1-) Bütün Müslümanlara, dinlerinde devamlı birlik ve bir gibi olmalarını, hiç bir suretle dinde ayrılık yapmamalarını vasiyet ederim. Allah'ın yardımı birliktedir. Müslümanlar ayrılığa düşmezlerse onları kimse mağlup edemez.
2-) Bir yerde bir günah işlemiş isen oradan ayrılmadan birde iyilik, ibadet işle, bir elbise üzerinde iken işlemiş isen o elbiseyi çıkarmadan evvel bir de ibadet yap. Vücudundan ayrılan sakal, bıyık, saç, tırnak, kir gibi şeylerde, senden ayrılırken temiz bulun. Ve Allah'ı zikret. Çünkü onlara sahibini nasıl terk ettin diye sorarlar.
3-) Nerede öleceğini, ne vakit ruhunu vereceğini bilemezsin. Onun için Rabbine her hâlinde hüsnü (güzel) zan et. Sui (kötü) zan etme. Tâ ki Rabbine hüsnü (güzel) zan ile kavuşasın.
4-) Gizli, açık, tenhada, kalabalıkta Allah'ın zikrine devam et. Zikir, dil ile olduğu gibi kalp ile de olur. Hatta bütün azalarla olur. Zikir, zikrettiği Zâttan başkasını tamamen unutmaktadır. Gafil olma. Gafillerin sözüne bakma…
Namaz, bir zikirdir. Miraca gitmektir, ibadet bundan dolayı farzdır. "Farz" demek mecburi demek değildir. Hakka yanaşmak için muhakkak şarttır. Hakka yanaşmanın edebidir, usulüdür bunsuz olmaz demektir.
5-) İşlenilen günahın günah olduğuna inanmak ve onun bir kabahat olduğunu bilmek itaattir. Daha günahı işlerken içine ibâdet karışıyor demektir. Bu ibâdetin karışması affa sebeptir. Bir de o günaha istiğfar ve tövbe edilirse, itâat tarafı kuvvetleniyor günaha galebe ediyor. Günahı günah bilmek ve işlerken günah olduğuna inanmak işlemenin sonunda nedamete (için yanmasına) sebep olur. İşte bu haller günahları yıkayan en iyi hallerdir.
6-) Daima hayra ve hayırlı işlere niyetli ol. O hayrı işlemeğe muvaffak olamazsan dahi mükâfatını görürsün.
Yine hatırana gelen bütün şerleri de terk etmeğe azimli ol.
Yine hatırına gelen fenalıkları da terk etmeğe azmet.
7-) İslâm kelimesi (LA İLAHE İLLALLAH) dır, ona devanı et. Bu, zikirlerin efdâlidir.
Sözün inceliğini düşün. Düşün de ona göre devam et. Bu zikrin feyzini ancak buna devam eden ve bunu kalbe muhkem yerleştiren anlar. Bu kelimede hem nefi hem de ispat vardır. (LA İLA - H E ) ile aynını nefi ederken (İ LLALLAH) ile de varlığını ispat ediyor.
Sen de ilmen değil hükmen aynını nefi eder Hakkın varlığını hem ilmen hem de hükmen ispat, edersen, Tevhidin zevkine erersin.
8-) Sakın (LA İ L Â H E İ L L A L L A H) ın ehline düşman olma, onun Allah dostları ile dostluğu vardır.
Kelimei tevhidin ehli olanların bilfarz yer dolusu günahları olsa yalnız şirk bulunmasa, Allah onları mağfiretle karşılar. Allah'a düşman olan müşriktir. Ondan uzaklaşmalı.
Bilmeyerek veya yoruma müsait ağzından bozuk şeyler çıkmış ise, bununla Allah'ın kullarına düşman olunmaz.
Allah'a düşman olduğu belli olmayan kimselere düşmanlık etme.
Allah'a düşman müşriktir dedik Fiilini söylemeyen de âsi, günahkâr (mü'min) veya daha akıbeti belli olmayandır.
Allah, kendi dostuna düşmanlık edene ilânı harp eder.
Allah'ın kullarına daima şefkat ve merhametle muamele et.
Allah, gâvuruna da dinsizine de rızık veriyor. Hattâ şefkat ve merhametini bütün hayvanat ve mahlukata yönelt.
9-) Allah'ın, üzerine farz kıldığı ibadetlere devam et. Farzlar arasındaki nafileleri de kıl, işle. Amelinden hiç bir şeyi küçük görme. Allah o ameli yaratırken hakir görmedi. Allah, her emrini itinâ ve inayetle vermiştir.
Farzların edasına itinâ eden, Allah'a en sevgili ibadetlerle kulluk etmiş ve yaklaşmıştır.
Farzları kendisine asıl vazife kabul eden ve nefsinde tatbik eden Hakkın gözü ve kulağı olur.
Nafilelere devam eden Allah'ın sevgisine nail olur.
O kadar ki, Hak onun işitir kulağı, görür gözü olur. Farzları eda eden de bunun aksi olduğu gibi farzlarda mecburi kulluk vardır. O asıldır. Nafilelerde kulluk ihtiyaridir. Nafileye nafile denmesi fazlalık olduğu içindir. Allah muhabbetinin verdiği neticeye bak; kulun nafilesi de ancak, farzları ikmal ettikten sonra sahih olur.
10-) İşlerine riayet ettiğin gibi, sözlerine de riayet et. Sözlerinde amellerin cümlesindendir. Ağızdan çıkan her sözün, mutlaka yanında gözcüler vardır.
Sözüne dikkat et. Allah, çirkin lâkırdıların aşikâre söylenmesini sevmez.
11-) Sakın, elinle ruh sahibi bir mahlukun tasvirini (putunu) yapma. Tasvir yapanlar kıyamette en şiddetli azaba giriftar olurlar. Tasvir yapanlara kıyamette denir ki; “şu yarattığın şeyi dirilt veya ona bir ruh ver bakalım” tabii veremez.
