:
" Müslüman olunuz! " buyurdu.
Onlar:
" Biz eskiden beri Müslümanız! " dediler. 43
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Siz yalan söylüyorsunuz! 44 İsterseniz, Müslüman olmanıza engel olan şeyleri size haber vereyim! " buyurdu.
Onlar:
" Haydi getir, bildir bakalım onları! " dediler. 45
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sizin Allah'a oğul isnad etmeniz, haça tapmanız, domuz eti yemeniz, 46 içki içmeniz47 sizi İslâmiyetten men etmiş ve ediyor! " buyurdu. 48
Necranlı Hıristiyan bilginleri sözü uzatıyorlar, çoğaltıyorlar ve İsa aleyhisselam hakkındaki inançlarını savunmaya çalışıyorlardı: 49
" O, Allahtır! " diyorlar ve şöyle söylüyorlardı:
" Çünkü o ölüyü diriltirdi, hastaları iyileştirirdi, gaybdan haber verirdi, çamurdan yaptığı kuş heykelini üfleyip canlandırırdı.
O, Allah'ın oğludur. Çünkü, onun bilinen bir babası olmamıştır.
O beşikte konuşmuştur! Bunu kendisinden önce hiç kimse yapamamıştır!
O, üçün üçüncüsüdür! Çünkü Allah, 'Yaptık! ', 'Emrettik! ', 'Yarattık! ', 'Hükmettik! ' diyor.
Eğer Allah Bir olsaydı, Yaptım! ', 'Hükmettim! ', Yarattım! ' derdi.
O halde, Allah üçtür Allah, İsa ve Meryem'den ibarettir! " diyorlardı. 50
Ebu Harise:
" Ya Muhammedi İsa hakkında sen ne dersin?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" O, Allah'ın kulu ve resûlüdür! " buyurdu.
Ebu Harise:
" Ey Ebu'l-Kâsım! Yüce Allah, senin dediğin gibi demiyor, şöyle şöyle diyor! " dedi. 51
Temsilcilerin en üstünü olan kişi de:
" Sen ona ne için 'kuldur' diyerek hakaret ediyorsun?! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Evet! O, Allah'ın kuludur! Meryem'e ilkâ ettiği kelimesidir! " buyurdu.
Necran temsilcileri kızdılar
" Biz senin dediğini kabul etmeyiz! O, Allahtır! Öyle değilse, haydi söyle, onun babası kimdir?! " dediler. 52
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Siz, sıfatları babasının sıfatlarına benzemeyen bir oğul olamayacağını biliyorsunuz değil mi?" diye sordu.
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sizler, Rabbimizin hiç ölmeyen, diri, İsa'nın ise fani olduğunu biliyorsunuz değil mi?" diye sordu.
Hıristiyan temsilcileri:
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Sizler, Rabbimizin kendi Zâtıyla kâim olduğunu ve herşeyi koruduğunu, rızıklandırdığını biliyorsunuz değil mi?" diye sordu.
Hıristiyan temsilcileri:
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" İsa bunlardan herhangi birşeye malik bulunuyor mudur?" diye sordu.
Hıristiyan temsilcileri:
" Hayır! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Hiç şüphe yok ki, İsa'ya ana rahminde dilediği gibi suret veren Rabbimiz Allahtır.
Yemeyen, içmeyen Rabbimiz Allahtır!
Sizler İsa'ya annesi (Meryem)'in herhangi bir kadının hamile kaldığı gibi hamile kaldığını, sonra onu herhangi bir kadının çocuğunu doğurduğu gibi doğurduğunu, sonra onun bir çocuğun emzirilmesi gibi emzirilip beslendiğini, sonra yiyip içtiğini, işediğini biliyorsunuz değil mi?" diye sordu.
Hıristiyan temsilciler
" Evet! " dediler.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Hal böyle olduğuna göre, iddia ettiğiniz gibi İsa nasıl Allah veya Allah'ın oğlu olabilir?! " buyurunca, Necran Hıristiyan temsilcileri susakaldılar. 53
Yüce Allah, onların sözleri ve üzerinde ihtilafa düştükleri herşeyleri hakkında indirdiği âyetlerde 54 şöyle buyurdu:
" Elif Lâm Mim. Allah o Allahtır ki, Kendisinden başka hiçbir ilah yoktur. Diridir, Zâtıyla kâimdir.
O, Kitabı hak ve önündekileri de tasdik edici olarak indirdi.
Daha önce de insanlara doğru yolu göstermek üzere Tevrat ile İncil'i indirmişti.
Bir de, hak ile bâtılı ayırt eden Furkan (Kurbân)'ı indirdi.
Allah'ın âyetlerini tanımayanlar (var ya)! Onlar için pek çetin bir azap var!
Allah, kudretiyle herşeye üstün gelen intikam sahibidir!
Şüphe yok ki, ne yerde, ne de gökte hiçbir şey Allah'a gizli kalmaz!
Dölyataklarında sizi ve herkesi dilediği gibi tasvir eden, O'dur!
O'ndan başka hiçbir ilah yoktur!
O, kudretiyle herşeye üstün gelen ve her yaptığını yerli yerince yapandır!
(Ey Resûlüm! ) Sana Kitabı indiren O'dur!
Ondan bir kısım âyetler muhkemdir ki, bunlar Kitabın anası, temelidir.
Diğer bir kısmı da müteşâbihlerdir.
Amma kalblerinde eğrilik bulunanlar, sırf Müslümanları saptırmak ve kendi keyiflerine göre tevilini aramak için onun müteşâbih olanlarının ardına düşerler.
Halbuki, onun te'vilini ancak Allah bilir!
İlimde yüksek payeye erenler ise: 'Biz ona inandık, hepsi Rabbimizdendir! ' derler.
Bunları, temiz ve salim akıllılardan başkası düşünemez!
(Onlar derler ki: )
Ey Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra, kalblerimizi haktan saptırma!
Bize Kendi katından bir rahmet ver!
Şüphesiz ki, bağışı en çok olan Sensin Sen!
Ey Rabbimiz! Muhakkak ki, Sen (vukuunda) hiçbir şüphe olmayan bir günde insanları toplayacak olansın!
Şüphesiz ki, Allah verdiği sözden caymaz!
O küfredenler (var ya)! Onların ne malları, ne evlatları Allah yanında onları hiçbir şeyden asla kurtaramaz!
İşte onlar, (evet! ) onlar; ateş (Cehennem)'in yakacağıdır!
Onların gidişi, tıpkı Firavun hanedanının ve onlardan önce gelenlerin gidişi gibidir!
Onlar, Bizim âyetlerimizi yalanladılar da, Allah da kendilerini günahlan yüzünden yaka I ayı verdi!
Allah, cezası pek çetin olandır!
(Ey Resûlüm! ) O küfredenlere de ki:
'Yakında mağlup olacaksınız ve toptan Cehenneme sürükleneceksiniz! '
O, ne kötü yataktır!
Karşılaşan iki cemiyet hakkında sizin için muhakkak bir ibret vardı.
Onlardan bir cemiyet Allah yolunda dövüşüyordu, diğeri ise kâfirdi.
Onlar, öbürlerini (Müslümanları) dış gözleriyle kendilerinin iki katı olarak görüyorlardı.
Allah kimi dilerse onu yardımıyla destekler.
Şüphe yok ki, bunda, kalb gözleri açık olanlar için kesin bir ibret vardır!
Kadınlara, oğullara, yığın yığın biriktirilmiş altın ve gümüşe, salma ve güzel atlara, (deve, sığır, davar gibi) hayvanlara, ekinlere karşı aşırı sevgi insanlar için bezenmiş, süslenmiştir.
Bunlar dünya hayatının geçici birer faydası dır
Allah'a gelince, nihayet dönüp varılacak yerin bütün güzelliği O'nun katındadır.
(Ey Resûlüm! ) De ki: Size bunlardan daha hayırlısını haber vereyim mi?
Takvaya (Allah'ın buyruklarını yerine getirmek, yasakladıklarından sakınmak mutluluğuna) erenler için, Rableri katında, altlarından ırmaklar akan cennetler-ki, orada temelli kalıcıdırlar-herşeyden temizlenmiş zevceler, Allah'tan da bir rıza, hoşnutluk vardır.
Allah kullarını hakkıyla görendir.
O takvaya erenler ki, onlar: 'Ey Rabbimiz! Biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı yarlığa ve bizi o ateşin (Cehennemin) azabından koru! " diyenlerdir.
Sabreden (karşılaştıkları güçlüklere göğüs gererek katlananlardır.
İmanlarında gerçek olanlardır
Allah'a itaatle boyun eğenlerdir.
İnfak edenlerdir.
Seherlerde Allah'tan yarlıganmak dileyenlerdir!
Allah, şu hakikat; Kendisinden başka hiçbir ilah olmadığını, adaleti ayakta tutarak delilleriyle, âyet-leriyle açıkladı. Melekler bunu ikrar etti. Gerçek ilim sahipleri (peygamberler ve bilginler) de böylece inandı ki, O'ndan (Allah'tan) başka hiçbir ilah yoktur.
O, izzetiyle herşeye üstün gelen Azîz'dir, hikmetiyle her yaptığını yerli yerince yapan Hakîm'dir.
Hak ve gerçek din, Allah katında İslâm'dır.
Kendilerine Kitab verilenler, başka suretle değil, ancak kendilerine ilim geldikten sonra aralarındaki ihtirastan dolayı anlaşmazlığa düştüler.
Kim Allah'ın âyetlerini inkâr ederse, şüphe yok ki, Allah hesabı pek çabuk görendir.
(Ey Resûlüm! ) Seninle mücadele eder, tartışırlarsa şöyle de:
'Ben, bana tâbi olanlarla birlikte, kendimi Allah'a teslim etmişimdir! '
Kendilerine kitab verilenlerle ümmîlere (Arap müşriklerine) de: 'Siz de İslâm'ı (Allah'a teslim olmayı) kabul ettiniz mi?' de!
Eğer onlar İslâm'a girerlerse, muhakkak doğru yolu bulmuşlardır.
Yüz çevirirlerse, artık sana düşen (vazife) ancak tebliğdir!
Allah, kullarını lâyıkıyla görendir!
Allah'ın âyetlerini inkârla kâfir olanlar, haksız yere peygamberleri öldürenler ve insanların içinde adaleti emredenlerin canına kıyanlar var ya! Onları pek acıklı bir azapla müjdele!
Onlar öyle kimselerdir ki, bütün yaptıkları dünyada da, ahirette de boşa gitmiştir!
Onların (azabına mani olacak) hiçbir yardımcıları da yoktur!
Kitabdan kendilerine bir nasip verilmiş olanları görmedin mi ki, Allah'ın Kitabına (aralarında hakem olmak için) çağrılıyor da, sonra onlardan bir zümre o Kitaba arkasını çeviriyor!
Onlar böyle (gerçeklerden) yüz çevirmeyi âdet edinmiş kimselerdir!
Bunun sebebi şudur: Onlar, 'Sayılı günlerden başka bize asla ateş dokunmayacak! ' dediler.
Onların uydurdukları bu şey, dinleri hususunda da kendilerini aldatmıştır.
Onları (vukuunda) hiçbir şüphe olmayan bir günde topladığımız ve herkesirvhaksızlık edilmeyerek - kazandıklarının karşılığı eksiksiz olarak kendilerine ödendiği zaman halleri nice olur!
(Ey Resûlüm! ) De ki:
'Ey mülkün sahibi olan Allah! Sen mülkü kime dilersen ona verirsin!
Sen mülkü kimden dilersen ondan alırsın!
Sen kimi dilersen onun kadrini yükseltirsin!
Sen kimi dilersen onu alçaltırsın!
Hayır yalnız Senin elindedir!
Hiç kuşkusuz Sen herşeye hakkıyla kadirsin!
Sen geceyi gündüzün içinde koyarsın, gündüzü de gecenin içine sokarsın!
Sen ölüden diri çıkarırsın! Diriden de ölü çıkarırsın!
Sen kimi dilersen ona sayısız rızık verirsin! '
Mü'minler, mü'minleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin!
Kim bunu yaparsa, artk ona Allah'tan hiçbir şey (hiçbir yardım) yoktur!
Meğerki onlardan gelebilecek bir tehlikeden dolayı sakınmış olasınız!
Allah size asıl Kendisinden korkmanızı emrediyor!
Nihayet gidiş de ancak Allah'adır!
De ki: Göğüslerinizin içinde olanı gizleseniz de, onu açıklasanız da, onu Allah bilir!
Göklerde ne var, yerde ne varsa hepsini O bilir!
Allah herşeye hakkıyla gücü yetendir!
Anınız o günü ki, herkes (dünyada) ne hayır işlediyse karşısında onu hazırlanmış bulacak ve ne kötülük yaptıysa onunla kendisi arasında uzak bir mesafe olmasını arzu edecektir.
Allah size asıl Kendisinden korkmanızı emreder. Allah kullarını pek çok esirgeyendir!
(Ey Resûlüm! ) De ki: Eğer Allah'ı seviyorsanız, hemen bana uyunuz ki, Allah da sizi sevsin ve suçlarınızı örtsün!
Çünkü, Allah çokyarlıgayıcı, çok esirgeyicidir!
De ki: Allah'a ve Peygambere itaat ediniz.
Eğer yüz çevirirlerse, şüphe yok ki, Allah da o kâfirleri sevmez.
Muhakkak ki, Allah, Âdem'i, Nuh'u, İbrahim hanedanını, İmran ailesini (hepsi de birbirinden gelme tek birzürriyet olarak) âlemlerin üzerine mümtaz kıldı.
Allah hakkıyla işitici ve kemâliyle bilicidir.
Hani, İmran'ın zevcesi:
'Rabbim! Kamımdakini azadlı (Beyt-i Makdis'e hizmet edecek) bir kul olmak üzere Sana adadım.
Benden olan bu adağı kabul et!
Hiç kuşkusuz niyazımı hakkıyla işiten, niyetimi kemâliyle bilen Sensin Sen! ' demişti.
Fakat kız çocuğu doğurunca, Allah onun ne doğurduğunu daha iyi biliciyken:
'Rabbim! Hakikat, ben onu kız olarak doğurdum! Erkek kız gibi değildir!
Gerçekten onun adını da Meryem koydum.
Onu da, onun zürriyetini de, o taşlanmış (kovulmuş) Seylan'dan Sana sığınır, ısmarlarım! ' dedi.
Bunun üzerine Rabbi, onu iyi bir rıza ile kabul etti.
Onu güzel bir nebat gibi büyüttü.
Zekeriya'yı, ona bakmaya memur etti.
Zekeriya, ne zaman kızın bulunduğu mihraba girdiyse, onun yanında biryiyecek buldu.
'Meryem! Bu sana nereden geliyor?' der, o da:
'Bu, Allah tarafındandır! Hiç kuşkusuz Allah kimi dilerse ona sayısız rızık verir! ' derdi.
Orada, Zekeriya Rabbine dua etti:
'Rabbim! Bana Senin tarafından çok temiz bir zürriyet ihsan et!
Muhakkak ki, Sen duayı hakkıyla işitensin! '
O mihrabda durup namaz kılarken, hemen melekler ona şöyle nida etti:
'Gerçekten, Allah sana Kendisinden gelen bir Kelimeyi (Hazret-i İsa'yı) doğrulayıcı, efendi, nefsine hâkim ve sâlihlerden bir peygamber olmak üzere Yahya'yı müjdeler!
Zekeriya:
'Rabbim! Kendime gerçekten ihtiyarlık çatmışken, zevcem de bir kısır iken benim nasıl bir oğlum olabilir?' dedi.
'Öyledir! Fakat, Allah dilerse yapar! ' buyurdu.
Zekeriya:
'Rabbim! Bana bu hususta nişan, alâmet ver! ' dedi.
Allah ona:
'Senin nişanın, alâmetin, sade bir işaretten başka, insanlara üç gün söz söylem emendir!
Bununla beraber, Rabbini çok an ve akşam-sabah teşbih et! ' buyurdu.
Hani melekler
'Ey Meryem! Şüphe yok ki, Allah sana seçkin bir özellik verdi, seni tertemiz büyüttü, seni âlemin kadınları üzerine mümtaz kıldı.
Ey Meryem! Rükû ile Rabbin divanına dur! Secdeye kapan! Allah'a rükû edenlerle birlikte rükû et! ' demişti.
(Ey Resûlüm!) Bunlar, sana vahyetmekte olduğumuz gayb haberlerindendir.
Meryem'i onlardan hangisi himayesine alacak diye kalemlerini atarlarken, sen yanlarında değildin.
O hususta çekişirierken de yine yanlarında değildin!
Melekler
'Ey Meryem! Allah, Kendisinden bir Kelimeyi sana müjdeliyor Adı İsa, lakabı Mesih, sıfatı Meryemoğlu'dur. Onun dünyada da, ahirette de şanı yücedir! O Allah'a çok yakın kullardandır da! Beşiğinde de, yetişkinlik halinde de insanlara söz söyleyecektir. O, salihlerdendir' dediği zaman da (sen yanlarında değildin)!
Meryem:
'Ey Rabbim! Bana bir beşer dokunmamışken, benim nasıl bir çocuğum olabilir?! ' dedi.
Allah:
'Öyledir! Fakat, Allah dilerse yaratır!
Bir işe hükmedince ona ancak 'Ol' der, o da oluverir.
Allah ona yazmayı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretecek, onu İsrail oğullarına peygamber olarak gönderecektir.
O da onlara:
'Hakikat, ben size Rabbinizden bir âyet (mucize) getirdim:
Gerçekten ben size çamurdan kuş biçimi gibi birşey yapar, ona üfürürüm de, o Allah'ın izniyle derhal canlı bir kuş olur!
Yine Allah'ın izniyle anadan doğma körü ve abrası iyi eder, ölüleri diriltirim!
Evlerinizde ne yiyor, ne biriktiriyorsanız size haber veririm!
Elbette bunlarda sizin için-eğer iman ediciler iseniz-kesin bir ibret vardır!
Önümdeki Tevrafı doğrulayıcı olarak ve size haram kılınan bazı şeyleri yararınıza helâl kılmak için geldim.
Size Rabbinizden (peygamberliğimi isbaflayıcı) âyet (mucize) getirdim!
Artık Allahtan korkunuz, bana da itaat ediniz!
Şüphe yok ki, Allah benim de Rabbim, sizin de Rabbinizdir; öyle ise O'na kulluk ediniz!
İşte doğru yol budur! ' diyecektir [dedi].
Vaktâ ki İsa onlardan ısrarla taşan küfrü hissetti de:
'Allah'a doğru giden yolda bana yardım edecekler kimdir?' dedi.
Havariler
'Biziz Allah'ın yardımcıları! Allah'a inandık! Sen de ey İsa, şahit ol ki, biz Müslümanlarız!
Ey Rabbimiz! Senin indirdiğin Kitaba inandık. O peygambere de tâbi olduk!
Artık bizi birliğini ve peygamberlerini tanıyan şahitlerle beraber yaz! ' dediler.
Yahudiler gizli hileye saptılar.
Allah da, onların o hilekârlıklarına mukabele etti.
Allah, bütün hilekâriarı hakkıyla bilendir.
O zaman Allah:
'Ey İsa! Şüphe yok ki seni öldürecek olan onlar değil, Benim!
Seni Kendime yükseltip kaldıracak, seni küfredenlerin içinden tertemiz kurtarıp çıkaracak ve sana tâbi olanları Kıyamet gününe kadar küfreden (Yahudi)lerin üstünde tutacak da Benim!
İşte o zaman aranızda, hakkında ihtilaf etmekte olduğunuz şeylerin hükmünü Ben vereceğim!
Fakat o küfredenlere gelince; Ben onlan dünyada da, ahirette de en çetin azap ile azaplandıracağım!
Onların hiçbir yardımcıları da yoktur!
İman edip iyi işler yapanlara gelince; Allah onların mükâfatlarını tastamam verecektir. Allah zâlimleri sevmez!
(Bu hükümler, bu vak'alar var ya!) Biz bunları sana âyetlerimizden, hikmet dolu Kur'ân'dan okuyoruz.
Muhakkak ki, İsa'nın hali de, Allah katında Âdem'in hali gibidir.
Allah, onu (Âdem'i) topraktan yarattı! Sonra ona 'ON' buyurdu, o da oluverdi.
Bu hak ve hakikat Rabbinden gelen bir gerçektir. Bunda şüphecilerden olma!
Artık sana bu ilim geldikten sonra, kim onun hakkında seninle çekişirse, de ki:
'Geliniz! Oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi davet edip toplanalım.
Sonra da, hepimiz birarada olarak dua ve niyaz edelim de, Allah'ın lanetini yalancıların üstüne okuyalım! '
İşte İsa hakkında sana anlatılan bu haber, elbette en doğru bir haberin beyanıdır.
Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur!
Allah, hiç şüphesiz, kudretiyle herşeye üstün gelen bir Azîz, hikmetiyle her yaptığını yerli yerince yapan bir Hakîm'dir!
Eğer haktan, imandan yine yüz çevirirlerse, muhakkak ki Allah o fesatçıları hakkıyla bilendir.
De ki:
'Ey Kitaplılar! Hepiniz, bizimle sizin aranızda müsavi ve adil bir kelimeye geliniz de, Allah'tan başkasına tapmayalım!
O'na hiçbir şeyi eş, ortak tutmayalım!
Allah'ı bırakıp da kimimiz kimimizi rabler edinmeyelim, tanımayalım!
Buna rağmen, eğer yine yüz çevirirlerse, o zaman:
'Şahit olunuz ki, biz Müslümanlanz! ' deyiniz." 55
-------------------------------------
23. İbn İshak, c. 2, s. 224, İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 357, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 54.
24. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 224, İbn Sa'd, c. 1 , s. 357.
25. İbn İshak, c. 2, s. 224, Taberî, Tefsir, c. 3, s. 162.
26. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 386, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 54.
27. İbn İshak, c. 2, s. 224, Taberî, c. 3, s. 162, Vâhidî, Esbâbu'n-nüzûl, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 376, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 56.
28. İbn İshak, c. 2, s. 224, İbn Sa'd, c. 1, s. 357, Taberî, c. 3, s. 164, Vâhidî, s. 61, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 316.
29. Beyhakî, c. 5, s. 386, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 56.
30. İbn Sa'd, c. 1, s. 357, Beyhakî, c. 5, s. 386.
31. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 224.
32. İbn İshak, c. 2, s. 224, İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 357, Vâhidî, Esbâbu’n-nüzül, s. 61, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvvç, c. 5, s. 382, Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 316, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 235.
33. Vâhidî, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 382, Zehebî, Megâzî, s. 578, Kastalânî, c. 1, s. 316, Halebî, c. 3, s. 235.
34. İbn İshak, c. 2, s. 224, İbn Sa'd, c. 1, s. 357, Vâhidî, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 382, Zehebî, s. 578, Kastalânî, c. 1 , s. 316.
35. İbn İshak, c. 2, s. 224, Vâhidî, s. 61, Beyhakî, c. 5, s. 382, Zehebî, s. 578, Kastalânî, c. 1, s. 316.
36. Beyhakî, c. 5, s: . 386-387, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s: . 54, İbn Kayyım, c. 3, s. 46.
37. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 357, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 387.
38. İbn Sa'd, c. 1 , s. 357, Beyhakî, c. 5, s. 387, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 54, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 46.
39. Beyhakî, c. 5, s. 387, Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 54.
40. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 224-225.
41. Vâhidî, Esbâbu'n-nüzûl, s. 61.
42. İbn Sa'd, c. 1, s. 357.
43. İbn İshak, c. 2, s. 225, Taberî, Tefsîr, c. 3, s. 163, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 353, Vâhidî, s. 61.
44. İbn İshak, c. 2, s. 225, Taberî, c. 3, s. 163, Ebu Nuaym, c. 2, s. 353, Vâhidî, s. 61.
45. Ebu Nuaym, Delâil, c. 2, s. 353, Vâhidî, s. 61.
46. İbn İshak, c. 2, s. 225, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 76, Taberî, c. 3, s. 163, Ebu Nuaym, c. 2, s. 353, Vâhidî, s. 61.
47. Ebu Nuaym, c. 2, s. 353.
48. İbn İshak, c. 2, s. 225, Belâzurî, c. 1, s. 76, Taberî, c. 3, s. 163, Ebu Nuaym, c. 2, s. 353, Vâhidî, s. 61.
49. İbn Sa'd, c. 1, s. 357.
50. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 224-225, Taberî, Tefsîr, c. 3, s. 162.
51. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 82.
52. İbn İshak, c. 2, s. 225, Belâzurî, Fütûhu" l-büldân, c. 1, s. 76, Taberî, Tefsir, c. 3, s. 163, Vâhidî, Esbâbu'n-nüzûl, s. 61.
53. Taberî, Tefsîr, c. 3, s. 163, Vâhidî, Esbâbu'n-nüzûl, s. 61 -62.
54. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 2, s. 224-225, Taberî, c. 3, s. 163, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 387, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye veYı-nihâye, c. 5, s. 53.
55. Âl-i İmran 1-64.
Necran Hıristiyan Temsilcilerinin Mübâheleye (Lânetleşmeye) Davet Edilişi
Necran Hıristiyan temsilcileri, insaf ve adalet yolunun tutmadıkları ve iddialarında direndikleri takdirde aradaki anlaşmazlığı kaldırmak üzere Allah tarafından mübâheleye, yani yalancı ve haksız olanın lanete uğraması için Allah'a yalvarışa davet emri gelip, 56 Peygamberimiz aleyhisselam bu husustaki âyetleri onlara okuyarak: 57
" Eğer benim size söylediklerime inanmıyorsanız, geliniz sizinle mübâheleye (lânetleşmeye) girişeyim" buyurunca. 58 münakaşayı, tartışmayı kestiler59 ve:
" Ey Ebu'l-Kâsım! Sen hele bizi kendi halimize bırak da, işimizi kendi aramızda bir düşünelim!
Sonra, sana gelir, bizi davet ettiğin şeyi yapmak isteriz" dediler. 60
Peygamberimiz aleyhisselamın yanından ayrıldılar. 61
Temsilciler, görüş sahibi olan Akîb Abdülmesih'le bir köşeye çekildiler ve:
" Ey Abdülmesih! Senin bu husustaki görüşün nedir?" diye sordular.
Abdülmesih:
" Vallahi ey Hıristiyan topluluğu! Muhammed'in, sahibiniz İsa hakkında kesip atıcı haberleri getiren gönderilmiş bir peygamber olduğunu siz de anlamış bulunuyorsunuz!
Yine de siz bilirsiniz ki; bir peygamberle lânetleşip de büyükleri sağ kalmış, küçükleri yetişmiş hiçbir kavim yoktur!
Eğer bunu yapmaya kalkışırsanız, kökünüzü kazıtmak için yapmış olursunuz!
Şayet siz onun davetini dininize olan sevginizden ve sahibinizin size söylediği sözden dolayı kendi dininizde kalmak üzere kabul etmiyorsanız, bu zât ile muahede ve anlaşma yapınız, sonra da yurtlarınıza dönünüz! " dedi. 62
Peygamberimiz aleyhisselam, ertesi günü sabaha çıkınca, Necran Hıristiyanlar! temsilcilerine haber gönderdi. 63
Sabahleyin Akfb Abdülmesih64 ile Seyyid65 oğullarıyla birlikte geldiler. 66 Üzerlerinde inciler ve zinet eşyaları bulunuyordu.
En büyük bilginleri olan Ebu Hârise'nin yanına vardılar.
Ebu Harise, Peygamberimiz aleyhisselam için:
" Bakınız, onun yanında bakalım kimler gelecek?" dedi. 67
Sabahleyin Peygamberimiz aleyhisselam da, Hazret-i Hasanla Hazret-i Hüseyin'in ellerinden tutmuş, Hazret-i Fâtıma arkada, 68 Hazret-i Ali onun arkasında, 69 Peygamberimiz aleyhisselamın bazı zevceleri de yanında bulunduğu halde geldi. 70
Ebu Harise:
" Onun yanındakiler kimlerdir?" diye sordu.
" Şu, amcasının oğludur!
Şu kızıdır!
Şunlar da kızının oğullarıdır! " dediler. 71
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Allah'ım! Bunlar benim ev halkımdır! " dedi. 72
Diz çöktü.
Peygamberimiz aleyhisselam diz çökünce, Ebu Harise:
" Vallahi, peygamberlerin lânetleşmeler için diz çöktükleri gibi diz çöktü! " dedi.
Seyyid, ona:
" Ey Ebu Harise! Lânetleşmek için yaklaş! " dedi.
Ebu Harise:
" Ben bu zâtın lânetleşmeye hararetli olduğunu görüyorum. Dâvasında sâdık ve haklı olmasından korkuyorum!
Eğer dâvasında sâdık ve haklı ise, bir yıla varmadan, dünyada yemek yiyecek Hıristiyan kalmaz!
Ben öyle yüzler görüyorum ki; kendileri için bir dağın yerinden ayrılmasını Allahtan isteseler, Allah o dağı yerinden ayırır!
Sakın onunla lânetleşmeye kalkışmayınız, helak olursunuz! Yeryüzünde sağ Hıristiyan kalmaz! " dedi. 73
Akîb ile Seyyid, Peygamberimiz aleyhisselamla lânetleşmek istedikleri zaman, 74 biri öbürüne: 75
" Yapma! 76 Tek dağa tırman da, 77 onunla lânetleşme! 78
Eğer o gerçekten peygamberse, öyle bir lanet eder ki, ne biz kurtuluruz, ne de bizden sonra gelecek oğul ve torunlarımız kurtulur! " dedi. 79
O da:
" Peki! Sen ne yapmamızı uygun görürsün?" diye sordu.
" Lânetleşmeyerekona haraç vermemizi uygun görürüm! " dedi. 80
Şurahbil de:
" Vallahi, bu zât güçlü bir hükümdar olsaydı, teklifini reddettiğimiz zaman gözlerine mızrak saplanan ilk Araplar biz olurduk!
Onun ve ashabının önünden helak edilmedikçe geçirilmez, bırakılmazdık!
Biz onların eman ve himayesine istihkak bakımından en aşağısıyız!
Eğer bu zât gönderilmiş bir peygamberse, kendisi bizimle lânetleşince, bizden yeryüzünde hiçbir şey, hiçbir kimse kalmaz, helak olur! " dedi.
İki arkadaşı, ona:
" Ey Ebu Meryem! Sen ne görüştesin?" diye sordular.
Şurahbil:
" Ben onu bu işte hakem kılmayı uygun görürüm.
Çünkü, ben bu zâtın hiçbir zaman haksız bir hüküm vermeyeceğini sanıyorum" dedi.
Arkadaşları Şurahbil'e:
" Öyleyse, bu işi onunla sen konuş, hallet! " dediler.
-------------------------------------
56. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 232-233.
57. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 357, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 77.
58. İbn Sa'd, c. 1, s. 357.
59. İbn İshak, c. 2, s. 232.
60. İbn İshak, c. 2, s. 233, Ebu Nuaym, Delâilü'n-nübüvve, c. 2, s. 354.
61. İbn İshak, c. 2, s. 233, İbn Sa'd, c. 1, s. 357.
62. İbn İshak, İbn Hişam, c. 2, s. 233, Ebu Nuaym , c. 2, s. 355-356.
63. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 5, s. 54.
64. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 82, Ebu Nuaym , c. 2, s. 355.
65. Yâkubî, c. 2, s. 82.
66. Yâkubî, c. 2, s. 82, Ebu Nuaym, c. 2, s. 355.
67. Yâkubî, c. 2, s. 82.
68. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 77, Yâkubî, c. 2, s. 82.
69. Yâkubî, c. 2, s. 82.
70. Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 54.
71. Yâkubî, c. 2, s. 82.
72. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 236. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 82-83.
73. Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 236.
74. Buhârî, Sahih, c. 5, s. 120, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 48.
75. Buhârî, c. 5, s. 120, Belâzurî, Fütûhu'l -büldân, c. 1, s. 77.
76. Buhârî, c. 5, s. 120.
77. Belâzurî, c. 1, s. 77.
78. Belâzurî, c. 1, s. 77, İbn Kayyım, c. 3, s. 48.
79. Buhârî, c. 5, s. 120, İbn Kayyım, c. 3, s. 48.
80. Belâzurî, c. 1, s. 77.
Necran Hıristiyan Temsilcilerinin Peygamberimiz aleyhisselamla Anlaşma Yapmaya Razı Olmaları
Şurahbil, Peygamberimiz aleyhisselamla buluşunca:
" Ben seninle lânetleşmekten daha hayırlı birşey düşünüyorum" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Nedir o?" diye sordu.
Şurahbil:
" Sen bugün geceye kadar, geceden de sabaha kadar hükmünü, kararını ver!
Bu müddet içinde hakkımızda ne hüküm verirsen, o bizce makbul ve muteberdir! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Gerindekilerden, seni kınamaya, yermeye kalkışacak kimseler bulunabilir mi?" diye sordu.
Şurahbil:
" Sor şu iki arkadaşıma! " dedi.
Arkadaşları:
" Başından sonuna kadar bütün vadi halkı, Şurahbil'in görüşünden başkasını istemez! 81 Ey Ebu'l-Kâsım! Biz seninle lânetleşmemeyi ve dinini sana bırakarak kendi dinimiz üzere dönüp gitmemizi uygun görüyoruz. 82 Hakkımızda istediğin şeyi hükmet, sana verelim, seninle barış yapalım! " dediler. 83
Ebu Harise de:
" Ey Ebu'l-Kâsım! Biz seninle lânetleşmeyeceğiz, fakat sana cizye vereceğiz! " dedi. 84
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam onlarla lânetleşmeyerek geri döndü85 ve:
" Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki; Necran halkı üzerine azap yaklaşmış bulunuyordu! Eğer benimle lânetleşmeye girişseydiler, maymun ve domuzlara çevrilecekler, vadi onların üzerine ateş kesilecek, Yüce Allah Necran'ın ve halkının ağaç üzerindeki kuşlara varıncaya kadar köklerini kazıyacak, bir yıla varmadan Hıristiyanlar helak edileceklerdi! " buyurdu. 86
Ertesi gün olunca, Peygamberimiz aleyhisselam Necran Hıristiyanlar! için yazdırdığı yazıyı getirdi. 87
Yazıda şöyle buyuru I m aktaydı:
" B ismi llâhirrahm ânirrahîm 88
Bu, Allah'ın Resûlü Muhammed'in Necran halkı için yazısıdır
Necranlıların beyaz, kırmızı, sarı, her çeşit nakifleriyle meyve ve mahsulleri ve köleleri hakkında Resûlullahın hükmü:
Bunların hepsi kendilerine bırakılacak!
Buna karşı, onlar her yıl Safer ayında bin adet elbise,
Her Recep ayında bin adet elbise olmak üzere iki bin adet elbise ve her elbiseyle birlikte birer ukiyye gümüş de ödeyeceklerdir. 89
Her elbise bir ukiyye, yani kırk dirhem değerinde olacaktır. 90
Elbiselerin haraç vergisine nazaran fazlalığı ve ukiyye kıymetinden eksikliği hesaplanacaktır. 91
Onların haraç olarak ödemeleri gereken binek hayvanları veya aflar veya zırh gömlekler92 veya diğer mallar93 kendilerinden hesapla alınacaktır.
Elçilerimin yirmi gün veya daha az94 veya otuz gün95 veya daha az96 müddetle konuklanmaları ve ağırianmalarıyla Necranlılar mükelleftirler. 97
Elçilerim, bir aydan fazla bulunamaz ve bekletilemezler. 98
Yemen'de bir savaş, bir yaramazlık başgösterdiği zaman, Necranlılar emanet olarak otuz adet zırh gömlek, otuz adet at ve otuz adet deve vermekle mükelleftirler.
Elçilerime emanet olarak verilen at, devevesairmallar-bunlardan telef olunanları da tazmin edilmek sûretiyle-Necranlılara iade edilinceye kadar elçilerimin kefaleti altındadır.
Necran ve Necran'a bağlı yerierdekilerin mallan, canları, yurtları, dinleri, hazır bulunanları, bulunmayanları, 99 kiliseleri, 100 ruhbanlıkları, piskoposlukları, 101 az veya çok ellerinin altındaki herşey-leri102 Allah'ın himayesinde ve Allah'ın Resûlü Muhammed Peygamberin himayesindedir.
Piskopos piskoposluğundan, papaz papazlığından, kilise bakıcısı bakıcılığından, 103 kâhin kâhin-liğinden104 değiştirilmeyecek, 105 bulundukları hal ve durumları, haklarından herhangi bir hak da değiştirilmeyecektir. 106
Artık ribâ (faiz) alma-verme yoktur! 107
Necranlılara zulüm ve kötülük yapı İm ayacaktır! 108
Cahiliye devrinden kalma kan davası da güdülmeyecektir! 109
Onların ne mahsullerinden uşr alınacak, ne asker gelip yurtlarını çiğneyecek, ne de kendileri savaş için toplanacaktır! 110
Necran'da kim bir hak talebinde bulunacak olursa, aralarında insaf ve adalet üzere davranacaklarını ne zulüm yapacaklar, ne de zulme uğrayacaklardır. 112
Necranlılar ribâ (faiz) yememekle mükelleftirier. 113 Gelecekte ribâ yiyen kişi, himayemden uzak kalır. 114 Onlardan hiç kimse başkasının yaptığı bir haksızlık ve kötülükten sorumlu tutulmayacaktır.
Necranlılar, bu sahifede yazılı olan vecibeleri yüksünmeyip gereğini yerine getirdikleri, hayırhâhlık gösterdikleri ve iyi davrandıkları takdirde, Allah'ın emri gelinceye kadar Allah'ın ve Peygamberin temelli himayesi altında bulunacaklardır.
Ebu Süfyan b. Harb, Gaylan b. Amr, Benî Nasrlardan Malik b. Avf, Akra' b. Hâbisü'l-Hanzalî, Muğîre b. Şube, 115 Benî Beliyylerin kardeşi Müstevrid b. Amr ve Ebu Bekir'in azadlısı Âmir şahit oldu. 116
Bu yazıyı Abdullah b. Ebu Bekir onlar için yazdı." 117
-------------------------------------
81. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 388, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 54-55.
82. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 233.
83. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 357-358.
84. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 83.
85. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 55.
86. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 193, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 236, Zürkânî Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 43.
87. Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 55.
88. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 72, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emval, s. 272, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 77, Yâkubî, TânTı, c. 2, s. 83, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 55.
89. Ebu Yusuf, s. 72, Ebu Ubeyd, s. 272, Belâzurî, c. 1, s. 77, Yâkubî, c. 2, s. 83, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 55.
90. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 272, Belâzurî, c. 1, s. 77, Yâkubî, c. 2, s. 83.
91. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 272, Belâzurî, c. 1, s. 77, Yâkubî, c. 2, s. 83.
92. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 272-273, Belâzurî, c. 1, s. 77.
93. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Belâzurî, c. 1, s. 77.
94. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 72, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 273.
95. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 77, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 83.
96. Belâzurî, c. 1, s. 77.
97. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 272, Belâzurî, c. 1, s. 77.
98. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Belâzurî, c. 1, s. 77.
99. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 273, Belâzurî, c. 1, s. 77.
100. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 273.
101. Ebu Ubeyd, s. 273.
102. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sad, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 273, Belâzurî, c. 1, s. 78.
103. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 273, Belâzurî, c. 1, s. 77-78.
104. Ebu Yusuf, s. 72.
105. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Ebu Ubeyd, s. 273.
106. Belâzurî, c. 1, s. 78.
107. İbn Sa’d, c. 1, 5. 288.
108. Belâzurî, c. 1, s. 73.
109. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Belâzurî, c. 1, s. 78.
110. Ebu Yusuf, s. 72, Ebu Ubeyd, s. 273, Belâzurî, c. 1, s. 78.
111. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1, s. 289, Ebu Ubeyd, s. 273, Belâzurî, c. 1, s. 78.
112. Ebu Yusuf, Kitâbu'l-harac, s. 72, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 288, Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 78.
113. Ebu Ubeyd, Kitâbu'l-emvâl, s. 273.
114. Ebu Yusuf, s. 72, İbn Sa'd, c. 1 , s. 288, Ebu Ubeyd, s. 273, Belâzurî, c. 1, s. 78.
115. Ebu Yusuf, s. 72-73, İbn Sa'd, c. 1, s. 288, Belâzurî, c. 1, s. 78.
116. İbn Sa'd, c. 1, s. 288.
117. Ebu Yusuf, s. 73.
Ebu Ubeyde b. Cerrah'ın Necran'a Gönderilişi
Necran Hıristiyan temsilcilerinden Akîb ile Seyyid, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına geldiler118 ve:
" Biz, istediğin vergiyi sana vereceğizin9 Fakat güvenilir bir adamı bizimle gönderil20 Güvenilir olmayanı göndermeli21
Bizimle öyle bir adam gönder ki, mallarımız üzerinde anlaşmazlığa düştüğümüz zaman aramızda hüküm verip sorunlarımızı halletsin!
Çünkü, siz, bizim katımızda makbulsünüz! " dediler. 122
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ben sizinle öyle bir adam göndereceğim ki, o emniyetlinin em niyetli sidir, hakkıyla güveni lirdir! 123
Siz zeval vaktine doğru benim yanıma geliniz! Güçlü bir emniyetliyi yanınızda göndereceğim! " buyurdu.
Hazret-i Ömer der ki:
" Ben hiçbir zaman emînliğive ona sahip olmayı o günkü kadar özlememişimdir!
Öğle sıcağında öğle namazına gittim.
Resûlullah aleyhisselam, bize öğle namazını kıldırıp selam verdikten sonra, sağına soluna baktı.
Beni görsün diye, kendimi uzatmaya çalıştım!
Ebu Ubeyde b. Cerrah'ı görünceye kadar, cemaate göz gezdirmekten geri durmadın24
Onu görünce:
'Kalk ey Ebu Ubeyde b. Cerrah! ' buyurdu.
Ebu Ubeyde ayağa kalkınca, onu Necran Hıristiyanlar! temsilcilerine göstererek:
'İşte bu, bu ümmetin emmidir, güvenilir kişisidirM 25
Her ümmetin biremîni, güvenilir kişisi vardır. İslâm ümmetinin emîni, güvenilir kişisi de Ebu Ubeyde b. Cerrahtır' dedi. 126
Ebu Ubeyde b. Cerrah'a da:
'Onlarla birlikte git! Anlaşamadıkları hususlarda aralarında hak ve adaletle hükmet! ' buyurdu." 127
-------------------------------------
118. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 414, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 20.
119. İbn Sa'd, c. 3, s. 412, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 414, Buharî, c. 5, s. 120.
120. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 414, Buharî, c. 5, s. 120.
121. Buhârî, c. 5, s. 120.
122. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 233.
123. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 412, Buhârî, SahîVı, c. 5, s. 120.
124. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 2, s. 233.
125. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 414, Buhârî, Sahîh, c. 5, s. 120.
126. İbn Sa’d, c. 3, s. 412, Buhârî, c. 5, s. 120, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1881, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 665.
127. İbn İshak. c. 2. s. 233.
Necran Temsilcilerinin Medine'den Ayrılışı ve Bişr'in Medine'ye Dönüp Müslüman Oluşu
Necran Hıristiyan temsilcileri, Peygamberimiz aleyhisselamın yazdırdığı yazı da yanlarında olduğu halde, Necran'a dönmek üzere Medine'den ayrıldılar. Necran Hıristiyan piskoposunun anne bir kardeşi ve amcasının oğlu olan Ebu Alkame Bişr b. Muaviye, piskoposun yanında bulunuyordu.
Necran temsilcileri Peygamberimiz aleyhisselamın yazdırdığı yazıyı piskoposa teslim edince, piskopos yazıyı okumaya başlamıştı.
Ebu Alkame Bişr de, onun yanısıra devesinin üzerinde gidiyordu.
Bişr'in devesi tökezleyince, Bişr, Peygamberimiz aleyhisselama ismini zikretmeden ilendi. Piskopos:
" Vallahi, sen gönderilmiş olan bir peygambere ilendin! " dedi.
Bişr
" Öyleyse, vallahi ben de o Resûlullaha gidip bağlanmadıkça bir yerde konaklamayacağım! " dedi ve devesinin yüzünü Medine'ye, sırtını da piskoposa çevirip devesini sürdü.
Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelip Müslüman oldu ve Peygamberimiz aleyhisselamın yanından ayrılmadı. 128
Yüce Allah razı olsun!
-------------------------------------
128. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 389-390, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 56, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 4748.
Necran Kilisesi Başpapazının Peygamberimiz aleyhisselamla Görüşmeye Gelişi
Necran Hıristiyan temsilcileri, Necran'a girince, Necran kilisesinin başpapazı Leys b. Ebi Şemîrü'z-Zübeydî'nin yanına vardılarve ona:
" Gelmesi beklenilen peygamber, Tihâme'de gönderilmiş! " dediler ve Peygamberimiz aleyhisselamla aralarında olan bitenleri ve Peygamberimiz aleyhisselamın kendilerini lânetieşmeye davet ettiğini ve fakat kendilerinin buna yanaşmadıklarını, Bişr b. Muaviye'nin yoldan geri dönüp Müslüman olduğunu anlattılar.
Başpapaz:
" Beni tutup aşağı indiriniz! Nerdeyse kendimi şu kiliseden aşağı atacağım! " dedi.
Onu tuta tuta aşağı indirdiler.
Elbise, ağaç çanak ve asâ gibi bazı hediyeler alıp Peygamberimiz aleyhisselamın yanına geldi.
Bir müddet Medine'de kaldı. Vahiy dinledi.
Yine geleceğini vaad ederek Necran'a döndü ise de, ne Medine'ye tekrar gelmek, ne de Müslüman olmak kendisine nasip olmadı. 129
-------------------------------------
129. Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 391, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 56, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 48.
Seyyid'le Akîb'in Medine'ye Gelip Müslüman Olmaları
Necran temsilcileri Necran'a vardıktan kısa bir müddet sonra, Seyyid ile Akîb, Medine'ye, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına döndüler. 130
Peygamberimiz aleyhisselam onları Ebu Eyyûb Halid b. Zeyd el-Ensârî'nin evine indirdi ve orada ağırladı. 131
Onlar Müslüman oldular. 132
Yüce Allah onlardan razı olsun!
-------------------------------------
130. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ. c. l, s. 358, İbn Haldun, Târîh, c. 2, ks. 2, s. 57, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 18, s. 29, İbn Hacer, Fethu’l-bârî, c. 8, s. 14, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 317, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 196.
131. İbn Sa'd, c. 1, s. 358, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 43.
132. İbn Sa'd, c. 1, s. 358, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 57, B. Aynî, c. 18, s. 28, İbn Hacer, c. 8, s. 14, Kastalânî, c. 1, s. 317, Diyarbekrî, c. 2, s. 196.
Veda Haccı (Hicrî 10. Yıl, Zilhıcce)
Peygamberimiz aleyhisselamın Veda Haccı
Peygamberimiz aleyhisselam, Medine'de bulunduğu müddetçe, bir kere hac yapmıştır. 1 Bu hac;
1. Haccetü'l-Vedâ,
2. Haccetü'l-İslâm,
3. Haccetü'l-Belağ,
4. Haccetüt-Temam. , gibi isimlerle anılmıştır.
Abdullah b. Ömer'e göre, Peygamberimiz aleyhisselam bu haccında Müslümanlarla vedalaşınca:
" Bu, veda hacadır! " dediler. 2
Peygamberimiz aleyhisselam bundan sonra hac yapmamış, bu hac kendisinin veda haccı olmuştu r. 3
Abdullah b. Abbas ise, buna Haccetü'l-vedâ demekten hoşlanın ayıp, Haccetü'l-İslâm demeyi daha uygun görmüş;4
" Peygamber aleyhisselam, Veda Haccını 'Haccetü'l-İslâm' ismiyle anardı" demiştir. 5
Peygamberimiz aleyhisselam bu hacda Müslümanlara hac amellerini bizzat, bilfiil gösterdiği; vakfeleri, cemreleri, tavafı öğrettiği; helâl ve haram olan şeyleri bildirdiği için, bu hac H accetü'l-Belağ olmuştur. 6
" ... Bugün sizin dininizi kemâle erdirdim. Üzerinizdeki nimetlerimi tamamladım. Size din olarak Müslümanlığı verip ondan hoşnut oldum" (Mâide: 3) mealli âyet Veda Haccı sırasında nazil olduğu için, 7 Veda Haccına " Haccetü't-Temam" isminin verildiği de vardır. 8
-------------------------------------
1. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1089, İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ. c. 2, s. 189, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 134, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 179-180.
2. İbn Sa'd, c. 2, s. 184, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 192, Hâkim, Müstedrek, c. 2, s. 331.
3. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 253.
4. Vâkıdı, c. 3, s. 1089, İbn Sa'd, c. 2, s. 172.
5. Beizar ve Taberânî’den naklen Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 237.
6. İbn İshak. c. 4, s. 253, Taberî, Târih, c. 3, s. 170, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 109.
7. Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 3, s. 104-105.
8. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 186, Zürkânî, c. 3, s. 104-105
Peygamberimiz aleyhisselamın Hacca Ne Zaman ve Nasıl Çıktığı
Peygamberimiz aleyhisselam, Hicretin 10. yılında, 9 Zilkade ayındal 0 hac için hazırlandı.
Kendisiyle birlikte haccetmek üzere hazırlanmalarını Medine'deki Müslümanlara emretti. 11
Medine dışındaki Müslümanların da hac için hazırlanıp Medine'de toplanmalarını ilan ettirdi.
Bunun üzerine, Medine'ye pek çok insan geldi.
Herkes, Peygamberimiz aleyhisselama uymanın çaresini anyor, haccı onun yaptığı gibi yapmak istiyordu. 12
Binitli veya yaya olarak gelmeye gücü yetenlerden hiç kimse geri kalmadı. 13
Peygamberimiz aleyhisselamla birlikte hacca gidenlerin sayısı 114. 000, hatta bundan da çoktu. 14
Peygamberimiz aleyhisselam, Müslümanlara hep hacdan bahsetti. 15 İrad buyurduğu hutbesinde ihramın, haccın vâcib ve sünnetlerini anlattı. 16 Öğle namazının farzını mescidde dört rekat olarak kıldırdı. 17
Medine'de yerine Ebu Dücânetü's-Sâidîyi veya Siba' b. Urfutayı vekil bıraktı. 18
İbn Ümmi Mektum'un bırakıldığı da rivayet edilir. 19
Peygamberimiz aleyhisselamın bu hacda kurban edilmek üzere sürdürdüğü develerin sayısı yüzü bulmakta idi. 20
Buna Hazret-i Ali'nin Yemen'den gelirken getirdiği zekat develeri de dahildi. 21
Peygamberimiz aleyhisselam, Medine'den sürdürdüğü kurbanlık develerin üzerine Naciye b. Cündüb'ü memur etti. 22
Naciye'nin yanında, yardımcı olarak, Eşlemlerden iki genç de bulunuyordu. 23
Peygamberimiz aleyhisselam ve ashabı, saçlarını taramış ve güzel kokular sürünmüş, izar ve ridalarını giyinmiş oldukları halde, 24 Zilkade ayının çıkmasına beş gece kala. 25 Cumartesi günü26 Medine'den yola çıktılar. 27
Şecere yolunu tuttular. 28
Peygamberimiz aleyhisselam, Medine'den Mekke'ye giderken Şecere yolunu tutar ve Şecere mescidinde namaz kılardı.
Mekke'den Medine'ye dönerken de Şecere mescidinden daha aşağıda bulunan (Medine'ye yakın olan) Muarres yoluyla girip, vadinin ortasındaki Zülhuleyfe'de gecelemeyi, namaz kılmayı ve sabahleyin Medine'ye hareket etmeyi âdet edinmişti.
Zülhuleyfe, Medinelilerin ihrama girme yehdir. 29
Peygamberimiz aleyhisselam, oraya varınca, ikindi namazının farzını iki rekat olarak kıldırdı. 30
Peygamberimiz aleyhisselam, ashabının ve kurbanlıkların gelip yanında toplanmaları için31 Zülhuleyfe'de yattı. 32
Peygamberimiz aleyhisselamın kadınları, hac yapmak için hevdecler içinde Zülhuleyfe'ye geldiler.
Gönderilen kurbanlıklar ve hac için yola çıkan Müslümanlar da gelip Peygamberimiz aleyhisselamın yanında toplandılar.
Hazret-i Osman'la Abdurrahman b. Avf da, gelip Zülhuleyfe'de Peygamberimiz aleyhisselama kavuştu-lar. 33
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Bana Rabbim tarafından gelen Cebrail, bu gece gelip, 'Bu mübarek vadide namaz kıl ve umre içinde hacca niyet ettim, de! ' dedi" buyurdu. 34
Peygamberimiz aleyhisselam, öğle namazının farzını orada iki rekat olarak kıldırdı. 35
Orada, iki rekat da ihram namazı kıldı. 36
Devesi Kasvâ'ya bindi. 37
Kasvâ'nın üzerinde dört dirhem bile etmeyen eskimiş, küçük bir semer vardı. 38
Peygamberimiz aleyhisselam: Allah'a hamd ü senada, 39 teşbih ve tekbirde bulunduktan sonra: 40
" Ey Allah'ım! Bunu bana içinde riya ve süm'a (gösteriş ve şöhret) bulunmayan mebrur ve makbul bir hac ki I! " diyerek dua etti. 41
İhrama girip:
" Lebbeyk allahümme lebbeyk! Lebbeyk lâ şerike leke lebbeyk! İnnel hamde ve'n nimete leke vel mülke lâ şerike lek" diyerek telbiyeye başladı. 42
" Sizden kim hac ile umreye niyet etmek isterse, bunu yapsın!
Sizden kim yalnız hacca niyet etmek isterse, öyle niyet etsin!
Sizden kim de yalnız umreye niyet etmek isterse, o da umreye niyet etsin! " buyurdu. 43
Hazret-i Âişe:
" Bizlerden kimi umre niyetiyle ihrama girdi, kimi hac ile birlikte umre niyetiyle ihrama girdi, kimimiz de yalnız hac niyetiyle ihrama girdi" demiştir. 44
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Cebrail, bana gelip, ashabıma, yanımda bulunanlara telbiyede seslerini yükseltmelerini emretmemi bana emretti45 ve 'Yâ Muhammedi Telbiyede seslerini yükseltmelerini ashabına emret! Çünkü bu haccın alâmetlerindendir! ' dedi" buyurdu. 46
Bir adam, ihramımın ne gibi bir elbise giyebileceğini sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Gömlek, sank, don, bumus, mest giymeyiniz!
Ancak ayakkabı bulamayan kimse mest giysin, ama mestleri topuktan aşağısından kessin!
Safran veya vers (alaçehri çiçeği) ile boyanmış hiçbir elbise giymeyiniz! " buyurdu. 47
Hazret-i Ebu Bekir'in zevcesi Esma binti Umeys, Zülhuleyfe'de Muhammed b. Ebu Bekir'i doğurmuş, Peygamberimiz aleyhisselama haber gönderip:
" Ben ne yapacağım?" diye sormuştu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Yıkan da, bir elbise ile kuşak sarın ve ihrama gir! " buyurdu.
Peygamberimiz aleyhisselam Zülhuleyfe mescidinde namaz kılıp Kasvâ'nın üzerinde Beydâ düzlüğüne çıktığı zaman, Peygamberimiz aleyhisselamın önünde, sağında, solunda ve arkasında göz alabildiği kadar uzaklara uzanan binitli veya yaya insanların akıp gittiği gözüküyordu. 48
Yolda gelip katılanlarda, sayısızdı. 49
Peygamberimiz aleyhisselam Beydâ yolunu takip ederek ertesi gün sabahleyin Melel'e, akşama doğru da Şerefü's-seyyâle'ye vardı.
Akşam ve yatsı namazlarını orada, sabah namazını da Seyyâle ile Revhâ arasında olan ve Revhâ'ya Seyyâle'den daha yakın bulunan Irku'z-zabyâ'da, yolun sağındaki mescidde kıldı; Revhâ'da konakladı. 50
Musa aleyhisselam, Revhâ vadisine yetmiş bin kişi ile uğramıştı.
Yetmiş peygamber gelip bu vadide namaz kılmıştı.
Peygamberimiz aleyhisselamın atalarından Mudar b. Nizamın kabri de buradadır.
Peygamberimiz aleyhisselam, Revhâ vadisi hakkında:
" Bu vadi, cennet vadilerindendir! 51
Musa b. İmran'ı, bu vadide, kısa saçaklı aba içinde ihrama girmiş bir halde görür gibiyimdir! 52
Varlığım Kudret Elinde bulunan Allah'a yemin ederim ki; Meryem'in oğlu da hac veya umre edici ya da her ikisini birleştirici olarak muhakkak Fecc-i Revhâ'da telbiye edecektir! " buyurdu. 53
Peygamberimiz aleyhisselam, Revhâ'da deve üzerinde bir kafileye rastlayıp onlara selam verdi ve:
" Siz hangi kavimdensiniz?" diye sordu.
" Müslümanız! " dediler.
Onlar da:
" Ya siz kimsiniz?" diye sordular.
" Resûlullah aleyhisselamdır! " diye cevap verdiler. 54
Bu cemaat arasında deve üzerinde hevdeç içinde bir kadın ve kadının yanında da küçük bir oğlu bulunuyordu. 55
Kadın, oğlunun kolunu tutup56 hevdeçten dışarı çıkararak: 57
" Yâ Rasûlallah! Bunun için de hac var mıdır?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Evet! Sana da ecir vardır! " buyurdu. 58
Peygamberimiz aleyhisselam, Revhâ'dan hareket etti. 59 İkindi, akşam ve yatsı namazlarını Munsaraf'ta kıldı.
Peygamberimiz aleyhisselam Munsaraf'tan ayrılıp sabah namazını Esâye'de kıldırdı.
Peygamberimiz aleyhisselam, Esâye'den hareket edip üçüncü gün Arc'da sabahladı.
Hazret-i Ebu Bekir, Medine'de Peygamberimiz aleyhisselama:
" Benim yanımda bir deve var. Azığımızı onun üzerine yükleyelim! " demişti.
Peygamberimiz aleyhisselam da:
" Öyle olsun! " buyurmuş, un ve sevık azığını Hazret-i Ebu Bekir'in bu devesine yükletmişti. 60
Peygamberimiz aleyhisselamla Hazret-i Ebu Bekir'in yiyecekleri, böylece, bir devede yüklü bulunuyor-du. 61
Hazret-i Ebu Bekir'in uşağı Ukbe, bu azık devesinin üzerine binmekte idi.
Dinlenmek için Esâye'de konaklandığı veUkbe'nin de deveyi ıhdırdığı sırada, Ukbe uyuyakalmıştı. Deve, çöktüğü yerden kalkarak yularını Ukbe'nin elinden çekip almış, vadinin içine doğru gitmişti.
Ukbe, uyanınca, kalkıp yola devam etti. Devenin de yolda gittiğini sanıyordu.
Deveyi arıyor, soruyor, fakat hiç kimseden bir haber alamıyor, işitemiyordu. 62
Peygamberimiz aleyhisselamın Arc'da konakladığı ve konak yerinin önünde oturduğu sırada, Hazret-i Ebu Bekir gelip Peygamberimiz aleyhisselamın bir yanına oturdu. Hazret-i Âişe de öbür yanına oturdu.
Esma Hâtûn gelip Hazret-i Ebu Bekir'in yanına oturdu. 63
Böyle, Hazret-i Âişe'nin Peygamberimiz aleyhisselamın yanında, Esmâ'nın da Hazret-i Ebu Bekir'in yanında oturduğu ve Hazret-i Ebu Bekir'in ise uşağı Ukbe'nin gelmesini bekleyip durduğu bir sırada, 64 öğleye doğru, Ukbe yalnız başına65 devesiz çıkıp gelince, 66 Hazret-i Ebu Bekir ona:
" Deven nerede?" diye sordu. 67
Ukbe:
" Dün gece onu68 kaybettim, yitirdim! " dedi. 69
Hazret-i Ebu Bekir:
" Vay sana! Keşke o yiyecekler yalnız bana ait olsaydı, gam değildi!
Fakat onlar Resûlullah aleyhisselam ile onun ev halkına aitti! " diyerek hemen ayağa kalkıp70 Ukbeyi dövmeye başladı.
Ona hem vuruyor, hem de:
" Sen bir tek deveyi nasıl kaybeder, yitirirsin?! " diyordu.
Peygamberimiz aleyhisselam, gülümseyerek:
" Şu ihramlı kişiyi görüyor musunuz? O ne yapıyor, bakınız! " buyurup, 71 Ukbe'yi dövmekten Hazret-i Ebu Bekir'i men etti.
Azık devesinin kaybolduğunu haber alınca, Eşlemlerden Nadleler, bir çanak içinde hays* yemeği getirip Peygamberimiz aleyhisselamın önüne koydular.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Gel ey Ebu Bekir! Allah sana nefis ve tatlı bir yemek gönderdi! " buyurdu.
Hazret-i Ebu Bekir, Ukbeye hâlâ kızıp duruyordu.
Peygamberimiz aleyhisselam, Hazret-i Ebu Bekir'e:
" Sakin ol! Bu iş ne sana, ne de seninle birlikte bize aittir!
Uşak, senin deveni kaybetmemeye son derecede istekliydi! " buyurdu.
Peygamberimiz aleyhisselamla, Peygamberimiz aleyhisselamın ev halkı ve Hazret-i Ebu Bekir ve Peygamberimiz aleyhisselamın yanında bulunan herkes o yemekten doyuncaya kadar yediler.
Aradan çok geçmemişti ki, halkın artçılığını, sevkediciliğini yapan Safvan b. Muattal, azık devesini getirip Peygamberimiz aleyhisselamın çadırının önünde ıhdırdı ve Hazret-i Ebu Bekir'e:
" Bak! Metâından birşey kaybetmiş misin?" dedi.
Hazret-i Ebu Bekir vanp baktı ve:
" Su içtiğimiz kaptan başka birşey kaybetmemişiz! " dedi.
Ukbe:
" İşte, kap benim yanımda! " dedi.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Allah sana emaneti eda ve teslim ettirdi! " dedi.
Yüce Allah'ın Peygamberimiz aleyhisselama azık devesini gönderdiği sırada, Sa'd b. Ubâde ile oğlu Kays b. Sa'd b. Ubâde de, bir deveye yiyecek yükleyerek Peygamberimiz aleyhisselama teslim etmek üzere gelip çadırının kapısı önünde durdular.
Sa'd b. Ubâde:
" Yâ Rasûlallah! Yiyecek devenin uşakla birlikte kaybolduğunu işittik.
İşte bu yiyecek yüklü deve onun yerinedir! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah bize yiyecek yüklü devemizi getirdi.
Siz artık yiyecek yüklü devenizi geri götürünüz. Allah size onu mübarek kılsın!
Ey Ebu Sabit! Medine'ye geldiğimiz günden beri bizi ağırlamak için yaptıkların yetmiyor mu?" buyurdu.
Sa'd b. Ubâde:
" Yâ Rasûlallah! Biz, İslâm nimetinden dolayı Allah'a ve Resûlüne minnettarız!
Vallahi yâ Rasûlallah! Mallarımızın içinden senin almış olduğun şeyler, bize bırakmış olduklarından daha sevgilidir! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Ebu Sabit! Doğru söylüyorsun! Felaha ve kurtuluşa ermiş olduğunu müjdelerim!
İyi ahlâk Yüce Allah'ın elindedir. Allah, iyi ahlâkı, kime bağışlamayı dilerse ona bağışlar.
Allah sana iyi ahlâkı bağışlamış bulunuyor! " buyurdu.
Sa'd b. Ubâde:
" Hamd olsun Allah'a ki, O bana bunu yaptı! " dedi.
Sabit b. Kays:
" Yâ Rasûlallah! Sa'd'ın ev halkı Cahiliye çağında da ulumuz, kuraklık ve kıtlık yıllarında da bizim yediricilerimizdendi" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" İnsanlar, birtakım madenler ve cevherlerdir. Onların Cahiliye çağında iyileri, İslâmiyet çağında da iyilerdir" buyurdu. 72
Peygamberimiz aleyhisselam, Lahy-i Cemel'e varınca, ihram halinde bulunduğu halde. 73 başındaki rahatsızlıktan dolayı74 orada tepesinden kan aldırdı. 75
Peygamberimiz aleyhisselam Lahy-i Cemel'den hareket ederek Sukyâ'da konakladı. 76
Peygamberimiz aleyhisselam Sukyâ'dan hareket ederek dördüncü gün sabahleyin Ebvâ'ya vardı. 77
Peygamberimiz aleyhisselamın annesi Hazret-i Âmine'nin kabri buradadır. 78
Peygamberimiz aleyhisselam Cuma günü Cuhfe'de bir müddet konakladıktan sonra, oradan ayrılarak, Humm yakınında, yolun solunda bulunan mescidde durup namaz kıldı. 79
Peygamberimiz aleyhisselam, Ezrak vadisine uğradığı zaman:
" Bu hangi vadidir?" diye sordu.
" Ezrak vadisidir! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Musa'nın şehadet parmaklarını kulaklarına koyup yüksek sesle telbiye ederek bu vadiden geçişini görür gibiyimdir! " buyurdu ve daha sonra bir tepeye gelip kavuştukları zaman:
" Bu hangi tepedir?" diye sordu.
" Herşâ veya Lefttepesidir! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Yunus'un, yuları hurma lifinden olan kırmızı tüylü bir devenin üzerinde, sırtında yünden bir abâ bulunduğu halde, buradan telbiye ederek geçtiğini görür gibiyimdir! " buyurdu. 80
Peygamberimiz aleyhisselam, Cumartesi günü Kudeyd'e vardı.
Peygamberimiz aleyhisselam Kudeyd'den ayrılarak Müşellel'e uğradı ve orada durup namaz kıldı.
Peygamberimiz aleyhisselam, Pazar günü Usfan'a vardı. 81 Usfan vadisine varıp kavuştukları zaman, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey Ebu Bekir! Bu, hangi vadidir?" diye sordu.
Hazret-i Ebu Bekir:
" Usfan vadisidir! " dedi.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam; Hud Peygamberin, Salih Peygamberin de bellerine abâ tutunmuş, bellerinden yukarılarını alacalı kumaşla bürümüş, genç, kırmızı, yuları hurma lifinden, dişi deve üzerinde oldukları halde Beyt-i Atîk'i tavaf ve ziyaret için telbiye ederek geçmiş olduklarını haber verdi. 82
Peygamberimiz aleyhisselam Pazartesi günü Merru'z-zahran'a uğradı va akşama kadar oradan ayrılmadı. 83
Peygamberimiz aleyhisselam, uğradığı yerlerde Müslümanlara imam olup namaz kıldırmış ve namaz kıldırdığı yerlere de mescidleryapılmıştır.
Peygamberimiz aleyhisselam Merru'z-zahran'dan ayrılıp Şerife geldiği zaman güneş battı. 84
Şerife geldikleri sırada, Hazret-i Âişe kadınlık hali görüp ağlamaya başladı.
Peygamberimiz aleyhisselam, ona:
" Seni ağlatan nedir?" diye sordu.
Hazret-i Âişe:
" Vallahi bu yıl hacca çıkmamış olmamı ne kadar isterdim! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sana ne oldu? Sen galiba hayzını gördün?" buyurdu.
Hazret-i Âişe:
" Evet! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Bu, Allah'ın, Âdem'in kızlarına yazdığı birşeydir.
Sen hacıların yaptığını yap! Yalnız, temizlenmedikçe Beytullah'ı tavaf etme! " buyurdu. 85
Peygamberimiz aleyhisselam, Seniyyeteyn arasına (iki yokuş arasındaki yola) gelip kavuştu. 86
Peygamberimiz aleyhisselam geceyi orada, Zî Tuvâ vadisinde geçirdi. 87
Sabah namazını orada 88 sarp bir tepe üzerinde, 89 bir semüre ağacının altında90 kıldı. 91 Peygamberimiz aleyhisselamın namaz kıldığı yer, Zî Tuvâ mescidinin yapıldığı yer olmayıp bundan biraz aşağıdaki sarp tepe üzerindedir. 92
-------------------------------------
9. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1088, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 172, Müslim, Sahih, c. 2, s. 887, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 183, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1022, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 375, Belâzurî, Ensâbu'l-eşrâf, c. 1 , s. 368, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 109, Taberî, Târîh, c. 3, s. 167.
10. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 248, Vâkıdî, c. 3, s. 1088, İbn Sa'd. c. 2, s. 172, Taberî, c. 3, s. 167.
11. İbn İshak, c. 4, s. 248, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 320, Taberî, c. 3, s. 167 Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 110-111.
12. Vâkıdî, c. 3, s. 1088, İbn Sa'd, c. 2, s. 172-173, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 320, Müslim , c. 2, s. 887, Ebu Dâvud, c. 2, s. 183.
13. Mesâf, Sünen, c. 5, s. 164.
14. Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 231, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 149, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 308, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 3, s. 106.
15. İbn İshak, c. 4, s. 248, Taberî, c. 3, s. 167.
16. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 213.
17. İbn Sa'd, c. 2, s. 175, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 110, Buhârî, c. 2, s. 147, Ebu Dâvud, c. 2, s. 151.
18. İbn İshak, c. 4, s. 248.
19. Belâzurî, c. 1, s. 368.
20. Vâkıdî, c. 3, s. 1090, İbn Sa'd, c. 2, s. 177.
21. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 888-889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 184, İbn Mâce, c. 2, s. 123, Dârimî, Sünen, c. 1, 5. 376.
22. Vâkıdî, c. 3, s. 1090, İbn Sa'd, c. 2, s. 173.
23. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1091.
24. Buhârî, Sahih, c. 2, s. 146.
25. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 248, Vâkıdî, c. 3, s. 1089, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 173.
26. Vâkıdî, c. 3, s. 1089, İbn Sa'd, c. 2, s. 173.
27. İbn Sa'd, c. 2, s. 173.
28. Buhârî, c. 2, s. 143, Müslim, Sahih, c. 2, s. 918, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 272 Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 112.
29. Buhârî, c. 2, s. 143-144.
30. İbn Sa'd, c. 2, s. 175, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 111, Buhârî, c. 2, s. 147, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 151.
31. Vâkıdî, c. 3, s. 1089.
32. Vâkıdî, c. 3, s. 1089, İbn Sa'd, c. 2, s. 175, Buhârî, c. 2, s. 147, Ebu Dâvud, c. 2, s. 151.
33. Vâkıdî, c. 3, s. 1090.
34. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 24, Buhârî, c. 2, s. 144, Ebu Dâvud, c. 2, s. 159, İbn Mâce, c. 2, s. 991.
35. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1090, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 173, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 147.
36. İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 150.
37. Müslim, c. 2, s. 887.
38. İbn Sa'd, c. 2, s. 177, İbn Mâce, c. 2, s. 965.
39. Buhârî, c. 2, s. 147.
40. İbn Sa'd, c. 2, s. 175, Buhârî, c. 2, s. 147.
41. İbn Sa'd, c. 2, s. 177, İbn Mâce, c. 2, s. 965.
42. İbn Sa'd, c. 2, s. 175-176, Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 320, c. 4, s. 175, Buhârî, c. 2, s. 147, Müslim, c. 2, s. 905, Ebu Dâvud, c. 2, s. 158-159, Tirmizî, c. 3, s. 184 İbn Mâce, c. 2, s. 989.
43. Müslim, c. 2, s. 871.
44. Mâlik, Muvatta', c. 1, s. 335, İbn Sa'd, c. 2, s. 174-175, Müslim , c. 2, s. 876.
45. Mâlik, c. 1, s. 334, Ebu Dâvud, c. 2, s. 163, Tirmizî, c. 3, s. 191-192, İbn Mâce, c. 2, 5. 975, Dârimî, c. 1, s. 365.
46. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 192, İbn Mâce, c. 2, s. 975.
47. Ebû Hanfte, Müsned, s. 24, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 4, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 145-146, Müslim, Sahih, c. 2, s. 834, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 165, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 194-195, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 977, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 363.
48. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 887, Ebu Dâvud, c. 2, s. 183, İbn Mâce, c. 2, s. 977, Dârimî, c. 1, s. 375.
49. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 213.
50. Vâkıdî, Megâzî, c. 2, s. 1092.
51. Semhûdî, Vefâu'l-Vefâ, c. 4, s. 1222.
52. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 221.
53. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 240, Müslim, Sahih, c. 2, s. 915.
54. Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 142-143, Müslim, c. 2, s. 974.
55. Mâlik, Muvatta', c. 1, s. 422, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1097.
56. Mâlik, c. 1, s. 422, Vâkıdî, c. 3, s. 1097, Ebu Dâvud, c. 2, s. 143.
57. Ebu Dâvud, c. 2, s. 143.
58. Mâlik, c. 1, s. 422, Vâkıdî, c. 3, s. 1097, Müslim, c. 2, s. 974, Ebu Dâvud, c. 2, 5. 143.
59. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 232, Heysemî, c. 3, s. 320, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 239.
60. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1093.
61. Vâkıdî, c. 3, s. 1093, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 344, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 164, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 978.
62. Vâkıdî, c. 3, s. 1093.
63. Vâkıdî, c. 3, s. 1094, İbn Mâce, c. 2, s. 978, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 453-454, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 239.
64. Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 344, Ebu Dâvud, c. 2, s. 164, Hâkim , c. 1, s. 454, İbn Kayyım , c. 3, s. 239.
65. Vâkıdî, c. 3, s. 1093-1094.
66. Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 344, Ebu Dâvud, c. 2, s. 164, İbn Mâce, c. 2, s. 978, Hâkim, c. 1, s. 454, İbn Kayyım, c. 3, s. 239.
67. Vâkıdî, c. 3, s. 1094, Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 344, Ebu Dâvud, c. 2, s. 164, İbn Mâce, c. 2, s. 978, Hâkim, c. 1, s. 454, İbn Kayyım, c. 3, s. 239.
68. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 344, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 164, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 978, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 239.
69. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1093-1094, Ebu Dâvud, c. 2, s. 164, İbn Mâce, c. 2, s. 978 Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 454.
70. Vâkıdî, c. 3, s. 1093.
71. Vâkıdî, c. 3, s. 1094, Ahmed, c. 6, s. 344, Ebu Dâvud, c. 2, s. 164, İbn Mâce, c. 2, s. 978, Hâkim, c. 1, s. 455, İbn Kayyım , c. 3, s. 239.
* Çekirdeği çıkarılmış hurma, sadeyağı veya kuru yoğurtla iyice karıştın larak yapılan bir yemektir (Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 99, Kâmûsu’l-muhît, c. 2, s. 217).
72. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1093-1095.
73. Mâlik, Muvatta', c. 1, s. 349, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1095, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 214, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 862-863, Ebu Dâvud, c. 2, s. 163.
74. Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 168.
75. Mâlik, c. 1, s. 349, Vâkıdî, c. 3, s. 1095, Buhârî, c. 2, s. 214, Müslim, c. 2, s. 862-863, Ebu Dâvud, c. 2, s. 163.
76. Vâkıdî, c. 3, s. 1095.
77. Vâkıdî, c. 3, s. 1096.
78. Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 1, s. 79-80.
79. Vâkıdî, c. 3, s. 1096.
80. İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 965.
81. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1097.
82. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1 , s. 232, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 320, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 230.
83. Vâkıdî, c. 3, s. 1097.
84. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 173.
85. Ahmed b. Hanbel, c. 6, s. 273, Buhârî, c. 1, s. 77, Müslim , c. 2, s. 873, Ebu Dâvud, c. 2, s. 153-154, İbn Mâce, c. 2, s. 988, Taberî, c. 3, s. 168.
86. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1097.
87. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 16, Buhârî, c. 2, s. 154.
88. Buhârî, c. 2, s. 154, Müslim, Sahih, c. 2, s. 919, Ezrakî, c. 2, s. 203.
89. Müslim, c. 2, s. 919, Ezrakî, c. 2, 5. 203.
90. Ezrakî, c. 2, s. 203.
91. Buhârî, c. 2, s. 154, Müslim, c. 2, s. 919, Ezrakî, c. 2, s. 203.
92. Müslim, c. 2. s. 919. Ezrakî. c. 2. s. 203. Nesâî. c. 5. s. 199.
Peygamberimiz aleyhisselamın Mekke'ye Girişi
Peygamberimiz aleyhisselam sabahleyin guslettikten sonra devesi Kasvâ'ya binip, 93 gündüz 94 kaba kuşluk vaktinde, 95 Hacun üzerindeki, 96 Mekke'nin yukarı tarafına düşen Kedâ'dan, yokuştan Mekke'ye girdi. 97
-------------------------------------
93. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 2, s. 173.
94. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 209, İbn Mâce, c. 2, s. 981.
95. Beyhakî’den naklen Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 158.
96. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 263.
97. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ahmed, c. 2, s. 14, Buhârî, c. 2, s. 154, Müdim, c. 2, s. 913, Ebu Dâvud, c. 2, s. 174, Tirmizî, c. 3, s. 209, Dârimî, c. 1, s. 397.
