a)KUREYŞ’İN ÖFKESİ:
b)ABBAS’IN MEKTUBU:
Hz. Peygamber’in amcası Abbas henüz Müslüman olmamıştı. Fakat kardeşinin oğlunu seviyordu. Kureyş’in Medine’ye yürüdüğü haberini, Medine’ye ulaştırdı. Hz. Peygamber mektubu alınca istişare yaptı düşman Medine kenarına gerçekten yaklaşmıştı. Bazı As- hab-ı Kiram, şehri içerden müdafaa edelim, diyordu. Gençler ise düşmanla dışarıda karşılaşmak istiyorlardı. Neticede bu görüş kabul edildi.
Cuma namazından sonra Medine’den çıktılar. Ku- reyş Uhud dağında karargahını kurmuştu. Müslüman- lar da oraya hareket ettiler. Müslümanlar 1000 kişiydi. Münafıkların reisi Abdullah 300 kadar adamiyle geri dönünce Müslümanlar 700 nefer kaldılar.
Müslümanlar Uhud’a vardıklarında müşrikleri orada yerleşmiş buldular. Bunun üzerine arkalarını Uhud dağına vererek Medine’ye karşı saf aldılar. Düşmanın cephe gerisinden saldırısını önlemek için Hz. Peygamber, sol taraftaki dağın boğazını beklemek üzere 50 nefer bıraktı ve bunlara: “Düşman ister galip, ister mağlup olsun, benden emir almadıkça buradan asla ayrılmayacaksınız, düşman süvarisi gelirse atlarına ok atın, çünkü at oku yedi mi ilerlemez!” diye sıkı sıkı tenbih etti.
Düşmanın sağ kanadında Halid, sol kanadına Ebu Cehil’in oğlu İkrime, süvarilerin başında SafVan bulunuyordu. Kadınlar def çalarak askerleri kızıştırıyorlardı. Harb mübareze ile başladı. Hz. Ali ve Hz. Hamza ha- sımlarını yere serdiler. Ebu Dücane de emsalsiz kahramanlıklar gösterdi. Kureyşliler, Bedir’in öcünü almak için var kuvvetleriyle saldırıyorlardı.
c)HZ. HAMZA'NIN ŞEHİT EDİLMESİ:
Ebu Süfyan’ın karısı Hind, Bedir’de babası öldüğünden onun intikamını almak için Vahşi namında bir zenciye külliyetli para va’dederek Hz. Hamza’yı öldürmesini tembih etmişti. Vahşi, Hz. Hamza’nın erkekçe karşısına çıkmağa korktuğundan, bir pusuya yattı. Habeş usulü ok atarak onu karnından yaralayıp şehit etti.
Çok şiddetlenen harb Müslümanların lehine dönmüştü. Düşman safları bozulmuş kadınlar dağa doğru kaçmağa başlamışlardı. Hz. Peygamber ordusunu öyle tertib etmişti ki, düşman süvarisine karşı duracak süvarisi yokken, süvari hücum edebilecek yalnız bir yer kalmıştı, orayı da okçularla kapatmıştı ve onlara buradan asla ayrılmamalarını tenbih etmişti. Bu sayede de ilk anda zafer kazanmıştı.
d)FAKAT DÜNYALIK PEŞİNE DÜŞÜNCE:
Fakat burada bazıları gaflete düştüler. Düşmanı taki- bedecek yerde ganimet toplamağa koyuldular. Okçular da, düşman nasıl olsa bozuldu diyerek yerlerini bıraktılar. Bunu fırsat bilen Halid, süvarisiyle hücum etti. Müslümanların içine daldı. Bunu gören müşrikler tekrar hücuma geçtiler. İki hücum arasında kalan Müslü- manlar neye uğradıklarını bilemediler bir kargaşalık başladı. Bir ara Hz. Peygamber’in şehit edildiği duyuldu. Müslümanlar da çok şaşırdılar, ümitsizliğe düştüler. Bir grup Müslüman Hz. Peygamber’in etrafına halka olmuştu. O’nu koruyorlardı. Yapılan saldırılar sırasında Hz. Peygamber’in zırhı yanağına batmış, mübarek dişi kırılmıştı. O büyük Peygamber düşmanın attığı ok yağmuru altında bile metanetini kaybetmiyor:
- Ya Rab, kavmimi affet, çünkü onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar, diye dua ediyordu.