12-) Kardeşini. Hastaları ziyaret et. Onlarda ne ibret alınacak şeyler var. Aczini, Allah'a karşı fakrini düşün. Allah'ın, lütfüyle sana bahşettiği sıhhatini ve o sıhhatle yapmış olduğun ibadetlerini, Allah'ın ihsanı bil ve şükret.
Allah, hasta kulunun yanındadır. Hastaya dikkatle bak. O daima Allah'a sığınır. Doktor da baksa, ilâçta alsa, şifayı Allah'tan bekler. Onun dili daima Allah'ladır. Kalbiyle Allah'ına iltica eder. Allah'tan gaflet etmez. Allah onunladır.
Allah-ü Zül Celâl, kıyamet gününde Ey Adem oğlu, ben hasta oldum da beni ziyarete gelmedin. Diyecek. Ya Rab, Sen Rabbülâleminsin nasıl seni ziyaret edebilirim deyince; bilmiyor musun falan kulum hasta idi onu ziyaret etmedin. Eğer ziyaret etse idin, beni onun yanında bulurdun. Yâni, hastanın dili ve kalbi, Ya ŞAFİ diye feryat ediyor.
Ey Adem oğlu, senden yemek istedim de yedirmedin. Ya Rab. Sen Rabbülâleminsin ben sana nasıl yemek yedirebilirim. Bilmiyor musun falan kulum senden yiyecek istedi de yedirmedin. Eğer ona yedirse idin, onu benim yanımda bulurdun.
Ey Adem oğlu, senden su istedim. Beni sulamadın. Ya Rab, Sen Rabbülâleminsin ben seni nasıl sularım. Biliyor musun falan kulum senden su istedi de onu sulamadın. Eğer onu sulasa idin, orada benim yanımda bulurdun.
Senden yiyecek, içecek isteyen, seni Hak menziline çıkardı. İsteyene dikkat et. İsterken Allah adına ister onu, o halinde öyle konuşturan zatın hatırına hemen sen de, varsa istediğini ver.
13-) Sakın Kimseye zulmetme. Zulüm, insanı kıyamette karanlıklar içinde bırakır.
Zülüm, hak sahiplerine haklarını vermemektir. Sıkışmış birini görür de, onun sıkıntısını giderecek kudret sende varsa, bil ki senin malında, onun hakkı vardır. Onun haline gözlemci oluşun, hakkını vermek içindir. Vermezsen mesulsün. Eğer mali kudretin yoksa, tatlı dil ile ona yardım vazifendir. Senin için, ona maddeten yardıma hiç imkân yoksa, o zaman ona dua edersin. Bunları ihmâl eder yapmazsan zalimsin.
İsteyeni kovma. Komşulara hediye vermek, açları doyurmak, susuzları kandırmak, çıplakları giydirmek, şaşırmışları yola koymak, suçlu ve kabahatlileri affetmek Din'dir. Dindarlıktır...
Sen de Allah'ın fakirisin. Allah'ın, âlemlerde hiç bir şeye ihtiyacı yoktur. Bununla beraber duaları kabul eder. Muhtaç olanların ihtiyacını verir, zararlı şeyleri def eder, faydalı şeyleri ulaştırır.
Sen de, Allah'ından dileklerini yüz aklığı ile isteyebilmek için elinden geleni yapmalısın.
Kulların yaratılışındaki hikmet, Allah'a ibâdet yâni, Allah'a tezellül ve ihtiyaçlarını açıklamaktır, ibadetlerin, Allah'a kulluk borcu olduğunu unutma. Allah'ı bilmek için yol, kulluk yoludur.
Sana nasihatim: Hakkın emirleri ve nehiyleri karşısında teslimiyetle boyun eğ ve dersini al. Tâ ki, bu emirler ve nehiylerinde senden istenilen nedir, bunu bilesin. Sakın istemeyenlerden olma. Birisinden istemeyen, umum hakkında da cimrilik etmiş olur.
İhtiyaç istemek zillettir. Allah'tan başkasına, zillet açıklamak şaşkınlıktır. Nefsine zulümdür vesselam, . .
14) İlmiyle amel etmeyen bir âlimi görürsen, ilmine hürmeten yine ona karşı edepli davran. Çünkü ilim, Allah'ın sanatıdır. Kötü huylarından dolayı ondan, tamamen ayrılma, Allah'ın sevdiği şeylerin sende bulunmasına çalış. Böyle yaparsan. Allah'ın sevgisine kavuşursun, saadete erersin.
İnsan, sevdiği ile beraberdir. Allah'ın sevdiği şeyler çoktur. Vasiyet ve nasihat kastıyla bâzılarını sana söyleyeyim:
Allah için süslenmek, bu, müstakil bir ibadettir. Hele namaz için mutlaka lâzımdır.
15) Yatağa yatmadan evvel Vitir namazını kıl. Çünkü, uyuyan kimsenin ruhu kabzolunmuştur. Gelip gelmeyeceği de belli değildir. Vitri kılarda yatarsan, Allah'ın sevdiği halde yattın. Zira, Allah Vitir', dir, Tek'dîr. Vitr'i sever yâni, Allah kendini sever. Seni kendi menziline tenzil ile, inayetini ve muhabbetini izhar etti.
16-) Aldığı şeylerde ve verdiği şeylerde Allah'ını murakabe et. Mal, evlât, iyâl (çoluk çocuk) her ne ki alırsa, sabrını denemek içindir.
Sabret. Allah, sabredenleri sever. Elinden çıkan her şeyhi karşılığı vardır. Allah korusun Rabbini bırakırsan işte, onun karşılığı yoktur.
Allah, verdiği şeylerde de şükrünü imtihan eder. Şükret. Allah, şükredenleri sever. Ve şükredenlere fazlasıyla verir.
Allah'ı zikrederek geçen nefeslerine şükret. Gafletle geçenlere de istiğfar et. İstiğfar, Hakka dönmektir. Kulun şanıdır.