Peygamberimiz aleyhisselamın Duası
Peygamberimiz aleyhisselam, Kabe'nin Benî Şeybe kapısına kadar ilerledi. Beytullah'ı gorünce98 ellerini kaldırdı ve:
" Ey Allah'ım! Bu Beytinin şerefini, ululuğunu, heybetini, 99 geçerliliğini, sürümünü 100 arttır. 101 Ona hac ve umre ile tazimde bulunanların da şereflerini, heybetlerini, tazimlerini ve iyiliklerini arttır! " 102 diyerek dua etti. 103
Devesini Beytullah'ın kapısında indirdi. 104
-------------------------------------
98. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 152, İbn Kayyım, c. 3, s. 264.
99. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 152, İbn Kayyım, c. 3, s. 264, Heysemî, c. 3, s. 238.
100. Vâkıdî, c. 3, 5. 1097.
101. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 152, İbn Kayyım, c. 3, s. 264, Heysemî, c. 3, s. 238.
102. İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 152, İbn Kayyım, c. 3, s. 264.
103. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 152.
104. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 455.
Peygamberimiz aleyhisselamın Kâbe'yi Tavaf Edişi
Peygamberimiz aleyhisselam, ridasının bir ucunu sağ koltuğunun altından alıp sol om uzunun üzerine atmış ve sağ kolunu açmış olduğu halde105 Mescid-i Haram'a girip doğruca Hacerü'l-Esved rüknüne vardı 106 ve onu istilâm etti.
İstilâm ederken, Peygamberimiz aleyhisselamın gözleri yaşla doldu. Hacerü'l-Esved'i öptü, ellerini onun üzerine koyduktan sonra yüzüne sürdü. 107
" Bismillahi vallahu ekber! İmanen billahi ve tasdikan bimâ câe bihî Muhammedün sallallahu aleyhi ve sellem." 108
Veya:
" Allahumme imanen Rabbike ve tasdikan bi kitâbike ve sünneti nebiyyike sallallahu aleyhi ve sell-em" diyerek109 Hacerü'l-Esved köşesinden tavafa başladı.
Tavafın ilk üç devresinde adımlarını kısaltıp omuzlarını silkeleyerek hızlı ve çalımlı yürüdü. 110
Yemen ve Hacerü'l-Esved köşesine geldikçe 111, " Rabbena âtina fid dünya haseneten ve fil âhireti haseneten ve kına azâbennar" (Bakara: 201) âyetini okumakta idi. 112
Peygamberimiz aleyhisselam tavafın bu bölümünü tamamlayınca113 Hacerü'l-Esved'i öptü, ellerini onun üzerine koyduktan sonra yüzüne sürdü. 114
Halkın arasından güçlükle geçip Makam-ı İbrahim'e* erişti. 115
Makam-ı İbrahim'in arkasında, 116 Makam'ı kendisiyle Beytullah arasına alarak117 iki rekat namaz kıldı.
Peygamberimiz aleyhisselam bu namazda İhlas süresiyle Kâfirûn sûresini okudu. 118
Bundan sonra, Peygamberimiz aleyhisselam sesini halka işittirecek derecede yükselterek: 119
" İbrahim'in makamını namazgah edininiz! " (Bakara: 158) mealli âyeti okudu. 120
Sonra, dönüp Hacerü'l-Esved'i istilâm etti 121 ve Hazret-i Ömer'e:
" Ey Ömer! Sen güçlü bir adamsın! 122 Hacerü'l-Esved'e erişmek için, 123 omuz vurma! 124 İnsanları, 125 zayıfları 126 sıkıştırma! 127 Ne rahatsız edil, 128 ne de rahatsız et! 129 Olmazsa, uzaktan el sürüp öpme işareti yap, kelime-i tevhid oku, tekbir getir, 130 geç! " buyurdu. 131
Peygamberimiz aleyhisselam, Abdurrahman b. Avf'a da:
" Ey Ebu Muhammed! 132 Hacerü'l-Esved rüknüne nasıl istilâm yaptın?" diye sordu. 133
Abdurrahman b. Avf:
" Her defasında134 istilâm yaptım, bıraküm" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" İsabet etmişsin! " buyurdu. 135
-------------------------------------
105. Vâkıdî, c. 3, s. 1097, Ibn Sa'd, c. 2, s. 173.
106. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1097.
107. Hâkim, Müstedrek, c. 1 , s. 455, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 158-159.
108. Vâkıdî, c. 3, s. 1098.
109. Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 240.
110. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 173, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 320, Müslim, Sahih. c. 2, s. 887, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1023, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 376, Hâkim, c. 1, s. 455.
111. İbn Sa'd, c. 2, s. 178, Ebu Dâvud, c. 2, s. 179, İbn Hazm, s. 82-85.
112. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 887, İbn Mâce, c. 2, s. 1023 Dârimî, c. 1 , s. 376, Hâkim, c. 1 , s. 455.
113. Ahmed, c. 3, s. 320.
114. Hâkim, c. 1, s. 455, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 159.
* Makam-ı İbrahim , İbrahim aleyhisselam’ın üzerine basıp insanları hacca çağırdığı ve üzerinde iki ayağının gömülmüş izi bulunan mübarek bir taş olup, halen Kabe mescidinde belli yerinde durmaktadır (Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 67-68).
115. Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim , c. 2, s. 887.
116. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ahmed, c. 3, s. 320, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 236.
117. Müslim, c. 2, s. 887, Ebu Dâvud, c. 2, s. 183, İbn Mâce. c. 2, s. 1023, Dârimî, c. 1, s. 376.
118. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 887, Ebu Dâvud, c. 2, s. 183, İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Dârimî, c. 1 , s. 376, Nesâî, c. 5, s. 236.
119. Nesâî, c. 5, s. 236.
120. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 320, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 887, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 183, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 216, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1023, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 236, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 376.
121. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1098, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim , c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, s. 183, İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Nesâî, c. 5, s. 236, Dârimî, c. 1, s. 376.
122. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Ahmed, c. 1, s. 28, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1 , s. 334, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 241.
123. Ahmed, c. 1, s. 28, Heysemî, c. 3, s. 241.
124. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Ahmed, c. 1, s. 28, Heysemî, c. 3, s. 241.
125. Vâkıdî, c. 3, s. 1098.
126. Ahmed, c. 1, s. 28, Ezrakî, c. 1, s. 334, Heysemî, c. 3, s. 241.
127. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Ahmed, c. 1, s. 28, Ezrakî, c. 1, s. 334, Heysemî, c. 3, s. 241.
128. Vâkıdî, c. 3, s. 1098.
129. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Ahmed, c. 1, s. 28, Ezrakî, c. 1, s. 334, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 159, Heysemî, c. 3, s. 241.
130. Ahmed, c. 1, s. 28, Ezrakî, c. 1, s. 334, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 159, Heysemî, c. 3, s. 241.
131. Ezrakî, c. 1. S. 334.
132. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 34.
133. Vâkıdî, c. 3, s. 1098, Abduırezzak, c. 5, s. 34, Ezrakî, c. 1, s. 333.
134. Abdurrezzak, c. 5, s. 34, Ezrakî, c. 1, s. 333.
135. Vâkıdî. c. 3. s. 1098. Abdurrezzak. c. 5. s. 34. Ezrakî. c. 1. s. 333-334.
Peygamberimiz aleyhisselamın Sa'y Edişi
Peygamberimiz aleyhisselam, bundan sonra Kabe'nin Benî Manzum kapısından 136 çıkıp Safa tepeciğine gitti. 137
Oraya yaklaşınca:
" Şüphe yok ki, Safa ile Merve Allah'ın şeâirinden (Allah'a ibadete vesile olan nişanelerinden)dir" (Bakara: 158) mealli âyeti okudu ve:
" Allah'ın başladığından başlıyorum! " buyurdu.
Sa'ye Safa'dan başlamak üzere, Safa'nın üzerine çıktı.
Beytullah'ı görünce, 133 kıbleye yöneldi. 139 Beytullah'a bakarak140 Allah'ı tevhid ve tekbir etti.
Üç kere (Vâkidîye göre yedi kere):
" Bir olan Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! O'nun eşi, ortağı yoktur! Mülk O'nundur! Hamd O'na mahsustur! 141 Diriltir, öldürür! 142 O herşeye kâdirdir! 143 Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! 144
Allah va'dini yerine getirdi: Kuluna yardım etti. Toplanmış olan bütün kabileleri yalnız başına bozguna uğrattı" buyurdu. 145
Peygamberimiz aleyhisselam tekrar, Allah'ı tekbir ve O'na hamd ettikten sonra Allah'ın dilediği kadar146 dua etti.
Duada söylediklerini de üç kere tekrarladı. Sonra, Safa tepeciğinden Merve tepeciğine doğru yürüyerek indi. 147
Peygamberimiz aleyhisselam o kadar hızlı sa'y ediyordu ki, sa'yinin hızından izarının açılıp dizlerinin göründüğü oluyordu. 148
Peygamberimiz aleyhisselam, bu hızlanışı sa'y vadisinin ortasına gelince yapıyor, ortayı geçince tabiî yürüyüşüne devam ediyordu. 149
Müslümanlara da:
" Ey insaniar! 150 Şüphe yok ki, Yüce Allah sa'yi size vacib kıldı. Sa'y ediniz! " buyuruyordu. 151
Peygamberimiz aleyhisselamın Sa'y vadisi içinde " Rabbiğfir verham ve entel eazzü'l-ekrem! =Yâ Rab! Beni yarlığa ve bana rahmet et! En aziz, en kerim Sensin! " diyerek dua ettiği de rivayet edilir. 152
Peygamberimiz aleyhisselam, Merve tepeciğine ulaşıp çıktığı zaman, Safa tepeciğinde yaptıklarını Merve tepeciğinde de aynen yaptı. 153
Peygamberimiz aleyhisselamın hem Beytullah'ı tavafını, hem Safa ile Merve arasındaki sa'yini, etrafına üşüşen halk kendisini görsünler de bilmediklerini sorsunlar diye yüksekte bulunmak için, hayvanının üzerinde olduğu halde yaptığı da rivayet edilir. 154
Peygamberimiz aleyhisselamın Veda Haccında üç tavafı olup, kudüm tavafı olan ilkini yaya olarak yaptı. İkincisi, kurban günü yaptığı, farz olan tavaftır. Üçüncüsü de veda tavafıdır. Sanıldığına göre; binitli olarak yaptığı tavaf ikinci veya üçüncü tavafıdır, ya da her ikisidir. 155 Sa'ye gelince; bunu da Peygamberimiz aleyhisselam önce yürüyerek yapmış, sonra da binitli olarak tamamlamıştır. 156
Peygamberimiz aleyhisselam Safa'dan Merve'ye yedi gidiş-gelişle Sa'yi Merve'de tamamladı. 157
-------------------------------------
136. Vâkıdî, c. 3, s. 1098.
137. Vâkıdî, c. 3, 1098, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, s. 183 İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Nesâî, c. 5, s. 235, Dârimî, c. 1, s. 376.
138. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 320, Müslim, Sahih, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 183-184, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1023, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 235 Dârimî, Sünen, c. 1, s. 376.
139. Müslim, c. 2, s. 888.
140. Ahmed, c. 3, s. 320, Nesâî, c. 5, s. 240, İbn Hazin, Haccetü'l-vedâ, s. 83.
141. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1099, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim , c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, s. 184, İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Nesâî, c. 5, s. 240, Dârimî, c. 1, s. 376.
142. Ebu Dâvud, c. 2, s. 184, İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Nesâî, c. 5, s. 240, Dârimî, c. 1, s. 376.
143. Vâkıdî, c. 3, s. 1099, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, s. 184, İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Nesâî, c. 5, s. 240, Dârimî, c. 1, s. 376.
144. Ahmed, c. 3, s. 320.
145. Vâkıdî, c. 3, s. 1099, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, s. 184, İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Dârimî, c. 1, s. 376.
146. Nesâî, c. 5, s. 244.
147. Vâkıdî, c. 3, s. 1099, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, s. 184, İbn Mâce, c. 2, Nesâî, c. 5, s. 236, Dârimî, c. 1 , s. 376.
148. Vâkıdî, c. 3, s. 1099, Ahmed, c. 6, s. 404-405, 421, 422, Dârekutm, Sünen, c. 2, s. 255, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 247-248, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 160.
149. Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, 184, İbn Mâce, c. 2, s. 1023, Nesâî, c. 5, s. 244, Dârimî, c. 1 , s. 376.
150. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1099.
151. Vâkıdî, c. 3, s. 1099, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 421-422, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 247-248.
152. Vâkıdî, c. 3, s. 1099, İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 4, s. 68-69, Heysemî, c. 3, s. 248.
153. Vâkıdî, c. 3, s. 1099, Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 184, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1023, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 240, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 376.
154. Ahmed, c. 3, s. 320, Müslim, c. 2, s. 888, Nesâî, c. 5, s. 241.
155. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 163.
156. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 265.
157. Ahmed, c. 3, s. 320, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 170.
Peygamberimiz aleyhisselamın İhram Hakkındaki Emri
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Kimin yanında kurbanı varsa, o ihram üzere kalsın! 158
Sizden hanginizin yanında kurbanı yoksa, hemen ihramdan çıksın ve haccını umreye çevirsin! " buyurdu.
Bunun üzerine Sürâka b. Malik ayağa kalkarak:
" Yâ Rasûlallah! Bu iş bizim bu yılımıza mı mahsustur, yoksa temelli sürüp gidecek midir?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam, parmaklarını birbirine kenetleyerek, iki üç kere:
" Umre hacca dahil olmuştur! Kıyamete kadar temelli sürüp gidecektir! " buyurdu.
Peygamberimiz aleyhisselam, yanında kurban getirmiş olduğu için, ihramdan çıkmadı. 159
-------------------------------------
158. Ahmed, c. 3, s. 366, Müslim, c. 2, s. 907, Nesâî, c. 5, s. 245.
159. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 320, Müdim, Sahih, c. 2, s. 888, 907, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 184, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1023, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 245 Dârimî, Sünen, c. 1, s. 376.
Peygamberimiz aleyhisselamın Ebtah'ta Kurulan Çadırda Kalışı
Ebtah'ta Peygamberimiz aleyhisselam için kırmızı deriden çadır kuruldu. 160 Peygamberimiz aleyhisselam Mekke'de bulunduğu müddetçe orada kaldı; oraya geldi gitti. 161
Peygamberimiz aleyhisselamın amcası Ebu Talib'in kızı Ümmü Hani H atun:
" Yâ Rasûlallan! Mekke evleri içinde konaklasan olmaz mı?" demişti.
Peygamberimiz aleyhisselam kabul etmedi. Medine'ye dönünceye kadar Ebtah'a gelip gitti.
Ne bir eve indi, ne de bir evin çatısı altında gölgelendi. 162
Peygamberimiz aleyhisselam, Pazar, Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri Ebtah'ta oturdu. 163
Ashabdan Ebu Cuhayfe, Peygamberimiz aleyhisselamın Ebtah'ta, öğle güneşinin sıcağından, abdest almaya çıktığını; ve Bilal-i Habeşî'nin abdest suyunu dökerken Müslümanların üşüşüp dökülen abdest suyunu kapışarak yüzlerine gözlerine sürmeye başladıklarını gördüğünü; kendisinin de abdest suyundan biraz alıp yüzüne sürdüğü zaman onu kardan daha soğuk ve miskten daha güzel kokulu bulduğunu; Bilal-i Habeşî tarafından ezan okunduktan sonra kıble tarafına bir baston dikildiğini ve Peygamberimiz aleyhisselamın ona doğru yönelerek öğle namazının farzını iki rekat kıldırdığını, ikindi namazının farzını da yine onun gibi iki rekat kıldırmış olduğunu bildirir. 164
-------------------------------------
160. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 168.
161. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1099, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 173.
162. Vâkıdî, c. 3, 5. 1099-1100.
163. Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 167, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, 5. 267.
164. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 308-309.
Hazret-i Ali'nin Yemen'den Mekke'ye Gelişi
Peygamberimiz aleyhisselam, daha önce, Hazret-i Ali'yi Yemen'e göndermişti. 165 Hazret-i Ali, Yemen'den, Peygamberimiz aleyhisselama ait zekat develeriyle Mekke'ye geldi.
Hazret-i Fâtıma'yı, ihramdan çıkanlar arasında buldu.
Hazret-i Fâtıma boyalı elbise giymiş ve gözlerine de sürme çekmişti.
Hazret-i Ali onun bu yaptığını beğenmediyse de, Hazret-i Fâtıma:
" Bunu bana babam emretü! " dedi.
Hazret-i Ali, Hazret-i Fâtımayı bu yaptığından dolayı azariamakve onun Peygamberimiz aleyhisselam adına söylediklerini sormak üzere Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gitti.
Hazret-i Fâtıma'nın yaptıklarını haberverince, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Doğru söylemiş! Sen hacca niyetlenirken ne demiştin?" diye sordu.
Hazret-i Ali:
'Ey Allah'ım! Resûlün neye niyetlendiyse, ben de ona niyetlendim! ' dedim" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Benim yanımda kurbanım var. Sen de ihramdan çıkma! " buyurdu. 166
Peygamberimiz aleyhisselam terviye gününden* bir gün önce, öğle namazından sonra, 167 Hacerü'l-Esved rüknü ile Makam-ı İbrahim arasında dikilerek irad ettiği hutbesinde:
" Sizden, öğle namazını Mina'da kılmaya gücü yetebilen, öyle yapsın! " buyurdu. 168
Peygamberimiz aleyhisselam Kabe'ye alacalı Yemen kumaşından örtü örttürdü. 169
-------------------------------------
165. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 249.
166. Ahmed. c. 3, s. 320, Müdim, Sahih, c. 2, s. 888, Ebu Dâvud, c. 2, s. 148, İbn Mâce, c. 2, s. 1024, Dârimî, c. 1, s. 376.
* Zilhicce'nin sekizinci gününe Terviye günü denir (İbn Esîr, Nihâye, c. 2, s. 280).
167. Vâkıdî, c. 3, s. 1100, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 173.
168. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1101.
169. Vâkıdı. c. 3. s. 1100. İbn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ. c. 1. s. 148.
Mina'ya Gidiş
Peygamberimiz aleyhisselam Mekke'de dört gün; Pazar, Pazartesi, Salı ve Çarşamba günleri kaldı. Beşinci Perşembe170 ten/iye günü, Beytullah'ı yedi kere tavaf ettikten sonra, güneşin batıya eğildiği sırada hayvanına bindi. 171
Mina'da, Dârü'l-İmâme'nin bulunduğu yere indi. 172
Hazret-i Âişe:
" Yâ Rasûlallah! Mina'da senin için bir gölgelik yapalım mı?" diye sordu. 173
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! 174 Mina, önce gelenin deve çöktürme yeridir! " buyurdu. 175
Hazret-i Âişe'nin isteğini kabul etmedi. 176
Peygamberimiz aleyhisselam, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını Mina'da ki İdi. 177 Geceyi, 178 Cuma gecesini179 Mina'da geçirdi. 180 Sabah namazını da Mina'da kıldı. Güneş doğuncaya kadar bekledi.
Nemire'de* kendisine bir çadır kurulmasını emretti. 181
Peygamberimiz aleyhisselam, güneş doğduğu zaman182 hayvanına bindi. 183
Zilhicce'nin dokuzunca Cuma günü sabahleyin umumî yolun sağındaki 184 Dabb** yolunu tutup185 Arafat'a*** doğru hareket etti. 186
Mina'dan Arafat'a giderken ashabın kimi telbiye ediyor, kimisi de tekbir getiriyordu. 187
Kureyşîler kendilerinin Cahiliye çağında yaptıkları gibi Peygamberimiz aleyhisselamın da Müzdelife'deki Meş'ar-i Haram'da duracağından şüphe etmiyorlar; 188 Müzdelifeyi geçmez, orada vakfe yapar sanıyorlardı. 189
Nevfel b. Muaviyetü'd-Di'lî, Peygamberimiz aleyhisselamın yanıbaşında gidiyordu.
" Yâ Rasûlallah! Kavmin Cem'de (Müzdelife'de) vakfe yapacaksın sanıyor?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ben, peygamberlikten önce de, onlara aykırı olarak Arafat'ta vakfe yapmışımdır! " buyurdu. 190
Müzdelife'yi geçip gitti. 191
Peygamberimiz aleyhisselam Nemire'de çadırının kurulduğunu gördü ve oraya indi. 192
Peygamberimiz aleyhisselam, Mina'dan Arafat'a varıncaya kadar telbiyeyi kesmedi. 193
-------------------------------------
170. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 267.
171. Vâkıdî, c. 3, s. 1101.
172. Müslim, Sahih, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 184, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1024, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 376.
173. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 173, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 212, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 228, İbn Mâce, c. 2, s. 1000.
174. Ebu Dâvud, c. 2, s. 212, Tirmizî, c. 3, s. 228, Dâıimi" , c. 1, s. 399.
175. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, Ebu Dâvud, c. 2, s. 212, Tirmizî, c. 3, s. 228, İbn Mâce, c. 2, s. 1024.
176. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, Ezrakî, c. 2, s. 173.
177. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 184-185, İbn Mâce, c. 2, s. 1024, Dârimî, c. 1. S. 376.
178. İbn Sa'd, c. 2, s. 173.
179. İbn Kayvım, c. 3, s. 267.
180. İbn Sa'd, c. 2, s. 173.
* Nemine; Arafat'ın doğusunda harap bir köydür (İbn Kayyım, c. 3, s. 275).
181. Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1024, Dârimî, c. 1. S. 376.
182. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, İbn Kayyım, c. 3, s. 267.
183. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, Dârimî, c. 1, s. 376.
184. İbn Kayyım, c. 3, s. 267.
** Dabb yolu, Müzdelife'den Arafat'a giden kısa yol olup, Musa aleyhisselamın yoludur (Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 2, s. 193).
185. Ezrakî, c. 2, s. 193, İbn Kayyım, Zâd. c. 3, s. 267.
*** Hacıların vakfe yeri olan Arafat'a Arafat denilmesi, Hazret-i Âdem'le Hazret-i Havva'nın burada buluştukları veya Cebrail aleyhisselamın Hazret-i İbrahim’e burada hac amellerini öğretip " Anladın mı?" diye sorduğu, onun da " Anladım! " diye cevap verdiği içindir (Yakût, Mu’cemu’l-büldan, c. 4, s. 104, Firuzâbâdi, Kâmûs, c. 3, s. 179). Arafat, hem Harem di sj di r, hem de Meş'ar (hac ibadetleri için belirlenmiş) yerdir. Arafat'ın hududu, Harem dışı olan Ürene üzerinde yükselen dağdan Vesik'a doğru uzanan Arafat dağlarına ve bu dağların Arafat vadisiyle birleştiği yere kadar olan sahadır (Ezrakî, c. 2, s. 194, Yâkût, c. 4, s. 104).
186. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, İbn Sa'd, c. 2, s. 173, Ezrakî, c. 2, s. 193.
187. Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 174, Müslim, c. 2, s. 933, İbn Mâce, c. 2, s. 1024.
188. Vâkıdî, c. 3, s. 1102, Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 181, İbn Mâce, c. 2, s. 1024, Dârimî, c. 1, s. 377.
189. Vâkıdî, c. 3, s. 1102.
190. Vâkıdî, c. 3, s. 1103.
191. Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1024, Dârimî, c. 1, s. 377.
192. Vâkıdî, c. 3, s. 1101, Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1024, Dârimî, c. 1, s. 377.
193. Hâkim, Müstedrek, c. 1 , s. 462.
Peygamberimiz aleyhisselamın Arafat Hutbesi
Cahiliye devri insanlarının ayları geriletmeleri yüzünden, Hazret-i Ebu Bekir, dokuzuncu yıl haccını Müslümanlara Zilkade ayında yaptırmıştı.
Peygamberimiz aleyhisselamın onuncu yıl haccı ise, Zilhicceye rastlamış bulunuyordu. 194
Hicretin 9. yılında, 9 Zilhicce arefe günü de Cuma gününe rastlamıştı. 195
Güneş batıya doğru eğilince Peygamberimiz aleyhisselam devesi Kasvâ'nın hazırlanmasını emretti ve Kasvâ'ya hemen semer vuruldu.
Peygamberimiz aleyhisselam, Kasvâya binip Ürene vadisine vardı. 196
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hamd Allah'a mahsustur. O'na hamd eder, O'ndan yarlıganmak diler ve O'na tevbe ederiz.
Nefislerimizin şerlerinden ve amellerimizin günahlarından Allah'a sığınırız.
Allah'ın doğru yola ilettiğini saptıracak, saptırdığını da doğru yola iletecek yoktur.
Şehadet ederiz ki; Allahtan başka hiçbir ilah yoktur!
O birdir, O'nun eşi ortağı yoktur.
Ve yine şehadet ederiz ki; Muhammed O'nun kulu ve resûlüdür.
Ey Allah'ın kulları! Ben size Allahtan sakınmanızı tavsiye ve O'na itaate teşvik ederim.
Size hayır olan şeyden söz açmak ister ve bundan sonra derim ki" 197 buyurup, iki dizinin üzerine gelerek: 198
" Ey insaniar! 199 Sözlerimi200 iyi dinleyiniz! 201
Vallahi202 bilmiyorum! Belki de şu durduğum yerde, bu yılımdan [VâkıdPye göre; bu günümden] sonra sizinle bir daha buluşamayacağım! 203
Dikkat ediniz! Belki, bu yılımdan sonra beni bir daha göremeyeceksiniz!
Dikkat ediniz! Belki, bu yılımdan sonra beni bir daha göremeyeceksiniz!
Dikkat ediniz! Belki, bu yılımdan sonra beni bir daha göremeyeceksiniz! 204
Sözleri iyice dinleyip ezberleyen kişiye Allah rahmet etsin!
Belki, anlamayan, anlayana iletip anlatır.
Anlayan da, belki kendisinden daha iyi anlayışlı olana iletir! " buyurdu.
O sırada Şenûe kabilesi adamlarına benzeyen uzun bir adam kalkarak:
" Ey Allah'ın Peygamberi! O halde bizler ne yapalım?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Rabbinize kulluk ediniz!
Beş vakit namazınızı kılınız!
Ramazan ayında orucunuzu tutunuz!
Beytullah'ı haccediniz!
Zekatınızı, gönlünüzden koparak, gönül hoşluğuyla veriniz!
Yüce Rabbinizin Cennetine girersiniz! " dedi ve: 205
" İşitiyor musunuz?" buyurdu.
Başka bir cemaatten bir adam:
" Ne diyorsun?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Rabbinize ibadet ediniz!
Beş vakit namazınızı kılınız!
Orucunuzu tutunuz!
Mallarınızın zekatını veriniz!
Âmirinize itaat ediniz! Cennete girersiniz! " buyurdu. 206
Peygamberimiz aleyhisselam hitabesine en yüksek sesiyle devam ederek:
Ey insanlar! Bu, hangi gündür?" diye sordu.
" Allah ve Allah'ın Resûlü daha iyi bilir! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Bu ayınız, hangi aydır?" diye sordu.
" Allah ve Allah'ın Resûlü daha iyi bilir! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Bu beldeniz, hangi beldedir?" diye sordu.
" Allah ve Allah'ın Resûlü daha iyi bilir! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Gününüz, haram ve dokunulmaz bir gündür!
Ayınız, haram ve dokunulmaz bir aydır!
Beldeniz, haram ve dokunulmaz bir beldedir! 207
Ey insaniar! 208
İşte, kanlarınız ve mallarınız da, Yüce Rabbinize kavuşuncaya [Ahmed b. Hanbel'e göre; kavuşacağınız güne] kadar-bu gününüzde, bu ayınızda, bu beldenizde olduğu gibi-birbirinize haram ve dokunulmazdır! 209
Haberiniz olsun ki; ben, önceden gidip Havuz başında sizi bekleyeceğim!
Başka ümmetlere karşı, sizin çokluğunuzla övüneceğim!
Sakın, çok günah işleyip yüzümü kara çıkarmayınız! 210
Benden gömnüş, benden işitmiş, benden sormuş olduğunuz şeylerde bana isnad ederek yalan uyduran kimse, Cehennemdeki yerine hazırlansın! 211
Haberiniz olsun ki; ben birtakım212 erkek kadın213 insanlan214 kurtaracağım!
Kurtarmak isteyeceğim diğer birtakım kimselere gelince;215 onlar hakkında bana galebe çalınacaktı 6
'Yâ Rabbi! Bunlar da benim sahabilerimdir! ' diyeceğim. 217
Yüce Allah ise:
'Senden sonra onların neler yaptığını sen bilmezsin! ' buyuracaktır" buyurdu. 218
-------------------------------------
194. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 187-188.
195. İbn Sa'd, c. 2, s. 188, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 28, Buhârî, c. 5, 5. 188.
196. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1102, Müslim , Sahih, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185 İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1024, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377.
197. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 110.
198. Ahmed, c. 5, s. 30, Ebu Dâvud, c. 2, s. 168.
199. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 250, İbn Abdi Rabbih, c. 2, s. 110, Taberî, Târih, c. 3, s. 168.
200. İbn İshak, c. 4, s. 250, Taberî, c. 3, s. 168.
201. İbn İshak, c. 4, s. 250, İbn Abdi Rabbih, c. 2, s. 110, Taberî, c. 3, s. 168.
202. Vâkıdî, c. 3, s. 1103.
203. İbn İshak, c. 4, s. 250, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, İbn Abdi Rabbih, c. 2, s. 110, Dârimî, c. 1, s. 65, Taberî, c. 3, s. 169.
204. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 262.
205. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 262.
206. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 251.
207. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 30.
208. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 250, İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 2, s. 110, Taberî, Târîh, c. 3, s. 169.
209. İbn İshak, c. 4, s. 250, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Ahmed, c. 5, s. 30, Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1024-1025, Dârimî, c. 1, s. 377 İbn Abdi Rabbih, c. 2, s. 110, Taberî, c. 3, s. 169.
210. Ahmed, c. 5, s. 412, İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
211. Ahmed, c. 5, s. 412.
212. Ahmed, c. 5, s. 412, İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
213. Ahmed, c. 5, s. 412.
214. İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
215. Ahmed, c. 5, s. 412, İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
216. Ahmed, c. 1, s. 384, 453, Müslim, c. 4, s. 1796.
217. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 453, Müslim, c. 4, s. 1796, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1016.
218. Ahmed, c. 5, s. 4128, Müslim, Sahîh, c. 4, s. 1796, İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
Peygamberimiz aleyhisselamın Sözlerini Rebia'ya Tekrarlatması
Mekke valisi Attâb b. Esîd, Amr b. Hâriceyi bir işi için Peygamberimiz aleyhisselama göndermişti.
Amr b. Hârice, Arafat'ta yetişip Peygamberimiz aleyhisselamın devesinin çenesinin altına durmuştu.
Kasvâ'nın ağzından süzülen köpükler, Amr b. Hârice'nin başına dökülüyordu. 219 Kendisi çok gür sesli olup220 Peygamberimiz aleyhisselamın sözlerini seslenerek halka duyaracak olan Rebia b. Ümeyye b. Halef de, 221 devenin boyun kökünün altında dikiliyordu. 222
Peygamberimiz aleyhisselam, Rebia b. Ümeyye'ye:
" Resûlullah aleyhisselam, size:
'Ey insanlar! Bu hangi aydır?' diye soruyor, de! " buyuruyordu.
Rebia b. Ümeyye, seslenerek onlara bunu ulaştırıyor, duyuruyordu.
Onlar da:
" Haram olan aydır! " diyorlardı.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Söyle onlara:
'Allah kanlarınızı, mallarınızı-Rabbinize kavuşuncaya kadar-bu ayınız gibi size haram ve dokunulmaz kılınıştı r! 223
Sizler muhakkak Rabbinize kavuşacaksınız!
Bütün amellerinizden, işlediklerinizden sorguya çekileceksiniz! " buyuruyor;224 " Tebliğ ettim mi?" diye sorduktan sonra, elini semaya kaldırıp: 225
" Ey Allah'ım! 226 Bunlara tebliğde bulunduğuma227 şahit ol! 228
Ey Allah'ım! Bunlara tebliğde bulunduğuma şahit ol! 229
Kimin yanında emanet varsa, onu hemen sahibine teslim etsin! 230
İyi biliniz ki; üç şey mü'min ve Müslümanın kalblerine kin ve kıskançlık sokmaz:
1. Allah'a ihlaslı olarak amel etmek,
2. Emir sahiplerine nasihatta bulunmak,
3. Müslüman cemaatine -ki onlar dua ederlerse duaları müstecabdırve arkadakilerine de şamildir- tâbi olmak. 231
İyi biliniz ki; Cahiliye devrine ait herşey ayaklarımın altına konulmuş, hükümsüz sayılmışür. 232
Bu cümleden olarak Cahiliye devrinin bütün kan davaları kaldırılmış, hükümsüz sayılmıştır.
Kaldırdığım, hükümsüz saydığım ilk kan davası da bize ait kan davalarından İbn Rebia b. Haris b. Abdulmuttalib'in kan davasıdır.
Kaldırdığım, hükümsüz saydığım ilk ribâ (faiz) bizim, yani amcam Abbas b. Abdulmuttalib'in ribâ alacağıdır.
Onun tümü kaldırılmış, hükümsüz sayılmıştır. 233
Fakat, anaparalarınız size aitir, sizin hakkınızdır.
Ne bundan fazlasını isteyip borçlulara zulmediniz, ne de hakkınızdan aşağı alıp mazlum durumuna düşünüz!
Yüce Allah 'Ribâ yoktur! ' diye hükmetmiştir. 234
İmdi ey insanlar! Şeytan, muhakkak ki, şu toprağınızda kendisine tapılmaktan temelli olarak umudunu kesmiştir. Fakat, siz bunun dışındaki, ufak-tefek işi erinizde ona uyacak olursanız, bu onu hoşlandı racakür!
Dininiz üzerinde ondan sakınınız!
Ey insanlar! O nesî denilen ay geriletme işi, ancak küfürde bir artma sebebidir ki, onunla kâfirler şaşırtılır.
Onlar bunu bir yıl helâl, bir yıl da haram sayarlar ki, Allah'ın haram kıldığına sayıca uydursunlar da, Allah'ın haram ettiğini helâl kılsınlar. [Tevbe: 32]
Allah katında ayların sayısı onikidir.
Onlardan dördü haram aylardır ki, üçü birbiri ardınca gelir Zilkade, Zilhicce, Muharrem.
Bir de, ikinci Cumâd ile Şaban arasındaki, Mudar'ın ayı Receptir. 235
Ey insanlar! 236 Kadınlar hakkında Allah'tan korkunuz! 237 Çünkü siz onları ancak Allah'ın emaneti olarak aldınız.
Ve kendileriyle evlenmeyi de Allah'ın kelimesi, emir ve müsaadesiyle helâl ediniz. 238
Ey insanlar! Şüphe yok ki, sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız vardır! Onların da sizin üzerinizde hakları vardır! 239
Sizin onlar üzerindeki hakkınız, döşeğinize sizden başka hiç kimseye240 ayak bastırmamaları , 241 arayı açacak fuhuş irtikap etmem eleri , 242 istemediğiniz kimseyi evlerinize sokmamaları di r. 243
Eğer onlar bunun aksini yaparlarsa, 244 Allah sizin onları yatakta yalnız bırakmanıza izin ver-miştir. 245
Kendilerini, fazla incitmeyecek derecede, dövebilirsiniz de. 246
Eğer uysallık ederler, 247 size boyun eğerierse248 onların üzerinizdeki hakkı, mâruf veçhile, yani memleket âdet ve geleneğine göre kendilerinin bütün yiyecek ve giyeceklerini sağlam aktı r. 249
Kadınlar hakkında hayırlı olmanızı tavsiye ederim. Çünkü onlar yanınızda250 zayıftırlar. 251 Emanettirler. 252 Kendileri için birşeye malik değildirler. 253
Ey insanlar! Size tebliğ etmiş olduğum sözlerimi aklınızda iyice tutunuz! 254
Ben size öyle birşey bıraktım ki, ona sımsıkı sarılırsanız, hiçbir zaman doğru yoldan sapmazsınız.
O, Allah'ın Kitabıdır. 255 Allah'ın Peygamberinin sünnetidir. 256 Ev halkımdır. 257
Ey insanlar! Sözümü iyi dinleyiniz ve aklınızda iyice tutunuz!
Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler!
Kişiye, kardeşinin malı, kendisi onu gönlünden koparak vermiş olmadıkça, helâl olmaz!
Kendinize zulüm ve yazık etmeyiniz! " buyurdu.
Sonra da:
" Allah aşkına! Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
Müslümanlar
" Allah için, evet! Tebliğ ettin! " dediler. 258
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Şahit ol! " diyerek Allah'ı şahit tuttu , 259 sonra da sözlerine şöyle devam etti:
" Sakın, benden sonra kâfircesine Cahiliyet haline dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız!
Ey insanlar! Rabbiniz bir, babanız birdir! Hepiniz Âdem'in soyundansınız. Âdem de topraktandır (topraktan yarat İm ıştır). 260
Allah katında sizin en şerefliniz, en muttaki olanınız, Allah'ın emirlerini en çok yerine getireniniz, yasaklarından da en çok sakınanınızdır!
Arabın Arap olmayana üstünlüğü ancak takva iledir" buyurdu ve:
" Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
" Evet! Tebliğ ettin! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sizden, burada bulunanlar, bunları bulunmayanlara da tebliğ edip ulaştırsınlar! 261
Ey insanlar! Şüphe yok ki, Allah her hak sahibine hakkını vermiştir.
Vâris için, vasiyete gerek yoktur.
Çocuk, kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir.
Zânî için, mahrumluk vardır.
Kendisini babasından başkasına isnad eden kişi veya efendisinden başkasına nisbet eden köle, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine uğrasın!
Allah öylelerinin ne tevbe ve nafilesini, ne de fidye ve farizasını kabul eder! 262
Kölelerinize karşı iyi davranınız! Kölelerinize iyi bakınız! Onlara kendi yediklerinizden yediriniz, kendi giydiklerinizden de giydiriniz!
Onlar bir suç işlerler de kendilerini bağışlamak istemezseniz, satınız!
Fakat, onlara azap ve işkence yapmayınız! 263
Ey insanlar! Size âzası kesik bir köle de âmir tayin edilecek olsa-sizi Allah'ın Kitabıyla idare ettiği zaman-onu dinleyiniz ve kendisine itaat ediniz! " buyurdu. 264
" Size, ben sorulacağım.
Benim hakkımda ne söyleyeceksiniz bakayım?" diye sordu.
Müslümanlar
" 'Allah tarafından getirdiklerini bize tebliğ ettin! Peygamberlik vazifeni yerine getirdin! Bizi öğütiedin! ' diyerek şehadette bulunacağız! " dediler.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam, şehadet parmağını semaya kaldırıp halka işaret ederek:
" Allah'ım! Şahit ol!
