SİYER-İ NEBİ | İLK MÜSLÜMANLAR

 

a)İLK MÜSLÜMAN OLANLAR

Hz. Peygambere vahyin gelmesiyle insanları Hak Din'e davet vazifesi başlamış oldu. Önce sadık eşi Hati­ce iman etti. Azadlı kölesi Zeyd de iman edenlerdendir.

b)HZ. ALİ’NİN İSLÂM’I KABUL ETMESİ

Ebu Talib'in ailesi pek kalabalık olduğundan oğlu Ali'yi, Hz. Muhammed yanına almıştı. Ali o zaman beş yaşında bir çocuktu. Hz. Muhammed'e Peygamberlik verilip insanları Hak Din'e davete memur olduğu za­man Ali O'nun evinde yaşıyordu. Hz. Hatice Müslü­man olmuştu. Eşi ile beraber ibadet edip Kur'an okur­ken onları Ali görüyordu. Çocuk safiyeti ile bunları sor­du.

Hz. Peygamber de ona İslamiyet'i anlattı. O da İsla­miyet'i kabul etti.

c)HZ. EBU BEKİR’İN MÜSLÜMAN OLMASI

Hz. Ebu Bekir (Allah O’ndan razı olsun), Hz. Muhammed Aleyhisselam’ın en candan dostu idi. Ebu Be­kir’in Mekke'de itibar ve şerefi büyüktü. Zengin bir tüc­cardı. Hz. Muhammed’i arayan, Ebu Bekir’in, dükka­nında bulurdu. Aralarındaki bu içtenlik sebebiyle Hz. Peygamber, aile dışındaki kişilerden ilk önce Ebu Be­kir’i İslam’a davet etti. O’da kendisine çok güveni oldu­ğundan O’nun davetini tereddütsüz kabul etti. Hz. Ebu Bekir’in İslamiyet! kabul etmesiyle Hz. Peygamber ken­disine büyük bir destek bulmuş oldu. O’nun himmetiy­le bazı önemli kişiler Müslüman oldular. Çünkü Ebu Bekir’in kendilerini yanlış yola götürmeyeceğinden emin idiler. Affan oğlu Hz. Osman, Avf oğlu Abdurrahman, Talha, Ebu Vakkas oğlu Sa’d, Avvam oğlu Zübeyr, hep onun delaletiyle Hak Din’i kabul ettiler. Al­lah cümlesinden razı olsun.

d)AŞİKÂRE DAVET

İlk Müslümanlar, Kureyşlilerin İslamiyet’e karşı düş­manlıklarını bildikleri için, dinlerini gizli tuttular. Bu durum üç yıl devam etti. Artık açıktan İslam’a davet et­meğe sıra gelmişti. Şu mealdeki ayet-i kerimeler vahyo- lundu:

Yakın akrabalarını uyar, mü’minlerden sana tabi olanlara rahmet ve himaye kanatlarını in­dir. Şayet sana âsi olup karşı dururlarsa, onla­ra: Ben sizin işlediklerinizden tamamiyle uzağım, de.” (Şuara Sûresi, Ayet: 214-216)

“Sana emrolunanı açıktan açığa beyan et. Müşriklerden yüz çevir.” (Hıcr Sûresi, Ayet: 94)

Hz. Peygamber vahyin bu emrine uyarak: Abdülmuttalib ailesini, amcası Ebu Talib, Abbas, Hamza, Ebu Leheb de dahil olmak üzere evine ziyafete davet etti. Ye­mekten sonra sohbet başladı. Sırası gelince Hz. Peygam­ber Allah’dan aldığı emri akrabasına tebliğ ederek onla­rı Hak din’e İslamiyet’e davet etti. Hırçın bir adam olan amcası Ebu Leheb hemen ortaya atıldı ve onun sözünü keserek cemaatı dağıttı. Böylece ilk davetinde daha am­cası Ebu Leheb Hz. Peygamber’in karsısına dikildi.

Bir müddet sonra Hz. Peygamber davetini daha ge­nişletti. Bir gün Safa tepesine çıkarak:

-      Ey Kureyş halkı, diye seslendi. O’nun sesini du­yanlar oraya koştular ve etrafında toplandılar. Hz. Pey­gamber onlara:

-     Size şu tepenin arkasında bir düşman ordusunun bulunduğunu haber versem bana inanır mısınız? diye sordu.

-     Evet inanırız, çünkü senin yalan söylediğini hiç duymadık, dediler.

Hz. Peygamber onlara:

-      O halde sizi uyarıyorum. Siz eğer, Allah’a inan­mazsanız, büyük bir azaba uğrarsınız, dedikten sonra ka­bile adlarını ayrı ayrı söyledikten sonra; haberiniz olsun ki, Allah bana yakın kabilemi uyarmayı emrediyor. Ben sizin için ne dünya menfaati sağlamağa, ne de ahirette bulacağınız nasibi hazırlamağa sahip değilim. Bunlar si­zin bir sözünüze bağlıdır. O da, Allah’dan başka ilah yoktur, demenizdir, dedi.

Dinleyiciler arasında bulunan Ebu Leheb hemen ayağa kalkarak:

- Günümüzü zehir ettin. Bizi buraya bunun için mi topladın, dedi.