Resulullah'ın sünnetine uymak, her çeşit amellerden daha güzeldir. “Buna uyun ki, Allah sizi seve” insan, Resul-ü Ekremi kendine örnek yapar ve işlerinde, sözlerinde, hallerinde ona uymayı adet edinirse, o başka şeye muhtaç olmaz, onlar yeter, artar bile...
17-) Allah'ın, kullarında en büyük hakkı, şirk koşmamaktır. Şirk iki kısımdır. Birisi açık şirk, diğeri gizli şirktir.
Her şeyi yaratan, alan, veren Allah'tır. Yalnız, dünyada bir takım sebepler koymuş, alemde cari hadiseleri o sebeplere bağlamış. Onların sebepler, kanunlar olduğunu unutup onlara meyletmek ve işlerini onlara bağlayıp Allah'ı unutmak, gizli şirktir. Mü'mine en zararlı şey, esbaba bağlı olmaktır.
Kendini yokla, eğer, tamamen sebeplere bağlı isen, şirkten daha kurtulmamışsın. Senin için azap vardır.
Eğer, kalbin Allah'a bağlı, sebeplerin varlığı, yokluğu nazarında eşit ise, Mü'minsin. Müttakisin. Allah'a şükret.
18-) Aziz kardeşim. Büyüklenme. Ve böyle bir sevdaya düşme. Parmakla gösterilmeğe heves etme. Seni kimse tanımazsa tanımasın. Allah'ın seni bilmesi kâfi.
Eğer, halk içinde bir mevki sahibi olmuş isen, bu Allah'ın bir lütfudur. Sana yakışan tevazudur. Herkes gibi sen de topraktan yaratıldın. O toprak senin anandır. Anasına karşı kibirlenen âsi olur. Anaya, babaya isyan haramdır. Allah seni yükselttikçe sen, küçül.
19-) Her Cuma, Cuma namazına gitmezden evvel yıkan. Bir vacibi eda ettiğine niyetlen. Haftada bir gün yıkanmak, her Müslümana haktır. Onu Cumaya denk getir. Hem, temizlik yapmış olursun, hem de Hakkın rızasına erersin.
20-) Tartışmayı bırak. Haklı, haksız tartışma Mü'mine yakışmaz.
21-) Güzel huylu ol. Daima iyi huylarını göster. Kötülerinden kaçın.
22-) Hicret et. Gâvur memleketlerinde oturma. Gâvur îçinde oturmak, İslâm dinine ihanettir. Ve onlara yardım demektir. Sakın onların tarafına geçme.
Hicret: Bir mânası da, Allah ve Resulünün, çirkin gördüğü kötü huylardan hicret etmektedir. Yâni, Allah'ın yasakladığı şeyleri bırakmaktır.
23-) Her halinde ilmi talep et. Hakiki cömert, nefsine ilim ile cömertlik edendir. Öğrenir, öğrendiği ile amel eder. Bilmeyenlere öğretir.
Kardeşim. Sen, ilmi öğrenip amel edenlerden ol ki, Allah, sana nur versin. Bu ilminle amel edersen, ikinci bir ilme varis olursun. O, Allah'tan gelen bir ilimdir. O, ancak sünnet'i şerife riayet sayesinde Allah'tan gelen bir feyzdir. Bitmeyen, sonu gelmeyen ilimlerdir. Ve şerefli ilimdir.
Sakın, ilimsiz hocalardan olma. Başkasına faydan olsa bile, kendini yakarsın, ilmiyle amel eden hocalar Mürşitlerdir.
24-) Allah'ın mü'min kullarına selâm vermek, yemek yedirmek, ihtiyaçlarına koşmak, suretiyle sevgi göster.
25-) Her hangi bir musibete uğrarsan, mahzun olma. Biz Allah'ın kuluyuz ve neticede Allah'ımıza döneceğiz de.
Müminin dünyada bir çok musibetlere müptelâ olması, temizlenmesi içindir. Tâ ki, tertemiz ahirete göçe.
26-) Kur'an okumaya devam et. Düşünerek, Allah kelâmı okuduğunuz bilerek oku. Kur'an, Hz. Muhammed'e gelmiştir. Sen, bu Allah kelâmını okurken iyi kimselerin sıfatlarını görünce onlar gibi olmaya çalış. Kötü insanların sıfatlarını okuyunca onlar gibi olmamaya gayret et.
Kur'anı okurken, Kur'an ile, Kur'an’da olanlarla ol. Yalnız okumakla kalma, nasıl ki, hafız olmuşsan, içindeki emr olunan amelleri de öyle hıfzet. Ve işle.
27-) Dinine faydalı olan kimselerle arkadaş ol. İlmiyle, ameliyle, güzel huylarıyla seçilmiş kimselerin sohbeti insana fayda verir.
Tenha yerlerde Kur'an okumak, Allah ile olmaktır. Kur'an okumak en büyük zikirdir. Kur'an okuyanlar, Allah'ın has kullarıdır. Kur'an-da Allah'ın güzel isimleri vardır. Onlar Allah'ın ahlâkını bildirir. Sen de onlarla ahlaklanmaya çalış. Zikredenle etmeyenin benzeri, ölü ile diri'dir. Zikreden diri, zikretmeyen ölüdür.
28-) Nefsinde ve elinin altında olanlara da Kur'an-ın hükümlerini, cezai kısımlarını tatbik et. Çünkü, herkes çobandır. Güttüğünden mesuldür. Nefsine sözün geçer. Nefsin ve azaların üzerinde hakimsin. Vazifeni yapmalısın. Hatırına hayır ve şer bir şey gelirse, şeriata müracaat et. Hükmü şeriattan al.
29-) Sadakaya devam et. Ahirette çok büyük mükâfata nail olacakların içinde, sadaka veren erkeklerle, sadaka veren kadınlar da vardır. Sadaka, farz zekât vermek gibi. Nafile de olur. Farz olan sadakayı verenler, bencillikten kurtulurlar.
