Lut aleyhisselam Hazreti İbrahim'in akrabası olup Filistin'de iskan eden Sedum kavmine peygamber olarak gönderilmiş ve İbrahim aleyhisselamın şeriatını tebliğ ile memur olmuştu. Hazreti Lut'un kavmi çok azgındı ve erkeklerle münasebeti adet haline getirerek livata fiilini işliyorlardı. Bu iş için de bilhassa genç delikanlılar üzerinde kötü emel besliyorlardı.
Hazreti Lut kavmine tebliğe başladı ve bu çirkin fiilden vazgeçmelerini temin için nasihata başladı:
— Ey kavmim! Siz hala göz göre göre o fuhuşu yapacak mısınız? Doğru kadınları bırakıp da çirkin bir şekilde erkeklere mi yanaşacaksınız? Sizden önce alemlerden hiç biri bu haltı işlemedi. Siz hala erkeklere gidecek, yolu kesecek ve meclisinizde edebsizlik yapıp duracak mısınız? Yoksa Allah'ın azabına uğrarsınız., dedi.
Fakat o azgın kavim bu hak nasihatlere karşı şu küstahça cevabı verdiler:
— Haydi getir bize Allah'ın azabını, eğer sen doğru söyleyicilerden isen!
Bunun üzerine Lut aleyhisselam Allahü Teala'ya şöyle ilticada bulundu:
— Ey Rabbim! Ortalığı fesada veren bu azgın kavme karşı bana yardımcı ol!
Allah'ın elçileri Cibril, Mikail ve israfil ibrahim aleyhisselama müjde ile geldiler ve dediler ki:
— Haberin olsun, biz bu Sedum ahalisini helak edecek olanlarız. Çünkü onlar hep zalim olup hadlerini aştılar! İbrahim aleyhisselam:
— A, o beldenin içinde Lut var? dedi.
O elçiler:
— Biz orada kim olduğunu pek iyi biliriz. Her halde onu ve ehlini kurtaracağız. Ancak karısı öteki zalimler zümresinden oldu!
Bu elçiler genç delikanlı suretinde Lut aleyhisselam'a geldiler. Onların gelmesi Hazreti Lut'u fenalaştırdı, eli kolu daraldı, son derece canı sıkıldı, «Bu çok müşkül bir gün!» diye söylendi. Kavmi ise Hazreti Lut'a misafirlerinden murad almak için koşa koşa gelmişlerdi. Esasen onlar bundan önce de o çirkin fuhuşları irtikab ediyorlardı. Hazreti Lut kavmine:
— Ey kavmim! işte şunlar siz kavmime ait kızlarımdır. Onlar sizin için daha temizdir, size nikah edeyim. Allah'dan korkunuz ve beni misafirlerim hakkında rüsvay etmeyiniz! İçinizde size doğru yolu gösterecek aklı başında bir kimse yok mudur? dedi. Kavmi ise:
— Sen pek ala bilirsin ki, senin söylediğin kızlarına bizim ihtiyacımız yoktur. Sen bizim ne istediğimizi pek iyi bilirsin! dediler. Hazreti Lut kavmine:
— Eğer benim size karşı şahsi kuvvetim olsa, yahut kuvvetli bir şeye sığınabilsem size nasıl oyun oynayacağımı ben bilirdim, diye cevap verdi.
Bunun üzerine misafir melekler:
— Ey Lut, biz Allahü Teala'nın elçileriyiz. Onlar sana bir zarar" dokunduramazlar. Bırak gelsinler! dediler.
O azgınlar zümresi misafirlere doğru yürüdükleri zaman Allahü Teala gözlerini silip süpürdü ve şaşkınlık içerisinde geriye dönüp helaki beklediler.
Ailahü Teala'nın elçileri olan melekler daha sonra Lut aleyhisselam'a:
— Sen aileni beraber alarak gecenin bir kısmında çıkıp git! Içinden hiç biri kalmasın! Yalnız kadının kalsın. Çünkü onlara isabet edecek bela ona da dokunacaktır. Bu kavmin helak anı, sabah zamanıdır, dediler.
Onlar:
— Acaba sabah yakın değil midir? diye söylendiler.
Vakta ki Allahü Teala'nın emri geldi. O memleketin altı üstüne geçirildi, o sapıkların üzerine taşlar yağdırıldı. Hazreti Lut inananlarla birlikte kurtuluşa ererken, zalimlerin safında olan karısı da belasını buldu.
Hazreti Lut daha sonra Hicaz havalisine gitmekle emrolundu ve vefatına kadar orada kaldı.
(Hud Suresi)