KAFİRUN SURESİ
1
De ki: 'Ey kâfirler! Onlara kendi memleketlerinde, kendi güç ve kuvvetlerinin bulunduğu yerde böyle küçültücü bir vasıfla seslenilmesi gösteriyor ki, Rasûlüllah (sallallahü aleyhi ve sellem) onlardan korunmuştur. Ayrıca bu, onda peygamberlik alâmetlerinden bir alâmetin varlığına delildir. Bu hitaba maruz kalanlar; Velid b. Muğire, Ebû Cehil, Âs b. Vâil, Ümeyye b. Halef ve onlar gibi bazı özel kâfirlerdir.
Rivayete göre Kureyş'in ileri gelenlerinden bir gurup, Rasûlüllah'a: ”Gel dinimize uy, sen bir sene bizim ilâhlarımıza taparsın, biz de bir sene senin ilâhına kulluk ederiz" dediler. Bunun üzerine Hazret-i Peygamber: ”Allah'a O'ndan ha sakasını ortak koşmaktan Allah'a sığınırım" buyurdu. Bu sefer: ”Bizim bazı tanrılarımızı kabul et, biz de seni tasdik edelim ve senin ilâhına tapalım" dediler. Bunun üzerine bu sûre indi. Efendimiz doğru Mescid-i Haram'a gitti. Orada Kureyşten bir kalabalık vardı. Onların önünde ayağa kalktı, bu sûreyi okudu. O anda Rasûlüllah't an umudu kestiler. Ona ve ashabına eziyet ettiler.
2
Ben sizin taptıklarınıza tapmayacağım. Âyetteki ”lâ" harfi genelde, gelecek zaman için olan muzârînin başına gelir. Âyetin anlamı şudur: ”Gelecekte, ben istediğiniz ilâhlarınıza tapma işini yapmayacağım."
3
Siz de gelecekte
benim kulluk ettiğime kulluk edici değilsiniz.
Yani gelecekte, sizden istediğim benim ilâhıma kulluk etme işini yapacak değilsiniz.
4
Ben asla sizin taptıklarınıza tapıcı değilim. Yani daha önce sizin taptığınız şeylere tapmış değilim. Cahiliyye döneminde benim puta taptığım hiç bilinmedi. O halde Müslümanlık geldikten sonra, bu benden nasıl umulur?
5
Siz de benim kulluk ettiğime kulluk ediciler değilsiniz. Siz hiç bir zaman benim kulluk ettiğim Allah'a kulluk etmediniz. Bu açıklamalarda görüldüğü üzere sûrede tekrar yoktur. Bir diğer izah biçimine göre; bu iki âyet, şimdiki zamandaki ibadeti; onlardan önceki iki âyette de gelecek zamandaki ibadeti ortadan kaldırmaktadır.
Allahü teâlâ : ”Sizin ibadet ettiğiniz şey" anlamında ki ”mâ abedtüm" fiiline uygun olması için, ”ibadet etmedim" anlamında ”mâ abedtü" demedi. Çünkü Araplar, Rasûlüllah peygamber olarak gönderilmeden önce puta tapmakla maruf idiler. Hazret-i Peygamber (aleyhisselâm) ise, puta tapıcı olarak bilinmiyordu. O, Hazret-i İbrahim ve Hazret-i İsmail'in dini üzere idi.
6
Sizin dininiz size... Bu, ”sizin taptıklarınıza tapmayacağım" âyeti ile ”ben asla sizin taptıklarınıza tapıcı değilim" âyetlerinin anlamını pekiştirmektedir.
Benim dinim de banadır.' Bu cümle de, ”siz de benim kulluk ettiğime kulluk ediciler değilsiniz" mealindeki âyetin anlamını pekiştirmektedir.
Âyette muradolunan mana şudur: -"Sizin, Allah'a ortak koşmaktan ibaret olan dininiz, size mahsustur. Sizin istediğiniz gibi bana geçmez. Öyleyse boş arzularınızı ona bağlamayınız. Çünkü bu imkânsızdır. Tek Allah inancı olan benim dinim de bana aittir. O size geçmez. Zira siz onu, benim açımdan imkânsız olan bir şeye, yani putlarınıza tapmama bağladınız."
İbn Abbas'tan bu sûre ile ilgili olarak şöyle dediği rivayet edilmiştir: ”Kim onu okursa şirkten uzak olur. Şeytanların azgınları ondan uzaklaşır. Büyük korkudan emin olur. O sûre, Kur'an'ın dörtte birine denktir."
Bir başka âlim de şöyle demiştir: ”Kim yolculuğa çıkarken şu beş sûreyi; Kul yâ eyyühel kâfirûn, İzâ câe nasrullâhi, Kul hiivellahu ehad, Kul eûzü bi rabbil felak ve Kul cüzü bi rabbinnâs sûrelerini okursa, yolculuğundan sağ salim ve kazançlı olarak döner." Süyütî'nin ed-Dürru'l-mensûr adındaki eserinde böyle denilmektedir. 6/406.
Allah'ın yardım ve tevfîkı ile Kâfirûn Sûresinin tefsiri sona erdi.