30-) İnsanın, en büyük düşmanı nefsi emmaresidir. Nefsi emmare, daima kendi arzu ve heveslerini yaptırmak ister, insan da nefs ve hevasına muhalefet etmekle memurdur. Binaenaleyh bilen ve nasihati kabul eden, hayatı boyunca mücahadededir. Biraz nefsine müsamaha eden helak olur. Olgun bir irade sahibi oluncaya kadar hevayı hevesine uymamak, büyük harbe devam etmek lâzımdır.
31-) Kış günlerinde soğuk su ile abdest alınca, dikkat et. Kuru bir yer kalmasın. Abdest azalarını tamam yıkamak demektir. Günahları mahveden, dereceleri yükselten, bir temizliktir. Yaz günlerinde de hararetin elemini gidermeğe niyet et. Vücuduna zarar veren şeyleri def etmekle de ecir kazanırsın. Serinlemek için abdest alma. Ecir kazanamazsın.
32-) Her müslümana, müsluman olduğu için hürmet et. Hakkına riayet et deme ki bu sultandır, bu zengindir, bu büyüktür, bu küçüktür, bu fakirdir, bu hakirdir, kimseyi tahkir etme. İslâm’ın hepsini bir şahıs farz et. Müslümanlar da onun azalarıdır. Gözü ağrısa her tarafında duyulur, başı ağrısa her yerinde ağrı hissedilir.
33-) İşlerinde Ömer gibi ol. Kardeşim. Bir kimse seni Allah yolunda aldatmak isterse, sen de onun bu dalaveresine vakıf olursan, ona aldanmış gibi görünmen, hile ve hurdasını yüzüne vurmamak, onu mahcup etmemek, arkasından onun ıslahına dua etmek, şefkat göstermek güzel huylardandır, imân ve İslâm alâmetidir. Mü'min aldanıverir ve cömertlik gösterir. Münafık aldatır, Fesat saçar.
34-) Komşu ve yakınlık haklarını koru. Kimin evi daha yakın ise, onu tercih et. Çünkü Allah'ın sana ihsan ettiği nimetlerde komşularının hakkı vardır. Onlara ikram ederken en yakın komşundan başla. Komşularından zararı defet, isterse kâfir olsun. Onun da komşuluk hakkı vardır.
35-) Kibirden, bir kibre delâlet eden şeylerden çekin. Elbisen de yürüyüşün de kibir alametleri bulunmasın. Kimseden bir şey isteme. İyice muzdarip kalırsan (ki Allah seni o hale bırakmaz) Bilfarz o hale düşmüş isen, istemek ihtiyaç kadar caizdir, ihtiyaçtan fazla istemek günahtır. Mahşere her yeri yaralı, çıbanlı olarak gelir.
36-) Ensar'a mensup bir kadın veya erkek görürsen; düşmanın da olsa ona muhabbet et. iman alâmeti, Ensar'ı sevmektir. Ensar'ı kiram kalmadı deme.
Ensar demek, Allah'ın dinine yardım edenler demektir. Hangi zamanda olursa olsun Allah'ın Dinine lisanı ile, işleriyle, kalemiyle yardım edenler Ensar'dır. Onlara muhabbet imandır.
Bir kişinin dahi olsa hidayetine sebep olanın hayrı, güneşin doğduğu yerlerin hepsinden hayırlıdır.
37-) Doğru söyle. Emanetleri yerine eda et. Vaadinde sadık ol. Yalandan kaçın. Hain olma, vaadinden dönme. Birisiyle kavga edersen haktan ayrılma. Yalan, hainlik, vaadinde durmamak münafıklık alâmetlerindendir.
Bir insan yalan söylense, onun pis kokusundan Melek, otuz mil uzaklaşır. Şeytan bile insana fenalığı emredince, insan onu işlerse, Allah korkusundan şeytan, onun yanından kaçar.
38-) Züppelik etme. Bu kelime Arabça'da (Elbezaze) kelimesinin zıddıdır. Bezaze, babayani, olduğun gibi, yaşadığın memleketin göreneğine uygun bir şekilde yaşamak demektir ki, imandandır.
39-) Hayalı ol. Allah'ta hayalıdır. Hayalı olanları sever. Kıyamette; İslâmiyet’te ihtiyarlamış, saç, sakal ağartmış olanlardan, Allah haya eder. Yâni, onları af eder, azap etmez.
40-) Nasihat et. Çünkü nasihat Dindir. Kime nasihat edeceğiz diye sordular da Peygamberimiz, Allah'a, Resulüne, İslâm büyüklerine ve herkese buyurdular.
Nasihat edenin çok ilme ihtiyacı vardır. Hatta yalnız bilgi kâfi değil. Aklı, fikri de sahili olmalı. Önünü, sonunu düşünmeli. Mizacı da bozuk olmamalı. Şeriatı bütün teferruatı ile yâni, mezheplerin hepsinin esaslarını bilmeli.
41-) İki namaz arasındaki haline riayet et, bir namazı kıldıktan sonra ikinci namaza kadar, arada hiç lakırdı etmeyen kimsenin, kitabı arşın altında, hususi yerlere konur.
42-) Cemaatle namaza devam et. Camilerin hikmeti vücudu, farz namazlarını içinde kılmak içindir. Ezan ve kamette bunun için emr olunmuştur.
43-) Evvabin (Allah'a dönenler demektir) namazına da devam et. Bu namaz halkın meşgul bulunduğu sabahla öğleye, öğle ile ikindiye, akşamla yatsı arasında kılınır.
Gece uyuduktan sonra kalkıp, şafaktan evvel kılman Duha namazı sekiz rekattır. Akşamla yatsı arası Evabin namazı, altı rekattır, Teheccüd namazı sekiz rekattan on iki rekata kadar kılınır. Bu namazlar hep sünnettir. Kılanlar feyzine ererler.