Allah'ım! Şahit ol!
Allah'ım! Şahit ol! 265
Vesselâmu aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtüh=Allah'ın selam, rahmet ve bereketleri üzerinize olsun! " buyurarak hutbesini sona erdirdi. 266
-------------------------------------
219. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 252.
220. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 209.
221. İbn İshak, c. 4, s. 252.
222. İbn Esîr, c. 2, s. 209.
223. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 252.
224. İbn İshak, c. 4, s. 250, Ahmed b. Hanbel, Müsned. c. S, s: . 30.
225. Ahmed, c. 5, s. 30.
226. Ahmed, c. 5, s. 30, İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 4, s. 57.
227. Ahmed, c. 5, s. 30.
228. Ahmed, c. 5, s: . 30, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s: . 57.
229. Ahmed, c. 5, s: . 30.
230. İbn İshak, c. 4, s: . 250-251, İbn Abdi Rabbih, c. 2, s: . 110, Taberî, Târih, c. 3, s: . 169.
231. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s: . 1103, Ahmed, c. 3, s: . 225, c. 4, s: . 80, Dârimî, c. 1, s: . 65, Yâkubî, Târih, c. 2, s: . 109.
232. Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimî, c. 1, s. 377.
233. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s: . 251, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1103, Müslim , Sahih, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 185, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s: . 1025, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377, İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 4, s. 57, Taberî, Târih, c. 3, s. 169.
234. İbn İshak, c. 4, s. 251.
235. İbn İshak, c. 4, s. 251, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 57, Taberî, c. 3, s: . 169.
236. İbn İshak, c. 4, s. 521, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 57.
237. Vâkıdî, c. 3, s: . 1103, Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s: . 185, İbn Mâce, c. 2, s: . 1025, Dârimî, c. 2, s. 377, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 57.
238. İbn İshak, c. 4, s. 251, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Müslim, c. 2, s. 889, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimî, c. 1, s. 367, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 57, Taberî, c. 3, s. 169.
239. İbn İshak, c. 4, s. 251, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s: . 57, Taberî, c. 3, s: . 159.
240. İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 57.
241. İbn İshak, c. 4, s. 251, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Müslim, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimî, c. 1, s. 377, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 57, Taberî, c. 3, s. 169.
242. İbn İshak, c. 4, s. 251, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
243. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 4, s. 58.
244. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 251, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1103, Müslim , Sahih, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 185, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1025, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
245. İbn İshak, c. 4, s. 251, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58, Taberî, c. 3, s. 159.
246. İbn İshak, c. 4, s. 251, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Müslim, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimî, c. 1, s. 377, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58, Taberî, c. 3, s. 159.
247. İbn İshak, c. 4, s. 251, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
248. İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
249. İbn İshak, c. 4, s. 251, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Müslim, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimî, c. 1, s. 377, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58, Taberî, c. 3, s. 169.
250. İbn İshak, c. 4, s. 251, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58, Taberî, c. 3, s. 159.
251. İbn İshak, c. 4, s. 251, Taberî, c. 3, s. 169.
252. İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
253. İbn İshak, c. 4, s. 251, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58, Taberî, c. 3, s. 169.
254. İbn İshak, c. 4, s. 251, Taberî, c. 3, s. 169, Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 448.
255. İbn İshak, c. 4, s. 251, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Müslim, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimî, c. 1, s. 377, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58, Taberî, c. 3, s. 169, Beyhakî, c. 5, s. 448.
256. İbn İshak, c. 4, s. 251, Mâlik, Muvatta', c. 2, s. 589, Taberî, c. 3, s. 169, Beyhakî, c. 5, s. 448, Zehebî, Megâzî, s. 589.
257. İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
258. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 251-252, Taberî, Târîh, c. 3, s. 169.
259. İbn İshak, c. 4, s. 252, İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 4, s. 58, Taberî, c. 3, s. 169.
260. İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
261. İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58, Yâkubî, Târih, c. 2, s. 110.
262. İbn İshak, c. 4, s. 253, İbn Abdi Rabbih, c. 4, s. 58.
263. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 185, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 381.
264. İbn Sa'd, c. 2, s. 185, Ahmed, c. 4, s. 381, 402, 403.
265. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1103, Müslim, Sahih, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 185, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1025, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377.
266. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 4, s. 58.
Peygamberimiz aleyhisselamın Öğle Vaktinde Öğle ile İkindi Namazını Birleştirerek Kıldırışı
Peygamberimiz aleyhisselam hutbesini sona erdirdiği sırada, Bilal-i Habeşî öğle ezanını okumaya başladı. 267
Peygamberimiz aleyhisselam susup ezanı dinledi, ezan bitince devesini indirdi. 268
Bilal-i Habeşî kâmet getirdi. 269
Peygamberimiz aleyhisselam, önce öğle namazının farzını; arkasından da kamet getirilip ikindi namazının farzını kıldırdı. 270
Bir ezan, iki kametle iki vaktin namazını birleştirdi. 271 İkisinin arasında başka namaz kılmadı.
-------------------------------------
267. Vâkıdî, c. 3, s. 1102, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimı. c. 1 , s. 377.
268. Vâkıdî, c. 3, s. 1102.
269. Vâkıdî, c. 3, s. 1102, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 1, s. 1025, Dârimî. d , s. 377.
270. Vâkıdî, c. 3, s. 1102, Müslim, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025, Dârimî, c. 1. S. 377.
271. Vakıdî. c. 3. s. 1102.
Arafat Vakfesi ve Duası
Peygamberimiz aleyhisselam, namazdan sonra devesi Kasvâ'ya binip Cebelü'r-Rahme'nin dibindeki vakfe yerine vardı.
Kasvâ'nın göğsünü kayalara doğru çevirdi. Kayaların toplu bulunduğu yeri önüne aldı ve kıbleye döndü.
Güneş batıp sarılığı azıcık gidinceye kadar vakfe yaptı. 272
Müslümanlara da, Arafat vakfesini yapmalarını eliyle işaret buyurdu. 273
Arafat'ta, uzakça yerlerde bulunanlara da haber göndererek:
" Meşâirinizin (Allah'a ibadete vesile olan ibadet yerlerinizin) üzerinde durunuz!
Çünkü, siz babanız İbrahim'in mirasından bir miras üzere bulunuyorsunuz! 274 İşte burası, Arafattır ve vakfe yeridir. 275 Arafat'ın her tarafı vakfe yeridir. 276 Lebbeyk! Allahümme Lebbeyk..." diyerek telbiye etti ve:
" Hayır ancak ahiret hayrıdır! " buyurdu. 277
Peygamberimiz aleyhisselam ellerini memelerinin üzerine-omuzları hizasından biraz aşağıya kadar-kaldirdı. Avuçlarının sırtını yere doğru çevirdi. 278
Kasvâ, başını eğince, yuları düştü.
Peygamberimiz aleyhisselam, devesinin yularını bir eliyle tutup diğer elini kaldırarak279 dualarının efdal ve üstünü; en çok yaptığı ve kendisinden önceki peygamberlerin de duası olan şu dua ile280 dua etmeye başladı:
" Allah'tan başka hiçbir ilah yoktur! O Birdir, O'nun eşi ortağı yoktur. MülkO'nundur! Hamd O'na mahsustur! Hayır yalnız O'nun elindedir. O diriltir, öldürür. O herşeye kâdirdir. 281
Allah şu gerçeğe şehadet eyledi ki; Allah'tan başka hiçbir ilah yok, ancak O vardır! Bütün meleklerle ilim uluları da, adi ve hakkaniyetle durarak şahittir ki; Allah'tan başka hiçbir ilah yok, ancak Azîz ve Hakîm olan O vardır. [Âl-i İmran: 18]
Ben de bu gerçeğe şahit olanlardanım yâ Rab! 282
Ey Allah'ım! Senin buyurduğun gibi, bizim söylediğimizden daha üstün olarak Sana hamd olsun!
Ey Allah'ım! Benim namazım, ibadetim, diriliğim, ölümüm Senin içindir!
Dönüşüm Sanadır!
Mirasım da, ey Rabbim, Sana aittir!
Ey Allah'ım! Kabirazabından, kalbin vesvesesinden, işlerin dağınıklığından Sana sığınırım!
Ey Allah'ım! Rüzgârların getirdiği âfetin şerrinden Sana sığınınm! 283
Ey Allah'ım! Gözümde bir nur, kulağımda bir nur, kalbimde bir nur yarat!
Ey Allah'ım! Göğsüme genişlik ver! İşimi kolaylaştır!
Ey Allah'ım! Göğüslere vesvese veren şeytandan, işlerin karışıklığından, kabir fitnesinin şerrinden, gecenin getirdiği şeylerin şerrinden, gündüzün getirdiği şeylerin şerrinden, korkunç rüzgârların getirdiği âfetlerin şerrinden, zamanın nöbet nöbet gelen mihnet ve belâlarının şerrinden Sana sığınırım ! 2&4
Ey Allah'ım! Sağlığın hastalığa çevrilmesinden, birdenbire gelip çatacak azabından ve bütün gazabından Sana sığınırım!
Ey Allah'ım! Beni doğru yoluna ulaştır! Geçmişimi, geleceğimi bağışla!
Ey başvurulacakların en hayırlısı! Kendisinden istenilenlerin en keremlisi, en vergilisi, ey merhametlilerin en merhametlisi olan Allah!
Yarattıklarına ve Beytinin hacılarına verdiklerinin en üstününü şu akşam üzeri bana ver!
Ey dereceleri yükselten, bereketleri indiren, ey gökleri ve yeri yaratan Allah!
Sesler türlü türlü dillerle gürüldeyip Sana doğru yükseliyor, Senden dileklerde bulunuyor!
Benim dileğim de; dünya halkının beni unuttuğu imtihan yurdunda Senin beni anmaklığındır! 285
Ey Allah'ım! Sen sözümü işitiyor, bulunduğum yerimi görüyor, gizli-açık neyim varsa biliyorsun!
İşlerimden hiçbiri Sana gizli değildir!
Ben çaresizim, yoksulum. Senden yardım ve eman diliyorum!
Korkuyorum, kusurlarımı itiraf ediyorum!
Bir çaresiz Senden nasıl isterse, ben de öyle istiyorum!
Zelil bir günahkâr Sana nasıl yalvarırsa, ben de öyle yalvarıyorum!
Senin yüce huzurunda boynunu bükmüş, Senin için gözlerinden yaşlar boşanan, Senin uğrunda bütün varlığını zelil eden, Senin için bumunu topraklara sürten bir kulun Sana nasıl dua ederse, ben de öyle dua ediyorum!
Ey Rabbim! Duamı kabul buyurmaktan beni mahrum kılma!
Bana Rauf ve Rahîm ol ey istenilenlerin ey hayırlısı ve verenlerin en keremlisi! 286
İlâhî! Sana karşı kim kendisini övebilir?
İlâhî! Dilim mâsiyetlerie tutulmuş. Benim Sana vesile kılacakne işe yarar bir amelim, ne de emelden başka bir şefaatçim var!
İlâhî! Biliyorum ki; kusurlarım yüzünden ne huzurunda mevkiim, ne de Senden özür dilemeye yüzüm kalmıştır!
Fakat Sen keremlilerin en keremi isisin!
İlâhî! Ben merhametine yetişmeye ehliyetli değilsem, merhametin Bana yetişebilir! Çünkü Senin rahmetin herşeyi kuşatacak derecelerde geniştir! Ben de o kuşatılacak şeylerdenim!
İlâhî! Benim kusurum ne kadar büyük de olsa, Senin affının yanında küçük kalır!
Sen onları Bana bağışlayıver ey kerem sahibi Allah!
İlâhî! Sen kerem sahibi Allah'sın! Ben ise âciz bir kulum!
Ben günah işler durursam, Sen de bağışlar durursun!
İlâhî! Sen ancak Sana itaatli olanlara rahmet ve merhamet edeceksen, günahkârlar kime sığınacaklar?
İlâhî! Ben bile bile tâatinden uzaklaştım! Sana karşı günah sayılacak yana yöneldim!
Senin şanın, her türlü eksik ve noksan sıfatlardan uzaktır!
Benim üzerimde Senin delilin, af ve keremin büyüktür!
Bana karşı Senin delilin sabittir! Benim ise Sana karşı hiçbir delilim yoktur!
Ben Sana her an muhtacım! Senin ise Bana hiçbir ihtiyacın yoktur!
Sen ancak yaratanım olarak beni bağışlarsın!
Ey duacıların dualarını kabul edenlerin en hayırlısı ve ey ümit bağlananların en üstünü!
İslâmiyet ve Muhammed aleyhisselam üzerindeki himayen hürmetine Sana yöneliyorum: Benim bütün suçlarımı bağışla!
Benim şu durduğum yerden, bütün hacetlerimi yerine getirmiş, dileklerimi ihsan buyurmuş, temennilerimi gerçekleştirmiş olarak döndür!
İlâhî! Bana öğrettiğin dua ile Sana dua ediyorum!
Bana öğretip verdiğin ümitten beni mahrum etme!
İlâhî! Karşında huşu ve huzû ile eğilen, kusurlarını itiraf ederek Sana sığınan, gözyaşları akıtarak tevbe eden, haksız davranışlarının bağışlanması ve affedilmesi için yalvaran, umduğuna ermeyi ancak Senden bekleyen, bütün kusurlarına rağmen vakfesinde Senin ihsanından ümidini kesmeyen bu kuluna akşam üzeri ne yapacaksın?
Ey bütün canlıların sığındığı ve bütün mü'minlerin yardımcısı ve koruyucusu!
İyilik edenler Senin rahmetinle kurtulurlar, kötülük edenler de kendi günahlarıyla helak olurlar!
Ey Allah'ım! Senin huzuruna çıktık, Senin civarına konduk!
Ümitlerimiz Sensin, dileklerimiz Senin yanındadır!
Senin ihsanını diler, rahmetini umar, azabından da korkarız!
Kusurlarımızın bütün ağırlığıyla yine Sana kaçıp sığındık!
Senin Beyt-i Haramını ziyaret kasdında bulunduk!
Ey istekçilerin ihtiyaçlarının sahip ve maliki olan Allah!
Ey susup duranların içlerinden geçirdiklerini bilen Allah!
Ey yanıbaşında yardım beklenecek başka Rab bulunmayan Allah!
Ey Kendisinin üstünde korkulacak başka bir yaratıcı blunmayan Allah!
Ey yanına varılacak veziri, rüşvet verilecek kapıcısı bulunmayan Allah!
Ey dilekler çoğaldıkça cömertliği, keremi artan; ihtiyaçlar çoğaldıkça fazi u ihsanı artan Allah!
Ey Allah'ım! Sen her misafiri kondurup ağırlarsın!
Bizler de Senin misafirleriniz! Bizleri cennetine kondurup ağırla!
Ey Allah'ım! Her kafileye bahşiş, her isteyene atiyye verilir; her ziyaretçiye ikram edilir! Her sevap umucuya sevap verilir!
Senin katındaki mükâfattan her mükâfat dilenene mükâfat, Senin katındaki rahmetten her rahmet dilenene rahmet, Sana yakın olmayı özleyen her özleyiciye yakınlık... ihsan olunur!
Senin af yollarını her arayana da af ve mağfiret buyuru I ur!
Bizler topluca Senin Beyt-i Haramına geldik!
Şu büyük mesâinde vakfeye durduk!
Şu mübarek yerlerde hâzır bulunduk!
Ümidimiz Yüce katındaki sevap ve mükâfata nail olmaktır!
Ümidimizi boşa çıkarma Allah'ım! " 287
-------------------------------------
272. Müslim, Sahîh, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 185, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1025, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377,
273. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1102.
274. Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Ebu Dâvud, c. 2, s. 189, Tirmizî, c. 3, s. 230, Mesâi, Sünen, c. 5, s. 255.
275. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 253, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 157, Tirmizî, c. 3, s. 232.
276. İbn İshak, c. 4, s. 253, Vâkıdî, c. 3, s. 1103, Ahmed, c. 1, s. 157, Ebu Dâvud, c. 2, s. 193-194, İbn Mâce, c. 2, s. 1001-1002.
277. Hâkim, Müstedrek, c. 1 , s. 465.
278. Ahmed, c. 3, s. 85.
279. Ahmed, c. 5, s. 209, Nesâî, c. 5, s. 254.
280. Mâlik, Muvatta', c1, s. 215, 421-423, Vâkıdî, c. 3, s. 1104, Tirmizî, c. 5, s. 572, Begavî, c. 1, s. 128, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 174-175.
281. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1104, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 2, s. 210, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 472, Gazalî, İhyâu Ulûmi'd-dîn, c. 1, s. 332, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 268, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 252.
282. Ahmed, c. 1, s. 166, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 175.
283. Tirmizî, c. 5, s. 537, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 175, İbn Kayyım, c. 1, s. 268.
284. Beyhakî’den naklen Ebu’l-Fidâ, c. 5, s. 174-175, Gazalî, İhya, c. 1, s. 332.
285. Gazalî, İhyâu Ulümi'd-dîn, c. 1, s. 332.
286. Taberânî, Mu'cemu's-sağîr, c. 1, s. 247, Gazalî, İhyâu Ulûmi'd-dîn, c. 1, s. 332-333, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 175-176, Heysemi, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 352.
287. Gazalî, İhyâu Ulûmi'd-dîn, c. 1, s. 333.
Peygamberimiz aleyhisselamın Ümmeti İçin Özel Olarak Dua Edişi
Peygamberimiz aleyhisselam, Arafat'ta akşam üzeri ümmetinin yarlıganması ve rahmete nail olması için Allah'a pek çok yalvardı. 288 Yüce Allah, Peygamberimiz aleyhisselama:
" Birbirlerine zulüm, haksızlık edenler hariç olmak üzere, ümmetini bağışladım! 289 Zalimden mazlumun hakkını alacağım! " buyurdu. 290
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey insanlar! Yüce Allah bugün size in'am ve ihsanda bulunup-aranızdaki haklar hariç olmak üzere-sizleri yarlıgadı. İyilerinize diledikleri şeyi verdi" buyurdu. 291
Peygamberimiz aleyhisselam, Cenab-ı Hakk'a:
" Ya Rab! Sen istersen uğradığı zulümden dolayı mazluma cennet verip zalimi de yarlıgamaya kadirsin! " dedi.
Yüce Allah, Arefe günü akşamı, Peygamberimiz aleyhisselamın bu duasını kabul buyurmadı. 292
-------------------------------------
288. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 14.
289. Ahmed, c. 4, s. 14, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 176.
290. İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1002, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 176.
291. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 17, Taberânî’den naklen Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 256.
292. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 14, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1002, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 176.
İslâm Dininin Kemâle Erdiğinin ve Müslümanlar Hakkında İlâhî Nimetin Tamamlandığının Müjdelenişi
" ... Artık bugün kâfirler dininizden umutlarını kestiler.
Onlardan korkmayınız, ancak Benden korkunuz!
Bugün, sizin dininizi kemâle erdindim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve İslâmiyeti size din olarak seçip kabul ettim" (Mâide: 3) mealli âyet Peygamberimiz aleyhisselama Cuma günü Araf afta, akşam üzeri nazil oldu. 293
-------------------------------------
293. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 188, Ahmed, c. 1, s. 28, Tirmizî, Sünen, c. 5, s. 269.
Yüce Allah'ın Mü'min Kullarını Meleklerine Övüşü
Peygamberimiz aleyhisselam: " Yüce Allah, Arefie günü akşam üzeri294 meleklere: 'Şu kullarıma bakınız!
Toz toprak içinde295 her uzak yoldan296 Bana geldiler. Onlar rahmetimi umuyor, azabımdan korkuyorlar!
Halbuki, Beni görmüş değillerdir! Acaba görmüş olsalar ne yaparlardı?' buyurdu" dedi. 297
-------------------------------------
294. Ahmed, c. 2, s. 224.
295. Abdurrezzak, c. 5, s. 16, Ahmed, c. 2, s. 224.
296. Abdurrezzak, c. 5, s. 16.
297. Müslim, Sahih, c. 2, s. 983, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 464, Begavî, Mesâbırıu's-sünne, c. 1, s. 128.
Peygamberimiz aleyhisselamın Hac Hakkındaki Açıklaması
Peygamberimiz aleyhisselam, Arafat'ta bulunduğu sırada, yanına Necd halkından bazı kimseler gelerek:
" Yâ Rasûlallah! Hac nasıldır? Nasıl tamam olur?" diye sordular. 298
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hac Arefe'dir. 299 Arefe günüdür. 300 Arefie günü haccıdır. 301 Arafat günüdür. 302
Kim Müzdelife gecesi sabah namazından (Tirmizîye göre; fecrin doğuşundan) önce Arafat'a gelirse, o hacca yetişmiş, haccı tamamlamış olur.
Mina günleri üçtür.
Acele edip orada iki gün kalan kimseye günah yoktur. Geciken kimseye de günah yoktur" buyurdu.
Peygamberimiz aleyhisselamın bu buyruğu bir münadi tarafından da halka tebliğ edildi. 303
Arafatta Müslümanlardan kimi telbiye etmekte, kimisi de tekbir getirmekte idi. 304
-------------------------------------
298. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 309.
299. Ahmed, c. 4, s. 309, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 237, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1003 Nesâî, Sünen, c. 5, s. 264.
300. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 179, Ahmed, c. 4, s. 309, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 196.
301. Ahmed, c. 4, s. 335.
302. İbn Sa'd, c. 2, s. 179, Ahmed, c. 4, s. 309-310.
303. İbn Sa'd, c. 2, s. 179, Ahmed, c. 4, s. 309-310, 335, Ebu Dâvud, c. 2, s. 196, Tirmizî, c. 3, s. 237, İbn Mâce, c. 2, s. 1003, Nesâî, c. 5, s. 264-265.
304. Ahmed, c. 3, s. 110, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 174, Müslim, c. 2, s. 933.
Arafat Vakfesinde Devesinden Düşüp Ölen Müslüman
Bir adam, Arafat'ta Peygamberimiz aleyhisselamla vakfe yaparken birdenbire hayvanından düştü, boynu kırılıp hemen öldü. 305 Allah ondan razı olsun! Peygamberimiz aleyhisselam:
" Onu su ve sidrle yıkayınız ve iki elbise içine kefenleyiniz! Kefene koku saçmayınız! Başını ve yüzünü de örtmeyiniz! Çünkü Allah onu Kıyamet gününde telbiye eder bir halde diriltecektir! " buyurdu. 306
-------------------------------------
305. Müslim, c. 2, s. 865, Nesâî, c. 5, s. 196.
306. Ahmed, c. 1, s. 215, Buhârî, c. 2, s. 217, Müslim , c. 2, s. 866-867, Tirmizî, c. 3, s. 286, İbn Mâce, c. 2, s. 1030, Nesâî, c. 5, s. 196.
Arafat'tan Müzdelife'ye Dönüş
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Putlara tapan Cahiliye halkı, güneş batmadan önce, güneş adamların yüzlerinde sarıkları gibi olduğu zaman Arafat'tan dağılırlardı.
Biz, güneş batmadıkça Arafat'tan dağılmayacağız" buyurdu. 307
" Çünkü Arafat vakfesinde Cebrail aleyhisselam gelip İbrahim aleyhisselamı akşam namazı kılınmadan önce acele yola çıkarmıştı. 308
Güneş tamamıyla battıktan sonra, Peygamberimiz aleyhisselam, terkisinde Üsâme b. Zeyd olduğu halde Arafat'tan309 Müzdelifeye doğru hareket etti. 310
Peygamberimiz aleyhisselamın gidişi, hızlı gidişle ağır gidiş arası bir gidişti.
Meydan buldukça hayvanını hızlandırmaktaki 1 ağır gitmek istediği zaman da Kasvâ'nın yularını başı semerin altındaki deliğe çarpacak derecede kasmakta, kum tepeciklerinden birine geldikçe de düzlüğe çıkıncaya kadar dizginini gevşetmekte idi. 312
Halk da, sağdan soldan akın akın giderlerken, sağa sola çarpıyorlardı. 313
Peygamberimiz aleyhisselam bir ara onların hayvanlarını koşturmaya başladıklarını gördü. 314
Arka tarafında bazı kimselerin de develerini bağıra bağıra azarladıklarını işitti. Onlara kamçısıyla işaret ederek: 315
" Ey insanlar! Sükûnetli ve yavaş olunuz! 316
Develeri, atları koşturmak tâ at ve iyilik değildir! " buyurdu. 317
Bunu halka ilan ettirince, Müzdelife'ye vanp konaklayıncaya kadar, ne insanların, ne de hayvanlarının ayaklarının yerden yükseldiği görüldü. 318
-------------------------------------
307. Begavî, Mesâbıhu's-sünne, c. 1, s. 129, Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 255.
308. İbn Ebi Şeybe, Musannef, c. 4, s. 7.
309. Ahmed b. Hanbel, Müsned. c. 1, s. 72, 75, Müslim, Sahih, c. 2, s. 890, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 190, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 3, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1025, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377.
310. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1105, Begavî, c. 1, s. 128.
311. Mâlik, Muvatta', c. 1 , s. 392, Vâkıdı, c. 3, s. 1105, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 180, Ahmed, c. 5, s. 205, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 176, Müslim, c. 2, s. 636, Ebu Dâvud, c. 2, s. 191.
312. Müslim, c. 2, s. 890-891, Ebu Dâvud, c. 2, s. 185, İbn Mâce, c. 2, s. 1025-1026, Dârimî, c. 1, 3. 377.
313. Ahmed, c. 1, s. 72, Ebu Dâvud, c. 2, s. 190, Tirmizî, c. 3, s. 232.
314. Ahmed, c. 1, s. 235.
315. Buhârî, c. 2, s. 176.
316. Vâkıdî, c. 3, s. 1105, Ahmed, c. 1, s. 269, Buhârî, c. 2, s. 176, Ebu Dâvud, c. 2, s. 190 İbn Mâce, c. 2, s. 1026, Dârimî, c. 1, s. 377.
317. Ahmed, c. 1, s. 269, Buhârî, c. 2, s. 177, Ebu Dâvud, c. 2, s. 190.
318. Ahmed. c. 1. s. 251.
İnsanı Cehennemden Uzaklaştıracak ve Cennete Yaklaştıracak Ameller
Peygamberimiz aleyhisselamın vasıflarını öğrenerek Kûfe'den kalkıp gelen Abdullahi'l-Yeşkurî der ki:
" Onu Mina'da aradım.
Bana:
'O, Arafat tadır! ' denildi.
Arafat'a kadar gittim. Arafat yolunda durdum. Kendisini görünce, sıfatlarıyla tanıdım. Önünde giden bir adam, bana:
'Resûlullahın yolundan çekil! ' dedi.
Resûlullah:
'Bırak adamı! Bakalım ne haceti var?' buyurdu.
Sıkışa sıkışa yanına kadar sokuldum. Hayvanının yularını tuttum ve:
'Yâ Rasûlallah! Ben sana iki şey soracağım: Beni Cehennemden kurtaracak, Cennete koyacak şey nedir?
Beni Cennete yaklaştıracak, Cehennemden uzaklaştıracak ameli bana bildir! ' dedim. Resûlullah aleyhisselam, semaya baktıktan sonra başını önüne eğdi.
Sonra da, bana yüzünü döndürüp:
'Eğer sen meseleyi büyütmez, uzatmaz, kısa kesersen, benim söyleyeceklerimi iyice aklında tut:
Allah'a, hiçbir şeyi eş ortak koşmaksızın ibadet et!
Farz olan beş vakit namazı kıl!
Farz olan zekatı ver!
Beytullah'ı haccet!
Ramazan orucunu tut!
Halkın sana yapmasını istemediğin şeyi, sen de onlara yapma!
Çekil artık hayvanın yolundan! ' buyurdu." 319
-------------------------------------
319. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 383-384.
Akşam ve Yatsı Namazlarının Yatsı Vaktinde Birleştirilerek Kılınışı ve Müzdelife Vakfesi
Müzdelife'ye varılınca bir ezan okundu. 320 Kamet getirildi. 321
Peygamberimiz aleyhisselam, bir ezan ve iki kametie322 önce akşamı, arkasından da yatsıyı top-tan;323 akşamın farzını üç, yatsının farzını iki rekat olarak kıldırdı. 324
" Akşamla yatsıdan ibaret olan bu iki namaz, şu yerde belli vakitlerinden değiştirilmiştir. Sakın, halk yatsı girmedikçe Müzdelifeye gelmeye çalışmasın! " buyurdu. 325
Peygamberimiz aleyhisselam, fecir doğuncaya kadar Müzdelife'de yattı. 326
Sabah namazını bir ezan ve bir kametle, 327 vaktinden önce, 323 yani alacakaranlıkta kıldırdı329 ve:
" Sabah namazının vakti (şafağın sökmesine işaretle) şu saattir! " buyurdu. 330
Sonra, Kasvâya binerek Meş'ar-i Haram'a geldi. 331
Kuzah* dağının üzerinde durdu ve:
" İşte Kuzah! O vakfe yeridir! 332
Müzdelife'nin her yeri vakfe yeridir! " buyurdu. 333
Kıbleye yöneldi. 334
Allah'a hamd ü sena335 ve dua etti. 336
Tekbir getirdi, tehlil ve tevhid okudu.
Ortalık iyice aydınlanıncaya kadar vakfeden ayrılmadı.
'Lebbeyk! Allahümme Lebbeyk! ... ' diyerek telbiyeye devam etti. 337
Peygamberimiz aleyhisselam, kendisinin Mina'da atacağı taşları Müzdelife'de toplatıp Akabe cemresine taşıttı. 338
-------------------------------------
320. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1106, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 236, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1005, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377, Ezrakî, Ahbâru M ekke, c. 1, s. 197.
321. Buhârî, Sahih, c. 2, s. 177, Müslim, Sahih, c. 2, s. 934, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 191, İbn Mâce, c. 2, s. 1005, Dârimî, d. s. 377.
322. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1106, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 186.
323. Mâlik, Muvatta'. d, s. 401, Ahmed b. Hanbel, Müsned. c. 5, s. 202, Buharî, Sahih, c. 2, s. 177, Müslim, Sahih, c. 2, s. 937.
324. Müslim, c. 2, s. 937, Ebu Dâvud, c. 2, s. 192.
325. Buhârî, c. 2, s. 179.
326. Ahmed, c. 1, s. 75, 157, Müslim, c. 2, s. 891, İbn Mâce, c. 2, s. 1026.
327. Müslim, c. 2, s. 891, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, İbn Mâce, c. 2, s. 1026, Dârimî, c. 1, 5. 377.
328. Ahmed, c. 1, s. 426, Buhârî, c. 2, s. 179, Müslim, c. 2, s. 938, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 262.
329. Müslim, c. 2, s. 938.
330. Buhârî, c. 2, 5. 179.
331. Müslim, c. 2, s. 891, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, İbn Mâce, c. 2, s. 1026, Dârimî, c. 1, s. 377.
* Müzdelife'de sabah namazından sonra üzerinde hacıların dua ettikleri bir dağdır (Nevevî, Tehzîbü’l-esmâ, c. 2, s. 110).
332. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 75, 81, Tirmizî, c. 3, s. 232.
333. Vâkıdî, c. 3, s. 1107, Ahmed, c. 1, s. 81, Tirmizî, c. 3, s. 232, Nesâî, c. 5, s. 265.
334. Müslim, c. 2, s. 91, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186.
335. Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, İbn Mâce, c. 2, s. 1020.
336. Müslim, c. 2, s. 891.
337. Nesâî, c. 5, s. 265.
338. Vâkıdî, c. 3. s. 1107.
Peygamberimiz aleyhisselamın Ümmeti Hakkındaki Duasının Kabul Buyuruluşu
Yüce Allah, Arafat'ta Peygamberi imiz aleyhisselamın:
" Sen istersen uğradığı zulümden dolayı mazluma Cennet verip, zalimi de yarlıgarsın! " diyerek yaptığı duasına o akşam icabet buyurmamıştı.
Peygamberimiz aleyhisselam, ertesi günü, Müzdelife sabahında bu husustaki duasını tekrarladı, sonra da güldü. 339
Ashabdan bazıları , 340 Hazret-i Ebu Bekir ve Hazret-i Ömer: 341
" Yâ Rasûlallah! Babam, anam sana feda olsun! Sen bu saatte şurada hiç gülmezdin! ? Allah seni hep güldürsün! " dediler. 342
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Yüce Allah iyi olanlarınızı yarlıgadı.
İyilerinizin iyi olmayanlar hakkındaki şefaatini kabul buyurdu.
İnen ilâhî rahmet, onları içine aldı, sonra yeryüzüne dağıldı.
Tevbe edip dilini ve elini günahtan koruyan ve sakınan herkesin üzerine düştü!
Şeytanla askerleri ise, Arafat dağlarının üzerinde:
'Allah onlara bakalım ne yapacak?' diye göz I üy o rl ardı. 343
Yüce Allah'ın benim duamı kabul buyurduğunu ve ümmetimi yarlıgadığını öğrenince, şeytan başına toprak saçtı 344 ve:
'Biz zaten uzun zamandan beri onlar hakkında korkup duruyorduk! Nihayet rahmet ve mağfiret gelip onları bürüdü! 345 Eyvah! Mahvolduk! ' diyerek çığlıklar kopardılar, 346 dağıldılar. 347
Onun yaptığı feryada güldüm.
Şeytanın, Bedir günü dışında hiçbir gün, Arefe gününde olduğu kadar, Allah'ın rahmetini indirip büyük günahlardan geçtiğini görünce zelil, hayırdan uzak, hor ve hakir, öfkeli bir duruma düştüğü görülmemiştir! " buyurdu.
" Şeytan Bedir günü ne görmüştü?" diye soruldu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Şeytan Bedir günü Cebrail'in çarpışmak için melekleri sıraladığını görmüştü! " buyurdu. 348
-------------------------------------
339. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 14-15, Ibn Mâce, c. 2, s. 1002.
340. Ahmed, c. 4, s. 15.
341. İbn Mâce, c. 2, s. 1002.
342. Ahmed, c. 4, s. 15, İbn Mâce, c. 2, s. 1002.
343. Abdurrezzak, Musannef, c. 5, s. 17, Taberânî’den naklen Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 3, s. 256-257, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye. c. S, s. 176-177.
344. Ahmed, c. 4, s. 15, İbn Mâce, c. 2, s. 1002.
345. Abdurrezzak, c. 5, s. 17, Heysemî, c. 3, s. 257, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 176-177.
346. Abdurrezzak. c. S, s. 17, Ahmed, c. 4, s. 15, İbn Mâce, c. 2, s. 1002, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 176-177, Heysemî, c. 3, s. 257.
347. Abdurrezzak, c. 5, s. 17, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 177, Heysemî, c. 3, s. 257.
348. Mâlik. Muvatta'. c. 1. s. 422. Abdurrezzak. Musannef. c. 5. s. 17-18.
Haccın Nasıl Tamamlanmış Olacağı
Urve b. Müferrisü't-Tâî, halkın Peygamberimiz aleyhisselamla birlikte yaptığı Arafat vakfesine yetişememiş, Arafat'a ancak Peygamberimiz ve halk Müzdelife'de bulunduğu sırada geceleyin varabilmiş, orada vakfesini yaptıktan sonra Müzdelife'ye dönmüştü. 349
Urve b. Müferris derki:
" Resûlullah aleyhisselamı, Müzdelife'de vakfe yaptığı sırada gördüm. Kendisi:
'Kim şu namazımızı şurada bizimle birlikte kılar ve bundan önce de Arafat'ta geceleyin veya gündüzün vakfe yapmış bulunursa, o, haccını tamamlamıştır.
Müzdelife'den dönüş yapılıncaya kadar hac âmiri ile halka yetişebilen kişi, hacca yetişmiştir.
Hac amiriyle halka burada yetişemeyen kişi ise hacca yetişmiş olmaz! ' buyurdu. 350
Namaza çıktığı sırada351 Resûlullah aleyhisselamın yanına vardım ve:
'Yâ Rasûlallah! Ben Tayyi'in iki dağından geliyorum! Hayvanımı da, kendimi de yormuş bulunuyorum! Vallahi, üzerinde vakfeye durmadığım bir tepe bırakmadım! Benim için hac olmuş mudur?' dedim. 352
Resûlullah aleyhisselam:
'Müzdelife'de sabahlayan, 353 şu namazda bizimle birlikte bulunan, 354 sabah namazını burada bizimle birlikte kılan, 355 şu namazda bize yetişen, 356 şu vakfe yerinde357 bizimle birlikte vakfe ve bizimle birlikte dönüş yapan, 358 bundan önce de359 Arafat'a gidip360 geceleyin veya gündüzün361 vakfe yapmış, 362 oradan dönmüş bulunan kişi, 363 haccını tamamlamış, ihramdan çıkma devresine girmiş olur! ' buyurdu." 364
-------------------------------------
349. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 15.
350. Nesâî, Sünen, c. 5, s. 263.
351. Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 238.
352. Ahmed, c. 4, s. 15, Ebu Dâvud, c. 2, s. 196, Tirmizî, c. 3, s. 238, Nesâî, c. 5, s. 263.
353. Ahmed, c. 4, s. 15.
354. Ahmed, c. 4, s. 15, Tirmizî, c. 3, s. 238, Dârimî, c. 1, s. 387.
355. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 179, Nesâî, c. 5, s. 260.
356. Ebu Dâvud, c. 2, s. 197.
357. Ahmed, c. 2, s. 261, Nesâî, c. 5, s. 260.
358. Ahmed, c. 4, s. 15, Tirmizî, c. 3, s. 239, Nesâî, c. 5, s. 264.
359. İbn Sa'd, c. 2, s. 179, Ahmed, c. 4, s. 15, Ebu Dâvud, c. 2, s. 197, Tirmizî, c. 3, s. 239, Nesâî, c. 5, s. 264, Dârimî, c. 1 , s. 387.
360. Ahmed, c. 4, s. 261, Ebu Dâvud, c. 2, s. 197, Nesâî, c. 5, s. 264, Dârimî, c. 1, s. 387.
361. İbn Sa'd, c. 2, s. 180, Ahmed, c. 4, s. 15, Ebu Dâvud, c. 2, s. 197, Tirmizî, c. 2, s. 139, İbn Mâce, c. 2, s. 1004, Nesâî, c. 5, s. 264, Dârimî, c. 1, s. 387.
362. Tirmizî, c. 3, s. 239, Nesâî, c. 5, s. 264.
363. Ahmed, c. 4, s. 15, İbn Mâce, c. 2, s. 1004, Nesâî, c. 5, s. 264.
364. İbn Sa'd, c. 2, s. 180, Ahmed, c. 4, s. 15, Ebu Dâvud, c. 2, s. 197, Tirmizî, c. 3, s. 39, İbn Mâce, c. 2, s. 1004, Nesâî, c. 5, s. 264, Dârimî, c. 1, s. 387.