Bunun üzerine bu toplantı da bir sonuç vermedi.

e)İLK MÜSLÜMANLARIN UĞRADIK­LARI EZA VE CEZALAR

tlk Müslümanların içinde kimsesiz olanlar, kendile­rine arka çıkacak kuvvetli adamı bulunmayanlar, müşrikler’in takibine uğramışlardır. Müşrikler, Ebu Bekir, Osman gibi büyük ve zengin zatlara bir şey demiyorlar­dı, fakat zayıf gördükleri fakirlere etmedik şey bırakmı­yorlardı; onları aç, susuz tutarlar, döğerler, kızgın kum­ların üstüne yatırıp işkence yaparlardı. En çok eza ve ce­faya uğrayanlar şunlardı:

Bilal-i Habeşi: Habeşli bir zencidir. Ümeyye ibn-i Halefin kölesiydi. Ümmeyye İslam’ın en büyük düş­manlarından olduğundan, kölesine yapmadık eziyet bı­rakmazdı. Onu kızgın kumların üstüne yatırıp, göğsüne kızgın taşlar kor, saatlerce güneş altında tutardı. Bilal, iman hazzının verdiği kuvvetle bunlara dayanır; Allah birdir, diyerek bunlara katlanırdı. Nihayet Hz. Ebu Be­kir O’nu alarak azad etti. Bilal yanık sesiyle ezan okudu­ğu zaman herkes zevkle dinlerdi.

Ammar ibn-i Yasir: ilk Müslüman olanlardandır. Kureyş bu gibi hamisi olmayan acizlere, her türlü insan­lık dışı eza yapmaktan çekinmeyecek kadar soysuzlaşmıştı. Ammar’ı kumlara yatırırlar, bayıltıncaya kadar döğerlerdi. Ammar’ın babası Yasir, anası Sümeyye de aynı muamelelere uğruyorlardı.

Süheyb Rumi: Rumi denirse de asıl iranlı’dır. Bi­zanslılara esir düştüğünden, orada yetiştiğinden Rumi denilmiştir. Köle olarak Arabistan’a satılmıştı. Hz. Peygamber’in İslam’a davetini duyunca Müslüman oldu. Müşrikler ona da çok işkence yaparlardı.

Habbab b. Eret: Temin kabilesindendir. Müslüman­ların sayısı 7 iken Müslüman oldu. İşkenceye maruz kaldı. Bir defa Habbab’ı kızgın kömürler üzerine yatırdı­lar, üstü başı yara içinde kaldı. Aradan yıllar geçtikten sonra Habab bu olayı Hz. Ömer’e anlatarak sırtını gös­terdi yanık yerlerin izi belli idi. Habbab demircilik ya­pardı.

Ebu Fükeyhe: Safvan lbn-i Ümeyye’nin kölesiydi. Safvan ona işkence yapar, İslamiyet’ten çıkması için zor­lardı. Fakat o bütün bunlara dayandı ve dininde sebat gösterdi.

Lübeyne, Nehdiyye, Zinnire, Ümmü Abis adındaki cariyeler Müslüman olduklarından eza ve cefaya uğra­mışlardı. Hz. Ebu Bekir bu dördünü satın alarak azad etmiştir.

f)      MÜŞRİKLERİN ELEBAŞILARI

Müşrikler, Hz. Osman gibi müslümanların ileri ge­lenlerine bile elden gelen ezayı yapmaktan çekinmiyor­lardı. Hatta ellerini ve dillerini İslam’ın büyük Peygamber’ine uzatmak cüreti göstermişlerdi. Hz. Peygamber’e en çok düşmanlık edenler şunlardır:

Ebu Leheb: Hz. Peygamber’in öz amcasıdır. İslam’ın en büyük düşmanıdır. Karısı Ümmü Cemil ki, Ebu Süfyan’ın kız kardeşidir, kocası gibi o da eliyle ve diliyle Peygambere eza verenlerdendir. Bu ikisi hakkında Tebbet Sûresi inmiştir. Bedir zaferi yüreğine indi ve öldü.

Ebu Cehil: Bu da müslümanların en büyük düşma­nıdır. Müslümanlar onun elinden ve dilinden neler çekmediler. İslam’a düşmanlık yapanların çoğu Üm- meyyeoğulları idi. Çünkü Emevi ve Haşimi rekabeti es­kidir. Ebu Cehil ise Mahzum kabilesindendir. Onlar da reislik iddiasında idi.

Velid lbn-i Muğire, Ebu Süfyan, Ümeyye lbn-i Ha­lef, As lbn-i Vail, İslam’a düşmanlıkta ileri gidenlerden­dir. Hz. Peygamber’in oğlu Kasım vefat ettiği zaman, As; Muhammed’in soyu kesildi, diyerek alay etmiştir. Evlat acısıyla yüreği sızlayan bir babayı teselli yerine böy­le incitmek insanlık dışı bir harekettir.

Kureyş uluları Hz. Peygamber’in Allah Elçisi olduğu­nu biliyorlardı. Fakat hased yüzünden O’na karşı çıkı­yorlardı. Bunu Ebu Cehil’in şu sözlerinden anlamak kolaydır:

Bir defa Ahnes, Ebu Cehil’e, İslamiyet hakkındaki düşüncesini sordu. O da şöyle cevap verdi:

- Bizimle Haşimiler arasında eskiden beri rekabet vardır. Şerefi paylaşamayız. Onlar ziyafet verirse biz de veririz, onlar cömertlik gösterirse biz de gösteririz; on­lardan aşağı kalmayız. Böyle atbaşı beraber giderken şimdi onlardan biri kendisine gökten vahiy geldiğini haber veriyor. Biz buna nereden ulaşacağız. Vallahi biz onların Peygamberine inanmayız!..