44-) Yemekte, içmekte haram şeylerden korunmak nasıl lazımsa, sözlerde de öylece lâzımdır. Nasıl bileceğim dersen; şöyle, içine sıkıntı veren, başkasının görmesini, duymasını istemediğin şeyler hep günahtır. Bir de, kalbine şek, şüphe veren şeyleri bırak. Kalbinin razı olduğu, hak dediği şeyleri işle. Bu hususta fetvayı kalbine sor. O, sana helâl mi yoksa haram mı söyler.
45-) Allah için bir şeyi niyet etmişsen, onu bozma. Ondan daha hayırlı bir şey işlemek hatırına gelirse, niyet ettiğin şeyi yap. İkinci hayırlı hâtıra şeytandandır. Birinciyi terk ettirmek için getirmiştir. O, hatıra geleni de işle. Şeytanı kahredersin. Çünkü, şeytan birinciyi terk ettirmekle ahdini bozdurmak ister.
46-) Esnemek şeytandandır. Onu kes ve esnerken ses çıkarma. O ses şeytan sesidir. Namaz içinde aksırmak da şeytandandır. Ama namaz haricindeki aksırmak nimettir. Binaenaleyh Hâmd lâzımdır.
Falcılık ve faydasız oyunlar, eşyanın hareketlerinden kötü mânalar çıkarmak, meselâ baykuş öttü, tavşan geçti... gibi şeyler, müslümanlıkla bağdaşmaz.
47-) Vücudundaki bütün azalarını muhafaza et. Yapacağın şey mubah bile olsa haddinden fazla kullanma. Azalarını serbest bırakan kalbini sıkıntıya sokar.
48-) Her namazında ezan oku yahut müezzini dinle. Onun okuduğu kelimeleri bitirince sen de tekrar et. Ezan okurken sesini salıver çünkü, müezzine sesinin ulaştığı yerlerdeki kuru, yaş ne varsa hep şahitlik edecek.
49-) Eğer Vali veya söz sahibi yâni hüküm sahibi isen, Hak söyle, Hak ile hükmet. Hevayı hevese uyma. Herkese eşit muamele et. Çünkü, bizden evvel helak olan kavimler, herkese eşit muamele yapmadıkları için azaba çarpılmışlardır.
50-) Duaları, ezan okunurken, muharebe esnasında, namaza başlanacağı zamanlarda yap. Duadan maksat kabulüdür. İcabetin sebepleri çoktur.
51-) Cünüp olunca biraz bekleyeceksen, su varsa, abdest al, su yoksa teyemmüm et. Eğer cünüp olarak biraz uyuyacaksan, abdest al da öyle uyu. Eğer cünüp iken yemek yiyeceksen, su içeceksen, abdest al. Ağzını güzelce yıka. Melekler cünübe ve kâfirin etrafına yaklaşmazlar.
52-) Bir cemaate imam olup namaz kıldırınca dua ederken, yalnız şahsına dua etme. Belki bütün cemaate dua et. Eğer yalnız şahsına dua edersen, hainlik etmiş olursun. Bir de, Hakkın rahmetini kullarından kıskandığın ve nefsini başkalarına tercih ettiğinden dolayı en kötü ahlâk sahibi olduğunu ispat edersin. Abdestin daraldığı halde namaz kılma. Huzuru kalp, namazın ruhudur. Yemek hazır, namaz da hazırlanmışsa, evvelâ yemeğini ye. Sonra namaz kıl.
53-) Hayırlı bir iş yapmışsan, ona devam et. İsterse az olsun. Sen ibadeti bırakmadıkça Allah feyzini kesmez. Bir müddet ibadet ettikten sonra bırakmak, Allah ile arandaki bağı kesmek gibidir.
54-) Secdede duayı çok yap. Secde hali, kulun Allah'ına en yakın bulunduğu hâldir. Allah herkese yakındır.
55-) Sözlerin en güzellerini ihtiva eden Allah'ın kitabını, içindeki hükümleri ve Allah kitabı olduğunu düşünerek oku. Allah-u Zül Celâl, sana da anlamak feyzini ihsan eder.
56-) Kendinde hiç bir zaman varlık görme. Daima fakir ve aciz olduğuna inan.
57-) Namaz kılan bir nıüslüman günahlarından dolayı tekdir etme. Mü'min kardeşine kötü söz de söyleme. Allah, o sözden onu korur da söylediğin şeyi senin başına verir. Mü'min kardeşinin yüzüne karşı veya arkasından yalan, hile, her ne yaptı isen karşılığı sana gelir. Cezasını sen çekersin.
58-) Sakın kimse ile alay etme, eğlenme. Hele derviş meşrepli salih, mütevazı insanlarla alay etmek. Din ile alay etmek gibidir. Öylelerini küçük görüp onlara gülme. Bâzı ilmine mağrur insanlar var ki, muttaki kimselerle alay ederler. Yarın kıyamette onlarla da alay edilecektir.
59-) İnsanların şerlisi olma. Şerli insanın dilinden, kötü sözlerinden herkes usanmış olduğu için yüzlerine gülerler, şerlerinden korkulduğu için onlara güler yüz gösterirler, işte şerrinden çekindiklerinden dolayı kendilerine ikram olunan insanlar en şerli insanlardır. Sakın sen de böyle olma. Karının sırrını kimseye söyleme. Karısının sırrım ifşa eden insanlar ahlâkan en düşük insanlardır.
60-) Tabiyetinde bulunduğun devletin büyüklerine dil uzatma. Husûmet adamlarının başta bulunmasıyla elde edilen menfaatler çok büyüktür. Beşeriyet hali hataları olursa, vebali onlara aittir. Sen itaatini bozma. Hükümet memurlarının devlet namına yaptıkları işlere itiraz etme. Emirlerine itaat et. Düzeni bozma.