Müzdelife'den Mina'ya Dönüş
Müşrikler, güneş doğmadıkça Müzdelife'den Mina'ya dönmezlerve:
" Ey Sedir dağı! Haydi, güneşin ışığı ile parılda! " derlerdi. 365
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Kureyşîler İbrahim aleyhisselamın ahdine aykırı davrandılar. 366
Cahiliye halkı, güneş doğduktan sonra adamların yüzlerinde sarıkları gibi olduğu zaman Meş'ar-i Haram'dan, Müzdelife'den dağılır, dönerlerdi.
Biz ise367 güneş doğmadan Müzdelife'den dağılacak, döneceğiz! 368 Kurbanımız da, putatapan-larınkine aykırıdır! " buyurdu. 369
Peygamberimiz aleyhisselam, Fadl b. Abbas'ı terkisine alarak, güneş doğmadan Müzdelife'den Mina'ya hareket370 ve orta bir gidişle yola devam etti.
Halk, sağdan soldan akın akın gidiyor, Peygamberimiz aleyhisselam da onlara:
" Yavaş olunuz ey insanlar! Yavaş olunuz! " buyuruyor371 ve kendisi:
" Lebbeyk Allahümme lebbeyk! ..." diyerek telbiye etmekten geri durmuyordu. 372
-------------------------------------
365. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1107, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 54, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 179, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 194, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 242, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1006, Nesâî, Sünen. c. 5. s. 265.
366. Vâkıdî, c. 3, s. 1107.
367. Begavî, Mesâbıtıu's-sünne, c. 1, s. 129, Beyhakî’den naklen Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 183.
368. Begavî, c. 1, s. 129.
369. Bega'vf, c. 1, s. 129, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 183.
370. Müslim, c. 2, s. 891, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, İbn Mâce, c. 2, s. 1026, Dârimî, c. 1, 5. 377.
371. Ahmed. c. 1, s. 76, 81.
372. Vâkıdî, c. 3, s. 1108, İbn Sa'd, c. 2, s. 180, Ahmed, c. 1, s. 210-211, Müslim, c. 2, s. 931-932, Nesâî, c. 5, s. 268.
Kulağa, Göze, Dile Sahip Olunup Yarlıganılacak Gün
Fadl b. Abbas, güzel saçlı, ak benizli ve yakışıklı bir gençti.
Peygamberimiz aleyhisselam giderken, Peygamberimiz aleyhisselamınyanından birtakım kadınlar geçtiler.
Fadl b. Abbas onlara bakmaya başladı.
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam elini Fadl'ın yüzüne tuttu.
Fadl ise, yüzünü öbür tarafa çevirerek bakmaya başladı.
Bu sefier, Peygamberimiz aleyhisselam da elini öbür tarafa çevirip, Fadl'ın yüzünü tekrar kapadı.
Fadl ise, yüzünü öbür tarafa çevirerek baktı durdu. 373
Gördüğü güzel kadın ve kızlara bakmaktan kendisini alamayan Fadl b. Abbas'a, 374 Peygamberimiz aleyhisselam:
" Kardeşimin oğlu! *
Bu gün, kişinin, kulağına, gözüne, diline sahip olupyariıganacağı bir gündür! " buyurdu. 375
Peygamberimiz aleyhisselamın Fadl'ın boynunu tutup yüzünü başka tarafa çevirdiğini görünce, Hazret-i Abbas:
" Yâ Rasûlallan!
Amcanın oğlunun yüzünü ne için çevirdin?" diye sorunca da, ona:
" Birdelikanlı ve bir genç kız gördüm de, aralarına şeytanın girmeyeceğine emin olamadım! " buyur-du. 376
-------------------------------------
373. Müslim, c. 2, s. 891, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, İbn Mâce, c. 2, s. 1026, Dârimî, c. 1, s. 377.
374. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 1, s. 157, 211, 251, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 218, Ebu Dâvud, Sünen. c. 2. s. 161-162. Timnizî. Sünen. c. 3. s. 332-333.
* Hazret-i Abbas, Peygamberimiz aleyhisselamın hem amcası, hem de sütkardeşi idi.
375. Ahmed, c. 1, s. 329.
376. Ahmed. c. 1. s. 157. Tirmizî. c. 3. s. 233.
Halka Sükûnetle Gidişin Tavsiye ve Muhassir'den Toplanacak Cemre Taşlarının Nasıl Atılacaklarının Tarif Edilişi
Peygamberimiz aleyhisselam, Muhassir** vadisine erişip377 vadiye girince:
" Cemrede atılacak taşları toplayınız! " buyurdu. 378
Cemreleri, fiske taşı gibi küçücük taşları parmak arasına alarak taşlamalarını da emretti. 379
" Bilmiyorum 1380 Belki de, bu yılımdan sonra381 sizinle bir daha buluşamam! 382 Sizi bir daha göre-mem! " buyurdu. 383
Fiske taşının nasıl atılacağını da, eliyle işaret ederek gösterdi. 384
Peygamberimiz aleyhisselam, Muhassir vadisinde hayvanını hızla sürüp büyük cemreye, Akabe cemresine çıkan orta yolu tuttu. Orada bulunan ağacın yanındaki cemreye vardı. 385
** Muhassir; Mina ile Müzdelife arasında ve fakat ne Mina'dan ne de Müzdelife'den sayılmayan bir vadidir (Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 4, s. 62, İbn Kayyım, Zâd, c. 1, s. 275). Kabe'yi yıkmak için gelen Ashab-ı Fil, bu vadiye gelip konunca meşhur fil çökmüş, olanca zorlamalara rağmen ileri gitmemişti. Ashab-ı Fil de bu vadide Allah'ın gazabına uğramışlar ve helak olmuşlardı (İbn Kayyım, c. 1, 274-275).
-------------------------------------
377. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 180, Ahmed, c. 1, s. 157, Müslim, c. 2, s. 891, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, Timnizî, c. 3, s. 232, İbn Mâce, c. 2, s. 1026, Dârimî, c. 1, s. 377.
378. İbn Sa'd, c. 2, s. 180, Ahmed, c. 1, s. 210, Müslim, c. 2, s. 932, Nesâî, c. 5, s. 267-269.
379. Ahmed, c. 3, s. 367, Tirmizî, c. 3, s. 234, Dârimî, c. 1, s. 379, Begavî, c. 1, s. 129.
380. Ahmed, c. 3, s. 367, Dârimî, c. 1, s. 379.
381. Ahmed, c. 3, s. 367, Tirmizî, c. 3, s. 234, Begavî, c. 1, s. 129.
382. Ahmed, c. 3, s. 367.
383. Tirmizî, c. 3, s. 234, Begavî, c. 1, s. 129.
384. Ahmed, c. 1, s. 213, Müslim, c. 2, s. 932, Nesâî, c. 5, s. 267.
385. Müslim, c. 2, s. 891-892, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, Nesâî, c. 5, s. 367.
Cemrenin Anlamı, Cemrelerin Yerleri, Hac Amelleri ve Tarihçesi
" Cemre" nin ateş közü, koru, küçük çakıl taşlan ve daha başka mânâları varsa da, burada hac amellerinden cemre ve cemrelerin atıldığı yer mânâsına olup; ilk cemre, orta cemre ve Akabe cemresi diye anılan üç cemredeki taşlamayı, 386 yani küçük çakıl taşlarını belli zamanında belli yerlerde ve belli sayıda atmayı ifade eder. 387
Cemrelerin üçü de Mina'dadır.
Akabe cemresi, büyük cemre, kurban kesme günü taşlanır. Burası Mina'nın sonundadır.
İlk ve orta cemreler ise, Hayf mescidinin yukarısındadır. 388
Cemre taşlan, Allah'ı zikri tesbit etmek, belirlemek, 389 yedi tekbirin sayısını unutmamak için teşrî kılınmıştır.
Namazın sonunda okunan teşbihlerin sayısını unutmamak için parmakların boğumlarına başvurulması da böyledir. 390
İbrahim aleyhisselam, İsmail aleyhisselamla birlikte Kabe'nin duvarlarını yükseltip:
" Ey Rabbimiz! İbadet edeceğimiz yerleri, hac amellerini bize göster, öğret! " diye dua ettikleri zaman (Bakara: 128), Cebrail aleyhisselam geldi ve İbrahim aleyhisselama:
" Kabe'yi tavaf et! " dedi.
İbrahim aleyhisselamla İsmail aleyhisselam, Kabe'yi yedi kere tavaf ve Hacerü'l-Esved'i istilâm ettiler.
Makam-ı İbrahim arkasında iki rekat namaz kıldılar.
Cebrail aleyhisselam, Safa ve Merve'den başlayarak bütün hac amellerini ve yerlerini gösterdi. 391
Safa ile Merve için:
" İşte bu, Allah'ın şeâirinden (ibadet için belirlenen yerlerinden)dir! " dedi. 392
O sırada, şeytan Safa yanında koşmaya, İbrahim aleyhisselam da yarışmaya başladı. 393 Cebrail aleyhisselam, İbrahim aleyhisselamı alıp Mina'ya götürdü ve:
" Burası Mina'dır. Halkın hayvanlarını ıhdırdıkları yerdir" dedi. 394
Akabe cemresine uğradıkları zaman, şeytan Akabe cemresinin yanında İbrahim aleyhisselama göründü. 395
Cebrail aleyhisselam:
" Tekbir getir396 ve taş at ona! " dedi. 397
İbrahim aleyhisselam, küçük çakıllardan ona yedi taş attı, şeytan kayboldu. 398
Bundan sonra, şeytan, orta, ikinci cemrenin yanında tekrar göründü. 399
Cebrail aleyhisselam, İbrahim aleyhisselama:
" Tekbir getjr. 400 taş at ona! " dedi. 401
İbrahim aleyhisselam, şeytana küçük çakıllardan yedi taş attı, şeytan kayboldu.
Şeytan, üçüncü, son ve aşağı cemrenin yanında402 tekrar göründü. 403
Cebrail aleyhisselam, İbrahim aleyhisselama:
" Tekbir getir! 404 Taş at ona! " dedi. 405
İbrahim aleyhisselam da ona fiske taşları gibi yedi taş daha attı. 406
Şeytan yine kayboldu. 407
Cebrail aleyhisselam, İbrahim aleyhisselamı Müzdelife'ye götürdü ve:
" Burası Meş'ar-i Haram'dır! " dedi. 408
Daha sonra onu Arafat'a kadar götürdü. 409
Böylece ona hac amellerini ve yerlerini öğretip. 410 üç kere:
" Sana öğrettiğim şeyleri, 411 hac ibadetlerini ve yerlerini412 iyice öğrendin mi?" diye sordu.
İbrahim aleyhisselam:
" Evet! " dedi. 413
Bunun üzerine, İbrahim aleyhisselama, insanlara haccı ilan etmesi emrolundu. 414
İbrahim aleyhisselam:
" Ne diyerek ilan edeyim?" diye sordu.
Cebrail aleyhisselam:
" Üç kere, 'Ey insanlar! Rabbinizin davetine icabet ediniz! ' de! " dedi. 415
İbrahim aleyhisselam:
" Yâ Rab! Sesim buradan insanlara ulaşmaz ki?" dedi.
Yüce Allah:
" Sen seslenip ilan et! Sesini insanlara ulaştırmak Bana düşer! " buyurdu.
Bunun üzerine, İbrahim aleyhisselam, Makam-ı İbrahim diye anılan taşın üzerine çıkti.
Makam-ı İbrahim o kadar yükseldi, uzadı ki dağlardan daha yüksek ve uzun oldu!
O zaman bütün yeryüzü, dağları, ovaları, karaları, denizleri; insanlara, cinlere İbrahim aleyhisselamın sesini duyuracak şekilde derlenip toplandı.
İbrahim aleyhisselam, şehadet parmaklarının uçlarını kulaklarının içine tıkadı.
Yüzünü güneye, kuzeye, doğuya, batıya çevirerek ve güneyden başlayarak:
" Ey insanlar! Beyt-i Atîk'i haccetmeniz size farz kılındı! Rabbinizin davetine icabet ediniz! " diyerek seslenince, yedi kat yerlerin altındakiler, doğu ile batı arasındakiler ve bütün yeryüzünde ki I er:
" Lebbeyk, Allahümme lebbeyk..." diyerek icabet ettiklerini tekrar tekrar bildirdiler.
O zaman İbrahim aleyhisselamın davetine bir kere icabet etmiş olanlara bir kere, iki kere icabet etmiş olanlara iki kere, üç kere icabet etmiş olanlara üç kere ilââhirih.. haccetmek nasip olur, denil miştir. 416
-------------------------------------
386. Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 1, s. 407.
387. Kâşânî, Bedâyiu's-sanâyi', c. 2, s. 162.
388. Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 2, s. 162.
389. Tirmizî, c. 3, s. 246.
390. Bedrüddin Aynî, Umdetü'l-kârî, c. 10, s. 88.
391. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 66-67, Yâkût, c. 4, s. 465.
392. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 69.
393. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 297.
394. Ahmed, c. 5, s. 297-298, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 259.
395. Ahmed, c. 5, s. 297, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 466, Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
396. Ezrakî, c. 1, s. 69.
397. Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
398. Ahmed, c. 5, s. 297, 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1 , s. 466, Heysemî, c. 3, s. 259.
399. Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
400. Ezrakî, c. 1, s. 69.
401. Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
402. Ahmed, c. 5, s. 304, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
403. Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465.
404. Ezrakî, c. 1, s. 69.
405. Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
406. Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
407. Ahmed, c. 5, s. 306, Ezrakî, c. 1, s. 67, Hâkim, c. 1, s. 466, Heysemî, c. 3, s. 259.
408. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 288, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 259.
409. Ahmed, c. 5, s. 298, Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465, Heysemî, c. 3, s. 259.
410. Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
411. Ezrakî, c. 1. S. 69.
412. Ezrakî, c. 1, s. 67, Yâkût, c. 4, s. 465.
413. Ahmed, c. 5, s. 298, Ezrakî, c. 1, s. 67-69, Yâkût, c. 4, s. 465.
414. Hacc 27.
415. Ezrakî, c. 1, s. 69.
416. Ezrakî, Ahbâru Mekke, c. 1, s. 67-68.
Peygamberimiz aleyhisselamın Akabe Cemresine Atışı
Peygamberimiz aleyhisselam Müslümanlara hac amellerini anlatmaya devam etti.
Fiske taşlarının baş ve şehadet parmaklan arasına alınarak atılacağını gösterdi. 417
" Ey insanlar! Hac amellerinizi nasıl yapacağınızı Benden öğreniniz ve onları ezberleyiniz! Bilmiyorum! Belki de bu yılımdan sonra bir daha haccedemem! 418
Dinde taşkınlıktan sakınınız! Çünkü, sizden öncekileri helak eden, ancak dindeki taşkınlıkları idi" buyurdu. 419
Peygamberimiz aleyhisselamın Akabe cemresini taşlaması, kurban kesme günü, güneşin doğuşundan sonra idi. 420
Peygamberimiz aleyhisselam Mina vadisinin ortasına, aşağıdan yukarıya doğru durdu. Beytullah'ı soluna, Minayı da sağına aldı.
Büyük cemreye (Akabe cemresine) yöneldi. 421
Akabe cemresini atıncaya kadar, telbiyeyi kesmedi. 422
Akabe cemresine biner birer yedi tane fiske taşı attı ve her taşı atarken de, " Allahuekber! " dedi. 423
Peygamberimiz aleyhisselam küçük fiske taşlarını baş ve şehadet parmakları arasına alıp birer birer atarken, halk da cemre taşlarını atmaya ve birbirleri üzerine yığılmaya başlamışlardı. 424
O sırada, Peygamberimiz aleyhisselamın terkisindeki Fadl b. Abbas, 425 halkın attıkları taşlar Peygamberimiz aleyhisselama değmesin, onu yaralamasın diye426 siper oluyor, onu koruyordu. 427
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey insanlar! Birbirinizi öldürmeyiniz!
Sizler, cemre taşları atacağınız zaman, fiske taşları gibi küçüklerini, parmaklarınızın arasında atınız! " buyurdu. 428
Kudâme b. Abdullah:
" Resûlullah aleyhisselamı devesinin üzerinde cemreleri atarken gördüm.
Ne vurmak vardı, ne itip kakmak vardı, ne 'Çekil, çekil! ' demek vardı! " demiştir. 429
-------------------------------------
417. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 185.
418. İbn Sa'd, c. 2, s. 181, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 318, Müslim, Sahih, c. 2, s. 493, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 201, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 370.
419. İbn Sa'd, c. 2, s. 180-181, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1008, Nesâî, c. 5, s. 368, Hâkim, Müstedrek, c. 1, s. 466, İbn Kayyım , Zâdu'l-mead. c. 3, s. 274.
420. İbn Kayyım, c. 3, s. 275.
421. Buhârî, Sahih, c. 2, s. 193, Müslim, c. 2, s. 942-943, Ebu Dâvud, c. 2, s. 201 , Nesâî, c. 5, s. 273-274.
422. Ebu Hanîfe, Müsned, c. 26, Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1109, İbn Sa'd, c. 2, s. 180.
423. Ahmed, c. 1, s. 212, Buhârî, c. 2, s. 193, Müslim , c. 2, s. 892, Ebu Dâvud, c. 2, s. 200, İbn Mâce, c. 2, s. 1008, Nesâî, c. 5, s. 274, İbn Kayyım , c. 3, s. 275.
424. Ebu Dâvud, c. 2, s. 200.
425. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 6, s. 379, Ebu Dâvud, c. 2, s. 200.
426. Ahmed, c. 6, s. 379.
427. Ahmed, c. 6, s. 379, Ebu Dâvud, c. 2, s. 200.
428. Ahmed, c. 6, s. 379.
429. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1107, Ahmed, c. 2, s. 413, Tirmizî, c. 3, s. 247, İbn Mâce, c. 2, s. 1009, Nesâî, c. 5, s. 270, Hâkim , Müstedrek, c. 1, s. 466, Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 440.
Peygamberimiz aleyhisselamın Kurban Günündeki Hutbesi
Peygamberimiz aleyhisselam, Akabe cemresine yedi taşı attıktan sonra orada durmayıp konak yerine döndü. 430
Kıblenin sağ tarafına işaret ederek:
" Muhacirler oraya insin, "
Kıblenin sol tarafına işaret ederek:
" Ensar oraya insin! Sair halk da onların çevrelerine insinler! " buyurdu. 431
Böylece, Muhacirler mescidin önüne, Ensar da mescidin arkasına indiler. 432
9 Zilhicce Arefe günü Cuma gününe rastladığına göre, 433 10 Zilhicce Kurban Bayramı günü de Cumartesi gününe rastlamış bulunuyordu.
Peygamberimiz aleyhisselam, kurban günü434 devesi Adbâ'nın üzerinde olduğu halde435 cemrelerin arasına varıp durdu. 436
Bilal-i Habeşî ile Üsâme b. Zeyd Peygamberimiz aleyhisselamın yanında bulunuyor, Bilal-i Habeşî devenin yularını tutuyor, Üsâme de ihramını Peygamberimiz aleyhisselamın başının üzerine kaldırarak Peygamberimiz aleyhisselamı güneşten (güneşin hararetinden) koruyordu. 437
Amr b. Hârice de, Peygamberimiz aleyhisselamın devesinin boyun kökünün önünde dikilmiş duruyor, devenin gevişinden süzülen köpükler Amr b. Hârice'nin iki omuzu arasına dökülüyordu. 438
Peygamberimiz aleyhisselam, Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra, halka (Arafat hutbesine benzer) uzun bir hutbe irad buyurdu. 439
Yüce Allah, halkın kulaklarına, Mina'daki konak yerlerinden bile Peygamberimiz aleyhisselamın hutbesini işitebilecek bir kabiliyet ve hassasiyet vermişti. 440
Peygamberimiz aleyhisselam, hutbesinde şöyle buyurdu:
" Ey insanlar! Sözlerimi iyi dinleyiniz ve onları aklınızda tutunuz!
Bilmiyorum, ben belki de bu yılımdan sonra şurada sizinle bir daha buluşamayacağım!
Ey insaniar! 441 Biliyor musunuz;442 bugün hangi gündür?" diye sordu. 443
" Allah ve Resûlü daha iyi bilir! " dediler, 444 sustular. 445
Peygamberimiz aleyhisselam da sustu. 446
Peygamberimiz aleyhisselamın o güne kendi isminden başka bir isim vereceğini sandılar.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Kurban günü değil midir?" diye sordu.
" Evet! 447 Kurban günüdür! " 448 dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Doğru söylediniz! 449 En büyük hac günüdür! " buyurdu. 450
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Biliyor musunuz;451 bu ay hangi aydır?" diye sordu. 452
" Allah ve Resûlü daha iyi bilir! " dediler, 453 sustular. 454
Peygamberimiz aleyhisselam da sustu. 455
Peygamberimiz aleyhisselamın o aya kendi isminden başka bir isim vereceğini sandılar.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Zilhicce değil midir?" diye sordu. 456
" Zilhicce'dir" dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Doğru söylediniz! " buyurdu ve:
" Biliyor musunuz;457 burası hangi beldedir?" diye sordu. 458
" Allah ve Resûlü daha iyi bilir! " dediler, 459 sustular. 460
Peygamberimiz aleyhisselam da sustu. 461
Peygamberimiz aleyhisselamın bu beldeye kendi isminden başka bir isim vereceğini sandılar.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Belde-i Haram değil midir?" diye sordu.
" Evet" dediler. 462
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Doğru söylediniz! " buyurdu463 ve:
" Haramlıkça en büyük olan gün hangi gündür?" diye sordu.
" Bu günümüzdür! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Haramlıkça en büyük olan ay hangi aydır?" diye sordu.
" Bu ayımızdır! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Haramlıkça en büyük olan belde hangi beldedir?" diye sordu.
" Bu beldemizdir! " dediler. 464
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Rabbinize kavuşacağınız güne kadar, 465 kanlarınız, mallarınız, ırz ve namuslarınız da bu şehrin, bu ayın, bu günün haramlığı ve dokunulmazlığı gibi birbirinize haramdır! 466 Allah size bunları haram kılmıştır! " buyurdu. 467
" Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Şahit ol! " dedi. 468
Müslümanlara da:
" Muhakkak ki, sizler Rabbinize kavuşacaksınız! O da sizleri amellerinizden sorguya çekecektir! " buyurdu469 ve:
" Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
Müslümanlar
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Şahit ol! " dedi ve Müslümanlara:
" Dikkat ediniz! Kimin yanında bir emanet varsa, onu emanet edene hemen teslim etsin!
Biliniz ki; Cahiliye çağındaki bütün ribâlar (faizler) kaldırılmıştır!
Cahiliye çağındaki bütün kan davaları kaldırılmıştır!
Kaldırdığım ilk kan davanız da, İyas b. Rebia b. Hâris'in kan davasıdır! " buyurdu ve:
" Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Şahit ol! " dedi ve:
" Burada bulunanlar, bulunmayanlara da tebliğ etsin!
Biliniz ki; Müslümanın Müslümana herşeyi haram kılınmıştır.
Müslümanın malı-kendisi gönlünden koparak vermiş olmadıkça-başkasına helâl olmaz! 470
Dikkat ediniz!
Benden sonra, sakın sapkınlık, kâfirlik haline dönmeyiniz ve birbirinizin boynunu vurmayınız! 471
Bunları, burada bulunanlarınız, bulunmayanlarınıza tebliğ etsin!
Olabilir ki, burada bulunan kimse bunları daha iyi anlar bir kimseye tebliğ etmiş bulunur! 472
Tebliğ ettim mi? Tebliğ ettim mi?473
Ey insanlar! O, nesî denilen ay geriletme işi ancak küfürde bir artma sebebidir ki, onunla kâfirler şaşırtılır.
Onlar onu bir yıl helâl, bir yıl haram sayarlar ki, Allah'ın haram kıldığına sayıca uydursunlar da, Allah'ın haram ettiğini helâl kılsınlar. 474
Haberiniz olsun ki; zaman, Allah'ın, göklerle yeri yarattığı gündekine benzeyen şekline, eski haline dönmüştür:
Allah katında ayların sayısı onikidir.
Bunlardan dördü haram aylardır.
Üçü birbiri ardınca gelir Zilkade, Zilhicce, Muharrem.
Biri de iki Cumâd ile Şaban arasında bulunan Mudahn ayı Recep'tir" buyurdu. 475
" Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Şahit ol! " dedi, sonra da:
" Ey insanlar! Şüphe yok ki, kadınların sizin üzerinizde hakkı vardır.
Sizin de onlar üzerinde hakkınız vardır.
Sizin onlar üzerindeki hakkınız; döşeğinize hiç kimseye ayak bastırmamaları, istemediğiniz kimseyi izniniz olmadıkça evlerinize sokmamalarıdır.
Eğer onlar aksini yaparlarsa, Allah sizin onları yatakta yalnız bırakmanıza izin vermiştir.
Kendilerini, fazla incitmeyecek derecede, dövebilirsiniz de!
Eğer uysallık ederler, size boyun eğerlerse, onların üzerinizdeki hakkı; mâruf veçhile [yani, memleket âdet ve geleneğine göre] kendilerinin bütün yiyecek ve giyeceğini sağlamaktır.
Çünkü onlar yanınızda zayıf bir durumdadırlar, kendileri için birşeye malik değildirler.
Siz onları ancak Allah emaneti olarak aldınız ve kendileriyle evlenmeyi de Allah'ın kelimesi, emir ve müsaadesiyle helâl edindiniz.
Kadınlar hakkında Allah'tan korkunuz. Onlar hakkında hayır tavsiye ediniz! " buyurdu.
Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Şahit ol! " diyerek tebligatına Allah'ı şahit tuttu. 476
Ve hutbesine şöyle devam etti:
" Şüphe yok ki, Yüce Allah her insanın mirasından hissesini ayırmış, 477 her hak sahibine hakkını vermiştir. 478
Vâris için, vasiyete gerek yoktur.
Biliniz ki; çocuk kimin döşeğinde doğmuşsa ona aittir.
Zânî için mahrumluk vardır.
Kendisini babasından başkasına nisbet eden kişi veya efendisinden başkasına nisbet eden köle, Allah'ın, meleklerin ve bütün insanların lanetine uğrasın!
Allah öylesinin ne tevbe ve nafilesini, ne de fidye ve farizasını kabul eder! 479
Sadaka ve zekat almak, kendime de, ev halkıma da helâl değildir! " buyurup, devesinin omuzundan bir tüy kopararak:
" Buna eşit veya bu ağırlıkta birşey bile olsa da helâl değildir! 480
Ey insanlar! Muhakkak ki, şeytan şu toprağınızda kendisine tapılmaktan umudunu kesmiş bulunuyor! Fakat, siz, bunun dışındaki ufak-tefek işlerinizde ona uyacak olursanız, bu onu hoşlandırır!
Müslüman Müslümanın kardeşidir ve böylece bütün Müslümanlar kardeştirler!
Müslüman kişiye, kardeşinin kanı da, malı da helâl olmaz! Meğerki, kendisi gönlünden koparak vermiş olsun. 481
Siz, âzası kesik kara bir köle bile tayin edilir de o sizi Allah'ın Kitabıyla yönetirse, onu dinleyiniz ve kendisine itaat ediniz! 482
Suçlu, kendi suçundan başkasıyla suçlanamaz!
Baba, oğlunun suçu üzerine; oğlu da, babasının suçu üzerine suçlanamaz! 483
Dikkat ediniz! Siz şu dört şeyi kat'iyyen işlemeyeceksiniz:
1. Allah'a hiçbir şeyi eş ve ortak tutmayacaksınız!
2. Allah'ın haram ve dokunulmaz kıldığı canı haksız yere öldürmeyeceksiniz!
3. Zina etmeyeceksiniz!
4. Hırsızlıkyapmayacaksınız! 484
Ben, 'Lâ ilahe illallah' dedirtinceye kadar insanlarla çarpışmak üzere emrolundum!
Onlar, bunu söyledikleri zaman, kanlarını, mallarını kurtarırlar!
Kendilerinin hesaplan ise Allah'a aittir!
Ben size, sizi doğru yoldan saptırmayacak şeyi, Allah'ın Kitabını bırakmış bulunuyorum" buyurdu.
" Tebliğ ettim mi?" diye sordu.
" Evet! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! Şahit ol! " dedikten sonra konak yerine döndü. 485
-------------------------------------
430. Ahmed, c. 3, s. 379, Ibn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1 , s. 275.
431. Ebu Dâvud, c. 2, s. 197.
432. Ebu Dâvud, c. 2, s. 198.
433. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 188, Ahmed, c. 1 , s. 28, Buhârî, c. 5, s. 188, İbn Hazm , Haccetü'l-vedâ, s. 147.
434. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, Ahmed, c. 5, s. 7, Buhârî, c. 2, s. 191, Ebu Dâvud, c. 2, s. 195.
435. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 7, Ebu Dâvud, c. 2, s. 198.
436. Buhârî, c. 2, s. 192, Ebu Dâvud, c. 2, s. 195, İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
437. Müslim, Sahih, c. 2, s. 942, Nesâî, Sünen, c. 5, s. 270.
438. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 183, Ahımed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 239.
439. Nesâî, c. 5, s. 270.
440. İbn Sa'd, c. 2, s. 185, Ezrakî, Ahbâru M ekke, c. 2, s. 173.
441. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1111.
442. Ahmed, c. 5, s. 39, 49, Buhârî, c. 2, s. 191, c. 8, s. 91.
443. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 39, 40, Buhârî, c. 2, s. 191, Müslim, c. 3, s. 1305, Dârimî, c. 1, s. 393.
444. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, Buhârî, c. 2, s. 191, Müslim, c. 3, s. 1305.
445. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, Ahmed, c. 5, s. 37, 40, Dârimî, c. 1, s. 393.
446. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 39, Buhârî, c. 6, s. 235, Müslim, c. 3, s. 1305, Dârimî, c. 1, s. 393.
447. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 49, 40, 412, Buhârî, c. 2, s. 191. Müslim, c. 3, s. 1305, Dârimî, c. 1, s. 393.
448. Ahmed, c. 5, s. 412, Ebu Dâvud, c. 2, s. 195.
449. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 412.
450. Ahmed, c. 5, s. 412, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 192, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 195.
451. Ahmed, c. 5, s. 412.
452. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1111, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 40, 412, Buhârî, c. 2, s. 191, Müslim , Sahih, c. 3, s. 1305, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 393.
453. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, Buhârî, c. 2, s. 191, Müslim, c. 3, s. 1305.
454. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, Ahmed, c. 5, s. 37, 40, Dârimî, c. 1, s. 393.
455. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 39, Buhârî, c. 6, s. 235, Müslim, c. 3, s. 135.
456. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 39, 40, Buhârî, c. 2, s. 191, Müslim, c. 3, s. 1305, Dârimî, c. 1, s. 393.
457. Ahmed, c. 5, s. 412.
458. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 40, Buhârî, c. 2, s. 191, Dârimî, c. 1, s. 393.
459. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, Buhârî, c. 3, s. 193, Müslim, c. 3, s. 1305.
460. Vâkıdî, c. 3, s. 111, Ahmed, c. 5, s. 37, 40, Dârimî, c. 1, s. 393.
461. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 39, Buhârî, c. 5, s. 235, Müslim, c. 3, s. 1305.
462. İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 40, Buhârî, c. 2, s. 191, Müslim, c. 3, s. 1305.
463. Ahmed, c. 5, s. 40.
464. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 371.
465. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1111, Ahmed, c. 5, s. 40, 49, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 191, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1307.
466. Vâkıdî, c. 3, s. 1111 , İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, 40, 41 , Buhârî, c. 2, s. 192, Müslim, c. 3, s. 1305-1306, Dârimî, c. 1, s. 393-394.
467. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, Buhârî, c. 2, s. 192.
468. Ahmed, c. 3, s. 371, c. 5, s. 39, 49, Buhârî, c. 2, s. 191.
469. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, İbn Sa'd, c. 2, s. 186, Ahmed, c. 5, s. 37, Buhârî, c. 6, s. 326, Müslim, c. 3, s. 1306.
470. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1111.
471. Vâkıdî, c. 3, s. 1111, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 186, Ahmed, Müsned, c. 5, s. 37, 49, 68, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 326, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1306.
472. Ahmed, c. 5, s. 37, 39, 41, Buhârî, c. 6, s. 236, Müslim, c. 3, s. 1306.
473. Buhârî, c. 5, s. 236.
474. Vâkıdî, c. 3, s. 1111.
475. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1112, İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 186, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 37, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 236, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 195-196.
476. Vâkıdî, c. 3, s. 1112-1113.
477. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 183, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 186.
478. Ahmed, c. 4, s. 187.
479. İbn Sa'd, c. 2, s. 183, Ahmed, c. 4, s. 186-187.
480. Ahmed, c. 4, s. 186.
481. Vâkıdî, c. 3, s. 1113.
482. Müslim, c. 2, s. 944.
483. Ahmed, c. 3, s. 498-499.
484. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, , s. 339.
485. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1113.
Peygamberimiz aleyhisselamın Kurbanlarını Kesmesi, Kestirmesi
Peygamberimiz aleyhisselam kurban kesme yerine gidip: 486
" Burası, kurban kesme yeridir! 487
Mina'nın her tarafı kurban kesme yeridir! 488
Bütün teşrik günlerinde de kurban kesilir! 489
Kurbanınızı konakladığınız yerlerde kesiniz! 490
Mekke'nin bütün caddeleri, yolları da, kurban kesme yeridir! " buyurdu. 491
Peygamberimiz aleyhisselam, ömür yıllarının sayısı kadar, 492 kendi eliyle altmışüç deve boğazladıktan sonra, bıçağı Hazret-i Ali'ye verdi. Geri kalanını da Hazret-i Ali boğazladı.
Peygamberimiz aleyhisselam, her devenin etinden birer parça alınmasını emretti. Bunlar bir çömleğe konularak pişirildi.
Peygamberimiz aleyhisselam da, Hazret-i Ali de ondan yediler. 493
Peygamberimiz aleyhisselam, develerin etlerini, derilerini ve çullarını fakirlere dağıtmasını Hazret-i Ali'ye em retti. 494
" Kurbanların kelle ve ayaklarını kasap ücreti olarak verme! " buyurdu, 495 verilmedi. 496
-------------------------------------
486. Vâkıdı, c. 3, s. 1108, Müslim, Sahih, c. 2, s. 892, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 186, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 126, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 377.
487. Mâlik, Muvatta', c. 1, s. 393, Vâkıdî, c. 3, 5. 1108.
488. Mâlik, c. 1, s. 393, Vâkıdî, c. 3, s. 1108, Ahmed, c. 3, s. 321, Müslim, c. 3, s. 893 Ebu Dâvud, c. 2, s. 193, İbn Mâce. c. 2, s. 1013.
489. Ahmed, c. 4, s. 82.
490. Mâlik, c. 1, s. 393, Müslim, c. 2, s. 803, Ebu Dâvud, c. 2, s. 193.
491. Mâlik, c. 1, s. 393, Vâkıdî, c. 3, s: . 1108, Ebu Dâvud, c. 2, s. 194, İbn Mâce, c. 2, s. 1013.
492. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 188, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 275.
493. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s: . 1108, Ahmed, Müsned, c. 3, s. 321, Müslim, Sahih, c. 2, s: . 892 Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s: . 186, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s: . 1026.
494. Vâkıdı, c. 3, s. 1108, Ahmed, c. 1, s. 112, Buharî, c. 2, s. 186, Müslim , c. 2, s. 954, Ebu Dâvud, c. 2, s. 149, İbn Mâce, c. 2, s. 1054, Dârimî, c. 1, s. 399.
495. Ahmed, c. 1, s. 112, Buhârî, c. 2, s. 186.
496. Vâkıdî, c. 3, s. 1108, Buhârî, c. 2, s. 176, Müslim, c. 2, s. 954, Ebu Dâvud, c. 2, s. 149, Dârimî, c. 1. S. 399.
Peygamberimiz aleyhisselamın Tıraş Oluşu
Peygamberimiz aleyhisselam, kurbanını kesince, berber çağırdı. 497 Çağrılan berber, Ma'mer b. Abdullah'tı.
Ma'mer b. Abdullah der ki:
" Resûlullah aleyhisselam, Mina'da kurbanını kestiği zaman, kendisini tıraş etmemi emretti. 498
Ustura bıçağımı alıp başucuna dikildim. Yüzüme baktı ve bana:
'Ey Ma'mer! Resûlullah, kulağının yumuşağından itibaren başını, elinde usturan olduğu halde sana teslim etti! ' buyurdu.
'Vallahi yâ Rasûlallah! Hiç şüphesiz, bu vazife bana Allah tarafından ihsan buyurulan bir nimettir! ' dedim.
Resûlullah aleyhisselam:
'Evet! Öyledir! ' buyurdu.
Sonra, Resûlullah aleyhisselamın başını tıraş ettim." 499
-------------------------------------
497. Vâkıdî, c. 3, s. 11Ü8, Begavî, c. 1, s. 130, Kasanı, c. 2, s. 141.
498. Ahmed, c. 6, s. 400, Heysemî, Mecmau’z-zevâid, c. 3, s. 261.
499. Ahmed, c. 6, s. 400, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1 , s. 279, Heysemî, c. 3, s. 261, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 3, s. 449.
Peygamberimiz aleyhisselamın Kesilen Saçının Müslümanlar Arasında Bölüştürülüşü
Müslümanlar Peygamberimiz aleyhisselamın kesilen saçından almak için hazırlanmışlardı. 500
Peygamberimiz aleyhisselam, eliyle sağ tarafına işaret ederek, berbere:
" Şurayı al! " buyurdu. 501
Berber, Peygamberimiz aleyhisselamın başının sağ tarafının saçını kesti. 502 Peygamberimiz aleyhisselam, Ebu Talhatü'l-Ensârî'yi çağırdı. 503 Kesilen saçları ona verdi. 504
Sonra, berbere sol tarafını uzatarak, " Tıraş et! " buyurdu.
Berber orayı da tıraş edince, Peygamberimiz aleyhisselam Ebu Talha'ya sol tarafının kesilen saçını da verip:
" Halk arasında bölüştür! " buyurdu. 505
Peygamberimiz aleyhisselam başını tıraş ettirdiği zaman saçından ilk alan, Ebu Talha oldu. 506
Sahabiler, Peygamberimiz aleyhisselamın kesilen saçını yere düşürmemek için çevresini sardılar. 507 Saçının bir tek telini bile ellerinin içinden başka bir yere düşürmediler. 508
Peygamberimiz aleyhisselamın kesilen saçından zevcelerine de herkesin payı kadar düştü.
