a)RACİ’ OLAYI:
Hicret’in 4’üncü yılında Lihan kabilesi komşularından birkaç kişi gelerek,
kendilerine din öğretecek mürşidler gönderilmesini istediler. Hz. Peygamber,
altı kişi gönderdi. Bunlar Raci’ denen yere vardıklarında hıyanete kurban
olduklarını anladılar. Yanlarındakiler bunları müşrik olan Lihanlılara teslim
ettiler. Onlar da bunlardan dördünü şehit ettiler, ikisini mekkeye götürüp
Müşriklere sattılar. Müşrikler de onları Bedir’de ölenlere bedel olarak
öldürdüler.
Müslümanlar bu altı zatın alçakça bir hıyanete uğramalarına çok üzüldüler. Hz.
Peygamber’in şairi Hasan b. Sabit acıklı mersiyeleriyle bu eleme tercüman oldu.
b)Bİ’R-İ MAUNE FACİASI:
Yine Hicret’in 4’üncü yılında idi. Kilab kabilesinden Ebu Bera, Peygamberimize
gelerek kabilesine birkaç din öğreticisi gönderilmesini istedi. Peygamberimiz:
“Ben Necid’lilere güvenmem” dedi de, Bera O’na teminat verdi. Peygamberimiz
bunun üzerine Ashab-ı Suffa’dan 40 kadar zatı gönderdi. Bunlar Maune kuyusu
denen yere vardıklarında, içlerinden birini Tufeyl oğlu Amir’e göndererek,
Peygamber’in mektubunu sundular. Amir Mektubu okumadı bile. Etrafındaki
kabilelerden adam toplayarak, Ebu Bera’nın sözüne rağmen bu mürşidleri
öldürmüşlerdir. İçlerinden yalnız biri sağ olarak kurtulmuş ve Medine’ye
gelmiştir. İşte bazı kabileler verdikleri sözden dönerek böyle hıyanet
ederlerdi. Çünkü müşrikler ve Yahudiler onları kışkırtırdı.
c)BENİ NADİR GAZASI:
Yahudiler, Uhud’dan sonra Müslümanları küçümsemeğe başladılar. Müslümanlarla
yaptıkları andlaşma- lara riayet etmez oldular. Kuba yakınında Nadiroğulları
Yahudileri yaşıyordu. Hz. Peygamber bunlara giderek ödenmesi gereken iki
kişinin diyetinden düşen payı, andlaşmalar gereğince vermelerini istedi.
Aralarında bir dedikodu başladı. Meğer Peygamber’e bir suikast hazırlıyorlarmış
Peygamberimiz bundan haberdar oldu ve Medine’ye döndü. Yahudiler her vesile ile
Müslümanları rahatsız ediyorlardı. Onun için Hz. Peygamber, Muhammed b.
Mesleme’yi göndererek 10 gün zarfında memleketi terkedip başka yere gitmelerini
emretti. Onlar buna razı oldular. Çünkü suçluydular. Fakat münafıkların reisi
olan lbn-i Übey onlara haber salarak kendilerine yardım edeceğini bildirdi.
Bunun üzerine Yahudiler çıkmamağa karar verdiler. Müslümanlar onların
kalelerini muhasara ettiler. Nihayet teslim oldular. Silahlarından mada
mallarını develerine yükleyip gitmelerine müsaade olundu. Nadiroğullarından
kalan araziyi Hz. Peygamber Muhacirlere tevzi etmiştir. Ensar’dan fakir olan
iki kişiye de vermiştir. Diğerleri muhtaç olmadıklarından almamışlardır.
Bu yılda Hz. Ali’nin oğlu Hz. Hüseyin doğdu.
Hz. Peygamber, Zeyd b. Sabit’e İbrani dilini öğrenmesini emretmiştir. Çünkü
Yahudilere güveni kalmadığından onları tercüman olarak kullanmaktan
vazgeçmişti.
d)BENİ MUSTALIK GAZASI:
Medine’ye dokuz konak mesafede yaşayan Musta- lıkoğulları, Medine’ye saldırmak
niyetinde idi. Hz. Peygamber bu hareketi yerinde bastırmak için oraya gitti.
Bunların bir kısmı dağıldı, bir kısmı savaşa girdi. 600 esir alındı, 2.000
deve, 5.000 koyun ele geçti.
e)İFK HADİSESİ:
Bu harbden dönüşte Hz. Aişe Validemiz, çirkin bir iftiraya maruz kalmıştır.
Emaneten takındığı bir gerdanlığı yolda düşürdüğünden onu ararken kervandan
geri kalmış, ona rastlayan, onu devesine alarak kervana yetiştirmiştir. Fırsat
arayan Münafıklar bunu dillerine dolamışlar, Hz. Peygamber’e Hz. Aişe’ye ve
Müslümanla- ra incitici sözler uydurmuşlardır. Nihayet Hz. Aişe’nin bu
iftiradan temiz olduğuna dair ayetler inmiş, Müslümanlar da sevinmiştir.
Kur’an-ı Kerim bunu, açık bir bühtan olarak niteler.