Müslümanlar çok zor duruma düşmüşlerdi. Ümmü Umare denen Nesibe Hatun, Müslümanlara su dağıtıyordu. Bu zor durumda kalınca su kabını elinden bıraktı ve bir kılıç alarak Hz. Peygamberi korumağa başladı. Hücum edenlerden birini atından düşürdü, yere yuvarladı.
Hz. Peygamber yanındakilerle bir tepeye çıktı. Ebu Süfyan, “Muhammed aranızda mı?” diye seslendi. “Ebu Bekir ve Ömer orada mı?” diye sordu. Bir cevap alamayınca, “Demek bunların hepsi ölmüş” diye söylendi. Bunun üzerine Ömer:
Bunların hepsi sağdır ve buradadır, diye haykırdı.
Ebu Süfyan:
Muharebe nöbetledir, bugün Bedir'in karşılığıdır, dedi.
e)ÖLÜLERE SALDIRI:
Kureyş kadınları, bu harbde insanlığa asla sığmayan vahşice hareketlerde bulunmuşlar, şehit düşen Müslümanların burunlarını, kulaklarını keserek gerdanlık gibi boyunlarına asmışlardır. Hatta Ebu Süfyan'ın karısı Hind, Hz. Hamza'nın göğsünü deşerek onun ciğerini dişlemiştir. Tarihte ona “İnsan ciğeri yiyen kadın” denir.
Uhud Harbine Müslümanlar kadınları da katılmıştı. Fakat bunlar askere su dağıtmak, yaralı sarmak gibi insani vazifeler görmüşlerdir.
Uhud Harbinde Müslümanlar 70 şehit verdiler. Büyük bir üzüntü içinde Medine'ye döndüler. Fakat buna kendileri sebebiyet vermişler, Hz. Peygamber'in emirlerini dinlememişlerdi. Medine’deki Yahudiler ve münafıklar bu mağlubiyete sevinmişlerdi. Bu, Hz. Peygam- ber’e ağır geldi. Yaralı ve yorgun olduğu halde düşmanı takibetmeğe karar verdi. Müslümanların zayıf düşmediğini hem Yahudilere, hem müşriklere göstermek bakımından bu karar mühimdir. 16 Şevval, harbin ertesi Pazar günü münadi haykırarak Müslümanları takibe çağırdı.
f)HEZİMETTEN ZAFERE:
Mekkeliler, Uhud’dan çekilmişler. Revha’ya gelmişlerdi. Hz. Peygamber arkalarından bir gözcü göndermiş, “Git bak, eğer develere biniyorlarsa Mekke'ye gidiyorlar, yok atlara biniyorlarsa Medine'ye saldıracaklar demektir” dedi. Haberci develere bindiklerini söyledi. Fakat Mekkeliler’de bir tereddüt vardı: kimisi geri dönmek istiyordu. Hz. Peygamber bunu haber aldığından sancağı Hz. Ali’ye vererek düşmanı takibe yolladı ve Hamrau’l-Esed’e kadar geldi. Orada üç gece söndürmeksizin ateş yakarak tereddüt içinde olan düşmana karşı kuvvetli ve kalabalık olduklarını gösterdi. Ebu Süfyan, tekrar bir çatışmaya girmekten kaçındı. Müslümanlar Uhud’da mağlup olmuşken, böylece galip duruma geçtiler.
h)HİCRETİN ÜÇÜNCÜ YILI OLAYLARI:
Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hasan dünyaya geldi.
Hz. Peygamber, Ömer’in kızı Hafsa ile evlendi.
Hz. Osman’ın birinci zevcesi Rukkiye vefat ettiğinden, yine Peygamberimiz’in kızı Ümmü Gülsüm ile evlendi. Böylece Peygamber Hulefa-i Raşidin’den ikisine kız verdi, ikisinin de kızı ile evlenerek sıhriyet bağları kurdu.
Hz. Peygamber’in zevcelerinin adları şöyledir: Hatice, Sevde, Aişe, Hafsa, Huzeyme kızı Zeynep, Ümmü Seleme, Cahş kızı Zeynep, Ümmü Habibe (Ebu Süf- yan’ın kızı), Cüveyriye, Safiyye (Yahudi asıllı), Meymu- ne.