61-) Allah'ın azabından kendini kurtarmak istersen, müslümanların büyüklerine, baban gibi hürmet et. Orta yaşlılarına ikram et. Küçüklerine şefkat göster. Mü'min kardeşlerine kalbinde düşmanlıkta bulunan, cennet kokusu duymaz. Halkın ezasına tahammül et. Kimseye eza etme.
62-) Hayırlı bir şey söylemiş veya hayırlı bir şeye delâlet etmiş isen evvelâ onu kendin işle. İlk nasihati nefsine yap. İnsanlar, evvelâ insanın işine bakarlar, sözlerine değil. Mürşidin fiili sözünden daha tesirlidir.
63-) Şeriat ilminden bir şey biliyorsan, bilmeyene söyle. Sakın bildiklerini gizleme. Bir mezhebe bağlanıp onu körü körüne taklide yeltenme. Allah'ın emrettiği şeyle amel et. Bilmediklerini Ehli Zikre (Kitabullaha ve Resulullah'ın sünnetini bilenlerden) sor. Bir Müftü, Allah ve Resulünün hükmü budur derse, onunla amel et, benim reyim, kanaatim budur derse, başkasına sor.
64-) Daima Allah'a yalvar ki, seni salih mü'minlerden eylesin. O zaman Resulullahın dostu ve yardımcısı olursun. Dünyanın fitnelerinden sakın. Allah'ın ziyneti var, şeytanın ziyneti de var, dünyanın da ziyneti var. Allah'ın ziyneti helâl olan şeyler, şeytanın ziyneti haram olan şeylerdir. Dünyanın ziyneti de iki cepheli, bir kısmı mubah, bir kısım haram. Bunları iyi ayırtıp, ona göre hareket etmeli. Hoşuna gitmeyen bir şey başına gelmişse, o anda sabra sarıl. Makbul sabır bu. Sakın o musibete kızıp kötü söyleme.
65-) Fatiha-i şerifeyi okurken Besmeleyi sonuna kadar bir nefeste oku.
66-) Allah için gayretli ol. Kıskanç, hayvani ve tabii gayretlerden sakın. Meselâ karına, kızına, anana, kardeşine, başkasının kötü nazarım nasıl kötü görüyorsan, bütün insanlara da aynı hali nefsinde duymalısın. Buna gayret-i diniyye denir. Ama, kendine yapılan fenalıktan duyduğun eleme başkalarına yapıldığı zaman duymuyorsan bu, gayret-i imaniye değil yalancı gayrettir.
67-) Sadaka vermeğe gayret et. Sadaka Allah'ın gazabını söndürür. Kıyamette gölgelik olur. Meleklerin duasına mazhar kılar.
68-) Sakın, Allah seni yasakladığı yerlerde görmesin. Emrettiği yerlerden de saklamasın, Allah'tan başkasının bilmediği amelleri yapmaya çalış. Bu amellerin gizliliği ihlasın en büyük âlâmetlerindendir. Arafe ve Aşure oruçlarına devam et. Zilhicce'nin ilk on gününde, Muharrem'in ilk on gününde ibadeti çok yap. Eğer zayıf düşüp vazifelerini yapamayacak bir hâle düşmeyeceksen Allah yolundaki savaşlarda oruç tut. Eğer başkalarının sana hizmet etmelerini istiyorsan melekleri kendine hizmet ettir. Melekler ilim tahsil edenlere hizmet ederler. Hatta ilim tahsil etmek üzere yolunda yürüyenlerin ayakları altına kanatlarını sererler.
Öğrendiklerinle âmel edince de Allah yanında sevgili ve büyüklerden olursun.
69-) Secdeyi çok yap. Yemini çok etme. Hüküm sahibi bir memur olmaya heves etme. Eğer olmuşsan; öfkeli hâlinde, içinde bir sıkıntı varken, aç karnına, acele bir işin varken hüküm verme. Kimseye benim mevlâm deme. Mevlâ Allah'tır. Dinînde, imanından istifade edeceğin kimselerle sohbet et.
70-) Vasi (vasiyet edene şahitlik), elçi, şahit olmamaya gayret et. Gusül ettiğin yere abdest bozma. Nezretme (adak adama). Yapmışsan adağını yerine getir. Harp isteme ama, düşmanla karşı karşıya gelince artık sebat et. Sakın firar etme. Rüzgâra sövme, Rüzgar nefesi Rahman'dır. Allah'tan hayırlı rüzgarlar iste. Şerlilerinden Allah'a sığın.
71-) Mütevazı ol, kasılma. Allah yanında mevki, takva iledir. Yarın mahşerde bütün nesepler iptal edilecek yalnız Allah ile olan nesep kalacak, o da takva'dır.
72-) İstiğfara devam et. Hele seher vakitleri çok istiğfar et. Allah'ın bir sınıf melekleri vardır onlar, küre-i arzda bulunanlara dua ederler. Bir sınıf daha vardır ki onlar, seherlerde istiğfar eden Mü'minlere dua ederler. Üç şeyden kork; Allah'tan, nefsinden, Allah'tan korkmayandan. Her işinde niyetin halis olsun. İhtiyarlara hürmet et. lafız-ı Kur'an olanlara ikram et.
73-) Müslüman kardeşlerinden biri ile karşılaşınca selâm ver. Musafaha et. Yalnız kimsenin karşısında eğilme. Vasiyetin daima baş ucunda bulunsun. Ölüm belki ansızın gelir. Kadınlarla çocuklarla çok oturma. Onların mertebesine ine ine çocuklaşır ve ahmaklaşırsın. Kadınlarla sohbette, daha başka tehlikeler de vardır.
74-) Mideyi çok şişirme ahmaklaşırsın. Yaşamak için ye. Rabbine kulluk etmek için yaşa, yemek için yaşama. Semirmek için yeme. İçerisine yemek konulan kapların en şerlisi midedir.