Peygamberimiz aleyhisselam, bıyık ve yanaklarından kesilenlerle, kesilen tırnaklarının yere gömülmesini emretti. 509
Müslümanlardan bir kısmı tıraş oldular, bir kısımları da saçlarını kırptırdılar. 510
-------------------------------------
500. Vâkıdî, c. 3, s. 1108.
501. Müslim, Sahih, c. 2, s. 947.
502. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1108, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 111, Müslim , c. 2, s. 947.
503. Müslim, c. 2, s. 948.
504. Vâkıdî, c. 3, s. 1108, Ahmed, c. 3, s. 111 , Müslim, c. 2, s. 948.
505. Müslim, c. 2, s. 948, Begavî, Mesâbih, c. 1, s. 130.
506. Buhârî, Sahih, c. 1, s. 51.
507. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 181.
508. Ahmed b. Hanbel'den naklen Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 119.
509. Vâkıdî, c. 3, s. 1109, İbn Sa'd, c. 2, s. 174.
510. Buhârî. c. 2. s. 189. Tirmizî. c. 3. s. 256.
Halid b. Velid'in Başında Taşıdığı Şa'r-ı Nebevî ile Zaferler Kazanışı
Peygamberimiz aleyhisselamın alnının saçı kesildiği zaman, Halici b. Velid:
" Yâ Rasûlallah! Alnının saçını bana ver! Hiç kimseyi bu hususta bana tercih etme! Anam, babam sana feda olsun! " diyerek yalvardı.
Saçlar kendisine verilince, Halid b. Velid, onu gözlerine sürdü ve kalensüvasının (külahının) içinden önüne yerleştirdi. Bu sayede onun karşılaşıp da yenilgiye uğratmadığı bir topluluk yoktu. 511
Nitekim, Halid b. Velid:
" Ben onu hangi tarafa yöne İttim se, orası fetholundu! " demiştir. 512
Hazret-i Ebu Bekir; Uhud'da, Hendek'te, Hudeybiye'de ve karşılaştıkları savaş yerlerinde onun yaptıklarına, bir de şimdiki haline bakarak şaşmakta idi. 513
* Görülüyor ki, Peygamberimiz aleyhisselam yaptığı umrede ve hacda sakalını değil, saçını kestirmiştir. Günümüzde camilerde " Sakal-ı Şerif" diye ziyaret edilen, Peygamberimiz aleyhisselamın sakalı değil, kesilmiş olan saçıdır.
-------------------------------------
511. Vâkıdî, Megâiı, c. 3, s. 1109.
512. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 111.
513. Vâkıdî, c. 3, s. 1109, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 174.
Peygamberimiz aleyhisselamın Hac Hakkında Sorulan Soruları Cevaplayışı
Peygamberimiz aleyhisselam, tıraş olduktan sonra güzel koku süründü, gömleğini giyip halk ile oturdu.
Kendisine hac amelleri hakkında sorular sormaya başladılar. 514
O gün, yapılan hac amellerinin takdim ve tehiriyle ilgili hiçbir soru sorulmadı ki, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Yapınız! Sakınca yok! " buyurmuş olmasın. 515
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Kadınlara tıraş değil, ancak saçlarından kırpmak vardır! " buyurup, 516 kadınların başlarını tıraş ettirmelerini yasakladı. 517
-------------------------------------
514. Vâkıdî, c. 3, s. 1109.
515. Vâkıdî, c. 3, s. 1109, Ahmed b. Hanbel, c. 2, s. 159, Buharî, c. 2, s. 190.
516. Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 203, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 390.
517. Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 257.
İfâza Tavafının Yapılışı
Peygamberimiz aleyhisselam, Kurban Bayramının birinci günü518 güneşin zevalinden, 519 öğle vaktinden önce520 hayvanına binerek ifâza tavafını yapmak üzere Beytullah'a gitti. 521
Müslümanlara da, ifâza tavafına gitmelerini emretti. 522
Peygamberimiz aleyhisselam, ifâza tavafını yaptıktan sonra öğle namazını kıldı.
Zemzem kuyusundan zemzem çekip hacılara içirme hizmetinde bulunan Abdulmuttalib oğullarının yanına vardı ve:
" Ey Abdulmuttalib oğulları! Kovalarla su çekiniz!
Eğersikâye hizmetiniz hususunda halkın üşüşüp size galebe çalmayacağından emin olsaydım, ben de sizinle birlikte kovalarla Zemzem suyu çekerdim! 523
Bana da bir kova su uzatınız! " buyurdu. 524
Abdulmuttalib oğulları, Peygamberimiz aleyhisselama hemen bir kova zemzem sundular. Peygamberimiz aleyhisselam ondan içti. 525
Başına da döktü. 526
Ağzına zemzem alıp kovanın içine püskürdü.
Kovadaki zemzemi kuyuya boşaltın alarmı emretti, boşalttırdı. 527
Sonra, kendisi devesinin üzerinde, Üsâme b. Zeyd de terkisinde olduğu, 528 Muhacir ve Ensar sahabileri de yanında bulunduğu halde üzüm şerbeti içmeye gitti. 529
Hazret-i Abbas'la Abdullah b. Abbas, bir kap içinde üzüm şerbeti sundular.
Peygamberimiz aleyhisselam ondan içti, artanını da Üsâme'ye verip içirdi. 530
Üzüm şerbeti hakkında:
" Pek güzel yapmışsınız! Hep böyle yapınız! " buyurdu. 531
O gün, akşama doğru Minaya döndü.
Teşrik günleri gecelerini Mina'da geçirdi. 532
Mina gecelerinde gelip Beytullah'ı ziyaret etmekten de geri durmadı. 533
Peygamberimiz aleyhisselam, Mina'da geçirilmesi gereken gecelerin Mina dışında geçirilmesini yasakladı, 534 ancakhayvan güdücülerinin Mina dışında gecelemelerine, 535 cemrelerini de bir gün atıp bir gün bırakarak hayvanların başında kalmalarına izin verdi. 536
Buna göre; hayvan güdücüleri, kurban kesme günü taşlarını atacaklar, o günden sonraki iki günün taşlamasını da biraraya getirerek o iki günün birinde, yani iki günün birincisinde birini, Mina'dan ayrılma gününde de ikincisini yapabileceklerdi. 537
Hazret-i Abbas, hacıların zemzem suyu ihtiyaçlarını karşılama hizmeti dolayısıyla Mina gecelerinde Mekke'de kalmak üzere Peygamberimiz aleyhisselamdan izin istemişti.
Peygamberimiz aleyhisselam ona da izin verdi. 533
Hazret-i Abbas'tan başkasına izin vermedi. 539
-------------------------------------
518. Vâkıdî, c. 3, s. 1109, İbn Sa'd, c. 2, s. 182.
519. İbn Sa'd, c. 2, s. 182.
520. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 280.
521. Vâkıdî, c. 3, s. 1109, İbn Sa'd, c. 2, s. 182, Müslim, c. 2, s. 892.
522. Vâkıdî, c. 3, s. 1110, İbn Sa'd, c. 2, s. 182.
523. Müslim, Sahih, c. 2, s. 892, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 186, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1026, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 378.
524. İbn Sa'd, Tabakât, c. 2, s. 182.
525. Müslim, c. 2, s. 892, Ebu Dâvud, c. 2, s. 186, İbn Mâce, c. 2, s. 1026, Dârimî, c. 1, s. 378.
526. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1110.
527. İbn Sa'd, c. 2, s. 182.
528. Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 372, Müslim, c. 2, s. 953, Ebu Dâvud, c. 2, s. 213.
529. İbn Sa'd, c. 2, s. 182-183.
530. Ahmed. d, s. 372, Müslim, c. 2, s. 953, Ebu Dâvud, c. 2, s. 213.
531. İbn Sa'd, c. 2, s. 183, Ahmed, c. 1, s. 372, Müslim, c. 2, s. 953, Ebu Dâvud, c. 2, s. 213.
532. Ahmed, c. 6, s. 90, Ebu Dâvud, c. 2, s. 201.
533. Buhârî, c. 2, s. 189.
534. Vâkıdî, c. 3, s. 1113.
535. Mâlik, Muvatta', c. 1, s. 408, Vâkıdî, c. 3, s. 1110, Tirmizî, c. 3, s. 290, İbn Mâce, c. 2, s. 1010.
536. Ahmed, c. 5, s. 450, Ebu Dâvud, c. 2, s. 202, Tirmizî, c. 3, s. 290.
537. Mâlik, Muvatta', c. 1, s. 408 409, Nımed, Müsned, c. 5, s. 45, Tirmizî, Sünen, c. 3, s. 90.
538. Ahmed, c. 2, s. 19, Buhârî, Sahîh, c. 2, s. 167, Müslim, Sahîh, c. 2, s. 953, Ebu Dâvud, c. 2, s. 199, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1019, Dârimî, Sünen, c. 1, s. 400.
539. İbn Mâce, c. 2, s. 1019.
Peygamberimiz aleyhisselamın İkinci ve Üçüncü Gün Cemrelerini Atışı
Peygamberimiz aleyhisselam, kurban gününü takip eden birinci ve ikinci teşrik günlerinde güneş batıya doğru eğildiği zaman, 540 yürüyerek, 541 Mina mescidinden sonraki542 ilk cemrenin543 yanına vardı.
Oraya birer birer yedi tane fiske taşı attı ve her birini atarken:
" Allahuekber" diyerek tekbir getirdi.
Sonra, biraz ileri gidip kıbleye yöneldi ve ellerini kaldırarak dua etti, ayakta duruşunu uzattı.
Sonra, ikinci cemrenin yanına vardı. Oraya da birer bireryedi fiske taşı attı ve her birini atarken tekbir getirdikten sonra vadiyi takip eden sol tarafa inip durdu.
Kıbleye döndü, ellerini kaldırıp dua etti.
Bundan sonra Akabe yanındaki üçüncü cemreye vardı. Oraya da birer bireryedi tane fiske taşı attı ve her birini atarken tekbir getirdi.
Orada durmadı, geri döndü. 544
-------------------------------------
540. Ahmed, c. 6, s. 90, Ebu Dâvud, c. 2, s. 201.
541. İbn Sa'd, c. 2, s. 181 , Ahmed, c. 2, s. 114, Ebu Dâvud, c. 2, s. 200.
542. Ahmed, c. 2, s. 152, Buhârî, c. 2, s. 194, Dârimî, c. 1, s. 390.
543. Ebû Dâvud, c. 2, s. 201.
544. Ahmed. c. 2. s. 152. Buhârî. c. 2. s. 194. Dârimî. c. 1. s. 390. Nesâî. c. 5. s. 276-277 Dârekutnî. c. 2. s. 275.
Allah Katında En Makbul Cihad
Peygamberimiz aleyhisselamın cemreleri atmakta olduğu sırada bir adam gelip: " Yâ Rasûlallah! Yüce Allah katında cihadın hangisi daha sevgili, daha makbuldür?" diye sordu. Peygamberimiz aleyhisselam sustu, cevap vermedi. Adam, üçüncü cemrede Peygamberimiz aleyhisselamın önünü kesti ve:
" Yâ Rasûlallah! Yüce Allah katında cihadın hangisi daha sevgili, daha makbuldür?" diye tekrar sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Zalim bir âmire karşı hak sözünü söylemendir! " buyurdu. 545
-------------------------------------
545. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 251.
Peygamberimiz aleyhisselamın Allah'tan Mağfiret, Rahmet ve Kalb Zenginliği İsteyen Genci Ebzâ Oğullarından Soruşu
Benî Tücîb kabilesi halkından bir cemaat, Mina'da Peygamberimiz aleyhisselamla buluştular. 546
" Biz, Ebzâ oğullarıyız! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Sizinle birlikte bana gelmiş olan genç ne yapıyor?" diye sordu.
" Yâ Rasûlallah! 547 Allah'ın verdiği rızka onun kadar kanaatli ve razı olanını görmemişizdir! 548
İnsanlar dünyayı aralarında bölüşecek olsalar, o genç ona gözucuyla bile bakmaz! " dediler. 549
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'a hamd eder, onun hep o hal üzere ölüp gitmesini dilerim! " buyurdu.
Peygamberimiz aleyhisselam, bu gencin dileği üzerine:
" Ey Allah'ım! Onu yarlığa, rahmetinle esirge! Onun kalbine de zenginlik ver! " diye dua etmişti. 550
Tücîb oğullarının bildirdiklerine göre; o genç, aralarında, en iyi bir halde, dünyadan çekingen, Allah'ın kendisine verdiği rızka en razı bir kul olarak yaşamakta devam etmiş; Peygamberimiz aleyhisselamın Vefât üzerine Yemen halkının İslâmiyetten döndükleri sırada ise, Tücîb oğulları içinde kalkıp onlara Allah'ı ve İslâmiyet] anlatmaktan geri durmamış, onun sayesinde kavminden hiçbir kimse İslâmiyetten dönmemiştir. 551
-------------------------------------
546. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 232, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 54, Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 266, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 266.
547. İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Halebî, c. 3, s. 266.
548. İbn Sa'd, c. 1, s. 323, İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım , c. 3, s. 54, Kastalânî, c. 1, s. 319.
549. İbn Kayyım, c. 3, s. 54, Kastalânî, c. 1, s. 319, Halebî, c. 3, s. 266.
550. İbn Seyyid, c. 2, s. 247, İbn Kayyım, c. 3, s. 54-55, Halebî, c. 3, s. 266.
551. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 247-248, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 55, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 266.
Peygamberimiz aleyhisselamın Mina'daki İkinci Hutbesi
Peygamberimiz aleyhisselam, Mina'da ilk hutbesini 10 Zilhicce kurban günü irad buyurmuştu. 552
İkinci hutbesini ise, kurban kellelerinin yenildiği553 teşrik günlerinin ortasında ve arasında irad buyurdu. 554
Peygamberimiz aleyhisselam, Zilhicce'nin 12. günü teşrik günlerinin ortasına rastlayan Pazartesi günü, kaba kuşluk vaktinde555 Kasvâ'nın semerlenmesini emretti.
Üzerine binip cemreler arasına gitti ve orada durdu. 556
Müslümanlardan, Allah'ın dilediği kadarı da orada toplandı. 557
Kasvâ'nın yularını Ebu Harretü'r-Rakkâşî'nin amcası tutuyor, halkı Peygamberimiz aleyhisselamın yanından uzaklaştırıyordu. 558
Halkın kimisi oturmakta, kimisi ayakta durmakta idi.
Hazret-i Ali, Peygamberimiz aleyhisselamın hutbesini halka ulaştırmak için, önünde duruyordu. 559
O sırada, Haris b. Amr, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına yaklaşıp:
" Yâ Rasûlallah! Babam, anam sana feda olsun! Benim için Allah'tan mağfiret dile! " diye rica etti.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah sizi yarlıgasın! " buyurdu. 560
Peygamberimiz aleyhisselam, Allah'a hamd ü senada bulunduktan sonra: 561
" Bugün hangi gündür?" diye sordu.
" Allah ve Resûlü daha iyi bilir! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Teşrik günlerinin ortası değil midir?" diye sordu562 ve:
" Ey insanlar! Biliyor musunuz, siz hangi aydasınız? Hangi gündesiniz? Hangi beldedesiniz?" diye sordu.
" Haram olan ayda, haram olan günde, haram olan beldedeyiz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" İşte, kanlarınız, mallarınız ve ırzlarınız da - Rabbinize kavuşacağınız güne kadar - şu ayınızda, şu beldenizde, şu gününüzün haramlığı gibi birbirinize haramdır!
Beni iyi dinleyiniz! Dikkat ediniz!
Sakın zulüm yapmayınız!
Müslüman bir kimsenin malı-kendisi gönlünden koparak vermiş olmadıkça-başkasına helâl olmaz!
Biliniz ki, Cahiliye çağına ait bütün kan, mal davaları ve öğünmeye vesile olan şeyler.. Kıyamet gününe kadar şu ayaklarımın altındadır, hükümsüzdür!
Kaldırdığım ilk kan davası da, Rebia b. Haris b. Abdulmuttalib'in oğlunun davasıdır.
Haberiniz olsun ki, Cahiliye çağına ait bütün ribâ (faiz) alacakları kaldırılmıştır.
Yüce Allah ilk olarak Abbas b. Abdulmuttalib'in riba alacağını kaldırmaya hükmetmiştir.
Re'sü'l-mallarınız (anaparalarınız) sizindir.
Ne bundan fazlasını isteyip zulüm ve haksızlık ediniz, ne de hakkınızdan aşağı alıp mazlum duruma düşünüz. 563
Biliniz ki; zaman, Allah'ın göklerle yeri yarattığı gündekine benzeyen şekline, eski haline dönmüştür! " buyurdu564 ve:
" Aslında ayların sayısı Allah katında, Allah'ın Kitabında, tâ gökleri ve yeri yarattığı günden beri oniki aydır.
Onların dördü haram olanlardır. İşte bu, en doğru hesaptır.
O haram olan aylarda kendinize zulmetmeyiniz" (Tevbe: 36) mealli âyeti okudu ve hutbesini şöyle sürdürdü:
" Dikkat ediniz! Benden sonra kâfirlik devrine dönmeyiniz, birbirinizin boynunu vurmayınız!
Haberiniz olsun ki; şeytan, kendisine tapılmaktan umudunu kesmiştir. Fakat o sizi kandırıp azdırmak için aranızda bulunacaktır.
Kadınlar hakkında Yüce Allah'tan korkunuz.
Onlar sizin yanınızda zayıftırlar, kendileri için hiçbir şeye malik değildir! er.
Onların sizin üzerinizde hakkı, sizin de onların üzerinde hakkınız vardır.
Sizin onlar üzerindeki hakkınız, döşeğinize sizden başkasına ayak bastırmamaları, istemediğiniz kimsenin evlerinize girmesine izin vermemeleridir.
Eğer şerlerinden, serkeşliklerinden yılarsanız, onları önce öğütleyiniz.
Vazgeçmezlerse, kendilerini yatakta yalnız bırakınız.
Yine kâr etmezse, fazla incitmeyecek derecede dövünüz!
Onların sizin üzerinizdeki hakkı da, kendilerinin mâruf veçhile (memleket âdet ve geleneğine göre) yiyeceklerini ve giyeceklerini sağlamaktır.
Siz onları ancak Allah'ın bir emaneti olarak aldınız ve kendileriyle evlenmeyi de Yüce Allah'ın kelimesi ve müsaadesiyle helâl edindiniz.
Kimin yanında bir emanet varsa, onu emanet edene teslim etsin!
Tebliğ ettim mi?
Tebliğ ettim mi?
Tebliğ ettim mi?
Bunları, burada bulunan, bulunmayana da ulaştırsın!
Olabilir ki, ulaştırılan, işitenden daha çokyararlanır. 565
Ey insanlar!
Dikkat ediniz! Sizin Rabbiniz birdir, babanız da birdir.
Şunu da iyi biliniz ki; Arap Arap olmayana, Arap olmayan Araba, beyaz karaya, kara da beyaza-takva hasletinden başka birşeyle-üstün tutulamaz! " buyurdu. 566
Abdullah b. Abbas'a göre; bunlar, Peygamberimiz aleyhisselamın ümmetine vasiyeti idi. 567
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah aşkına! Tebliğ ettim mi?
Allah aşkına! Tebliğ ettim mi?" diye tekrar tekrar sorduktan568 ve tebligatına Yüce Allah'ı da şahit tuttuktan ve bunları burada bulunanların bulunmayanlara da ulaştırmalarını tenbih buyurduktan sonra halk ile vedalaşınca, halk:
" Bu veda haccıdır! " dediler. 569
-------------------------------------
552. Vâkıdî. Megâzî. c. 3, s. 1111, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 185, Ahmed b. Hanbel. Müsned, c. 5, s. 7, Buharî, Sahih, c. 2, s. 191, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 195, 198, İbn Mâce, Sünen, c. 2, s. 1016.
553. Ebu Dâvud, c. 2, s. 197.
554. Ahmed, c. 5, s. 72, 411, Ebu Dâvud, c. 2, s. 195, 198.
555. Ebu Dâvud, c. 2, s. 192.
556. Buhârî, c. 2, s. 192, Ebu Dâvud, c. 2, s. 195.
557. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 202.
558. Ahmed, c. 5, s. 72.
559. Ahmed, c. 3, s. 477, Ebu Dâvud, c. 2, s. 198.
560. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 485.
561. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 202.
562. Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 197.
563. Ahmed b. Hanbel, c. 5, s. 72-73.
564. Amed, c. 5, s. 73, Buhârî, Sahih, c. 6, s. 235, Müslim, Sahih, c. 3, s. 1305, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 195-196.
565. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 5, s. 73.
566. Ahmed, c. 1, s. 230, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 191.
567. Buhârî, c. 2, s. 191.
568. Ahmed, c. 1, s. 230, Buhârî, c. 2, s. 191.
569. İbn Sa'd, Tabakâtül-kübrâ, c. 2, s. 184, Buhârî, c. 2, s. 191 -192.
Mina'dan Muhassab'a Gidiş
Peygamberimiz aleyhisselam, Zilhicce'nin 13. , teşrik günlerinin sonuncu günü olan Salı günü, 570 üçüncü gün cemresini atıp, öğleden sonra, 571 Mina'dan Muhassab'a* Ebtah'a hareket etti. 572
Peygamberimiz aleyhisselamın azadlısı Ebu Râfi', Peygamberimiz aleyhisselam ve ev halkının yiyecekleri ve eşyalarıyla görevli bulunuyordu. 573
Peygamberimiz aleyhisselam emretmediği halde, Ebu Râfi', Allahtan olacak ki kendiliğinden gidip Peygamberimiz aleyhisselamın çadırını Ebtahta kurmuştu. 574
Orası Mekke'den çıkışa elverişli, kolay bir yerdi. 575
Peygamberimiz aleyhisselam gelip oraya indi. 576
-------------------------------------
570. İbn Hazm, Haccetü'l-vedâ, s. 145.
571. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 287.
* Mina ile Mekke arasında ve Mina'ya Mekke'den daha yakın olan bir yerdir (Yâküt, Mu'cemu'l-buldan, c. 5, s. 62). Burada Kureyş müşrikleri ile Kinane oğulları, Hâşim ve Muttalib oğullarından kız almamak, onlara kız vermemek, onlarla alışveriş yapmamak üzere, küfür üzere anlaşmışlardı. Bu boykot Hâşim oğullarıyla Muttalib oğullarının Peygamberimiz aleyhisselamı onlara boyun eğdirmesine kadar sürecekti (Buhârî, c. 2, s. 158).
572. İbn Hazm, s. 145, İbn Kayyım, c. 1, s. 287.
573. Ezrakî, Nıbâru Mekke, c. 2, s. 159, Müslim, c. 2, s. 952, Ebu Dâvud, c. 2, s. 209-210, İbn Hazm, s. 147, İbn Kayyım, c. 2, s. 287.
574. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1113, Müslim, Sahih, c. 2, s. 952, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 209, İbn Hazm, Haccetü'l-vedâ, s. 145, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 5, s. 205, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 287.
575. Vâkıdı, c. 3, s. 1113, Ezrakî, c. 2, s. 160, Buhârî, c. 2, s. 197, Müslim, c. 2, s. 951.
576. Vâkıdı. c. 3. s. 1113. Ezrakî. c. 1. s. 159. Müslim, c. 2. s. 952.
Peygamberimiz aleyhisselamın Müslümanlara Öğüt ve Tavsiyeleri
Peygamberimiz aleyhisselam, Hayf'ta, Muhassab'da bulunduğu sırada Müslümanlara şöyle buyurdu:
" Allah yüzünü aydınlatsın, neşelendirsin o kişinin ki, sözlerimi577 ezberler, sonra da onu işitmemiş olanlara578 ulaştırır. 579
Olabilir ki; onu anlayan, anlamayana taşır.
Olabilir ki; onu anlayan, kendisinden daha iyi anlayana taşır. 580
İyi biliniz ki; üç şey mü'min ve Müslümanların kalblerine kin ve kıskançlık sokmaz:
1. Allah'a ihlas üzere amelde bulunmak,
2. Müslüman olan581 âmirlere nasihat582 ve itaat etmek, 583
3. Müslümanların cemaatine -ki onlar dua ederlerse duaları makbul ve aralarındakine de şamildir- itikad ve salih amelde tâbi olmak." 584
-------------------------------------
577. Ahmed, c. 4, s. 80, 82, Ibn Mâce, c. 2, s. 1015, Dârimî, c. 1, s. 65.
578. Ahmed, c. 4, s. 80, 82, Dârimî, c. 1, s. 65.
579. İbn Mâce, c. 1, s. 85, c. 2, s. 1015.
580. Ahmed, c. 4, s. 80, 82, İbn Mâce, c. 1, s. 85, c. 2, s. 1015-1016, Dârimî, c. 1, s. 65.
581. İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
582. Ahmed, c. 4, s. 86, İbn Mâce, c. 2, s. 1016.
583. Ahmed, c. 4, s. 82, Dârimî, c. 1, s. 65.
584. Ahmed, c. 4, s. 80, 82, İbn Mâce, c. 2, s. 1016, Dârimî, c. 1, s. 65.
Muhassab'da Kılınan Namazlar
Peygamberimiz aleyhisselam, öğle, ikindi, akşam ve yatsı namazlarını Muhassab'da kıldıktan ve gecenin başlangıcında yatıp biraz kestirdikten sonra kalktı. 585
-------------------------------------
585. Buhârî. c. 2. s. 195-196. Ebu Dâvud. c. 2. s. 210.
Hazret-i Âişe'nin Mazereti Yüzünden Yapamadığı Umreyi Yapışı
Hazret-i Aişe, Medine'den gelirken, Şerifte namazsız hale gelmişti. 586
Muhassab'da bulunulduğu gece:
" Yâ Rasûlallan! Halk umre ve hac ile dönüyor, ben ise yalnız hac ile dönüyorum! ?" dedi. 587
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sen Mekke'ye geldiğimiz gecelerde tavaf yapmamış miydin?" diye sorunca, Hazret-i Âişe:
" Hayır! " dedi. 588
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Öyle ise kardeşinle Ten'im'e git de umreye niyetlen! 589
Yapacağınız tavaflardan boşaldıktan sonra sizi şurada beklerim! " buyurdu. 590
Abdurrahman b. Ebu Bekir, Hazret-i Âişe'yi devesinin terkisine bindirip Ten'im'e götürdü.
Hazret-i Âişe orada umreye niyetlendi. 591
Muhassab'da bulunduğu sırada, dönüp Peygamberimiz aleyhisselamın yanına geldi. 592
-------------------------------------
586. Buhârî , c. 2, s. 202, Müslim, c. 2, s. 880.
587. İbn Sa'd, Tabakatü'l-kübrâ, c. 2, s. 189, Buhârî, Sahih, c. 2, s. 151, Müslim, Sahih, c. 2, s. 877.
588. İbn Sa'd, c. 2, s. 189, Buhârî, c. 2, s. 151 , Müslim, c. 2, s. 877.
589. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 394, Müslim, c. 2, s. 881, Ebu Dâvud, c. 2, s. 155.
590. Buhârî, c. 2, s. 202.
591. Buhârî , c. 2, s. 200, Müslim, c. 2, s. 874.
592. Müslim, c. 2, s. 880.
Veda Tavafının Yapılışı
Müslümanlar, Muhassab'dan her tarafa dağılıp gitmeye yeltenince, Peygamberimiz aleyhisselam: " Sakın, son varacağı yer Beytullah olmadıkça, hiçbir kimse bir yere gitmesin! " buyurdu. 593 Yalnız namazsız halde bulunan kadına müsaade etti. 594
Peygamberimiz aleyhisselam 14 Zilhicce Çarşamba günü595 sabah namazından önce Beytullah'ı tavafa gidileceğini ashabına ilan etti. 596 Hayvanına bindi. 597 Beytullah'a gidip veda tavafını yaptı. 598
-------------------------------------
593. Ahmed, c. 1, s. 222, Müslim, c. 2, s. 963, Dârimî, c. 1, s. 398.
594. Müslim, c. 2, s. 963, Dârimî, c. 1, s. 398.
595. İbn Hazm, Haccetü'l-vedâ, s. 145.
596. Buhârî. c. 2, 5. 202.
597. Buhâıî. c. 2, 5. 195.
598. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1114, Buhârî, c. 2, s. 202.
Mekke'de Üç Günden Fazla Kalınamayacağı
Peygamberimiz aleyhisselama bir zât, Mekke'de kalmak için sormuştu. Peygamberimiz aleyhisselam:
" Mekke, kalma yeri değildir. 599
Muhacirin hac ibadetlerini yerine getirdikten sonra Mekke'de kalacağı müddet üç gecedir! " buyur-du. 600
-------------------------------------
599. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1114.
600. Vâkıdî, c. 3, s. 1114, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 2, s. 189, Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 339, Müslim, c. 2, s. 986, Ebu Dâvud, Sünen, c. 2, s. 213.
Peygamberimiz aleyhisselamın Sa'd b. Ebi Vakkas'ı Ziyaret ve Teselli Edişi
Sa'd b. Ebi Vakkas, Veda Haccında Peygamberimiz aleyhisselamla birlikte bulunuyordu.
Öyle bir hastalığa, 601 ağnya602 tutuldu ki, ondan ancak ölmekle kurtulabileceğini sanıyordu. 603
Peygamberimiz aleyhisselam, onun ziyaretine gitti. 604
Sa'd b. Ebi Vakkas, Peygamberimiz aleyhisselamı görünce ağladı ve:
" Yâ Rasûl allan! Hicret edip ayrılmış bulunduğum bir yerde öleceğim! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! İnşaallah ölmeyeceksin! " buyurdu. 605
Elini onun alnına koydu; yüzünü, göğsünü ve kamını sığadı. 606
Sa'd b. Ebi Vakkas, Peygamberimiz aleyhisselamın elinin serinliğini kalbinde hemen hissetti. 607
Peygamberimiz aleyhisselam, Sa'd b. Ebi Vakkas'a:
" Sen kalbinden hasta bir adamsın.
Sakîflerin kardeşi Haris b. Kelede doktorluk yapan bir adamdır.
Medine'nin Acve hurmasından yedi tane alıp onları çekirdekleriyle birlikte ezerek macun yapsın. Sonra da, onu sana içirsin! " buyurdu. 608
Sa'd b. Ebi Vakkas:
" Yâ Rasûlallah! Hicret edip ayrılmış bulunduğum biryerde, ben de Sa'd b. Havle'nin öldüğü gibi öleceğim diye korkuyorum!
Benim şifa bulmam için Allah'a dua et! 609
İnsan hicret edip ayrılmış bulunduğu biryerde ölmeyi istemez, değil mi?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Evet! " buyurdu610 ve:
" Allah'ım! Sa'd'a şifa ver! " diyerek dua etti. 611
Sa'd b. Ebi Vakkas:
" Yâ Rasûlallah! Arkadaşlarım buradan gidecekler de, 612 ben hicret edip çıkmış olduğum bir yurtta ölüp613 onlardan geride mi kalacağım?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! Sen geride kalmayacaksın! Allah'ın nzasını umduğun dereceni arttıracak ve yükseltecek birtakım ameller işleyeceksin! 614
Umarım ki; sen, ölmeyip geride kalacak, çok yaşayacaksın!
Müslüman topluluklarına yararın, başkalarına ise zararın dokunacaktır! " buyurdu. 615
" Allah'ım! Sa'd'a şifa ver ve onun hicretini tamam la ! 616
Allah'ım! Ashabımın hicretlerini tamamla! Onlan izleri sıra geri çevirme! " diyerek yalvardı.
Sa'd b. Havle'nin ölümüne de üzüldü. 617
Sa'd b. Ebi Vakkas:
" Yâ Rasûlallah! Hastalığım, gördüğünüz ağır dereceye varmış bulunuyor!
Ben ise servet sahibiyimdir. 618 Pek çok servetim vardır. 619
Bir kızımdan başka vârisim de yoktur. 620
Servetimin tümünü tasadduk edip yoksullara dağıtayım mı?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! " buyurdu. 621
Sa'd b. Ebi Vakkas:
" Üçte ikisini tasadduk edeyim mi?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Hayır! " buyurdu.
Sa'd b. Ebi Vakkas:
" Üçte birini?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Üçte bir! Eh, üçte bir de epeyce şeydir!
Senin vârislerini zengin bırakman, onları aç bırakıp halka avuç açtırmandan hayırlıdır! 622
Muhakkak ki, sen Allah'ın hoşnutluğunu arayarak yapacağın bir tasaddukla da ecir ve sevaba erersin. 623
Servetinden harcadığın şey senin için sadaka olur. 624
Aileni geçindirmen, senin için sadaka olur.
Ev halkını geçindirmen, senin için sadaka olur. 625
Hatta kadınının ağzına verdiğin lokmada bile sana ecir vardır! " buyurdu. 626
-------------------------------------
601. Ahmed, c. 1, s. 176.
602. Vâkıdî, c. 3, s. 1115.
603. Ahmed, c. 1, s. 176.
604. Vâkıdî, c. 3, s. 1116, İbn Sa'd, c. 3, s. 124, Ahmed, c. 1 , s. 172.
605. Nesâî, Sünen, c. 6, s. 243.
606. Ahmed, c. 1, s. 171, Buhârî, c. 7, s. 6.
607. Vâkıdî, c. 3, s. 1116, İbn Sa'd, c. 3, s. 146-147, Ahmed, c. 1 , s. 171, Buhârî, c. 7, s. 6, Ebu Dâvud, c. 4, s. 7.
608. Vâkıdî, c. 3, s. 1116, İbn Sa'd, c. 3, s. 146-147, Ebu Dâvud, c. 4, s. 7-8.
609. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 145, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 168.
610. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1116, İbn Sa'd, c. 3, s. 146.
611. İbn Sa'd, c. 3, s. 145, Ahmed, c. 1, s. 168.
612. İbn Sa'd, c. 3, s. 144-145, Ahmed, c. 1, s. 176.
613. İbn Sa'd, c. 3, s. 146.
614. Ahmed, c. 1, s. 176.
615. İbn Sa'd, c. 3, s. 144-146, Ahmed, c. 1, s. 176.
616. Ahmed, c. 1, s. 171, Buhârî, c. 7, s. 6.
617. Vâkıdî, c. 3, s. 1116, İbn Sa'd, c. 3, s. 144.
618. Vâkıdî, c. 3, s. 1115.
619. İbn Sa'd, c. 3, s. 144, Ahmed, c. 1, s. 168, Nesâî, c. 6, s. 241.
620. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1115, İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 3, s. 144, Ahmed b. Hanbel, c. 1, s. 168, Nesâî, c. 6, s. 241.
621. İbn Sa'd, c. 3, s. 145, Ahmed, c. 1, s. 168, Nesâî, c. 6, s. 241.
622. Vâkıdî, c. 3, s. 1115, İbn Sa'd, c. 3, s. 144, Ahmed, c. 1 , s. 168, Nesâî, c. 6, s. 241.
623. Vâkıdî, c. 3, 5. 1115-1116, Ahmed, c. 1, s. 176.
624. İbn Sa'd, c. 3, s. 145, Ahmed, c. 1, s. 172.
625. İbn Sa'd, c. 3, s. 145.
626. Vâkıdî, c. 3, s. 1115-1116, İbn Sa'd, c. 3, 5. 144-145, Ahmed, c. 1, s. 168.
Sa'd b. Ebi Vakkas'ın Hastalıktan Kurtulup Uzun Müddet Yaşaması
Peygamberimiz aleyhisselam tabib Haris b. Kelede'ye:
" Sa'd'ı hurmalarla tedavi et! Vallahi, ben onun bunlarla iyileşeceğini umuyorum! " buyurdu ve: " Senin yanında şu Acve hurmalarından biraz var mı?" diye sordu. Haris b. Kelede: " Evet! " dedi.
Sa'd b. Ebi Vakkas için hurmayı şöyle karıştırıp pişirdi.
Onu tereyağı ile bollaşürdıktan sonra Sa'd b. Ebi Vakkas'a içirince, Sa'd b. Ebi Vakkas, bağından boşanır gibi, hastalığından kurtuluverdi. 627
Sa'd b. Ebi Vakkas, Hicretin 55. yılına kadar yaşadı.
Her yıl servetinin zekatını verirdi. Vefât ettiği zaman vârislerine 250. 000 dirhem bırakmıştı. 628
Yüce Allah ondan razı olsun!
-------------------------------------
627. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 1, s. 413.
628. İbn Sa'd. Tabakâtü'l-kübrâ. c. 3. s. 149.
Peygamberimiz aleyhisselamla Müslümanların Medine Yolunu Tutmaları
Peygamberimiz aleyhisselam ve Müslümanlar, veda tavafını yaptıktan sonra, hep birlikte Medine yolunu tuttular. 629
Peygamberimiz aleyhisselam, Culte Gadîr-i Humm mevkiinde konakladı. 630 Oradaki iki ağacın altlan süpürülüp temizlendi. 631
Semüre ağacının üzerine bir elbise gerilerek güneşin sıcağından korunmak üzere Peygamberimiz aleyhisselam için gölgelik yapıldı. 632 Peygamberimiz aleyhisselam, orada öğle namazını kıldı. 633 Müslümanlara hitap etmek üzere ayağa kalktı.
Allah'a hamd ü senada bulundu. 634
O gün Kıyamet gününe kadar olup bitecek şeyleri hiçbirini bırakmaksızın haber verdi. 635 Va'z ve nasihatta bulundu.
Sonra da:
" Ey insanlar! Bilesiniz ki, ben de ancak bir insanımdır.
Çok sürmez, Yüce Rabbimin elçisi bana gelecek ve ben de onun davetine icabet edeceğim!
Ben size iki ağır emanet bırakıyorum: Onların birincisi Yüce Allah'ın Kitabıdır ki, onun içinde hidayet ve nur vardır.
Yüce Allah'ın Kitabını tutunuz ve ona sımsıkı sarılınız!
İkincisi de Ehl-i Beytim dir, ev halkımdır.
Ehl-i Beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım.
Ehl-i Beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım.
Ehl-i Beytim hakkında size Allah'ı hatırlatırım! " buyurdu. 636
" Ey insanlar! Siz ne üzerine şehadet edersiniz?" diye sordu.
" Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına şehadet ederiz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sonra?" diye sordu.
" Muhammed aleyhisselamın da Allah'ın kulu ve resûlü olduğuna şehadet ederiz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sizin velîniz kimdir?" diye sordu.
Müslümanlar
" Bizim velîlerimiz, Allah ve Allah'ın Resûlüdür! " dediler. 637
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Ey insanlar! 638 Benim mü'minlere öz nefislerinden önce geldiğimi biliyorsunuz, değil mi?" diye sordu.
