Alâmetlerin birisi de mescitlerin süslenmesi ve içine nakışlar yapılmasıdır. Müsned’te Enes (ra)’dan gelen hadiste Rasulullah (sav) şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar mescitleri süslemedikçe kıyamet kopmaz”. (2) Nesâi ve İbn Huzeyme’deki rivayette ise şöyledir: “İnsanların mescitleri süslemesi kıyametin alametlerindendir”. (3)
Buhari Sahihi’nde şöyle diyor: Enes dedi ki: “Öyle zaman gelecek ki, insanlar mescitleri süslemekle övünme yarışına girecekler ve sonra onları pek az zikir ve ibadetle yaşatacaklar” İbn Abbas dedi ki: “Sizler mescitlerinizi Yahudi ve Hıristiyanlar gibi süsleyeceksiniz”.
Ömer b. Hattab mescidi yenilerken şöyle demişti: “Sen sadece insanları yağmurdan saklayıp koru. Sakın allı sarılı süsler yapıp da insanları fitneye uğratmayasın”. (4)
Allah Hz. Ömer’e rahmed etsin, insanlar onun sözünü dinlemediler. Allı sarılı süslerle yetinmeyip, elbiseye nakış yapar gibi camilerede nakış yaptılar.
Halifeler ve sultanlar mescit süslemede sanki birbirleriyle yarış ettiler. En olmadık şeyleri ortaya çıkardılar. Süsledikleri bu mescidler zamanımızda Şam, Mısır, Türkiye ve Endülüs’te bulunmaktadır. Günümüz Müslümanları da mescitleri süslemekte ve nakış yapmaktadırlar.
Hiç kuşku yok ki, mescitlerin süslenmesinde harcanan bu paralar bize yapılan israfın ölçüsünü göstermektedir. Oysa mescitleri yaşatmak orada namaz kılmak ve Allah’ı anmakla olur. Mescitler sadece insanları yağmur, soğuk ve sıcaktan korumak için yapılır.
Bununla birlikte mescitler süslü yapıldığında ve Kur’an’ın yazısı süslü yazıldığında toplumların yok olacağına dair ikaz gelmiştir. Nitekim Hakim Tirmizi, Ebu’d-Derda (ra)’in şöyle dediğini rivayet ediyor: “Mescitlerimizi süsler, Kur’anların yazısını süslerseniz yok olur gidersiniz”. (5)
Münavî (6) şöyle diyor: “Bana göre Mescitleri ve Kur’an yazısını süslemek yasaktır. Çünkü bunlar kalbi meşgul etmekte, Allah’ı düşünmekten ve huşudan insanı uzaklaştırmaktadır. Bu yüzden Şafiler mescitlerin süslenmesiyle ilgili olarak: “Kâbe dahil olmak üzere mescitleri altın ve gümüşle süslemek haram, diğer süslerle süslemek de mekruhtur” demişlerdir”. (7)
2 Müsned (3/134). Albâni hadis için “sahih” demiştir. Bak: “Sahihu’l-Cami” (6/174 Hadis no:7298)
3 Nesâi (2/32-Suyuti Şerhi). Albâni hadis için “Sahih” demiştir. Bak: Age (5/213. Hadis no:5771). Sahihi İbn Huzeyme (2/282. Hadis no:1322-1323)
4 Buhari, Salât (1/539-Fethu’l-Bârî)
5“Camiu’s-Sağir’in Sahihleri” (1/220. Hadis no:599). Albâni hadisin devamında: “Senedi Hasendir” demiştir. Ayrıca “Sahih Hadisler” kitabında (3/337 Hadis no:1351) şöyle diyor: “Bu Hadisi Hakim Tirmizi “el-Ekyas ve’l-Muğterin” kitabında (elyazma s:78) Ebu’d-Derda’dan merfu olarak rivayet etmektedir”. Yine bu hadisi İbn Mubarek “Zuhd”de (s:275 Hadis no:797) daha değişik şekliyle rivayet etmiştir. İbn Mubarek’in rivayet ettiği o hadisin senedi hakkında Albâni “Sahih Hadisler” kitabında şöyle diyor: “Bu hadisin ravileri, Müslim’in sika ravileridir. Ancak onlardan Bekir b. Sevâde, Ebu’d-Derda’dan hadis duymuş mudur yoksa duymamış mıdır, bunu bilmiyorum”. Beğavi’de “Şerhu’s-Sünne” de (2/350) bu hadisi Ebu’d-Derda’ya dayandırmaktadır. Suyuti “Camiu’s-Sağir”de (s:27) bu hadisi Hakim Tirmizi’nin, Ebu’d- Derda’dan rivayet ettiğini söylemiş ve zayıf işaretini koymuştur. Yine Münâvi “Feyzu’l- Kadir”de (1/367. Hadis no:658) hadisi zayıflamaktadır.
6 Zeyneddin, Muhammed b. Abdurrauf b. Tâcu’l-Arifin b. Ali b. Zeynel Abidin Münâvi. Yazdığı 80 tane kitabın çoğu hadis, tarih ve biyografi dalındadır. Kahire’de h. 1031 yılında vefat etmiştir. Bak: “A’lâm” (6/204)
7 “Feyzu’l-Kadîr’ (1/367)