Vücuttan düşmeyecek, vazifeden kalmayacak kadar yemeli. Midenin üçte birine yiyecek, üçte birine içecek koymalı. Üçte birini de nefes almak için boş bulundurmalı. Günde bir öğün Sıddıkların yemeği, iki öğün mü'minlerin yemeğidir. Günde bir öğün üç tâbiri, oburların uydurmasıdır. İslâmiyet’te böyle bir şey yok.
75-) Bir imama uyunca ondan evvel tekbir alma. İmamın tekbirinden sonra al. Bütün erkânda imamın peşinde git. Kendin imam olursan cemaatin en zayıfını düşün. Namazı uzatma. Kur'an-ın mânalarını kendine tatbik et. Bilmiyorsan Allah kelâmı olduğunu düşün.
76-) Müslümanlardan birini çirkin bir işte görürsen kendini değil amelini görün. Eğer bu çirkinliğinde sadık isen, onun yaptığı fenalığı sen yapma. Eğer yaparsan riyakar olursun.
Oruçlu iken dikkat et günah işleme, Oruç Allah’ındır. Allah, seni oruçlu hâlinde razı olmadığı bir şeyi işlerken görmesin. Orucunu da iptâl eder. Yol üzerinde uyuma. Gece kabir'de uyumak icap ederse, yoldan çekil çünkü, yollarda haşarat eksik olmaz.
77-) Üç kişi bir yerde iken, ikisinin gizli konuşması veya üçüncünün bilmediği bir lisan ile konuşmaları caiz değildir. Müslümanlar arasında dostluk, muhabbet, ülfet gerek. Her hangi bir müslümanı korkutmak veya onu şüpheye düşürmek İslâm kardeşliğine aykırıdır.
Horoz sesi işitince hemen Allah'ın fazlını iste. Merkep anırdığı zaman da şeytanın şerrinden Allah'a sığın. Eşek şeytanı görünce anırır, horoz da meleği görünce öter. Gökte bir melek var ki horoz şeklindedir. Öttüğü zaman yerdeki horozlar onun sesini işitir ve öterler.
78-) Sohbetinde bulunduğun veya senin sohbetine gelenlerin rütbe ve menzillerine göre muamelede bulun. Allah'a verdiğin söz rububiyetini ikrar edip her zaman ve her yerde ahdine vefa göster. Allah'ın âyetlerine bak, verdiği zahiri ve batını azalarım yerinde kullan onları şerde kullanma. Peygamberlerine uy, Kur'an okuyanı dinle, tazim ile dinle. Kur'an-ın içindekileri düşün.
79-) Bir şeyi iyice bilmeden, görmeden işleme. Allah yanında hükmünü bilmediğin bir şeyi körü körüne yapma. Dünyada ödenmesi lâzım olan hakları öde ki Allah seni sevsin. Namazda güzünü secde mahalline dik. Safların düzgün ve sık olmasına çalış. Namazda başka yere bakmadıkça Allah sana nazar eder. Şerefli olmayan kazançlardan sakın. Meselâ köpek parası, kan ücreti, yüz suyu dökerek, namustan fedakârlık ederek kazanılan paralara tenezzül etme.
Bakıcı, büyücülere gitme ve böyle şeylere teşebbüs edipte para kazanmaya tenezzül etme. Kazanmaya kudretin varken sadaka alma. Allah'ın verdiğine şükret. Az, çok deme. Mü'minlerin iyi huylan olduğu gibi kötü huylan da olur, sen daima iyi huyları gör.
80-) "(ALLAH ALLAH)" isim' şerifine devam et. Allah lâfzı şerifinin faydası hiç bir zikirde yoktur. Başından elifi kaldırırsan ( LİLLAH) kalır. Yine Esmâi hüsna'dandır. Birinci lâmı kaldırırsan (LEHÜ) olur. O da Esmâi hünsadandır, ikinci Lâmı da kaldırırsan (HU) kalır ki, o da Esmâi hüsnadandır. Başka kelimelerde bu yoktur. Dinde güzel şeylerle iftihar edilir.
81-) Kur'a'n-ı düşünerek oku. O, zikirlerin en yükseğidir. Bir sureye başlayınca, bitirinceye kadar konuşma. Bir hastanın yanına girince (YASİ N) oku.
82-) İbadetlere neşeli olarak başla. Eğer keselân (ağırlık) gelirse, onu bırak başka ibadete geç. Ama, farzlar böyle değil. Onların vakti geldi mi ister neşeli, isterse neşesiz ol. Farzlar derhal işlenir. Birisi, sen ibadet ederken başka, o ibadeti güzelce ifa ederken o da öğrensin diye niyet et. Riyadan kurtulursun.
83-) Hakkı daima önde tut. Ve Allah'ın kullarına, Allah'ın muamele ettiği gibi muamele et. İnsanlardan gelen ezaya sabret, tahammül et. Kimseyi hakir görme. Öfkelenince nefsine sahip ol. Aman, Allah'tan başkasına kulluk etme. Evinde bulunan hayvanlara, kedi , köpek ... ne varsa onların yiyecek ve içeceklerini ihmal etme. Onlar emanettir.
84-) Malım, malım diye kasılma, senin malın yiyip bitirdiğin, giyip eskittiğin, sadaka ile elden çıkardığındır. Bunlardan başkası aleyhindedir. Nereden topladın, nereye sarf ettin, niçin depo ettin diye soracaklar. Dinini öğren. Din adamı âdil olur.
85-) Devlet adamlarına dil uzatma. Kalplerde tasarruf Allah'ındır. Onların kalbi de yedi kudreti İlâhiyededir. Sen meşru olan emirlerine hemen itaat et. Yemek ve su kaplarınızın ağızlarını kapatın. Çünkü, senede bir gece gökten veba yağar.