" Evet639yâ Rasûlallah! " dediler. 640
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Benim mü'minlere öz nefislerinden önce geldiğimi biliyorsunuz, değil mi?" diye tekrar sordu.
Müslümanlar
" Evet! " dediler. 641
Bunun üzerine, Peygamberimiz aleyhisselam Hazret-i Ali'nin elinden tutup:
" Ben kimin mevlâsı* isem, Ali de onun mevlâsıdır! 642 Allah'ım! Ona dost olana dost ol! Düşman olana düşman ol! 643 Ona yardım edene yardım et! " diyerek Allah'a yalvardı. 644
Hazret-i Ömer, Hazret-i Ali'yle karşılaşınca:
" Ey Ebu Talib'in oğlu! Ne mutlu sana!
Sen, sabahladığında da, akşamladığında da, erkek kadın bütün mü'minlerin mevlâsısındır! " diyerek onu tebrik etti. kutladı. 645
-------------------------------------
629. Vâkıdî, Megâzî, c. 3, s. 1114, İbn Sa'd, c. 2, s. 202.
630. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 368, 372.
631. Ahmed, c. 4, s. 281.
632. Ahmed, c. 4, s. 372.
633. Ahmed, c. 4, s. 281.
634. Ahmed, c. 4, s. 367, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1873.
635. Taberânî’den naklen Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 105.
636. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 367, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1873.
637. Taberânî’den naklen Heysemî, Mecmau'z-zevâid, c. 9, s. 106.
638. Ahmed, c. 4, s. 368.
639. Ahmed, c. 4, s. 281, 368, Heysemî, c. 9, s. 104.
640. Ahmed, c. 4, s. 37, Heysemî, c. 9, s. 104.
641. Ahmed, c. 4, s. 281.
* Mevlâ; yerine göre sahip, vekil-i umur, yardıma, dost. , gibi birçok mânâlarda kullanılan bir kelimedir (Firuzâbâdi, Kâmûsu’l-muhît, c. 4, s. 404).
642. Ahmed, c. 4, s. 281, 368, 370, Tirmizî, c. 5, s. 633, İbn Hacer, c. 4, s. 65.
643. Ahmed b. Hanbel, c. 4, s. 281, 368, 370, Heysemî, c. 9, 5. 107, İbn Hacer, c. 4, s. 65.
644. Taberânî’den naklen Heysemî, c. 9, s. 106.
645. Ahmed. c. 4. s. 281.
Peygamberimiz aleyhisselamın Zülhuleyfe'de Konaklayışı ve Medine'ye Girerken Dua Edişi
Peygamberimiz aleyhisselam, Zülhuleyfe'ye gelip Muames'te konakladı. 646
Zaten Peygamberimiz aleyhisselam Medine'den Mekke'ye giderken Şecere yolunu tutar, 647 Şecere mescidinde namaz kılardı. 648
Mekke'den dönüp Medine'ye girerken de649 Muarres yoluyla girer, geceyi vadinin ortasındaki Zülhuleyfe'de geçirir, 650 sabah namazını kılar, sabahleyin Medine'ye hareket ederdi. 651
Peygamberimiz aleyhisselam hacdan veya umreden ya da bir gazadan dönerken yüksek bir yere, bir dağ eteğine veya bir bayıra çıktıkça üç kere tekbir getirir, sonra da:
" Bir olan Allah'tan başka ilah yoktur. O'nun eşi ortağı yoktur! Mülk O'nundur! Hamd O'na mahsus-tur! 652 O, diriltir, öldürür. O, hiç ölmeyen diridir. Hayır, yalnız O'nun elindedir. O herşeye kadirdir.
Biz dönenleriz, tevbe edenleriz, ibadet edenleriz, Rabbimize hamd edenleriz.
Yüce Allah va'dini yerine getirdi. Kuluna yardım etti. Toplanmış olan kabileleri tek başına bozguna uğratıp dağıttı! " diyerek dua eder653 ve bunu Medine'ye girinceye kadar tekrarlar dururdu. 654
Peygamberimiz aleyhisselam Muarres yoluyla bu dönüşünde de böyle yaptı.
Medine'yi görünce, üç kere tekbir getirip duasını tekrarladı. 655
Peygamberimiz aleyhisselam ev halkının yanına geceleyin ansızın girmezdi.
Ya akşam üzeri, ya da sabahleyin girmeyi âdet edinmişti. 656
Peygamberimiz aleyhisselam, Medine'ye girince, devesini Mescidin kapısında ıhdırdıktan sonra, Mescide girdi. Mescidde iki rekat namaz kılıp evine döndü. 657
-------------------------------------
646. Vâkıdî, c. 3, 5. 1115.
647. Vâkıdî, c. 3, s. 1116, Buhârî, c. 2, s. 144.
648. Buhârî, c. 2, s. 144.
649. Vâkıdî, c. 3, s. 1115, Buhârî, c. 2, s. 144.
650. Vâkıdî, c. 3, s. 1115, Buhârî, c. 2, s. 144.
651. Buhârî, c. 2, s. 144.
652. Vâkıdî, c. 3, s. 1114, Ahmed, c. 2, s. 15, Buhârî, c. 2, s. 204, Müslim, c. 2, s. 980.
653. Vâkıdî, c. 3, s. 1114, Ahmed, c. 2, s. 15, Buhârî, c. 2, s. 204, Müslim, c. 2, s. 980, Ebu Dâvud, c. 2, s. 88.
654. Ahmed, c. 3, s. 187-189.
655. İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 1, s. 290.
656. Ahmed b. Hanbel, c. 3, s. 125.
657. Ebu Dâvud, c. 3, s. 91.
Ayrılık Gününe Doğru
Benî Muhârib Temsilcilerinin Medine'ye Gelip Müslüman Oluşu
Benî Muhâriblerin Kimlikleri, Temsilcilerinin Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Medine'ye Gelip Nasıf Müslüman Oldukları
Benî Muhâriblerin ata saylan şöyle sıralanır Benî Muhârib b. Hasafa, b. Kays b. Aylan, b. Mudar, b. Nizar, b. Maadd, b. Adnan. 1
Hicretin 10. yılında Veda Haccı sırasında Medine'ye Benî Muhâriblerden on kişilik bir temsil ci heyeti geldi. 2
İçlerinde Sevâ b. Haris ile oğlu Huzeyme b. Sevâ da bulunuyordu.
Benî Muhârib temsilcileri, Remle binti Hâris'in konağına indiril dil er. 3
Bilal-i Habeşî onlara sabah akşam yemeklerini götürdü. 4
Benî Muhârib temsilcileri Müslüman oldular ve:
" Biz arkamızdakilerin de temsilcileriyiz! " dediler. 5
Öğleden ikindiye kadar Peygamberimiz aleyhisselamla oturdular.
Peygamberimiz aleyhisselam, içlerinden birisini (Sevâ b. Hâris'i) tanıdı. 6 Ona baktı durdu.
Sevâ b. Haris, Peygamberimiz aleyhisselamın kendisine dikkatli dikkatli baktığını görünce:
" Yâ Rasûlallah! Galiba beni tanımış gibisin! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Herhalde ben seni görmüştüm! " buyurdu.
Sevâ b. Haris:
" Vallahi, sen beni görmüş ve benimle konuşmuştun. Ben ise sana karşı çirkin sözler söylemiş, seni Ukâz panayırında en çirkin bir şekilde reddetmiştim. Sen o zaman kabileleri dolaşıyordun" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Evet! " buyurdu.
Sevâ b. Haris:
" Yâ Rasûlallah! O zaman arkadaşlarım içinde sana karşı benden daha katı ve kötü davrananı, İslâmiyete benden daha uzak olanı yoktu! 7
Hamd olsun Allah'a ki, seni tasdik edinceye kadar beni sağ bıraktı! 8 Halbuki, o zaman yanımda bulunmuş olan o kişiler kendi dinleri üzerinde ölüp gittiler" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Şüphe yok ki, şu kalbler Yüce Allah'ın elindedir! " buyurdu.
Sevâ b. Haris:
" Yâ Rasûlallah! Benim için Allahtan mağfiret dile! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Muhakkak ki, İslâmiyet kendisinden önceki küfürlerin kökünü kazır! " buyurdu. 9
Peygamberimiz aleyhisselam, Sevâ'ın oğlu Huzeyme'nin başını sığadı, sığayınca saçı güzelleşti ve beyazlaştı. 10
Sair kabile temsilcilerine bahşişler verildiği gibi, Benî Muhârib temsilcilerine de bahşişleri verildi. 11
Temsilciler, Medine'den ayrılıp yurtlarına, ev halklarına döndüler. 12
Allah onlardan razı olsun!
-------------------------------------
1. İbn Hazm, Cemhere, s. 481.
2. İbn Sa'd, Tabakâtü’l-kübrâ, c. 1, s. 299, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 254, İbn Kayvım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 59.
3. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 5, s. 89.
4. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, İbn Seyyid, c. 2, s. 254, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 89, İbn Kayyım, c. 3, s. 59.
5. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 89.
6. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, İbn Seyyid, c. 2, s. 254, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 89, İbn Kayyım, c. 3, s. 59.
7. İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 254, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 59, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 275, Zürkânî, Mevâhibü'l-ledünniye Şerhi, c. 4, s. 59.
8. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 290, İbn Seyyid, c. 2, s. 254, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 89, İbn Kayyım , c. 3, s. 59, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
9. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, İbn Seyyid, c. 2, s. 254, İbn Kayyım, c. 3, s. 60, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
10. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 89, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
11. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 89, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4, s. 59.
12. İbn Sa'd, c. 1, s. 299, İbn Seyyid, c. 2, s. 254, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 89, İbn Kayyım, c. 3, s. 60, Halebî, c. 3, s. 275, Zürkânî, c. 4. s. 59.
Zü'l-Kela' ile Zû Amr'ın İslâmiyete Davet Edilmeleri ve Müslüman Olmaları
Zü'l-Kela'ın Kimliği
Zü'l-Kela', Yemen Himyer krallarından olup, 13 ata soyu şöyledir: Zü'l-Kela' b. Nâkür, b. Habib, b. Malik, b. Hassan, b. Tübba'. 14
Asıl ismi Eyfa'15veya Esmeyfâ ya da Semeyfâ olup, Ebu Şurahbii veya Şerâhil künyesini taşırdı. 16 Ka'bu'l-Ahbâr'ın amcasının oğluydu. 17
Zû Amr'ın Kimliği
Zû Amr da, Zü'l-Kela' gibi, Yemen krallarındandı. 18
Peygamberimiz aleyhisselam, Veda Haccından döndükten sonra, 19 Cerir b. Abdullah'ı, Zü'l-Kela' ile Zû Amr'ı İslâmiyete davet etmek üzere Yemen'e gönderdi. 20
Cerir b. Abdullah, Yemen'de Zü'l-Kela' ve Zû Amr ile buluşup konuştu. 21
İkisi de Müslüman oldular.
Zü'l-Kela'ın zevcesi Duraybe binti Ebrehe b. Sabbah da Müslüman oldu. 22
Zü'l-Kela' ile Zû Amr, Peygamberimiz aleyhisselamla görüşmek üzere Cerir b. Abdullah23 ile birlikte yola çıkıp gelirlerken, 24 Zû Amr yolda ya bir rüya veya başka birşey görmüş, 25 yahut eski semavî kitablardan öğrenmiş, ya da Yemen'de Yahudi bilginlerinden işitmiş olacak ki: 26
" Ey Cerir! Sen ona (Peygamberimiz aleyhisselam a) uğrayacaksın ama, onun eceli gelmiş, hakkındaki ilâhî takdir yerini bulmuştur! " dedi. 27
Yolun bir kısmında bulundukları sırada, 28 Medine tarafından gelen29 birkaç süvari ile karşılaştılar. 30
Onlara:
" Ne haber var?" diye sordular. 31
Süvariler:
" Resûlullah aleyhisselam, ebediyet âlemine alındı! Ebu Bekir de halife seçildi! 32 Halk bu seçimi iyi karşıladılar! " dediler. 33
-------------------------------------
13. İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 470.
14. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1 , s. 266.
15. İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 176.
16. İbn Esîr, c. 2, s. 176, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 492.
17. İbn Abdilberr, c. 2, s. 471.
18. İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Hacer, c. 1, s. 492.
19. Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 18, s. 14.
20. İbn Sa'd, c. 1, s. 265-266.
21. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 363.
22. İbn Sa'd, c. 1, s. 265-266.
23. Ahmed, c. 3, s. 364.
24. İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175.
25. İbn Abdilberr, c. 2, s. 470.
26. Bedrüddin Aynî, c. 18, s. 14.
27. İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175, İbn Hacer, c. 1. S. 492.
28. Buhârî, Sahîh. c. 5, s. 113, İbn Hacer, c. 1, s. 492.
29. Ahmed, c. 4, s. 363, Buhârî, c. 5, s. 113, İbn Hacer, c. 1, s. 492.
30. Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 4, s. 363, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 113, İbn Abdilberr, İstiâb, c. 2, s. 470, İbn Esîr, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 175.
31. Ahmed, c. 4, s. 363.
32. Ahmed, c. 4, s. 363, Buhârî, c. 5, s. 113, İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175, İbn Hacer, c. 1, s. 492.
33. Ahmed. c. 4. s. 363. Buhârî. c. 5. s. 113.
Zü'l-Kela' ile Zû Amr'ın Yoldan Geri Dönmeleri
Bunun üzerine, Zû Amr, Cerirb. Abdullah'a:
" Ey Cerir! Siz muhakkak ki iyi bir kavimsiniz, şerefli bir mevkidesiniz! 34
Sana şunu haber vereyim ki;35 siz Arap cemaati, 36 bir emîr öldüğü zaman yerine geçecek başka biri hakkında müşavere yapar oldukça, daima hayır içinde bulunursunuz!
İş kılıç zoruyla, kahrve galebeyle olunca, kral olursunuz!
Siz de kralların kızdığı gibi kızar, kralların hoşnut olduğu gibi hoşnut olursunuz! 37
Sahibine selam söyle! 38 Bizim buraya kadar geldiğimizi haber ver! Allah dönmemizi dilerse, 39 belki döneriz" dedi. 40
Cerir b. Abdullah'a selam verdiler, 41 Yemen'e42 geri dönüp gittiler. 43 Cerir b. Abdullah da Medine'ye gitti. 44
-------------------------------------
34. İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175.
35. Buhârî, c. 5, s. 113, İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175.
36. Buhârî, c. 5, 5. 113.
37. Ahmed, c. 4, s. 363, İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175.
38. İbn Abdilberr, c. 2, s. 470.
39. Buhârî, c. 5, s. 113, İbn Hacer, c. 1, s. 492.
40. Şuh ân, c. 5, s. 113, İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175.
41. İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175.
42. Buhârî, c. 5, s. 113.
43. Buhârî, c. 5, s. 113, İbn Abdilberr, c. 2, s. 470, İbn Esîr, c. 2, s. 175.
44. İbn Sa'd. c. 1. s. 266.
Esvedü'l-Ansî'nin Peygamberlik İddiasıyla Ortaya Çıkışı
Benî Anslerin Benî Malik b. Ans oymağından olan Esved'in asıl adı Abhele olup, ata soyu şöyle sıralanır: Abhele b. Ka'b, b. Gavs, b. Sa'b, b. Malik, b. Ans, b. Malik, b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe', 45
Ans, Murad b. Malik ve Halid b. Malik ve Sa'dü'l-Âşire b. Malik'in kardeşi idi. 46
Esved'e " Zü'l-Himâr" denirdi 47 Müseylime'ye " Rahmânü'l-Yemâme" denildiği gibi, Esved'e de " Rahmânü'l-Yemen" adı takılmıştı. 48
Esved, Kehf-i Hubban'da doğmuş ve orada yetişmişti. 49
Esved, kâhin ve hokkabaz bir adamdı, şeytanlardan tabii vardı.
Halka birtakım acayip şeyler gösterir, sözleri dinleyenleri etkilerdi. 50
Peygamberimiz aleyhisselam, Cerir b. Abdullah'ı Yemen'e gönderdiği zaman, Esvedü'l-Ansî'yi de İslâmiyete davet ettirmiş, fakat Esved kabul etmemişti. 51
Peygamberimiz aleyhisselamın Veda Haccından sonra hastalanması üzerine, casuslar tarafından her yana haberler uçurulmuştu. 52
İlk irtidad hareketi, Yemen'de, Esvedü'l-Ansî ta rafın dan başlattın İdi. 53
Esved, peygamber olduğunu, 54 Sâhık ve Şerik adında iki meleğin kendisine vahiy getirdiğini, 55 halka ait her hadiseyi kendisine haberverdiğini iddia etmeye başladı. 56
Esvedü'l-Ansîye önce Ans kabilesi tâbi oldu.
Ans kabilesinden başka kabileler, 57 Mezhic ve Yemen kabileleri de ona tâbi oldular. 58
Esved'in yediyüz süvarisi ve bir o kadar da piyadesi vardı. 59
Kays b. Abdi Yağus, Muaviye b. Kays, Yezid b. Mahrem, Yezid b. Husayn, Yezid b. Efkel, Esved'in başlıca kumandanlarıydı. 60
Esvedü'l-Ansî, Peygamberimiz aleyhisselamın Yemen'deki valilerine şöyle yazı yazıp gönderdi:
" Ey üzerimize gelenler ve üzerimizde yerleşenler!
Artık topraklarımızdan birşey alamayacaksınız ve toplamakta olduğunuz şeyleri artık toplayamayacaksınız!
Onlara biz sizden daha lâyık ve müstahakız!
Şimdiye kadar üzerinde bulunduğunuz şeyin, bundan sonra üzerinde bulunamayacaksınız! " 61
İslâm valileri, Esved'in elçisine:
" Sen nereden geliyorsun?" diye sordular.
Elçi:
" Kehf-i Hubban'dan geliyorum! " dedi. 62
Mezhicler, Esvedü'l-Ansî ile yazışma yaptılar.
Necranlılar da onunla sözleştiler.
Mezhiclerie Necranlılar ayaklanarak Amr b. Hazm ile Halid b. Saîd b. Âs'ı illerinden çıkardılar. 63
Esvedü'l-Ansî, Necran'a doğru hareket etti. On gece içinde Necran'ı ele geçirdi.
Sonra, San'â üzerine yürüdü. 64
Şehr b. Bâzân (Bârâh) ona karşı koydu.
Şehr öldürülünce, Ebnâlartutunamadılar, bozguna uğradılar.
Esvedü'l-Ansî, çıkışının yirmibeşinci gecesinde San'â'yı da ele geçirdi.
Muaz b. Cebel, oradan kaçarak Me'rib'de bulunan Ebu Musa el-Eş'arîye uğradı.
İkisi birlikte acele Hadramevt yolunu tuttular.
Muaz b. Cebel Sekûn'e, Ebu Musa el-Eş'arî de Sekâsik'e indi.
Diğer valiler de, Âk ve Eş'arîlerin valisi Tâhir b. Hâle'nin yanına gittiler.
Amr ile Halid Medine'ye döndüler. 65
Peygamberimiz aleyhisselam tarafından Muradlar üzerine vali tayin edilmiş bulunan Ferve b. Müseyk, Esved'in yaptıklarını ve San'â'yı ele geçirdiğini Peygamberimiz aleyhisselama yazı ile bildirdi. Esved hakkında ilk haber, böylece Ferve b. Müseyk tarafından verilmiş oldu.
Ferve b. Müseyk, Ahşiyyeye indi. Mezhiclerden Müslümanlıklarında sebat edenler, Ferve b. Müseyk ile birieştiler. 66
Esvedü'l-Ansî, Ferve ile ne yazışma yaptı, ne de ona elçi saldı. Ferve'nin yanında kendisine karşı koyacak kimse bulunmadığı için, Yemen'de tek başına hüküm sürmeye başladı. 67
Esved hâkimiyetini sağlamlaştırdı, işini büyüttü. Amrb. Ma'dikerib'i Mezhicler üzerine halife yaptı. Ordu kumandanlığını Kays b. Abdi Yağus'a, Ebnâlara ait işleri Feyruz ve Dâzeveyh'e havale etti. Şehr b. Bâzân'ı öldürdükten sonra karısı Azad'la-ki, Feyruz'un amcasının kızıdır-evlendi. 68
Bu kadın, Allah'a ve Resûlullaha iman etmiş, iyi halli kadınlardandı. 69
Sebe' halkından Numan adında birYahudi, Medine'ye, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelip Müslüman olmuştu.
Yurduna, kavminin yanına döndüğü zaman, 70 Esvedü'l-Ansî adam salıp onu yakalattı ve azalarını parça parça kestirerek71 öldürttü. 72
-------------------------------------
45. İbn Hazm, Cemhere, s. 405 406.
46. Belâzurî, Fütûhu'l-buldan, c. 1, s. 125.
47. Belâzurî, c. 1, s. 125, Taberî, Târih, c. 3, 5. 189.
48. Belâzurî, c. 1. S. 125.
49. Taberî, c. 3, s. 189.
50. Taberî, c. 3, s. 189, 218, Bedrüddin Aynî, Umdetu'l-kârî, c. 18, s. 24, Diyarbekri, Târihu'l-Hamîs, c. 2, s. 156.
51. Belâzurî, c. 1, s. 125.
52. İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 61
53. Taberî, c. 3, s. 189.
54. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 534, Belâzurî, c. 1, s. 125.
55. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 446, Diyarbekrî, c. 2, s. 156.
56. Diyarbekrî, c. 2, s. 156.
57. Belâzurî, c. 1. S. 125.
58. Süheylî, c. 7, s. 445 446.
59. Taberî, Târih, c. 3, s. 215, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 337, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 6, s. 307.
60. Taberî, c. 3, s. 215, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 307.
61. Taberî, c. 3, s. 214, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 307.
62. Taberî, c. 3, s. 214.
63. Taberî, c. 3, s. 189.
64. Taberî, c. 3, s. 189, İbn Esîr, c. 2, s. 337, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 30.
65. Taberî, c. 3, s. 214, İbn Esîr, c. 2, s. 337, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 337.
66. Taberî, c. 3, s. 189, Yâkût, Mu'cemu'l-büldân, c. 1, s. 112.
67. Taberî, c. 3, s. 189.
68. Taberî, c. 3, s. 216, İbn Esîr, c. 2, s. 337-338, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 308.
69. Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 308.
70. İbn Sa'd, Tabakâtü'l -kübrâ, c. 5, s. 535, İbn Esîr, Usdu’l-gâbe, c. 5, s. 332.
71. İbn Sa'd, c. 5, s. 535.
72. İbn Esîr, c. 5, s. 332.
Peygamberimiz aleyhisselamın Rüyası
Peygamberimiz aleyhisselam rüyasında kollarında altından iki bilezik görüp onlardan hiç hoşlanmadığını, onlara üfleyince ikisinin de uçup gittiğini, bunları iki yalancıya, Yemen sahibi ile Yemâme sahibine yorduğunu haber verdi. 73
" Onlardan birisi Ansîdir, diğeri Müseylime'dir! " buyurdu. 74
-------------------------------------
73. İbn İshak, İbn Hişam , Sîre, c. 4, s. 246, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 88, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 119, Müslim , Sahîh, c. 4, s. 1781.
74. Buharî, Sahih, c. 5, s. 118, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1781 , Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 542.
Peygamberimiz aleyhisselamın Yemen'deki Valilerine ve Müslümanlara Direktifleri
Peygamberimiz aleyhisselam Esvedü'l-Ansî'nin haberini alır almaz 75 Yemen'deki İslâm valilerine ve oradaki Müslümanlara 76 yazdırdığı yazıyı Vebr b. Yuhannis'le gönderdi.
Esvedü'l-Ansî ile savaşılmasını, 77 Esved'in işi üzerinde-i ster kendisini tuzağa düşürmek, ister kendisiyle çarpışmak suretiyle olsun-önemle durulmasını ve herkesten bu husustaki görüşünün Peygamber aleyhisselamca istendiğinin kendisine duyurulmasını emir ve tavsiye buyurdu. 78
Peygamberimiz aleyhisselamın hastalığı kendisini oyalamadı, Allah'ın emrini yerine getirmekten ve dinini savunmaktan alıkoymadı. 79
Peygamberimiz aleyhisselam, bu hususta Amir b. Şehr, ZÎZûd, Zf Mürran, Zü'l-Kela'. ZÎZuleym ile Necran'da oturan Müslüman Arap ve Arap olmayanlara da yazılar yazdırdı. 80
Vebr b. Yuhannis'in evi, Dâzeveyh'in evinin üzerindeydi.
Feyruz, Dâzeveyh ve Kays b. Mekşuh, Vebr'in yanında toplandılar. Esvedü'l-Ans?nin öldürülmesi işini aralarında konuştular. 81
Konuşma sonunda, bunun ordu kumandanı Kays b. Abdi Yağus (Mekşuh)'a yaptırılması üzerinde görüş birliğine vardılar.
Kays, kendisinden istenilen şeyi hiç itiraz etmeden kabullenmişti. Çünkü, Esved'in kendisini öldüreceğinden korkuyordu.
Esvedü'l-Ansî'nin işi hakkında Yemen'deki diğer Müslümanlarla da yazışma yaptılar, onları kendilerine yardıma çağırdılar. 82
-------------------------------------
75. Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye ve’n-nihâye, c. 6, s. 308.
76. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 338, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 308, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 61.
77. İbn Esîr, c. 2, s. 338.
78. Taberî, Târîh. c. 3, s. 215, İbn Esîr, c. 2, s. 338, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 308.
79. Taberî, c. 3, s. 190, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 61.
80. Taberî, c. 3, s. 216, İbn Esir, c. 2, s. 338, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 338, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 60.
81. Taberî, c. 3, s. 218.
82. Taberî, c. 3, s. 215, İbn Esîr, c. 2, s. 338, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 308.
Esvedü'l-Ansî'nin Kays'la Feyruz'u Korkutucu Gösterisi ve Konuşması
Esvedü'l-Ansî, halkın San'â meydanında toplanmasını emretmişti.
Halk toplanınca, gidip ortalarına dikildi.
Kendisinin elinde hükümdarlık harbesi (süngüsü) vardı. Bir at getirtti. Harbeyi ona sapladı. Attan kan fışkırmaya başladı, at yıkılıp öldü.
Esved, bundan sonra bir deve getirtti. Onun karşısına geçip harbeyi ona sapladı, deve de yere yıkıldı. Harbe elinde olduğu halde yere kapandı. Sonra, başını kaldırdı:
" O, bana: 'Yanındaki İbn Mekşuh sana boyun eğenlerdendir. Ey Esved! Sen onun başını kes! ' diyor" dedi.
Esved, başını tekrar yere koyduktan sonra, kaldırıp:
" O, bana: İbn Deylemî sana boyun eğenlerdendir. Ey Esved! Onun sağ elini ve sağ bacağını kes! 'diyor" dedi.
Feyruz b. Deylemî, Esved'in bu sözünü işitince, kendi kendine:
" Vallahi onun beni çağırıp harbesiyle şu deveyi boğazladığı gibi beni de boğazlamayacağından emin değilim! " deyip, kalabalık arasında gizlene gizlene evinin yolunu tuttu.
Evine yaklaştığı sırada, Esved'in kavminden bir adam arkasından gelip kavuştu, eliyle Feyruz'un boynuna vurarak:
" Hükümdar seni çağırıyor, hemen dön! " dedi, döndürdü.
Feyruz, Esved'in kendisini öldüreceğinden korktu. Hançeri yanında olduğu halde Esved'in yanına vardı.
Önce, hemen üzerine atılıp onu, sonra da yanındakileri öldürmeyi tasarladı.
Esved, Feyruz'un yüzünden maksadını sezdi ve ona:
" Olduğun yerde dur!
Sen buradakilerin en büyüğü ve halkın eşrafını en iyi bilenisin!
Şu devenin etini onların aralarında bölüştür! " dedi ve hayvanına binip gitti. 83
Bundan sonra, Esved, Kays'ı çağırdı. Ona da:
" Ey Kays, bak! O bana ne diyor?" dedi.
Kays:
" Ne diyor?" diye sordu.
Esved:
" Diyor ki: 'Sen Kays'a o kadar itimad ve ikram ettin ki, her zaman her yerde yanına serbestçe girdi. Senin kadar izzet ve saltanat içinde bulundu.
Fakat o senin düşmanına meyledip saltanatını değiştirmeyi ve sana suikast yapmayı kurmaktadır!
Ey Esved! Ey Esved! Kasd var! Kasd var! Sen onun ipini kes! Kays'ın başını al! Aksi takdirde o senin başını kesecek! ' diyor" dedi.
Kays, ona yalan yere yemin etti ve:
" Sen bana göre en büyüksün ve nazarımda sana karşı içimden geçirdiklerimden de yücesin! " dedi.
Esved:
" Melek yalan söyler mi? Doğru söyler! Yalan söyleyip senin başını koparttırmaz! Fakat şu anda anladım ki; sen hakkında öğrendiğim şeylerden kesin olarak tevbe ve nedamet etmişsindir! " dedi.
Kays b. Abdi Yağus, Esved'in huzurundan çıkıp arkadaşları Cüşeyş (Cişnes), Feyruz ve Dâzeveyh'in yanlarına vardı. Esved'in söylediklerini onlara haber verdi.
Korkup durdukları sırada, Esvedü'l-Ansî onlara:
" Ben sizleri kavminize karşı şerefli bir mevkide bulundurmadım mı?" diye sordu. 84
" Evet! Şerefli bir mevkide bulundurdun! " dediler. 85
Esved:
" O halde, sizden bana erişen bu şeyler nedir?" diye sordu.
" Bu sefer bizi affet! " dediler. 86
Özür dilediler. 87
Esved:
" Bana bir daha sizden böyle haberler erişmesin! Sizi affediyorum! " dedi.
Kurtuldular, ama Esvedü'l-Ansî de Kays ve arkadaşlarının yapmak istedikleri işten hep kuşkulandı durdu.
Kays da, arkadaşları da, büyük korku ve kuşku içindeydiler.
O sırada, Hemdan valisi Âmirb. Şehr, ZÎZûd. ZÎMuran veZü'l-Kela'dan88 Esvedü'l-Ansî'ye karşı89 bol bol yardım edecekleri hakkında yazılar geldi.
İşi açığa vuruncaya kadar hiçbir hareket yapmamalarını kendilerine bildirdiler.
Bunun üzerine, ıssız bir yerde toplanmaya başladılar.
Esvedü'l-Ansî, bunu haber alınca, öldürüleceğini sezdi.
Esvedü'l-Ansî'nin öldürülmesi üzerinde Müslümanlar arasında görüş ayrılığı vardı.
Cişnes, Esvedü'l-AnsPnin zevcesi Azad'ın yanına vardı. Ona:
" Ey amcamın kızı! Şu adamın kavminin yanında nasıl bir bela olduğunu biliyorsundur!
O, senin kocanı öldürdü. Senin kavmini tepeleyip öldürdü. Kavminden sağ kalanları sefil ve kadınlarını rezil etti. 90
Sence, onun yanına girilebilecek müsait bir vakit var mıdır?" diye sordu.
Az ad:
" Hangi iş için?" diye sordu.
Cişnes:
" Onu dışan çıkarmak için! " dedi.
Az ad:
" Onu öldürmek için mi?" diye sordu.
Cişnes:
" Öldürmek için! " dedi.
Az ad:
" Olur! Vallahi, Allah'ın yarattıklarından, benim katımda ondan daha çok kin tuttuğum bir şahıs yoktur!
O, Allah için ne bir hak üzerinde durur, ne de bir haramdan men eder!
Siz, bu işe karar verdiğiniz zaman bana bildiriniz!
Ben de bu işin gelinecek zamanını size haber vereyim! " dedi.
Cişnes, Azad'ın yanından ayrılıp Feyruz ve Dâzeveyh'in yanına vardı.
Onlar haber bekliyorlardı. Yanlarına Kays b. Abdi Yağus da geldi.
Esved'i öldürmeye Kays'ı hazırlamak istedikleri sırada, bir adam gelip, Kays'a:
" Seni hükümdar çağırıyor! " dedi.
Kays, yanında Mezhic ve Hemdanlardan on kişi bulunduğu sırada Esved'in yanına girmiş olduğundan, onların yanında Esved'i öldürmeye kadir olamadı. 91
Esved, Kays'a:
" O, bana: 'Ey Abhele b. Ka'b b. Gavs! Kendin için adamlarınla korunma ve güven tedbiri al! ' diyor! 92
Sana haber verdiğim gerçek değil midir? Meleğim bana yalan mı haber veriyor?
Kasd var! Kasd var! Sen Kays'ın elini kesmezsen, o senin başını kesecek! ' diyor! " dedi.
Kays:
" Benim seni öldürmekliğim asla doğru bir haber değildir!
Sen resûlullahsın! Sen hakkımda ne istiyorsan emret! İstersen beni öldür!
İnsanların ölümleri gibi bir defa ölmek, bana her gün ölmemden daha kolaydır! " dedi.
Esved, Kays'ın bu sözünden yumuşadı ve onu bıraktı.
Kays, Esved'in yanından çıkıp arkadaşlarının yanına uğradı. Olan bitenleri onlara haber verdikten sonra:
" İşinizi işleyiniz! " dedi, yanlarında oturma di.
Onlar bir cemaat içerisinde bulundukları sırada Esved oraya geldi, ayağa kalktılar.
Kapıda yüz kadar deve, sığır vardı.
Esved, develeri bir yere hapsetmeden, dizlerini bağlamadan, olduğu yerde adım attırmadan boğazlayıp boşaldıktan sonra, Feyruz'un yanına geldi, ona:
" Senin hakkında bana verilen haber doğru değil midir?" dedi ve elindeki harbeyi göstererek:
" Seni de boğazlayıp şu hayvanların ardına katayım diye düşünmüştüm! " dedi.
Feyruz:
" Biz, senin akrabalığını tercih etmiş, Ebnâlara üstün tutmuştuk!
Eğer sen bir peygamber olmamış olsaydın, biz senden nasibimizi nasıl alabilirdik ve bizim için dünya ve ahiret işi nasıl birleşebilirdi?" dedi.
Esved:
" Bu sözünde samimi olduğuna yemin et! " dedi. 93
Feyruz yemin etti. 94
Esved:
" Sen de biliyorsun ki, San'â halkı benim yanımda toplandılar.
Her cemaat için develer, ev halkı için sığır ve nahiye halkı için de yeteri kadar elbise ve eşya hazırlattım! " dedi.
Esved, evine varıp kavuşmadan önce, ayak üzerinde dikildiği sırada:
" Ben yarın onu ve arkadaşlarını öldüreceğim! " dedikten sonra dönüp gitti.
Feyruz, dönüp işi arkadaşlarına haber verdi, hemen haber salıp Kays'ı getirttiler. Azad'ın yanına varıp kararlarını haber vermek ve kendisinin görüşünü almak hususunda sözbirliği ettiler.
Feyruz, Azad'ın yanına vardı, kararlarını ona haberverdi95 ve:
" Sende ne haber var?" diye sordu. 96
Az ad:
" O, korunur bir durumdadır. Şu konaktan ayrı köşkte ve köşkün çevresinde dolaşan muhafızdan başka birşey yoktur!
Şu, şu ve şu yoldan gidilerek onun bulunduğu yere, üzerine varılır. Akşamladığınız zaman, yanınızda onu öldürecek birşey bulunmaksızın yanına girin! Orada kandil ve silah bulacaksınız! " dedi.
Feyruz, Azad'ın yanından çıkıp giderken, Esved'le karşılaşmıştı.
Esved:
" Seni benim yanıma kim soktu?" dedi.
Feyruz'un başına şiddetle vurdu ve kendisini yere düşürdü.
Esved çok güçlü bir adamdı.
Azad, birden feryad kopardı. 97
Eğer böyle yapmasa, Esved belki Feyruz'u öldürürdü. 98
Azad:
" Amcamın oğlu beni ziyarete gelmişti. 99 Sen onu değil, beni dövdün! " dedi. 100
Esved:
" Sus! Onu senin için bağışladım! " dedi. 101
Feyruz, arkadaşlarının yanına vardı ve:
" Kurtuluş, kaçmaktır! " dedi ve onlara olan bitenleri haber verdi. 102
Feyruz ve arkadaşları, seher vakti Esved'in yattığı evin duvarını deldiler. 103
Feyruz, Dâzeveyh ve Kays, üçü içeri gireceklerdi.
Feyruz:
" Ey Kays! Sen Arapların süvarisisin! İçeri gir, öldür şu adamı! " dedi.
Kays:
" Beni tehlike zamanında son derece titreme tutar! Adama darbeyi indirdiğim zaman, darbemin hiçbir tesiri olamayacağından korkarım!
Ey Feyruz! İçeri sen gir! Çünkü, sen bizim hem en genç, hem de en güçlü olanımızsın! " dedi.
Bunun üzerine, Feyruz, kılıcını arkadaşlarının yanında bırakıp içeri girdi. 104
Yatak odasının kapısına yaklaştığı zaman, Esved'in horladığını işitti. 105
O sırada kandil parıldıyor; Esved yatağına gömülmüş, derin bir uykuya dalmış bulunuyordu.
Azad ise uyuyuncaya kadar ona nar yedirmek için yanında oturuyordu.
Feyruz, Esved'in başının nerede, ayaklarının nerede olduğunu bilemiyordu.
Azad'a işaretle:
" Başı nerede?" diye sordu.
O da, başının nerede olduğunu işaret edip gösterdi.
Feyruz, yavaş yavaş yürüyüp Esved'in başucuna dikildi. 106
Esved, sarhoş olarak uykuya dalmış ve kendisinin sarhoşluğu daha geçmemişti. 107
Feyruz yüzünü açınca, Esved gözlerini açtı ve Feyruz'a baktı.
Feyruz, kendi kendine:
" Dönüp kılıcımı alayım! " dedi, fakat vakit geçirmekten, 108 dönüp de bu fırsatı kaçırırsa hem kendisinin, hem de Azad'ın öldürüleceğinden korktu.
O sırada, Esved:
" Bana ne, sana ne ey Feyruz! " diyerek kendi kendine söyleniyor, mırıldanıyordu. 109
Feyruz hemen bir eliyle Esved'in başını, diğer eliyle de sakalını tutarak boynuna doğru kıvırıp boynunu kırdı. 110 Bacaklarını da sırtına doğru kıvırıp kırdı. Sonra, gitmek için davranınca, Azad Feyruz'un eteğinden tuttu ve:
" Sen ne sanıyorsun, daha o ölmemiştir! 111 Sen beni nereye bırakıyorsun?! " dedi. 112
Feyruz:
" Vallahi onu öldürdüm ve ondan seni rahata erdirdim! " dedi. 113
Arkadaşlarının yanına vardı, Esved'e yaptıklarını onlara haber verdi.