86-) Misafirlerine ikram et. Misafirin hakkı üç gündür. Fazla kalırsa sadaka olur. Gelip geçici ise, bir günlük hakkı vardır. Misafire ikram, imânın şubelerindendir. Hayır söylemek. kötü sözlerden dili tutmak ta imanın şubelerindendir. Bir amel işlerken onu güzel yapmaya çalış. Çünkü, amelini güzel yapan emeline muvaffak olur.
87-) Abdestli bulun, her farz namaz için abdest alırsan güzel olur. Abdest müstakil bir ibadettir. Gerçi başka ibadetlerin sıhhati için şart kılınmıştır ama, istiklâline dokunmaz.
Sabah namazını kılan kimse, Allah'ın ahdine girmiştir sakın ona dokunma. Geceleri gafletle geçirme namaz kıl.
89-) Hakkında kötü bir şey söylemişlerse sükut et. Bunu sana söyleyene taarruz etme. Bir mü'mini küçük düşürecek, utandıracak şeyleri söyleme. Böyle söyleyenler cehennemin en şiddetli yerlerinde hapis olunurlar, diye Hadis-i şerif vardır. Dininle dünyayı yeme. davul, zurna çalıp da para kazanmak, din ile dünyayı elde etmekten daha iyidir. [36]
--------------------
[36] İbni Arabi: 12-13. Yüzyıllarda Endülüs'te ve Şam taraflarında yaşamış büyük velîlerden. İsmi, Ebû Bekir Muhammed bin Ali olup, künyesi Ebû Abdullah'tır. İbn-i Arabî ve Şeyh-i Ekber diye meşhûr olmuştur. Âilesi meşhûr Tayy kabîlesine mensuptur. Cömertliğiyle meşhûr Adiy bin Hâtem'in kardeşi Abdullah bin Hâtem'in neslindendir. 1165 (H.560) senesinde Endülüs'teki Mürsiyye kasabasında doğdu. 1240 (H.638) senesinde Şam'da vefât etti. Kabri Şam'da olup sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir.
Küçük yaşında ilim tahsîl etmeye başlayan Muhyiddîn-i Arabî, sekiz yaşındayken babasıyla birlikte İşbiliyye'ye gitti. Pek çok âlimin ilim meclislerinde bulunup, ilim öğrendi. Keskin zekâsı, kuvvetli hâfızası ile dikkatleri çekti.
Muhyiddîn-i Arabî pek çok ilimleri tahsîl etti. Filozof İbn-i Rüşd'le görüştü. 1194 (H.590) senesinde Endülüs'ten ayrılarak Tunus'a, 1195'de Fas'a gitti. Karşılaştığı birçok âlimle sohbet edip, ilim meclislerinde bulundu. 1199 senesinde tekrar Endülüs'e dönüp Kurtuba'ya geldi. 1201 senesinde tekrar Endülüs'ten ayrılıp doğuya gitmek üzere Tunus'a geçti. Hacca giderken Mısır'a uğradı. Oradan Mekke-i mükerremeye giderek hac farîzasını yerine getirdi. İki yıl kadar Mekke'de kalıp, Medîne-i münevvereye geldi ve sevgili Peygamberimizin kabr-i şerîfini ziyâret etti.
Endülüs'te, Fas'ta, Tunus'ta, Mısır ve Mekke-i mükerremede kaldığı zamanlarda hadîs ilmini ve diğer ilimlerden bir kısmını; İbn-i Asâkir ve Ebü'l-Ferec İbn-il-Cevzî, İbn-i Sekîne, İbn-i Ülvan, Câbir bin Ebû Eyyüb gibi büyük âlimlerden öğrendi. Gittiği yerlerde büyük âlimler ile görüşüp, onlardan ilim öğrenmek sûretiyle, fen ve din ilimlerinde en iyi şekilde yetişti.
Tefsîr, hadîs, fıkıh, kırâat gibi pek çok ilimlerde büyük âlim oldu. Tasavvufta, Ebû Midyen Mağribî, Cemâleddîn Yûnus bin Yahyâ, Ebû Abdullah Temim, Ebü'l-Hasan ve Seyyid Abdülkâdir-i Geylânî’nin rûhâniyetinden feyz aldı, yüksek derecelere kavuşup, meşhûr oldu. Mekke'de bulunduğu sırada Fütûhât-ı Mekkiyye adlı eserini yazdı.
Abdülkâdir Geylânî, bir gün en önde gelen talebelerinden Cemâleddîn Yûnus bin Yahyâ'yı yanına çağırarak; "Benden sonra, benim künyem olan Muhyiddîn isminde, Allahü teâlânın çok sevdiği evliyâsından bir kimse gelecektir. Bu hırkamı ona teslim edersin." buyurdu. Yûnus bin Yahyâ, uzun yıllar sonra talebesi olan Muhyiddîn-iArabî'ye, hocasının vasiyeti olan o hırkayı teslim etti. Muhyiddîn-i Arabî, zamânında, ilminden ve feyzinden istifâde etmek için kendisine mürâcaat edilen belli başlı büyük âlimlerden oldu.
Şam, Irak, Cezîre ve Anadolu taraflarına seyâhat etti. Konya'ya gelip, Selçuklu Sultanı tarafından çok ikrâm ve hürmet gördü. Sultanlardan kendisine birçok tahsisat tâyin olunduğu ve hediyeler gönderildiği halde, hepsini fakirlere dağıtırdı. Sofiyye-i âliyyeden ve kelâm âlimlerinden olan Sadreddîn-i Konevî'nin hocası ve üvey babası oldu.
Hocasının üstâdı olan Abdülkâdir-i Geylânî’nin hırkasını üvey oğlu ve talebesi olan Sadreddîn-i Konevî'ye giydirdi.
Konya'da bir müddet kaldıktan sonra Haleb'e giden Muhyiddîn-i Arabî, 1215 senesinde tekrar Konya'ya döndü. Aynı sene içinde Sivas'a, oradan da Malatya'ya gitti. 1230 senesinde Şam'a giderek oraya yerleşti.