Arkadaşları:
" Geri dön! Onun başını da kes! " dediler, birlikte döndüler.
Feyruz Esved'in başını kesmek istediği zaman Esved öyle bir titredi ki, titremesini durduramadılar!
Feyruz, arkadaşlarına:
" Siz onun göğsüne oturunuz! " dedi.
İki kişi Esved'in göğsüne oturdu.
Azad, saçından tuttu.
Esved'in tepesinden homurdanmalar işitiliyordu. Boğazı bıçakla kesilince, hiç işitilmemiş bir öküz böğürtüsü gibi böğürdü ve sesi kesildi.
Çevrede bulunan muhafızlar kapıya koşuştular ve:
" Ne var! Ne var! 114 Rahmânü'l-Yemen'in başında ne hal var?" diye sordular 115
Azad:
" Ona vahiy geliyor! " dedi. 116
Muhafızlar sustular ve geri döndüler. 117
Feyruz'la arkadaşları evlerine dönüp: 118
" Bunu kavim ve kabilelerimize ve başkalarına nasıl haber verip duyuralım?" diye konuştular.
Sonunda parolalanyla seslenip kabilelerini toplamak, arkasından da ezan okumak hususunda görüş birliğine vardılar. 119
Yanlarında Vebr b. Yuhannis de olduğu halde kalelerden yüksek bir kalenin üstüne çıktılar. 120
Tan yeri ağarmaya başladığı zaman, ilk önce Dâzeveyh, kendi parolalanyla kabilesine seslendi. 121
Müslümanlar da, müşrikler de korktular.
Muhafızlar, kalenin çevresini sardılar.
Süvarilerde gelip muhafızlara katıldılar. 122
Vebr b. Yuhannis, namaz için ezan okudu. Birçok halk gelip oraya toplandı.
Toplanan halka:
" Haberiniz olsun ki, Yüce Allah Esvedü'l-Kezzab'ı öldürdü! 123
Muhammed'in Resûlullah olduğuna, Abhele'nin ise yalancı olduğuna şehadet ederim! " diye seslendiler.
Esvedü'l-Kezzab'ın kesilen başını da halkın önüne attılar. 124 Süvarilerin yanlarında kandiller bulunuyordu. Halk, atılan başın Esvedü'l-Kezzab'ın başı olduğunu gördü. 125
Vebr b. Yuhannis, namaz için kamet getirdi. 126
Toplanmış olan halktan müşrik olanlar hemen yağma için dağılmaya127 ve her biri Ebnâların ev halkından gece karanlığında görebildikleri çoluk çocukları yakalamaya başlayınca, Ebnâlar da kalenin üzerinden, aşağıda halk arasında bulunan kardeşlerine:
" Bunların neler yaptıklarını görmüyor musunuz? Siz de onlardan gücünüzün yettiğini yakalayınız! " diyerek seslendiler.
Bunun üzerine onlardan yetmiş kişi yakaladılar. 128
Müşrikler de, Ebnâların çocuklarından ve ev halklarından yetmiş kişi yakalayıp götürmüş I erdi. 129
San'â halkına:
" Herkes onlardan yanında bulunanı tutsun, salmasın! " diyerek seslendiler.
San'âlılar da öyle yaptılar. 130
Esved'in müşrik askerleri, kendilerinden yetmiş kişinin eksik olduğunu görünce, Ebnâlara gelip:
" Adamlarımızı bize gönderiniz! " dediler.
Ebnâlar da:
" Siz çoluk çocuklarımızı bize gönderiniz, biz de size adamlarınızı gönderelim! " dediler.
Müşrikler, Ebnâların çoluk çocuklarını bıraktılar, Ebnâlar da onların adamlarını bıraktılar. 131
-------------------------------------
83. Taberî, Târîh. c. 3, s. 218-219.
84. Taberî, Târîh, c. 3, s. 215-216, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 338, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 6, s. 308.
85. Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 308.
86. Taberî, c. 3, s. 216, İbn Esîr, c. 2, s. 338, Ebu'l-Fidâ, c. 6, 3. 308.
87. İbn Esîr, c. 2, s. 338.
88. Taberî, Târîh. c. 3, s. 216, İbn Esîr, c. 2, s. 338, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 6, s. 308.
89. Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 308.
90. Taberî, c. 3, s. 216, İbn Esîr, c. 2, s. 338.
91. Taberî, Târîh, c. 3, s. 216, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 338-339.
92. Taberî, c. 3. S. 216.
93. Taberî, Târîh. c. 3, s. 216, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 338-339.
94. İbn Esîr, c. 2, s. 339.
95. Taberî, c. 3, s. 216-217, İbn Esîr, c. 2, s. 339.
96. Taberî, c. 3, s. 217.
97. Taberî, Târîh, c. 3, s. 217, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 339.
98. Taberî, c. 3, s. 217.
99. İbn Esîr, c. 2, s. 339.
100. İbn Esîr, c. 2, s. 339.
101. Taberî, c. 3, s. 217.
102. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
103. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 126, Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
104. Taberî, Târîh, c. 3, s. 219.
105. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 340.
106. Taberî, c. 3, s. 220.
107. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 126.
108. Taberî, c. 3, s. 220.
109. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
110. Taberî, c. 3, s. 220.
111. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
112. Taberî, c. 3, s. 217.
113. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
114. Taberî, Târîh, c. 3, s. 217, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 340.
115. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 126.
116. Belâzurî, c. 1, s. 126, Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
117. Belâzurî, c. 1, s. 126.
118. Taberî, c. 3, s. 220.
119. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
120. Taberî, c. 3, s. 220.
121. Taberî, c. 3, s. 217.
122. Taberî, Târîh, c. 3, s. 217, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 340.
123. Taberî, c. 3, s. 220.
124. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 340.
125. Taberî, c. 3, s. 220.
126. Taberî, c. 3, s. 217.
127. Taberî, c. 3, s. 217, İbn Esîr, c. 2, s. 340.
128. Taberî, c. 3, s. 220.
129. Taberî, c. 3, s. 218.
130. İbn Esîr, c. 2, s. 340.
131. Taberî, Târîh, c. 3, s. 220, 218.
Peygamberimiz aleyhisselamın Esved'in Öldürüldüğünü Ashabına Müjdelemesi
Esvedü'l-Kezzab'ın öldürüldüğü gece, Peygamberimiz aleyhisselama vahiy geldi.
Ertesi gün, ashabına:
" Dün gece Esved, 132 yalancı Ansî, kardeşlerinizden birisinin eliyle öldürüldü! " buyurdu. 133
" Yâ Rasûlallah! Onu kim öldürdü?" diye sordular. 134
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Onu salih, 135 mübarek bir ev halkından, mübarek bir kişi; 136 Feyruz ed-Deylemî öldürdü! " buyurdu. 137
Esvedü'l-Kezzab öldürülüp San'â ve Cened kurtulunca, 138 İslâm valileri işlerinin başına döndüler. Muaz b. Cebel yine namaz kıldırmaya başladı. Peygamberimiz aleyhisselama bir yazı yazıp durumu bildirdiler. 139 Esvedü'l-Kezzab'ın Kehf-i Hubban'dan çıkışıyla öldürülüşü üç ay veya dört aya yakın sürdü. 140
-------------------------------------
132. Taberî. c3, s. 218, lbn Abdilberr, Istiâb, c3, s. 1266, İbn Esîr, Kâmil, c. 2, 5. 341.
133. Taberî, c. 3, s. 220.
134. Taberî. c3, s. 218, İbn AMIbeır, c. 3, s. 1266, İbn Esîr, c. 2, s. 341.
135. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 5, s. 534, Belâzurî, Fütûh, c. 1, s. 127.
136. Taberî. c3, s. 218, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1266, İbn Esîr, c. 2, s. 341, İbn Haldun, Târih, c. 2, ks. 2, s. 61.
137. İbn Sa'd. c 5, s. 534, Belâzurî, c. 1 , s. 127, Taberî, c. 3, s. 218, İbn Abdilberr, c. 3, s. 1266, İbn Esîr, c. 2, s. 341, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 61.
138. Taberî, c. 3, s. 218.
139. Taberî, c. 3, s. 218, İbn Esîr, c. 2, s. 340-341.
140. Taberî. c. 3. s. 220. İbn Abdilberr. c. 3. s. 1266. İbn Esîr. c. 2. s. 341.
Müseylimetü'l-Kezzab'ın İrtidad Etmesi ve Peygamberlik İddiasına Kalkışması
Müseylime'nin Kimliği
Benî Hanîfe kabilesinden olan Müseylime'nin ataları şöyle sıralanır: Müseylime b. Sümâme, 141 b. Kebir, b. Cübeyr, b. Haris, b. Abdülhâris, b. Hıffan, b. Zühl, b. Dü'l, b. Hanîfe.
Müseylime'nin künyesi, Ebu Sümâme veya Ebu Harun'dur. Kendisi Rahmân, Rahmânü'l-Yemâme diye anılırdı. 142 Çirkin suratlı, kısa boylu bir adamdı. 143
Müseylime, Basra'daki Übülle, Hîre yakınında Bekkâ, Belh yakınındaki Enbâr, Küfe yakınındaki Hîre gibi Arap ve Acem pazarlarını, çarşılarını dolaşarak hokkabazlık, gözbağcılık bilgilerini elde etmeye, üfürükçüleri ve falcıları bulup onlardan birşeyler öğrenmeye çalışmıştı. 144
Müseylime Hicretin 10. yılında145 Benî Hanîfe temsilcileriyle birlikte gelerek Peygamberimiz aleyhisselamla görüşüp Müslüman olduktan ve Yemâme'ye döndükten sonra146 irtidad etti. 147
-------------------------------------
141. İbn İshak. İbn Hişam, Sîre. c. 4, s. 222, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 442-443.
142. Süheylî, c. 7, s. 443, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 6, s. 50.
143. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 157.
144. Diyarbekrî, c. 2, s. 159.
145. Yâkubî, Târih, c. 2, s. 130.
146. İbn İshak, c. 4, s. 223, Yâkubî, c. 2, s. 130, Taberî, Târih, c. 3, s. 162.
147. İbn İshak, c. 4, s. 223, Taberî, c. 3, s. 162, Ebu'l-Fidâ, c. 6, s. 50, İbn Kayyım, c. 3, s. 37.
Peygamberimiz aleyhisselamın Müseylime ile Esved Hakkındaki Rüyası
Peygamberimiz aleyhisselam bir gün minberinde:
" Ey insanlar! Ben Kadir gecesini görmüştüm, sonra unutturuldum. 148
Kollarımda da altından iki bilezik görmüş, onlardan hiç hoşlanmamıştım. Üflediğim zaman, her ikisi de uçup gitmişti.
Ben bunları şu iki yalancıya; Yemen sahibi ile Yemâme sahibine yordum 1149
Onlardan biri Ansf'dir, diğeri de Müseylime'dir! " buyurmuştu. 150
Müseylime, peygamberlik işinde Peygamberimiz aleyhisselama ortak olduğunu iddia etmeye ve yaymaya başladı. 151
Temsilciler arasında bulunan birisi Peygamberimiz aleyhisselamın Müseylime'yi peygamberliğe ortak kıldığına yalan yere tanıklık edince, 152 Benî Hanîfelerona bey'at ettiler. 153
Müseylime, Peygamberimiz aleyhisselamın peygamberliğini doğruladığı için, 154 akıl sahibi olanlardan Allah'ın hayırlarını murad ettiği kimseler dışında, 155 Benî Hanîfelerden156 ve başkalarından Yemâme'de bulunanı57 birtakım kimseleri kendisine inandırdı, 158 başına topladı, 159 ardına taktı. 160
-------------------------------------
148. İbn İshak, c. 4, s. 246, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 86.
149. İbn İshak, c. 4, s. 246, Ahmed, c. 3, s. 86, Buhârî, Sahih, c. 5, s. 119, Müslim, Sahih, c. 4, s. 1781, Tirmizî, Sünen, c. 4, s. 542.
150. Buhârî, c. 5, s. 118, Müslim, c. 4, s. 1781, Tirmizî, c. 5, s. 542.
151. İbn İshak, c. 4, s. 223, Belâzurî, Fütühu'l-büldân, c. 1, s. 105, Yâkubî, c. 2, s. 130 Taberî, c. 3, s. 162.
152. İbn Sa'd, Tabakât, c. 1, s. 317, Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 243.
153. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre. c. 4, s. 223, Taberî, Târih, c. 3, s. 162, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 331 İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 298, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 236, Zehebî, Megâzî, s. 567, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 37.
154. İbn İshak, c. 4, s. 223, Taberî, c. 3, s. 162.
155. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 159.
156. Belâzurî, Fütûhu'l-büldân, c. 1, s. 105, Diyarbekrî, c. 2, s. 159.
157. Belâzurî, c. 1. S. 105.
158. Diyarbekrî, c. 2, s. 159.
159. İbn İshak, c. 4, s. 223, Taberî, c. 3, s. 162.
160. Belâzurî. c. 1. s. 105. İbn Esir. c. 2. s. 268.
Müseylimetü'l-Kezzab'ın Marifetleri
Müseylimetü'l-Kezzab, yumurtayı kırmadan ağzı dar şişeye sokmayı öğrenmişti. 161
Nişadırı keskin sirke içinde iyice erittikten sonra günlük yumurtayı onun içinde bir gün bir gece bekletip yumuşatır, ip gibi uzama haline getirir, 162 onu ağzı dar 163 bir şişenin içine sokar, 164 üzerine soğuk su döküp dondurur, 165 şişenin içinde eski haline gelen yumurtayı kavmine göstererek 166 bunun bir mucize, 167 kendisinin de bir peygamber olduğunu iddia ederdi. 168
Müseylime'nin kuşun kesilen kanadını yapıştırdığı veya yapışık gösterdiği olmuş, 169 dağdan bir geyiğin kendiliğinden çıkıp geldiğini ve sütünü sağdığını iddia etmiştir. 170
Müseylime'nin birer mucize gibi göstermek istediği şeyler, mucizenin getirdiği feyiz ve bereketten tamamen mahrumdu; hatta tam tersi idi. 171
BenîHanîfe kabilesi kadınlarından Ümmü'l-Heysem diye anılan bir kadın, Müseylime'ye gidip:
" Hurmalarımız susuzluktan kuruyup döküldü! Kuyularımızın suyu çekildi!
Muhammed'in kuraklığa uğrayan halk için dua ettiği gibi, sen de sularımız ve hurmalarımız için Allah'a dua et! " dedi.
Müseylime, danışmanına:
" Ey Nehâr! O bunu yapmak için ne diyor?" diye sordu.
Nehâr
" Kuraklığa uğrayan halk Muhammed'e gidiyorlar. Yağmur sularının gecikmesinden, kuyu sularının azalmasından ve hurma ağaçlarının susuzlukyüzünden hurmalarının dökülüşünden şikayet ediyorlar. O da onlar için dua edince, kuyularının suyu kabarıyor, hurma ağaçları gelişip dallarının uçları yerlere kadar eğiliyor! " dedi. 172
Müseylime:
" O, kuyulara ne yapıyor?" diye sordu.
Nehâr
" Bir kova su getirtiyor. Onun içine, kavmi hakkında dua ediyor. Ağzına su alıp çalkaladıktan sonra onu kovanın içine bırakıyor. Kovayı götürüp o susuz kuyulara boşaltiyorlar. 173 Sonra da hurma ağaçlarını suluyorlar" dedi.
Müseylime hemen bir kova su getirtti, kovanın içine kavmi için dua ettikten sonra, ondan ağzına su alıp çalkaladı ve kovanın içine bıraktı.
Kovayı götürüp kuyulara boşalttılar. 174
O kuyuların suları büsbütün çekildi ve kayboldu. 175
Nehâr, Müseylimeye:
" Beni Hanîfelerin çocukları üzerine bereket duası yapsan! " dedi.
Müseylime:
" Bereket duası ne denilerek yapılır?" diye sordu.
Nehâr
" Hicaz halkı, çocukları doğduğu zaman onu Muhammed'e götürüyor. O da, çocuğun damağına birşey sürüyor ve başını sıvazlıyor! " dedi. 176
Bunun üzerine Müseylime'ye hangi çocuk getirilip damağına birşey sürdürülmüş ve başı sığatılmışsa, muhakkak o çocuğun ya başı bir daha saçı çıkmamasıya temelli kel, ya da dili kekeme olmuştu. 177 Hele bir çocuğun başı, pek fena kel olmuştu. 178
Benî Hanîfe kabilesinden ve Benî Mehriyelerden bir adam Peygamberimiz aleyhisselamın abdest suyundan alıp Yemâme'ye getirmiş, kuyusuna boşaltmış, sonra su çekerek toprağını sulamış, yeşillikler parlamış, bahçenin yeşilliği hiç geçmemişti.
Nehâr, bir bahçe sahibine:
" Seni Benî Mehriyelerin yaptığı gibi Rahmân'ın abdest suyuyla sulamaktan alıkoyan nedir?" dedi.
Bunun üzerine adam Müseylimeye gidip:
" Sülmâ'nın toprağına Muhammed'in dua ettiği gibi, sen de benim çoraklaşmış, verimsiz hale gelmiş bulunan toprağım için Allah'a dua et! " deyince, Müseylime:
" Ey Nehâr! O ne diyerek dua ediyor?" diye sordu.
Nehâr da:
" Sülmâ, Muhammed'in yanına vardı. Kendisinin toprağı çoraklaşmış ve verimsizdi. Muhammed Sülmâ için bir kova su getirtip dua ettikten ve ağzında çalkaladığı suyu kovanın içine bıraktıktan sonra kendisine verdi. O da bu kovanın içindeki suyu kuyusuna boşalttı ve kuyudan çektiği su güzelleşti, tatlı I aştı" dedi.
Müseylime, Nehâr'ın dediği gibi yaptı.
Adam Müseylime'nin dua ettiği kovayı götürüp Sülmâ'nın yaptığı gibi yapınca, kuyusu kurudu. 179
BenîHanîfe halkı bir kuyu kazdılar.
Kuyunun bol ve tatlı sulu olması için Müseylime'ye gittiler. Gelmesini180 ve teberrüken kuyunun içine tükürmesini rica ettiler. 181
Müseylime içine tükürünce, kuyunun suyu acılaştı ve büsbütün çoraklaştı. 182
Müseylime'nin abdest suyu da bahçeye döküldüğü zaman, orada birşey bitmez oldu!
Bir adam gelip Müseylimeye:
" Ey Ebu Sümâme! Ben servet sahibi zengin bir kimseyim. Şu on yaşındaki oğlumdan başka hiçbir çocuğum doğmadı ki, iki yaşına varmadan ölmüş olmasın! Hem küçüğünün yaşaması, hem de büyük (on yaşındaki) çocuğumun uzun ömürlü olması için başını sığamanı ve Allah'a bu hususta dua etmeni arzu ediyorum! " dedi.
Müseylime:
" İstediğin şeyi yapacağım! " diyerek küçük oğlanın kırk yıl ömürlü olmasına dua etti.
Adamcağız sevinerek183 evine döndüğü zaman, oğullarından birisini kuyuya düşmüş, diğerini de kurt yemiş buldu! 184
Müseylime, Hazret-i Ali'nin ağrıyan gözüne Peygamberimiz aleyhisselamın püskürünce iyileştiğini işit-mişti. 185
Müseylime'nin elini sürmesinden şifa bekleyen adamın gözleri ise, Müseylime el sürer sürmezi 86 veya tükürür tükürmez 187 kör oluverdi! 188
Peygamberimiz aleyhisselamın sütsüz, arık koyunun memesini sığayınca sütlenmiş olduğunu işiten Müseylime'nin memesini sığadığı süüü davarın sütü çekilmiş, kurumuştu! 189
Müseylime, kendisine de Cebrail'in geldiğini, Kur'ân indirdiğini iddia eder, 190 Kur'ân-ı Kerîm'i taklide özenir, kendi kendine şöyle gülünç sözler düzüp Kur'ân diye okurdu:
" Allah gebeye lütfetti de, ondan, onun karın yumuşağıyla kıçının arasından, koşan canlılar çıkardı! " 191
" Fil nedir? Filin ne olduğunu sana ne bildirdi? Onun hurma lifinden ip gibi kuyruğu ve uzun hortumu vardır.
Bu, Rabbimizin yarattıklarından azıcığıdır! " 192
" Ey kurbağa kızı kurbağa! Ne diye " Nak nak! Vak vak! " edip duruyorsun? 193
Yukarın suda, altin balçıkta!
Sen ne suyu bulandırabilirsin, ne de içene engel olabilirsin! " 194
" Yarasa sana ölüm haberini getirinceye kadar yerde bekle! " 195
Müseylime, Benî Hanîfelerden namazı kaldırmış; içkiyi, zinayı ve benzerlerini onlara helâlleştir-mişti. 196
-------------------------------------
161. Süheylî, c. 7, s. 444, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 6, s. 50.
162. Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 311, Diyarbekrî, c. 2, s. 158, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 256, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 21.
163. Süheylî, c. 7, s. 444, Diyarbekrî, c. 2, s. 159.
164. Kasialânf, c. 1, s. 311, Diyarbekrî, c. 2, s. 159, Halebî, c. 3, s. 256, Zürkânî, c. 4, s. 21.
165. Aynı kaynaklar.
166. Diyarbekrî, c. 2, s. 159.
167. Kastalânî, c. 1, s. 311, Halebî, c. 3, s. 256, Zürkânî, c. 4, s. 21.
168. Diyarbekrî, c. 2, s. 159.
169. Süheylî, c. 7, s. 444, Zürkânî, c. 4, s. 21.
170. Süheylî, c. 7, s. 444, Ebu’l-Fidâ, c. 6, s. 50.
171. Süheylî, c. 7, s. 444.
172. Taberî, Târih, c. 3, s. 245.
173. Taberî, c. 3, s. 245, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 158.
174. Taberî, c. 3, s. 245.
175. Taberî, c. 3, s. 245, Kastalânî, c. 1, s. 311, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
176. Taberî, c. 3, s. 245.
177. Taberî, c. 3, s. 245, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
178. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 444, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 255, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 21.
179. Taberî, Târîh, c. 3, s. 245-246.
180. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 158.
181. Süheylî, c. 7, s. 444.
182. Süheylî, c. 7, s. 444, Diyarbekrî, c. 2, s. 255.
183. Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 158.
184. Süheylî, Ravdu'l-ünüf, c. 7, s. 444, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 255.
185. Kastalânî, Mevâhibü'l-ledünniye, c. 1, s. 311, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
186. Süheylî, c. 7, s. 444, Halebî, c. 3, s. 255.
187. Kastalânî, c. 1, s. 311, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
188. Süheylî, c. 7, s. 444, Kastalânî, c. 1, s. 311, Diyarbekrî, c. 2, s. 158, Halebî, c. 3, s. 255, Zürkânî, c. 4, s. 21.
189. Kastalânî, c. 1, s. 311, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
190. Diyarbekrî, c. 2, s. 157.
191. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 223, Taberî, Târîh, c. 3, s. 162, Beyhakî, Delâilü'n-nübüvve, c. 5, s. 331, Ebu’l-Fidâ, el-Bidâye ve'n-nihâye, c. 4, s. 51, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 37.
192. Kastalânî, Mevâhib, c. 1, s. 460, Diyarbekrî, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 158.
193. Taberî, Târîh, c. 3, s. 245, Bâkıllânf, İ'câzu'l-Kur'ân, s. 183, İbn Esîr, Mihâye, c. 5, s. 110, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
194. İbn Sa'd c. 5, s. 551 , Taberî, c. 3, s. 245, Bâkıllânf, s. 183, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
195. Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
196. İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 223, Taberî, c. 3, s. 162, Ebu'l-Fidâ, el-Bidâye, c. 5, s. 51, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 37, Kastalânî, c. 1, s. 312, Diyarbekrî, c. 2, s. 159, Halebî, c. 3, s. 255, Zürkânî, c. 4, s. 22.
Peygamberimiz aleyhisselamın Müseylime'yi Tekrar İslâmiyete Davet Edişi
Peygamberimiz aleyhisselam yazdırıp Amr b. Ümeyyetü'd-Damrî ile gönderdiği bir yazı ile Müseylimetül-Kezzab'ı tekrar İslâmiyete davet etti.
Peygamberimiz aleyhisselamın yazısına Müseylime bir yazı ile karşılık verdi. 197
Karşılık yazısında şöyle dedi:
" Allah'ın Resûlü Müseylime'den Allah'ın Resûlü Muhammed'e,
Selam olsun sana!
Bundan sonra derim ki: Ben bu işte (peygamberlikte) seninle ortak oldum.
Yerlerin yarısı bizimdir, yarısı da Kureyşîl erindir.
Fakat Kureyşîler aşın giden, adalet gözetmeyen bir kavimdir. 198
Bunu Cârudu'l-Hanefîyazdı." 199
Müseylime'nin bu yazısını Peygamberimiz aleyhisselama onun iki elçisi getirmişti. 200
Elçilerden birisi Abdullah b. Nevana, 201 veya İbn Nevâha diye anılan Beni Âmir b. Hanîfelerden Ubâde b. Haris, 202 diğeri de İbn Üsâl idi. 203
Müseylime'nin yazısı okununca, Peygamberimiz aleyhisselam iki elçiye:
" Siz ne diyorsunuz?204
Siz de onun dediği gibi mi, o da peygamberdir mi diyorsunuz?" diye sordu.
Elçiler
" Evet! 205 Biz de onun dediği gibi deriz! " dediler. 206
Peygamberimiz aleyhisselam, onlara:
" Siz benim Resûlullah olduğuma şehadet ediyor musunuz?" diye sordu.
Elçiler
" Biz Müseylime'nin Resûlullah olduğuna şehadet ediyoruz! " dediler.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Siz iman etmezseniz, ben Allah'a ve Resûlüne iman etmişimdir! 207
Vallahi, elçiler öldürülmez olsaydı, muhakkak ikinizin de boynunu vururdum! " buyurdu. 208
Peygamberimiz aleyhisselam Hazret-i Ali'yi çağırdı ve:
" Yaz! " buyurdu. 209
" Bismillâhirrahmânirrahîm
Allah'ın Resûlü Muhammed'den çok yalancı Müseylimeye!
Hakka tâbi olan, uyanlara selam olsun!
Bundan sonra bilesin ki: Yer Allah'ındır! O, kullarından kimi dilerse onu ona vâris kılar!
Akibet takvâlıların (Allah'ın buyruklarını yerine getiren, yasakladıklarından da sakınanlarındır." [A'râf: 128]210
Peygamberimiz aleyhisselam, bu yazıyı Müseylime'ye Zübeyr b. Avvam'ın kardeşi Sâib b. Avvam ile gönderdi. 211
Peygamberimiz aleyhisselamla Müseylimetü'l-Kezzab arasında cereyan eden bu hadise, Hicretin 10. yılının sonunda, 212 Peygamberimiz aleyhisselamın Veda Haccından dönüşünden sonra idi. 213
-------------------------------------
197. İbn Sa'd, c. 1. S. 273.
198. Ebu Hanîfe, Müsned, s. 49, İbn İshak, c. 4, s. 247, Belâzurî, Fütûh, c. 1, s. 106, Taberî, c. 3, s. 166, Beyhakî, Delâil, c. 5, s. 331, İbn Esir, Kâmil, c. 2, s. 299-300, Zehebî, Megâzî, s. 570, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 51, İbn Kayyım, c. 3, s. 37, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 58, Kastalânî, c. 1, s. 312, Diyarbekrî, c. 2, s. 157, Halebî, c. 3, s. 256.
199. Belâzurî, c. 1, 5. 106.
200. Ebu Hanîfe, s. 49, İbn İshak, c. 4, s. 247, Taberî, c. 3, s. 166-167, İbn Esîr, c. 2, s. 299, İbn Kayyım , c. 3, s. 38. Diyarbekrî, c. 2, s. 157.
201. Ebu Dâvud, c. 3, s. 84, Beyhakî, c. 5, s. 332, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52.
202. Belâzurî, c. 1, 5. 105.
203. Beyhakî, c. 5, s. 332, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52, İbn Kayyım, c. 3, s. 38.
204. Ebu Hanîfe, Müsned, s. 49, İbn İshak, İbn Hişam, Sîre, c. 4, s. 247, Ahmed b. Hanbel, Müsned, c. 3, s. 487-488, Ebu Dâvud, c. 3, s. 84.
205. Beyhakî, c. 5, s. 332, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52, İbn Kayyım, c. 3, s. 37.
206. Ebu Hanîfe, s. 49, İbn İshak, c. 4, s. 247, Ahmed, c. 3, s. 483, Ebu Dâvud, c. 3, s. 84, Taberî, c. 3, s. 167, Beyhakî, c. 5, s. 332, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52, İbn Kayyım , c. 3, s. 37-38.
207. Dârimî, c. 2, s. 153, Beyhakî, c. 5, s. 332, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52, İbn Kayyım, c. 3, s. 38.
208. Ebu Hanîfe, s. 49, İbn İshak, c. 4, s. 247, Ahmed, c. 3, s. 488, Ebu Dâvud, c. 4, s. 84, Dârimî, c. 2, s. 153, Taberî, c. 3, s. 167, Beyhakî, c. 5, s. 332, Zehebî, Megâzî, s. 569-570, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 52, İbn Kayyım, c. 3, s. 38, Kastalânî, c. 1, s. 312, Halebî, c. 3, s. 256, Zürkânî, c. 4, s. 22.
209. Ebu Hanîfe, s. 49.
210. Ebu Hanîfe, s. 49, İbn İshak, c. 4, s. 247, İbn Sa'd, c. 1, s. 273, Belâzurî, c. 1, s. 106, Yâkubî, c. 1 , s. 106, Taberî, c. 3, s. 167, Beyhakî, c. 5, s. 331, İbn Esîr, c. 2, s. 300, Zehebî, s. 570, Ebu'l-Fidâ, c. 5, s. 51, İbn Kayyım, c. 3, s. 37 Kastalânî, c. 1 , s. 312, Diyarbekrî, c. 2, s. 157, Halebî, c. 3, s. 256, Zürkânî, c. 4, s. 22.
211. İbn Sa'd, c. 1, s. 273.
212. İbn İshak, c. 4, s. 247, Taberî, c. 3, s. 167, Beyhakî, c. 5, s. 331, Zehebî, s. 570.
213. İbn Esîr, Kâmil, c. 2, s. 300, İbn Haldun, c. 2, ks. 2, s. 58, Diyarbekrî, c. 2, s. 158.
Benî Naha' Heyetinin Medine'ye Gelişi
Naha'ların Kimlikleri ve Medine'ye Ne Zaman ve Kaç Kişi Olarak Geldikleri
Beni Naha'lar Mezhic kabilelerinden olup, ata soyları şöyle sıralanır Benî Naha' b. Amr, b. Ule, b. Celd, 214 b. Malik, b. Üded, b. Zeyd, b. Yeşcüb, b. Arib, b. Zeyd, b. Kehlan, b. Sebe'. 215 Naha'ın: 1. Malik, 2. Avf (Mişr),
3. Cesr,
4. Cezîme,
5. Kays,
6. Harise isimlerinde altı oğlu olup, bunlardan Benî Sa'd b. Malik b. Naha'larve daha birçok oymaklar çıkmıştır.
Amr b. Zürâre de, Benî Sa'd b. Maliklerdendir. 216
Benî Naha' heyeti, Hicretin 11. yılında, Muharrem ayının ortasında Yemen'den ikiyüz kişi olarak Medine'ye geldiler.
Konuklar evi olan Remle binti Hâris'in konağına indiler.
Benî Naha' heyeti, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelip Müslüman olduklarını söylediler.
Onlar, Yemen'de Muaz b. Cebel'e bey'at etmişlerdi. 217
Yüce Allah onların hepsinden razı olsun!
Naha' heyeti, Peygamberimiz aleyhisselamın yanına gelen heyetlerin sonuncusu idi. 218
Heyet içinde Zürâre b. Amr (Kays) b. Haris, b. Adda' da bulunuyordu. 219
-------------------------------------
214. İbn Hazm, Cemhere, s. 477.
215. İbn Hazm, s. 412.
216. İbn Hazm, s. 414.
217. İbn Sa'd, Tabakâtü'l-kübrâ, c. 1, s. 346, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 252, İbn Kaybım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 70, İbn Hacer, el-İ sâbe, c. 1, s. 548, Diyarfcıekrf, Târîhu'l-hamîs, c. 2, s. 154, Halebî, İnsanu'l-uyûn, c. 3, s. 279, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 67.
218. İbn Seyyid, c. 2, s. 258, İbn Kayyım, c. 3, s. 70, İbn Hacer, c. 1, s. 548, Diyarbekrî, c. 2, s. 154.
219. İbn Sa'd, c. 1, s. 346, İbn Seyyid, c. 2, s. 258, İbn Kayyım, c. 3, s. 70, Halebî, c. 3, s. 279, Zürkânî, c. 4, s. 70.
Zürâre b. Amr'ın Gelirken Yolda Gördüğü Rüyayı Peygamberimiz aleyhisselama Anlatıp Yordurması
Zürâre b. Amr
" Yâ Rasûlallah! Ben yolda bir rüya gördüm, beni korkuttu! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Nedir o?" diye sordu.
Zürâre b. Amr
" Gördüm ki; evimde bırakmış olduğum dişi merkep, çil, kara kızıl bir oğlak doğurmuş!
Yerde, bir ateşin çıkıp benimle oğlumun arasına gerildiğini de gördüm ki; o ateş, 'Dumanlı ateş! Dumanlı ateş! Gözlüsü, gözsüzü! 220 Bana yiyecek yediriniz! Ben sizin ev halkınızı ve malınızı yerim! '221 diyordu" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam, ona:
" Sen evinde hamile, gizli bir cariye bıraktın mı?" diye sordu.
Zürâre b. Amr
" Evet! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" İşte o cariye bir oğlan doğurmuştur. O, senin oğlundur" buyurdu.
Zürâre b. Amr
" Ben onun çil, kara kızıl olmasının sebebini anlayamadım?" dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Yakınıma gel! " buyurdu.
Zürâre b. Amr yaklaşınca, Peygamberimiz aleyhisselam:
" Sende gizli tutup kimseye açıklamadığın bir bars (alaca hastalığı) var mı?" diye sordu.
Bunun üzerine, Zürâre b. Amr
" Seni hak peygamber olarak gönderen Allah'a yemin ederim ki; onu senden önce hiç kimse bilmiyordu! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" İşte, rüyada gördüğün çil, kara kızıllık odur! 222
Gördüğün ateşe gelince; o, benden sonra kopacak fitnedir! 223
O, ahirzamanda da kopacaktır! " buyurdu. 224
Zürâre b. Amr
" Yâ Rasûlallah! Kopacak fitne nedir?" diye sordu.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Mü'minlerin kanını dökmek, mü'mine baldan, sudan tatlı gelecek! Kötülük yapan, kendini iyilik yapıyor sanacaktır! 225 Sen ölürsen, bu hali oğlun görecektir. Oğlun senden önce ölürse, sen göreceksin! " buyurdu.
Zürâre b. Amr
" Yâ Rasûlallah! Allah'a dua et de, onu ben görmeyeyim! " dedi. 226
Peygamberimiz aleyhisselam:
" Allah'ım! O fitneyi buna gösterme! " diyerek227 dua etti. 228
Zürâre b. Amr
" Yâ Rasûlallah! Numan b. Münzir" i de kulaklarına küpeler, kollarına pazubandlarve bilezikler takınmış gördüm! " dedi.
Peygamberimiz aleyhisselam:
" O da, dünyadan arta kalandır! " buyurdu. 229
Zürâre b. Amr oğlundan önce Vefât etmiş, oğlu ise Hazret-i Osman'ı halifelikten hal' edenler arasında bulunmuştur. 230
-------------------------------------
220. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 1, s. 134-135, İbn Abdilberr, İstiâb. c. 2, s. 517, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 254, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 259, İbn Hacer, el-İsâbe, c. 1, s. 548, Halebî, İnsânu'l-uyûn, c. 3, s. 279, Zürkânî, Mevâhib Şerhi, c. 4, s. 68.
221. İbn Abdi Rabbih, c. 1, s. 135, İbn Seyyid, c. 2, s. 259, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 70, İbn Hacer, c. 1, s. 548, Halebî, c. 3, s. 279.
222. İbn Abdi Rabbih, Ikdu'l-ferîd, c. 1, s. 134, İbn Abdilberr, İstiâb. c. 2, s. 517-518, İbn Esir, Usdu'l-gâbe, c. 2, s. 254, İbn Seyyid, Uyûnu'l-eser, c. 2, s. 258-259, İbn Kayyım, Zâdu'l-mead, c. 3, s. 70, İbn Hacer, c. 1, s. 54.
223. İbn Abdilberr, c. 2, s. 518, İbn Esîr, c. 2, s. 254, İbn Seyyid, c. 2, s. 259 İbn Hacer, c. 1, s. 548, Halebî, c. 3, s. 279.
224. İbn Abdi Rabbih, c. 1, s. 135, İbn Seyyid, c. 2, s. 259, İbn Kayyım, c. 3, s. 70 İbn Hacer, c. 1, s. 548, Halebî, c. 3, s. 279.
225. İbn Abdi Rabbih, c. 1, s. 135, İbn Abdilberr, c. 2, s. 518, İbn Esîr, c. 2, s. 254, İbn Seyyid, c. 2, s. 259, İbn Hacer, c. 1, s. 548, Halebî, c. 3, s. 279, Zürkânî, c. 4, s. 69.
226. İbn Abdilberr, c. 2, s. 518, İbn Esîr, c. 2, s. 254, İbn Seyyid, c. 2, s. 258-259, İbn Kayyım , c. 3, s. 70, İbn Hacer, c. 1, s. 548, Halebî, c. 3, s. 259, Zürkânî, c. 4, s. 69.
227. İbn Seyyid, c. 2, s. 259, İbn Kayyım, c. 3, s. 70, Halebî, c. 3, s. 279, Zürkânî, c. 4, s. 69.
228. İbn Abdilberr, c. 2, s. 518, İbn Esîr, c. 2, s. 254, İbn Seyyid, c. 2, s. 259 İbn Kayyım , c. 3, s. 70, İbn Hacer, c. 1, s. 548, Halebî, c. 3, s. 279, Zürkânî, c. 4, s. 69.
229. İbn Abdi Rabbih, c. 1, s. 134-135, İbn Seyyid, c. 2, s. 259, İbn Kayyım, c. 3, s. 70, İbn Hacer, c. 1, s. 548, Halebî, c. 3, s. 279.
230. İbn Seyyid, c. 2 s. 259, İbn Kayyım, c. 3, s. 70, Halebi, c. 3, s. 279